31 Mayıs 2010

Besiktas 2011 v.2

Redmancan telefonda fikir jimnastiginden blogda pratige dogru beklenen hamleyi yapti sonunda. Yonetimin bizim kadar takim ustunde dusundugunu sanmiyorum, cunku butun isaretler hic dusunmedikleri yonunde. Yabanci sayisi problemi varken gidip Q7 fantezisine girismeleri hakikaten inanilmaz. Diger branslari gectim futbol takiminin oyuncularinin bile maaslari zamaninda odenemezken bidon d'or'a para sacmaya calismalarini, hatta onu bile becerememelerini ibretle izliyorum.

Her sene basinda takimla ilgili kafamizda planlar yapariz. Suraya su oyuncu gelsin, bu sene soyle bir formatta oynayalim gibi fikir yuruturuz. Bu dogrultuda modern futbolun getirileri, rakiplerin konumu ve ligin kimyasi gibi parametreleri goze alarak projeksiyonlar yapmaya calisiriz. Adet yerini bulsun diye tahtaya bir takim yaziyorum ama yonetimin sacma sapan transferlerle, Mustafa Denizli'nin corba futbol anlayisiyla olacak is degil.

Redman'le futbol dusuncesi olarak ortusuyoruz. Onceki postta kurdugu 4-3-1-2 tutarli ve pratige gecmesi mumkun. Asimetrik kanat hucumu dengesi, kalabalik orta saha ve Holosko'nun Bobo'ya yaklasmasi bazinda ilerlemesi lazim Besiktas'in. Bu surecte Ismail ve Necip'in takima entegre olmasi, kadro yapisinin korunmasi gerekir.

Ayni mentalite fakat farkli bir uygulamayi oneriyorum ben de: 3-6-1. Sahsi fikrim Mircea Lucescu'nun Turkiye'ye gelmis en iyi taktisyen oldugudur ve onun 100. yil formatindan esinlendigimi soyleyebilirim.


Savunmada Sivok ile Ferrari zaten mukemmel oyuncular. Toraman geriye yaslanildiginda top karsilayabilecek hamle yetenegine sahip. Hem kafa topuna cikabiliyor hem de suratli. Surati sayesinde hucumlarda Sivok'un serbest adam olarak ileri cikmasi saglanabilir. Genel trend tek forvet oldugundan Ferrari ile Toraman arkadaki boslugu tamamlamak icin yeterli olacaktir. Biri oyun zekasi ve pozisyon alma bilinciyle, oburu fiziksel kapasitesiyle isi kotarabilecek seviyede. Sivok geriden cikarak serbest oyuncu sifatiyla rakibin dengesini bozmakla yukumlu. Oyun setine gore kanattaki fazla sayi, gobekteki bire bir eslesilmeyen ekstra kosu veya ters kanatta paylasilmayan adam olabilir. Bu katkiyi bu seneki Genclerbirligi macinda dogacladi, ancak planlanmis veya surekli denenen bir hucum seti degildi. Scolari'nin 2002 Brezilya'sinda bu isi Edmilson yapiyordu (Kosta Rika'ya attigi gol). Lucescu'nun 100. yil kadrosunda ise uc stoper de donusumlu olarak cikmakla beraber aslan payi Zago'ya aitti (Genclerbirligi maci, videoda 25. saniye).

Rakip merkez forvet + destekciyle oynadigi zaman destek forvetin kosulari tandemleri cok fazla zorluyor. Destekciyi kovalamakla yukumlu onlibero konsantrasyon eksikligi yasarsa 2'ye 2 kaliniyor ve alan paylasimi dagiliyor. Ceza yayinda mutlaka fazla adamdan yanayim. Bunu ya 3'lu savunmayla yaparsiniz, ya da cift on stoperin kademeli oynamasiyla (biri Carrick gibi geriye cekilirken oburu Fletcher gibi onde basacak).

Kanatlar 3'lu sistemin en fazla yuk binen taraflari. Klasik 3-5-2'den farkli olarak asimetrik kullanimdan yanayim. Ismail ileriye rahatca cikabilmeli. Bunun sonucu olarak ortasahada enerji seviyesi daha yuksek olan Ernst'in ona yakin oynamasi faydali olur. Ayriyeten ters V seklindeki hucum attindaki Nihat'in gobege kacmasi suretiyle Ismail'e koridor acmasi gerekir. Ters kanatta stoper fizikli Fink alanini kapatacak kapasitede. Ondan beklentim rakibin sol acigini kilitlemek ve yavas tempolu oyunlarda pas trafigine katkida bulunmak. Karsilastirmak gerekirse gol + asist sayisini Ismail'de 10, Fink'te 3 olarak beklerdim bu sablonda.

Ortasahanin aciklanmasi gereken fazla bir tarafi yok. Oyunu cift yonlu oynayan, degaj karsilayabilecek kadar kafa vurabilen ve ayaklarina hakim enerjik iki oyuncudan olusuyor. Necip gecen sezonun belki de tek kazanimiydi hakikaten. Normalde genc oyuncu piyasaya cikarken topla ne yapabildigine ve skora ne kadar centik atabildigine bakilir. Ornegin Ismail Koybasi ayaklarina hakim ve sutu var diye iyi bek zannediliyor, halbuki degil. Kademesini kaybediyor, anlamsizca topa cikip alanini bosaltiyor vs. Necip de tam tersi. Topu sol dizinden sag kulakmemesine alamiyor belki ama karar verme yetenegi ve alan parsellemesi muazzam. Ne zaman acele etmesi gerektigini biliyor. Fizigi de tipik poposu yere yakin yetenekli Turk gencinden (Serdar Ozkan, Arda Turan) cok daha gelismeye yatkin. Bir kere ense kalin, omuzlar genis. Ust yapi kuvveti kazanmaya musait. Ornegin Arda Turan'in oyun zekasi ve yeteneginin vaadettiklerini gerceklestiremeyecegini dusunuyorum cunku cigerleri ve vucut yapisi musait degil.


Ters V hucum 3'lusu secimim hucum setlerine yoneliktir. Nihat'in sola yakin, ice kacan sutor forvet olarak kullanilmasindan yanayim. Yuzu kaleye donuk, stoper markajina girmeden ancak ceza yayindan da kopmadan oynamasi gerekir. Ice kacmasi hem sag ayagiyla sut imkani taniyacaktir, hem de Ismail'in cevreleyici kosulari icin kulvar acacaktir. Holosko ve Bobo'nun birbirine yaklastiklarinda yarattiklari sinerjiye defalarca sahit olduk. Bunun tepe noktasi 4-2'lik FB kupa macidir. Fink'in daha defansif rolu nedeniyle Holosko'nun sag acik koridorunu doldurmasi gerekir.

Bobo anlatilmaz yasanir.

Bu kadro ve sablonu kurarken yaptigim iyimser varsayimlar var. Birincisi Ismail'in kendisini daha ileri noktalara tasiyabilmesi ve tempolu oynayabilmesidir. Ikincisi Necip'in pas alisverisinde edilgen kalmamasi ve topa hakim olunmasi gerektiginde aktif olmasidir. Ucuncusu Nihat ve Holosko'nun defansa gomulme durumunda kanatlara acilarak rakip takimin beklerine alan birakmamalaridir. Dorduncusu rakip onliberonun oyuna fazla girmemesi ve savunma 5-4-1 setinde gobekte 2'ye 3 yakalanmamaktir (bunu en ust seviyelerdeki takimlar bile cok az yapiyor, onliberolar fazlasiyla gomulu oynuyorlar), Sonuncusu ve en onemlisi Sivok'un serbest oyuncu olarak karar verme yetenegini skor centigine donusturmesidir (direkt ve endirekt olarak).


Yonetimin kadroya dokundugu anda kesin birseyleri yanlis yapacagindan eminim. Mesela Aurelio transfer edilse (normal sartlarda sevinirim) Endulus ihya olur. Onun icin transferi minimal kilmakta fayda var.

Mevcut kadroda stoper yedegi yok. 3'lu savunmalarda minimum 2 tane siritmayan oyuncu gerekir. Nitekim yine soyluyorum, Zapo kalsin. 5. stoper altyapidan bulunur kismetse.

Orta sahanin gobegini Inceman yedekler, bence yeterli bir oyuncudur. Manisaspor'da kendine guveni yerinde ve zindeyken gosterdigi performans, bu rotasyonu kotaracak seviyedeydi.

Ekrem Dag ve Ibrahim Uzulmez kanatlar icin ideal B planlari. Ekrem futbol cahili oldugu icin ne defansin (bek) ne ofansin (acik) son hattina uygun. 5'li ortasahada yerini kaybettiginde arkasinda kademe olur, hucuma ciktiginda da son pasi vermek zorunda kalmaz. Uzulmez 100. yilin sol hafiydi zaten.

Ileri 3'luyu Delgado, Tello ve Nobre desteklemek durumunda (Tabata'ya yer yok). Tello gobek rotasyonunda ustune baski yemeyecegi maclarda oynayabilir. Gonul isterdi ki Batuhan kalip bu sene 10'u ilk 11 olmak uzere 25 mac yapsin, ama yonetim kolayi tercih ederek kar realizasyonunda bulundu. Uc sene sonra 10 birim degerinde olacak cevheri bu sene 2.5 birime satmak Optum kib bye'a mahsus.

Kalede Rustu/Hakan paylasiminda kararsizim. Bir yandan devir teslim isleminin cok da fazla ertelenmemesini istiyorum. Obur yanda Rustu'nun maliyeti ve saha ici sakinligi duruyor. Tercihim Hakan'dan yanadir. Kale ona birgun teslim edilecekse o gun bugun olmalidir, degilse de gonderilmelidir.

Bakalim yonetim kadroyu transfer doneminde nasil yamultarak islemez hale getirecek.

29 Mayıs 2010

Transfer Sezonu ve 2010-11 Uzerine Guzellemeler

Besiktas icin 2009-10 sezonu nereden bakarsaniz bakin son derece basarisiz gecti. Cift kupayla kapatilan bir onceki sezonun ardindan Sampiyonlar Ligi'nde grup sonunculugu, ligde 4.'luk, Super Kupa maglubiyeti ve kupaya erken veda tabii ki her turlu beklentinin altinda kaldi. Takimin Sampiyonlar Ligi'nde - Turkiye'den tek takim olarak - oynamis olmasina ragmen borcuna borc kattigi, sampiyonlukla deger kazanmis oyuncularinin hicbirinden maddi gelir elde edemedigi, ve eldeki genc oyunculara yeteri kadar gelisme firsati vermedigi de goz onunde bulunduruldugunda hakikaten 2009-10 sezonunun hicbir tutar tarafi olmadigini rahatlikla soyleyebiliriz. Besiktas bu kosullar altinda transfer sezonuna giriyor ve yonetim - her zaman oldugu gibi - problemi para harcayarak ve "yildiz" oyuncu transfer ederek Fenerbahce'den rol calarak cozme yoluna girmis gozukuyor. YD ve yonetiminin capsizligi benim icin surpriz degil ancak camianin da Quaresma trenine bindigini gormek gercekten endise verici.

Buradan belki yuz kere soylemisizdir, bir kere daha soyleyeyim: BESIKTAS FENERBAHCE VE GALATASARAY GIBI DAVRANARAK ONLARIN ONUNE GECEMEZ. Cunku Besiktas'in ne onlar kadar cok taraftari, ne de onlarla uzun vadede boy olcusecek maddi imkanlari var. Gosteris, reklam, yildizlar, helikopterler, havai fisekler bu kulubun DNA'sinda yok. Uzerine giydirilmeye calisildiginda da sahte ve sakil duruyor zaten. Besiktas'in 5 senede 5 sampiyonluk, tek buyukluk, cumhuriyetlik gibi iddialari da olmamali. Bu kulubu digerlerinden ayiran, bizi kendine sevdalandiran degerleri tevazu, sabir, sadakat, mahalli doku, ozune duskunluk, uzun vadeli planlamaya yatkinlik ve bu dogrultuda daha niceleridir - ya da en azindan bu yonetim kulubu kirletmeye baslamadan once boyleydi. Okdugunuz yazinin amaci, sadece bu pencereden eldeki kadroya bakip - yonetimi izole ederek - yeni sezon icin ne yapilmasi gerektigine dair fikir jimnastigi yapmak - neticede pratige donusme ihtimalinin 0% oldugunu bilerek tabii ki...

DIZILIS, SISTEM, MAKRO DINAMIKLER
Bir takimin kadro yapilanmasindan bahsetmeden once oynanacak futbola dair vizyonunun ortaya konmasi lazim. Bu analizi dogru yapabilmek icin de eldeki kadronun guclu ve zayif yanlarinin degerlendirilmesi gerek. Mustafa Denizli, gectigimiz sezon hicbirsey yapmadiysa kuvvetli bir savunma hattini takima oturtmayi basardi. Sivok-Ferrari ikilisi onlerindeki ortasaha ile birlikte Sampiyonlar Ligi olceginde dahi fazlasiyla yeterli bir savunma bloku olusturdular. Benim bu duzen icin yapabilecegim tek elestiri takimin cogu zaman fazla koruyucu bir tutumla savunma hattini gerektiginden daha geride oynatmasi uzerine olabilir. Bu tercihin cogu zaman Besiktas'in daha zayif rakiplere karsi oyunu rakip yarisahaya yikmasini zorlastirdigini dusunuyorum. O yuzden bence bu sezon icin yapilmasi gereken mevcut gobek ikiliyi degistirmeden - oyuncularin istikrarli bir sekilde beraber oynama avantajindan da yararlanarak - geri dortluyu daha onde oynamaya zorlamak olmali. Denizli'nin sezon basinda israrli bir sekilde denedigi ancak sezon kopma noktasina gelince vazgectigi, oyunu gorece geride kabullenip rakibin geride biraktigi bos alanlara Bobo, Holosko, Nihat, Tello gibi genis alanda etkili isimleri sokmaya dayali oyun duzeni, rakiplerin 75%'inin Besiktas'a karsi maca 1 puana razi olarak ciktigi Turkiye Ligi'nde basarili olamadi. Ayrica Ferrari ve ozellikle Sivok topla oldukca iyi savunma oyunculari. Onlari one cikarmak hucum setlerine katilmalarini saglayacak ve takimin ortasaha gucunu yukseltecektir. O yuzden ilk onerim Besiktas'in savunmasini daha onde oynatmasi.

Bu analizin anahtari yukarida bold harflerle yazili cumle aslinda. Turkiye'de sampiyonluga oynayan takimlar icerideki tum maclarini ve deplasmandaki maclarinin yarisini sahaya yenilmemek icin cikmis rakiplere karsi oynuyorlar. Bu da ligde yuksek puan hedefleyen takimlarin kapanan savunmalari acmak icin sistematik bir cozumu olmasi gerekliligini beraberinde getiriyor. Strateji agirlikli her oyunun amaci, sahada bir tur esitsizlik yaratip bu esitsizligi avantaja donusturmektir. Bu yuzden kazanmaya calisan oyuncu oyunun herhangi bir alaninda sayisal avantaj yaratmayi, kaybetmemeye calisan her oyuncu da rakibin hamlelerine bire bir cevap vermeyi amaclar. Lucescu'nun Besiktas'i ve Gerets'in Galatasaray'i bu teoriyi mukemmele yakin uygulayan takimlara dair aklima gelen ilk iki ornek. Bahsettigim sayisal avantaj Lucescu'nun Besiktas'i icin ligin neredeyse tamami tek on libero lie oynarken buna karsilik kullanilan cift ofansif ortasaha, Gerets'in Galatasary'i icin ise iki stoperli dortlu savunmalara karsi 2 (zaman zaman 3) santrafor, 2 asiri ofansif kanat, ve 1 "10 numara" idi. Tabii ki oyun 11'e 11 oynandigi icin iki takim da sahanin bir bolgesinde sayisal avantaj kazanmak adina belirli fedakarliklar yapmak zorunda kalmislardi. Bu bedeli Lucescu dortlu savunma yerine uclu savunma oynatip kanat ataklarindan feragat ederek (Romen teknik adamin Besiktas'i calistirdigi donemde son cizgiden ceza sahasina yapilan orta sayisi bir elin parmaklarini gecmez), Gerets ise ortasahayi baypas edip oyunu ortasaha cizgisinden ceza sahasina sisirilen toplara yigmak zorunda kalarak odemislerdir. Ancak iki takim da elde ettikleri avantaja karsi odedikleri bedeli minimize ederek son derece basarili olmuslardir. Neticede 85 (Besiktas) ve 83 (Galatasaray) puanla 3 puan/34 mac uzerinden oynanan sezonlarin en yuksek puanli iki sampiyonunun bu takimlar olmasi kesinlikle rastlanti olarak gorulmemeli.

Peki gunumuz Turkiye Ligi'nde Besiktas bu tarz, kendini rakiplerinden ayiracak bir avantaj yakalayabilir mi? Bence bunun cevabi ligi hali hazirda domine eden trendin analizinde gizli. Gectigimiz sezona baktigimizda buyuk takimlarin tamami dahil olmak uzere ligin buyuk cogunlugunun bir tur 4-3-3/4-2-3-1 turevi ile oynadigini goruyoruz. Merkez forvet yaninda dolasarak oynayan ikinci forvetli 4-4-2'lerin de (bkz. Makukula/Cangele'li Kayserispor) bu analiz acisindan 4-3-3/4-2-3-1'den bir farki olmadigini ekleyeyim. Bu dizilislerin Turkiye'de uygulanan varyasyonlarinin ortak noktasi, her birinin dortlu ortasaha, iki savunmaya donuk ortasaha, bir ofansif ortasaha/10 numara/gezici forvet, iki hucuma donuk kanat oyuncusu ya da kanat forvet, ve tek merkez forvet kullanmis olmalari. Yani cok kabaca gunumuz Turkiye Ligi'nin dizilis trendi 2 stoper, 3 merkez orta oyuncu, 2'ser kanat oyuncusu ve 1 merkez forvet olarak ozetlenebilir. Besiktas'in basarili olmak icin bu trendi, eldeki kadroda kokten ve pahali degisikliklere gitmeden kendi avantajina donusturmesi lazim. Dar ortasahali bir 4-3-1-2 bunu pekala basarabilir. Bahsettigim trende kiyasla kullanilacak 3'e karsi 4 merkez oyuncu ve 2 forvet Besiktas'a sezon boyunca rakiplerini acma konusunda onemli bir avantaj saglayacaktir. Bunun karsiliginda 4-3-1-2'nin en buyuk problemi olan ortasahanin darligi ve bunun savunmanin kanatlarina yapacagi olumsuz etki bir dezavantaj olarak gosterilebilir, ancak Turkiye'deki iyi hucumcu bek eksikligi goz onunde bulunduruldugunda bunun elde edilecek avantaja karsilik son derece makul bir bedel oldugunu dusunuyorum.

Ve son olarak gecen sezon basinda oldukca dert yandigimiz ve bence Besiktas'in sezonuna mal olan kadrodaki performans/maas dengesizligi. Toplamda Besiktas'a Tello'nun 25%'i kadar katki yapmamis olan Delgado ve Tabata ikilisinin takima 13M Euro bonservis ve yillik 4M Euro'ya mal olmasi (Tello Besiktas'a bonservissiz geldi ve senede 900,000 Euro'ya oynuyor), hicbir futbol tartisinda Bobo'nun yarisi kadar deger gormeyecek olan Nobre'nin onun iki kati kadar para almasi, iki senede toplam 5 resmi golu olmayan Nihat'a Holosko'nun 3 kati maas odenmesi gibi sacmaliklar benim icin yasanan berbat sezonu aciklamaya yeterli. Besiktas eger basarili olmak istiyorsa kesinlikle kendisine duzenli bir sekilde ust duzey hizmet vermis oyuncularina haklarini vermeli, aldigi paranin hakkini verememis oyunculari da takimdan ayiklamali. Takimin yuksek kariyerli ve sahadaki performansi ile herkesin saygisini kazanmis isimleri Rustu, Ferrari, ve Ernst'in tavan olarak belirlendigi, Bobo, Sivok, Holosko'nun ikinci bandi olusturdugu bir maas politikasi Besiktas'in basarisi icin cok kritik bir rol oynayacaktir.

KADRO YAPISI

Peki bu vizyon cercevesinde kadro nasil sekillenmeli? Degerlendirmesi asagida:

Kale
Rustu sene basindaki sorunlarina ragmen yine iyi bir sezon gecirdi. Tecrubesi, agir basliligi, ve liderligi Besiktas icin son derece onemli diger artilari. Hakan da ligin en iyi yedek kalecisi olarak fazlasiyla yeterli bir ikinci kaleci. A2'nin gelecek vaad eden kalecisi Umut Kaya da ucuncu kaleci olarak eklendiginde bu rotasyonun Besiktas'in basini agritmayacagini soyleyebilirim.

Savunma
Savunmanin gobeginde Sivok-Ferrari Turkiye'nin en iyi ikilisini olusturuyorlar. Ferrari'ye cok sakatlandigina dair yoneltilen iddialari anlamak mumkun degil. Arguman nedir bilemiyorum zaten, adamin yuz kemikleri daha mi saglam olmaliydi mesela? Ancak dedikodularin aksine bu yonetimin bile Ferrari'yi gonderecek kadar sacmalayabilecegini dusunmuyorum. Bu ikilinin arkasina ust duzey bir yedek alinmasi gerektigi ise asikar. Ferrari ve Sivok'un ayni anda sahada olmadigi her macta iki Ibrahim tarafindan yapilan bireysel ve pozisyon hatalari Besiktas'in canini fazlasiyla yakti bu sezon. Benim aklima iki opsiyon geliyor. Ilki Zapotocny'nin takima geri donmesi. Maliyet acisindan en mantiklisi bu olacaktir. Yerli bir alternatif dusunulecekse de Galatasaray'da gozden dusen Servet alinabilir. Rijkaard'in oynattigi sitemde belki de tek onemli eksikligi olan acik alanda cabukluk problemiyle her mac yuzlesmek zorunda kalan Servet, bence hala Turkiye'nin en iyi stoperi ve Sivok ya da Ferrari'nin yaninda benzer sorunlar yasamayacaktir.

Savunmanin saginda Ibrahim Toraman gerek istikrari gerekse takimin fizik direnci/hava hakimiyeti/savunma gucune katkisi sebebiyle gayet yeterli. Yeri geldiginde on stoper oynayabilmesi de bir baska artisi. Sakatlik/cezalarin takimi zorladigi donemlerde stoperde de 4. opsiyon olabilir. Yani cok yonlulugu de onemli bir aset. Arkasindaki Ekrem ve sezon sonuna dogru gosterdigi performansla herkesi heyecanlandiran Ridvan yeterli alternatifi olusturacaklardir.

Sol bekte Ismail/Ibrahim Uzulmez tandemi sorun yasatmayacaktir. Ozellikle ikinci sezonunda Denizli'den daha fazla forma sansi buldugu takdirde Ismail taraftarlara hos bir surpriz yapabilir. Defansif anlamda onemli eksikleri oldugu gercek, ancak gerek savunmanin geri kalaninin uyumu, gerekse ortasahanin savunma direnci bu eksikligi kapatmaya yeterli olacaktir. Ibrahim ise her sene uzerine birsey koyarak ve fizikman hicbirsey kaybetmeden futbolunu oynamaya devam ediyor. Ismail beklenen sicramayi yapamadigi takdirde 10 senedir yaptigi gibi kanadinin yukunu yine kendi basina cekecektir. Ekrem de sakatlik ve cezalar durumunda 3. alternatif olarak yeterli bir isim. O yuzden sag kanatta oldugu gibi sol kanatta da bir problem yasanacagini dusunmuyorum.

Orta Saha
Ernst'in yeri ve Besiktas icin onemi tartisilmaz, hazir oldugu surece onun sirtindan kimsenin formasini alabilecegini sanmiyorum. Eldeki isimlerden Fink de gectigimiz sezon oldukca iyi bir performans gosterdi ve takimin onemli dislilerinden biri olmayi basardi. Ancak maclarin 90%'inda sadece 6 yabanci oyuncu kullanilabilecegi dusunuldugunde bu pozisyonda ciddi bir yerli alternatif sikintisi oldugu goze carpiyor. Bu da gectigimiz sezon Bobo ve Holosko ozelinde ciddi sikintilara yol acti. Oyle ki Besiktas'in herhangi bir macta Ernst ve iki yerli oyuncu ile orta ucluyu rahatlikla kotarabilecek kadroyu kurmasi basari icin kacinilmaz bir gereklilik kanimca. Oyleyse buraya iki isim bulmamiz lazim. Bunlarin ilki gectigimiz sezonun belki de en buyuk artisi olan Necip olmali. Genc oyuncu oynadigi kisa bolumlerde gosterdigi olgunluk ve gozle gorulur yetenegiyle bence formayi hak ediyor. Hatta soyle soyleyeyim, Besiktas'in Necip'i oynatmama gibi bir luksu oldugunu dusunmuyorum. Geriye sahibini bulmasi gereken bir forma kaliyor ve kadroda bu pozisyona gozumuz kapali yazabilecegimiz bir yerli isim yok ne yazik ki. Ugur, Ekrem, Ibrahim Toraman kisa donemler icin burayi idare edebilecek olsalar dahi takimin ideal 11'ine yazilacak duzeyde oyuncular degiller. Oyleyse bu pozisyona takviye yapilmasi gerekli. Turkiye liglerinde makul fiyata alinabilecek bu seviyede bir oyuncu oldugunu dusunmuyorum (Trabzonspor'lu Selcuk dusunulebilir ancak fiyat/performans bakimindan iyi bir transfer olacagini dusunmuyorum). Yurt disinda ise Turk pasaportu tasiyan alternatifler var. Aklima gelen ilk isim biraz ucuk olsa dahi Hamit Altintop. Ulkemizin evrensel olculerde en gecerli futbolcusu olan Hamit'in Bayern Munih'teki sozlesmesi sona ermis durumda ve ikna edilebilirse kendisine odenecek ucretin hakkini verecektir. Ancak acikcasi Sampiyonlar Ligi finalinde oynadiktan sonra Turkiye'ye ve Besiktas'a gelmesi cok dusuk ihtimal. Dusunulebilecek diger isimler ise Aurellio, Gokhan Inler, ve Nuri Sahin. Dort isim de ihtiyaci fazlasiyla karsilayacaktir ancak ihtimaller dogrultusunda alinmasi en olasi isim Aurellio. Ispanya'da ciddi sakatliklar yasadi ancak eger fiziksel olarak toparlandiysa makul bir fiyata alinabilir. Kucuk bir not olarak alinmasi hic mumkun gozukmese de Kibris vatandasi olmasi sebebiyle yerli statusunde oynama sansi olan Everton'li Leon Osman'in adini da olasi adaylar arasina ekleyelim. Kurulacak bu uclunun arkasinda Fink, Ugur, Ibrahim Toraman, Ekrem ve hatta zaman zaman Sivok yeterli derinligi olusturacaktir.

"10 Numara"
Takimdaki dengelerin yerine oturtulmasi gerektigini dusundugum icin buraya Tabata ya da Delgado'nun ismini direkt olarak yazmayacagim. Bu iki isim bir kenara kondugunda eldeki kadrodan bu pozisyonu kotarabilecek tek isim Tello. Yusuf'u da mac basina 5-10 dakikadan hesap edebiliriz. Ancak yine de sadece Tello/Yusuf ikilisi dusunuldugunde burada bir alternatif eksikligi oldugu tartisilmaz. O yuzden iki yoldan birine basvurmak gerekli; ya Delgado veya Tabata'dan bir tanesinin sozlesmesi yeniden duzenlenerek rotasyon oyuncusu noktasina indirilmeli ya da ikisi de elden cikarilarak buraya yerli bir transfer yapilmali (yerli transfer kontenjanda yer acarak savunmada Zapotocny'nin takimda tutulmasini saglayacak ve transfer maliyetini azaltacaktir). Ancak hal-i hazirda - Arda hesaba katilmadiginda - bu isi kotarabilecek yerli bir oyuncu oldugunu dusunmuyorum. Volkan Sen denenebilir ancak bugune kadar iki forvetin arkasinda "10 Numara" olarak oynadigi mac sayisi bir elin parmaklarini gecmedigi ve odenmesi gereken yuksek bonservis bedeli dusunuldugunde cok riskli bir transfer olacaktir. O yuzden ilk yol daha mantikli ve makul olani olarak goze carpiyor. Ben oyumu Delgado'dan yana kullanirim ancak sozlesmesini gozden gecirmeyi kabul etmedigi takdirde Tabata'ya ikinci bir sans da taninabilir.

Forvet
Bu blogu ara sira da olsa takip etmis herkes Bobo ve Holosko'ya ne kadar deger verdigimizi biliyordur. Bence Besiktas'in, saha ici ele alindiginda, en buyuk gunahlarindan birisi beraber kadroda bulunduklari 2.5 sene icerisinde bu ikiliye yan yana 5 mac oynama sansi vermemis olmasidir. Benim gozumde modern forvet oyuncusunun sahip olmasi gereken tum ozellikleri (fizik, bitiricilik, topla beceri, hava hakimiyeti, hareketlilik/acik alanda etkili olma, mucadele gucu) bunyesinde barindiran bu ikiliden daha iyisi Besiktas olceginde bulunamaz. Bobo ve Holosko'nun arkasindaki isimler Nihat ve Nobre. Her ne kadar yanlis bir transfer oldugunu dusunsem de kariyeri ve altyapi cikisli olmasi sebebiyle Nihat'in bir sansi daha hak ettigini dusunuyorum. Ancak onun da sozlesmesi en azindan Bobo/Holosko seviyesine cekilmeli. Bu noktada fedakarlik gostermeyecekse de kendisine her seye ragmen gosterilen hosgoruyu hak etmiyor demektir ve o zaman gonul rahatligiyle gonderilebilir. Nobre'yle ise hemen yollar ayrilmali. Takim tarafindan sevilse dahi gectigimiz dort seneki performansi eger herhangi bir seye isaret ediyorsa bu saatten sonra Besiktas'a faydali olacagini dusunmuyorum. Bu durumda 4. forvet icin bir transfer yapilmasi gerekli, ancak senede 10-15 mactan fazlasini oynamayacak bir isim icin cok fazla para harcanmamali. Ideali Batuhan'in takimda tutulmasi olurdu ancak genc oyuncu takimdan gonderildi. Can Erdem bile dusunulebilirdi ancak bugunku haberlere gore o da takimdan ayrilmis. Nihat'in durumuna gore Halil Altintop, Semih Senturk, Colin Kazim, Mustafa Pektemek, Omer Sismanoglu ve daha bircoklari 3. ya da 4. forvet icin dusunulebilir.

Gelenler: Servet Cetin, Marco Aurellio, Mustafa Pektemek
Gidenler: Tomas Zapotocny, Marcio Nobre, Rodrigo Tabata, Serdar Ozkan, Batuhan Karadeniz, Korcan Celikay, Erkan Zengin, Erhan Guven, Ibrahim Kas

Ideal 11:
Yedekler: Hakan Arikan, Servet, Ekrem, Ridvan, Ibrahim Uzulmez, Michael Fink, Ugur Inceman, Matias Delgado, Yusuf Simsek, Nihat, Mustafa Pektemek

Gidenlerden elde edilecek bonservis geleceklerin maliyetini karsilayacaktir. Bu senaryoda toplam maas yukunun de ciddi sekilde azaltilacagini soyleyebiliriz. Besiktas'in transfer doneminde "hayal kirikligi" yaratmak pahasina olsa dahi eldeki kadroyu kucultmesi ve maliyetleri kismasi sart. Ancak maaliyetler dusunulmediginde dahi eldeki kendini ispat etmis isimlere dayali bir duzenin risk/kazanim bakimindan en optimum cozum olduguna inaniyorum. Alinacak herhangi bir Dunya yildizinin, sorumluluklari arttirilip formalari sirtlarina 1. gunden giydirilmis Bobo, Holosko, Sivok, Ismail, Necip gibi isimlerden daha verimli olacagini soylemek mumkun degil.

Isimler uzerinde fazla takilmamak lazim, Servet gelmez, Zapotocny oynatilir, Delgado olmaz, Tabata olur, ya da ikisi de olmaz baska biri bulunur. Onemli olan Besiktas'in istikrarli bir sekilde elindeki degerleri yuceltip gelistirerek ilerlemesi ve ayagina pranga vuran borclarini azaltmaya baslamasidir. Sportif acidan da, ekonomik acidan da bu isin Besiktas acisindan dogrusu budur. Birakalim Dunya yilidizlarini, Necip'e ve Ismail'e forma verelim - kisa vadede de uzun vadede de kazanan siyah-beyaz olacaktir.

28 Mayıs 2010

Haci Leylek Mourinho

Real Madrid gozu kararinca tuttugunu kopariyor, hic af yok. Ferguson'un elleriyle buyuttugu Ronaldo, Milan'dayken kessen kirmizi siyah akar diyen Kaka, kendisine firlatilan domuz kafasini hakeden ve karisini haketmeyen Figo listenin ufak bir bolumu. Saymaya devam edersek Puskas'a kadar gider. Pirelli'nin sahibinden ucleme yapan bir takimin hocasini calmaya kadir baska bir takim yoktur. Perez isterse Vito Corleone Istiklal Marsi'ni terster okur gibi bir izlenim birakiyor bende.

Real Madrid embesilce teknik direktor ogutmeye bayiliyor. CL, La Liga kazanan Del Bosque'yi Yenikoy kasabina benziyor diye gonderdiler. Arada Capello geldi, daginik bir kadroyla (Reyes, Beckham vs.) masalsi bir sampiyonluk kazandi. Bu sefer gelen gidene 5 atmadi diye gonderildi. Bu sene Pellegrini rekor kirarak gelmis gecmis en iyi takimi zorladi, ancak kaderini yenemedi. Bir Haci Leylek Mourinho'yu kovmamislardi, onu da kismetse gelecek sene hallederler.

Real Madrid'de cok ciddi otorite paylasimi problemi var gibi geliyor. Sportif direktor Valdano, medya maymunu baskan, takimin saha kenarindaki patronu teknik direktor, takimin saha icindeki patronu Raul gibi cesitli guc odaklari var. Ipler ust yonetimde gibi gozukuyor. Zaten bu nedenle 1980'lerin Fenerbahce'si gibi "kadroyu ben kurarim, hoca gelir oynatir" yonetim anlayisi hakim. Oyle ki gidip Alex Ferguson'un yardimcisini teknotrat olarak transfer edebiliyorlar. Carlos Queiroz'u etliye sutluye karismadan esofmanlariyla takimi calistirsin, tahtaya taktik yazsin diye almislardi. Oysa trend planlama/karar mekanizmasinin merkezinde rol oynayan teknik direktorlere dogru kayiyor. Bizim dandik ligimizde bile her sene "Ingiltere'deki menejerlik sistemine gectik" parolasiyla yola cikan sonra da kan degisikligi yapan 5 tane takim cikiyor.

Diger takimlardan ornek vermek gerekirse kontrollu deney Felix Magath ele alinabilir. Stuttgart ve Wolfsburg'da takim kadrosundan antrenman programina kadar herseyden sorumlu tek patron olarak cok buyuk is basarmistir. Oysa Bayern Munich'teyken basinda Uli Hoeness ve Franz Dick Cheney Beckenbauer dikikken randiman vermemistir. Benzer sekilde Capello'nun Madrid'ten ayrilmasinda kendisine karisilmasinin etkisi oldugunu okumustum. Takim yonetimi paylasilacaktir elbette, ancak otorite dagiliminin keskin hatlarla belirlenmesinde fayda var. Obur turlu YD/Celal Kolot/Sinan Engin/Ertugrul Saglam gibi kimin ne yaptigi belli olmayan bir yapiniz olur. Futboldan anlamasa da Mustafa Denizli en azindan takim patronlugunu tartismasiz bir sekilde eline aldigi icin basarili olmustur (yonetimin ucuk kontratlar ve transferlerle takimin altina dinamit koymasina dek).

Mourinho roportajlarinda basarisini dengeli is paylasimina bagliyor. Real Madrid'e geldigi zaman Valdano dirdir yaparsa fagovkezmanaryupleyir deme ihtimali bulunuyor. Ic catismalar takimin ozellikle kurulma asamasinda sekteye ugramasina neden olabilir. Dusunun ki 300 m Euro'luk takimi emanet ettikleri Pellegrini, mevcut kadrodaki Sneijder'in takimda kalmasini istiyor. Yonetim gidip kelepir fiyata onu sattiktan sonra ustune para vererek 4. forvet Benzema'yi aliyor. Elinden muthis sonuc beklenen kisi, adam yerine bile konulmuyor. Sayet Mourinho, Milito gibi gosterissiz fakat muazzam bir forvet isterse (kariyeri Zaragoza ve Genoa'dan ibaret 30 yasinda yabanci olduguna dikkat cekerim), Perez "olmaz onun Robert De Niro beni var forma satamayiz medyanin diline duseriz" diyebilir.

Elde inanilmaz puan toplamis, odenen bonservislerden verim alinmis, orta sahasi uzun yillardan sonra ilk defa kemikli bir takim varken bozmanin mantigi bana gore yok. Makoun'un yaradana siginip vurdugu top ve mavi ekran verilen bir kral kupasi maci Pellegrini'nin egosunu yaralayarak tazminat zengini yapti. Sene basinda La Liga'yi kazanmak icin 100 puan gerek deseler yok artik Lebron derdim. Mevcut kadro yapisiyla bir baska A+ sinif teknik adam (Capello, Hiddink, Lucescu) fazlasini yapardi diyemiyorum.

Sonucta gelen adam Mourinho, soyle dahi boyle basarili diyebilirsiniz. Adamin calistirdigi her takimla ilk senesinde sampiyonlugu var. Uyum surecinin ilaci, cabuk dusunuyor vs. Yine de oturmus bir sistemden daha fazla meyve alma ihtimalini dusuk buluyorum.

Tahminim Mourinho'nun hedef mac plani dogrultusunda kadroda oynama yapacagidir. Geriye 4-5-1'le kapaninca gedik vermeyecek bir duzen kurmaya calisacaktir. Ronaldo'yu zorluk seviyesi yuksek maclarda tek forvet seyredebiliriz. 3. stoper olarak sagi solu belli olmayan Pepe'ye guvenmeyecektir. Mac boyu bireysel hata yapmayan saglam, ancak kontra yediginde nal toplamayacak birinin alinmasini bekliyorum. Bu transfer Ramos'un beke gecmesini saglayabilir. Fizikman cok gerileyen Raul, bu seviyenin topcusu olmayan Garay ve Granero'nun adioslarini gorursem sasirmam. Halisaha tipli Marcelo'yla ayni takima dussem "gol yiyince degisiriz" yalaniyla kaleci yapmaya calisirim, o kadar begenmiyorum. Gidicidir bence. Kisacasi kurulmus duzen icinde degerli olan oyuncular bir anda anlamsiz kilinabilir. Mesela her sene ustune koyarak ilerleyen partner forvet Higuain'in olasi bir tek kisilik ileri hatta tursusu kurulabilir.

Neticede Eto'o'yu acikta oynatmaya bu blogu okudugu icin karar veren Mourinho'ya tavsiyem var: Tazminat maddesini yuksek tutsun, bir de doktordan ellerinin buyumedigine dair bir rapor alsin.

23 Mayıs 2010

Dogru/Yanlis Futbol


Mourinho'yu kibirli, gicik, kendini begenmis, icten pazarlikli, ustelik ebleh bulabilirsiniz. Ama adamin futbol dehasi tartisilmaz.

Analitik dusunce fetisim oldugu icin kendisini ayrica takdir ediyorum. Cunku futbolu cozulmesi gereken bir problem gibi goruyor. Rakibin guclu yanlari nedir, eksiklikleri nedir, ben o guclu yanlari nasil torpuleyip acittigi yerden vururumun hesabini yapiyor. Denkleme kattigi diger parametre de kendi takiminin kabiliyeti. Kisaca eldeki malzeme nedir, bundan rakibin yumusak karnina nasil bir yumruk cikar optimizasyonunu yapan bir muhendistir Mourinho.

Bayern'i incelersek algoritmasinin cok basit oldugunu gorebiliriz. Normal sartlarda Ribery ve Robben'li 4-2-4'umsu oynadiklari icin yavsak kanatlari tasimak adina cift uc stoperle oynuyorlar. Sene basinda Avrupa'nin en iyi 5 forvetinden biri dedigim icin Redman'i sasirttigim apaci Olic ve Leningrad'da kursunu bittigi halde carpismaya devam eden Alman eri gorunumlu Muller savunmayi cok ilerde baslatiyor. Olic dun oyundan ciktiginda 73. dakikaydi ve 9 km'nin ustunde kosmustu. Karsilastirmak gerekirse gecen sezon BJK-FB macinin en cok kosan adami Tello 90. dakika sonunda 9 km'yi bulamamisti.

Van Gaal Ribery'nin yoklugunda sablon ayarlamasi yapmak yerine sol acikta diger ters ayakli alternatif Hamit'i denedi. Hamit'in deliciligi yok ama topun takiminda kalmasini saglayacak oyun zekasi var, yere saglam bastigi icin de bunu basarabiliyor.

Ribery'sizlik durumunda Bayern'in skora centik atmasi icin alternatifleri suydu:
1) Robben'in Lahm kombinasyonuyla topu iceri cekerek sut denemesi.
2) Olic'in stoperlerle teke tek depara cikmasi.
3) Duran top.

Mourinho'nun 4-2-3-1 dizilisi ilk silahin antiteziydi. Pandev'i Lahm'in karsisina dikerek onun cikmasini engelledi. Robben'in ice kat etmesini ise cift tutucu ortasahanin verdigi destekle karsiladi. Geri 4'lunun onundeki iki direncli orta sahadan solda oynayan Cambiasso savunma setlerinde Robben'e yaklasti ve rahat sut imkani tanimadi. Chivu'nun sari kartindan sonra ise telefonda Redman'la yaptigimiz tahmin %100 tuttu ve Zanetti'yi sola alarak Stankovic'i orta sahaya surdu. Hem Chivu hem de Zanetti sol bekte Robben'i karsilarken surekli sol ayagini aldilar. Bu yuzden disa acilan birkac calim yediler ve Robben son cizgiye indi. Ancak sag ayagi zayif oldugundan ve Klose/Olic/Muller/Gomez ile Samuel/Lucio/Maicon eslesmelerinden surekli Inter'liler galip ciktigindan bu ortalar ise yaramadi.


Ikinci tehditi savusturmak ise dizilisten ote oyun anlayisiyla ilgiliydi. %40'in altina dusen topla oynama yuzdesi Inter'in oyunu geride kabullenip arkaya yaslanmasinin sonucudur. Elinizde iki tane nispeten yavas ancak kapi gibi stoper varsa, onlardan alacaginiz maksimum verim arkalarinda bosluk birakmamak suretiyle elde edilir. Olic, Muller ve Robben'in savunma arkasina hizlanarak sarkmalarina izin vermemek adina geride kurulan kompakt yapi gayet mantikliydi.

Duran top silahina karsi ise Inter'in standart duzenli, yuksek konsantrasyonlu takim savunmasi ve dunyanin en iyi kalecisi yeterli oldu. Bu konuda teknik direktor katkisi digerlerine gore daha azdir. Ancak eslesmeler, daha da abartirsak sezon basi kadro secimi etkili olabilir. Gerisini topun yuvarlakligi ve oyuncularin mac ici formu belirler.

Bana kalirsa macin kilit noktasi iki takimin dizilislerinin dogal sonucu olarak Inter'in gobekte 3, Bayern'in 2 kisiyle oynamasiydi. Schweinsteiger-Van Bommel ikilisine karsi Zanetti-Cambiasso-Sneijder agir basti ve sok kontralarda kademesiz Bayern aciz kaldi. Orta sahanin gobegini bu seviyede tek kademeyle sinirlandirmak yetersiz kaliyor. Bayern Milito ve destegine gelenleri stoperlerle karsilamak zorunda kaldi ve bu ceza yayinda bosluklara neden oldu. Ilk yarida Sneijder maci biterecek firsati aynen goller gibi bu nedenle elde etti.

Van Gaal'in hucumcu, saldiran takim yaratti diye anilmasini istemesini anlayabiliyorum. Liderlik vasfi ve ilke insani olmasini takdir ediyorum. Gerci ne zaman Almanya'da biri balkona cikip bagirmaya baslasa, alttaki topluluk cossa tedirgin oluyorum. Her an Varsova'ya toplu hareket olabilir, dikkat etmek lazim. Ancak kendisini joga bonito'yla limitlemesi, Mourinho'dan bir silah eksikle savasmasina neden oldu.

Jorg Butt ile Saving Private Ryan'daki sniper (Barry Pepper) ayni insan.



Bayern'in oyunu ilerde kurmasi ve yalan baski kurmasi Inter'in isine geldi. Julio Cesar ve stoperlerin arasini acmalari gerekiyordu ve akinci gibi saldirarak bu tampon bolgenin olusmasini engellediler. Sahsen finale Barca dizilisiyle (tek forvet, orta sahada on stoper + 2 ic oyuncusu, iki kanat) ciksalar daha mantikli olacagini dusunuyorum. Oyuncu kalitesiyle belki Inter yine maci alirdi (Badstuber/Hamit'e karsi Maicon/Eto'o) ama en azindan gobekte her adamin karsiligi olurdu. Sneijder'in oyun alani daraltilirdi. 2. forvet Samuel ve Lucio'nun kucaginda etkisizlesmek yerine orta sahadan ic oyuncusu olarak yuzu donuk karsilasabilirdi.


Guzel futbolu 5-4 biten, herkesin top sektirip artistlik yapacak kadar alan buldugu maclar olarak tanimlayan insan sayisi coktur, saygi duyarim. Bana gore guzel futbol verimli ve efektif olandir. Dogru tercihlerin kullanildigi, kendisiyle celismeyen taktiklerdir. Suratli ve yipratici Eto'o'nun yerine daha cok yonlu, sol ayagiyla vurabilen, gol/pozisyon orani daha yuksek Milito'nun uzak tek forvette* kullanilmasidir. Kisaca iyi futbol bana gore dogru oynananidir. Kotu futbolsa Mustafa Denizli'nin "hizli takim kuruyorum, kontrayla rakipleri vuracagiz" dedikten sonra en ileriye Nobre'yi dikmesidir.

Benim icin futbol adina cok doyurucu bir final olmadi cunku nesnel kosullar Inter'i fazlasiyla avantajli kiliyordu. Yine de Cahil'in ziyareti, pizza ve yerfistigi alternatif doyuruculuk sagladi. Ozellikle de Cahil sagolsun Bobo'nun Fifa 2010'da Inter ve Chelsea'nin kafalarina vurmasi epey eglenceliydi.

*: Uzak tek forvetten kastim kendisine yapilan yardimin kisitli, kaplamasi gereken alan fazla olan 9 numaradir. Bu tip oyuncularin herseyi biraz yapabilmesi gerekir. Son vurus, top saklama, top surme, hava hakimiyetinden en azindan B almalari lazimdir (Ibra, Milito, Torres, 2. sinif olarak da Bobo). Ornegin AC Milan'in tek forveti Inzaghi'ydi zamaninda. Ancak hemen arkasinda Seedorf ve Kaka oldugundan isi kotarabiliyordu. Onun icin Inzaghi benim tanimimda uzak tek forvet degildir, capi ve nefesi yetmez zaten.

19 Mayıs 2010

William Faulkner - Slight Return (YD'nin Yazmadigi Yazi)

Cnm nbr"

Bu sene olmadi kupa yok amcaya goturmek hastane guzel oluyoduda Feneri' yenip Fenerbahce kotu cunku aziz yildirim cok zengin parasi var transferi guzel ama babamin cok parasi transfer olur onlari yenebiliriz oyuncularini alirsak bissuru transfer. Kotu mac olunca kaybediyoruz ama hep hocanin suc yeni hoca daha iyi hoca aliriz babamin parasi var en kotu tazminat sonra yeni hoca surekli Besiktas'a gelmek isteyen hoca var ama pahali yine de para var sorun degil veririm 50 milyon. 50 milyon cok para aslinda ama baba zengin verir bana veririm Besiktas'a baskan olurum kongre uyeleri severse beni onlari deplasmana gotururum ucak var kupa aliriz belki sampiyonlarin kupasi var hem de ligleri var gidiyoruz bazen.

?

Yeni hoca var Mustafa Denizlide gecen sene iki kupa almisti amcamlar dayimlar cok sevinmisti sahaya inip aglamak super kizimla mac seyrederiz kaybedince basin tribunu kazaninca yerimiz sabit ugur lazim insallah suphaneke. Bu sene cok para verdik jiple oyuncu geldi ben surdum cok guzel arabaydi babamin parasi var araba ve ev ve kulupde aliyor hem. 10.5 lazimdi gittik Antep cok guzel sehir kebap sahane ortakla pazarlik yaptik. 6 milyona oluyordu bana ilacimi getirdiler belki de getirmediler bir de baktim 8 milyona sozlesme olmus ama olsun benim param varda veririz sonra aliriz almazsakda baskan oluruz kongre uyeleri grck Besiktas'li sahibi falan onlar super oy verirse baskan oluruz.

Mustafa Denizli biseyler oldu ne oldu olmadi kupa neden yeter bence yetmez daha fazla lazim. Genc oyunculari gonderirsek geriye tecrubeliler kalir tecrube iyidir demek ki en tecrubeli en cok sampiyon. Batuhan gitti Serdar Ozkan'i hep beraber insallah bitirdik kufrettik cok iyi oldu sigara icmisti 3 sene once ustelik atlet. Biz olmadik kupa amada Fenerde olmadi o zaman hersey guzel. Aziz ne yaparsa ben 5 fazlasini yapmaliyim benim de param var ne eksigim var en azindan 4 fazlasini yaparim. Bissuru tup ve gaz var heryerde tup ve gaz olursa benim cok paramda olur. Param de olur. Olmaz.

Bu yaz aliriz oyuncu sozlesme 5 sene sonra tutmazsa tazminat var. 8 yabanci siniri varmis ama ogluma sordum o da arkadasina sormus 20'ye kadar alabiliyormussun 12'sini kiraya verirsen bi tek maas lazimmis onu da veririz cepten sonra hep beraber baskana mesaj cekeriz cunku hentbol takimi parasizda sampiyon kol saati lazim isporta. Ailton almistim bi tane onun gibileri Taksimde satiyormus kol saati yollarim soforu alir 11 tane eger hentbol da futbol gibi 11 kisi oynaniyorsa. En kotu ihtimal basketcilere veririm onlarinda fiyakasi eksik olmasin.

Yetmem demekki optum kib bays bays beybi vanilya ays,

Yildrim

18 Mayıs 2010

Aziz Yildirim'in Yazmadigi Yazi


Selamlar,

Rakibimiz Bursaspor sampiyonlugu cok isteyerek, 75 puan toplayarak, deplasmanda 3 buyuklerin ikisini yenerek haketti. Tebrik ve takdir ediyoruz.

Hoca Daum, menejer Aykut Kocaman'la bu seneyi degerlendirip gelecek senenin planlamasini yapacagiz. Daum kendisine verilen temeli saglam fakat alternatif sayisi dusuk olan kadroyla hatiri sayilir puan aldi. Zor gol yiyen, kondisyonu iyi, duran toplari verimli kullanan bir takimin hocasi gorevini yapmistir. Transfer donemi yapilacak eklemelerle gelecek sene 80 puan almayi hedefliyoruz. Sidik yaristirmaktansa rasyonel hedefler koyup planlamayla ilerleyecegiz. Kung Fu Bilica, okcu Guiza ve tutmayan asi Baroni yerine iskelete uc kaliteli yabanci alacagiz. Kazim Kazim Kazim gibi gunah muzik hiphop dinleyen yeniyetmeleri takima alip gonderme egzersizinden vazgectik. Iyice arastirip Pink Floyd hayrani oyuncular getirecegiz. Altyapi kulturumuz olmadigindan genc ve umit vaadeden oyuncular bulup onlari 2. lige kiralayacagiz. Amacimiz 22 kisilik, birbirini yedekleyen ve daha dengeli bir takim kurmak. Boylelikle SL kulfetinin lig performansini etkilememesini hedefleyecegiz. Tabii onemli olan SL'ye kalabilmek, onun icin takim ona gore konsantrasyonunu cabuk toparlamali. Istikrarsizlik ortami yaratmayacagiz.

Volkan'in popo istobu, Emre'nin hakeme diklenmeleri, cesitli disiplinsiz davranislar ve penalti noktasi sondaji gibi sportmenlik disi hareketlerle rakiplerimizi kucumsemeyecegiz. Cunku bu tip boburlenme ve kibir ters etki yapiyor. Sessiz, sakin, isine bakan bir takim olacagiz.

Rakibimizi ezmemize ragmen top iceri girmedi. Oyuncularin canlari sagolsun, ellerinden geleni yaptilar. Taraftar uzulmekte hakli, ozur dileriz. Su anda kelle isteyenlerin hakli sebepleri olabilir. Ama nihai degerlendirmemiz reset cekmenin (yeni baskan, yeni yonetim, yeni hoca, yeni topcular) bizi daha geri goturecegidir. Zaten bir macla sampiyonluk kacti diye hoca kovarsak bir yere varamayiz. Ancak gecen senelerdeki planlamamizi yalanlar, kendimizle celisiriz. Neticede ne hoca, ne de futbolcular belese oynuyor. Tazminat odeyip yeni oyuncu almanin bedelini ancak pahali bilet fiyatlariyla telafi edebiliyoruz. Size bu fazladan agirligi yuklemek istemiyoruz. Parayi cepten verirsek ciftlige donuyor, o yontemi de sagliksiz buluyoruz.

Anons rezaleti kismetsizlik oldu. Yanlis bilgilendirme olmus, sorumluyu bulup nedenini arastiracagiz. Art niyet olmadigini umit ediyoruz.

Onumuzdeki gunlerde size yasattigimiz uzuntuyu, size yasattigimiz sevincler kadar ozumseyin. Sporun temelinde bu vardir. Gonul isterdi ki kutlamalarla bitirelim sezonu. Malesef olmadi, Agustos'ta tekrar Sukru Saracoglu'na kendimizi affettirme senemize bekleriz. Duydugumuza gore Sampi denen gavat 8 senelik deplasmanindan sonra babasiyla maclara gidecekmis. Desteginizle en azindan onu g.t ederiz.

Siyuleytireligeytir,

Aziz Yildirim, Ph.D.

9 Mayıs 2010

Cok Fazla Vakit, Cok Az Kiz Arkadas

Yine de gonullerin sampisi:

6 Mayıs 2010

Matmazel McBride


Robinho'nun kiz arkadasinin kupon insani olmasi arada faydali oluyor. Yemeli/icmeli, bununla da kalmayip atkili ucuz bir bilet bulunca MLS macina gitmek cazip hale geldi. Cahilin satmasiyla Turk kontenjanindan sadece Othello gruba dahil oldu. Dunyanin en atessiz taraftar grubu olarak Chivas USA'i Bridgeview'da ASY ve Inonu'nun toplamindan daha derli toplu duran Chicago Fire'in yuvasi Toyota Park'in cimlerine gommeye gittik.

Maca gitmeden once Othello'yu once kahveye (doktora insani, arada kafein enjekte etmek gerekiyor), sonra da Fifa 2010 maglubiyetlerine doyurmak gerekti. Gittigimiz kendini Amelie soundtrack'i caliyor diye entel zanneden, ama aslinda gayet siradan olan kafenin donutlari cok basariliydi. Zaten tatli satan yerin ne kadar iyi oldugu icindeki sismanlamakta ve kendine guvenini kaybetmekte olan orta yasli kadinlarin sayisindan anlasilir. Mekanin Seda Sayan setinden farki basortusuydu, donutlar o kadar lezizdi. Othellocan interneti okudugu icin yine muthis bir site tavsiyesinde bulundu: http://www.failblog.org/. FAIL/WIN degerlendirmesi cok komik. Mesela falcilar baya FAIL bir camia.


Kafasi calistigi icin kendisi guclu takim olup beni Galatasaray yapti. Drogba Gokhan Zan'la Leo Franco'nun kafalarini birbirine vurdurunca egleniyordu. Obur tarafta Keita/Baros sinerjisi sonuc verince yine seviniyordu. Cok serefsiz bir win/win durumu vardi.


Aksam biz ve istahimiz maca gidince Amerikalilar'in futbolu nasil kendilerine benzettigine tanik olduk. Mac oncesi ucuz etler pisirilip sacma fraternity oyunlari oynaniyordu (bags denen zimbirti). Seyirci portfoyu umut vaadediyor. Yas ortalamasi cok dusuk, topluca gelen cocuklar var. Miller Lite tribununde kale arkasinda yerimizi alip sosislilere abanmaya basladik. Benim yeme kapasitem miktarla degil zamanla olculdugunden biletin hakkini verdigime inaniyorum. Yerfistigi, patlamis misir gibi dolgu malzemeleri maci cekilir kildi.


Kalenin hemen arkasinda oturdugumuzdan oyundan pek birsey anlasilmiyordu. Hayatimda gordugum en sisman kaleciye ilk yari top gelmedi. McBride'in yaslanmasiyla beraber kiritarak kosmaya baslamasi gozumden kacmadi. Su an 38 yasinda ve memleketi Chicago'da futbolu birakmak istiyor. Dunya kupalari, Fulham'da kaptanliga gelmesiyle sonuclanan macerasi cok geride kalmis gozukuyor. Organize bir atakla mahkum oynayan Chicago Fire one gectiyse de, on diregi tutan apacinin balik tutmaya gitmesi sebebiyle kornerden durum esitlendi. Mac ozetlerinde gozukmemiz guzel bir hatira oldu.

Temposuz, yildizsiz, ortamsiz kupkuru bir lig MLS. Daha kirk firin ekmek yemeleri lazim. Bir de futbolu Amerikanlastirmaktansa, takipci cemaatin Avrupalilasmasi daha hayirli olacak. Kume dusmemek, draft, franchise kulup gibi kavramlara zaten karsiyim (NBA bile bana WWF'ten cok farkli gelmiyor, takip etmiyorum). Bunlar guzel oyuna uygulaninca hepten sogutuyor. Istediginiz kadar Beckham'lar, Ljunberg'ler gelsin, kume dusunce takimi alkislayarak aglayan taraftar olmadiktan sonra bu isin bir zevki yok.


Chicago'nun maclarinda fon muzigi olarak Jimi Hendrix'ten Fire calmasi hosuma gitti. Yalniz su "sehir ismi betimlemeli takim" olayindan hazetmiyorum. Ozellikle de bir sehir felaketiyle anilmamali. San Jose Earthquakes (7.4 yetmedi mi?), Chicago Fire (1800'lerin buyuk yangini) kufur gibi isim, niye gurur duyarak secmisler anlamadim. Phuket Tsunamis, Bangladesh Flashfloods, Ankara Suleyman Demirels franchise adlari olarak kullanilabilir bu durumda. Felaket ismi vermisken en kotusunu vermekte fayda var.

Meksika dalgasi FAIL: