29 Kasım 2009

Arkaya Yaslan, Nefes Al v.2 - GS



Hakikaten anlamiyorum morallerin bu kadar cabuk bozulmasini. Bir arkaya yaslanip takiminizi ona gore degerlendirmenizi oneririm, cunku durumunuz hic de karamsar degil bana gore.

Once Total Futbol fetisi edinen GS'ye bakalim.

Sezon oncesi yazdiklarimizdan alintilarla harmanlayalim:

1) Oyun karakteri zaman alir:

"Erken sevinenlerin anlamasi gereken birsey var. Bu isler oyle aman Rijkaard geldi, total futbol, Rinus Michels hoppa olmaz. Rijkaard’in Barca’ya oturttugu sistem su an GS’deki mevcut oyuncu kalitesinin cok daha otesinde bir takimda bile yaklasik 18 aylik bir surec sonrasi meyve vermeye basladi."

Xavi, Messi, Iniesta gibi adamlarin oldugu bir takimda bile pas, alan paylasimi, bosa kacmak gibi futbol artilarinin oturmasi zaman alirken bunu Ayhan, Mustafa Sarp ve Baris Ozbek'le 2 ayda basarmak mumkun degildir. Biraz sabir. Mevcut oyuncular olgunlasacak, gerekirse takviyeler gelecek (transfer veya altyapidan). GS ve sistem hakkinda okudugum belki de en guzel yazi bir zamanlar blog yazan Redman'in klavyesinden cikmistir. Ozeti de soyledir:

"Sahsen Rijkaard'in "Barcelona Sistemi"nin onemli bir kismini Galatasaray'a aktarabilecegini dusunmuyorum. Mevcut oyuncu kadrosuna dayanan cesitli sebepleri var tabii ki bunun. Tek buyuk defosu acik alanda agir kalisi olan Servet ile pozisyon bilgisi son derece yetersiz Gokhan Zan'dan olusacak bir stoper ikilisinin arkalarinda 40-45 metre bos alanla oyunu karsi yarisahaya yikmakta ne derece basarili olacagi buyuk bir soru isareti mesela kafamda. Arda ortasahada oynayacaksa hucumdaki opsiyonlarin sayisal eksikligi, ileride oynayacaksa da sahaya cikacak orta uclunun topa sahip olma kapasitesi baska bir sorun yaratacaktir. Barcelona hucumlarinin olmazsa olmazi kanattaki forvetlerin iceri girerek arkadan gelen beklere yer acmasi prensibi de Keita ve ozellikle Kewell ile nasil uygulanir bilemiyorum.

Ancak, bunlari soylerken Galatasaray'in basarisiz olacagini iddia etmiyorum. Rijkaard sabredilirse eldeki malzemeyle ortaya duzgun isleyen bir yapi koyacaktir elbet. Benim anlatmaya calistigim, bu kadro ile Galatasaray'in "Barcelona Sistemi"ni yani "4-3-3"u uygulama sansinin cok zayif oldugu ve zaten bu islerin bu kadar basit olmamasi gerektigi."

2) Savunma hattina kafasi calisan adam lazim:

"Ozellikle Servet’i tamamlayacak stoperin kisa mesafede cabuk olmasi lazim, cunku uzun topta rakip forvetle bire bir kalmasi cok olasi. Bu sure zarfinda GS’nin hucum edip goze zevk verdiginde bile Youla, Taner Gulleri, Murat Hacioglu gibi uzun topa kosularini iyi ayarlayan forvetler yuzunden surpriz puan kayiplari yasayabilir. Onun icin yildiz mildiz, forvet arkasi jambaz sihirbaz falan ugrasmadan ilk is 100 m’yi 11 saniyede kosabilecek stoper almak cok daha faydali olur."

Haldun Ustunel'in peygamberlestirildigi bir transfer sezonu gecirse de GS, bence optimal transferler yapilmadi. Ornegin Gokhan Zan buyuk ihtimalle Servet'in Marsilya'ya gidecegi ongorusuyle alindi. Servet elde kalinca bence Gokhan rotasyona sokulup esas oglan olarak toparlayici ve cabuk bir stoper alinmaliydi (Sivok gibi). Mevcut yapida iki tane top teknigi dusuk stoperle geriden oyun kurulmasi beklerin alacagi sorumluluga bakar. Solda formsuz Hakan Balta, sagda diger duz oyuncu Sarbi olunca baglantiyi yapmak icin ortasahadan birinin savunma hattina sokulmasi gerekiyor, ki bu efor kaybinin yaninda ortasahadan adam eksilmesi nedeniyle berbat bir cozum. Benim tavsiyem Topal'in stopere cekilmesiyle savunma hattinin FQ'sunun arttirilmasi yonunde gecici olarak. Ustunde yatirim yapilirsa (istikrarli sekilde oynatilmasi, hata yapmasina izin verilmesi, ust vucudunun gelisimine yardimci olunmasi) o bolgede libero ozellikli bir stoper yaratilabilir Topal'dan.

3) Rijkaard'a laf sokmak icin can atan adamlar var:

"Medya Rijkaard yegenimi bitirmek icin elinden geleni yapmaya calisacaktir. Ego tatmini icin ideal bir ortam var ortada. Asla ulasamayacagin yerlere gelmis, Barca’da CL kazanmis adam karsinda. Sana soru sorma ozgurlugu taninmis, atis serbest. Sen de kavga cikarmakla beslenen zavalli capsiz bir muhabirsin. Bugun antrenman teknigi, planlama, transfere bakis, altyapidan oyuncu yetistirme, GS’deki hedefler vs. bir suru konusulasi konu varken gider FB’den teklif aldin mi diye sorarsin. Yarin takim uc hafta puan kaybeder, “istifayi dusunuyor musun, aklin Barca’da mi kaldi” diye mac cikisi adama girisirsin. Sonra sef ahkam kesici kabadayi Erman “Rijkaard’a Turk futbolcusunu taniyan ve rakiplerinin cigerini dalagini bilen bir yol gosterici lazim” diye buyruk verir. Derken Adnan Polat Rijkaard’in arkasinda durur ve yardimcilarini antrenman baslamadan yeterince evvel tesise gelmedigi icin kovar, basladigimiz yere doneriz."

Bunu derken basladigimiz yere donmemeyi temenni etmistim. Rijkaard Turk futbolu icin cok buyuk firsattir. Bu adam varsin toptan bile anlamasin (katilmiyorum elbette), karakteriyle bile bize cok sey ogretebilir. Yardimcisina bakis acisi benim icin 4-3-3, 4-2-3-1, 4-4-2, 4-6-0'dan daha onemlidir. Tek adam ve muritleri (Fatih Terim - Mufit Erkasap) modeline karsi katilimci demokrat tarzi benimsedigim bir antitez. Rijkaard hata yapabilir, elestirilebilir. Ama bunda da is yok, Xavi'nin ekmegini yedi, Saracoglu'nda yine birsey degismedi falan diyenler cikarsa gulun gecin. Kafasi calisan, duzgun bir adam. Sorunlari o da goruyordur ve mutlaka ortaya cozum alternatifleri koyacaktir uzun vadede.

4) 14. haftada kacinci oldugunuz degil kac puanda oldugunuz onemlidir:

GS'nin su anda 29 puani var, ki bu hatiri sayilir bir meblag. Takim Temmuz'dan beri yogun bir mac trafiginde. Araya milli maclari da eklerseniz neredeyse ayda iki defa hafta arasi mac yapmis oyuncular var. Haliyle fiziksel dusus olacaktir, bu da en cok haftada tek maca konsantre olan, milli oyuncusu olmayan takimlara karsi hissedilecektir. Neticede futbol fizik oyunudur, Fernando Torres'i Tarik Dasgun'den ayiran kastir. Mevcut sartlarda ilk yariyi mac basina 2+ puanla bitirirse bence Rijkaard cok iyi is cikarmis olur. Devre arasinda takim toparlar, yoluna devam eder. Daha Elano sazi eline almadi, Baros donecek vs. Potansiyeli yuksek bir takim GS. Lig 2.'sine yenilince Total Rezalet, Total Felaket, Total Delalet falan olmuyor. 1.5 senedir ayni hocayla, asagi yukari ayni kadroyla mucadele eden tas gibi bir takima deplasmanda yeniliver bir zahmet.
* * *

Neticede Rijkaard'in gercekten basarili olmasini istiyorum. Bu istegim gonulden ve pragmatik sebepleri var. Ayakkabisinin arkasina basan, ders almayip veren adamlar yerine iki kelimeyi bir araya getirebilen adamlar idollestirilsin. Guzel futbol erisilebilir olsun. Cita yukselsin ki rekabet edip BJK olarak daha ileri gidelim.

GS taraftarinin su sorunun cevabini dusunmesi lazim:

Bu sene 70 puanla 4. olursaniz Rijkaard'in gitmesini mi kalmasini mi tercih edersiniz?

Babam Sagolsun

Eger FB'nin puan kayiplarini Daum, formsuzluk, cezalilar, seyircisizlik, vs. nedenlerine dayandiriyorsaniz yanlislardasiniz. FB'nin tek kaybetme nedeninin babamin deplasmanda olmasi. Daha onceki karnesine bakalim burada oldugu zaman oynanan FB maclarina:

Denizli-FB: Allah'in dedigi olur Appiah tesellisiyle biten 16 dakika gecikmeli mac. Daum'un 3. senesinde insaa ettigi takimin dagilmasi ve seri istifalarla sonuclanan surec. Othello'nun "babanin acisini paylasmiyorum" lafiyla taclandirdigi GS sampiyonlugu.

Ankaraspor-FB: Kezman'in penalti kacirdigi, Zico'lu Avrupa fatihi FB'nin dagilmasiyla sonuclanan vahim deplasman.

BJK-FB: Aragones'in Holosko'ya maruz kalmasi, topun Bobo'nun ayagina oturmasiyla santiyeyi yikmam. 4-2'lik net galibiyet.

BJK-FB: Fink'in Delinho'nun ters ayakla yaptigi ortaya Allah ne verdiyse yapistirmasi. Bobo'nun Lugano'nun etrafinda tavaf edip gaipten bir sut cikarmasi.

FB-Kasimpasa: Yilmaz Vural'in taklasi.

Bence hep beraber uc-bes TL kenara koyup babama emeklilik evi alalim buralardan. FB'yi kokunden kurutmus oluruz. Iki kongre sonra Guven Sazak'la Vefa Kucuk baskanlik yarisinda kozlarini paylasir.

Telkin icin soyluyorum FB'li okuyuculara. Gelecek hafta memlekete geri donuyor, iciniz rahat olsun, normale donersiniz.

18 Kasım 2009

Daum Hedef Buyultmektir


Aziz Yildirim'in 3 sene ust uste sampiyonluk hedefi dogrultusunda Daum'u goreve tekrar cagirmasi bazilari tarafindan hedef kucultmek olarak algilandi. Kesinlikle katilmadigimi belirterek derbi oncesi FB'nin kac okka cektigine dair birseyler karalayacagim. Bir kere 3 sampiyonluk gercekci ve ulasilabilir bir hedef, ayriyeten getirisi CL oynayip para ve tecrube kazanmak. Hedef Avrupa kupasi diyerek bir yere varilmiyor.

Once Daum'dan baslayalim. Bana kalirsa faal teknik direktorlerden dunyada ilk 5'e girer. Kendisine zaman ve butce verildiginde her zaman sonuc almistir. Bundesliga deneyiminden sonra Turkiye'de kultur ogrenip BJK'ya adam kazandirarak (Oktay, Sergen, Alpay'in gelisimleri mesela) sampiyonluk getirmistir. Almanya'da siradan bir ekip olan Leverkusen'de yaptigi transferler ve gelistirdigi takim oyunuyla CL finalisti bir takim iskeleti kurmustur. Atletico Madrid'den sonra yonetmesi en zor takim FB'de lider oyuncularinin ve isimsiz transferlerinin (Nobre'den ne ekmek yediler inanilir gibi degil) yardimiyla basari kazanmistir. 3. sene GS'nin epik performansiyla ucundan sampiyonlugu kacirmasa su an cok daha ileride bir takim olurdu FB. Gonlum Koln'de kalip 5 sene icinde Bayern'e istikrarli kafa tutan bir takim yaratmasindan yanaydi ama bir an evvel CL oynamayi tercih etti zannediyorum. Yarim mesai ve Zubeyir Baya'yla sampiyonluga oynayan bir adamdir Daum, susup dinlemek lazim kendisini.

Daum'un cok yaratici cozumleri olabiliyor. Ornegin Alex'in etrafini askerlerle donatarak verim almasindan Aragones feyz alsa gecen sene minimum 10 puan farkederdi. GS macinda Kazim'i tek forvet oynatma cesareti gostermesini cok begendim. Mustafa Denizli'nin tavsanlari gibi kendi icinde tutarsiz bir hamle olmadigi surece bu tip surprizlere acigim. Boy ortalamasi 1.90m olan iki stoperi yere saglam basan, hizli bir forvetle yipratmasi, orta sahadan ekstra kosularla rakip savunma hattini delmesi bilincli yapilmis bir plandi. Orta sahayi pek begenmedigim Baroni, beklentilerimin uc kati oynayan Emre Belozoglu, Wederson ve Mehmet Topuz'la kurunca sertlik seviyesini arttirabiliyor. Alex'in daha ekonomik oynamasini saglamasi acisindan en azindan butun deplasmanlara ben boyle cikardim (Wederson/Dos Santos rotasyonu uyum sureci baglaminda kabul edilebilir, yoksa orasi Dos Santos'undur uzun vadede). Tarihinin en iyi tandemi ve onliberosuyla oynayan BJK'dan sadece 1 gol fazla yediler bu sezon ligde. Bu da 10.5 kisi oynamalarina ragmen (Alex yarim) direncli ortasaha olusturabilmenin getirisi olsa gerek. Emre'nin 1.5 senedir sag arka adelesi nasil cekmedi anlamis degilim, demek ki Newcastle ve Inter'in doktorlarinda is yok. Soguk spreyleri falan bitmis galiba.

Emre'nin kaptanligini nasil iclerine sindiriyorlar bilmiyorum ama FB'de genellikle kisilerin getirdigi fayda sayesinde tahammul katsayisi yuksek oluyor. Ornegin kendini yirttigi surece Alpay veya Tumer'e sahip cikmislardir. Bir BJK'liya sorsaniz Necip'in golu Nobre'ninkinden daha tatlidir. Oysa FB'de benim izlenimlerime gore Semih'in goluyle Guiza'ninki esit. Hangisi daha mantikli derseniz FB derim ama BJK'nin romantizmi daha eglenceli. Emre kendi takim arkadaslarini kusturucek hareketler yapiyor israrla. Kayserispor macinda Guiza'ya attigi pasi alamadi diye cemkirdi. Sahada takimdaslarinin kendisine gelmesini saglayacak uyarilar yapan lider vasifli topculara saygi duyarim (Zago da boyleydi), ancak el kol hareketi falan anlamsiz. Bunun tersini Parma macinda Inter'li Maicon yapmisti. Attigi pasi Milito alamayinca seyirci islikladi. Maicon seyircilere donup Milito'yu alkislayin laaan diye Amistadvari bir haykirista bulundu (give us us free) arkadasini koruma gudusuyle.

Lugano gelene kadar savunma hattinin delik desik olacagini dusunuyordum. Onder-Bilica tandemi Antalyaspor seviyesinde, fazlasi degil. Ancak Uruguay milli takiminin kaptaninin eklenmesi tekrar sinif atlatti. Roberto Carlos yasinin ve doymuslugunun getirisiyle ismi veya maasi kadar oynamiyor. Su anki haliyle vasatin pek ustunde degil, ama stres aninda ofsayti bozmaz, sene boyunca da minimum 3 frikik + frikik rebound'u gol getirisi olur. Onun icin sorun degil, cani birakmak isteyene kadar 3 numarayi ona veririm. Gokhan Gonul bu seneyi su ana kadar durgun gecirse de tempolu bir hucumcu bek oldugundan rakibin dengesini bozuyor. Zico zamaninda surekli uygulanan hucum seti sag acigin (Deivid/Kazim) iceri kacip Gokhan'in o boslugu doldurmasi, Aurelio'nun da sag kanatta kademeye gecmesinden olusuyordu. Uzulmez'in Kazim karsisinda perisan oldugu mactaki gibi bir performansina karsi genc ve diri Ismail'in oynatilmasi daha mantikli. Onunde mutlaka Yusuf'tan baska biri olmali tabii.

FB ilk 12 haftada tahmin ettigimden cok daha fazla puan aldi. Manisa macindaki gibi piyangolar nedeniyle surdurulebilir bir puan performansi beklemiyorum acikcasi. 2.6 puan/mac gercekten takdire sayan, ozellikle 2.2-2.4 bandinin yeterli oldugunu dusundugumden oturu (gecen sene bu oran 2'yi zor gecmisti). Iki takimin da fizik katsayisi yuksek Avrupa maclari oynamasi nedeniyle ilk yarinin sonlarina dogru puan kayiplari bekliyorum. Ancak FB'nin 2. yariya rakiplerinde olmayan iki buyuk kozla girip one cikma sansi var. Birincisi ara transfer icin kontenjan bosaltilabilir (Deivid) ve para harcanabilir. Ikincisi Roland Koch'un devre arasindaki keyifli antrenmanlariyla vites yukseltilebilir.

En tartismali konuyu en sona biraktim. Ne olacak bu forvetlerin hali. Nonda durdugu yerden golleri siralarken 14 m Euro'luk Ispanyol milli oyuncunun kabizligina dair PES videolari etrafta dolaniyorsa durup bir dusunmek gerekir. Adam keyif adasi Mallorca'da kontratak futboluyla gol krali olmus. Sonra milli takimla avrupa sampiyonasi kazanmis. Bu durumda transfer ederseniz hayatinda edebilecegi maksimum raicten ticaret yapmis olursunuz. Yani varan 1, Guiza 14 m Euro'luk bir oyuncu degil. Varan 2 uyum sorunu. Ispanyol kulturu dunyada tek olsa gerek. Avrupa Birligi'ne girdikleri zaman Almanlar'a topluca inme inmis gunduz siestadan calismiyorlar diye. Aksam yemegi TSI CL maciyla cakisan baska millet yoktur. Yemek ve uyku saati gibi en basit ihtiyaclarin bile ortusmedigi bir kulturde sporcu olmanin bariz zorluklari vardir. Ustune bir de adamdan her mac 2.5 gollu bir okculuk performansi beklemenin verdigi stres binince verim alinamadi. Varan 3, FB kimyasinin Mallorca'yla zit olmasi. FB'nin topla oynama orani sezon boyu iki ya da uc kere %50'nin altina duserken eski takiminda bu 15-20 kadardir (istatistikleri kontrol edecek bir stajyer bulmam lazim blog icin). Haliyle sonuca gitme yolu da farkli olacaktir. Guiza'nin daha iki stoperin kafasini birbirine vurdururak kalecinin agzinin icine abandigini gormedim (Ilhan Mansiz'i, Pascal'i ozledim yine). Buyuk takim forvetinde biraz izbandutluk sarttir. Karambole girip rebound alacak kalin ense gormuyorum Guiza'da, onun icin FB iskeleti icin uygun degil bence. Alternatifi Semih cok degisik bir forvet, ama onu ilk 11 icin yetersiz goren cok fazla kisi oldugundan surekli kuma getiriliyor. Bana kalirsa 34 mac kredi verir, ona gore degerlendiririm isi uzatmadan. Solkjaer gibi senede 10 mac direk, 25 mac yedek oynayarak kariyer gecmez.

Haftasonu futbol disi hersey konusulur tahminen, onun icin futbol yazimi onceden yazdim. Kimlik kontrolu eziyet olur. Taraftarlar baskanla mac yapar. O hengamede kafasinin Denizli'den daha fazla calistigini dusundugum Daum benim beklemedigim hamlelerle maci alir, kavga cikar, sahane bir derbi olur. Bakalim hangi munferit olaylar nedeniyle “asil kavga sizin stadda oluyor” muhabbeti yapilacak.

14 Kasım 2009

Fotosok: Yildirim Demiroren Macbeth


Yildirim Demiroren gittikce Macbeth'e benzetiyorum, sonu da sembolik olarak ayni olur kismetse.

Zamaninda Ingilizler bir ayiyi baglayarak ustune teker teker kopek salarmis. Ayi gelen ilk kopekleri alt edebilir ama sonunda yorgunluktan dolayi yaralarina yenik dusermis. Macbeth oyunda kendini bu ayilara benzetir uzun vadede kendisine yoneltilen tehditleri savusturamayacagini bildigi icin ("bear-like I must fight the course"). Demiroren de akinci olarak gordugu amigolari kanka emniyet guclerine yakalatmis, arkasindan piyade ve suvarilerin oldugunu bile bile. Bence Demiroren farkinda dalga dalga kendisine saldirilacaginin. Ama inatla elinden geldigince muhalefeti ezmeye kararli.

Su ceza olayina ayri bir paragraf acmak lazim. Bir ulkenin polisinin cozmesi gereken en buyuk sorun tribundeki kufur mudur? Neden sadece amigo baslari yakalanmistir da geri kalan kufurbazlar serbesttir? Demiroren hayatinda hic kufur etmemis midir? Tribunde adam doven delikanlilar daha mi az suc islemistir ki maca gitme yasagi almamistir?

Bir diger benzerlik Lady Macbeth'in iktidari ele gecirmesinin getirdigi baskiya dayanamamasidir. Oyunda intihar eder azmettirici olmayi hazmedemedigi icin. Bayan Demiroren artik birak, isine gucune ailene don diyerek statukoyu surdurmek istemiyor medyadan ogrendigimiz kadariyla. Bu bakimdan Macbeth izleyicilerin takdirini toplayan bir anti-kahramandir aslinda. Cunku yaptiklarinin arkasindadir. Kotulugu ictendir. 4 antrenor kovar, 5.'yi getirip yoluna devam eder cunku amaci icin yaptiklari mubahtir. Aydin Karabulut'u zorla gonderip Mehmet Topuz konusunda futbolcu kole degildir derken hakli olduguna gercekten inanir, tezati gormez.

Macbeth'e cadilar "seni oldurecek adam anasinin dogmadi" derler. Ancak rakibi Macduff, annesinden normal yoldan degil, sezeryanla dunyaya gelmistir cunku dogum sirasi annesi olmustur ("Macduff was from his mothers womb untimely ripped"). Bu cumle soylendigi anda Macbeth'in gardi duser. Sonunun geldigini anlar.

Umuyorum ki FB macinda tribunler hep bir agizdan protesto eder (mumkunse gol attiktan sonra). Demiroren'in jetonu da, gardi da duser. Son 6 sene "a tale told by an idiot, full of sound and fury, signifying nothing" olarak tarihte yerini alir.

11 Kasım 2009

Santiye Sampi...


Her sezon bikmadan sampiyonlugu garantilemek uzere olan takimlar icin "sampi..." terimi kullanilir. Zaten benim rumuz da basinin banal olmasina gondermedir, icimizdeki Irlandali Redman'in ileri surdugu gibi Samsun Pide degil. Neyse, benim 55 milyon papel'lik ekmek teknem Flair Tower sampi... vaziyetinde. Kismetse ilk katlar Mart 2010'da, gerisi de Mayis'ta teslim edilecek. Garaj bolumunu kaplayan prekast bitince ve ust katlar boyaninca adama benzedi cocuk. Aksam gunes batarken resimlerini cektim insaat surecini belgelemek amaciyla. Blog zimbirtisinda paylasayim, es dost gorsun dedim.

Beton biteli iki ay oluyor. Pencere sistemi bu haftanin sonunda uc bes kirik cam disinda finito. Geriye alcipan, seramik, hali, kapi, detay isleri kaldi. Mimarin mutfak duvarlarinda circir bebek urunu renginden vazgecmesi gunu anlamli ve ehemmiyetli kildi. Farkli olmak icin, daha da ileri gidersek tasarlamis olmak icin tasarlamanin sonucu olarak cok zevksiz seyler secebiliyorlar gercekten. Neyse ki proje sahibi tokatladi kendisini. Neyse benim gorevim borularin birbirine carpmadan A noktasindan B noktasina gitmesi, genel koordinasyon, taseronlari tehdit etme, kontrat yazma, vs. gibi siralanabilir. 6. katta teras bulunuyor, geri kalan resimleri oradan cektim. Amerika garip yer, manzara diye baska binalara bakip etkileniyorlar. Aralardan gol de gorunuyor gerci, fena degil. Bana gore hava hos, zaten olmasa yuk ins muh olmakla ugrasmazdim. Terasta su birikintisi buyuklugunde havuz ve jakuzi var ki kiracilar bikinileri giyip sov yapsin. Islerini biliyorlar ecnebiler.

Manzarada su binalari secmek mumkun:

Trump Tower - SOM. 96 kat.



Sears (yeni ismiyle Willis) Tower - SOM. 108 kat. 1974-1998 arasi Dunya'nin en yuksek binasi. Yapisal tasarimin sahibi Fazlur Khan'in heykeli var binanin girisinde. Tepesine cikilabiliyor. Karsisindaki Giordano's'da pizza yemek daha eglenceli, o ayri.



John Hancock - SOM. 100 kat. Yine Fazlur Khan imzali. X seklinde yuk tasiyici celik kirisler binanin cephesinde gozukuyor. Yamuk prizma seklinde. Ben olsam Racon Tower koyardim ismini.



Aqua - Jeanne Gang. Boyu degil islevi. Cok yaratici beton esprisi. Helal.



IBM - Ludwig Mies van der Rohe. 52 kat. Modern ofis binasinin babasi sayilabilir, hala yeni gozukmesine ragmen 1969 yapimi. Zekice tasarlanmis asansorler, enerji tasarrufu saglayan mekanik sistemler vs. ozellikleri var. Bir nevi Beatles gibi, turunun en iyisi degil ama ilki oldugu icin onemli.



Merchandise Mart - Graham, Anderson, Probst and White. Boyu degil eni. 1930 yilinda Dunya'nin en buyuk binasi olarak yapilmis. Art Deco ornegi. Biraz kocaman bir ornek.



Marina City - Bertrand Goldberg. 65 kat. Takma ismi "Misir Kocani." Neden acaba?



Bonus olarak 353 N Clark - Robcan'in santiye. Gecen hafta teslim ettiler ama celik tasiyici sistem beton iskeletten daha fazla oturdugu icin mahkemelik oldular.



Vikipedi'de su panoramik resmi buldum, santiyeden gorunmeyen kiremit renkli CNA binasi falan takdire sayan diye ekliyorum. Ustune tiklayip buyutebilirsiniz.


Flair Tower'dan bina manzaralari:

Guney (Sears, Merchandise Mart):



Guneydogu (Trump, IBM, Robcan, Marina City):



Dogu (Trump, IBM, Aqua, Robcan, Marina city):


Kuzeydogu (John Hancock):



Eger iyi bir cocuk olursaniz, bir gun siz de Al's Italian Beef'i gorebilirsiniz (ipucu - Dogu).


8 Kasım 2009

Allah Allah Prensesi Kim 5-3-2 Oynatti


Travmatik bir CL maci, sakatlar, formsuzlar, vs. Acikcasi 1 puan bile beklemiyordum TS deplasmanindan. Oyun istahi hayli yuksek bir takim Trabzon. Hocalarini da oldukca begeniyorum, mac ici pratik cozum uretebilen biri. Duses de degil 7-7 atarak beklenmedik bir 3 puan almak potada kalmak bakimindan asiri degerli oldu.

Mustafa Denizli'yi anlamak hakikaten mumkun degil. 3-5-2/5-3-2 dogru oynandigi zaman efektif buldugum bir sistem. Kalabalik tutulan orta saha, 10 numara oyuncuya yer acmasi ve savunma kademe sayisini arttirmasi nedeniyle gerek CM'de (Redman'le efsane Parma sahaneydi) gerek 100. yilda cok is yapmistir. Ancak sistemin getirilerini elde etmek icin yukumluluklerini uygulamak gerekir. Ornegin 3'lu stoper geri gomulmek yerine 2'si sabit biri hareketli oynamak durumundadir. Zago'nun ileri cikarak ekstra kosular yaptigini hatirlayabiliriz mesela. Veya 3'lu oynayan Scolari Brezilya'sinda gobekteki stoperin top kapildiginda on libero mevkisine cikmasi buna ornektir. Ikinci gereklilik kanatlarin cift cigerli olmasidir. Brezilya Cafu ve R. Carlos'un onunu acmak icin boyle oynuyordu. 100. yil Lucescu takiminda ise Tigana'nin kondisyonerinin “boylesi Afrika'da bile yok” dedigi Uzulmez ve forvetten bozma Kaan Dobra dolduruyordu kanatlari. Ismail uzerine dusen yukumlulukleri Ferrari + Ernst'in kendisine yakin oynamasiyla yerine getirebildi. Ancak Ugur Inceman'in paslanmis bacaklari, Ekrem'in teknik yetersizligi ve arkalarindaki Toraman'in tahta ayaklari yuzunden BJK'nin FQ'su alabildigine asimetrikti. Bir takimin parcalari bu kadar uyumsuzken oyununu rakibine kabul ettiremez. Figuran olmak zorunda kalir. Tabata ve Nobre'nin ileride top tutamamasi da tuz biber oldu. Zaten bariz bir sekilde biri fizik, digeri teknik olarak yetersiz. Ikisini bir araya getirince ilk jenerasyon kamerali telefonlar gibi dandik bir telefon ve dandik bir kamera elde edersiniz.

TS deplasmaninda geri cekilmeyi anlayabilirim. Hafta ici efor dozu yuksek mactan sonra benim tercihim de boyle olurdu. Ancak boylesine ciddi bir sistem degisikligini ilk defa sezonun 17. macinda denemek Mustafa Denizli'ye ozgu. Bazi takimlar birden fazla sistemle oynamaya alisiktir. Ornegin Man Utd 4-3-3 ve 4-4-2'yi degisimli olarak oynuyor. Keza Inter baklavali 4-4-2 ve 4-3-3'u mac icinde harmanlayabiliyor. Sayet BJK israrci bir sekilde 4-3-3/3-5-2 gecislerini yaparsa bundan memnun olurum, opsiyon sayimiz, buna bagli olarak cozum alternatiflerimiz artar. Ama bir kereye mahsus espriler gercekten sinir bozucu. Ibrahim Toraman'in sag stoper olmasi adam paylasiminda sanci yaratti, bu da ozellikle Umut'a gol pozisyonu sansi verdi. TS hafta ici Wolfsburg'un girdiginden daha fazla pozisyon uretti. Fark Misimovic'in ters ayakla yan aglari gormesiyle Umut Bulut'un topu ancak Nobre edasiyla tepikleyebilmesinden ibaretti.

Babamla mac icinde muhabbet ederken Nobre vs. Bobo konusunu oldukca hararetli bir sekilde tartistik. Ben Bobo'nun top teknigi ve yuksek gol/pozisyon oraninin -formsuz olmasina ragmen- oynatilmasi icin yeterli oldugunu dusunuyorum. Zaten surekli oynatip kendisine guvendigimiz her zaman karsiligini vermistir. Babam ise Nobre'nin caliskanligi ve stoperleri cikarmamasini begenir. Bobo ilk sutunu kacirdiginda “puan kaybederseniz onun yuzunden” dedi hatta. Takim %40 topla oynama oranina sahipken dogru yerde durdugu icin pozisyon bulan adamin sutu girmediginde puan kaybinin sorumlusu olmasi bana haksiz geldi. Zaten sonunda sekerek gelen hareketli topu tavana asmasiyla “Bobo seni hakli cikardi” oldu son yorum. Nobre o pozisyonda topu ya iskalar, ya da kaleye dogru yerden durterdi. Gerci o zamana kadar ofsayt dudugu coktan calinmis olurdu cunku ne zaman kosu yapacagini asla ayarlayaman bir on stoper kendisi.

Hakan Arikan cogunlugu ustune gelen toplari yuksek konsantrasyonuyla iyi cikardi. Zamaninda acilarak onledigi iki tane de karsi karsiya pozisyon var. 10 uzerinden 8'lik bir performans bana kalirsa. Kendisini Rustu'ye her zaman tercih ederim, nedenini defalarca soyledim. Eger hata yapacaksa Hakan yapsin, en azindan gelecegi kazanma ihtimalimiz var. Eger kalenin ona teslim edilmesi planlanmiyorsa da gonderelim, genc yetenek bulalim bir tane. Rustu'nun taca giden degajlari, bel spazmlari ve anlamsiz yumurtlamalari beni bezdirdi artik. Zaten 35 yasinda FB'nin eski kaptanini takimda gormek istemiyorum kim olursa olsun.

Ferrari, Ernst... Insan misiniz oglum siz? Nazara inansam degmesin derdim.

4 Kasım 2009

Jeu, Sette, Et Match Wolfsburg


Ersnt'in circir oldugunu bilseydim santiyeden 2.5 saatligine tuyup eve gelmek zahmetinde bulunmazdim. BJK savunma duvarinin gobegindeki tuglanin eksikligi net bir sekilde ortadaydi. Wolfsburg golu bulana kadar 3 tane ceza alani disindan musait durumda sut cekti. Orta sahanin Fink/Inceman/Tabata'dan bir turlu olusamamasi, kanatlarin da Serdar Ozkan ve Ekrem tarafindan doldurulamamasi nedeniyle rakip takim rahatca pas yapma ve sut cekme imkani buldu.

Fink'in sezon boyu anlamsiz bir sekilde kesik yemesine ragmen gorevini yaptigini soyleyebiliriz. Cok duz bir oyuncu, iyi niyetle mucadele edip top kazaniyor, kazandiklarini da sisirmeden kisa paslarla takimdaslarina aktariyor. Mac alacak adam degil ama mac kaybetmemeyi saglayacak tipte, lafim yok. En azindan akli kalede ve denedi.

Ferrari + Sivok'tan yine doyurucu bir performans seyrettik. Ben BJK'ya boyle stoper geldigini hatirlamiyorum, buyuksun Ferrari.

Ugur Inceman'in alninda CM diliyle “lacking match practice” yaziyordu. Butun sene kulube koltuklarini isit poponla, sonra git sezonun en onemli macinda 90 dakika oyna. Ne bekleniyor ki kendisinden? Su ana kadar teknik heyet onu hazir tutmak icin ne yapmis? Rotasyondaki yerini Ekrem Dag ve Ibrahim Toraman'a verirken ne dusunmus? Hayatimda gordugum en kotu orta saha performanslarindan biriydi gercekten, ama yine de Ugur'a kizamiyorum. Bu kadar adaletsiz forma verilirken boylesine bir maci kaldirmasini beklemektedir sorun.

Sakatliklar ve kuskunlukler nedeniyle kadro kapasitesinin golgesiyle mac yapan BJK gormek insani gercekten uzuyor. En formda zamaninda kulubeyle odullendirilen Serdar Ozkan'in ozguven kaybi, takimi gecen sene sampiyon yapanlardan Tello'nun fiziksel durumu, Nobre'nin kaptanlik bandini takmasi, seyircinin metal parcasi icin katlandigi yonetime maglupken bilenmesi... Her biri tek basina bile yeterince kotuyken birlesince kahredici oluyor.

Butun sezon yuzune bakilmayan Bobo'nun Wolfsburg defansindan tokat yerken kici kaleye donuk top almasi, topa hakim olup kor noktadaki Serdar Ozkan'i gormesi birseyler kanitlamak adina yetmis midir Mustafa Denizli icin bilmiyorum. Nobre'ye alismakta olan gozlerim icin fazla kilolarina ve yosun tutmus akcigerine ragmen Bobo Bergkamp gibi gozuktu. Takimda top gelince bomba zannetmeyen tek ileri uc elemani kendisi. Oyun tarzi olmamasina ragmen forvet coklayicilarina gayet iyi duvar oldu ve ceza alani cevresinde pas yapmamizi sagladi. Mevcut sartlar icerisinde tek forvet oynayacaksak bunun Bobo'dan baska biri olmasina imkan yok. Etkisiz eleman Nobre'yi oyuna alinca orta saha hakimiyetimizi elimizle teslim ettik. Cok forvet = cok gol Erdogan Arica algoritmasi calismadi haliyle. Takim nasil dizilecegini bilemedi ve toplu hucuma cikislarda supurucu gorevini kimse devralmadi. Rakip savunma hattindan seken toplar surekli 3'e 3, 4'e 4 pozisyon oldu son 15 dakikada. En guclu tarafi ilerisi olan bir takim bunlardan 5 tanesini affeder, 6.'da yazar.

Tabata'yi isliklayanlari Ercan Saatci'ye emanet ediyorum. Kendisi bu takimda zorla gelmedi. Birileri 29 yasinda tifil bir Anadolu takimi 10.5 numarasina catir catir 7.5 m Euro saydi. O da madem veriyorsunuz, eyvallah alirim dedi. Ne yetisebilecegi bir topa kosmamazlik yapti, ne laubalilik, ne formaya saygisizlik. Capi budur kardesim adamin, almasaydin. Niye islikliyorsun? Kariyerinde ortalama kac km kosmus resmi maclarda ki simdi 13 km kossun? Gol makinesiydi de keyfinden mi yazmiyor?

Wolfsburg geldi, mucade etti, top oynadi, pozisyonlardan ekmek cikardi ve hakettigi bir galibiyet aldi. Ic saha macinda rakibinden az kosuyorsan CL'ye katilmaya zahmet etme.

Su kafasi karisik seyirciler, beceriksiz yonetim, ederinden fazla para alan topcular ve '88 model teknik direktor olmasa BJK cok guzel takim.

1 Kasım 2009

Maradona/Napoli = Ferrari/Besiktas


31 Ekim'de mac saatinin aksam 8 olmasinin hicbir mantigi yok. Havayi suyu gectim sahanin aydinlatmasina verilen paraya yazik. Arabistan degiliz ki yilbasi gecesi Taksim'de turist goren hanzo yuzustu yere dustugunde petrol ciksin.

Bir oyuncu takiminin kalite ortalamasindan bu kadar yukarda olabilir ancak. YouTube'dan Maradona'nin Napoli macerasi videolari tadinda bir Ferrari performansi seyrediyoruz bu sezon. II. Hincal Demirkol bakalim ne zaman hakkini teslim edecek kendisine. Hem kafasi calisiyor, hem ayaklarina hukmediyor, hem de gunduz feneri forvetleri omuz koyup top calabiliyor, gercek bir savunma sanatcisi. Keske staddan seyredebilsem.

Takimin geri kalanina gelince Ankaragucu macinda vasati asamadik. Ancak Fink'in orta sahaya eklenmesiyle Ersnt daha serbest oynadi ve takima ozellikle topa sahip olma alaninda katki yapti. Zaten onceki tecrubelerle sabit bir gercek, tekrar kanitlanmasina gerek yoktu. Mustafa Denizli Kasimpasa macindaki topla oynama yuzdesiyle bugunku daha kaliteli kadrolu Ankaragucu karsisindaki orani karsilastirirsa sahanin gobeginde adam markaji yapan bir kazmanin maliyetini daha iyi anlayacaktir.

Ankaragucu fiziksel kapasitesiyle BJK'ya kafa tutacak seviyedeydi. Diger Anadolu takimlarindan farkli olarak (I. Melih'in hediyesiyle) genis bir kadroya sahipler, onun icin 60'tan sonra dayak yiyen boksor tadi vermek yerine takviyelerle canli kalabiliyorlar. Ornegin elimizden kacirdigimiz Aydin Karabulut (buyuk ihtimal satilmasinin da verdigi hirsla) ekmek cikarmaya hayli ugrasti. Mis gibi sol kanat yetistirip faydalanamamak ozellikle 35'lik Yusuf'un 75'ten sonraki hali ve takasla aldigimiz sag bekin 4. alternatifimiz olusu nedeniyle cok uzucu.

Takimin ileri ucu toplu halde sezonun yarisini formsuz gecirince 1-0'a sevinmek gerekiyor malesef. Carpmada 1, toplamada 0 Nobre surekli 2. viteste kosup hakeme itiraz etmek disinda birsey yapamadi. Depari yok, calimi yok, son vurusu yok. Calis didin bogus bir yere kadar, topa biraz hukmedebilmesi lazim tek forvet oynayan bir oyuncunun. Bir an evvel Bobo'nun, satacaksak da Batuhan'in o bolgeye gecmesi lazim, boyle olmayacak. Nihat'la Tello kapasitelerinin golgesini oynamiyor, nedenini gercekten cok merak ediyorum.

Ekram Dag'in karsi karsiya pozisyondaki sutunun taca bile cikmamasi gecenin akilda kalan enstantanelerindendi. Tahta ayak derken aynen bunu kastetmistim. Bek rotasyonunda yer alirsa anlayabilirim ancak kaleden uzak dursun lutfen. Bir de kendine guvenine hayranim, ters ayakla ceza alanindan acaba antrenman dahil hayatinda kac kere kaleyi tutturmustur ki resmi macta deniyor. “Simdi sol ayagimla yapistirsam ampul gibi asar sonra da taraftara falan kosarim kral olur” diye dusunmus mudur? Belki de o an Sarbi gibi “hissetmistir”, bilemiyorum.

Ismail Koybasi oley. Onunde Yusuf olmasina ragmen bir kanadi tutmak, ataga destek vermek, buna ragmen kontralarda en gerideki adam olmak her babayigidin harci degil. Fiziksel gelisimini gozeterek ilk 11'de yer verilmeli bence. 19 yasinda bir ayda 8 maca cikinca safti kayan Serdar Kurtulus gibi asiri zorlamadan takima monte edilmeli.

Telafi maclari surecine girerken kanser olarak da olsa aldigimiz galibiyetler gercektem cok onemliydi. Bence takimin kapasitesi ve mentalitesi kritik maclarda oyunu tutacak seviyede. Tavsanlarla takim sabote edilmezse, yuksek konsantrasyonla Wolfsburg'a bir sans golu itelersek sezonun seyri degisebilir. Seyircinin golden sonra yonetime sallamasi da ayriyeten sevindirdi. Ocak ayina kadar boyle devam eder kismetse.