30 Haziran 2010

Ispanya - Portekiz

Chicago Buyuksehir Belediyesi'nden binanin tamamen kullanima hazir oldugunu gosteren Certificate of Occupancy belgesini kapinca ogle yemegimi Portekiz – Ispanya macini seyrederken yemekte sakinca gormedim. Bir yandan taseronlara talihsiz aciklamalarda bulundugumdan ve karadutu taka motoru gibi calistirdigimdan Torres'in kazmaligini goz ucuyla suzebildim, ama yine de maci seyretmis sayiyorum kendimi.

Ispanya'nin Avrupa 2008'de kanitladigi uzere tek merkez + coklayici forvetlerle oynamasi optimal. Eger uzun top oynamiyorsaniz birbirine yakin, ayni hatta iki santrafor cok kaciyor. El Nino dizlerini eline alinca pek toparlanamamis gozukuyor. Yine de ismiyle ve gecmisiyle sahada olmasi gerektiginden Villa'yi sahaya koymanin yolu sol aciktan gecti. Kendisi cok formda ve diri. Suratiyle son cizgiye calim atabiliyor, sutorluguyle iceri kacip kaleyi bulabiliyor. Su an itibariyle Xavi, Puyol, Casillas gibi agir toplarin onunde turnuvaya olan etkisiyle.

Torres'in yerine pivot ozellikli Llorente'nin girmesi iki bakimdan Ispanya'nin futbolunu gelistirdi. Birincisi Llorente fazla dolasmadan stoper kucaginda kalan eski tip forvet oldugundan Ispanya'ya top sisirme opsiyonunu sundu. Formda bir Torres elbet bunu yapabilecek kapasitede, ancak henuz gucu yerinde olmadigindan bu alanda Llorente'nin avantaj sagladigini dusunuyorum. Birkac kez sisik toptan faul almayi becerdi. Ikincisi yorgun bir Torres'in yerine diri bir Llorente'yi her zaman yegdir. Futbolda artik "olusunu oynatirim" devri bitti. Bilegini tutan Rooney'in Nobre'ye donustugu bir ortamda fizik gucunun alternatifi yok. Muhendislikte suphede kalinca limit alma durumu vardir. Bu durumda halisahaya oyuncu secerken onceligi bacagi kirilmis bir Torres'ten ziyade Redman'e verecegimi belirteyim.

Bana kalirsa Ispanya'nin Barcelona'nin 2008-2009 yilindaki dizilisiyle oynamasi en hayirlisi olur. Geri dortlu + kaleci'ye dokunmuyorum. V seklindeki gobekte en geride elmas kesicisi Xabi Alonso, uclarda Xavi ve Iniesta'yi kullanirdim. Mevcut diziliste bu ikilinin yaklasmasi ancak Iniesta'nin cok fazla iceri gelmesiyle ya da Xavi'nin kanada gelip merkezi rolunu aksatmasiyla mumkun. Sol acikta bomba transfer yapan David Silva, sag tarafta Jesus Navas tercihimdir. Tek santrafor olarak tavan yapan David Villa uygundur. Bu takimin Del Bosque'ninkinden en buyuk farklari hucumdaki genislik ve ortasaha eslesmesinde bos kalan adamin Busquets yerine Xabi Alonso olmasidir. Ispanya rakip yari alana pas yaparak yerlesiyor, bunun bir onlemi yok. Ancak gomulen rakipler orta saha oyunculariyla eslestigi zaman onunde alan kalan tek kisi Busquets oluyor (stoperlerin oyuna dahil olmadigini varsayarak). Busquets'in takozluguna lafim yok, ancak skora centik atmaya donusecek atak baslatma becerisi yok. Futbolun evrimiyle ilgili 10 numara tipi oyuncularin bir hat daha geri gidip Pirlo'lasmasina dair beklentim var bu nedenle. Gecen sene Delgado'ya yer bulmak icin Besiktas'a da onermistim hatta.

Portekiz'i "yeni Italya" olarak degerlendirdim genel olarak. Cok kati savunma, muthis stoperler, savunma onu kasap (Pepe), en ilerde muthis forvet (Ronaldo) ile bana Serie A'nin dunya futbolunu domine ettigi zamanlardaki takimlari hatirlattilar. Top tutamayinca Ronaldo ileride fazla yalniz kaldi ve bitirici top surme denemelerini kalenin asiri uzaginda yapmaya zorlandi. Ceza yayinda top aldiginizda 2 kisi gecip pozisyon yaratma sansiniz vardir. Ancak topu kaleden 40 metre uzakta alip 6'ya 2 hucum edince, kademeyi cok iyi yapan Ispanya'ya karsi uretken olmaniz pek mumkun degil.

Ha bir de unutmadan, biz Del Bosque'yi de kovmustuk, degil mi?

29 Haziran 2010

Shaq Adamsa Ingiltere'yi Sampiyon Yapsin



Dunya Kupasi'ni gectigimiz haftasonuna kadar kiyisindan kosesinden takip ettim. 17 gunde 10,000 km'lik road trip futbolun onune gecti haliyle. Birgun inanirsam buraya yazar birkac resim serpistiririm.

Futbolsal gundemime tarihe taniklik ederek geri dondum. Simon Kuper'in Soccernomics kitabinda Ingiltere'nin neden kaybettigini aciklamasini okumanizi tavsiye ederim. 6 fazli bir ozete surdan ulasabilirsiniz (yazinin mactan once yazildigina dikkat cekerim). Ingiltere'nin buyuk turnuvalarda katastrofik sekilde elenmesi olaydir. Tokadin Almanya tarafindan vurulmasi ve topun tamaminin cizgiyi gecmesi geyigi nedeniyle canli seyrettigimiz macin ozeti, TRT'nin sunacagi (buyuk ihtimalle Omer Urundul'un sunacagi) 2050 DK'ya Genel Bakis isimli dandik programin bir parcasi olacaktir.


Ingiltere'nin bana kalirsa 2 tane el freni vardi. Birincisi tum oyuncularin yari yil tatili olmayan ve en fizikli lig olan Premiership'te oynamasi. Bunun karsiti olarak sene boyunca yipranmayan Luis Fabiano, Elano gibi oyuncularin maksimumda oynayabilmelerini gosterebiliriz. Ikincisi Mourinho'nun sahanin gobegine 3 kisi koyarak futbol tarihini degistirmesine ragmen nispeten duz bir yandan yemis 4-4-2 ile sahaya yayilmalari.


Rooney'in bilegi nedeniyle fizik gucunu oyuna yansitamamasi Ingiltere'yi cok kisirlastirdi. Kendi ceza alanina kadar adam kovalayan buldozer yerine ileride beles bekleyen statik bir oyuncuya donusunce Ingiltere'nin kontrol edilmesi kolaylasti. Almanya, vasat stoperleri olmasina ragmen Defoe ve Rooney ikilisine ustunluk kurdu. Modern futbolda artik 3 cizgide dizilmek gibi bir durum sozkonusu degil. Futbolcular cok fazla kosuyor ve bu durumda ayni hatta 4 kisi icin yeterince genislik kalmiyor. Soldan saga Nike amblemi gibi dizilen Gerrard-Barry-Lampard-Milner surekli olarak dengesiz gozuktu. Cift forvetin getirdigi sayisal eksikligin olmazsa olmaz telafisi on stoper ile oynamamak, Ingiltere defans hattini Alman forvet hattiyla desteksiz eslesmeye itti. Barry'nin daha merkezi ve geride kalmasi ona dalgakiran rolu verebilirdi. Ozellikleri demode Ingiliz tipi forvet Heskey gibilerini tutmaya elverisli Upson'in hareketli ve zeki forvet Klose tarafindan kenarlara cekilmesi nedeniyle ceza yayinda buyuk bosluklar oldu. Ozil, Podolsko ve Muller gibi zamanlamasini iyi ayarlayan coklayici forvetler maden buldu haliyle.


Ingiltere'ye Adali gibi oynamayi torpulemek icin giden Capello'nun 1993 model Watford futbolu oynatmasina inanamadim. Oyuncu kalitesi farkinin getirisi, kolektif akil getirisinden daha dusuk oldugundan Almanya gule oynaya turu gecti. Bunu yaparken onlardan ders alinmasi gereken onemli seyler var. Teknik patron Low isine Klinsmann'in yardimciligindan geldi ve milli takimlarda 6. senesi. Takimi taniyordu ve takimdaki genclestirme operasyonunun bir parcasiydi. Milli takimda devamlilik cok onemlidir cunku senede 15 mac yaparsiniz. Fatih Terim'in yardimcilari Hiddink'in gorevine talip bile olamadilar (bu gorev Yilmaz Vural'a dustu), cunku tercih yapilirken iki uc jenerasyon sonrasi dusunulmuyor. Almanya mumkun oldugunca oyuncularin rollerini degistirmemeye calisiyor. Ornegin daha formda olan oyuncular varken bile Podolski sol aciktaki yerini koruyabiliyor. Son olarak da forma agirligi kazanilmasinin ekmegini yiyebilmelerine hayranim. Bern mucizesinden, Beckenbauer'lerden bir gelenek yaratmayi basardilar. Almanya liginin kalitesi dustugunde bile her turnuvaya favori olarak katilabiliyor cunku beyaz forma siyah sortun bir agirligi var.


Mactaki verilmeyen gol muhabbeti fazlasiyla yapildi, ustelemeye gerek yok. Kalecileri sasirtan balonvari dikissiz top, hakemlerin telsiz takim taklavati, futbolcularin giydigi 3.5 gramlik titanyum ayakkabilar teknoloji degil boru herhalde Blatter'in gozunde. Benim onerim prostat kontrolunun ayda bire dustugu yaslardan itibaren emekli olunmali, yoksa cok sacmalanabiliyor.


Mesut Ozil'in zeka ve yeteneginin farkindaydim. Ancak bir sonraki seviyeye gecmesi icin kendisini fizikman gelistirmesi gerekiyordu. Bundesliga iyi bir tarti olmadigi icin evrenselligini olcmek zordu. Ancak Dunya Kupasi'nda Ghana'ya karsi bile ezilmeden oynayabildigine ve Barry'ye topuklarini gostertebildigine gore Mesut'a "olmak uzere" sertifikami verebilirim. Umarim kisisel gelisimini devam ettirir ve dunya futboluna oyun zekasini daha ustun liglerde sunmaya devam eder.


Ha bir de unutmadan, biz bu Low'u 2. oldu diye kovmustuk, degil mi?

5 Haziran 2010

Nosti


Besiktas'in sonunu gordugu sozlesmelerinin sayisi feshettiginden daha azdir. Sponsorlar, futbolcular, teknik direktorler, menejerler farketmeksizin absurd kontratlar yapilip cok agir bedellerle iptal ediliyor. Yonetim surekli altindan kalkamayacagi yukumlulukler altina giriyor.

Bu sefer piyango Mustafa Denizli'yi vurdu. Sagligi birkac ay onceki sozlesme imzalama pozlarindan itibaren bozulmadigina gore yapilan sozlesme yalanin onde gideniydi. Neyin ne oldugu zaten belli, Noat Samisa'nin bloguna Mustafa Denizli'yle devam karari hakkinda 4 Nisan 2010 tarihinde soyle bir yorum yapmisim:

"Bence bu sozlesme diger bircok sey gibi gostermelik. Ligi 4. bitirirsek "yiprandim, birakiyorum" dedirtilerek kovulabilir Denizli. Keza sozlesme yenilenen oyuncularin olasi kotu performansi uzun vadede kontratlardan daha belirleyici olur."

Cifte kupayi alirken sevincten aglayanlar Mustafa Denizli'nin altini oymaktan hic cekinmediler. Ayip nedir bilmiyor bazi kodamanlar. Galiba Eyes Wide Shut bir aile yapisiyla buyumusler. Hadi hinlik pesindesiniz anladik, basina sizdirmayacak kadar bile kafaniz calismiyor mu?

Denizli'nin eski moda futbol anlayisini begenmiyorum. Bana kalirsa iyi bir taktisyen degil, modern futboldan da pek cakmiyor. Ancak Ibrahim Uzulmez'e taktigi kaptanlik bandi 1000 tavsana bedeldir gozumde. Liderlik vasfi ve zekasiyla mevcut yonetimin integralinden kiymetlidir. Hakiki bir Besiktas'li olarak yonetim seviyesinde kalip Besiktas'in sozcusu, temsilcisi, idarecisi olmasini gonulden isterdim.

Takimin saha patronu olmadan transfer yapmaya devam eden bir guruh tarafindan yonetilmek kufrunu bize yasattiklari icin kongre uyelerine tesekkurlerimi sunarim. Aynen boyle devam, hic bozmayin.

Mourinho hakkinda ne dediysem yeni gelecek hoca icin de tekrarliyorum:
1) Yuksek tazminat bedeli.
2) Ellerin buyumedigine dair doktor raporu.