Besiktas etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Besiktas etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Şubat 2011

Yonetim ve 11'i Bulma Yetisi

Skor kizginligi olarak algilanmasin diye bu yaziyi daha da erteleyecektim ama ucu Uzulmez'e dokundugu icin daha fazla beklemek istemedim.

Besiktas tarihinde 2 tane oyuncuya farkli gozle baktim. Birincisi Metin Tekin, ikincisi Ibrahim Uzulmez. Kendime gore nedenlerim var, katilirsiniz katilmazsiniz sizin bileceginiz is.

Ibrahim'de Besiktas taraftarlarinin sahip olmadigi "kendini bilme" erdemi var. Futbolcu olmasaydim garson olurdum diyecek kadar kendini taniyor. Mutevazi, aldigi parayla pembe genco kazaklari ve trilyonluk araba yerine gelecegine yatirim yapiyor. Yardimsever, Besiktas personeline ve ailesine surekli destek cikiyor. Muthis bir varolus icgudusune sahip. Ispanya milli takiminin sol bekiyle rekabet edip kazanmisligi var. Rakiplerine kasti hareketini hatirlamiyorum. Kendisine o kadar iyi bakiyor ki 36 yasinda takimin hala en cok kosanlarindandi. Ozellikle Turk futbolcusunda eksik olan ust vucut kuvveti muazzam, dogal olamayacak kadar guclu. Buyuk ihtimalle antrenman sonrasi salonda calisiyordur. Milletin dalga gectigi rakibe kendisini takip faul alma hareketinin kaynagi onun nizami sarjla dengesinin bozulmasinin zorlugundandir. En onemlisi elinden geldigi kadarini her zaman yapmistir, gozumde spor ahlakinin temelinde bu vardir. Orta yapamadigi gercegini bilerek takimda yer verebilirsiniz ve sonucta karsiliginda ne alacaginiz asagi yukari bellidir. Ortalamasini her zaman muhafaza eder, kirk yilin basi da delirip Gerard'in solundan atip sagindan gecer 3-0'lik Barca macinda oldugu gibi. Adam resmen onumde cildirip Barcelona'yi parcaladi, ki hayatimda gordugum en iyi bireysel performanslardandir.

Bizim capsiz yonetim gidip bu adami kovuyor, sonra da genclere ornek olsun diye altyapinin basina gecmesini falan ortaya atiyor. Sozlesmeyi yirttiktan sonra da deplasmanda oynanacak Antep macinda jubile teklif ediyor (nasil olsa ben yaparim olur, hukuk onemli degil mantigi). 11 senelik oyuncunu, takimin kaptanini kovarken iki dakika fiksture bakmaktan aciz bir baskani bu camia 20 sandigin tumunde tercih etti. Ali Sami Alkis diyorum. Yonetim ne zaman daha fazla sacmalayamaz dersem 11'i buluyor.

Bir de reelfutbol Besiktaslilar var ki Allah akil fikir versin. Iyi bari Ibrahim gitti Ismail oynar diyorlar. Onumuzdeki 3.5 ayda 25 mac yapsin da bacaklari kopsun Ismail'in, siz de rahatlayin.

Takimin kaliteli oyuncu, sohretli teknik adam vs.'den once adalete sahip olmasi gerekir. Teknik direktor Fatih Tekke'ye kufredince Fatih gonderiliyorsa 2. kaptan da takim arkadaslarina kufreder. Sonra da hicbirsey olmamis gibi hayatina devam eder. Insan cikar bir ozur diler, boyle olmasini istemezdim falan der ama o olgunlugu gostermek yerine susmayi tercih etti. Acikcasi Ibrahim Toraman'in attigi golle kazanmaktansa kaybetmeyi tercih ederim. Benim icin Besiktas'ta bir tumordur Ibrahim Toraman. Vasat bir futbolcu ama kotu bir insandir gozumde Batuhan'in hamisi.

Adalet demisken forma dagitimi da tam bir efsane. Sezon basi kovmaya calistigin Ferrari'yi bolgesindeki oyuncular sakatlaninca takimda tut. Sonra bir diger stoperin (ki forma aldiginda dusuk olan capinin elverdigi olcude mucadelesini her zaman etmistir) Zapo'yu gonder. Sezonun en kritik iki macinda ilk onbir oynat mac kondisyonu olmadan. Bir de ustune sasir ebleyince. Mac temposuna alismamis adam ya sakatlanir, ya topa ters vurur, ya da aptalca bir hareket yapar. Butun mac Lugano'yla guresip karsilikli faul yaptiktan sonra eslesmeyi degistirmeyi dusunmezsen olacagi budur.

Besiktas taraftari da saf bir kum tepesi misali ruzgar nereye savurursa oraya ucuyor. Toraman'in attigi golle cildirip sonra yenikken Delinho tezahurati yapiyor. Kendi oyuncun cok net penalti yapiyor, hakem gormuyor. Devaminda alakasiz bir yerde dirsek atip maci veriyor. Sonra "futbolun katili Turk hakemleri." Neden olmasin, aynen boyle devam edin.

Koca camiada mental gucu yuksek olan tek birey Necip Uysal. Kendi kalesine gol attiktan sonra 20 yasindaki bir oyuncunun maca bu kadar damga vurmasini ayakta alkislamak gerekir. Charles Barkley / Dennis Rodman olceginde boyundan fazla ribaunt alarak takimini ileri tasidi ve maca ortak etti.

Besiktas Lucescu zamanindan beri telasli. Harala gurele ya tutarsa rastgele seklinde ortaya futbol akli koymadan birseyler yapmaya calisiyor. Son 30 derbi macini ele alin. Kesinlikle uc buyukler arasinda en cok kirmizi karti goren ve en fazla duran toptan gol yiyen takim Besiktas'tir. Bunu sans, hakemlerin haksizligi, vs. seklinde gariban edebiyatiyla aciklayip bir yere varmamayi tercih edebilirsiniz. Ya da sorunu saptayip bir cozum yolu arayabilirsiniz, cunku futbol sansi bir yere kadar yardim eder.

Quaresma'nin arkasina stoper bek koymayi akil edemezseniz atilma sansini arttirirsiniz. Ozellikle yaninda Toraman gibi kademe yapmayi bilmeyen bir stoper oynuyorsa rakibini faulle durdurmak veya calim yemekten baska sansi kalmaz. Dos Santos, Alex, Niang'a karsi Toraman/Ekrem terorize edilir. Ekrem ters ayagiyla bin kere vursa birinin tutacagi aci burunla skora dengeyi getirmis olabilir ama bu anomalidir ve haklilik olarak algilanmamalidir. Rulet oynarken de bir rakama koyup cok para kazanabilirsiniz ama bu aldiginiz riskin aptalligini degistirmez.

10 kisi kaldiktan sonra 2 banks of 4 seklinde reorganize olmaktansa orta sahayi 3'e karsi 1.5 birakirsaniz, kisacasi Alex'e alan verirseniz 10 dakikada cezayi keser. Eminim ki FB'nin sampiyonluk maci olsa ve 4 averaj gerekse bu skoru elde edebilirdi.

Macin bir diger sonucu da Mehmet Demirkol'un futboldan ne kadar anlamadigini gostermesi oldu. Almeida'nin Bobo'dan daha iyi oldugu kanitlanmis artik. Bir kere Almeida'nin santrafor oyunu yok. Etrafindakileri sirti donuk top alarak oyuna sokamiyor. Cabuk donemiyor ve bitiriciligi zayif. Almeida ikili hucum hattinda cok iyi bir tamamlayici olabilir, veya kanatta uzun boyuyla farkli bir alternatif sunabilir (Anichebe'nin bek ustune oynayip hava topu kazanmasi gibi). Uzun top indirebilen hizli bir pehlivan, onu oyle degerlendirmek lazim. Ama modern bir 9 numara degil. Son gunlerin populer terimi False 9 (Sahte 9) ismine karsiyim. Fowler, Jardel gibi ilerde bekleyip geldi mi yazan forveti kaldiramiyor gunumuzun hizli oynanan futbolu. 9 numaranin deplase olup kosu yollari acmasi, alanini bosaltip deparla geri girmesi bazal gereklilik. Yani degisim sahte 9 yerine "yeni 9" falan olarak nitelendirilmeli. Formda bir Torres veya Drogba bunun en iyi ornegidir. Turkiye olceginde bunu yapabilen (elbette bazi yonleri digerlerinden daha gelismistir) Mehmet Yildiz ve Bobo var.

Aykut Kocaman'i ve Fenerbahce'yi tebrik etmek gerekir. Bana gore kimi yerleri sorunlu olan kadroyu optimal kullaniyor. Geri 5'li Avrupa capinda, pigment ortalamasi arttirildi. Su anda Selcuk'un yerine kaliteli bir yerliye ihtiyaclari var. Ortasahanin gobegindeki 3'e 3 eslesmede net olarak Besiktas galip cikti, burada kalite arttirimi gerek. Alex ve Emre alternatifsiz olduguna gore Selcuk'u yedege itecek kalipli bir oyuncu gerekiyor. Bir de Stoch veya Dia'nin kendilerini gelistirip kanat hucumlarindan daha fazla sonuc almalari gerekiyor. Dia'nin altyapisi kuvvetli, karar verme yetenegini ve son vurusunu gelistirirse degerini uce katlar. Stock'un da taktik bilinci ve zekasi yuksek. Devamliliga ihtiyaci var. Ikisi de genc ve ustlerinde durulursa yatirimin karsiligi fazlasiyla alinir. Turuncu kartli yorgun Gokhan Gonul'u degistirip 10 kisi kalma ihtimalini azaltmasi bile bir referanstir gozumde. Giren oyuncu Bekir ama elindeki malzeme nedeniyle elestiremezsiniz, onemli olan mudehaleyi etmektir ve bu alanda Dayi'nin ustunde bir performans gostermistir. Kazma bir sag bek olmayan bir sag bekten iyidir.
Son olarak, Ibrahim Uzulmez Besiktas'tir. Mustafa Denizli'ye sampiyonluk macinda kaptanlik bandi taktigi icin bin kez daha tesekkur ediyorum.
Si yo fuera Ibrahim Uzulmez
viviria como El
Si yo fuera Ibrahim Uzulmez
Frente al cualquier porteria
La vida es una tombola
de noche y de dia
La vida es una tombola
y arriba y arriba

14 Şubat 2011

Lades III - Ekrem Zipladi


Yonetim hakem odasi bassin, artik Toraman dirsek atinca karsi takim kirmizi kart gorsun olur mu? Ayni sey Guti'ye yapilsaydi ne diyecektiniz?

Takimin kici basi birbirini tamamlamazsa bir hafta Q7 35 metreden diregin altini gorur, obur hafta Ekrem alamayacagi topa (1+ metre fark var) ziplar ve Serdar Ozkan'dan gol yersin. Allah icin biri bana aciklasin bu yukseklikteki topa kafa vurmaya calisan bir adam benden neden daha fazla para kazaniyor.

Tarafarin hocaya olan guveni kayboluyor. Daha da vahimi futbolcularda da bu guven zedelenmis gibi. Fatih Tekke'den sonra Bobo ve Ernst'in devre disi birakilmasi genel olarak adalet duygusunu hirpalamis olabilir. En kotu zamaninda bile gol atan Denizli'ye kosarken onumuzdeki hedef maclarda Schuster'e kosulup anlamsiz bir mesaj vermeye calisilacagini sanmiyorum.

Pippo Almeida yine ofsaytta, yine topla bulustugunda sol cizgide, yine kafa vurmasi gereken adamken orta yapiyor. Nobre takimin yaraticiligini ustlenmis durumda. Son hamlesi olmayan Hilbert acik oynuyor. Ondan sonra zannediliyor ki Guti olmayinca olmuyor. Guti'nin eksikligi carkta bir disli, cok daha muhim aksakliklar var. Ayriyeten 34 yasinda, her macta 10 tekme yiyen adami bir haftada uc maca cikarirsan ya odem olusur ya lifi atar.

Rotasyon yapilmasini anlayabiliyorum. Ornegin Ismail evet Ibrahim Uzulmez'den daha formda ve gencligi nedeniyle oynamasi lazim. Ama iki UEFA, bir derbi, bir milli maci 15 gunde oynamasi mantikli degil. Peki ayni seyi hazirda Bobo varken Almeida'nin yapmasi ne kadar gercekci? 60. dakikada pestili cikti kenarda gofret yedi haliyle.
Besiktas'in yenilmesinde degilim, ama daha iyi yenilmemesi beni uyuz ediyor.

Su anda muhtemel gelecek senaryolarindan en kotusu Dayi'nin sene sonunu gormesi fakat 2. senesi icin kalmamasidir. Kesinlikle net bir sekilde karar verilmelidir: Schuster ya kangren olarak nitelenip kesilmelidir, ya da sozlesmesini bitirmelidir. Aksi haldi onun planina gore 2011-2012 kadrosu sekillenir (Bobo, Holosko gider, Nobre'yle sozlesme uzatilir) ve bir sonraki hoca (kosinus egrisi bize camianin cocugu olacagini isaret ediyor, bir sonraki Real Madrid'i iki adim geriden takip ettigimiz icin Pellegrini) enkaz devraldim edebiyati yapar.

Temennim Dayi'nin 3 ortasahali, Nobre ve Ekrem'siz, mumkunse Toraman'siz bir kadroya donup uzun sure takimin basinda kalmasidir. Acikcasi hoca degisikliklerinden biktim, gelen gideni aratiyor zaten. Birinin iyi tarafi oburunun kotu tarafi oluyor, bir yere varamiyoruz.

Kaldi ki hoca konusunu alternatiflerle degerlendirmezsek alti dolmaz. Diyelim ki Dayi birakti gitti, eyvallah. Yerine birini getirene kadar elli cesit oneriyle kaos ortami olusturulur. Mehmet Ozdilek'ten Daum'a kadar uzaniriz. Konsantrasyon bozulur, disiplinsizlik olur vs. Her turlu cok zahmetli ve cetrefilli bir degisim sureci yasanir.

Bomba transfer yaptik diye Nobre takima girdi. Hava alaninda cete karsilayacak kadar bos vakti olanlara hatirlatilir.

6 Şubat 2011

Lades II

Seyrettigim en capsiz hakem performanslarina daginik bir futbol eklenince hakikaten cekilmez bir mac ortaya cikti.

Emenike'nin bariz penaltisi ve Ingiltere-Almanya macini animsatan verilmeyen golu gectim, cunku pozisyon tartismaktan hoslanmam ve anlik gaflete verebilirim. Gerci 4 hakemin ayni anda cok bariz seyleri kacirmasi gorevlerini yapmadiklarini gosterir. Diyelim ki onlar insan faktoruydu, futbolun cilvesiydi vs. Daha onemlisi ikili mucadelelerde cok tutarsizdi ve maci sakatliga dogru itti. Emenike siyahiden morahi rengine donmustur aksama dogru. Ibrahim Uzulmez'in ilk yaridaki turuncu kartina faul verilip kart cikarilmadi. Arkadan yapilan kasti hareketlere, hava topu mucadelelerine izin verildi ve iki takimin da aleyhine mac dograndi. Bulent Yildirim ve Bunyamin Gezer'in kuruculugunu yaptigi yildizlar topluluguna katilmistir hocacan.

Dayi bildigini okudu, yine bile bile lades oldu. Kadro kaliteli ama dengesiz, kimya bozuklugu cok acik bir sekilde goze carpiyor. Asiri pres yapan uc'lu Karabuk ortasahasi Ernst ve Fernandes'e nefes aldirmadi. Savunmadan cikarken gobekteki yabancilar top istemeye gelemedi cunku bu alanlarini bosaltmalari anlamina gelirdi. Nobre de geri gelmekte cekingen kalinca bolca uzun top yapildi. Hakan Arikan defalarca 70 m'lik degajlarla Filippo Almeida'yi gormeye calisti. Uzun top pratigi olmayan takim oldukca bocaladi. Ozellikle de pivot santraforun dogustan ofsayt Inzaghi'nin uvey kardesi gibi davranmasi topu rakibe teslim etmeye neden oldu.

Besiktas'in ne oynamak istediginden hala emin degilim. Niyet hucum futbolu, anladik. Bu gobekte iki ortasahayla yapilacaksa iki opsiyon var:

1) Gobekte rakip tutulacak ve merkezden oyuna ofansif katki beklenmeyecek. Bu durumda yaraticilik cevresel kaynaklardan (yanlardan kanat, onde top tutabilen ve pas alisverisi yapabilen iki forvet) elde edilecek. Fletcher/Carrick'li Manchester United buna yakin oynuyor.

2) Uzun topla ortasaha pas gecilecek, pivotun etrafinda pirpir dolasan ve hareketli topa vurabilen ters ayakli kanatlar oynayacak. Roy Hudgson, Sam Allerdyce, Mark Hughes takimlari buna ornek verilebilir.

2.'yi doldur bosaltin A plani olmasindan hoslanmadigim icin ciziyorum. Zaten fazlasiyla enerjiye dayali ve sakatliga acik bir oyun.

Ilkini yapacak kapasiteye sahibiz, ancak topla zamani olan tek bolge olan beklerde iki tane duztaban oyuncu oynatmakla olacak is degil. Ibrahim Uzulmez'den kanadini kapamaktan baska birsey beklememek gerekir. 10 sene once de orta yapamiyordu, 10 sene once de pas tercihleri yanlisti. Ama rakiple bogusup o kanadi tikamayi biliyor. Onun icin muhim bir ozel gorev oyuncusu ve her zaman icin rotasyonda olmasi gereken bir oyuncu.

Sagbek ise bir facia. Ekrem Dag kadar futbol kulturu ve altyapisi dusuk bir oyuncuyu Besiktas'ta gordugumu hatirlamiyorum. Ali Eren Beserler'in top kesme sezisi vardi, Veysel'in boyuna gore iyi hava hakimiyeti vardi, Youla kisa mesafede hizlanabiliyor ve kosu zamanlamasini ayarlayabiliyordu. Bircok yonden eksiklerdi ama bir seyi cok iyi yapabiliyor ve bir nevi Benitez topcusu olarak siniflandirabiliyordum. Ama Ekrem'in en iyi yaptigi sey (kosmak) bile vasat duzeyde. Sakatlik sonrasi surekliligi de kaybolmus. Top kontrolu, yer tutusu, ortalari rezalet ve bu adam Denizli zamaninda takimin merkezine yerlestirilmeye calisilmisti! Ya ben yanlis goruyorum birseyi ya da adamin teknik direktorlerin gozunde vahsi bir cazibesi var.

Neyse, iki bek keko, Simao vasatin ustunde, Hilbert'in bitirici hamlesi zayif (asist/orta/sut/arapasi), bir forvet ofsaytta, geriye kaldi takimi toparlayacak, pas alisverine girecek, 9 numarayi oyuna sokacak adam. Yani Van Der Vaart veya Del Piero. Malesef bu onurlu gorev bizde Mertcan Nobre'ye dusuyor ve takimin dislileri arasindaki yag olmasi gereken kisi takozun onde gideni. Pivotun indirecegi toplar icin fazla hantal, hucuma cikarken kendisini geri atiyor, savunma yaparken ilerde kaliyor. Kendisine yaratma gorevi verenlerin utanmasi lazim. Cok iyi bir isciden kotu bir yonetici yapinca kayip iki katina cikiyor.

2009'da sampiyon olan kadronun ustune bu kadar transfer yapip bu kadar geriye gittigimize gore kadro planlamamizi gozden gecirmemiz lazim. Duble yapan takimin esas oglanlari Sivok, Cisse, Ersnt, Tello, Holosko ve Bobo'ydu. Bunlardan su an sadece bir tanesi ilk 11 oyuncusu (Holosko'nun bilegi kirildigi icin ondan zorunlu olarak faydalanamadik, suclusu sanssizliktir). Zayif halkalar Toraman, Ekrem Dag, ve Nobre 1. tercih konumundalar.

Nitekim 1 Agustos 2010'dan bir alinti:

"gondermeye calistigimiz adamlarin piyasa degeri (Fink, Holosko, Ferrari, Zapo, Delgado) oynayacak olan bazi oyunculardan (Ekrem Dag, Erhan Guven, Nobre) daha yuksek. Burada bariz bir planlama hatasi var ve transfer komitesi pasaport saymaktan aciz. Merkezkaci yuksek, dengesiz bir takim Besiktas. Agir toplar on tarafta, arka taraf vasat. Dayi'nin cok saglam bir optimizasyon algoritmasi bulmasi lazim, aksi halde kohezyon pek goremiyorum parcalar arasinda."

Ondan sonra Q7 ve cetesi. Sampiyonluk kupasinin hava alaninda verilmedigini anlamamiz icin uc tane daha sonucu degistirmeyen super yildiz almamiz gerekiyor galiba. 20 macta 32 puan aldiktan sonra sucu hakemlerde bulmak cozum degil. Saldirganlik yerine Necip veya Aurelio'ya stoper/sag bek alistirmalari gibi uretken hamleler yapmamiz lazim. Yarin takim oturup idealine kavussa bile, bu sefer Toraman oynayamadiginda planimiz olmaz cunku.

Geciyoruz Liverpool'a. Dalglish reis 3'lu savunma oynatmaya basladi, ilgiliyle takip ediyoruz. Stoke karsisinda biraz anlamsiz bulsam da cift forvetli Chelsea'ye karsi oldukca mantikli. Macin bir bolumunu seyredebildim ve seyrettigim bolumde Chelsea'nin sonuca gitme sansini daha fazla buldum. Yilmaz Vural gibi gol olduktan sonra "gol olur diyecektim dedirtmedin"e getirmiyorum goruldugu gibi. Ters kose olduk mu kabul. Simdiden Ranieri 3'lu oynamazsa baklava 4-4-2'li Inter'in 2+ farkla galip gelecegini tahmin ettigimi yazayim, aksam degerlendiririz. Liverpool'un eldeki malzeme ancak bu kadar verimli kullanilabilir. Kuyt'un caliskan ileri uc elemani oldugu sablonda Meireles, Gerard, Maxi Rodriguez'den bolca skor katkisi gerekiyor. Su an Meireles oldukca formda ama tek basina bir yere kadar goturebilir takimi. Mutlak suretli yeni transferler Suarez ve Carroll meyve vermek zorunda. Bu sene CL mumkun degil gibi gozukse de Dalglish'in uzun sureli kalmasiyla iki sene icinde ilk 3'e oynayabilirler. Johnson'in hucumda farklilik yaratmasi gereken sagbekten kanadini kapamasi gereken solhaf'a donusturulmesi benim icin cok iyi bir referanstir Kenny Pasa'nin guncelligini koruduguna dair.

5-3, 4-3, 4-4 gibi skorlarin alindigi garip bir EPL haftasi oldu. Arsenal'in sampiyonluk morali acisindan 2 puandan fazlasini kaybetmedigini umuyorum. 4-0'dan sonra isterse hakem formasini degistirip oyuna rakip oyuncusu olarak girsin, yine verilmez o mac artik, ayiptir. Valerenga macinin kasetlerini gondermek istiyorum Arsene Hoca'ya.

31 Ocak 2011

Lades


Olimpiyat Stadi'nda oynanan bir maci seyretmenin bayat kraker kadar tadi yok. Plastik top gibi adamakilli vursan gitmiyor, abansan ucuyor. Top havada dans ettigi icin uzaktan sut ve ortalarin nereye gidecegi belli olmuyor. Lecce - Verona maci gibi duragan, atletizm pistli, les gibi mac, ustelik saat farki nedeniyle sabah 7'de. Alarm kurmadan 6.5'ta kalkan ciftci ruhum olmasa hayatta seyretmezdim.

31 Temmuz 2010'da yazdigim sezon girisi yazisindan alinti (italik bolumler bugun eklediklerim):

***

Birinci soru "takim ne oynayacak?" olmali. Besiktas ozelinde degerlendirirsek asimetrik 4-4-1-1 seklinde ozetleyebiliriz. Sol kanatta Q7 ozgur, sag kanat orta cizgiye daha yakin. Tamamlayici forvet olarak Nihat dusunuluyor. Gobekte Ernst sarkik - Aurelio bu gorevi devralmis durumda -, yaninda bir top dagitici bulunuyor. Sistemin islemesi icin bazal gereklilikler var. Ortasahanin gobeginde 3 oyuncuyla oynayanlar (kisacasi Mourinho devrimini seyretmekle kalmayip uygulayanlar) karsisinda 3'e 2'lik bir eksiklikle mucadele edebilme gerekliligi var. Xabi Alonso ve Lass'iniz varsa kotarabilirsiniz. Ersnt-Guti kaliteleriyle belki halledebilir. Ernst-Delgado ise Vikingur'a karsi ancak idare eder. Besiktas'in bu sablonda basarili olmasi icin topu ayaginda tutmayi ogrenmesi sart. Oyun kos-kos'a dondugu anda ortasahadaki yumusak karin delik desik olur. Takimin boyunu kisaltip rakip ortasaha geriye itilmedikce insiyatif kaybedilecektir. Besiktas'in Lucescu zamanindan beri yapamadigi ileriye pasla yerlesmeyi ve sabirli oyun kurmayi ogrenmesi gerekiyor. Sablonun en buyuk getirisi ise Nihat'a asist+gol istatistigini 20'ye dayattirmasi olacaktir, cunku ideal pozisyonunda kullaniliyor - Nihat sakatlikla bu seneyi de kaybetti, yerine Nobre monte edildi.

Ikinci olarak bu sene 50 mac oynamak ihtimalini karsilayacak bir kadro derinligi saglamak lazim. Bernd Dayi zannediyorum Toraman'i yabanci sayisi problemi nedeniyle en Bonzai pozisyonda dusunuyor. Bana gore katastrofik bir karar ve Guti'yi dahi kesme pahasina cift yabancili tandem oynatmali. Tercihim Sivok-Ferrari'den yanadir ve mutlaka Zapo'nun kalmasi taraftariyim. Sag bekte Erhan Guven-Ekram Dag kombinasyonuna kalmak oldukca sinir bozucu. Yil 2010 ve aciburunla orta yapan insanlar Besiktas'ta oynayabiliyor. Orta sahanin gobeginde Necip'in yedeklik dahil siritmadan 20 kusur mac cikarmasi gerekiyor. Ugur Inceman eger takimin bir parcasi olarak dusunuluyorsa minimum 10 mac, en azindan Ernst'i dinlendirmek adina sonradan girecek kadar formda olmali - Ugur gonderilip Aurelio takima yerlestirildi, yine de Ersnt ilk yari 30 mac oynadi. Bobo'nun yedegi muhtesem yildiz Nobre malesef - Almeida'nin gelmesiyle Bobo kesildi.

Ucuncusu, ki Besiktas'in belki de en buyuk sorunu, kadronun kimyasizligi ve dengesizligidir. Uzulmez-Kalite Stoper-Pimi Cekilmis Bomba-Vasat Sag Bek 4'lusu antrenmanlarda Q7-Guti-Nihat-Bobo hucum 4'lusuyle karsilasinca kevgire donuyordur buyuk ihtimalle. Yabanci sayisi problem yuzunden 5 m Euro'luk Holosko'yu gondermeye calisirken - Holosko gonderilip yerine Simao alindi - 750 bin Euro'ya alinan Ekrem Dag'in ilk 11'de oynamasi plansizligin milyonuncu kaniti olsa gerek. Tutarsiz ve butunlugu olmayan bir oyuncu surusu olarak karman corban bir yapiyla sezona giriliyor. Takimin konsantrasyonunu kaybettigi anda 4-1-5'e bolunup Inonu'de surpriz puan kayiplari yapmasi olasi.

***

Hocanin saldiray taktigini sezon basinda gonlume koymus durumdaydim. Kendisi takimi geriden kurmaya asla yanasmadi ve bunu Dayi'nin dunya gorusune verebilirim. Onun icin yok sunu cikar bunu sok, orta sahayi bir tut gerisini halledersin vs. gibi onerileri saglikli bulmuyorum. Adamin kafasinda bu var ve Besiktas'a gelmeden once de farkli birsey ortaya koymadi.

Buraya kadar hersey tutarli, forvet bazli hucum futbolu gercekci bulmadigim bir sistem olmasina ragmen camia bu yonde bir karar verdiyse bir itirazim olamaz. Bir tercih yapildi ve bu ugurda yatirima yonelindi.

Beni sinirlendiren sey eldeki malzemenin (para ve kadro) yanlis kullanilmasi. Iki ana baslikta ozetlersek:

1) Kadro planlamasi:

- Eli yuzu duzgun yerli sag bek gerekirken transferin takimin en iyi oldugu bolgelere yapilmasi affedilir sey degil. Ersnt ve Fernandes ayni anda hangi akla hizmeten yedek olabiliyor anlamiyorum. Ikisi de oynamaya hazir, ikisi de cok kaliteli futbolcu. Sahada 5 yabanci var ve sagbek Ekrem Dag, ki kendisi birinci tercih. Hilbert aciktan bozma ve beke mecburiyetten devsirildi. Fernandes'i IBB macinda joker olarak kullanmak icin almadigimizi umuyorum.
- 108 yillik tarihimizdeki en golcu yabanci oyuncunun ustune kuma getirmenin mantigi yok. Forvet hattinda alternatif gerekiyorsa bu ucuz ve genc bir yerli forvet olmali. Sag bek 10 ustunden 5 iken 8/10'luk forveti 8/10'la degistirmek, ustelik bunu yabanci oyuncuyla yapmak oldukca sacma.

2) Oyuncularin ekonomik kullanilmamasi:

- Bazi oyunculara ac gibi yukleniliyor. Ilk yari Q7 mac temposundan dolayi sakatlandi. Ersnt'in futbol hayatini bitirmek adina 30 mac oynatildi.

- Guti 34 yasinda (ki 24 yasinda da dinamo degildi) haftada 250 dakika futbol oynatiliyor, ustelik gobekte top kovalamasi gereken sayica eksik oldugumuz bolgede. Bu gidisle jubilesi 2 sene erkene alinacak.

- Nobre ise yarayacaksa Benitezvari bir sekilde pis isleri yapan rol oyuncusu olarak kullanilmali. Balcik zemin, sert ruzgar, asiri yagis, rakipten eksik kalma durumlarinda sahada gogus goguse carpismali. Zaten ilk yari dahi Besiktas'tan daha fazla kosan IBB karsisinda 10 kisi kalinca kullanilmayacaksa varliginin anlami pek yok.

Futbolda dusuk ihtimalli olaylarin gerceklesmesi mumkun. 9 kornere karsi ilk kornerde kaleci topu elinden kacirabilir (pozisyonda arka direkte adam olmamasi bence topu kacirmaktan daha buyuk gunah). Rakip 5 tane karsi karsiya kacirir, sonra Ersnt ve Necip girdikten sonra 25 metreden cakabilir. Bunlar oyunun parcasi. Macin elden gittigi gorulmesine ragmen 87. dakikaya kadar mudehale etmemek ise dupeduz hatadir.

Dayi'ya skor yuzunden kizmiyorum. Hatalarini tekrar etmesine de tahammul edebilirim. Olmayan ofsayt yuzunden saha kenarindan atilmasi ve kendi getirmedigi oyuncularla papaz olmasini mizacina verebilirim. Ariza oldugu bugun ogrenilen birsey degil, farkinda olunarak goreve getirildi. Bir sekilde 4-2-4 sonucuna varmis, transfer istemistir. Kadro olusmasindan itibaren 3. macti ve birlikte oynama aliskanligi kazanilmis degil.

Gozumde 2012 yazina kadar kredisi vardir ve yaptigi bariz hatalar bu sureyi azaltmayacaktir. Yapboz sinir bozucu ve bir teknik direktore butce ve kontrat verildiyse bunun sonunu gormek gerekir. Kaybedilen birsey yok, 2. devre baslayali Trabzonspor kupa disina itildi ve liderle fark 12'ye indi. Futbolculardan gol yediklerinde nasil sakin olmalarini bekliyorsak taraftar olarak kotu sonuclarda lif koparmamaliyiz.

Dayi'dan tek ricam oyuna mudehale etmek icin Godot'yu beklememesidir. Yoksa gelsin Chicago'da beraber seyredelim maclari. Karpuz da keserim.

3 Ocak 2011

Interstellar Overdrive

2011'e de girmis bulunduk, uc gun ust uste dinlenmemin etkisiyle bloga birseyler karalamak geldi icimden. Uzun suredir useniyordum cunku eve yorgun gelmek, Cumartesileri calismak, Christmas tatilini New York'ta kenkmas olarak degerlendirmek derken kendime fazla vakit kalmamisti.

Besiktas gazetelerde gereginden fazla yer aliyor su siralarda. Vergi borcu tavan yapmasina ragmen yabanci sorununu gormezden gelerek 3 eleman daha almanin gazina geliyor millet. Acikcasi ben karamsarim konuda. Gelen adamlar iyi hos da oyuncu kalitesinin standart deviasyonu nedeniyle fazla verimli olacaklarini sanmiyorum. Tek tek degerlendirmenin manasi yok, takima entegre olacaklari sekli dusunmek gerekir. BJK tarihinin en yabanci golcusunun sozlesmesini uzatmak yerine ondan 1 yas daha buyuk bir adami daha maliyetle almayi biri izah ederse sevinirim. Kalan iki yabancinin da en yuksek maliyeti stoperde savruk yerlileri oynatmak zorunda kalmamizdir. Hepsinin bir arada oldugu saglikli bir yapi olusturamiyorum kafamda. Dayi'nin tahmini ideal 11'inde (Cenk/Ismail-Ersan-Sivok-Hilbert/Aurelio-Ernst-Guti/Quaresma-Almeida-Simao) 7 yabanci olmasina ragmen Fernandes'e ve Bobo'ya yer yok. Neyse, tahminim 2. yarida 40 puan barajinin altinda kalinacagidir. Medya zaten parayla rezil oldular haberleriyle antrenor gondermeye bayilir. Baskan da transfer istedin yaptik sampiyon olamadin demek ki camianin oz cocuguyla yola devam etmek lazim diyerek Sifo'ya teklif goturebilir.

Benim anlamadigim gonderilen oyuncularin neyi eksik yaptigidir. Fink aldigimizda da bu kadar duzdu, gorev verildiginde capi yettigi kadar oynadi. Top kesti, mucadele etti, araya bir de vole ekledi. Kanimca Frankfurt'tan alinan bir kesicinin yapabilecegi maksimumu budur zaten. 10.5 numero diye alinan Tabata'nin 28 yasina kadar oynadigi en buyuk takim Antep. First touch, oyun okuma, temiz sut falan hak getire. Bu haliyle takimin en cok asist yapan adami, fazlasini bekleyenlerde (ona 8 m Euro verenler olarak okuyunuz) kerizlik, oyuncuda degil. Udinese'nin stoperi elinden geldigince oynadi, yaninda ayagi duzgun bir stoper partneri varken gayet verimli de oldu. gonderip stoper adedini biri uzun sureli sakatliktan cikmis, biri surekli sakatlanan dort kisiye birakmak cok mantikli degil bana gore.

Umuyorum ki adalet yerini bulur ve maliye hakki olan vergi borcunu catir catir tahsil eder.

Besiktas'a olan sempatimin siddetli gecimsizlik nedeniyle azalmasi nedeniyle bilincaltim takim destekleme misyonunu Arsenal'e yuklemis olabilir. Arsene Hoca'nin santrafor isini cozmesi takimi potanin icinde tuttu. Bir tane eli yuzu duzgun kaleci, bir tane de duran toplarda tek basina ceza sahasini kapatacak bir stoper ile bir asama daha kaydedebilirler. Chelsea'nin dar kadrosu nedeniyle yaristan cekilmesiyle Manchester takimlariyla bas basa kaldilar. City'nin orta sahasi inanilmaz kuvvetli ve ligin MVP'si Tevez inanilmaz yuk cekiyor. Yaya Toure mansiyonu hakediyor, hakikaten muthis oynuyor. Barca'nin onu kaptirmasina akil erdiremedim, sonucta yillik ucret olarak yuksek Ingiliz vergilerini kaale alirsak denk bir maas onerebilirlerdi. United'in kadrosu hakikaten EPL kazanacak kadar iyi degil, ama Ferguson faktoru sayesinde su anda favoriler. Yaslanan yavan kadro (Ferdinand mesela transfer rekoru kirdigindaki formunda degil), son uc yilda transferde verilen cari fazlaya ragmen namaglupler. O'shea gibi baska takimda olsa kufur yiyecek adamlar o sistemin parcasi olarak muazzam fayda sagliyor. Rooney'in agirligini koymadigini da soylemek gerekir. Chicarito'dan falan ekmek yiyorlar, Nani ve Fletcher bu sene de asama kaydettiler ve guvenilir hizmet veriyorlar. Acikcasi Ferguson biraktiktan sonra United'in yeniden yapilanmasinin 5 seneyi bulacagini zannediyorum.
2011'den beklentilerim/dileklerim:

- Chicago'da yedek subayligimin bitmesi
- Her cumartesi calismam gerekmemesi
- Dondugumde Fiat Doblo'larda kampanya olmasi
- Redmancan'in annesinin match fitness seviyesine gelmesi
- Yegenimin beni tanimasi
- Atlanta/New York/Chicago hattinin canli tutulmasi
- GTO'yla VIR mekaninda veda turu
- Annemin tencere yemekleri
- Benitez'in Avrupa'da is bulamamasi
- Lee Bowyer'in kume dusmesi
*: Resim Stalkerjean'dan calinti. Astro Recep'i bloga tasimak zorundaydim.

5 Aralık 2010

Quantum Filip

Pazar sabahi mac seyretmek icin 6'ya alarm kurmak mi daha vahim yoksa Cumartesi aksami 9.5'ta yattigim icin alarmdan once uyanmam mi bilemedim. Santiye yuzunden ciftci programiyla yasiyorum ve ozellikle Cumartesi calistigimda 7'de iste olmak yipratiyor. Serefsiz FA koca Pazar gunune Southampton-West Ham macini koydugu icin gozume gozukmesin ayriyeten.

Necip ve Ali Kucik'li, uc cift yonlu ortasahali Besiktas'i gorunce keyfim yerine geldi. Ilk yari cift forvetin kanatlari kapamasiyla Guti'nin en onde gozuktugu bir set savunma vardi. Ucta Guti'nin top atabilecegi hizli opsiyonlar olmasi olumluydu. False 9 konseptini false forvete indirgeyen Nobre'nin sakatligi takimi on alanda daha hareketlendirdi. Nobre takima geri girdiginde bunu Kuyt formatinda sag aciktan yapmasini umuyorum.

Bastan sona Besiktas'in ustun oldugu bir macta ilk yari sonunda Volkan Sen'in gordugu anlamsiz kirmizi kart skoru bize yaklastirdi. Dayi'nin reaksiyonu Holosko'yu merkeze alip yaraticilik katsayisini Tabata'yla arttirmak oldu. Kendi reaksiyonum annemin biraktigi borekleri devre arasinda firina koymakti. Sahsen karsida 10 kisi varken fizikman ezmek taraftariyim, onun icin Necip'i tercih ederdim. Neyse, santrafor oyunu kisitli ancak istegi ust duzeyde olan Holosko girdigi 3. pozisyonunda kotu bir vurusla da olsa yazinca Bursaspor'un uzun toptan baska bir sansi kalmadi. Gecen sene ise yarayan taktik bu kez Cenk'in unutulasi bir hatasina ragmen sokmedi. Acik alan ve kos kosa donen oyunda Besiktas'in 2. golu bulmasi beklenen sonuctu, ancak cesitli karar hatalari pozisyonlari son vurusa bile olgunlastiramadi.

Gecen ay kufurle oyundan cikan Holosko ust uste ciktigi maclar sayesinde bu sezonun en fazla gol atan 2. oyuncusu durumuna geldi (tam liste). Formsuz donemden gecti, surekli topla double slit deneyleri yaparak kendisiyle rezonans saglamaya calisiyor, son vurusu kotu, futbol zekasi yuksek degil, hepsini kabul ederim. Ama asla kendisini parcalayacak kadar kosan, kendi sinirlarini oynayan bir Besiktas emekcisine kufur edilmesini cekemem. Surati kipkirmizi olana kadar oksijen tuketti ve defalarca rakip oyunculari bozarak cogunu Aurelio'nun topladigi veya faulle durdurdugu %50/%50'lik serseri top uretti. Attigi golden cok daha fazlasini sagliyor takimina. Mac oynadikca kendine guveni gelir, daha fazlasini da eskiden oldugu gibi yapabilir.

Guti'nin oyun zekasi oyunu seyredilir kilan diger etkenlerdendi. Ornegin Ali Kucik'e 16. dakikada iki defa ust uste yerinde kalmasi gerektigini soyledi set savunmada. 76. dakika geldiginde Ali'nin dili disardayken Guti tempo ayarlamayi bildigi icin maca basladigindan pek farkli degildi. Beklere actigi paslar, kendisini top alacak ufak rotus kosulari ve top saklama becerisi sahane. 34 yasin goturdukleri ise gectigi adamin tekrar kendisine yetisebilmesi. Bize dusen ondan maksimum fayda almak icin etrafina hareketli ve surekliligi olan oyuncular monte etmek. Bu oyuncular Hilbert gibi yer tutmayi ve baktigi yere top atmayi becerdigi surece takim bir yerlere gelecektir. Bugun Ozan Ipek'le kapismasinin galibi oldu ve ileri cikarak oyunun genislemesini sagladi.
Delinho yine salgam icmis. Cigerlerinden opmek istiyorum kendisini.

23 Ekim 2010

Kalite Sansi

Neredeyse her sene CL oynayan, 20 m Euro'luk alisverisler yapan bir takimla Toraman'in stoper oynadigi bir takimin macini seyretmek Besiktas'i Litmus testine sokmak gibi oluyor. Iyi yoldayiz, gelisir bazi seyleri oturturuz ama yakin zamanda yapabilecegimiz seyler kadro kalitesinin elverdigi olcude olacaktir. Bunu Dayi'nin alttan oyuncu cikararak gidermesini heyecanla bekliyorum.

Besiktas'in FB, Trabzon, Manisa ve Porto maclarinda yedigi 4. yan top golune sahit olduk. Bunlarin 3 tanesi duran toplardan geldi. Burada yapisal bir sorun oldugu ortada. Kalecinin yumurtlamasini bir yana birakiyorum. Besiktas'in Uefa Kupasi'nda grup asamasina kalmasini saglayan insanin taraftarlarla el birligi icinde mental ucuruma dogru depar atmasini hayretler icinde seyrediyorum. Runje ne kadar buyuk bir kaleciymis ki taraftarin kendisiyle alay etmesine ragmen kendini birakmadi.

Eslesmelerde takimin kisaligi ciddi sorunlar yaratiyor. Trabzonspor'dan yedigimiz golde topa o kadar yuksekte vuracak tek bir oyuncumuz bile yok, ki bu bana Lazio'dan Stam yazdiginda Lucescu'nun "3 m'de kafa vuracak eleman var da biz mi eslestirmedik" demesini hatirlatiyor. Toraman'da Cannavaro fizigi olmasina ragmen (kisa boyla ortalama kafa vurabilmek) rakip santraforla eslestiginde net bir dezavantaji oluyor. Eger Nobre oynuyorsa onu her defansif duran topta altipasta gormemek raison d'etre'iyle celisiyor.

Porto yazana kadar basti ve sonra gazi kesti. Eminim ki o baski gol gecikse devam edecekti cunku adamlar gercekten bizden ustun bir takim. Sans kalitenin yaninda oluyor, Chelsea'nin her seferinde ahim sahim oynamadan Arsenal'in kafasina cakmasi gibi. Yine de durustce guclerini test ettigimiz icin memnunum. Sonucu kirilma anlarina birakacak kadar kapistik, cap henuz bu kadar.

Besiktas istahiyla elinden geleni yapti ve rakibini kendi insiyatifiyle 9 kisi birakti. Bu bile ortaya bir sonuc koymaktir gozumde. Macin sonunu olanca sinirbozukluguyla da olsa sirf Bobo'nun gol atmasini gormek icin getirdim. 2-0 maglupken aut atislari icin kaleciyi acele ettirmesinden belliydi ne kadar istekli oldugu. Adam tepeden tirnaga santrafor. Kosu zamanlamasi, adamini saga sola sallamasiyla takimina gorunenden cok daha fazla katki yapiyor. Fatih Tekke'yle beraber ligdeki en zeki forvet ikilisi olabilirler. CM alip Alex-Guti-Bobo'luk bir 3-4-3 deneyesim geliyor bazen sirf kac gol atacagina bakmak icin.

Sezon basindan beri cift yabanci stoperle oynamamiz gerektigini bu tip konsantrasyon hatalari nedeniyle soyluyorum. Malesef sakatliklardan dolayi Avrupa maclarinda dahi Toraman'i kale onune koymak zorundayiz. Guclu ve hizli bir santraforla teke tek kaldiginda hata yapmaya fazlasiyla meyilli. An itibariyle baska bir cozum yok, keza Nobre, Tabata ve Nihat'a mahkumuz. Nobre'nin uc stoper yerine ortasahada hamal veya ozhakiki stoper olmasi bence en normali. Nihat'in etkili olabilmesi icin pivotlu bir 4-4-2 oynamamiz lazim. Onun disinda doldurabilecegi bir pozisyon yok. Ernst'ten daha fazla para almasina inanamiyorum.

FABIcAN. Kelini Istanbul Modern'e koymak lazim aslan parcasi.

12 Ekim 2010

Seni Hala Sevmiyorum Sutoglan

Su takim on tane kupa da alsa yonetime karsi tutumum vicdani retciliktir. Iki mac top oynadik diye ortamin durulmasina 75 m'luk bir krediyle cevap geldikce kisir dongu devam edecektir. Borc azaltilmadikca en iyi transferlerimiz faiz odemeleri olacaktir.

Neyse cirkin konulari bir yana birakip sahada olan bitene bakalim.

Kadro kalitesi en guzel dagilan sampiyonluk adayi Besiktas. Yedek/as ucurumunun bulunmamasi 50+ maclik bir sezonu atlatilabilir kiliyor. Son 7 senenin sorunu olan orta sahasizlik probleminin en azindan saptandigini gorebiliyoruz. Iyi bir yedegin (mesela Fink) kiymetini anlamak icin illa birinin sakatlanmasini beklememek gerekir. Sivok'un sakatligi iki ay gec gerceklesse takimin en iyi stoperini gondermis durumda yakalanacaktik.

Takimin top yapan, oyuna hakim olan, savunmasini ofsayt taktigiyle ileri cikaran (Tigana kurgusu + 20 metre) bir sekle girdigini goruyoruz. Asagi yukari ayni format oyunu cok farkli dizilislerle ve farkli oyuncularla oynamak ise antrenor becerisi. Ortada bir futbol akli varsa bunun sahaya yansimasi dizilisten bagimsiz oluyor. Ornegin 3'lu defansa gecen Barca temel olarak ayni futbolu (dikine riskli sert pas, cabuk yon degistirme, beklerin oyuna katilimi) oynayabiliyor. Rakibine gore kanattan veya gobekten delmeye calisan Besiktas da orta sahayi tutarak ve sabirla pas yaparak belli bir seviyeyi tutturabiliyor.

Su ana kadar Dayi'nin anlamakta gucluk cektigim dort tane karari var:

1) Guti gibi arapasi atabilen bir dehanin onunde hizlanamayan, kosu zamanlamasini beceremeyen, tek vurus yapamayan on stoper Nobre'yle iki tane zorlu deplasmana cikilmasi.

2) Holosko'nun israrla sol kanatta denenmesi (uzaktan sutu zayif, top kontrolu iceri kat etmeye elverisli degil). Oysa ki sag kenarda son cizgiye inebilir ya da hiziyla stoperlerin arasindan kacabilir. Son vurusu bu yastan sonra ogrenmesi icin Hoydonk/kendini gelistirme idmanlari yapmasi lazim.

3) Fink'in orta saha rotasyonuna girmemesi nedeniyle Ernst Pasa'ya cok yuk binmesi.

4) Q7'nin ac gibi oynatilip (milli mac oynamasina ve sakatlanmasina ragmen) adelesinin ariza cikarmasina vesile olunmasi.

Bobo'yu koklatarak kullanmasini bir nebze anlayabiliyorum. Son vurusu olan tek santrafor oldugundan dolayi sezon boyu faydalanilmak zorunda. Su ana kadar gol/dakika orani inanilmaz yuksek. Geldiginden beri oyunun merkezi ilk defa rakip 18'e bu kadar yaklasti, kardesim de affetmiyor. Malesef sezon sonu beles transferden Ispanya ligine gidecek diye bir kaygim var. Keske Turk statusune gecse de cift yabanci stoperle oynayabilsek.

Kadronun genis olmasi sundugu olanaklar nedeniyle Dayi'nin insiyatif alanini arttiriyor. Yarin Uefa'da zorlu bir deplasmana cikildiginda geri yaslanip %50 topla oynamayla netice alinabilir. Delinho-Ferrari-Zapo-Hilbert / Aurelio-Necip-Ernst / Q7 - Guti - Holosko sahane bir 4-6-0 imkani veriyor. Bobo 75'te girip oyunu cozer ne de olsa.

Redman'in hatri icin hazir Q7 de sakatken Holosko-Bobo'lu baklava 4-4-2 oynasak fena olmaz. Bir de Fatih Tekke iyilesse tadindan yenmez. Kendisini en teknik Turk forveti olarak goruyorum. Pas arasi yapan 9 numara bulmak zordur.

3 Eylül 2010

Ferrari Her Takimin Topcusu. Inanmazsaniz Bruce Lee'ye Sorun.


Cesitli bloglarda ve gazetelerde Ferrari'nin acik alan oyuncusu olmadigi uzere yazilar okudum. Bunlardan bir tanesi Noatcan tarafindan yazildi ve Sivok tipi cevik bir stoper alinmasi tavsiye edildi. Yorum olarak karsi arguman yapmak bir yaziyi doguracagindan yaniti posta cevirmek en mantiklisi saniyorum.

Birincisi pozisyon bilinci ve nerede duracagini bilmek, ne zaman ofsayta dusurmek icin kosu yapilmasi gerektiginin farkinda olmak her turlu suratten yegdir benim gozumde. Ofsayt kurali futbolun mahalle kavgasindan alanin nasil paylasilacagina dair teknik bir bilime donusmesinin temelidir. Eger ornekleyecek olursak Bruce Lee'nin Enter The Dragon filminde tekneyle turnuvaya giderken dovusmeden dovustugu ve yendigi sahneyi ele alabiliriz. Kendisinden cusseli bir adam teknigin ne diye sordugunda savasmadan kazanmak diye cevapladiginda duelloya davet edilir. Su kiyida kapisalim, sandala atla der. Eleman sandala girdiginde ipi cozer ve gemide kalarak rakibini maymuna cevirir. Noat'in Kore More bir East Asian Studies takintisi oldugundan (yine bir Othello cumlesi, Asyali bayanlara yazmak minvalinde) belki bu karsilastirma daha ikna edici olur :)

Pratikte orta sahasiz oynadigimiz IBB macinda defansla rakip takimin surekli yuzyuze oynamasini ele alabiliriz. Asiri risk alindi ve hata payinin sifir oldugu bir defans kurgusuyla IBB defalarca gostere gostere ofsayta dusuruldu. Cogunda son adamla forvet arasinda 1 m'den az mesafe vardi. Bu tamamen defans FQ'sunun yuksek duzeyde olmasiyla alakali. Ustelik sag bek Erhan Guven hem top hem yerini kaybederken yapildi. Bir mac sonra Emenike gibi kosu zamanlamasini pek beceremeyen ve yaratici pas atamayan Karabuk ise bir elin parmaklari kadar ofsayta dustu. Cogu zaman Emenike'yle bire bir kalan Toraman deparlarda yenildi ve yeterince kalin olmadigindan fizigiyle rakibini bozamadi. Ozellikle bir pozisyonda defans premature bir sekilde top atilmadan cok once ileri cikarak komik duruma dustu. Topu suren kisi bir kisiyi gecse kaleciyle karsi karsiya kalabilirdi.

Ikinci olarak bakilmasi gereken sey stoper uyumu. Sivok, Zapo ve Toraman asagi yukari ayni tipte, orta boylu, orta derecede kafa vuran, orta sertlikte stoperler. Yetenek olarak da bastan sonra siraladim ve bu yetenege gore savrukluk yapabiliyorlar. Ozellikle beraber oynadiklarinda telasli halleri daha da fazla siritiyor. Benim idealimde stoperler birbirini tamamlamali, birinin eksikligini oburunun fazlaligi gidermeli. Ferrari'nin futbol akliyla Sivok'un cabuklugu mevcut duzende her turlu senaryoya uygun. Defansin cizdigi setin yerini Ferrari ayarlarken ters toplara Sivok yetisebilir, Ferrari onun liberolugu arkaya sarkarak yapabilir. Geriye gomuldugumuz zaman vucudunu cok iyi kullanan Ferrari zaten yildizlasiyor, Sivok da minimum unforced error yaparak kale onunu mukemmel sekilde dolduruyor. Zorluk derecesi yuksek maclari bu formatta, asagi yukari gecen seneki sablonda oynayacagimizi hatirlatirim. Eminim ki Dayi Kadikoy deplasmaninda savunmayi 45 m'de kurup Alex'i asist krali yapmamaya ozen gosterir.

Ferrari-Zapo ikilisi ayni seviyede olmasa da lig icin fazla bile. Toraman'in neden stoperde olmamasi gerektigi defalarca kanitlandi. Cabaliyor, Cannavaro fizigi var anladik ama hata kaldirmayan bir yerde oynamak icin malesef teknik yetenekleri yetersiz. Sag bekte top iskalama hakki olur, cok da faydali olur.

Ferrari bu kadar muthisse neden Besiktas'ta oynuyorun cevabi Everton'daki performansidir. Ingiltere gibi topun cok hizli oynandigi ve neredeyse her mac birkac kisinin 10 km'den fazla kostugu ligde oynayacak kadar temposu ve surati yok. Italya'da CL kalibresindeki takimlarda oynayabildiyse burada ligin yapisinin onemi buyuk. Turk Ligi de karakter olarak en cok Serie A'ya benziyor. Bu acidan Roma kucuk takimlarla oynarken defans yine orta cizgiye yakin kurulmustur ama oyun daha yavas oynandigi icin bu tolere edilebilir.

Her turlu opsiyonu alternatifiyle karsilastirarak degerlendirmemiz gerekir. Ferrari'nin kosanini bulmaya calissak bu Puyol, Terry, Nesta'nin Lazio zamanlarina denk gelir ki maliyet takimi satmayi gerektirir. Sivok ve turevlerini ariyorsak asagi yukari Zapo'dan bahsediyoruz ki zaten elde bir adet var, ederi de 4-5 m Euro civari. Aldigi para fahis degil, sorun cikarmiyor ve uyum saglamis durumda. Gecen senenin 2. yarisinda formsuzluk gecirdi ama bunda elmacik kemiginin kirilmasi nedeniyle kis kampina katilamamasinin etkisi oldugunu zannediyorum. Kaldi ki Ferrari'li ve Ferrari'siz olmanin farkini en iyi icerdeki Bursa macinda yarim saat arayla gorduk.

Ankaragucu macinda Noat Ferrari'yi Mobese'leyecek, belki o zaman gorsel veri destekli muhabbet analitik sonuc verir. Binaenaleyh if you can't measure it, it doesn't exist – sayko betoncu hocam.

22 Ağustos 2010

Facepalm

Quakecon 2010: Attendee Blunder of the Year from Daniel Harris on Vimeo.

"QuakeCon is an annual pilgrimage for gamers held near Dallas, Texas. Dubbed the Woodstock of gaming, QuakeCon's motto is "4 Days of Peace, Love and Rockets." At least one of this year's attendees won't be feeling so peaceful, though. QuakeCon sponsor Ventrilo held a raffle for the chance to win a 2011 Ford Shelby GT500 (two were up for grabs at the con). 100 tickets were awarded to attendees who won various tournaments and contests during the four-day fest.

One of said ticket holders was approached by another attendee a few minutes before the car drawing. For $200, he handed over his raffle ticket. It probably seemed like a great deal at the time. After all, it's easy money, and it's not as if he stood a chance of actually winning, right? Minutes later, the seller watched as the ticket he pawned off turned into a brand new Shelby GT500. But hey, at least he got a couple hundred bucks out of the deal - along with a story to tell and a heap of regrets." - www.autoblog.com


Besiktas'a baglayalim. 4-1-5 ve Nihat'in halini soyle ozetleyebiliriz:

Umuyorum Dayi ortasahayi Necip'le doldurur, Fink de Ersnt'e zeval gelmesi ihtimali nedeniyle takimda tutulur.

15 Ağustos 2010

Dayi'nin Prototipi, Leeds Utd, FB ve Ozhakiki Yabanci Sorunu


Schuster Dayi'ya bana daha once yakistirilan bir nitelemeyi layik gordum: acimasizca gercekci. Takimla beraber gecirdigi birkac ayda modern futbolun bazal gerekliliklerini asilamaya baslamis gibi gozuktu. 30 derecenin ustunde oynanan sezon acilisi macini litmus testi olarak algilamamakta fayda var, ancak bazi cikarimlari yapabiliriz.

Bucaspor'un icerde oyunu 35 metrede oynamasi bizim ligin karakteriyle ortusuyor. Ispanya, Fransa, Almanya, Ingiltere'de kendi sahasinda mucadele eden kucuk takimlar yenmeye oynarken Italya ve Turkiye'de basi ceken takimlarla geri kalanlar arasindaki ucurum yuksek oldugu icin bunu normal karsilamak gerekir. Bulent Uygun ligi debug etmis durumda. Geriye yaslan, organize defans yap, siyahi oyuncularin basrol oynadigi kontralarla gol ara. Burada Bucaspor'un eksikligi topu ileride tutarak treyler kosulari mumkun kilan tutucu forvet (Mehmet Yildiz).

Dayi'nin haddini bilen, kendine guvenen, sakin oynayan takimi ileride oturmaya aday. Kendisine kariyeri ve kapasitesi nedeniyle 2 senelik kredi veriyorum, isterse W-M oynasin basimin ustunde yeri var. Ortasahada vakum birakmadan rakibini ciddiye alarak oynatmasi hosuma gitti.

Neticede bol pozisyon ureten ama maci koparamayan Besiktas lige kiymetli bir deplasman galibiyetiyle basladi. Stoper fizikli sol acigiyla Bucaspor'un kumede kalacagini pek zannetmiyorum. 2. ligi kazanan takimi komple degistirmenin kanimca mantigi yok. Ozellikle yeni gelenler "bu fizikle Bucaspor'da oynadigina gore ya yuzyilin transferi, ya da saglam kalas" olarak tanimlandirdigim Mendy gibiyse (2.'si gecerli malesef).

Bir kere takimin iskeleti saglam. Yabanci stoperler sert, yerlerini kaybetmiyorlar. Kaleci kisa pasla oyunu baslatmaya calisiyor. Ernst ve Neciple orta saha sertligi saglaniyor. Hareketli kanat forvetleri ve hedef santraforlar sonuca gidilmeye calisiliyor. 5 antrenmanli Guti, yuruyerek de olsa cok gerilere gelerek oyunu pasla baslatiyor. Belki Ahmet Yildirim ve Guinti'den beri kendi yarisahasindan yuksek FQ ile cikmiyordu Besiktas, onun icin oyun anlayisi olarak aslinda ciddi bir degisim.

Q7'nin bu kadar gaz olmasini anlayabilirim ama kendini dizginlese fena olmaz. Lif koparacak kadar fazla efor sarfediyor. Sahsiligine laf sokmak icin erken, biraz kendini kanitlama safhasinda.


Bobinho yazin churrascarialari goturmus ve poposal bir giris yapmis sezona. Yine de konversiyon orani cok yuksek ve girdigi pozisyonlarin yuzde ellisini yazmaya devam ediyor. Guti'nin lokum pasi tam tek vurusluktu ve kadroda bu son vurusu yapacak tek santrafor Bobo.

Ortasahada Necip'in sahada zaman zaman Guti ve Ernst'in onunde yer almasi beni biraz sasirtti. Kendisi klasik "genc yetenek"lerden farkli olarak top hakimiyetiyle degil zekasiyla sivriliyor. Arda, Serdar Ozkan, Sergen gibi yildiz adaylari onun yasindayken skoru degistirebilecek kabiliyetleri icin one cikmisti. Oysa Necip hem fizigi, hem mental olgunlugu, hem de karar verme becerisiyle bana gore onlardan daha evrensel. Camianin cocugu olmasi, tekmeye kafa sokmasi arti. Necip'e yapilan butun fauller kirmizi kart olsa, sag beke yapilan hicbir faule kart verilmese benim kabulumdur (alternatif cok nasil olsa). Besiktasli olmanin getirdigi DNA mutasyonu olsa gerek, mac sirasi topu kaybedip Necip'in ne yaptigina bakiyorum bazen. Metin Tekin'le buyumek boyle birsey, bir takimi tutmak insani sekillendirir, o insanlarin genel tutumu da takimi sekillendirir.

Sosyolojik cikarimimizi aradan cikardigimiza gore Leeds Utd'a gecebiliriz. Adnan Polat'in yuksek risk/yuksek getiri kumari tutmadigindan Keita'yla yollar ayrildi, Elano pazarlanma surecinde. Besiktas'in deneyip hurdaya cikardigi Serdar Ozkan'la sozlesme imzalandi. Kewell hedef santrafor rolunde. Ortasahada Ayhan Akman ve Mustafa Sarp orta sinif takim kalibresinde ve SL iddiasindaki bir takimda rotasyondan oteye gecememeleri lazim. Kaleci Aykut'a gereginden fazla yukleniliyor, ama Brad Freidel'den beri gelen herhangi bir yabanci kalecide israr edilseydi kale buyuk ihtimalle su ankinden daha guvenli olurdu. 2. golde Servet'in alanini bosaltip forvetlere tas cikaran bir edayla capraz kosu yapmasi komikti. Bu sartlar altinda Rijkaard geldi Total Futbol oynansin demek ne derece gercekci iyi tartismak lazim. Eger GS buyuk hedef, buyuk hoca felsefesiyle hareket etmek istiyorsa ona gore bir butce belirlemeli. Eger amac sinegin yagini cikarmaksa o zaman Lucescu tipi optimizasyon hocasi daha faydali olur. GS'nin sorunu bana gore makro olcekte ve camianin hedef birligine varmasi gerekiyor. Doner kapi transfer politikasi, kadro istikrarsizligi, maddi sikintilar tartilip bir sonuca varilmali.

Sivasspor fizikman daha fazla caba sarfederek ve mental olgunluk sergileyerek maci haketti. Mehmet Yildiz'in guresci fizigiyle oyun zekasini birlestirmesini seyrettikce bu yasinda hala Sivasspor'da oynamasi garibime gidiyor. Boyle versatil bir oyuncuyu hem buyuk hem kucuk takimlar kullanabilir, onun icin piyasasinin daha fazla olmasi gerektigini dusunuyorum.

Arda'nin Emre Colak'a yaptigi artisligi gorunce tepem atti. Popo, bacak ve dizi ayni yerden olan bir adamin dayilanmasi bana cok itici geliyor. Gogsune nefes cekip artistlik yapacaksan Drogba fizigi bir prereq. Acikcasi Neill tarafindan bambam yumruguyla kendine getirilmesini cok isterdim, hem ayaklarinin yere basmasi icin hem de takimin hayrina. Uc asist yapti diye takimin sahibi kendisi degil.

Pembe tokali Ali Turan ve sari sac boyali Abdurrahman'a da biraz nereden geldiklerine ve ne olmadiklarina onem vermelerini oneriyorum.


Yarin Aykut Kocaman projesinin ilk lig maci var. FB kadrosunu cok begenmiyorum, ustune bir de Besiktas'tan hallice bir yabanci problemleri var. Ideal kadroda defansta 3 yabanci kullaniyorlar (Santos, Lugano, Bilica). Alex ve Stoch'un yerinin garanti oldugunu varsayiyorum. Guiza'ya yatirim yapilmisken Niang'a bu kadar para verdiklerine gore 6. eleman forvet. Bu durumda Dia ve Baroni kesik yemek durumunda. Yani Selcuk Sahin ve Ozer/Mehmet Topuz'a sorumluluk binecek. Takimin fizik kapasitesinin arttirilip ortalama yasinin dusurulmesi projesinin parcasi oldugunu dusundugum Dia'ya yer kalmamasi bence bir handikap. 2. resmi macindan sonra Sabah gazetesinde "Aykut Kocaman gitsin mi, kalsin mi" diye sorulan bir ortamda hata yapma payi dusukken Bekir'li ve sagbeksiz sezona baslamasi olumsuz.

Acoglu ac gibi futbol sezonuna basladigimdan Tottenham-Man City ve Chelsea-WBA macina da dadandim bu sabah. Garp cephesinde degisen birsey yok. Modric kral adam, Chelsea robotlardan kurulmus.

31 Temmuz 2010

Kadro Kalitesi, Derinligi ve Dengesi


Transfer sampiyonlugu kadar balon bir yarisma olmasa gerek. Gelen adamin kariyerine ve odenen rakama bakip gaza gelmeyi anlamiyorum. Ancak analitik bir sekilde incelenip bir butunun icinde degerlendirildigi zaman gelen yeni oyuncularin takima katma ihtimali olan degeri tartabiliriz.

Birinci soru "takim ne oynayacak?" olmali. Besiktas ozelinde degerlendirirsek asimetrik 4-4-1-1 seklinde ozetleyebiliriz. Sol kanatta Q7 ozgur, sag kanat orta cizgiye daha yakin. Tamamlayici forvet olarak Nihat dusunuluyor. Gobekte Ernst sarkik, yaninda bir top dagitici bulunuyor. Sistemin islemesi icin bazal gereklilikler var. Ortasahanin gobeginde 3 oyuncuyla oynayanlar ( kisacasi Mourinho devrimini seyretmekle kalmayip uygulayanlar) karsisinda 3'e 2'lik bir eksiklikle mucadele edebilme gerekliligi var. Xabi Alonso ve Lass'iniz varsa kotarabilirsiniz. Ersnt-Guti kaliteleriyle belki halledebilir. Ernst-Delgado ise Vikingur'a karsi ancak idare eder. Besiktas'in bu sablonda basarili olmasi icin topu ayaginda tutmayi ogrenmesi sart. Oyun kos-kos'a dondugu anda ortasahadaki yumusak karin delik desik olur. Takimin boyunu kisaltip rakip ortasaha geriye itilmedikce insiyatif kaybedilecektir. Besiktas'in Lucescu zamanindan beri yapamadigi ileriye pasla yerlesmeyi ve sabirli oyun kurmayi ogrenmesi gerekiyor. Sablonun en buyuk getirisi ise Nihat'a asist+gol istatistigini 20'ye dayattirmasi olacaktir, cunku ideal pozisyonunda kullaniliyor.

Ikinci olarak bu sene 50 mac oynamak ihtimalini karsilayacak bir kadro derinligi saglamak lazim. Bernd Dayi zannediyorum Toraman'i yabanci sayisi problemi nedeniyle en Bonzai pozisyonda dusunuyor. Bana gore katastrofik bir karar ve Guti'yi dahi kesme pahasina cift yabancili tandem oynatmali. Tercihim Sivok-Ferrari'den yanadir ve mutlaka Zapo'nun kalmasi taraftariyim. Sag bekte Erhan Guven-Ekram Dag kombinasyonuna kalmak oldukca sinir bozucu. Yil 2010 ve aciburunla orta yapan insanlar Besiktas'ta oynayabiliyor. Orta sahanin gobeginde Necip'in yedeklik dahil siritmadan 20 kusur mac cikarmasi gerekiyor. Ugur Inceman eger takimin bir parcasi olarak dusunuluyorsa minimum 10 mac, en azindan Ernst'i dinlendirmek adina sonradan girecek kadar formda olmali. Bobo'nun yedegi muhtesem yildiz Nobre malesef. Nobre'nin bir yilda aldigi paraya Batuhan'i satmak zurnanin zirt dedigi yer derdim ama Demiroren yonetiminde zurnanin zaten cogu deligi zirt.

Ucuncusu, ki Besiktas'in belki de en buyuk sorunu, kadronun kimyasizligi ve dengesizligidir. Uzulmez-Kalite Stoper-Pimi Cekilmis Bomba-Vasat Sag Bek 4'lusu antrenmanlarda Q7-Guti-Nihat-Bobo hucum 4'lusuyle karsilasinca kevgire donuyordur buyuk ihtimalle. Yabanci sayisi problem yuzunden 5 m Euro'luk Holosko'yu gondermeye calisirken 750 bin Euro'ya alinan Ekrem Dag'in ilk 11'de oynamasi plansizligin milyonuncu kaniti olsa gerek. Tutarsiz ve butunlugu olmayan bir oyuncu surusu olarak karman corban bir yapiyla sezona giriliyor. Takimin konsantrasyonunu kaybettigi anda 4-1-5'e bolunup Inonu'de surpriz puan kayiplari yapmasi olasi.

Sirf Yildirim Demiroren zamaninda alindi diye gelen bazi oyunculara camur atacak degilim. Bana kalirsa Ersnt, Sivok, Cisse, Carew, Zapo, Ferrari, Tigana, Del Bosque, Bobo (liste bununla sinirli degil) maliyetleri goze alindiginda bile mukemmel transferlerdir. Q7 ve Guti'nin verecegi meyveye bakmak lazim, ama tutmazsa kizacak bir durum yok. Sonucta para verilip risk alindi ve sepete konulan yumurtalar koc yumurtasi.


Benim sinirlendigim taraf genel transfer politikasidir. Gecen sene Zapo'nun yillik ucretinin bir bolumu Besiktas tarafindan karsilandi. Delgado'nun guneslenme parasini da eklersek gecen sene Guti'yi aldik da oynatmadik gibi oluyor. Ayni sekilde Q7'yi gecen sene Tabata formatinda transfer etmistik zaten. Bir de borclarin faizini eklersek Raul'u da cikardik sayilir. Bunlari gormeden "Demiroren cozdu bu isi, Kral Haldun oldu yasasin yeni Kral Adali" diye hava alanina futbolcu karsilamaya gitmek biraz acelecilik. Neticede Real Madrid'den teknik director getirme filmini yakin zaman once seyretmistik. Ocak'ta Ozdilek yuvaya donerse kimse sasirmasin.

Hava alanina futbolcu karsilamaya gidenler ve imza toreni sirasinda yetmez diye bagiranlar arasinda Denizli macinda dayak yiyenler varsa, onlari Ismet Inonu degil Jimi Hendrix bile kurtaramaz, onu da belirteyim. Her yildizin bir maliyeti vardir. Bazilari stada giremeyen baskanin vizesi olur, oburleri bilet fiyati enflasyonuna yol acar.

Artik sinirlenmekten ve kizmaktan biktim, hayirlisi olsun diyorum. Askere gitmeden once bir iki topuk gorursek amenna, degilse de EPL emrimize amade.

19 Temmuz 2010

Besiktas Yazmanin Dayanilmaz Agirligi


Besiktas'in herhangi bir uzun vadeli plani olmadigi acik. Gelecek senenin taktik planlarini, kadro tahminlerini yapma mevsimini hangi yabanci gonderilsin diye tartisarak geciriyoruz.

Anlamadigim sey taraftardaki genel heyecan.

Bir kere yildiz getirmek bana gore bir basari degildir. Herkesin bir piyasa fiyati vardir. Ustune Turkiye'ye gelme primi vermek suretiyle parayi basip alirsiniz. Ha, para Tabata'ya gidecegine Q7'ye gitsin, en azindan tutar bir tarafi var. Ama Dijiturk'ten alip Inter'e vermenin sihirli bir yani yok.


Ikincisi kadro planlamasi yerlerde surunuyor. Bonservis icin toplam 13 M Euro gomdugumuz Delgado ve Tabata'dan biri gidici. Gecen senenin en buyuk sorunu yabanci sayisiyken yabanci getirmek, onceki transferleri yalanlamaktan oteye gitmiyor. Hadi Q7 yildiz, Guti'nin topugu sihirli anladik da Hilbert nedir kardesim? Kim aldi, kimin yerine aldik? Kotu futbolcu oldugundan degil, sadece mevcut sablonda kendisine nerede yer verilecek? Daha Fink'i oynatmaktan aciziz, Holosko'nun bolgesine yabanci aliyoruz. Besiktas yonetimi kadroya ideal 11'lerini yazsinlar bakalim. En az 7 yabanci yoksa kadro yazmayi bilmiyorlar demektir. Bu beyin jimnastigindan sonra sonra bir de takimin 2015'teki kadrosunu tahmin etsinler. Ibrahim Uzulmez disinda banko biri yok diyebilirim.

Besiktas'in basari yolu Fenerbahcelilik'ten gecmiyor. Maddi yarista kazanma sansi yok. Besiktas'in taraftar sayisi, medya etkisi ve geliri daha dusuk seviyede. Eger rakiplerinin uzerine cikmak istiyorsa kaynaklarini akillica kullanmak zorunda. Bu altyapidan katma deger yaratmak olur, transfer agini genisletip yetenekli gencleri takima kazandirmak olur vs. Aksi halde Q7'yi alirsiniz, ama rakipleriniz R9'u getirir ve yine geride kalirsiniz. Yani kaynak arttirmak iyi hos da rakibiniz sizden bir fazlasini yapabiliyorsa yetersiz kalir. Kaldi ki artan kaynakta Besiktas'tan cok Dijiturk'un payi var. Bu biraz Carlos Ghosn onderliginde Nissan'in Toyota'yla basa cikma planiyla ortusuyor. Toyota daha buyuk sirket oldugu icin satin almada, uretimde verimliligi daha yuksek. Onun icin Nissan tasarima ve farkliliga agirlik vererek 350Z, GT-R, Infiniti G-35 serisi gibi heyecan yaratan modellerle kendisini rakibinden ayristirdi (kaynagin verimli kullanilmasi). Su asamada nominal olarak Toyota hala daha karli olmasina ragmen arac basina dusen karda Nissan onde. Ayni zamanda Renault ile birlesip olcek ekonomisi kazanmak hedeflendi (kaynagin arttirilmasi).


Mustafa Denizli Besiktas'i kotu ve eski kafali futbol oynayan bir takimdi. Kadro kalitesinin altinda sonuc alindi. Ancak kendisinin liderlik vasfi ve yonetimi idare edebilmesi nedeniyle mevcut duzende alternatifi yok. Bernd Dayi (Stalkerjean'a selam olsun) kendinden onceki Demiroren hocalari gibi teknotrat. DK kazanan Del Bosque, oyuncu yetistirme uzmani Tigana gibileri peynir gemisine dayanamayarak ayrildi. Zapo'nun "artik adam adama yerine alan savunmasina geciyoruz" seklinde vahim bir tespiti var bu seneyle ilgili. Sonunda Besiktas 1980'leri futbol teknik ve uygulamasi alaninda geride birakacak. Ancak iki uc maglubiyet sonrasi Demiroren soyunma odasina inip "dummkopf Bernd, takim niye oynamiyor" dediginde Dayi'nin tepkisi ne olacak muamma. Besiktas o kadar kotu yonetiliyor ki teknik direktorun futbol bilgisi, beceriksiz insanlarla gecinebilmesinden daha onemsiz.


Beni en cok uzen, taraftarin transfer gazina gelmesiyle bazi seylere goz yummasi. Cepten odenen bonservislerin diyeti Demiroren'in neredeyse bir yil aradan sonra tribune gitmesi olarak geri dondu. Kimse de gikini cikaramadi. Denizli maci dayagi yildiz transfer edilerek sindirilebiliyorsa tribun karakterini kaybetmis demektir.

5 Haziran 2010

Nosti


Besiktas'in sonunu gordugu sozlesmelerinin sayisi feshettiginden daha azdir. Sponsorlar, futbolcular, teknik direktorler, menejerler farketmeksizin absurd kontratlar yapilip cok agir bedellerle iptal ediliyor. Yonetim surekli altindan kalkamayacagi yukumlulukler altina giriyor.

Bu sefer piyango Mustafa Denizli'yi vurdu. Sagligi birkac ay onceki sozlesme imzalama pozlarindan itibaren bozulmadigina gore yapilan sozlesme yalanin onde gideniydi. Neyin ne oldugu zaten belli, Noat Samisa'nin bloguna Mustafa Denizli'yle devam karari hakkinda 4 Nisan 2010 tarihinde soyle bir yorum yapmisim:

"Bence bu sozlesme diger bircok sey gibi gostermelik. Ligi 4. bitirirsek "yiprandim, birakiyorum" dedirtilerek kovulabilir Denizli. Keza sozlesme yenilenen oyuncularin olasi kotu performansi uzun vadede kontratlardan daha belirleyici olur."

Cifte kupayi alirken sevincten aglayanlar Mustafa Denizli'nin altini oymaktan hic cekinmediler. Ayip nedir bilmiyor bazi kodamanlar. Galiba Eyes Wide Shut bir aile yapisiyla buyumusler. Hadi hinlik pesindesiniz anladik, basina sizdirmayacak kadar bile kafaniz calismiyor mu?

Denizli'nin eski moda futbol anlayisini begenmiyorum. Bana kalirsa iyi bir taktisyen degil, modern futboldan da pek cakmiyor. Ancak Ibrahim Uzulmez'e taktigi kaptanlik bandi 1000 tavsana bedeldir gozumde. Liderlik vasfi ve zekasiyla mevcut yonetimin integralinden kiymetlidir. Hakiki bir Besiktas'li olarak yonetim seviyesinde kalip Besiktas'in sozcusu, temsilcisi, idarecisi olmasini gonulden isterdim.

Takimin saha patronu olmadan transfer yapmaya devam eden bir guruh tarafindan yonetilmek kufrunu bize yasattiklari icin kongre uyelerine tesekkurlerimi sunarim. Aynen boyle devam, hic bozmayin.

Mourinho hakkinda ne dediysem yeni gelecek hoca icin de tekrarliyorum:
1) Yuksek tazminat bedeli.
2) Ellerin buyumedigine dair doktor raporu.

31 Mayıs 2010

Besiktas 2011 v.2

Redmancan telefonda fikir jimnastiginden blogda pratige dogru beklenen hamleyi yapti sonunda. Yonetimin bizim kadar takim ustunde dusundugunu sanmiyorum, cunku butun isaretler hic dusunmedikleri yonunde. Yabanci sayisi problemi varken gidip Q7 fantezisine girismeleri hakikaten inanilmaz. Diger branslari gectim futbol takiminin oyuncularinin bile maaslari zamaninda odenemezken bidon d'or'a para sacmaya calismalarini, hatta onu bile becerememelerini ibretle izliyorum.

Her sene basinda takimla ilgili kafamizda planlar yapariz. Suraya su oyuncu gelsin, bu sene soyle bir formatta oynayalim gibi fikir yuruturuz. Bu dogrultuda modern futbolun getirileri, rakiplerin konumu ve ligin kimyasi gibi parametreleri goze alarak projeksiyonlar yapmaya calisiriz. Adet yerini bulsun diye tahtaya bir takim yaziyorum ama yonetimin sacma sapan transferlerle, Mustafa Denizli'nin corba futbol anlayisiyla olacak is degil.

Redman'le futbol dusuncesi olarak ortusuyoruz. Onceki postta kurdugu 4-3-1-2 tutarli ve pratige gecmesi mumkun. Asimetrik kanat hucumu dengesi, kalabalik orta saha ve Holosko'nun Bobo'ya yaklasmasi bazinda ilerlemesi lazim Besiktas'in. Bu surecte Ismail ve Necip'in takima entegre olmasi, kadro yapisinin korunmasi gerekir.

Ayni mentalite fakat farkli bir uygulamayi oneriyorum ben de: 3-6-1. Sahsi fikrim Mircea Lucescu'nun Turkiye'ye gelmis en iyi taktisyen oldugudur ve onun 100. yil formatindan esinlendigimi soyleyebilirim.


Savunmada Sivok ile Ferrari zaten mukemmel oyuncular. Toraman geriye yaslanildiginda top karsilayabilecek hamle yetenegine sahip. Hem kafa topuna cikabiliyor hem de suratli. Surati sayesinde hucumlarda Sivok'un serbest adam olarak ileri cikmasi saglanabilir. Genel trend tek forvet oldugundan Ferrari ile Toraman arkadaki boslugu tamamlamak icin yeterli olacaktir. Biri oyun zekasi ve pozisyon alma bilinciyle, oburu fiziksel kapasitesiyle isi kotarabilecek seviyede. Sivok geriden cikarak serbest oyuncu sifatiyla rakibin dengesini bozmakla yukumlu. Oyun setine gore kanattaki fazla sayi, gobekteki bire bir eslesilmeyen ekstra kosu veya ters kanatta paylasilmayan adam olabilir. Bu katkiyi bu seneki Genclerbirligi macinda dogacladi, ancak planlanmis veya surekli denenen bir hucum seti degildi. Scolari'nin 2002 Brezilya'sinda bu isi Edmilson yapiyordu (Kosta Rika'ya attigi gol). Lucescu'nun 100. yil kadrosunda ise uc stoper de donusumlu olarak cikmakla beraber aslan payi Zago'ya aitti (Genclerbirligi maci, videoda 25. saniye).

Rakip merkez forvet + destekciyle oynadigi zaman destek forvetin kosulari tandemleri cok fazla zorluyor. Destekciyi kovalamakla yukumlu onlibero konsantrasyon eksikligi yasarsa 2'ye 2 kaliniyor ve alan paylasimi dagiliyor. Ceza yayinda mutlaka fazla adamdan yanayim. Bunu ya 3'lu savunmayla yaparsiniz, ya da cift on stoperin kademeli oynamasiyla (biri Carrick gibi geriye cekilirken oburu Fletcher gibi onde basacak).

Kanatlar 3'lu sistemin en fazla yuk binen taraflari. Klasik 3-5-2'den farkli olarak asimetrik kullanimdan yanayim. Ismail ileriye rahatca cikabilmeli. Bunun sonucu olarak ortasahada enerji seviyesi daha yuksek olan Ernst'in ona yakin oynamasi faydali olur. Ayriyeten ters V seklindeki hucum attindaki Nihat'in gobege kacmasi suretiyle Ismail'e koridor acmasi gerekir. Ters kanatta stoper fizikli Fink alanini kapatacak kapasitede. Ondan beklentim rakibin sol acigini kilitlemek ve yavas tempolu oyunlarda pas trafigine katkida bulunmak. Karsilastirmak gerekirse gol + asist sayisini Ismail'de 10, Fink'te 3 olarak beklerdim bu sablonda.

Ortasahanin aciklanmasi gereken fazla bir tarafi yok. Oyunu cift yonlu oynayan, degaj karsilayabilecek kadar kafa vurabilen ve ayaklarina hakim enerjik iki oyuncudan olusuyor. Necip gecen sezonun belki de tek kazanimiydi hakikaten. Normalde genc oyuncu piyasaya cikarken topla ne yapabildigine ve skora ne kadar centik atabildigine bakilir. Ornegin Ismail Koybasi ayaklarina hakim ve sutu var diye iyi bek zannediliyor, halbuki degil. Kademesini kaybediyor, anlamsizca topa cikip alanini bosaltiyor vs. Necip de tam tersi. Topu sol dizinden sag kulakmemesine alamiyor belki ama karar verme yetenegi ve alan parsellemesi muazzam. Ne zaman acele etmesi gerektigini biliyor. Fizigi de tipik poposu yere yakin yetenekli Turk gencinden (Serdar Ozkan, Arda Turan) cok daha gelismeye yatkin. Bir kere ense kalin, omuzlar genis. Ust yapi kuvveti kazanmaya musait. Ornegin Arda Turan'in oyun zekasi ve yeteneginin vaadettiklerini gerceklestiremeyecegini dusunuyorum cunku cigerleri ve vucut yapisi musait degil.


Ters V hucum 3'lusu secimim hucum setlerine yoneliktir. Nihat'in sola yakin, ice kacan sutor forvet olarak kullanilmasindan yanayim. Yuzu kaleye donuk, stoper markajina girmeden ancak ceza yayindan da kopmadan oynamasi gerekir. Ice kacmasi hem sag ayagiyla sut imkani taniyacaktir, hem de Ismail'in cevreleyici kosulari icin kulvar acacaktir. Holosko ve Bobo'nun birbirine yaklastiklarinda yarattiklari sinerjiye defalarca sahit olduk. Bunun tepe noktasi 4-2'lik FB kupa macidir. Fink'in daha defansif rolu nedeniyle Holosko'nun sag acik koridorunu doldurmasi gerekir.

Bobo anlatilmaz yasanir.

Bu kadro ve sablonu kurarken yaptigim iyimser varsayimlar var. Birincisi Ismail'in kendisini daha ileri noktalara tasiyabilmesi ve tempolu oynayabilmesidir. Ikincisi Necip'in pas alisverisinde edilgen kalmamasi ve topa hakim olunmasi gerektiginde aktif olmasidir. Ucuncusu Nihat ve Holosko'nun defansa gomulme durumunda kanatlara acilarak rakip takimin beklerine alan birakmamalaridir. Dorduncusu rakip onliberonun oyuna fazla girmemesi ve savunma 5-4-1 setinde gobekte 2'ye 3 yakalanmamaktir (bunu en ust seviyelerdeki takimlar bile cok az yapiyor, onliberolar fazlasiyla gomulu oynuyorlar), Sonuncusu ve en onemlisi Sivok'un serbest oyuncu olarak karar verme yetenegini skor centigine donusturmesidir (direkt ve endirekt olarak).


Yonetimin kadroya dokundugu anda kesin birseyleri yanlis yapacagindan eminim. Mesela Aurelio transfer edilse (normal sartlarda sevinirim) Endulus ihya olur. Onun icin transferi minimal kilmakta fayda var.

Mevcut kadroda stoper yedegi yok. 3'lu savunmalarda minimum 2 tane siritmayan oyuncu gerekir. Nitekim yine soyluyorum, Zapo kalsin. 5. stoper altyapidan bulunur kismetse.

Orta sahanin gobegini Inceman yedekler, bence yeterli bir oyuncudur. Manisaspor'da kendine guveni yerinde ve zindeyken gosterdigi performans, bu rotasyonu kotaracak seviyedeydi.

Ekrem Dag ve Ibrahim Uzulmez kanatlar icin ideal B planlari. Ekrem futbol cahili oldugu icin ne defansin (bek) ne ofansin (acik) son hattina uygun. 5'li ortasahada yerini kaybettiginde arkasinda kademe olur, hucuma ciktiginda da son pasi vermek zorunda kalmaz. Uzulmez 100. yilin sol hafiydi zaten.

Ileri 3'luyu Delgado, Tello ve Nobre desteklemek durumunda (Tabata'ya yer yok). Tello gobek rotasyonunda ustune baski yemeyecegi maclarda oynayabilir. Gonul isterdi ki Batuhan kalip bu sene 10'u ilk 11 olmak uzere 25 mac yapsin, ama yonetim kolayi tercih ederek kar realizasyonunda bulundu. Uc sene sonra 10 birim degerinde olacak cevheri bu sene 2.5 birime satmak Optum kib bye'a mahsus.

Kalede Rustu/Hakan paylasiminda kararsizim. Bir yandan devir teslim isleminin cok da fazla ertelenmemesini istiyorum. Obur yanda Rustu'nun maliyeti ve saha ici sakinligi duruyor. Tercihim Hakan'dan yanadir. Kale ona birgun teslim edilecekse o gun bugun olmalidir, degilse de gonderilmelidir.

Bakalim yonetim kadroyu transfer doneminde nasil yamultarak islemez hale getirecek.

29 Mayıs 2010

Transfer Sezonu ve 2010-11 Uzerine Guzellemeler

Besiktas icin 2009-10 sezonu nereden bakarsaniz bakin son derece basarisiz gecti. Cift kupayla kapatilan bir onceki sezonun ardindan Sampiyonlar Ligi'nde grup sonunculugu, ligde 4.'luk, Super Kupa maglubiyeti ve kupaya erken veda tabii ki her turlu beklentinin altinda kaldi. Takimin Sampiyonlar Ligi'nde - Turkiye'den tek takim olarak - oynamis olmasina ragmen borcuna borc kattigi, sampiyonlukla deger kazanmis oyuncularinin hicbirinden maddi gelir elde edemedigi, ve eldeki genc oyunculara yeteri kadar gelisme firsati vermedigi de goz onunde bulunduruldugunda hakikaten 2009-10 sezonunun hicbir tutar tarafi olmadigini rahatlikla soyleyebiliriz. Besiktas bu kosullar altinda transfer sezonuna giriyor ve yonetim - her zaman oldugu gibi - problemi para harcayarak ve "yildiz" oyuncu transfer ederek Fenerbahce'den rol calarak cozme yoluna girmis gozukuyor. YD ve yonetiminin capsizligi benim icin surpriz degil ancak camianin da Quaresma trenine bindigini gormek gercekten endise verici.

Buradan belki yuz kere soylemisizdir, bir kere daha soyleyeyim: BESIKTAS FENERBAHCE VE GALATASARAY GIBI DAVRANARAK ONLARIN ONUNE GECEMEZ. Cunku Besiktas'in ne onlar kadar cok taraftari, ne de onlarla uzun vadede boy olcusecek maddi imkanlari var. Gosteris, reklam, yildizlar, helikopterler, havai fisekler bu kulubun DNA'sinda yok. Uzerine giydirilmeye calisildiginda da sahte ve sakil duruyor zaten. Besiktas'in 5 senede 5 sampiyonluk, tek buyukluk, cumhuriyetlik gibi iddialari da olmamali. Bu kulubu digerlerinden ayiran, bizi kendine sevdalandiran degerleri tevazu, sabir, sadakat, mahalli doku, ozune duskunluk, uzun vadeli planlamaya yatkinlik ve bu dogrultuda daha niceleridir - ya da en azindan bu yonetim kulubu kirletmeye baslamadan once boyleydi. Okdugunuz yazinin amaci, sadece bu pencereden eldeki kadroya bakip - yonetimi izole ederek - yeni sezon icin ne yapilmasi gerektigine dair fikir jimnastigi yapmak - neticede pratige donusme ihtimalinin 0% oldugunu bilerek tabii ki...

DIZILIS, SISTEM, MAKRO DINAMIKLER
Bir takimin kadro yapilanmasindan bahsetmeden once oynanacak futbola dair vizyonunun ortaya konmasi lazim. Bu analizi dogru yapabilmek icin de eldeki kadronun guclu ve zayif yanlarinin degerlendirilmesi gerek. Mustafa Denizli, gectigimiz sezon hicbirsey yapmadiysa kuvvetli bir savunma hattini takima oturtmayi basardi. Sivok-Ferrari ikilisi onlerindeki ortasaha ile birlikte Sampiyonlar Ligi olceginde dahi fazlasiyla yeterli bir savunma bloku olusturdular. Benim bu duzen icin yapabilecegim tek elestiri takimin cogu zaman fazla koruyucu bir tutumla savunma hattini gerektiginden daha geride oynatmasi uzerine olabilir. Bu tercihin cogu zaman Besiktas'in daha zayif rakiplere karsi oyunu rakip yarisahaya yikmasini zorlastirdigini dusunuyorum. O yuzden bence bu sezon icin yapilmasi gereken mevcut gobek ikiliyi degistirmeden - oyuncularin istikrarli bir sekilde beraber oynama avantajindan da yararlanarak - geri dortluyu daha onde oynamaya zorlamak olmali. Denizli'nin sezon basinda israrli bir sekilde denedigi ancak sezon kopma noktasina gelince vazgectigi, oyunu gorece geride kabullenip rakibin geride biraktigi bos alanlara Bobo, Holosko, Nihat, Tello gibi genis alanda etkili isimleri sokmaya dayali oyun duzeni, rakiplerin 75%'inin Besiktas'a karsi maca 1 puana razi olarak ciktigi Turkiye Ligi'nde basarili olamadi. Ayrica Ferrari ve ozellikle Sivok topla oldukca iyi savunma oyunculari. Onlari one cikarmak hucum setlerine katilmalarini saglayacak ve takimin ortasaha gucunu yukseltecektir. O yuzden ilk onerim Besiktas'in savunmasini daha onde oynatmasi.

Bu analizin anahtari yukarida bold harflerle yazili cumle aslinda. Turkiye'de sampiyonluga oynayan takimlar icerideki tum maclarini ve deplasmandaki maclarinin yarisini sahaya yenilmemek icin cikmis rakiplere karsi oynuyorlar. Bu da ligde yuksek puan hedefleyen takimlarin kapanan savunmalari acmak icin sistematik bir cozumu olmasi gerekliligini beraberinde getiriyor. Strateji agirlikli her oyunun amaci, sahada bir tur esitsizlik yaratip bu esitsizligi avantaja donusturmektir. Bu yuzden kazanmaya calisan oyuncu oyunun herhangi bir alaninda sayisal avantaj yaratmayi, kaybetmemeye calisan her oyuncu da rakibin hamlelerine bire bir cevap vermeyi amaclar. Lucescu'nun Besiktas'i ve Gerets'in Galatasaray'i bu teoriyi mukemmele yakin uygulayan takimlara dair aklima gelen ilk iki ornek. Bahsettigim sayisal avantaj Lucescu'nun Besiktas'i icin ligin neredeyse tamami tek on libero lie oynarken buna karsilik kullanilan cift ofansif ortasaha, Gerets'in Galatasary'i icin ise iki stoperli dortlu savunmalara karsi 2 (zaman zaman 3) santrafor, 2 asiri ofansif kanat, ve 1 "10 numara" idi. Tabii ki oyun 11'e 11 oynandigi icin iki takim da sahanin bir bolgesinde sayisal avantaj kazanmak adina belirli fedakarliklar yapmak zorunda kalmislardi. Bu bedeli Lucescu dortlu savunma yerine uclu savunma oynatip kanat ataklarindan feragat ederek (Romen teknik adamin Besiktas'i calistirdigi donemde son cizgiden ceza sahasina yapilan orta sayisi bir elin parmaklarini gecmez), Gerets ise ortasahayi baypas edip oyunu ortasaha cizgisinden ceza sahasina sisirilen toplara yigmak zorunda kalarak odemislerdir. Ancak iki takim da elde ettikleri avantaja karsi odedikleri bedeli minimize ederek son derece basarili olmuslardir. Neticede 85 (Besiktas) ve 83 (Galatasaray) puanla 3 puan/34 mac uzerinden oynanan sezonlarin en yuksek puanli iki sampiyonunun bu takimlar olmasi kesinlikle rastlanti olarak gorulmemeli.

Peki gunumuz Turkiye Ligi'nde Besiktas bu tarz, kendini rakiplerinden ayiracak bir avantaj yakalayabilir mi? Bence bunun cevabi ligi hali hazirda domine eden trendin analizinde gizli. Gectigimiz sezona baktigimizda buyuk takimlarin tamami dahil olmak uzere ligin buyuk cogunlugunun bir tur 4-3-3/4-2-3-1 turevi ile oynadigini goruyoruz. Merkez forvet yaninda dolasarak oynayan ikinci forvetli 4-4-2'lerin de (bkz. Makukula/Cangele'li Kayserispor) bu analiz acisindan 4-3-3/4-2-3-1'den bir farki olmadigini ekleyeyim. Bu dizilislerin Turkiye'de uygulanan varyasyonlarinin ortak noktasi, her birinin dortlu ortasaha, iki savunmaya donuk ortasaha, bir ofansif ortasaha/10 numara/gezici forvet, iki hucuma donuk kanat oyuncusu ya da kanat forvet, ve tek merkez forvet kullanmis olmalari. Yani cok kabaca gunumuz Turkiye Ligi'nin dizilis trendi 2 stoper, 3 merkez orta oyuncu, 2'ser kanat oyuncusu ve 1 merkez forvet olarak ozetlenebilir. Besiktas'in basarili olmak icin bu trendi, eldeki kadroda kokten ve pahali degisikliklere gitmeden kendi avantajina donusturmesi lazim. Dar ortasahali bir 4-3-1-2 bunu pekala basarabilir. Bahsettigim trende kiyasla kullanilacak 3'e karsi 4 merkez oyuncu ve 2 forvet Besiktas'a sezon boyunca rakiplerini acma konusunda onemli bir avantaj saglayacaktir. Bunun karsiliginda 4-3-1-2'nin en buyuk problemi olan ortasahanin darligi ve bunun savunmanin kanatlarina yapacagi olumsuz etki bir dezavantaj olarak gosterilebilir, ancak Turkiye'deki iyi hucumcu bek eksikligi goz onunde bulunduruldugunda bunun elde edilecek avantaja karsilik son derece makul bir bedel oldugunu dusunuyorum.

Ve son olarak gecen sezon basinda oldukca dert yandigimiz ve bence Besiktas'in sezonuna mal olan kadrodaki performans/maas dengesizligi. Toplamda Besiktas'a Tello'nun 25%'i kadar katki yapmamis olan Delgado ve Tabata ikilisinin takima 13M Euro bonservis ve yillik 4M Euro'ya mal olmasi (Tello Besiktas'a bonservissiz geldi ve senede 900,000 Euro'ya oynuyor), hicbir futbol tartisinda Bobo'nun yarisi kadar deger gormeyecek olan Nobre'nin onun iki kati kadar para almasi, iki senede toplam 5 resmi golu olmayan Nihat'a Holosko'nun 3 kati maas odenmesi gibi sacmaliklar benim icin yasanan berbat sezonu aciklamaya yeterli. Besiktas eger basarili olmak istiyorsa kesinlikle kendisine duzenli bir sekilde ust duzey hizmet vermis oyuncularina haklarini vermeli, aldigi paranin hakkini verememis oyunculari da takimdan ayiklamali. Takimin yuksek kariyerli ve sahadaki performansi ile herkesin saygisini kazanmis isimleri Rustu, Ferrari, ve Ernst'in tavan olarak belirlendigi, Bobo, Sivok, Holosko'nun ikinci bandi olusturdugu bir maas politikasi Besiktas'in basarisi icin cok kritik bir rol oynayacaktir.

KADRO YAPISI

Peki bu vizyon cercevesinde kadro nasil sekillenmeli? Degerlendirmesi asagida:

Kale
Rustu sene basindaki sorunlarina ragmen yine iyi bir sezon gecirdi. Tecrubesi, agir basliligi, ve liderligi Besiktas icin son derece onemli diger artilari. Hakan da ligin en iyi yedek kalecisi olarak fazlasiyla yeterli bir ikinci kaleci. A2'nin gelecek vaad eden kalecisi Umut Kaya da ucuncu kaleci olarak eklendiginde bu rotasyonun Besiktas'in basini agritmayacagini soyleyebilirim.

Savunma
Savunmanin gobeginde Sivok-Ferrari Turkiye'nin en iyi ikilisini olusturuyorlar. Ferrari'ye cok sakatlandigina dair yoneltilen iddialari anlamak mumkun degil. Arguman nedir bilemiyorum zaten, adamin yuz kemikleri daha mi saglam olmaliydi mesela? Ancak dedikodularin aksine bu yonetimin bile Ferrari'yi gonderecek kadar sacmalayabilecegini dusunmuyorum. Bu ikilinin arkasina ust duzey bir yedek alinmasi gerektigi ise asikar. Ferrari ve Sivok'un ayni anda sahada olmadigi her macta iki Ibrahim tarafindan yapilan bireysel ve pozisyon hatalari Besiktas'in canini fazlasiyla yakti bu sezon. Benim aklima iki opsiyon geliyor. Ilki Zapotocny'nin takima geri donmesi. Maliyet acisindan en mantiklisi bu olacaktir. Yerli bir alternatif dusunulecekse de Galatasaray'da gozden dusen Servet alinabilir. Rijkaard'in oynattigi sitemde belki de tek onemli eksikligi olan acik alanda cabukluk problemiyle her mac yuzlesmek zorunda kalan Servet, bence hala Turkiye'nin en iyi stoperi ve Sivok ya da Ferrari'nin yaninda benzer sorunlar yasamayacaktir.

Savunmanin saginda Ibrahim Toraman gerek istikrari gerekse takimin fizik direnci/hava hakimiyeti/savunma gucune katkisi sebebiyle gayet yeterli. Yeri geldiginde on stoper oynayabilmesi de bir baska artisi. Sakatlik/cezalarin takimi zorladigi donemlerde stoperde de 4. opsiyon olabilir. Yani cok yonlulugu de onemli bir aset. Arkasindaki Ekrem ve sezon sonuna dogru gosterdigi performansla herkesi heyecanlandiran Ridvan yeterli alternatifi olusturacaklardir.

Sol bekte Ismail/Ibrahim Uzulmez tandemi sorun yasatmayacaktir. Ozellikle ikinci sezonunda Denizli'den daha fazla forma sansi buldugu takdirde Ismail taraftarlara hos bir surpriz yapabilir. Defansif anlamda onemli eksikleri oldugu gercek, ancak gerek savunmanin geri kalaninin uyumu, gerekse ortasahanin savunma direnci bu eksikligi kapatmaya yeterli olacaktir. Ibrahim ise her sene uzerine birsey koyarak ve fizikman hicbirsey kaybetmeden futbolunu oynamaya devam ediyor. Ismail beklenen sicramayi yapamadigi takdirde 10 senedir yaptigi gibi kanadinin yukunu yine kendi basina cekecektir. Ekrem de sakatlik ve cezalar durumunda 3. alternatif olarak yeterli bir isim. O yuzden sag kanatta oldugu gibi sol kanatta da bir problem yasanacagini dusunmuyorum.

Orta Saha
Ernst'in yeri ve Besiktas icin onemi tartisilmaz, hazir oldugu surece onun sirtindan kimsenin formasini alabilecegini sanmiyorum. Eldeki isimlerden Fink de gectigimiz sezon oldukca iyi bir performans gosterdi ve takimin onemli dislilerinden biri olmayi basardi. Ancak maclarin 90%'inda sadece 6 yabanci oyuncu kullanilabilecegi dusunuldugunde bu pozisyonda ciddi bir yerli alternatif sikintisi oldugu goze carpiyor. Bu da gectigimiz sezon Bobo ve Holosko ozelinde ciddi sikintilara yol acti. Oyle ki Besiktas'in herhangi bir macta Ernst ve iki yerli oyuncu ile orta ucluyu rahatlikla kotarabilecek kadroyu kurmasi basari icin kacinilmaz bir gereklilik kanimca. Oyleyse buraya iki isim bulmamiz lazim. Bunlarin ilki gectigimiz sezonun belki de en buyuk artisi olan Necip olmali. Genc oyuncu oynadigi kisa bolumlerde gosterdigi olgunluk ve gozle gorulur yetenegiyle bence formayi hak ediyor. Hatta soyle soyleyeyim, Besiktas'in Necip'i oynatmama gibi bir luksu oldugunu dusunmuyorum. Geriye sahibini bulmasi gereken bir forma kaliyor ve kadroda bu pozisyona gozumuz kapali yazabilecegimiz bir yerli isim yok ne yazik ki. Ugur, Ekrem, Ibrahim Toraman kisa donemler icin burayi idare edebilecek olsalar dahi takimin ideal 11'ine yazilacak duzeyde oyuncular degiller. Oyleyse bu pozisyona takviye yapilmasi gerekli. Turkiye liglerinde makul fiyata alinabilecek bu seviyede bir oyuncu oldugunu dusunmuyorum (Trabzonspor'lu Selcuk dusunulebilir ancak fiyat/performans bakimindan iyi bir transfer olacagini dusunmuyorum). Yurt disinda ise Turk pasaportu tasiyan alternatifler var. Aklima gelen ilk isim biraz ucuk olsa dahi Hamit Altintop. Ulkemizin evrensel olculerde en gecerli futbolcusu olan Hamit'in Bayern Munih'teki sozlesmesi sona ermis durumda ve ikna edilebilirse kendisine odenecek ucretin hakkini verecektir. Ancak acikcasi Sampiyonlar Ligi finalinde oynadiktan sonra Turkiye'ye ve Besiktas'a gelmesi cok dusuk ihtimal. Dusunulebilecek diger isimler ise Aurellio, Gokhan Inler, ve Nuri Sahin. Dort isim de ihtiyaci fazlasiyla karsilayacaktir ancak ihtimaller dogrultusunda alinmasi en olasi isim Aurellio. Ispanya'da ciddi sakatliklar yasadi ancak eger fiziksel olarak toparlandiysa makul bir fiyata alinabilir. Kucuk bir not olarak alinmasi hic mumkun gozukmese de Kibris vatandasi olmasi sebebiyle yerli statusunde oynama sansi olan Everton'li Leon Osman'in adini da olasi adaylar arasina ekleyelim. Kurulacak bu uclunun arkasinda Fink, Ugur, Ibrahim Toraman, Ekrem ve hatta zaman zaman Sivok yeterli derinligi olusturacaktir.

"10 Numara"
Takimdaki dengelerin yerine oturtulmasi gerektigini dusundugum icin buraya Tabata ya da Delgado'nun ismini direkt olarak yazmayacagim. Bu iki isim bir kenara kondugunda eldeki kadrodan bu pozisyonu kotarabilecek tek isim Tello. Yusuf'u da mac basina 5-10 dakikadan hesap edebiliriz. Ancak yine de sadece Tello/Yusuf ikilisi dusunuldugunde burada bir alternatif eksikligi oldugu tartisilmaz. O yuzden iki yoldan birine basvurmak gerekli; ya Delgado veya Tabata'dan bir tanesinin sozlesmesi yeniden duzenlenerek rotasyon oyuncusu noktasina indirilmeli ya da ikisi de elden cikarilarak buraya yerli bir transfer yapilmali (yerli transfer kontenjanda yer acarak savunmada Zapotocny'nin takimda tutulmasini saglayacak ve transfer maliyetini azaltacaktir). Ancak hal-i hazirda - Arda hesaba katilmadiginda - bu isi kotarabilecek yerli bir oyuncu oldugunu dusunmuyorum. Volkan Sen denenebilir ancak bugune kadar iki forvetin arkasinda "10 Numara" olarak oynadigi mac sayisi bir elin parmaklarini gecmedigi ve odenmesi gereken yuksek bonservis bedeli dusunuldugunde cok riskli bir transfer olacaktir. O yuzden ilk yol daha mantikli ve makul olani olarak goze carpiyor. Ben oyumu Delgado'dan yana kullanirim ancak sozlesmesini gozden gecirmeyi kabul etmedigi takdirde Tabata'ya ikinci bir sans da taninabilir.

Forvet
Bu blogu ara sira da olsa takip etmis herkes Bobo ve Holosko'ya ne kadar deger verdigimizi biliyordur. Bence Besiktas'in, saha ici ele alindiginda, en buyuk gunahlarindan birisi beraber kadroda bulunduklari 2.5 sene icerisinde bu ikiliye yan yana 5 mac oynama sansi vermemis olmasidir. Benim gozumde modern forvet oyuncusunun sahip olmasi gereken tum ozellikleri (fizik, bitiricilik, topla beceri, hava hakimiyeti, hareketlilik/acik alanda etkili olma, mucadele gucu) bunyesinde barindiran bu ikiliden daha iyisi Besiktas olceginde bulunamaz. Bobo ve Holosko'nun arkasindaki isimler Nihat ve Nobre. Her ne kadar yanlis bir transfer oldugunu dusunsem de kariyeri ve altyapi cikisli olmasi sebebiyle Nihat'in bir sansi daha hak ettigini dusunuyorum. Ancak onun da sozlesmesi en azindan Bobo/Holosko seviyesine cekilmeli. Bu noktada fedakarlik gostermeyecekse de kendisine her seye ragmen gosterilen hosgoruyu hak etmiyor demektir ve o zaman gonul rahatligiyle gonderilebilir. Nobre'yle ise hemen yollar ayrilmali. Takim tarafindan sevilse dahi gectigimiz dort seneki performansi eger herhangi bir seye isaret ediyorsa bu saatten sonra Besiktas'a faydali olacagini dusunmuyorum. Bu durumda 4. forvet icin bir transfer yapilmasi gerekli, ancak senede 10-15 mactan fazlasini oynamayacak bir isim icin cok fazla para harcanmamali. Ideali Batuhan'in takimda tutulmasi olurdu ancak genc oyuncu takimdan gonderildi. Can Erdem bile dusunulebilirdi ancak bugunku haberlere gore o da takimdan ayrilmis. Nihat'in durumuna gore Halil Altintop, Semih Senturk, Colin Kazim, Mustafa Pektemek, Omer Sismanoglu ve daha bircoklari 3. ya da 4. forvet icin dusunulebilir.

Gelenler: Servet Cetin, Marco Aurellio, Mustafa Pektemek
Gidenler: Tomas Zapotocny, Marcio Nobre, Rodrigo Tabata, Serdar Ozkan, Batuhan Karadeniz, Korcan Celikay, Erkan Zengin, Erhan Guven, Ibrahim Kas

Ideal 11:
Yedekler: Hakan Arikan, Servet, Ekrem, Ridvan, Ibrahim Uzulmez, Michael Fink, Ugur Inceman, Matias Delgado, Yusuf Simsek, Nihat, Mustafa Pektemek

Gidenlerden elde edilecek bonservis geleceklerin maliyetini karsilayacaktir. Bu senaryoda toplam maas yukunun de ciddi sekilde azaltilacagini soyleyebiliriz. Besiktas'in transfer doneminde "hayal kirikligi" yaratmak pahasina olsa dahi eldeki kadroyu kucultmesi ve maliyetleri kismasi sart. Ancak maaliyetler dusunulmediginde dahi eldeki kendini ispat etmis isimlere dayali bir duzenin risk/kazanim bakimindan en optimum cozum olduguna inaniyorum. Alinacak herhangi bir Dunya yildizinin, sorumluluklari arttirilip formalari sirtlarina 1. gunden giydirilmis Bobo, Holosko, Sivok, Ismail, Necip gibi isimlerden daha verimli olacagini soylemek mumkun degil.

Isimler uzerinde fazla takilmamak lazim, Servet gelmez, Zapotocny oynatilir, Delgado olmaz, Tabata olur, ya da ikisi de olmaz baska biri bulunur. Onemli olan Besiktas'in istikrarli bir sekilde elindeki degerleri yuceltip gelistirerek ilerlemesi ve ayagina pranga vuran borclarini azaltmaya baslamasidir. Sportif acidan da, ekonomik acidan da bu isin Besiktas acisindan dogrusu budur. Birakalim Dunya yilidizlarini, Necip'e ve Ismail'e forma verelim - kisa vadede de uzun vadede de kazanan siyah-beyaz olacaktir.