18 Ekim 2009

Fasulye, Tahta Ayaklar, Yarim Cigerler

Yillarca ust duzey takimlarda hocalik yapip basarili olan adamlar icin "bir bildigi vardir elbet, ben gormuyorumdur" derim hep. Mesela winner'larin en winner'i Fabio Capello Panucci ve Emerson'un boklarinda boncuk kesfetmis olabilir. Keza Heskey'i ben Ingiltere A2'ye yedek bile yapmam ama Capello hayrini goruyor. Kabulumdur. Hepsinin aciklamasi olabilir. Panucci sakin ve bir bek icin hava hakimiyeti basarili. Emerson gedik kapatir ve sifir pas hatasiyla oynar. Heskey stoperlerle bogusarak Rooney'e koridor acar vs. Bence oynatilmalari icin yetersiz nedenler ama Fabio Hoca farkli dusunup sonuc aldigina gore saygi duymak lazim. Yalniz cok ugrasmama ragmen Mustafa Denizli'nin kendi icinde tutarli mantigini bulamiyorum.

Ibrahim Toraman mahalle futbolu tabiriyle tam bir fasulye olarak ortasahada oynadi dun. Pas dagitma ve pozisyon alma yetisi sifir olan bir topcunun sahanin gobegine konulmasi dupeduz 10 kisi oynatmaktir takimi. Zaten onun pas hatasi takimin acik ara en iyi adaminin kirmizi kartina ve bir penaltiya mal oldu. Stalker'in yazdigi gibi topa sahip olma oranimizin ligin kabiz takimlarindan Kasimpasa'ya karsi, ustelik Inonu'de, %42 olmasi vahim. Ernst'in kaplamasi gereken alan cok artiyor ortasahada cahil birini oynatinca (Ekrem, Toraman). Fink zannediyorum yabanci kontenjani yuzunden Delgado'nun gelmesiyle tazminatla gonderilecek, onun icin kesiliyor. O zaman ne diye elin gavuruna senede 1.5 m Euro gomuyoruz Demiroren aciklasin bakalim.

%42'lik topla oynama orani BJK'nin toplam FQ'sunun ne kadar dusuk oldugunu gosteriyor. Ana nedenler kimin nerede ne yapmasi gerektigini bilmemesi (Ekrem'in pozisyonu nedir Allah icin?) ve bireysel FQ standart deviasyonunun yuksek olmasi bana gore. Tabata'yla Yusuf'un Ekrem'le Toraman'la sinerji yaratmasi Amerikali bir berberin adam gibi sac kesmesinden bile daha dusuk bir ihtimal*.

Bir takimin ilk 11'inde 3 tane tahta ayak varsa top tutmak, oyunun temposunu ayarlamak imkansizdir (tahta ayak: ayagin ahsaptan olmasi nedeniyle sinir sisteminin bulunmamasi, dolayisiyla topa vururken hissedememek, vurus dozajini ayarlayamamak). 100'un ustunde milli maca cikan kaleci Rustu, San Marino taktigiyle eline gelen toplari aceleyle forvetlere dikti inatla. Hani Cordoba olsa, dikilen toplar forvetin iki meme ucunun aritmetik ortalamasina inse bir derece. Ama ayak tahta oldugundan mumkun degil tabii. Rijkaard'in dedigi gibi top keleciye geldiginde stoperlerin kenera acilip sorumluluk almalari lazim. Kaldi ki BJK stoperleri topu oyuna sokabilecek teknige sahipler. Keza Ekrem paldir kuldur bindirir, ancak pozisyonun sonunu getirecek yaraticiliktan uzak. Onu gectim, topun bizde kalmasini saglayacak pas aginin parcasi olacak olgunluga da sahip degil.

Gelelim yarim cigerlilere. Yusuf 35 yasinda. Macin temposu yukseldigi an oyundan dusuyor haliyle. Bobo bu takimda topa vurabilen tek santrafor. Tek adimdan direklere gonderdigi 2 gol vurusu var bu mac (biri girdi, Nobre olsa tingir mingir kaleye dogru durtuklerdi). Ancak surekli oynamamasinin ve kendisine guvenilmemesinin getirdigi fiziksel bir cokus icinde. '90'li stoperin karsisinda bile ayakta duramadi. Tabata ise hem kisa, hem gucsuz, hem de yavas. Ancak dura dura, bir saga bir sola bakarak topuk pasi verir. Dirsekleri acarak kafaya ciksam Tabata'yla omrunden 10 yil alirim Gattuso/Crouch karmasi oyun tarzimla. Boyle olunca rakibe dis gecirerek, bilegini bukerek insiyatifi ele gecirmek imkansiz.

Neticede cok fazla para harcanarak, surdurulebilir olmayan bir kadro kurmamiza ragmen output/input orani 1'den cok asagida. Denizli'ye saygim cok, BJK'liligina da lafim yok. Ama bence futbol gorusu olarak uygun degil bu seviyede. Umuyorum baskaniyla beraber Ocak'ta gider. Baskanindan farki hos gitmesi olur.

* Ulan, nasil anlatirsam anlatayim Akdeniz iklimi gibi sac kesiyorlar. Her taraf ayni uzunlukta dedim, hatta Tarzanca dedim ki anlasin (top 1 inch, side 1 inch, back 1 inch, OK?). Gel gor ki yanlar kisa ve hanzo, ustler orta ve tavuk gotu seklinde kesiliyor. Zannediyorum su asagidaki escinsel kilikli adami hedef bellemis Amerikan Berber Federasyonu, ne kadar delikanli adam varsa hepsini bu salaga benzetelim, ozellikle Redman'i demisler. Benim sair berber Hasan Abi'nin gozunun yagini yiyim. Kotu kestigi zaman bile en azindan BJK muhabbeti ve Tayyip'e laf sokan politik siirleriyle trasin hakkini veriyor.

16 Ekim 2009

Spaghetti Western Insanin Kendine Yakisani Giymesidir


Liseden cok yakin bir arkadasimla muhabbet ettik internetten. Sergio Leone konu basliklarindan biriydi. Spaghetti Western'in babasi kendisi. Filmlerini tekrar seyrettim son birkac haftada. Western trilojisi (A Fistful of Dollars, For a Few Dollars More, The Good, The Bad, and The Ugly) mutlaka seyredilmeli. Karakterleri cok iyi isliyor ve seyirciyi kahramanin olanca cinligine ve cikarciligina ragmen arkasina aliyor resmen. Genellikle ayni aktorleri kullaniyor. Bir filmde kotu adam obur filmde figuran falan olabiliyor. Clint Eastwood Western trilojisinin yildizi, rolunun de hakkini veriyor. Yalniz Once Upon a Time in America'da Robert De Niro'yla calisinca "Sonunda gercek bir aktorle calistim" dedigi icin Clintcan'la bozusmuslar, wikipedi'den ogrendim. Ama hakkaten Robert De Niro muazzam oynamis o filmde. Zaten bos bir filmi yok kendisinin, dunya ezigi Brazil'de bile dokturmus hatta. Once Upon a Time in America dekor, kostum ve produksiyona verilen onemle baska bir film. Sergio'nun fikir babasi oldugu, hikayeyi gelistirip karakterleri yarattigi, uzun emekler sonunda uretilen bir eser. 20. yy.'in basinda New York'un Musevi mahallesindeki cocukluk arkadaslarinin suc alemine girisini konu aliyor. Film agir ilerledigi icin baglantilari kurabiliyorsunuz, yoksa flashback'ler falan biraz kafa karistirici. Filmin Amerika'daki sabirsiz seyirciler icin kirpilmis versiyonu Amerika'da cok basarisiz olmus ama Avrupa versiyonu DVD'sini bulursaniz (veya mininova.org'a basvurursaniz) uzun, olmasi gerektigi gibi seyredebilirsiniz.

Son olarak Leone'den bir alintiyla bitirelim:

"I like Clint Eastwood because he has only two facial expressions: one with the hat, and one without it."

The Good, The Bad, and The Ugly'nin film muzigi:

10 Ekim 2009

Fatih Terim'in Kadro Secimi


Dunya Kupasi elemelerinde adam gibi top oynamadik. Avrupa Sampiyonasi'ndaki mucadele gucu ve mental kuvvetten yoksunuz. Herhangi bir iskeletten soz etmek mumkun degil. Son gunlerin moda deyimiyle B planindan K planina kadar dusunulmus ama A plani kesinlikle yok. Bunlarin hepsini gectim.

Top yuvarlaktir, rakipler iyi asildi yenemedik, oyuncularimiz formsuzdu vs. diyelim, o da kabulumdur. Yalniz milli takim teknik heyetinin aciklamasi gereken birsey var. Elenmisiz artik, ati alan Uskudar'i gecmis. Bundan sonraki hedef Avrupa 2012'de zuhrevi hastalik kapmamak. Bu durumda Ceyhun Eris'le Yusuf Simsek'in oynamasinin nasil bir mantigi olabilir? Diyelim ki ikisi de 3'er gol, 4'er asist yapti. Ne kazanabiliriz ki? 2.5 sene sonra Yusuf'u Bodrum'daki emeklilik yazligindan milli takima cagiracagiz herhalde. Bu kadar miyopluk bunyeye zarar.

Bir an evvel 2012'deki turnuvada nasil bir takim tasarliyorsak beraber oynatip kaynastirmamiz lazim. Bu Aydin Yilmaz olur, Serdar Ozkan olur, Sercan Yildirim olur, hic farketmez. Ceyhun Eris olmadigindan eminim sadece.

8 Ekim 2009

Tarihinden Baska Tutulacak Tarafi Kalmayan Takim

Son zamanlarda elim gitmiyor yazi yazmaya. Agzini acinca kufur cikan Bilal Aziz'in konugu Emlakci Metin gibi klavyeye dokununca yonetim ve taraftar basta olmak uzere camiaya sallamaya basliyorum, elimde degil.

Denizlispor maci benim icin bir milattir. Icimden birsey koptu kiralik delikanliklarin akli basina yeni yeni gelmeye baslayan taraftara giristigini gorunce. Cokca takip ettim fikirlerini takip ettigim kisiler ne diyor diye. Bir Gurbet Kartali'ni okuyunca yalniz olmadigima seviniyorum. Stalker ve 123golyetmez'den olaylarin ic yuzunu gosteren yazilari gorunce daha bir uzuldum. Babamin FB'liliginden Ali Sen'in Oguz ve Aykut'u kovdugu zaman azinda kalan kotu tadi daha iyi anliyorum galiba. BJK'liligim bitmez, cok farkli bir duygu takim tutmak, ama birseyler eksildi acikcasi. Ota boka karsi olan, isine geldi mi Desibel rekoru kiran taraftar altyapisindan cikan oyuncuyu islikliyor. Mustafa Denizli CM oynasa 6. haftada kovulacak kadar futboldan uzak ve kendiyle celisiyor (zeki, iyi yonetici, iyi pazarlamaci, vs. onlar ayri konu). Yonetim desen BJK'nin temsil ettigi herseyin zitti. Kendi taraftarini dovdurten kac yonetim kurulu vardir acaba? Peki bunlara alet olmaktan utanmayan, is buraya vardiysa ben yokum diyemeyen saksakci yoneticilerin ici rahat mi?

Babam ve Oglu diye bir yazi yazmistim. Ustune Redman'le cok konustuk, cocugum olsa farkli takimi tutacak kadar demokrat olabilecek miyiz diye. Artik eminim, olacak cesarete sahibim cunku neresini tutsan elinde kalan bir BJK var ortada. Anlatacak ne durus kaldi, ne mutevazilik, ne de sayginlik. Zamaninda Suleyman Seba'nin takimiydi dense inanilmayacak bir kulup ve olabildigine ayrismis bilesenleriyle utanc verici bir haldeyiz. Kongreye kadar BJK yazmamaya karar verdim cunku kendi yazdiklarim midemi bulandirmaya basladi.

Ozellikle EksiBesiktas'ta gordugum kadariyla bugunleri Serdar Bilgili'ye baglayanlar var. Buna da katilmadigimi belirtmeliyim. Kendisiyle ayni mektepteniz. Ve her zaman dedigim gibi bizim liseden mezun olan adamdan cacik olmaz. Genelleme yapacagim, katilmayanlar olabilir. Ancak kisisel deneyimlerime gore 7 sene boyunca bireysellik ve self-fulfillment ogretilir (bunun hem iyi hem berbat yanlarini bizzat goruyorum). BJK baskaninin mekanlarda gorunmeyecek agirlikta olmasi karsisinda mankenlerle dusup kalkmayi tarttiginda 2. sikki sececektir. Diyarbakir deplasmanindansa fotograf sergisini tercih edecektir. Vizyon/misyon falan feslekle buyuk dusunup zora gelince kacacaktir. Yine de su an Yildirim Demiroren'in butun hatalarinin seffaf bir sekilde desifre olmasini saglayacak sirketlesmeyi saglayan Bilgili yonetimidir. Kulubu nasil amatorce yonettigini nesnel olarak algilayabiliyorsak bunu BJK'nin halka acilmasina borcluyuz. Cunku Tabata'nin bonservisi '80'lerdeki gibi pavyonlarda pecetelere yazilarak alinmiyor. IMKB'ye beynimizi zonklatan rakamlar bildirilmek zorunda.

Sinan Engin konusunda hata yaptilar bence de, yakismayan biri o koltuga. Ancak ayni adam Suleyman Seba zamaninda da futbolcuydu. Kisaca menejer secimine karsiyim ama yonetimin hata yapma hakki var bence. Fazli Ulusal'a servet odenerek ogreniliyor bazi seyler malesef. Buna ragmen finansal olarak sorumlu ve bagimsiz BJK'yi en son Bilgili doneminde gordugumuzu hatirlatirim. BJK tarihinde hatirladigim uc tane pahali oyuncu satisimiz vardir, ikisi Husnu Gureli'nin mali sorumlu oldugu doneme gelir (Ilhan Mansiz ve Nihat Kahveci).

Ayriyeten Rijkaard'a laf sokmak icin kelime hazinesinin 1000'den fazla sozcukten olusmasi sarti getirilmeli. Hincal devam etsin ama, o eglenceli.

4 Ekim 2009

Yildirim Demiroren Uzerinden Bize Vefa Dersleri

Bu satirlarda agzimi bozmaya en cok yaklastigim gun bugun kesinlikle. Iskencesine katlandigimiz yetmiyormus gibi, bir de bu yonetim uzeirnden vefa dersi alacakmisiz. Daha neler gorecegiz acaba? 

Bu pankarti acanlar Besiktasli ise ben degilim. Ben Besiktasli isem onlar degiller. Bu kadar basit. 

Gecen sene kazanilan 2 kupa midir Yildirim Demiroren doneminin ozeti? Kulubun sirtina yuklenen $100M'dan fazla borc ne olacak? Fulya'nin kirdirilan gelirleri? Maddiyati gectim, camianin yerle bir edilen degerlerine ne olacak? Bugun rakiplerin agzina sakiz oluyorsa Besiktas "durusu", bunun hesabini kim verecek? Mafya ile ayni cumlede geciyor yahu Besiktas'in adi, aciklayabiliyorlar mi Sivok ile Zapotocny'nin bonservisi icin odenen paralar nereye gitti? Tabata, Ismail? 5 senedir dogru duzgun bir tek baskan adayi cikaramiyorsa camia, bunun en onemli sebebi Demiroren'in kulubu kendine borclandirmis olmasi degil mi?

Vefasizlikmis... Gidin isinize, guldurmeyin adami!

1 Ekim 2009

Noat Samisa'ya Yorum

Noat Samisa ilk duzenli takip ettigim futbol blogudur. Icerik ve futbol kulturu olarak hala okuduklarim arasinda en kalitelisi diyebilirim. CSKA maci Chicago'daki saat farki nedeniyle seyredemedim, ama analizi okuyarak seyretmis kadar oldum. Yazisina yorum yaziyordum ancak o kadar uzadi ki onun blogunda yer isgal edermis gibi hissettim, kendi bloguma tasiyorum o yuzden. Amac polemik falan degil kesinlikle, sadece yorum yazmak. Zaten hem katildigim hem katilmadigim noktalar var.
Neyse, yorum asagida:
Sevgili Noat,
Rustu ve Nobre'nin takimda yer isgal ettigine ben de katiliyorum. 120 milli mac tecrubesi olan bir kaleci her kritik macta yumurtluyorsa, o tecrubeyi sorgulamak lazim. Ayriyeten FB'nin eski kaptanina yilda 1.5 m Euro vermekten hazetmiyorum. Kaptanlik sembol olayi, onun icin profesyonellik cercevesinde degerlendirmek istemiyorum. Nobre'yi FB'li Nobre oldugu icin degil (sonucta yabanci adam, takim degil para tutuyor) kabiz bir forvet oldugundan takimda gormek istemiyorum.

Ancak Rustu ve Nobre'nin takimdan kovulmasini Denizli'nin sacmalama alaninin daraltilmasi acisindan olumlu buluyorsan o zaman Denizli'yi savunmanla bu celisiyor bence. Neden sacmalamasi kesin olan bir hoca gorevinde kalmali ki?

Ayriyeten yeni hoca yeni heyecandan kacinmaktan bahsediyorsun, ki normal sartlar altinda katilirim. Ancak Denizli'yle her hafta yeni hocayla maca cikiyor gibiyiz. Corba muhendisi. Adamin mac basina topladigi puan ortada. CL'de 2'de 0. Derbiler malum. Hani basarisiz bir hoca olur, ama takimin yas ortalamasi 22'dir, bir umut vardir, iskelet altyapi kokenlidir, sabredilir. Yas ortalamasi 27+ ve takim hala kritik maclarda kilitleniyor. 59 yasinda hoca, oyuncularla sozlesme imzalanirken (Delgado ve Nobre ozellikle) "yapmayin, etmeyin, takimin dengesini bozarsiniz" diye yumrugunu masaya vuramiyorsa (Lucescu bunu yapmisti hem GS'de, hem BJK'da) tecrubesi ne ise yarar? Yoneticin televizyona cikip "hoca istifa etmelidir" dediginde yonetim kuruluna gidip "ya ben, ya Levent Erdogan" restini cekemiyorsa camia ici liderligini kaybetmistir bence.
Gecen sene cifte kupa olan bir bina degildi. Yapilanmasi yoktu, rijid bir iskeleti yoktu. Hasbelkader butun kabiz oyuncular sakatlanip Holosko ile Bobo duzenli oynatilinca, turlu yapbozlar sonunda Ersnt-Cisse-Sivok'un yerleri oturunca burun farkiyla ipi gogusledik. Onun icin "cifte kupali sampiyona ne oldu" sorusu bence yanlis. Gecen sene de corbaydik, bu sene de oyleyiz. Fark kadronun yanlis yerde sismesi, balon transferler (kulup tarihinin en pahali oyuncusu en onemli macta yedek kulubesinde poposuyla koltuk isitti) ve astronomik sozlesmelerle kilit oyuncularin kusturulmesidir. Ben Tello olsam topa vurmam Nobre benden uc kat kazandigi icin.
Bu sene Denizli'ye iki nedenle sans vermekten yanaydim. Birincisi hakkini teslim etmek. Tepende YD varken elinden is geliyorsa o zaman psikolojik olarak cok kuvvetli ve dirayetlisindir. Ikincisi bu sene kemikli, iyi set defans yapan bir takim olusturmaya calismasiydi. Bunu da joker midir nedir, kaval kemigiyle top kontrol etmeye calisan Ekrem'i muhtelif yerlerde oynatarak ve geri 4'luyu bozarak mahvetti. Yabanci hakkini kullanip 1.5 m Euro verdigimiz adami Ekrem kesecekse o transfer yapilmamali.

Denizli gitsin, yerine Mufit Erkasap gelip tahtaya en siradan 4-4-2'yi yazsin, tek sart herkes yerinde oynasin, bu takim cok daha iyi isler yapar. Bunu gecen sene de soyluyordum, hala da gecerli.
"Ferrari de rakibin açısını kapadı, yakın direğe sürükleyerek şut açısını bozdu ama kalede kimse olmayınca durum 2-0 oldu" - bu yorumun benzerini Othello'ya soylemistim yazini okumadan. Ferrari orada hamle yapsa ya kirmizi kart ya da topu alacakti, sanslar %50'ser olmak uzere. Onun icin kendisine deparla gelen forveti cepheden uzaklastirmasi ve kenara itmesi akillicaydi.
Donup dolasip Rustu'ye geri geldim. Tecrubeli kaleci hata yapacagina genc kaleci hata yapsin. Hic olmazsa birinin duzelme sansi var. Rustu'nun maksimumu malesef budur. Kapadigi koseye gelen topu yumurtlamasi Redman'in Rustu'nun tavuk karasi olduguna dair iddiasini kuvvetlendirdi.
Saygilar,
Sampican