Makara etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Makara etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Ocak 2011

Ufocan

Piramitleri yaptiran arkadas Chicago'ya ugradi. Kaputun ustunde cok derin anlamlar iceren semboller birakip kacti. I.ne Dan Brown bunu da yazsin. Sicak motorun ustune yagan kar, metal kalip, yalitim vs. ile gelmeyin, secilmis arac olduguna eminim.


Santiyedeki jeolojist elf surekli arabasina taktirdigi kar lastiklerini ovuyor. Anlatamiyorum ki tevekkul ne demek. Ceviride bu kadar caresiz kaldigim en son zaman ofisin klimasi bozulup 35 dereceye dayandiginda cay ictigimdeydi. Bir turlu harareti alma konseptini aciklayamamistim.

Ciyiuik sesi cikaran erimis karla islanmis ayakkabi + ABS'nin tepisken yay sesi FTW.

8 Ekim 2010

Scottie Basgan


Yeni projem Salvation Army'nin guney Chicago'yu ihya merkezi. Bana sorarsaniz pek duzelecek gibi degil ama denemek serbest. Atesli silah tasimak bu bolgede yasaklandigi icin santiye sefim evinden ok ve yayini getirdi, arada arazide antrenman yapiyoruz.


Chicago Bulls projeye $1 m gomdugunden acilis torenine temsilci gonderdi. Scottie Pippen hayir kurumu binasinin acilisina Rolls-Royce'uyla gelerek gorgusuzlugun onde gidenini yapti. Ama bareti takinca cay ikram edesim geldi.

17 Ağustos 2010

Air Sampi

Nein. Bok cuvali. Sag ayak yalin ama inancli.

13 Ağustos 2010

Rafting Fikrasi


Bir Cinli, bir Polonyali, bir Hintli ve bir Turk rafting yapmaya gitmis fikra girizgahi olmasi gerekirken benim hayatimin normal bir parcasi olabiliyor. Gecen hafta macerayi sevdik ve inandik. Basardik mi pek bilmiyorum…

Benim memlekete geri iltica etmem turizm azmimi kamcilamis durumda. 17 gunluk roadtrip'ten sonra arkadaslarla bir haftasonu kacamagi yapmaya karar verdik. Hedef genclige donus ve adrenalindi. Arkansas Nehri'nin dinginlestigi Agustos ayinda rafting yapmak Coruh kadar zorlu olmasa da beni kesecekti. Robinho'yu ikna etmek zor olmadi. Kendisi birkac ay once Yunan resesyon ve keyif tanrisi Bobus Marleyus'a adandi ve oldukca fazla vakti var. Kiz arkadasi Yengecan ve kafa dengi kenk Gypsycan (kendisi cok benimsedi romanligi) benim 5. seviye nehir onerimi siddetle kinadi. 6. ve son seviye olum tehlikesi oldugundan bence 5 gayet makuldu. Istatistiksel olarak olmeyiz seklindeki savim onlari daha da korkuttu. Neticede 4. seviyede anlastik ve gecen Persembe is cikisi yola koyulduk.


1,100 mil ve 18 saat sonra Waffle Wagon isimli sirin bir mekanda kahvalti ettik. Havuzbasinda Penguenlerimi okudum. Bol uykulu bir gunu Meksika restoraninda ayagim kadar bir burrito yiyerek bitirdim.

Cumartesi sabah rafting mekanina gittik. Gobek yagi kivamindaki ayakkabilarimizi kiraladik ve nehrin kiyisina vardik. Ufak manevra hareketleri, minik beyaz su parcaciklari derken basladigimiz noktadan 6 mil otede ogle piknigi faslina eristik. Buraya kadar hersey planlandigi gibi gidiyordu. Neden sonra hersey epiklesti.


Onumuzde 10 millik bir etap vardi. 2 tane 5. seviye beyaz su bolumunu kimse dusmeden atlattiktan sonra Golden Gate koprusunun prototipi olan Royal Gorge'un altindan gectik. Modern pompalardan once, yakindaki Canon City sehrine nehirden su ulastirma sisteminin kalintilarini gorduk. Herseyin curumesi uzucuydu, restore edilse hidrolik muhendisligi dehasi sergisi olur.

Yolculugun sonlarina dogru raftlar kenara cekildi ve yuzme imkani dogdu. Nehir oldukca sakindi ve tam karsimizda uzerinden atlayacak yuksek bir kaya vardi. Robi'yle ben olur bu is diyerek rafttan atladik. Bu asamada vektor hesabi ilk defa isimize yaradi. Obur raftlara tutunarak kendimizi yukari cektik. Sonra da topluca antiloplar gibi nehri gectik. Yalniz antiloplar gecerken mutlaka fire verir ve en azindan bir tanesini timsahlar yer. Bu durumda bu ezik antilop ben oluyordum galiba, cunku karsidan karsiya gecerken sag ayakkabim cikti ve nehirden asagi dogru gitmeye basladi. Anin sokuyla durup ayakkabinin narince suzulmesine baktim. Robi'nin sonradan soyledigine gore Besiktas'in gol kacirdiginda yaptigim el hareketlerini sergilemisim. Nehirde durunca vektorler yine devreye girdi ve asagi dogru kaymaya basladim. Bu sirada durumu vahimlestirmek adina Forest Gump replikleri duydum. Universitede futbol oynarken edindigim sari La Casa Futbol tisortumu giyiyordum, ustelik arkamda soyadim yaziyordu. "Swim yellow shirt man, swim" diye uyarilacagim aklimin kosesinden gecmemisti. Karsi kiyiya tek ayakkabili bir sekilde vardigimda ilgi odagi olmaktan gercekten hoslanmamistim. Yine de macera yerini bulsun diye kayaya tirmanip atladim. Bu sefer de Robi'nin dedigine gore parasutle atlarkenki urkmus ama kaderini kabullenmis suratimi sergilemisim.


Neyse, etabi bitirdik ve Denver'a dogru yola koyulduk. Manzarali bolgeden gecmek icin yolu uzattik ama degdi dogrusu. Yalniz tepeciklerden icinde 4 kisi olan, bagaji dolu, 138 hp'lik bir Hyundai Sonata ile cikmakta zorlandigimizdan biraz yavas ilerledik. Sanzimani zorluyoruz, biraz momentumu muhafaza et desem de Robi Turk olmadigindan virajlarda yavaslamayi tercih etti. Kacinilmaz sonun habercisi gibiydi bu.

Aksam Denver'da otele yerlestik. Yemege Buckhorn Exchange'e gittik. Bu restoran sehrin en eskilerinden biri ve Theodore Roosevelt'in musterileri arasinda bulunuyor. Her taraf ici doldurulmus hayvan ve tarihi tufekle dolu. Yedigim blackened bizon kaburgasi kadar leziz et cok nadir bulunur herhalde. Ozellikle yagina bittim, cop sis gibi yagi etinden daha guzeldi. Bildircin, geyik, kuzu, horoz ve cingirakli yilandan olusan masamiz beni tatmin etti. Olmeden once bir kere daha orada bizon eti tatmak isterim.

Pazar gunu planlara uygun sekilde sabah 8'de yola ciktik. 1000 milcik yolumuz vardi ama moraller tavandaydi. Zorlanmadan ilerliyor, muhabbet ediyor ve muzik dinliyorduk. Nebraska'nin sonsuz misir tarlalari bile sinirlendirmiyordu. Ta ki ugursuz Iowa'nin gobegine erisene kadar.

Sonatacan'in sanzimani naz yapmaya basladi ve en sonunda vitese gecmemeye karar verdi. Gece 11'de 4 kisi yolda kalmistik. Yengecan'in Chicago'dan 6:45'te ucagi vardi, benle Gypsycan da ise gitmek zorundaydik. Her zaman oldugu gibi maceramda en karanlik saat mucizenin oldugu zamana denk geldigi icin hic panik yapmadim. Kackar Dagi'nda kayboldugumuzda rastladigimiz coban, akabinde buldugumuz yayla buna ornektir.

Bu sefer yardimsever Amerikalilar durumu kurtardi. Cember sakalli kLiselim (Othellocan'in dindar batililara taktigi isim) aile babasi klanini eve biraktiktan sonra bizi almaya geldi. 1 saat mesafedeki hava alanina araba kiralamak icin yola ciktik. 240,000 mil'deki dokuntu Chevy Suburban'iyla yaylanarak yardirmaya basladik. Aracin benzini bitmek uzereydi. Kadirsinaslik yaparak depoyu ben doldurdum, ama gel gor ki aracin deposu 130 Litre cikti. Bu sirada cop torbasinda tasidigim GPS, cep telefonu, muhtelif sarjinholarla dolu tekno paketimi harbici cop zannederek camdan atmaya kalkti. Adami engelleyince de bu ne bicim man-purse diyerek gururumu incitti.

Neyse, arabayi kiraladik, apacilerle Hyundai bayiinde bulustuk. Bu sefer Robcan geriye kalan 500 km'yi bazen calisan araciyla yapabilecegini iddia etti. Iddiasi Discovery Channel'da belgesilini seyrettigim dunyanin en buyuk kamyon dinlenme tesisi Iowa 80'ye kadar surdu. Kenara cektik, Yengecan'i alarak yola devam ettik. Robcan geceyi gecirmek icin calismakta olan tek vitesi olan geri vitesle McDonald's park yerine girdi. Tir soforleri Yengecan'in leopar desenli battaniyesine ortundugunu gorsun istemedigi icin dinlenme tesisinde kalmayi tercih etmedi. Polis gelirse McMuffin bekliyorum dersin diye ogut vererek yola koyulduk.


Sabah 5'te eve geldigimde galiba macera yerini buldu, bir dahaki sefere daha zor ve daha tehlikeli birsey dusunmem lazim diyerek yattim.

19 Mayıs 2010

William Faulkner - Slight Return (YD'nin Yazmadigi Yazi)

Cnm nbr"

Bu sene olmadi kupa yok amcaya goturmek hastane guzel oluyoduda Feneri' yenip Fenerbahce kotu cunku aziz yildirim cok zengin parasi var transferi guzel ama babamin cok parasi transfer olur onlari yenebiliriz oyuncularini alirsak bissuru transfer. Kotu mac olunca kaybediyoruz ama hep hocanin suc yeni hoca daha iyi hoca aliriz babamin parasi var en kotu tazminat sonra yeni hoca surekli Besiktas'a gelmek isteyen hoca var ama pahali yine de para var sorun degil veririm 50 milyon. 50 milyon cok para aslinda ama baba zengin verir bana veririm Besiktas'a baskan olurum kongre uyeleri severse beni onlari deplasmana gotururum ucak var kupa aliriz belki sampiyonlarin kupasi var hem de ligleri var gidiyoruz bazen.

?

Yeni hoca var Mustafa Denizlide gecen sene iki kupa almisti amcamlar dayimlar cok sevinmisti sahaya inip aglamak super kizimla mac seyrederiz kaybedince basin tribunu kazaninca yerimiz sabit ugur lazim insallah suphaneke. Bu sene cok para verdik jiple oyuncu geldi ben surdum cok guzel arabaydi babamin parasi var araba ve ev ve kulupde aliyor hem. 10.5 lazimdi gittik Antep cok guzel sehir kebap sahane ortakla pazarlik yaptik. 6 milyona oluyordu bana ilacimi getirdiler belki de getirmediler bir de baktim 8 milyona sozlesme olmus ama olsun benim param varda veririz sonra aliriz almazsakda baskan oluruz kongre uyeleri grck Besiktas'li sahibi falan onlar super oy verirse baskan oluruz.

Mustafa Denizli biseyler oldu ne oldu olmadi kupa neden yeter bence yetmez daha fazla lazim. Genc oyunculari gonderirsek geriye tecrubeliler kalir tecrube iyidir demek ki en tecrubeli en cok sampiyon. Batuhan gitti Serdar Ozkan'i hep beraber insallah bitirdik kufrettik cok iyi oldu sigara icmisti 3 sene once ustelik atlet. Biz olmadik kupa amada Fenerde olmadi o zaman hersey guzel. Aziz ne yaparsa ben 5 fazlasini yapmaliyim benim de param var ne eksigim var en azindan 4 fazlasini yaparim. Bissuru tup ve gaz var heryerde tup ve gaz olursa benim cok paramda olur. Param de olur. Olmaz.

Bu yaz aliriz oyuncu sozlesme 5 sene sonra tutmazsa tazminat var. 8 yabanci siniri varmis ama ogluma sordum o da arkadasina sormus 20'ye kadar alabiliyormussun 12'sini kiraya verirsen bi tek maas lazimmis onu da veririz cepten sonra hep beraber baskana mesaj cekeriz cunku hentbol takimi parasizda sampiyon kol saati lazim isporta. Ailton almistim bi tane onun gibileri Taksimde satiyormus kol saati yollarim soforu alir 11 tane eger hentbol da futbol gibi 11 kisi oynaniyorsa. En kotu ihtimal basketcilere veririm onlarinda fiyakasi eksik olmasin.

Yetmem demekki optum kib bays bays beybi vanilya ays,

Yildrim

9 Mayıs 2010

Cok Fazla Vakit, Cok Az Kiz Arkadas

Yine de gonullerin sampisi:

6 Mayıs 2010

Matmazel McBride


Robinho'nun kiz arkadasinin kupon insani olmasi arada faydali oluyor. Yemeli/icmeli, bununla da kalmayip atkili ucuz bir bilet bulunca MLS macina gitmek cazip hale geldi. Cahilin satmasiyla Turk kontenjanindan sadece Othello gruba dahil oldu. Dunyanin en atessiz taraftar grubu olarak Chivas USA'i Bridgeview'da ASY ve Inonu'nun toplamindan daha derli toplu duran Chicago Fire'in yuvasi Toyota Park'in cimlerine gommeye gittik.

Maca gitmeden once Othello'yu once kahveye (doktora insani, arada kafein enjekte etmek gerekiyor), sonra da Fifa 2010 maglubiyetlerine doyurmak gerekti. Gittigimiz kendini Amelie soundtrack'i caliyor diye entel zanneden, ama aslinda gayet siradan olan kafenin donutlari cok basariliydi. Zaten tatli satan yerin ne kadar iyi oldugu icindeki sismanlamakta ve kendine guvenini kaybetmekte olan orta yasli kadinlarin sayisindan anlasilir. Mekanin Seda Sayan setinden farki basortusuydu, donutlar o kadar lezizdi. Othellocan interneti okudugu icin yine muthis bir site tavsiyesinde bulundu: http://www.failblog.org/. FAIL/WIN degerlendirmesi cok komik. Mesela falcilar baya FAIL bir camia.


Kafasi calistigi icin kendisi guclu takim olup beni Galatasaray yapti. Drogba Gokhan Zan'la Leo Franco'nun kafalarini birbirine vurdurunca egleniyordu. Obur tarafta Keita/Baros sinerjisi sonuc verince yine seviniyordu. Cok serefsiz bir win/win durumu vardi.


Aksam biz ve istahimiz maca gidince Amerikalilar'in futbolu nasil kendilerine benzettigine tanik olduk. Mac oncesi ucuz etler pisirilip sacma fraternity oyunlari oynaniyordu (bags denen zimbirti). Seyirci portfoyu umut vaadediyor. Yas ortalamasi cok dusuk, topluca gelen cocuklar var. Miller Lite tribununde kale arkasinda yerimizi alip sosislilere abanmaya basladik. Benim yeme kapasitem miktarla degil zamanla olculdugunden biletin hakkini verdigime inaniyorum. Yerfistigi, patlamis misir gibi dolgu malzemeleri maci cekilir kildi.


Kalenin hemen arkasinda oturdugumuzdan oyundan pek birsey anlasilmiyordu. Hayatimda gordugum en sisman kaleciye ilk yari top gelmedi. McBride'in yaslanmasiyla beraber kiritarak kosmaya baslamasi gozumden kacmadi. Su an 38 yasinda ve memleketi Chicago'da futbolu birakmak istiyor. Dunya kupalari, Fulham'da kaptanliga gelmesiyle sonuclanan macerasi cok geride kalmis gozukuyor. Organize bir atakla mahkum oynayan Chicago Fire one gectiyse de, on diregi tutan apacinin balik tutmaya gitmesi sebebiyle kornerden durum esitlendi. Mac ozetlerinde gozukmemiz guzel bir hatira oldu.

Temposuz, yildizsiz, ortamsiz kupkuru bir lig MLS. Daha kirk firin ekmek yemeleri lazim. Bir de futbolu Amerikanlastirmaktansa, takipci cemaatin Avrupalilasmasi daha hayirli olacak. Kume dusmemek, draft, franchise kulup gibi kavramlara zaten karsiyim (NBA bile bana WWF'ten cok farkli gelmiyor, takip etmiyorum). Bunlar guzel oyuna uygulaninca hepten sogutuyor. Istediginiz kadar Beckham'lar, Ljunberg'ler gelsin, kume dusunce takimi alkislayarak aglayan taraftar olmadiktan sonra bu isin bir zevki yok.


Chicago'nun maclarinda fon muzigi olarak Jimi Hendrix'ten Fire calmasi hosuma gitti. Yalniz su "sehir ismi betimlemeli takim" olayindan hazetmiyorum. Ozellikle de bir sehir felaketiyle anilmamali. San Jose Earthquakes (7.4 yetmedi mi?), Chicago Fire (1800'lerin buyuk yangini) kufur gibi isim, niye gurur duyarak secmisler anlamadim. Phuket Tsunamis, Bangladesh Flashfloods, Ankara Suleyman Demirels franchise adlari olarak kullanilabilir bu durumda. Felaket ismi vermisken en kotusunu vermekte fayda var.

Meksika dalgasi FAIL:


1 Nisan 2010

Chambana 2 - Mac Yazilari

Koye geri donmenin diger artisi maclari arkadaslarla seyretmek oldu. Internet sagolsun her turlu mac erisilebilir durumda. Evdeki TV duzeni ve pofuduk koltuk olmasa da Almunia'ya beraber kufretmek seyri keyiflendiriyor.

Cumartesi gunu mac maratonuna Birmingham-Arsenal maciyla basladik. McLeish'in takimi kalite olarak EPL'de ilk 15'te bile degil bana gore. Kucuk takimlar rotasyona bir adet kadife krampon koyarak farklilik yaratmak gerektiginde sihir ihtiyaclarini karsilayabiliyor. Ornegin Hull'da Geovani, Blackborn'de Diouf gibi oyuncular var. Birmingham ise salt duz oyunculardan kurulu. Ancak kapasite eksikligini ayak aliskanligi sayesinde kapatiyorlar. Surekli ayni kadroyla sahadalar. Forvetleri hareketli ve sureklilikleri var. Cenk Isler modunda Kevin Phillips Sunderland'deki halinin bir golgesi olsa da yanlislikla skor katkisi yapti Arsenal'e karsi. Fabregas'in etkisiz, Rosicky'nin yalniz oldugu macta Walcott ve Londra'li saban Bendtner'in etkisizligi ileri ucta uretken olmayi engelledi. Arshavin ve Nasri'nin oyuna dahil olmasiyla ileride opsiyonlar artti. Nasri buldugu boslugu iyi degerlendirerek koseyi gordu. Alex Song geriyi, Denilson da orta sahayi iyi toparliyorken Almunia'nin hediyesi bir golle 2 puan biraktilar. Sampiyonluga oynayan bir takimin kalecisi bu kadar capsiz olmamali. Arsene Hoca Hakan Arikan'i alsa bu sene sampiyondu. Su anda Drogba/Lampard ikilisinin sakatligina bakiyor kupa. Muthis kisisel gelisim gosteren Alex Song, iyi uyum saglayan Vermaelen, skora centik atmaya baslayan kanatlarla heyecan verici bir takim Arsenal. Ancak hala cok yonlu bir forvete (Edin Dzeko, Chamakh, Bobo) ve adam gibi bir kaleciye ihtiyaclari var.

Maratona Besiktas-Eskisehir ve Roma-Inter maclariyla devam ettik. Son yillarda seyrettigim en guzel Besiktas maciydi. Toraman'in on stopere gecmesiyle ic oyunculari hucum hattini ileriye cekebildi. Bobo seyrettigim en iyi pas dagitici orta saha tipi forvet oyunlarindan birini oynadi. Tek tek butun geriden gelen oyunculari pozisyona soktu ileride topa hakim olarak. Attigi gol belesti ama haneye yazdi yine bir tane daha. Asil 3. golde tactan gelen topu orta cizgide kafayla aktardiktan sonra penalti noktasinda asist yapacak kadar enerjisi ve saha hakimiyeti olmasi sahaneydi. Gole ofsayt golgesi dusmeseydi keske. Holosko'yla Bobo yakin oynadikca pozisyon zenginligi artiyor. Riza Calimbay'a gereksiz yukleniliyor. Ilk yarida takimi orantisiz sekilde fazla kosup yoruldu, kadrosu dar. Hamle yapma sansi pek yok acikcasi. Inter deplasmanda dove dove yenildi, garip bir macti. Ranieri'de mi Denizli bali var, Denizli'de mi Ranieri bali arastirmak lazim.

Pazar gunu Cimbom'lu Cahil ve Othello'yla maca bagel yiyerek hazirlandik. Ilk defa bir GS-FB macinin mac oncesini GS taraftarlariyla yasadim, ilginc bir deneyimdi. Emre'siz, Selcuklu ve Guiza'li FB'ye karsi icerde oynarken bile yenilmeye bu kadar hazir olmalari hakkaten psikoloji doktorasi icin bir arastirma konusu. Bir yandan babamla da yazisiyoruz. 3 farkli takimi tutan 4 kisi de Fener'in kazanacagini biliyordu. FB muthis set defans yapan 4-4-1-0 ile oynadi. Skoru telasli bir sekilde degistirmeye calisan GS cok kopuk bir 4-2-4'le oynadigindan hucumlarina sureklilik kazandiramiyordu. Ortasahadaki sayisal eksiklik donen toplari tekrar hucum kanatlarina aktarmayi engelliyordu. Dikkat Selcuk oyuna agirlik koymasin diye laf soktuktan yarim saat sonra 35 m'den gommesiyle bayagi utandim acikcasi. Gol yenince ya sessiz kalarak hazmedilmeye calisilir ya da kufredilir benim bildigim. Cahil Turk filmlerini aratmayacak bir "HAYIIIR" narasi atmayi basardi. Babamin "Topal kirmizi gormezse gol atamayabiliriz" dedikten sonra Rijkaard'in onu cikarmasi, akabinde gol olmasi nedeniyle bir an icin futboldan anlayabilecegini farkettim. Sonra aklima Nobre'nin Bobo'dan daha iyi topcu oldugunu dusunmesi geldi ve hemen vazgectim.

Gecen gun Cahil'e dedim ki bir dahaki sefere beraber seyretmeyelim, ayagim ugursuz geldi. Bosver dedi, ben her turlu varyeteyi/totemi denedim, bu herifler bizi nasil olsa yeniyor.

31 Mart 2010

Chambana 1 - Temassizlik Var


Haftasonunu universite koyume egitim gonullusu arkadaslarimi ziyarete gittigimde zorla schadenfreude yasatacaklarindan habersizdim.

Son iki haftayi Goodfellas filminin finali gibi gecirdim. Analojide ensedeki helikopter binayi teslim ettigimiz musteri oluyor galiba. Oradan oraya kosusturup rotuslari bitirmeye ugrastim. Baktim olmayacak cuma gunu aldim elime fircayi, THX 1138 film setinden hallice bembeyaz cop odasina dalip herseyi daha da beyaz yaptim (ustum basim dahil).

Cuma aksami ortamdan uzaklasmak farz oldu. Dunyanin en duz yolu I-57'de iyi yanda tarlalar, kulagimda kah Bobi Marley, kah AC-DC, tembel V8'in homurtusuyla kafa dinledim. Arabalari bu yuzden cok seviyorum galiba. Terapi gibi geliyor fiziki uzaklasma.


Dunya'nin merkezi Champaign-Urbana'ya varir varmaz yola cikmadan once aldigim Fifa 2010'u oynamaya basladik. 1 konsol, 4 apaci, 2 takim: ne kadar kazma olursaniz olun eglence vaadeden bir formula. 8 sene once universiteye geldigimde 2. sinifta olan Othello'nun hala kampuste barinmasi garibime gitse de ortalama 3 senede bir diploma aldigi icin kabul edilebilir bir durum. Yalniz elektronik muhendisligi bolumumuz zayif galiba cunku butun elektroteshisleri "temas" uzerine. Subarucan'in saati bozulunca temassizlik olmustur. Bilgisayarim calismiyor derim, yine temassizlik yine temassizlik. Yengenin arabasinin kornasi surekli calmaya baslayip komsulari uyandirdiginda bu sefer "temas var" teshisi koymustu. Demek ki fazla teknik seyler okuyunca hersey 1 ve 0'a indirgeniyor. Nitekim there are 10 types of people, those who understand binary and those who don't. Ayrica there are 2 types of people, those who like Journey and liars (bunu New Orleans'da bir santorden duymustum). Bu durumda ben yalanciyim.

Fifa 2010 gayet olmus. Avantaj oynatip pozisyon bitince sari kart gostermeler, oyuncu hareketlerinin fizik kurallarina uygun olmasi, genel oynanabilirlik vs. PES'ten ustun. Calim atmak biraz zor, Messi falan insan. Turk liginin olmasi hos detay olmus. Holosko feci yardiriyor.

Othello'yla ben takim olduk, karsimiza Cahil ve Gorev Adami'ni aldik. Cahil'in beraber aldigimiz ve cozum kitabi sayesinde gectigimiz dersin asistanligini yapmasi ancak 2. sinif filmlerde olabilecek bir tezat. Labaratuarda aleti calistirip eve PS3 oynamaya gelerek arastirma yapan makine muhendisleri olduguna inanmak istemezdim. Ar-geci diye aldik camasir makinesi cikti. Gorev Adami'nin tez yazmasi gerekiyordu ama misafir bilinciyle oyun oynamadan edemedi. Kendisi futboldan pek hoslanmiyor, ancak dogustan oyuncu oldugu icin kotariyor. Karsi takim pozisyona girdiginde Cahil'i kaleciyle karsi karsiya birakip Gorev Adami'nin oynattigi adami savunmaya gidiyorduk. Ivesa'nin kalede devlesmesiyle Arsenal'e bayagi kafa tuttuk Eskisehirspor'la.

Yaptigimiz diger eslesme GS-FB macinin ozeti gibiydi. Chelsea olarak yagmur gibi geliyorduk, derken Man Utd dandik bir atakla cat diye tikiyordu golu. Hep ezip cogunlukla berabere kaliyorduk. Alex Hoca ne yapiyorsa EA Sports cozmus demek ki.

Kampusun fiyat/kalori performansini cok ozlemisim. Yardiradur DP Dough. Calzone'a gel.

11 Mart 2010

Sempatik Kadro

Besiktas'in su anki kadrosuna baktigimda sempati duyulabilecek oyuncu sayisinin fazla olmasindan memnuniyet duyuyorum. Liderlik vasfi bulunan, karakteri saglam futbolcu sayisi belki 100. yil seviyesinde.

Bir kere Ernst var. Yabanci dedigin citkirildim kadife krampondan ziyade yerel sartlara uyum saglayan ve kulube aidiyet hisseden insan olmali ki sen de onu kendinden biri gibi sevebilesin. Ince belliyi kavrayisindan kasitsiz sertligine kadar her seyi duzgun adam Ernst. Hakem kararina %110 hakli olmadiktan sonra sarlamiyor mesela.

Tarihimizin en kaliteli yabanci oyuncusu ya Ferdi'dir, ya da Ferrari. Pascal gibi, Ilhan gibi parlayip takimi tasiyan oyuncular olmustur ama hicbirinin uluslararasi kariyeri onlar kadar parlak degildir. Ferdican'i hatirlamayacak kadar kucuktum oynarken, ustelik kariyerinin cok basinda gelmisti. Ferrari'ye denk geldigim icin sansliyim. Adami staddan seyretmek lazim gerci topsuz oyunda yer tutma dersini alabilmek icin. Her mac sonrasi seyirciye tesekkur etmesi, konsantre oyunu ve hata yaptiktan sonra uzuntusu takdire sayan. Gonulden oynuyor ama salt gazdan ibaret degil. Ustun adamlarin gelip takimlara damga vurmasini seyretmek cok keyifli. GS'de bunu Hagi/Popescu yapti mesela. Elde tutmayi basarabilirsek o ayarda bir degerdir benim icin Ferrari.

Sivok, Fink gibi duz adamlar da kabulum. Gogus goguse carpismadan kacinmayan, isyankar futbolcular. 10 sene oynasalar bir kere bile deplasmana gitmemek icin bilerek sari kart gormezler gibi geliyor.

Holosko en buyuk potansiyelli oyuncumuz. Bilegi kirildigi icin bu sene heba oldu sanki ama dunya kupasinda parlama sansi var hala. Agzindan lokmasini alsan ses cikarmaz, tekme atsan kalkar yerini alir frikik icin. Aglamayip isine bakar, delikanli adam.

Bobinho toplamda en fazla gol atan yabanci forvet. Onu ozel yapan bu formayla pismesidir. Ozellikle Tigana doneminde ustune koyarak kendini cok gelistirdi. Israrla yaziyorum, takimda gol vurusu olan tek oyuncu Bobo'dur. Benim icin gol vurusu ayak iciyle top yere degmeden aglarin icinde eriyen suttur. Adrian Ilie, Alex de Souza bu vuruslari yapabiliyor mesela. Bilek yumusak olacak bir kere. Bir de pozisyon sezgisi cok kuvvetli. Ornegin defans arkasina kosularinda minimal derecede ofsaytta kalir. 20 sene sonra Besiktas'li Bobo olarak hatirlanacaktir, cunku gelisme donemini Istanbul'da yasadi.

Digerleri kadar olmasa da Tello'ya da sempatim var. Kendisi biraz yanar doner, motivasyonu degisken. Bunda Tello'dan cok maas dengesini tutturamayan yonetimin kabahati var elbette. Gecen seneki sampiyonlukta emegi cok, bu sene de baltaya sap olacaksak Tello'nun omuzlarinda yukselerek yapacak takim.

Kadroda pek hazetmedigim birkac oyuncu var, onlar da kisisel gorusum. Mesela Toraman'in gereginden fazla cemkirdigini dusunuyorum. Besiktasliligi tartisilmaz, ama terlik meselesi vs. gibi eksi notlari var. Ekrem'in kimyasi biraz bozuk. Adam calisiyor cabaliyor ama topcu degil. Kaval kemigiyle top istop etmeye calismasi sahada gormek istemememin bir nedenidir. Surekli agir abilik taslayan eski FB kaptani Rustu'nun takimda olmasini istemezdim. Politik goruslerinden de pek hoslanmiyorum, belki bir etkisi vardir. Iyi kaleci, ama BJK kalesine Mrmic gibi cevval apaciler yakisiyor. Runje de karakterli adamdi vesselam. Bako'dan beri kalede bidon ustune bidon goren bunyem icin Rustu gecer not alir, fazlasi degil. Nihat doneli biraz fazla agliyor, duzelme bekliyorum hala. Nobre'yle ilgili yazmaya elim gitmiyor. Elleri yana acip hakeme birsey dediginde kafasina Albatros vurusu yapmak istiyorum gercekten.

Geldik en cok saygi duydugum adama: Ibrahim Uzulmez. Dogru bir tasvirle Delinho. Ben bu kadar mucadeleci, bu kadar kapasitesini zorlayan adam gormedim. Huseyin Bolt'un vucudu Ibo'da olsa 100 m'yi 8 saniyede kosardi. 36 yasinda hala maglupken "Canlanin lan" diye bagirip emegiyle onderlik ediyor. Futbolu biraktiginda giydigi son formadan alip cerceveletmeyi dusunuyorum. 19 yakisir evin bas kosesine. Haddini bilmesine hastayim. Futbolcu olmasaydim garson olurdum diyecek kadar kendisiyle barisik kac insan var? Uc kurus para edinince luks ve cok fazla bozulan araba alip manken/sunucu/oyuncuya yazmak da var dunyada baska guzel kiz yokmus gibi, memleketine yatirim yapip efendi gibi aile kurmak da. Insan kalitesi esle olculebilir az cok (bu da tam bir Redman muhabbeti). Ornegin Hulya Avsar Mandela'yla evlense bile Ibrahim Tatlises'le Tanju'yu kardes yapan gecmisini degistiremez.

Alttan Necip'in gelmesine seviniyorum. Uzulmez gibi gozlerinin icine bakacak abisi oldugu icin sansli. IBB macindan sonra Redman beni aradiginda naber/nasilsin faslindan sonraki ilk lafi Necip oynadi oldu. Bir cocuk takim secerken basaridan, sampiyonluklardan etkilenir. Ben MAF'li donemde babamin FB'li olmasina ragmen Besiktas'i tutmaya basladim. O zamanlar Metin Asik'in mirasi, Tarik Dasgun'u kacirip Tanju'yu transfer etmekle mesgul bir FB, Alp Yalman'in Cimbom'uyla sidik yaristiriyordu. Ama belki de 3 sene ust uste onlardan biri sampiyon olsa su an farkli takimi tutabilirdim.

Olgunlastikca ozkaynak, altyapi, semt takimi gibi kavramlari ozumsuyor insan. Taraftarlik bir ortak payda oldugundan diger Besiktas'lilarla paylastigim degerler var. Mesela bizim icin Necip'in oynamasinin yarattigi heyecani, Fenerliler Can Arat icin hissetmez. Bunda futbolcu kalitesi vs.'den ote etmenler vardir. Burada dogru/yanlis ayrimini yapmiyorum, her kulubun karakteri tarihinden suzulup sekil alir. Zaten bu farklilik olmasa takim tutmanin keyfi cikmaz.

Cimbom ve Fener'de de pesinden gidilebilecek oyuncular mevcut. Biraz da baktiginiz goze gore degisiyor tabii. Rijkaard'in adamligini, GS'nin genc oyuncu yatirimi ve yapilanmasini sempatiyle takip ediyorum mesela. Keita'nin voleleri, Kewell'in agirbasliligi camialarina deger katiyor. 1.65'lik boyuyla artistlik yapan ve cok konusan Arda'nin olgunlasacagini umuyorum. Pitpitligini bilmesi lazim biraz. Dunku bebeto 55 bin kisinin onunde "adam ol adam" diye racon kesmemeli. Obur esek de omuz atmamali tabii ki, ama Arda uslubuyla hakliyken haksiz durumuna dustu gereksiz yere. Sarbi konusuna hic girmiyorum, tribunlerde de pek kabullenilmiyor gibi zaten. Mondragon cirkefi gittiginden beri ozellikle kil olunacak adam sayisi minimal. Fener'de dopamin kaynagi Alex var hayran olunacak. Umit Ozat ve Tuncay'in gitmesiyle liderlik yapmak Emre gicigina dustu malesef. Bir de Volkan Demirel tek basina agiz tadi bozmaya yetiyor zaten. Guiza'nin eglence faktoru yuksek, onu farkli bir kategoride degerlendirmek lazim.

Umarim Besiktas'in su anki efendi takim kadrosu muhafaza edilir. Ali Tandogan, Ahmet Hassan, Ahmet Dursun, Veysel Cihan, Adem Dursun, Kursat, Ali Gunes gibi hanzolar musallat edilmez. O ne cirkin bir takimdi aklim almiyor. Astigmatim artmisti resmen o donemki rezalete baka baka.

Bir de su yonetim gitse de takimdan zevk almaya tekrar baslasam iyi olacak.

16 Şubat 2010

Amistad Vurusu



Kucukken cok Japon cizgi filmi seyrettim. Akula, albatros vurusuna falan ozenmisligim vardir. Ama bu kadarini gormemistim. Mohamed Diame Afrika'nin bagrindan kopup Amistad Vurusu'nu gelistirmis, helal olsun. Topu imal edildigine pisman eden adamlari seyretmek ayri keyif, ozellikle BJK'da oynuyorlarsa (Imansiz). Bu da var iste Nobre de. Kismetsizlik.
Not: Video'da 30. sn'deki sut.

7 Ocak 2010

Rabbime Sordum New Orleans Dedi


Santiyenin bitse de gitsek moduna girmesinden faydalanarak 30 Aralik aksami New Orleans'a dogru yola ciktik. 900+ mil, 3 sofor, 1 arac. ABD'deki gezip gordugum en guzel sehir olmasindan mutevellit 4. gidisim oldu bu. Ekimde temelli donmeyi planladigimdan bu son New Orleans ziyaretimdi muhtemelen. Katrina'dan okkali tokat yemesine ragmen turistik yerlerini duzeltmeleri pek zaman almadi. Sehir Sugar Bowl maci icin gelen Florida ve Cincinnati'li taraftarla tasmisti. Ozellikle yilbasi gecesi kalabaliktan sokakta yurunemiyordu.



New Orleans'a once Ispanyollar, sonra da Fransizlar yerlesmis. 300 yillik kiliseler etrafa serpistirilmis. French Quarter bolumu sirin evler, sayisiz kafe/restoranlar ve kendine has magazalarla dolu. Alisveristen tiksinsem de tahta hediyelik esya satan mekan gibi yerler hosuma gidiyor. Anlamadigim modern sanatlari icra eden atolyeleri, falcilar, sokak gostericileri, muzisyenler, hepsinden cok da Bourbon St. surekli hareket halinde. Oraya gidip baymanin imkani yok, daha da onemlisi eglencenin yas spektrumu cok genis. Ornegin bar/pavyon sokagi Bourbon St.'te oglen 2'de alkolden kusan 20'li yaslarinda sapsal da mevcut, coluk cocukla Cafe Du Monde'da Beignet yiyen aile babasi da. 1700'lerde insa edilmis St. Louis Katedrali oldukca ihtisamli, bahcesinde dolasmak da ayri bir keyif. Arada bu bloga yorumda bulunan "Cahil" kod adli cahil Amerika'daki kiliselerde mum yakma adeti olmadigindan dem vurur hep. Kendisi kiliseye sirf cemaatten kiz kesmek icin gitmese icim yanmayacak. Velhasil, mum bolumu bile var.


New Orleans'a ilk gidisimde dunyanin en delikanli insani olan arkadasimla yuruyorum bir gece. Abi dedi, kizlar Turk oldugum icin yuz vermiyor, bundan sonra ben Rus'um. Sen Dinamo ol ben Kiev. Kiev Ukrayna'da diyerek lafi uzatabilirdim elbet, ama kisa yoldan Ruslar'in sevimsiz oldugunu, kimlik degisiminden medet umuyorsa ancak Italyanlik'tan ekmek yiyecegini soyledim. Derken bir baktim bir kizla konusmaya basladi. Merhaba-merhaba, naber-iyidir faslindan sonra I'm Italian dedi alakasiz bir sekilde. Biraz zorlama oldu ama iyi gidiyor diye dusunmustum. Biraz erken davranmisim cunku kiz ismini sorunca Kiev dedi. Kisa bir sure sonra kiz uzadi gitti tabii. Oglum dedim hani Italyan'din ne Kiev'i. Gecenin geri kalanini kah Kiev, kah Baggio olarak sayisiz kizla tanisarak gecirdi. Resmen Kiev Baggio kadar kendine guvenen bir erkek yoktu dunyada, cok buyuk bir karakter yaratilmisti o gece.


Neyse, son ziyarete donelim. Robcan'in kiz arkadasi Hristiyan bir molla versiyonu. Pazar gunu seferi olacagimizdan Cumartesi aksami kiliseye gitti. Firsattan istifade kumarhaneye kactik ve rulet oynadik. Dunyanin en cingene kumarbazlari olarak $6 artiya gecince masayi terketmeye calismamiz isletmecileri ifrit etmis olabilir biraz. Hayattaki amacimiz masadan pozitif degerde kalkmakti. Neyse dedik madem geldik kardan zarar edelim hic degilse. Bu sefer neye koyduysam geldi, +$43'e kadar ciktim. Masadan da cebimde fazladan $30 dolarla kalktim. Kisa gunun kari, enayi dolari. Fiyat performans kistasi kuvvetli olan bir diger alan da beles canli muzik. Barlara para vermeden girip cikabiliyorsunuz. Blues, jazz, populer rock, seytan muzigi hip-hop dahil olmak uzere hersey mevcut. Bira sisesiyle slide gitar calan keyif amcasini seyretmek eglenceliydi. Gerci adam belki 28 yasindadir da kullandigi maddelerden 45 gosteriyordur, bilemiyorum.


Haydan gelen mideme gitti nitekim. New Orleans'in mutfagi sahane. Cajun ve Creole lezzetlerini en siradan restoranda bile cuzi bir meblag karsiliginda tadabilirsiniz. Son gece simariklik yapip TV yildizligina soyunan sef Emeril'in restoranina gittik. Yanimda fotograf makinesi olmasina ragmen kuzu pirzola ve cikolatali suflenin cazibesini cekmemisim heyecandan. Robcan'in ismarladigi scallop (tarak, deniz kabugu hayvani) efsaneydi. Asagidaki yemek resimleriyle idare ederiz artik - Gumbo, Creole Shrimp, garip linguini. Zaten Sultans played Creole.



11 Eylül 2009

Babam ve Oglu


Futbolu en cok babamla muhabbet sebebi oldugu icin seviyorum galiba. Kendisi universitedeyken finallerinden erken cikip 2. lig maci seyreden FB'li bir fanatik. Ben buyurken parali baskan ekoluyle Gerson'lar, Tanju'lardan medet uman takim yerine Hz. Suleyman Seba ve MAF'i tutmayi tercih ettim. BJK'li dogdugumu anlamam 6 yasindayken babamin goturdugu Malatyaspor macina tekabul eder. Gecenlerde baktim, 1990 Ocak'ta oynanmis. Stadin etrafindan siyah/beyaz takke alindigini hatirliyorum hayal meyal.

Babam Ali Sen'in Aykut ve Oguz'u takimdan kovmasiyla duzenli maca gitmeyi birakti, ama seyretmemeyi hala beceremiyor. Baska bir blogda Amerika Deplasmani icin sevgi kelebegi Isvec tribunu yorumu yapilmisti Kadikoy'de sampiyonluk kutlamalari sirasinda BJK'li taraftarlarin dovulmesini anlamsiz buldugum icin. Oysa bana cok normal geliyor dunyada en sevdigim adamla bile farkli takimi tutabilmek ve karsilikli sevinme hakki tanimak, isin zevki bu zaten. Babalar gununde Alex formasi almisligim vardir. Keza belirli gun ve haftalar olmadan eve imzali Tumer Metin formasi gelmisligi de. Kucukken olayi biraz fazla ciddiye aldigimdan olsa gerek, derbilerde ben uzulmeyim diye BJK kazansin isterdi. Artik buyuyup laf sokulmasini kaldiracak duzeye gelince dokundurmaya da basladi. Ana baslik FB'nin buyuklugu ve her zaman herseyi her yerde belirlemesi uzerine. Antitezim buyuklugun izafi (Man Utd vs. FB) ve aidiyetin yaninda onemsiz oldugu. Ornegin BJK sampiyon olmaz ama Serdar Kurtulus'larla, Ibrahim Kas'larla bir yapilanmaya giderse bu beni 7 yabanciyla kazandigimiz kupalardan daha fazla sevindirir. Olay kesinlikle kucuk dusunmek degil, amac zaten kendi cocuklarinla basari elde etmek. Altyapiyi laf ola beri gele kullanmanin bir faydasi yok, bir hedefe yonelik arac olarak gormek lazim. Neticede Tuncay bizi Inonu'de sah mat edince tebrik etmek, Holosko Izmir'de cosunca boburlenmek uzerine kurulu statukoyu mumkun oldugunca devam ettirmek, hatta gelecek sene deplasmandan donunce beraber iki takimin da maclarina gitmek gibi bir niyetimiz var. Kismetse telafi ederiz son 8 seneyi...

Pazar gunu EPL'de saglam bir mac varsa bunun muhabbeti bir Redman'le, bir babamla yapilmak farz oluyor. Yoksa EPL'nin bile bir anlami yok zaten. Onun icin bu haftayi iple cekiyorum. Once ortak rakip GS, sonra evrensel guc Man Utd ile kapismak, sonra da bunun tartismasini yapmak kral olacak.

Asil rekabet ise yeni yeni konusmaya baslayan toruncani kandirmak su an. Benim ikna metodum tontona profiterol yedirmek. Rijkaard'in ayagini bir an evvel kaydirmazsak cok elim sonuclar dogabilir. Gurcan Bilgic goreve...

6 Eylül 2009

Ah, Ah, Kaladze Ne Yaptin?

2010 elemelerinde gecenin en ilginc macinda Italya, Gurcistan'i deplasmanda 2-0 yendi. Maci ilgi cekici kilansa Italya'nin gollerinin ikisini de AC Milan'da oynayan Gurcistan Milli Takimi kaptani Kaladze'nin atmis olmasi. Goller de oyle boyle degil bu arada, ilki tipik bir santrafor golu, ikincisi de tam usta isi. Aklima Hayrettin'in PSG ve Volkan'in Schalke maclari geldi.

Macin goruntulerini Youtube disinda bulamadim henuz. Turkiye'den seyredebilen versiyonunu bulan yorum bolumune ekleyiversin.

5 Eylül 2009

"O Yana Da Salla Yilmaz Abla..."

Besiktas'i kanli-canli, yerinden seyrettigim ilk mac, Bursaspor'un cezasi yuzunden Ankara'da oynanan ve 3-0 kazandigimiz lig maciydi. Google'dan tarihine baktim: 3 Mayis, 1993. Macla ilgili 16 sene sonra hala hatirladiklarim, stadda yer tutabilmek icin 5 saat once giselerden gecisimiz, macin skoru, Sergen'in iyi top oynadigi, bir de Yilmaz Vural'in 3-0'dan sonra kenarda yaptigi hareketler ve bizim taraftarin "O yana da salla Yilmaz Abla, bu yana da salla Yilmaz Abla" tezahuratlariyla kendisiyle kafa bulusu.

Enteresan adamdir Yilmaz Vural. Oyuncusunu tokatlamasini ya da takimi kume dustukten sonra "Cocugum olse ancak bu kadar uzulurdum" tarzinda aciklamalar yapmasini tasvip etmek mumkun degil. Ancak yine de kenarda takla atarken de, gollere sevinirken de, basina aciklama yaparken de hep samimi gelmistir bana - ici disi birdir yani. Teknik anlamda da gordugu saygidan daha fazlasini hak ettigini dusunmusumdur her zaman.

Iste o Yilmaz Vural Kasimpasa'nin basina geldi gectigimiz gun. 4 macta 0 puanla devraldigi takimi kumede tutar mi bilemiyorum ama ligimize renk katacagi ve en az 2-3 macta buyuklerin canini yakacagini kesin. Piyango Besiktas'a vurmaz umarim.

2 Eylül 2009

Seref Tribunundeki Dalkavuk


Yasli basli adam bir sekilde FB seref tribununde yerini edinmis. 90+4'te Semih'in golunden sonra taraftar gibi hoplayip zipliyor, hakkidir ve normaldir. Yalniz garip olan birsey var. Adam sanki gole degil, Aziz Yildirim'in sevinmesine seviniyor. Pesinden kosup sarilmaya calisiyor. Neyi kanitlamaya calisiyorsa artik. Herhalde seref tribunundeki koltuguna yapismanin kurali birilerine sevimli gozukmek. Dalkavuk, en azindan uzaktan bir opucuk uflenmesini haketmisti ama kismet degilmis.


Aziz Pasa'nin tribunlerden iceri dogru girerken bir diger hayrani tarafindan sarilmasi (yer tutma anlayisi Eduard Cisse'ye benziyor) ve kapinin bir hizmetli tarafindan acilmasi bana 300 filmindeki yari tanri Pers kralini hatirlatti.


Eskiden bir Sparta'ya gonul vermistik ama son 6 yildir Pers'lige ozenince sonuc Banglades oldu nitekim.

* Goruntuler www.ligtv.com.tr'den screenshot.

14 Ağustos 2009

Keyifli Internet Sporu Globulos - Sampican Won the Game Ama Gerisini Getiremedi

Ozellikle yazlik mekanlarda rastlanan bir genc insan tipi vardir. Her turlu oyunda en birinci olurlar Firat (Uykusuz) gibi. Batakta daima +1'le biterler. Okeyde cifte gidip bitme basarisini gosterirler. Tavlada acik gordu mu ilk zarda kafasina binerler. Iste Redman bu ekolun temsilcilerinden. Listesi CM'den Hattrick'e kadar uzanir hatta.

Oyuncu insan tipinde biraz Intacto, biraz da Highlander izi var. Intacto'da sansli bir grup insan baskalarina dokundukca sanslarini caliyor. Highlander ise biraz daha kanli, ama analoji yerinde. Olumsuzler guruhu cemaattekilerin bogazini kesince guclerini emiyor. Nitekim ne zaman Redman'le yeni bir oyun oynasam herzamankinden daha guclu ve sansli olarak karsima cikiyor (PES haric, onda ayni takimda oldugumuzdan bi hayrini goremedik).


En son hezimete ugradigim oyun Globulos. Cok keyifli bir internet sporu. 3'er kisilik takimlarda birbirinize gol atmaya calisiyorsunuz. Her tur, baloncuk seklindeki oyunculara nereye hangi siddette deplase olacaklarini soyluyorsunuz. Topa carpinca yonu degisiyor haliyle. Eger kaleye girerseniz eksik kaliyorsunuz. Sag kosede de yorum bolumu var ki oyunun en zevkli kismi muhabbeti elbette.

Sampican olarak oyunun ikinci setinde 3-0 kazaninca screenshot almadan edemedim (fikir Redman'dan). 2 kisi kalmisken top benim adama carpip gol olunca "eksik adamla gol atarim" diye laf soktum. Redmancan dogal olarak bal diye nitelendirdi hamlemi. Sonra sol bekimi surpriz bir kosuyla ileri cikarinca top onumde kaldi, bir tane daha caktim. Onun oraya gitmesini Rijkaard'in total futbol anlayisina bagladim. Ertesi pozisyonda Redman kendi kale cizgisinde olan topu oyle bir cikardi ki pozisyonu onlemekle kalmayip kontra baslatti. Ben Rio Ferdinand'dan, Redmancan Nesta'dan esintiler gordu. Akabinde topu iskalayarak bir gol daha yemekten kurtulamadi. Gozumun onunden Gokhan Zan bir film seridi gibi gecti.

Oyun tabii ki "bunu alan hepsini kazanir" setinde Redman'in Highlander profilini one cikarmasiyla sonuclandi. Bundan sonraki duelloyu cok dikkatli secip bir kez olsun kazanmayi hedefliyorum. Rebound alma oyunu falan olabilir. Gerci onda da Dennis Rodman icgudusunu kesfedebilirim. 5/6 harf ayni zaten.

6 Ağustos 2009

Shaq Iyiysen Final Oyna

Hakikaten muthis adam su Shaquille O'Neal. Her hareketi ayri bir olay. Son olarak da David Beckham'a sarmis durumda. Yaz aylari icin yaptigi televizyon programindaki iddiasi yildiz oyuncunun kendisine frikikten gol atamayacagi. 2 haftadir televizyonda, internette, gazetelerde "Galaxy'de kac gol atti ki?" diye soruyor. Haksiz da sayilmaz hani. 

Haberle ilgili Sampi ile konusurken aklimiza Ahmet Cakar'in zamaninda Santra'da yaptigi talihsiz aciklamalar geldi; ekranlarimizda daha buyuk bir ukalalik ve dilin bir tarafa kacma hadisesi daha yasanmamis olabilir - ki buna kendisinin bikini giyme hadisesi de dahildir bence. Olup da izlememis olan varsa, videosu asagida:



Sirasiyla:
"Shaq da cok buyuk oyuncu degil!"
"Ne oldu Miami?" 
"Shaq iyiysen final oyna!" 
"Shaq bir daha hayati boyunca sampiyonluk goremez!" 
Ne adamlar var su memlekette yahu. Bir de Shaq bu programin ustunden 12 ay gecmeden Miami ile sampiyonlugu yakalayinca, cikip piskin piskin ozur dilemisti kendisi. 
O degil de, harbiden cok orjinal adamdir Shaquille O'Neal. Senede $20-25M kazanirken okula donup universite diplomasi almak, sezon arasinda fahri polis olarak calismak, vs. cok da normal/beklenilen hareketler degil kesinlikle. Sozunu hicbir zaman esirgemeyen koca oglan, eminim Ahmet Cakar'in aciklamalarini duysa, O'nunla ilgili de soyleyecek bir cift lafi olur, tasi gedigine oturtuverirdi. Bir de hakkini vermek lazim, 15 senede O'nun parkelerde maruz kaldigi kadar sertlige, normal bir insan degil, rahmetli Gandhi bile dayanamaz, en azindan 1-2 kisinin kellesini alirdi bence. O yuzden cok buyuk saygi duyuyorum kendisine. 

Dev pivot bu sezon da Cleveland Cavaliers formasiyla NBA'e renk getirip, All-Star haftasonunu senlendirecek. Eminim ileride cocuklarimiza da anlatacagiz O'nu. Biraz da bu yuzden son sezonunda bir sampiyonluk daha kazanmasini ve parkelere kariyerine yakisir bir sekilde veda etmesini cok isterim. Olmasa bile basketbolun oynanis seklini 15 sene boyunca adeta kendi basina dikte edisi ve her turlu bireysel basarisinin yaninda kazandigi 4 NBA sampiyonluguyla NBA tarihine adini coktan yazdirmis durumda zaten. Shaq'in basketbolu biraktiktan sonra ne yapacagini ise cok merak ediyorum. Umarim ekranlardan kopmaz da makaranin kralini izlemeye devam ederiz.

19 Temmuz 2009

Gozum Sizi Bir Yerden Isiriyor

Blogdas sampi daha once bu tarz bir ise kalkismisti -> Link

Asagidakiler de benden:


Maldonado - Mehmet Topuz


Bruce Willis - Fabian Ernst


Zican Adam - Deivid

18 Temmuz 2009

Yeni Sezon Formalari


Bence klasik cubuklu disindaki diger iki tasarim da cok basarisiz. Arada begenen de cikacaktir elbet ama 40 turlu basit ve guzel forma dizayni olan Adidas'in neden gelip bizim uzerimizde fantezi denedigini anlamak mumkun degil. Hele ozellikle yandan yemis baklava modeline bu gozler kac mac dayanir bilemiyorum.

Her neyse, belki zamanla alisiriz...




Bu arada en ustteki toplu resimde sol arka kosede kalan arkadaslar kim cok merak ettim. Amator branslardan iki sporcumuzdur dedim ilk basta ancak resmi sitede futbolcular disinda herhangi bir sporcunun katildigindan bahsetmemis. Mankenlik ajansindan gelmis olma sanslari da olmadigi icin merak ettim acikcasi ne yapmislar da bizim topcularla beraber sahneye cikabilmisler. Taraftarlar arasinda kura mi cekildi acaba?