1 Nisan 2010

Chambana 2 - Mac Yazilari

Koye geri donmenin diger artisi maclari arkadaslarla seyretmek oldu. Internet sagolsun her turlu mac erisilebilir durumda. Evdeki TV duzeni ve pofuduk koltuk olmasa da Almunia'ya beraber kufretmek seyri keyiflendiriyor.

Cumartesi gunu mac maratonuna Birmingham-Arsenal maciyla basladik. McLeish'in takimi kalite olarak EPL'de ilk 15'te bile degil bana gore. Kucuk takimlar rotasyona bir adet kadife krampon koyarak farklilik yaratmak gerektiginde sihir ihtiyaclarini karsilayabiliyor. Ornegin Hull'da Geovani, Blackborn'de Diouf gibi oyuncular var. Birmingham ise salt duz oyunculardan kurulu. Ancak kapasite eksikligini ayak aliskanligi sayesinde kapatiyorlar. Surekli ayni kadroyla sahadalar. Forvetleri hareketli ve sureklilikleri var. Cenk Isler modunda Kevin Phillips Sunderland'deki halinin bir golgesi olsa da yanlislikla skor katkisi yapti Arsenal'e karsi. Fabregas'in etkisiz, Rosicky'nin yalniz oldugu macta Walcott ve Londra'li saban Bendtner'in etkisizligi ileri ucta uretken olmayi engelledi. Arshavin ve Nasri'nin oyuna dahil olmasiyla ileride opsiyonlar artti. Nasri buldugu boslugu iyi degerlendirerek koseyi gordu. Alex Song geriyi, Denilson da orta sahayi iyi toparliyorken Almunia'nin hediyesi bir golle 2 puan biraktilar. Sampiyonluga oynayan bir takimin kalecisi bu kadar capsiz olmamali. Arsene Hoca Hakan Arikan'i alsa bu sene sampiyondu. Su anda Drogba/Lampard ikilisinin sakatligina bakiyor kupa. Muthis kisisel gelisim gosteren Alex Song, iyi uyum saglayan Vermaelen, skora centik atmaya baslayan kanatlarla heyecan verici bir takim Arsenal. Ancak hala cok yonlu bir forvete (Edin Dzeko, Chamakh, Bobo) ve adam gibi bir kaleciye ihtiyaclari var.

Maratona Besiktas-Eskisehir ve Roma-Inter maclariyla devam ettik. Son yillarda seyrettigim en guzel Besiktas maciydi. Toraman'in on stopere gecmesiyle ic oyunculari hucum hattini ileriye cekebildi. Bobo seyrettigim en iyi pas dagitici orta saha tipi forvet oyunlarindan birini oynadi. Tek tek butun geriden gelen oyunculari pozisyona soktu ileride topa hakim olarak. Attigi gol belesti ama haneye yazdi yine bir tane daha. Asil 3. golde tactan gelen topu orta cizgide kafayla aktardiktan sonra penalti noktasinda asist yapacak kadar enerjisi ve saha hakimiyeti olmasi sahaneydi. Gole ofsayt golgesi dusmeseydi keske. Holosko'yla Bobo yakin oynadikca pozisyon zenginligi artiyor. Riza Calimbay'a gereksiz yukleniliyor. Ilk yarida takimi orantisiz sekilde fazla kosup yoruldu, kadrosu dar. Hamle yapma sansi pek yok acikcasi. Inter deplasmanda dove dove yenildi, garip bir macti. Ranieri'de mi Denizli bali var, Denizli'de mi Ranieri bali arastirmak lazim.

Pazar gunu Cimbom'lu Cahil ve Othello'yla maca bagel yiyerek hazirlandik. Ilk defa bir GS-FB macinin mac oncesini GS taraftarlariyla yasadim, ilginc bir deneyimdi. Emre'siz, Selcuklu ve Guiza'li FB'ye karsi icerde oynarken bile yenilmeye bu kadar hazir olmalari hakkaten psikoloji doktorasi icin bir arastirma konusu. Bir yandan babamla da yazisiyoruz. 3 farkli takimi tutan 4 kisi de Fener'in kazanacagini biliyordu. FB muthis set defans yapan 4-4-1-0 ile oynadi. Skoru telasli bir sekilde degistirmeye calisan GS cok kopuk bir 4-2-4'le oynadigindan hucumlarina sureklilik kazandiramiyordu. Ortasahadaki sayisal eksiklik donen toplari tekrar hucum kanatlarina aktarmayi engelliyordu. Dikkat Selcuk oyuna agirlik koymasin diye laf soktuktan yarim saat sonra 35 m'den gommesiyle bayagi utandim acikcasi. Gol yenince ya sessiz kalarak hazmedilmeye calisilir ya da kufredilir benim bildigim. Cahil Turk filmlerini aratmayacak bir "HAYIIIR" narasi atmayi basardi. Babamin "Topal kirmizi gormezse gol atamayabiliriz" dedikten sonra Rijkaard'in onu cikarmasi, akabinde gol olmasi nedeniyle bir an icin futboldan anlayabilecegini farkettim. Sonra aklima Nobre'nin Bobo'dan daha iyi topcu oldugunu dusunmesi geldi ve hemen vazgectim.

Gecen gun Cahil'e dedim ki bir dahaki sefere beraber seyretmeyelim, ayagim ugursuz geldi. Bosver dedi, ben her turlu varyeteyi/totemi denedim, bu herifler bizi nasil olsa yeniyor.

Hiç yorum yok: