22 Şubat 2010

Kalten Pasa'dan Inciler

Blogdaki eski yazilari temizleyip yorumlari tekrar okuyordum. Farkettim ki Kalten Pasa'nin asagidaki yorumu paylasilmayi hakediyor. Cos(x) bolumu saheser.

***
Galatasaraylı bir arkadaşım iki sene önce "Şu an Galatasaray'da oynayan tüm yabancıları gelmeden önce de ismen biliyordum" demişti de için için sinir olmuştum, iki sene geçti daha bile aşama kaydedildi bu konuda. Bir Beşiktaşlı olarak üzülüyorum.

Misâl bir karşılaştırma yapsam Beşiktaş'a gelmeden önce ismen tanıdığım üç kişi var: FM 2006'da Juventus'a "Contract expiring" olduktan sonra kuvvetli yedek olsun mantığıyla aldığım Ernst ve Sivok ile hep Serie A'nın kalburüstü takımlarında oynamış olan Ferrari --bu üçlünün de şu anda takımı nasıl ayakta tuttuğu aşikâr.

Fink'i bilmiyordum, sonradan bir ara Youtube'u turlarken "Hem penaltı hem gol" cümlesine kaynak olduğunu farkettim sadece FB maçındaki eliyle. Bobo, Tello, Delgado kimdi zaten Tigana öncesinde bilmezdim. Nobre, Holosko ve Tabata'yı da başka takımlar için TR ligine gelene kadar duymamıştım hâliyle.

Zamanında FB de bu tip transferler yapıyordu, Appiah-Alex-Ortega-Kezman-Güiza-Lugano-Edu gibi transferler "Oyuncunun bilinilirliği/Yaş" skalasında çok yüksek yerlerdeydi. Hakan Bilal Kutlualp gittikten sonra Brezilya'dan doktor-manav kim varsa getirmeye başladılar (bkz. Baroni) ve Carlos'un kesirin paydasını yükseltmesiyle de skala tekrar ortalamaya çekildi. Zaten Zico'yla gelen Çeyrek Final başarısında da bu ilk transferlerin payı çok yüksek.

GS'yi önümüzdeki 1-2 senede yıkabilecek tek etken zaten sabıkalı oldukları yabancı-Türk çekişmesidir bence. Her ne kadar ağır abiler ufaktan yollandı ise de, herhangi bir maaş ödemesinde yaşanacak sıkıntı (özellikle de Ribery 2.0'dan korkulduğu için yabancılara gösterip Türklere verilmezse) GS'deki Türk futbolcuların yüz ifadelerini Arda'nın Denizli maçında Dos Santos'tan pas alamadıktan sonraki hâline getiriverir.

Başka bir deyişle, GS'deki Mustafa Sarp, Mehmet Topal, Ayhan, Arda gibi canını dişine takan adamlar kariyerlerini kanıtlamış bir Hagi/Popescu/Elano/Neill/Baros vb.'ye saygı gösterir, ama kendilerine yatmayan maaşlar "alemci çocuklar" Jo ile Dos Santos'un votka-red bull'larını finanse etmeye başlar ise ikilik çıkıverir.

Tüm bunlar için de bir BJK veya FB derbi yenilgisi yeterli olabilir.

Sonra Rijkaard ile Adnan Polat gider, Hakan Şükür sportif direktör olur ve "bundan sonra mücadele etmeyene yer yok" deniverir, takım bilimum Barış Özbek ve Hakan Balta'larla dolar.

Yanlış anlaşılmasın, kötü oyuncu değiller tabii ama Türk futbol anlayışına hep bir Cos(x) eğrisi hakim bildiğiniz gibi --Zeman fazla disiplinli idi, takımda sevgi ortamı yok, Mustafa Denizli gelsin.. Denizli takımı iyi çalıştırmıyor, Lorant gelsin, Alman disiplini işi bitirir.. Lorant cahil, Daum Türkiye ligini iyi tanıyor.. Takımda sevgi ortamı yok, Zico gelsin.. Bu takım iyi çalışmıyor, Türkiye ligini iyi tanıyan bir teknik direktör olan Daum gelsin..

Bu böyle gider.

Bu mantıkla GS'nin Rijkaard'dan sonraki teknik direktörü kim olur bilmem ama, ondan da sonrakinin Abdullah Avcı olacağını iddia edebilirim.

Aynı şekilde Denizli'den sonra rakipte başarılı olmuş bir Rijkaard modeline özenecek olan Neo-Demirören de Madrid'den boşa çıkan Pellegrini'yi getirmeye kalkar. O heves sekizinci maçta sıçınca da sezon ortası takım ruhunun geri gelmesi için Antalya'yı başarıdan başarıya koşturan Şifo 'Guardiola' Mehmet getirilir.

Sezon sonu Andre Moritz 12 milyon Euro'ya transfer edilir. Antep'ten Julio Cesar için Rıdvan Şimşek, İsmail Köybaşı, Tabata + 5 Milyon Euro ödenir. Yabancı kontenjanında yer açmak için de Ernst ile Ferrari Manisaspor'a kiralanır. Schildenfeld, Zapo, Delgado ve Tello'nun da sözleşmeleri doldurulur, futbolcular Ünlüler Çiftliği'ne gönderilir, kutu falan açarlar.

Bak stres oldum dağıttım konuyu. Yeter Demirören yeter, seni kınıyorum ve sana laflar hazırladım."

Otrivin Modric


Dandik bir futbol haftasonunun tek ilaci Wigan -Tottenham macindaki oyunuyla Luka Modric'ti. Oyuna yedekten girip sol kanattaki yerini aldi. Bir aciktan ziyade klasik 4-4-2'de ML olarak oynadi. Ancak pozisyonunu ozel yapan tuttugunu altin eden adam, Katma Deger Harry Redknapp'in verdigi gorevdi. Set defanstaki yerini top kapildiginda ortaya kacarak bosaltiyordu, boylelikle Bale'in onunu aciyordu. Toplu oyunda ozellikle Palacios'la tutturdugu kimya sayesinde muthis etkiliydi. Tarlaya donen Wigan kurek takiminin sahasinda Modric sanki baska bir zemin, baska bir top ve baska kramponlarla oynuyordu. Akiskan top surme sekanslari, attigi akilci paslar ve topun Tottenham'da kalmasi adina gereksiz israrlardan kacinmasiyla muthis olgun bir oyun ortaya koydu. Cussesi pek kalin degil ama pekmez cocugu emareleri var, tekmeden korkmuyor ve adam kovalayacak gucu var.

Ofsayttan attigi dandik golun ustune yatan takiminin iplerini eline aldiginda pas kanallari bir hastanin Otrivin aldiginda acilan sinusleri gibi calismaya basladi. Set hucumda top kaptirildiginda gobekte kalan Modric'in yerini Palacios dolduruyordu, boylelikle asimetrik dizilis onleniyordu. Sahada ne yaptigini bilen takimlari seyretmek ayri bir keyiftir benim icin. Cogu insanin takili kaldigi dizilis sablonlarinin (4-3-3 modasi, son 15 senedir 3'lu defanstan kacis) otesini gormek gerekir. Mac ici dinamigi geregi bir sol kanat oyuncusu ice kat edebilir, yerini baska bir takim arkadasi doldurabilir. Ancak tekrar tekrar denenirse bu dogaclama degil, planlamadir. Ornegin Zico FB'si sag bek Gokhan Gonul'un onunu acigin (Kazim veya cogunlukla Deivid) ice kacmasiyla aciyordu. Hucum seti uygulanirken Gokhan'in kademesini Aurelio alirken Deniz Baris saga kayarak alani kapliyordu. Futbolun mekaniginde dizilis bir baslangic noktasidir. Dizilis yapilmak istenen hamlelerle mac icinde sekillenir, amorf hale gelir. Onemli olan bu amorf durumda saha paylasimini akilci yapmaktir. Herseyden onemlisi de surekli denemek ve "toplu aliskanlik" edinmektir. Toplu aliskanligin edinilmesi taktiksel ve fiziksel istikrardan gecer. Bu da en kolay yoldan teknik direktor ve kadronun muhafaza edilmesiyle saglanabilir. Sampiyon olamayan her hocanin kovuldugu bir ortamda teknik taktik kadar sans faktoru one cikiyor. Mesela gecen senenin sampiyonunu 1.5 transfer belirlemistir diyebilirim (Guiza ve sezon ortasi Ernst). Cunku projeler, taktikler yarisacagina surekli "bugunun" kadrosu yarisiyor. Onun icin durbunle seyrettigim Tottenham hakkinda yapabildigim taktiksel cikarimlari mikroskopla seyrettigim Turk takimlarinda yapamiyorum cogu zaman.

Bu noktada Tottenham'a geri donelim. Gecen seneki Juande Ramos azizligini kapatmis bulunmaktalar. Su anda 4. siraya tirmanarak momentum yakaladilar. EPL'de sezonun dikkate deger mucadelesi normalde sampiyonluk veya kumede kalma olurken bu sezon CL'ye giden son kapi one cikmis durumda. Para takimi Man City ve Tottenham, proje takimi Aston Villa ve gelenek takimi Liverpool muthis mucadele ortaya koyarak ligin degerine deger katiyorlar.

KDHR'nin su ana kadar sampiyon adayi bir takim calistirmamasi cok ilginc. Portsmouth'un kullerinden FA kupasi kazanan bir kadro kurdu. Kadro creme de la creme, creme de la normale, creme de la dandique demeden muazzam bir erezyona ugrarken kulubun kasasina yuklu miktarda para girdi. Inter'e, Real Madrid'e oyuncu gonderildi. Simdi de Modric, Palacios, Defoe, hatta Crouch ve Lennon gibi oyuncular asama kaydediyor.

4.'luk mucadelesinde Man City ile Liverpool son zamanlarda seyrettigim en yavan futbolla hayal kirikligi yaratti. Kumdan bile anladigindan supheli oldugum bazi balli Araplar topraktan fiskiran maliyetsiz zenginligi carcur etmekle mesguller. Eger bir teknik direktore guvenip tonla transfer yapiyorsaniz en azindan arkasinda 2-3 sene durmalisiniz. Aksi halde getirdiginiz yeni hocayla bu yatirimin bir kismini bosa cikarirsiniz. Cunku onun kafasindaki kadro yapisi ve oyun sekli farklidir. Mark Hughes'un Roque Santa Cruz'a olan guvenini Mancini'de bulamazsiniz. Neticede yetenek corbasi Man City organize olacak gecmis birikimine sahip degil ve umarim hic olmazlar.

Karsilarindaki Liverpool yuksek maliyetle kurulmus bir Ziya Dogan takimindan ibaret ve Serie A'dan misafir huviyetinde. Inanilmaz duz oyuncu toplulugu topu Gerard'a sisirip onun yoktan birseyler yaratmasina bakiyor. Circir Torres sezonun yarisini sakat gecirdiginden skor yuku kanat stoperi Kuyt (bu mac hedef santrafor oynadi) ve soluk benizli Yossi Benayoun'a kaliyor. Xabi Alonso gibi zanaatkari satip yerini genclik filmlerinde ezik tipini oynayacak kadar melul bakan Aquilani'yle doldurmaya calisirsaniz olacagi budur. Aston'u Redman bir ara yazacak kismetse, cok girmiyorum o konuya. 2 aydir kosede bekleyen bir taslagi var ama yayinlayana kadar Downing jubile yapacak galiba. Martin O'neil hayranligimiz sabittir.

EPL'de sezonun benim acimdan en heyecan verici faktoru David Moyes. Noat Samisa sahane bir yazi yazmis kendisiyle ilgili. Soyle hocam olsun Demiroren gibi baskanim olsun diyesi geliyor insanin ama o kadar da degil. Yine de cok klas adam. '90'li cocuklarinin omuzlarinda beraber yukselirler umuyorum. Su an 25'inde olan Rooney davayi satmasa ve onderlik etse Napoli'vari bir destan yazilabilir miydi acaba? Buyuk ihtimal Ferguson'un elinde bu kadar ust duzey maca cikmamis bir Rooney su anki dominant forvet pozisyonunda olmazdi gerci.

BJK'ya maddi destek getiren her turlu faaliyetten istifa ettigimden mutevellit derbiyi seyretmedim. Babamla karaduttan postalasirken gol haberi geldiginde ne uzuldum, ne sevindim. Son secimin en acikli yani bu oldu. Issiz apati.

16 Şubat 2010

Amistad Vurusu



Kucukken cok Japon cizgi filmi seyrettim. Akula, albatros vurusuna falan ozenmisligim vardir. Ama bu kadarini gormemistim. Mohamed Diame Afrika'nin bagrindan kopup Amistad Vurusu'nu gelistirmis, helal olsun. Topu imal edildigine pisman eden adamlari seyretmek ayri keyif, ozellikle BJK'da oynuyorlarsa (Imansiz). Bu da var iste Nobre de. Kismetsizlik.
Not: Video'da 30. sn'deki sut.

14 Şubat 2010

Pilot Takim:2 - Demirorenspor:0


Hayirli maglubiyet olarak tanimliyorum bunlari. Camianin dibi gormesi, kum tepesinin YD'ye karsi momentum kazanmasina yardimci olabilir. Bazi insanlar o kadar miyop ki ne kadar kotu yonetildiklerini top cizgiyi gecince gormeye basliyorlar ancak.

Kale atisindan gelen topa ceza alanindan cikmadan evvel dokunan tahta ayakli adamlari alarak ihya ettik Antep'i. Onlar da tas gibi bir takim kurup BJK'yi surklase ederek yendi. Iskeleti ilk 5'e girecek kadar saglam bir kadrolari var. Seyircilerinin kulube sahip cikmasi ve istikrar saglanmasi durumunda onumuzdeki yillar Avrupa kupalarina erisebilecek bir potansiyel var. Malesef sadece buyuklerle oynadiklari maclari seyredebildigimiz icin gelisimlerini periodik olarak takip edebiliyoruz. Sahsen Kayseri-Antep veya Bursa-Eskisehir maclarinin BJK-Genclerbirligi'nden asagi kalir yonu olmadigini dusunuyorum.

Ibrahim Toraman'in sarkik stoper oynadigi macta takimin boyu uzun, oyunculari tembel, usta ayaklari formsuzdu. Senede 2 m Euro'luk kurtarici Nobre'nin menejeri neresiyle gulmustur merak ediyorum bugunku pozisyonlara. Adam topa basketci gibi dokunuyor resmen.

Serdar Kurtulus Tigana topculugunu yer tutma, mucadele ve oyun gorusuyle sergiledi. Ensesi kalin, kendine guveni gelmis, baktigi yere top atabilen 20 yasindaki adami harcadigimiz icin ne kadar gurur duysak azdir. Komsunun tavugu olmasi lazim illa kiymete binmesi icin.

Mustafa Denizli son bir ayda 5 sene yaslanmis goruntu itibariyle. Teknik direktorlere inanilmaz baski uygulaniyor kariyerleri boyunca. Bu da saglik ve ego sorunu olarak yansiyor. Vucutta organlar iflas ederken sahada tavsanlar cikiyor. Mustafa Denizli'yi pek tutmam ama haline uzuldum. Kendisinin kulupte basin sozcusu veya eski anlamiyla "kaptan" gibi bir goreve gecmesini temenni ederim. Futbolun gunluk stresiyle ugrasmak omrunden yiyor sanki.

Su anki beklentim ust uste alinacak maglubiyetlerle cokus yasamak, olaganustu kongreye gitmek. Bakarsiniz demokrasiyle olmayan guzellik darbeyle gelir. Ibrahim Altinsay tanklarla Akaretler'e girse cuntayi gullerle karsilamazsam serefsizim. Olmayacak dua iste ama ya tutarsa. Amin.

12 Şubat 2010

Beşiktaş

Beşiktaş 2 aylık bir kongre sürecinin ardından önümüzdeki üç senesinden çok daha fazlasını şekillendirecek, çok önemli bir karar aldı. Ve ben, bu karar yüzünden, kendimi 25 yaşında “Beşiktaş nedir?” sorusunu yeniden cevaplandırmaya çalışırken buluyorum.

Beşiktaş ile aramdaki ilişki hafızamın beni götürdüğü kadar eskiye dayanıyor. O yüzden bu Beşiktaş’ın beni ilk üzüşü değil. Ancak şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim ki, ne çocukluk kahramanım Feyyaz’ın Fenerbahçe’ye gidişi, ne 3-3’lük Valerenga maçının 2. yarısı, ne Fevzi’nin Galatasaray maçındaki ıskası, ne bir zamanlar Fenerbahçe altyapısında oynadığını öğrendiğimde hüngür hüngür ağladığım Ertuğrul’un Samsunspor’a takası, ne de 101. yılda kaçan şampiyonluk bu kadar ağırıma gitmemişti. Bugün, zaten geçtiğimiz beş buçuk sene ile hesaplaşamamış olan ben, aynı hatayı – sonuçlarını bile bile – yeniden yapan Beşiktaş’ın bir parçası olma kararını ciddi şekilde sorguluyorum.

Yıldırım Demirören’i, eksik aklını, omurgasızlığını, yönetme konusundaki aczini, şımarıklığını, Beşiktaş’a verdiği zararı tekrar anlatmakla uğraşmayacağım. Keza 3. kez seçilmiş olmasını, kendisinin değil, kendimi de içinde saydığım basiretsiz Beşiktaş camiasının suçu olarak görüyorum. Bugünden sonra bu satırlarda benim kalemimden kendisi hakkında tek bir olumsuz cümle okumayacaksınız. Amerikalılar’ın “beni bir kere kandırırsan sana, iki kere kandırırsan bana yazıklar olsun” anlamına gelen bir sözü var: “Fool me once shame on you, fool me twice shame on me”. İçinde bulunduğumuz durumu çok güzel açıklıyor. O yüzden bundan sonra benim kavgam, bugün Beşiktaş’ı yönetecek nüfuza sahip olup da bu kongrede birşeyleri değiştirmek adına elini taşın altına sokmamış kim varsa onunla. Bir başka deyişle “camianın önde gelenleri” ile. Tarihinin en kötü başkanının karşısına üç sene arayla iki seçimde sadece bir aday çıkarabilmiş bir kulüp, başına gelecek her türlü felaketi şimdiden hak etmiştir. Bu bir kenarda dursun.

Camianın alternatif üretme konusundaki iktidarsızlığının yanı sıra, son derece düzgün bir CV’ye sahip olan ve aynı ölçüde kuvvetli bir yönetim kurulu oluşturan Murat Aksu’nun neden seçilemediğiyle de yüzleşmemiz lazım. Bu tabii ki Beşiktaş’ı nasıl tanımladığınızla ilgili bir durum. Beşiktaş kongresinin çok büyük bir bölümü bu seçimde Siyah-Beyaz’ı herşeyden önce “CHP’nin Avrupa yakasındaki son kalesi” olarak tanımladılar ve Murat Aksu’nun Abdülkadir Aksu’nun oğlu olmasının, kendisi ve yönetiminin Beşiktaş’ı dinci/gerici bir eksene oturtacağına dair yeterli kanıt teşkil ettiğine inanarak, sırf bu korkuyla Yıldırım Demirören’e oy verdiler. Ben ise belki Türkiye’deki gündelik hengameden uzakta yaşadığım, belki de siyasi ayrımcılığın ülkemizin önündeki en büyük engellerden biri olduğuna inandığım için, AK Parti’ye taban tabana zıt olmama rağmen, oyunu bu düşünceyle kullananlara katılamıyorum.

Beşiktaş gibi yaş/din/coğrafya/ırk farkı gözetmeksizin her kesim tarafından desteklenen bir kulübün bu kadar keskin ayrışmalar içine girmesi uzun vadede ciddi problemlere yol açacaktır. Tek ortak payesi Beşiktaş’a gönül vermek olan bizler, sadece Beşiktaş’ı ilgilendiren konularda dahi dinci/laik, Türk/Kürt/Ermeni, sağcı/solcu şeklinde bölünmeye başlarsak bu maçtan Siyah-Beyaz’ın galip çıkma şansı yoktur. Bugünkü Beşiktaş Kongresi, bizi, yani Siyah-Beyaz’ı tanımlayan ve Yıldırım Demirören’in beş buçuk sene boyunca istikrarlı bir şekilde yerle bir ettiği halka ve emeğe yakın olma, namus, alçak gönüllülük, asalet gibi temel değerleri hiçe saymış, ve mevcut yönetime kıyasla çok daha umut verici bir alternatif olan Murat Aksu yönetimini sadece siyasi sebeplere dayanarak seçmeyerek kulübü sonu hiç de iyi görünmeyen bir yola sokmuştur. Beşiktaş’ı bugün AK Parti karşıtlığına indirgeyenler bizi Yıldırım Demirören’e mahkum ettikleri gibi, aynı zamanda gelecekte bugünün tersi bir ayrımcılık yaşandığı takdirde itiraz etme haklarını da kaybetmişlerdir.

Ayrıca Yıldırım Demirören’e oy verecek kadar Murat Aksu’dan nefret edenlerin bugün kendilerine niçin üçüncü bir aday çıkaramadıklarını da sormaları gerekmektedir. Önüne sürülenler arasından seçim yapmak değil, yeterli sayıda ve kalitede alternatifin seçime sunulmasını sağlamaktır kongrenin asli görevi.

Bu gidiş durdurulmadığı takdirde Beşiktaş’ın özünden iyice uzaklaşacağını ve rakiplerinin çok gerisinde kalacağını görmek zor değil. O yüzden birisinin birşeyler yapması lazım. Ancak ne kongre ne de taraftar bu noktada bana umut veriyor ne yazık ki. Umutsuzum ve üç sene sonra Beşiktaş’ı nerede bulacağımızı, ve hatta tutacak bir Beşiktaşımız’ın olup olmayacağını gerçekten çok merak ediyorum.

8 Şubat 2010

Kazanmasini Istedigim Butun Takimlarin Puan Kaybettigi Hafta


Digiturk'u iptal ettirdim ettirmesine de 16 Subat'a kadar odemis bulundugumdan santiyede arka plan sesi olarak actim. Cevre dostu bina etiketi yuzunden yaklasik 2000 sayfalik dosya yapmak baska turlu cekilmiyordu. Binanin ne kadar cevreci oldugunu kanitlamak icin bir agac olmasa da tombis bir fidan feda etmek zorunda kalmasak daha iyi olurdu ama neyse.

BJK macini seyretmedim. Skoru gorunce vicdanla cuzdan arasinda kaldim. Takimin gelecegi icin simdi kaybetmesi ve kum tepesi taraftarlarin yonetime isyan etmesi hayra vesile olacak, onun icin bu sene sportif basarisizliktan yanayim. Sampiyon olursak buyuk ihtimalle gelecek sene iflas ederiz nitekim. Gel gor ki Bobo Nobre'ci babama inat her hafta centik atiyor. Okuduklarima gore Yeter Demiroren'le baslayip GS'ye kufre donen tezahuratlar varmis, biraz omurgasiz kacmis dogruysa.

Kayseri ayazinda corak zeminde oynanan GS maci cok renksizdi. Mucadele ust duzeydeydi. Ancak GS'nin yarim pozisyondan gol cikaracak striker'i ve Keita haricinde tekmeyle sinmeyen hucum oyuncusu yoktu. Yakin cekimlerde futbolcularin kosarken toprak kaldirdigi gozukuyordu. Sakatlanmaya birebir. Ortaya bu kadar para doken Dijiturk'un TFF'ye zemin iyilestirme sarti kosmasi lazim. GS orta uclusunun ortada sican oynadigi, forvetlerin stoperlerin disiplinli bir sekilde siddete basvurmasiyla sindigi bir mac oldu. Lig 3.'sunden deplasmanda tek puan tatmin etmeli bence. Cem Sultan olayina hic girmiyorum. Takimin boyunun kisaltilip cabuk ve yerden oynamak kendi icinde tutarli bir anlayistir. Yasina bakmaksizin her oyuncuya firsat veren Rijkaard'in onu denememesinin mantikli bir aciklamasi vardir elbet.

Bana kalirsa revacta olan bol kanat forvetli tek santrafor duzenindense orta saha ozellikli bir oyuncunun ileri hatta yer aldigi klasik 4-4-2 daha dengeli. Kayserispor'un Cangele'yi Makukula'ya yaklastirdigi, kanat destekli sablon onlara kademe atlatti. Kapitalini transfer yerine stada gomen, hocasini kollayan bir takimi normal sartlarda cok tutarim ancak Kayseri'nin antipatik taraflarini torpulemesi bunu engelliyor. Tolunay Kafkas'in suratindan "KART KART KART KART KART KART KART" dedigi okunuyordu mesela. Santiyede olsa mekanik islerden sorumlu formen "sana bir tane sarsam hicbiseycigin kalmaz, sakinlesirsin" mealinde lafler eder.

Arsenal'in buyuk maclarda tokat manyagi olmasi icler acisi. Takimda Ray Parlour gibi birinin eksikligi hissediliyor. Dandik bir oyuncuydu ve alkolikti ama takimda biri hata yapinca kulagini cekerdi. Su anda bu isi yapmasi gereken Fabregas buyuk ihtimalle Gallas'a ikinci cogul konusuyordur o da genzini temizledikten sonra fisildayarak. Chelsea'nin golu gecikse hizli ileri uc elemanlariyla kontra sansi bulabilirlerdi belki. Ama 5. dk'da kornerde Drogba'yi kacirirsaniz (lan kimseyi tutma Drogba'yi tut diyesi geliyor insanin) mac biter. Kalede zaten armutlarin en buyugu Almunia var. Arsene hocayla pisbirik muhabbeti midir nasil bir hikmeti varsa her maci satmasina ragmen kaledeki yeri garanti. Bazi oyuncularin geldigi noktayi gercekten anlamiyorum, ozellikle mantar kaleciler cok goze batmasina ragmen kariyer yapabiliyor. Hesp, Busquets, Hayrettin Demirbas akla gelenler...

Geri cekilen Chelsea'nin pit pit Arsenal'lilerden 1000 dk daha gol yemeyecegi asikardi. Ben de FB-Diyarbakirspor macina gectim. FB-DS macindaki bogusma seyre degerdi. DS yere yatip futbolu katletmek yerine pasli kontraya cikmayi tercih etti. Ligin pigment ortalamasi en yuksek takimi kesinlikle onlar. Forvetlerin ileride sirti donuk top tutma ozelligini kanatlara acilan destekcilerle iyi kullandilar. O noktada final pasini atacak oyun zekasina sahip olmamanin goturusu olarak tabelayi cizemediler. Othello'nun "Ayman onu atsin gelsin beni de atsin" demesinden 1 saat kadar sonra "Ayman beni atabilir" diye cark etmesinin yaninda Ahmet Cakar epey delikanli gozuktu. FB'nin oyun disiplininden kopmayarak surekli denemesi taraftarin takdirini topladi. Bozuk zemin ve sert futbol 2 fire daha verdirdi. FB'nin gecen yillara nazaran daha dar olan kadrosu 8 aylik bir lig icin dezavantaj. 13-15 kisiyle kadro istikrari getirisi saglarsiniz ama ozellikle 25. haftadan itibaren lifler kopmaya baslayabilir. Koch'un antrenman dozajini ayarlamasiyla telafi edilebilir belki ancak 3 kulvarda zorlanmamak mumkun degil. Mac sonunda herkesin Semih'in olmayan faulunu elestirip Bebbe'nin dusurulmesinin sari kartla gecistirilmesini unutmasi bana garip geldi. Neticede siyahi biriyle solukbenizli depara kalktiginda sonuc bellidir. Bana kalirsa hakem o sertlikte bir mac icin katlanilabilir olcude sacmaladi, onun icin ustune dusmemek lazim. Melih Sendil'in Santos'a "sol beke gectigin icin mi bu kadar gol atiyorsun demesi" de futbol bilgisinin kisitliligini gosterdi, cunku kornerden kafa golu atmisti, soldan yardirarak degil. Ayni kanalin spikerleri Antalyaspor macinda BJK kornerden gol yedi diye sol bek Tello'nun yerini yadirgadigini soylemisti.


Tatli niyetine eve gelip Fiorentina-Roma macini seyrettim. Fio'yu bu sene elimden geldigince takip ettim, 6-7 tane canli maclarini seyretmisimdir. Hala evrilme asamasinda bir takim. Jovetic, Montolivo ve Mutu gibi ayaklari yumusak ve mucadeleci 10.5 numaralari var. Prandelli ve pofuduk montunun 2005'ten beri atlattigi asamayi kiskanmamak elde degil. Guvenilir bir hocanin elinde parlayan genc yetenekler futbolu guzel yapan en onemli etmendir gozumde. Jovetic'in agzinin kapanmamasi, 1973 model prog-rock saclari ve tekmeden korkmamasina hayranim. Kendisi Delgado gibi ceylanimsi kosuyor, onun olamadigi herseyi olmasini dilerim. '85'li kaptan Montolivo'nun oyun gorusu ust duzey. Cabuk ve dogru karar veriyor, oyundan asla kopmuyor. Mac boyu ustun oynayan taraf Fio idi ama Denizli balina sahip Ranieri yine 7-7 atti. Ortalama bir Sivas'lidan daha cok Sivas'liya benzeyen Vucinic dogru yerde durup dogru sutu cekti. Bu maci izleyen ortalama bir futbol seyircisi Roma'nin ligi 2. goturmesine sasirirdi. Sakatliklar ve yas nedeniyle ahi gitmis vahi kalmis Totti'nin mac boyu yaptigi en iyi hareket oyundan alinmakti. Kendisi bu ozelligiyle gecmisteki ihtisamli oyunundan yiyen Raul Gonzalez'e benziyor. Mutu'nun yaratici kadife kramponlarindan yoksun Fiorentina'da topu cizgiden gecirmek Gilardino'ya dustu tamamen. Adam cok cabaladi, onun icin kizmak ayip olur ama artik bir tanesini de atmasi lazimdi. Fiorentina 2 tane gerceklesmesi zor sartla sampiyonluga oynayabilir. 1) Mourinho'nun Inter'den baymasi. 2) Takim personelinin korunmasi. Taktiksel olarak mukemmel, yetenek olarak kisitli olan ligde farkli seyler yapmaya calismasini takdirle karsiliyorum Fiorentina'nin. Keske tribunler de tamamen dolsa ve tribunlerin sahadan uzakliginin neden oldugu goruntu kirliligi olmasa.

Simdi de Super Bowl baslamak uzere. Sirf sempatim oldugu icin New Orleans'in kaybedecegini zannediyorum. Kismet.

4 Şubat 2010

Kongre Mongre

Fikirler ve degerler yerine iki babanin (Erdogan & Abdulkadir) iki oglu yarisirsa olacagi budur.

BJK kongre uyeleri "Dogulu ve AKP'li" birini baskanlik koltuguna layik gormedi, lami cimi yok. Ayni kongre uyeleri, AKP kadrolasip onlari "oteki"lestirdiginde aglamasinlar. Mahallelerinde icki yasaklaninca, esleri kapali degil diye biryerlere gelemeyince akillarina gelecek mi onlarin da ne sekilde ayrimcilik yaptigi? Insanlari kategorize ederek cozumsuzlugu ve kutuplasmayi koruklediklerinin farkindalar mi bilmiyorum ama risultato importante 3 yil icinde oy verecek bir kulup kalmamasi buyuk bir olasilik.

Otellerde agirlanan, deplasmanlara goturulenler, Erdogan Demiroren'in parasiyla beslenenler secim kazandiracak cogunlukta degil. Onyargiyla belli bir grubu dislama cabasidir 31 Ocak secimi, proje onamak veya istikrar saglamak degil. Bir tarafta hoslanmadiginiz adamlarin olmasi (Bulent Arinc), obur tarafin daha iyi oldugunu gostermez.

Kulubun bu yonetim anlayisiyla iflas etmemesi mumkun degil. Uzun soluklu kulfetli oyuncu sozlesmeleri yuzunden bonservis odenmese bile her sene CL'ye kalinmazsa borcun cevrilmesine imkan yok. Hos kalirsak da Gaziantep'in hayali ihracatina harcaniyor o kaynak. Takimin gelmis gecmis en buyuk transferinin 10. yabanci Tabata olmasi basli basina secim kaybettirmeli.

Tabanin tavandan bu kadar ilerde oldugu az gorulmustur. Bu secimde sokaktaki BJK'li, kongredeki BJK'lidan cok daha sagduyulu ve ileri goruslu konuma gelmistir. 100 bin kisilik ankette ezici cogunluk Murat Aksu derken sandiktan 20-0 maglubiyet cikmasi akil almaz bir delalettir.

Camianin benim temsil ettigine inandigim seylerden net bir sekilde uzaklasmasi, Denizlispor macinda inceldigi yerden kongreyle beraber kopmasina neden oldu.

Koyun surulerinin en zengini konumundaki ABD vatandaslari bile 2 Bush doneminden sonra silkindi. Ama muhalefetiyle, alternatifligiyle ovunen BJK yaziklar olsun ki reaksiyon gosteremedi. 2 kupadan sonra Quaresma diyen cahiller kina yaksin, belki 5 sene daha beklerlerse bir daha olur.

Digiturk'u iptal ettirdim. BJK sempatim bitmez, cok derinlerde ve icsellesmistir. Ancak aktif sekilde takip etmeyecegim kulup arinana kadar. Kimse BJK'dan buyuk degildir, cok da s.kindeydin kulubun diyenlere de iki cumlem var.

1) En El Besiktas.
2) Cok da s.kimdeydiniz.

Umuyorum ki takim dibe vurur. Gecici basariyla gozleri boyananlarin akli basina gelir. Soyle derbilerde 4'er 5'er yeriz, ligi kovdugumuz Ertugrul Saglam'in 20 puan altinda bitiririz. Tribunlerde protesto yapacak kadar bile adam kalmaz. UEFA kriterleri nedeniyle kume dusuruluruz, cerahat akip gider.

Tek istedigim Besiktas'in Besiktas gibi yonetilmesi, belli degerlere sahip cikmasidir. Mourinho gelsin, Pato'yu alalim umurumda olmaz. Olay en basitine indirgenmelidir. Herkesin birlestigi Ali Gultiken, Ibrahim Altinsay gibi biri ortaya cikip baskan adayi olmalidir. Once kimlik, once karakter sahibi olmak gerekir.

Ulan babamla kombine alip maca gidecektim gelecek sene, onu bile cok gordunuz cap dusmanlari.
Taraftari musteriye indirgenirse onlar da yonetimi iflas eden tuccara cevirebilir. Pasif resistans, sonuna kadar. Cunku kavgayla kavgacilari yenemezsiniz, tecrubeleriyle kazanirlar.

Exeunt Sampi, Redman.