31 Mart 2010

Chambana 1 - Temassizlik Var


Haftasonunu universite koyume egitim gonullusu arkadaslarimi ziyarete gittigimde zorla schadenfreude yasatacaklarindan habersizdim.

Son iki haftayi Goodfellas filminin finali gibi gecirdim. Analojide ensedeki helikopter binayi teslim ettigimiz musteri oluyor galiba. Oradan oraya kosusturup rotuslari bitirmeye ugrastim. Baktim olmayacak cuma gunu aldim elime fircayi, THX 1138 film setinden hallice bembeyaz cop odasina dalip herseyi daha da beyaz yaptim (ustum basim dahil).

Cuma aksami ortamdan uzaklasmak farz oldu. Dunyanin en duz yolu I-57'de iyi yanda tarlalar, kulagimda kah Bobi Marley, kah AC-DC, tembel V8'in homurtusuyla kafa dinledim. Arabalari bu yuzden cok seviyorum galiba. Terapi gibi geliyor fiziki uzaklasma.


Dunya'nin merkezi Champaign-Urbana'ya varir varmaz yola cikmadan once aldigim Fifa 2010'u oynamaya basladik. 1 konsol, 4 apaci, 2 takim: ne kadar kazma olursaniz olun eglence vaadeden bir formula. 8 sene once universiteye geldigimde 2. sinifta olan Othello'nun hala kampuste barinmasi garibime gitse de ortalama 3 senede bir diploma aldigi icin kabul edilebilir bir durum. Yalniz elektronik muhendisligi bolumumuz zayif galiba cunku butun elektroteshisleri "temas" uzerine. Subarucan'in saati bozulunca temassizlik olmustur. Bilgisayarim calismiyor derim, yine temassizlik yine temassizlik. Yengenin arabasinin kornasi surekli calmaya baslayip komsulari uyandirdiginda bu sefer "temas var" teshisi koymustu. Demek ki fazla teknik seyler okuyunca hersey 1 ve 0'a indirgeniyor. Nitekim there are 10 types of people, those who understand binary and those who don't. Ayrica there are 2 types of people, those who like Journey and liars (bunu New Orleans'da bir santorden duymustum). Bu durumda ben yalanciyim.

Fifa 2010 gayet olmus. Avantaj oynatip pozisyon bitince sari kart gostermeler, oyuncu hareketlerinin fizik kurallarina uygun olmasi, genel oynanabilirlik vs. PES'ten ustun. Calim atmak biraz zor, Messi falan insan. Turk liginin olmasi hos detay olmus. Holosko feci yardiriyor.

Othello'yla ben takim olduk, karsimiza Cahil ve Gorev Adami'ni aldik. Cahil'in beraber aldigimiz ve cozum kitabi sayesinde gectigimiz dersin asistanligini yapmasi ancak 2. sinif filmlerde olabilecek bir tezat. Labaratuarda aleti calistirip eve PS3 oynamaya gelerek arastirma yapan makine muhendisleri olduguna inanmak istemezdim. Ar-geci diye aldik camasir makinesi cikti. Gorev Adami'nin tez yazmasi gerekiyordu ama misafir bilinciyle oyun oynamadan edemedi. Kendisi futboldan pek hoslanmiyor, ancak dogustan oyuncu oldugu icin kotariyor. Karsi takim pozisyona girdiginde Cahil'i kaleciyle karsi karsiya birakip Gorev Adami'nin oynattigi adami savunmaya gidiyorduk. Ivesa'nin kalede devlesmesiyle Arsenal'e bayagi kafa tuttuk Eskisehirspor'la.

Yaptigimiz diger eslesme GS-FB macinin ozeti gibiydi. Chelsea olarak yagmur gibi geliyorduk, derken Man Utd dandik bir atakla cat diye tikiyordu golu. Hep ezip cogunlukla berabere kaliyorduk. Alex Hoca ne yapiyorsa EA Sports cozmus demek ki.

Kampusun fiyat/kalori performansini cok ozlemisim. Yardiradur DP Dough. Calzone'a gel.

21 Mart 2010

Diyarbakirspor'un San Mames'i


Gectigimiz haftalarda memleketteki utanc verici gerilimin futbol sahasina yansimalarini gorduk. Kimse geri adim atma erdemini gostermedigi surece hicbirseyin degismeyecegi asikar.

Takip ettigim kadariyla medyada iki kutup var. Birincisi irkcilik kokan "bunlar laftan anlamaz, sallandiracaksin iki tanesini vs. vs." safi. Sahaya girilmesinden resmen memnunlar cunku karsilarindakini hor gormelerini mesrulastirmak istiyorlar.

Obur tarafta Ibrahim Altinsay gibi romantik sosyalistlerin Diyarbakirspor taraftarlarinin hic sucu yokmus gibi aklama tandansi mevcut. Bursaspor kiskirtmis, yillardir haklari yenmis, dilleri yasaklanmis, tepki verince istiklal marsiyla cop sokulmus, sahaya girmeyip de ne yapacakmis. Yasanmis acilarin varligini tartismiyorum cunku Lice'li bir arkadasimin memleketinin yakilmasini, tanidiklarinin iskence gormesini ve kendilerini cesitli nedenlerle dagda bulmalarini ilk elden dinledim. Detaylarini merak ediyorsaniz Hasan Cemal'in "Kurtler" kitabinin ilk bolumunu okuyabilirsiniz.

Benim anlamadigim Kurt kokenli vatandaslarin "kiskirtilma" bahanesiyle siddeti onamalari. Tepki gostermelerini anlayisla karsiliyorum, ama formati bana cok ters. Her kiskirtilan kiskirirsa bir yere varamayiz zaten. Kendilerini kucuk gorenleri morartmak istiyorlarsa taslarla degil projeleriyle yapmalari gerekir. Ornegin Ispanya'da Bilbao bolgesinin kimligini Atletic Bilbao sergiliyor. Stadlarinin ismi sehrin koruyucu azizi Mames'ten geliyor. Takma isimleri "aslanlar", cunku Romali'larin aslanlara yem etmeye calistigi Mames'e dokunmuyor apaciler. Cok guclu bir cantera (kelime anlamiyla tas ocagi, yuklendigi anlamiyla altyapi sistemi) kulturu var. Sadece Bask kokenliler takimda forma giyebiliyor. Taraftarlar kendi komsularinin cocuklarini sahada goruyor. Oyuncular sehrin gobeginde halkla icice yasiyor. Nihai basari kisitli, cunku oyuncu havuzu dar. Ancak taraftar bundan memnun, cunku Atletic kupa avcisi bir takimdan cok daha fazlasi. El Mundo'nun arastirmasina gore taraftarlarin %76'si cantera sisteminden vazgecmektense kume dusmeyi tercih ediyor.

Diyarbakirspor bolgenin insan kaynaklarindan faydalanarak oyuncu yetistirebilir (burada kokenden cok bolge insani olmak onemli, Diyarbakir'li Arap ile Mardin'li Suryani de havuzun parcasi). Yerel yonetimlerle sermaye sahipleri birlesip tesis yatirimina gidebilir. Ornegin takimin iskeleti (5-6 oyuncu) yoresel kaynaklardan altyapidan olur, ustune Brezilya'li 10 numara alirsiniz, bir adet Afrika'nin bagrindan kopup gelen kalin enseli forvet, iki uc tane de ulke ici transfer yaparsiniz (Mugla'dan Ridvan, Samsun'dan Tanju, Sivas'tan Toraman). Takimin esansi bolgesel olur. Bu demek degildir ki bolge disindan oyuncusu olamaz - Atletic Bilbao ornegindense yabanci oyuncu oynatan Real Sociedad daha uygun bir analoji kadro yapisi bakimindan. Bir bolge baskalarina kendini kabul ettirmek istiyorsa baskalarini kendi bolgesinde iyi agirlayabilmeli, hos karsilayabilmeli - Napoli'nin Maradona'yi, Maradona'nin Napoli'yi sahiplenmesi gibi.

Ortaya heyecan yaratacak, inandirici bir proje ortaya konmali ki is "fikrimiz bu ama yapmamiza izin vermiyorlar" noktasina gelsin. Cunku o noktada toplum destegi projeye momentum kazandirabilir, mesela Federasyon kaynak aktarabilir. Mucadele birleserek ve planlayarak yapilir. Sahaya akinci gibi dalarsaniz en fazla kendinize zarar verir, takiminizdan en ihtiyaci oldugu zaman ayri kalirsiniz. Umuyorum ki yapici ve birlestirici bir insiyatif ortaya cikar ve memleketin dislileri birbirini kirmaya son verir. Icecek ayran yokken helaya tankla gitmek yaziktir.

Mulholland Drive

11 Mart 2010

Sempatik Kadro

Besiktas'in su anki kadrosuna baktigimda sempati duyulabilecek oyuncu sayisinin fazla olmasindan memnuniyet duyuyorum. Liderlik vasfi bulunan, karakteri saglam futbolcu sayisi belki 100. yil seviyesinde.

Bir kere Ernst var. Yabanci dedigin citkirildim kadife krampondan ziyade yerel sartlara uyum saglayan ve kulube aidiyet hisseden insan olmali ki sen de onu kendinden biri gibi sevebilesin. Ince belliyi kavrayisindan kasitsiz sertligine kadar her seyi duzgun adam Ernst. Hakem kararina %110 hakli olmadiktan sonra sarlamiyor mesela.

Tarihimizin en kaliteli yabanci oyuncusu ya Ferdi'dir, ya da Ferrari. Pascal gibi, Ilhan gibi parlayip takimi tasiyan oyuncular olmustur ama hicbirinin uluslararasi kariyeri onlar kadar parlak degildir. Ferdican'i hatirlamayacak kadar kucuktum oynarken, ustelik kariyerinin cok basinda gelmisti. Ferrari'ye denk geldigim icin sansliyim. Adami staddan seyretmek lazim gerci topsuz oyunda yer tutma dersini alabilmek icin. Her mac sonrasi seyirciye tesekkur etmesi, konsantre oyunu ve hata yaptiktan sonra uzuntusu takdire sayan. Gonulden oynuyor ama salt gazdan ibaret degil. Ustun adamlarin gelip takimlara damga vurmasini seyretmek cok keyifli. GS'de bunu Hagi/Popescu yapti mesela. Elde tutmayi basarabilirsek o ayarda bir degerdir benim icin Ferrari.

Sivok, Fink gibi duz adamlar da kabulum. Gogus goguse carpismadan kacinmayan, isyankar futbolcular. 10 sene oynasalar bir kere bile deplasmana gitmemek icin bilerek sari kart gormezler gibi geliyor.

Holosko en buyuk potansiyelli oyuncumuz. Bilegi kirildigi icin bu sene heba oldu sanki ama dunya kupasinda parlama sansi var hala. Agzindan lokmasini alsan ses cikarmaz, tekme atsan kalkar yerini alir frikik icin. Aglamayip isine bakar, delikanli adam.

Bobinho toplamda en fazla gol atan yabanci forvet. Onu ozel yapan bu formayla pismesidir. Ozellikle Tigana doneminde ustune koyarak kendini cok gelistirdi. Israrla yaziyorum, takimda gol vurusu olan tek oyuncu Bobo'dur. Benim icin gol vurusu ayak iciyle top yere degmeden aglarin icinde eriyen suttur. Adrian Ilie, Alex de Souza bu vuruslari yapabiliyor mesela. Bilek yumusak olacak bir kere. Bir de pozisyon sezgisi cok kuvvetli. Ornegin defans arkasina kosularinda minimal derecede ofsaytta kalir. 20 sene sonra Besiktas'li Bobo olarak hatirlanacaktir, cunku gelisme donemini Istanbul'da yasadi.

Digerleri kadar olmasa da Tello'ya da sempatim var. Kendisi biraz yanar doner, motivasyonu degisken. Bunda Tello'dan cok maas dengesini tutturamayan yonetimin kabahati var elbette. Gecen seneki sampiyonlukta emegi cok, bu sene de baltaya sap olacaksak Tello'nun omuzlarinda yukselerek yapacak takim.

Kadroda pek hazetmedigim birkac oyuncu var, onlar da kisisel gorusum. Mesela Toraman'in gereginden fazla cemkirdigini dusunuyorum. Besiktasliligi tartisilmaz, ama terlik meselesi vs. gibi eksi notlari var. Ekrem'in kimyasi biraz bozuk. Adam calisiyor cabaliyor ama topcu degil. Kaval kemigiyle top istop etmeye calismasi sahada gormek istemememin bir nedenidir. Surekli agir abilik taslayan eski FB kaptani Rustu'nun takimda olmasini istemezdim. Politik goruslerinden de pek hoslanmiyorum, belki bir etkisi vardir. Iyi kaleci, ama BJK kalesine Mrmic gibi cevval apaciler yakisiyor. Runje de karakterli adamdi vesselam. Bako'dan beri kalede bidon ustune bidon goren bunyem icin Rustu gecer not alir, fazlasi degil. Nihat doneli biraz fazla agliyor, duzelme bekliyorum hala. Nobre'yle ilgili yazmaya elim gitmiyor. Elleri yana acip hakeme birsey dediginde kafasina Albatros vurusu yapmak istiyorum gercekten.

Geldik en cok saygi duydugum adama: Ibrahim Uzulmez. Dogru bir tasvirle Delinho. Ben bu kadar mucadeleci, bu kadar kapasitesini zorlayan adam gormedim. Huseyin Bolt'un vucudu Ibo'da olsa 100 m'yi 8 saniyede kosardi. 36 yasinda hala maglupken "Canlanin lan" diye bagirip emegiyle onderlik ediyor. Futbolu biraktiginda giydigi son formadan alip cerceveletmeyi dusunuyorum. 19 yakisir evin bas kosesine. Haddini bilmesine hastayim. Futbolcu olmasaydim garson olurdum diyecek kadar kendisiyle barisik kac insan var? Uc kurus para edinince luks ve cok fazla bozulan araba alip manken/sunucu/oyuncuya yazmak da var dunyada baska guzel kiz yokmus gibi, memleketine yatirim yapip efendi gibi aile kurmak da. Insan kalitesi esle olculebilir az cok (bu da tam bir Redman muhabbeti). Ornegin Hulya Avsar Mandela'yla evlense bile Ibrahim Tatlises'le Tanju'yu kardes yapan gecmisini degistiremez.

Alttan Necip'in gelmesine seviniyorum. Uzulmez gibi gozlerinin icine bakacak abisi oldugu icin sansli. IBB macindan sonra Redman beni aradiginda naber/nasilsin faslindan sonraki ilk lafi Necip oynadi oldu. Bir cocuk takim secerken basaridan, sampiyonluklardan etkilenir. Ben MAF'li donemde babamin FB'li olmasina ragmen Besiktas'i tutmaya basladim. O zamanlar Metin Asik'in mirasi, Tarik Dasgun'u kacirip Tanju'yu transfer etmekle mesgul bir FB, Alp Yalman'in Cimbom'uyla sidik yaristiriyordu. Ama belki de 3 sene ust uste onlardan biri sampiyon olsa su an farkli takimi tutabilirdim.

Olgunlastikca ozkaynak, altyapi, semt takimi gibi kavramlari ozumsuyor insan. Taraftarlik bir ortak payda oldugundan diger Besiktas'lilarla paylastigim degerler var. Mesela bizim icin Necip'in oynamasinin yarattigi heyecani, Fenerliler Can Arat icin hissetmez. Bunda futbolcu kalitesi vs.'den ote etmenler vardir. Burada dogru/yanlis ayrimini yapmiyorum, her kulubun karakteri tarihinden suzulup sekil alir. Zaten bu farklilik olmasa takim tutmanin keyfi cikmaz.

Cimbom ve Fener'de de pesinden gidilebilecek oyuncular mevcut. Biraz da baktiginiz goze gore degisiyor tabii. Rijkaard'in adamligini, GS'nin genc oyuncu yatirimi ve yapilanmasini sempatiyle takip ediyorum mesela. Keita'nin voleleri, Kewell'in agirbasliligi camialarina deger katiyor. 1.65'lik boyuyla artistlik yapan ve cok konusan Arda'nin olgunlasacagini umuyorum. Pitpitligini bilmesi lazim biraz. Dunku bebeto 55 bin kisinin onunde "adam ol adam" diye racon kesmemeli. Obur esek de omuz atmamali tabii ki, ama Arda uslubuyla hakliyken haksiz durumuna dustu gereksiz yere. Sarbi konusuna hic girmiyorum, tribunlerde de pek kabullenilmiyor gibi zaten. Mondragon cirkefi gittiginden beri ozellikle kil olunacak adam sayisi minimal. Fener'de dopamin kaynagi Alex var hayran olunacak. Umit Ozat ve Tuncay'in gitmesiyle liderlik yapmak Emre gicigina dustu malesef. Bir de Volkan Demirel tek basina agiz tadi bozmaya yetiyor zaten. Guiza'nin eglence faktoru yuksek, onu farkli bir kategoride degerlendirmek lazim.

Umarim Besiktas'in su anki efendi takim kadrosu muhafaza edilir. Ali Tandogan, Ahmet Hassan, Ahmet Dursun, Veysel Cihan, Adem Dursun, Kursat, Ali Gunes gibi hanzolar musallat edilmez. O ne cirkin bir takimdi aklim almiyor. Astigmatim artmisti resmen o donemki rezalete baka baka.

Bir de su yonetim gitse de takimdan zevk almaya tekrar baslasam iyi olacak.

2 Mart 2010

Terso Gurcan


"Alex Lille maçından yorgun. O gece de ilk yarıda görevini fazlasıyla yapmış. Daum, oyundan düştüğü son 15 dakikada Alex'i çıkarıp bir taze kuvvet oyuna alsa, Bursa maçı büyük ihtimalle kazanılırdı." - Omer Urundul, Sabah Gazetesi - 2 Mart 2010.

"Cristian ve Deivid kulübede. Demek ki oynayabilirler. O zaman çevir sistemini üçlü defansa. Forveti ikili yap... Alex arkalarında oynasın. Var mı Vederson ve Gökhan gibi hücum beki kimse de? 3-5-2 mi çağ dışı, yoksa rakibi ve maçı farklı düşünüp, farklı davranamamak mı?" - Gurcan Bilgic, Sabah Gazetesi - 1 Mart 2010.

Orduyla iktidarin birbirine girmesini takip etmek icin dolanirken Sabah gazetesi internet sitesinde rastladigim Gurcan Bilgic yazisina hayran kaldim. Yaziya link vermek icin aksam tekrar girdigimde bu sefer Omer Urundul'un muhtesem yorumlarina denk geldim. Mac kaybedince teknik direktor secimlerinin aksini iddia etmekten oteye gitmeyen counterfactual argumanlarla hala para kazanabiliyor bazi capsiz yazarlar. Hani iyisini yapsalar neredeyse "What If" serisine girecekler (her bolumunu farkli bir tarih profesorunun yazdigi bu kitaplar, tarihsel kirilma noktalarinda - 1. Dunya Savasi'nda Almanlar galip gibi - farkli sonuclar alinsa gunumuzun nasil etkilenecegini irdeliyor).


Teknik direktorlugu tahtaya bir dizilis koyup X'lerin altina oyuncu ismi yazmaktan ibaret goren cahiller hala kendilerine kose bulabiliyor. FB en son ne zaman 3'lu savunma oynadi hatirlamiyorum bile. Lille macindan sonra 3 gun gecmis. 3-4 antrenmanla sarkik liberoya gecen bir tek Mustafa Denizli olabilir dunyada. Bir de Lucescu hazirlik macinda perisan olduktan sonra Ronaldo'yu ortaya cekmisti, ama o sezonun kalanini 3'lu oynamisti zaten.

Savunma tandeminde Lugano haricinde ust duzey elemani olmayan takimin 3 stoperi neresinden cikaracagi muamma. Alex'li bir duzende ileri hatta 2 kisi bulundurma luksu de ortasahanin gobegindeki oyuncularin apaciligine bakar. Emre o sertligi saglayabiliyor ama ona uyum saglayacak fiziksel kalitede sadece duztaban Deniz Baris var.

Omer Urundul'un maddi gucuyle medyada kendine yer ettigi soylenir hep. Aslini bilmiyorum, ama torpilden baska bir turlu spor yazarligina gelmesi mumkun degil. Sonuca bak, tersini soyle, onu yapsa kazanirdi diye iddia et. O zaman ben de diyebilirim ki Alex'i cikarip "taze kuvvet" alsaydi - ki taze kuvvetin kim oldugu belirtilmemis - Ertugrul Saglam karsi hamle olarak oyuna taptaze kuvvet almak suretiyle Daum'u mat ederdi. Urundul Bey aksini ispatlasin bakalim.


Kaynaklari genis, cok satan bir gazetenin kafasi calisan, analitik analiz yapabilen insanlara yatirim yapabilmesi lazim. Ornegin IBB sezon boyunca ortalama kac km kosuyor, buyuklerle oynadigi maclarda ne kadar kosuyor? FB'de Agustos'tan bu yana 25. macini oynayanlarla 15. macini oynayanlarin test sonuclari sezon basi degerlerini buluyor mu? Mesela bu test Koch'un antrenman dozajini ayarlayip ayarlayamadigini olcebilir. Cok mac yapan adam senenin basindaki kadar diriyse, 15. macini oynayan geriye gitmisse yetersiz antrenmana isaret olabilir. Keza 15. macini yapan aslan gibiyse, 25. yapan civavaya donduyse Daum'un rotasyonu eksik yaptigi iddia edilebilir. Teknik direktor elestirilebilir. Ancak elestirinin ici dolu olmali, mumkunse verilerle desteklenmelidir. Obur turlu sallamaktan oteye gecilmez.

Ozellikle Omer Urundul'un vardigi sonuca hayran kaldim: "Bütün iş, bence çok radikal bir karar verip, Daum ile hemen yolları ayırmak ve yönetimin hiçbir baskısı altında kalmadan teknik adamlık yapacak birisini Fenerbahçe'nin başına getirmek."

Su anki FB kadrosu Daum'un degildir. Zico ve Aragones donemlerinde yonetim suzgecinden gecip, Daum tarafindan yamanan bir kadrodur. Eger ona en az iki sene (ki bu yaklasik 5 transfer daha anlamina gelir, takimin yarisinin sifirlanmasi demektir) sure vermezseniz, o zaman mevcut kapasitenin ustune koyamazsiniz. 50 senedir hoca kovuluyor, 50 senedir birsey degismiyor. Bir kere yonetim $100 m'luk butceli takimi teslim edecek kadar guvendigi adama 8 ay bile dayanamayacaksa o zaman kendini inkar etmis olur. Rahat birakin su adamlari da islerini yapsinlar. Daum'un FB'deki 3. sene kadrosunu hatirlayin: Aurelio-Appiah-Tuncay-Alex-Anelka. Bunu Daum'un ilk seneki kadrosuyla karsilastirin. Eksikleri kapayarak, oyunculari gelistirerek nereye vardigi ortadadir. Delidana Tuncay'dan kanat forveti Tuncay'a metamorfoz Daum'un katalizasyonuyla mumkun olmustur. Ona bu firsati vermeyecekseniz bosuna dovizleri heba etmeyin. Kontratini mac basi yapin, ziyan olmasin memleketin kaynaklari.


Benim de Sabah gazetesine onerilerim var. Urundul'un 2. paragrafinda onun yerine Noat Samisa girse okuyucular 5'e katlanirdi. Herr Gurcan'la Mosyo Urundul'u kovun. Avrupa'dan Simon Kuper gibi super yildiz yazar getirin. Eger yazilari tutmazsa bu sefer Turk liglerini bilen, okuyucunun kimyasindan anlayan Selcuk Yula gibi yerlileri ise alin. Yuruyedur Cos(x).

Futboldan iki kisinin anladigindan eminim. Biri benim, digeri Omer Urundul veya Gurcan Bilgic degil.