22 Nisan 2010

Eto'o'yu Solda Oynatti Essogluessek


"Internazionale'nin kurdugu kadro bence Real Madrid'den de, Barcelona'dan da daha dengeli ve iyi. Bir kere herkes izbandut. 11 tane teknik yamyam var sahada. Sag bek cift cigerli, stoperler beton, orta sahada pas yapabilen 4 hamal, ilerde kadife krampon Milito ve Amistad Eto'o. Herkesin birbirine yakin oldugu, sahayi mukemmel parselleyen bir 4-3-1-2 ile yaramayacaklari kucuk takim, kontra yapamayacaklari buyuk takim yok... Su an Barca dahil olmak uzere herkesin zayif halkalari var. Ornegin Puyol'un partneri kova olmak durumda, kaleci folklorcuyu andiriyor. Real Madrid'in kimyasi eksik. Pepe her maca turuncu kartla cikiyor. Sol bekleri hali saha oyuncusu. Ama Inter'de hicbir eksik goremiyorum. Hoca da boru degil ustelik."

Yukaridaki 30 Agustos 2009'da yazdigim bir yazidan alinti. Kendimi tekrar etmek istemedim, daha once ifade etmistim Inter'in kadro yapisiyla ilgili. Goruslerim sabittir. Her oyuncusu pozisyonunda dunyanin en iyi ilk 10'una girebilecek yetenekte bir takim. Oldukca simetrik ve guc dagilimi mukemmele yakin. Herkes 10 uzerinden 8 ile 9 arasinda. Barcelona'daki gibi 12'lik Messi ile 6'lik Busquets gibi bir standart sapma yok. Onun icin ozellikle kapanmalari gerektiginde bosluk birakmadan imece usulu alan daraltabiliyorlar.


PS3'te son zamanlarda surekli Fifa 2010 oynuyorum. Oyuncularin guclu olmasi, Milito'nun bitirici, Sneijder'in delici olmasi nedeniyle tercihim her zaman Inter olmak. Mourinho'nun takim tertibine lafim yok, ama benim oyun stilim cift forveti kaldiracak kadar joga bonito degil. Barca olup arkayi lale gibi acarsam, butun mac Puyol forvet kovaliyor. Onun icin 4-5-1 yazdim tahtaya. Eto'o sol acik, Motta sag acik (asimetrik kanat dengesi). Bekler Zanetti/Maicon on tarafin aynadaki goruntusu. Orta sahada Muntari/Sneijder ic oyuncusu, arkalarinda cevval Cambiasso. Gollerimin cogunu geriye gomulup 4 pasta karsi kaleye inerek atiyorum. Milito'ya cabuk giden top, ortasaha veya kanatlari oyuna dahil eden kosuyolu pasi, 3. kisinin deplase olmasina dayaniyor hucum setim. Eger topu ilerde tutabilirsem Milito veya Sneijder son vurusu yapiyor. Arada psikopatlara denk geliyorum beni Man Utd'i 4-6-0 oynatarak ve Rooney'e 35 metreden gol attirarak yeniyorlar ama olsun.

Mourinho'nun benim PS3 oyunlarimi seyrettigi asikar, kesinlikle inkar etmemeli. Dizilis olarak baklava'yi tercih ettiyse de topun arkasina gecip hizli uc oyunculariyla sonuca gitti. Pandev tercihini garipsemistim ama kendi icinde tutarli bence. Suratli, surekliligi olan bir oyuncu. Kontra topu atacak kadar oyun gorusu var. Ileride tempolu, kanatlara acilan cift forvet ve arkadan treyler kosusu yapacak cigerdeki oyuncularla bence muthis pragmatik bir oyun oynadilar.

Acikcasi Barca-Arsenal eslesmesinden pek zevk almadim. Tamam guzel ve acik oyun oldu, gol pozisyonu boldu. Ama ayni stilde oynayan iki takim olduklari icin kalite farkiyla sonucu kestirebiliyorduk. Ozellikle Fabregas'siz bir Arsenal istedigi kadar ayaga top oynamaya calissin, cabuk basan ve topa hakim olan Barcelona'yi gecmesine imkan yok.


Oysa ki Inter-Barsa eslesmesinde iki farkli gorus carpisiyor. Macin gorkemi bana kalirsa burdan geliyor. Kapitalist/sosyalist, Jacobin/yerel gibi bir diyalektik var ortada. Iki takimdan ziyade iki fikrin carpismasi seklinde gecti mac. Sahsen iki tarafa da sempatim var. Barca'nin siirsel oyunu kadar Inter'in taktik zekasini da begeniyorum. Alfa Romeo 8C Competizione'nin acimasizca guzel cizgilerini ve BMW M5 V-10'unun birbirine gecen 5 yilan gibi kivrilmis egzos manifoldunu ayni olcude, fakat farkli yonlerden takdir ediyorum.


Rekabetin tadini arttiran diger nedense Eto'o/Ibo takasi. Barcelona'nin hizinin dustugu maclarda ceza alanini domine edecek, uzun boylu bir forvet sikintisi yasadigi malumdu. Chelsea maclarinda bir turlu rakiplerini penetre edememislerdi. Ibrahimovic tercihi, versatil pivot santrafor olarak degerlendirildiginde farkli bir alternatif sunuyordu. Ancak tam da parlamasi gereken macta inanilmaz etkisizdi. Eger Inter deplasmaninda son on dakika santrafor olarak Pique'yi oynatacaksaniz kadro planlamanizda bir aksama vardir. Kagit ustunde cok ozel bir alternatif olarak durmasina ragmen bence Ibis'le Barca'nin uyumu tam olarak oturmadi. Ortaya dokulen bu kadar para varken daha israr edilecektir elbette ama 9 numaraligini pek goremedik simdiye kadar. Sirt pasi fena degildi keratanin gerci. Kendisinden bu tip hedef macta iki stoperin kafalarini tokusturarak, kaleciyle beraber topu aglarla bulusturmasini istiyordum.

2. maci cok merak ederek bekliyorum. Messi'ye ilham gelebilir. Antitezi Cambiasso adim attirtmayabilir. Her bakimdan dunyanin en iyi iki kadrosunun, dunyanin en formda teknik adamlarinin yonetimi altinda verdikleri ustun mucadele, futbolun zirve noktasidir gozumde.
Bir de su Balotelli ne pis bir adamdir yahu.

Dandik Derbi


Oncelikle herseyi bir yana birakip Fenerbahce'yi tebrik ederek baslamak lazim. 90 dakikanin sonunda galip geldiler, isi orada birakmak gerekir. Masada hukmen kazanmaktansa sahada yenilmeyi tercih ederim.

Ortada felaket bir hakem yonetimi varken mac gereksiz sekilde sertlesti ve inceldigi yerden koptu. "Bizim istemedigimiz hakemi maca verdiler, bari Firat Aydinus'u 4. hakem yapsalardi cunku Fener de ona gicik" demeciyle zaten daha oynanmadan macin bacisiyla gelin guvey oldu Besiktas yonetimi. Bir insanin kendine guvenini zedelerseniz geriye Guiza gibi birsey kalir. Tamamen kontrol kaybi ve eyyamla sonuclanir.

Bunyamin Gezer icin "karisi cirkin ve cok dirdir yapiyor" hipotezinde bulunmustum. Futbloglardan hak mahrumiyeti almadigima gore Huseyin Gocek'e de giydirebilirim. Ben bu kadar silik, bu kadar insiyatif yoksunu bir otorite musvettesi gormedim. Ibrahim Kas'in kavga etmek icin aranmasina hic birsey diyemedi, Emre Belozoglu'nun horozlanmasina ses cikarmadi. Bilica'nin sac cekmesini 15 metre otedeki yan hakem gormezden geldi. Emre Belozoglu'nun arkadan (sari kart), sert (sari kart) ve atak kesen (sari kart) kumulatif olarak kirmizi bucukluk faulunu hem caldi (yani gormedi degil), hem de kartsiz gecistirdi. Cunku adamin sinir sistemi iflas etmisti. Siz bunu elli kere tartisin, elli kere federasyona yuruyun degistiremezsiniz. Ortada donen guc dengesi oyunlari ve oyuncaklari hakemler yuzunden topun oynanabilirligi azaliyor.

Benim onerim cemaatin disindan yardim alinmasidir. Senelerdir MHK baskani bu kanalizasyondan cikan cikarci hakemler oluyor. Almanya'ya 100 tane 22 yasinda spor akademisi mezunu genc gonderelim. 5 sene egitim alsinlar. 27 yasinda donduklerinde 1 ve 2. ligdeki butun maclari yonetsinler. 30 yasinda da performanslarina gore bir tanesi baskan olsun. Profesyonel, sendikali hakem istiyorum. Kulup yoneticileri "bilmem kimi bizim macimiza istemiyoruz" dedikleri anda hakemlerin greve gidebilecek gucleri olmali. Hakemle takimi baristirma maclari utancini yeterince yasadik.

Ortama erkekligini gostermeye calisan minik serceler, onlarin sahada vucut buldugu cirkef oyuncular durumu daha da kotu yapiyor. Beni en cok uzen Ibrahim Kas'in pislikleriydi. Tarihin en ucuz penaltisini yapti Emre'yi durtukleyerek. Kaleciye sarjlar, kufurlesmeler vs. Ali Tandogan, Ahmet Hassan gibi yanlis transfer olsa bir derece, ama bu adam bizim ozkaynak diye ovundugumuz altyapidan cikma (Serdar Ozkan, Batuhan, berbat bir trend var malesef). Futbolun sert oynanmasindan hoslanirim, kendim de ust vucudu kullanarak oynarim. Cahilin deyimiyle Gattuso/Crouch karmasi bir yapim varmis, bilemeyecegim. Bunu Ingiliz sertligi olarak tanimlayabiliriz. Bir de rakibi zivanadan cikarmaya yarayan, pis, faullu, tahrik edici sertlik vardir. Emre Asik'in pandigi, Materazzi'nin topsuz alanda itisip kakismasi buna ornektir. Buna da Italyan sertligi diyelim. Mac boyunca ozellikle Selcuk, Mehmet Topuz ve Bilica'nin bu tipte yaptigi faulle karisik mudehaleler Besiktas'in bodurlarini sindirmekte kismen basarili oldu. Takimda 1.80 m'den uzun, ust vucudu kalin oyuncu sayisi az. Mumkun oldugunca sertlige karsilik verdiler sinirlenmeden. Bobo, Ersnt, Toraman yurekli oynadilar, tebrik etmek lazim.

Mactan aklimda kalan nadir guzel goruntulerden biri "optum, kib, bye" pankartiydi. Rakiple zekice eglenmek bu isin zevki. Demiroren'e laf sokulmasi ayri hosuma gidiyor, onun da payi olabilir. Cobarde Gallina Ortega ve bunun gibi pankartlara bayiliyorum. Japon bayragi, ITaat et falan da tiksindiriyor.
foto: 2006 kis donemi, UIUC futsal sampiyonu Turkiye. Sirtta "Champions" yazisina vurgu. En sagdaki Gattuso/Crouch karmasi. Yanimdaki yabanci kontenjanindan Arap kaleci. Onun solundaki Redmancan. Turnuvadaki tek kayarak topa mudehale eden stoper oldugundan esofmanli.

13 Nisan 2010

Tail of the Dragon - Faso Heyelan


Gecen hafta isten bir gun izin alip arabayla Atlanta'ya blogun eski yazarina ziyarete gittim. Tayyareden hoslanmiyorum, viva bireysel tasimacilik gibi birsuru vidi vidi yapabilirim. Ama erkek gibi kabul ediyorum ki ucak biletlerine bakmaya usendim ve fiyatlari acip baktigimda lavaya oturmus gibi oldum. Dedim ben bu isi kiviririm. Cok embesillik diye gozukmesin diye (tek yon 1200 km) uzun zamandir gitmek istedigim "Tail of the Dragon" rumuzlu 127 yolu uzerinden gectim. Persembe gecesi Knoxville tepelerine varmistim. Gece otelde yatip sabah - her zaman oldugu gibi, haftasonlari dahil - ciftci gibi 7'de saat calmadan kalktim ve yola koyuldum.

Yolun girisinde "virajli yol, kamyonlarin girmemesi hayirli olur" minvalinde levhayi gorunce icim ferahladi. Viraj ustune sikan, sikan ustune virajli, yegenimin tombis yanaklari kadar yumusak zeminli, sahane bir yolla karsilastim. Guneye inerken sol taraf yesil, sag taraf maviydi. Yol nehir boyunca ilerlerken tepelerin de etrafinda dolasiyor. Dragonun kuyrugu lafini kim bulmussa helal olsun, cuk oturmus. Amerika'daki her guzel sey gibi bu da ticarilestiginden posterler, tisortler, hediyelik esyacilar serpistirilmis yol kenarina.


Dopaminin dibine vurmus, yolun yarisini gecmisken bir baktim ki polis yolu kapamis. Inip ne oldu birader kaza falan varsa sorun etmem yanindan yavasca gecerim dedim. Meger heyelan olmus asiri yagistan, yol kapanmis. Temmuza kadar acilmaz dedi karahaberci. Kibar Feyzo'nun bir faso tanimi vardir, aklima o ve turevi betimlemeler geldi. Neyse dedim bari bu kadar geldik, bilgisayar oyunlarindaki gibi bir de terstan baslayalim. Resim ceke ceke geri dondum, ama aklim kuyrugun sokumunda kalmadi degil. Belki bir daha ugrarim becerebilirsem. Atalarimizin dedigi gibi einmal ist keinmal.

Yolu bu kadar guzel yapan kecinin gunun anlam ve ehemmiyetiyle muthis uyumuydu. Isim babasi Ferrari 250 GTO (Gran Tourismo Omologato), binek arabalarin yaris versiyonlarinin kullanildigi GT serisine katilabilmek icin yapilan hilenin meyvesidir. Oyle ki Enzo Ferrari, yaris arabasi tasarlayip sonra binek modelini yapmis, minimum 100 tane satis gostermek icin sadece 39 adet urettigi aracin seri numaralariyla oynamistir. 250 GTO'nun tasarimcisi, simdiki Ferrari 612'ye isim babaligi yapan Scaglietti'dir.

Fezza 250 GTO:


Fezza 612:


1964'te John Delorean, isletme gurusu Alfred Sloan'in "kucuk araba kucuk motor, buyuk araba buyuk motor" ezberini bozarak kucuk Pontiac GTO'ya buyuk motor konmasini saglamistir. Boylelikle '60'larin "muscle car" modasini baslatmistir. Kendisinin 20 sene kadar sonra Back to the Future'un en muhim karakterini oynayan Delorean'in kurucu/ureticisi olmasi da ilginc bir detay.

Delorean:


Is arkadaslarimla paintball'a gittigimde santiye sefim bana kardesinin 1967 GTO'sunu vermisti turlamam icin. Kardesinin sanayide mekani var, her turlu seyi tamir edip misline satiyor. Ama en sevdigi marka GTO, cunku lisedeyken kendine kullanilmis bir ornegini almis. Hala sakliyormus o araci. Neyse, 389 cu. in.'lik motor, 2 ileri otomatik sanzimanli bir tane daha bulunca koleksiyonuna katmis. Benim kullandigim yeni aldigi, biraz tamir gerektiren maviyesil olan. Lastiklerin yarisini yola gomecek kadar kuvvetli, nitekim eski teknoloji de olsa 6.4L epey guc uretebiliyor. GTO harflerine a eklenince goat kelimesi ortaya ciktigindan takma ismi keci.


Neyse, kuyruga geri donelim. Benim apacinin de '90'lardan kalma LS1 kod adli bir 8 silindirli motoru var. Silindir basina 2 subapli pushrod. En populer kullanim alani C5 model Corvette'ler. Motorun ozelligi kompakt yapisi sayesinde gunumuzun daha kucuk kaputlarina sigabilmesi ve nispeten hafif olmasi. Beni etkileyense gucunden cok alt devirlerde cikardigi ses. Yuksek gucu her turlu motor uretebilir. Ancak Mitsubishi Evo'lar elektrikli supurge, modifiye edilmis VTEC'ler de sinek viziltisi gibi geliyor. Motor sesi daha bas olmali. Onun icin Mercedes V8'leri bana her zaman Ferrari'ninkilerden daha etkileyici geliyor. Bariton V8'lere en guzel orneklerden biri de motor bloku kamyonetten alinan Ford GT.


Araba kullanmaktan zevk almak icin fazla hizli olmaya gerek yok. Guzel hava, eglenceli yol, uygun muzik ve paketi tamamlayacak arac yeterli. Ornegin uc bes bin dolara alacaginiz eski bir Mazda Miata (vites gecisleri Lotus Elan'dan calinti, inanilmaz zevkli), E36 ve daha eski kasa 3 serisi BMW, sizi yepyeni bir Audi'den daha fazla eglendirebilir. Dusuk butceyle guzel motor sesine bir diger ornek Subaru'nun boxer motorlari. Cok dusuk devirlerde dizelimsi homurtular cikarsa da bandin yukarisina yaklastikca trrrrrrr diye kendine bir ozgu sarkisi var. Turbo versiyonlarda turbinin donmesinin duduksu sesi de ekleniyor, cok karakterli oluyor.


Eger tamir islerinde iyiyseniz eski Alfa Romeo V6'larinin muzigi farklidir, ama emek gerektirir cunku surekli toplamaniz gerekir. Kendine ozgu motor seslerinin efendisi 993 kodlu hava sogutmali Carrera'lardir bana gore. Bir kere '95 model tosbaga kullanma firsatim oldu, omuriligim titredi. Debriyaj, fren ve gaz pedali ayni yerde olmasa daha iyi olurdu.


Benim cocuk da en guzel sesi yaklasik 3000 ile 4000 d/d arasinda cikariyor. Virajlarda fazla guven vermiyor cunku agirlik dagilimi biraz yamuk. Suratli girislerde onden kayiyor, yavas girip gaz verince arkayi atiyor. Onun icin en iyisi sakin sakin kivrilarak duzluklerde hizlanmak. Zannediyorum motorun atesleme sekansini ayarlarken Led Zeppelin'den Immigrant Song caliyordu arka planda, cunku "hammer of the gods" makinece en fazla bu kadar soylenebilir. Valhalla I am coming. Turkiye'de 2. el Golf fiyatina aldigim arac misyonunu yerine getirdigine gore satip yerine Fiat Panda alabilirim dondugumde.

Guneye dogru ilerlerken cok keyifli mekanlardan gectim. Birkac resim daha cekip Atlanta'ya vardim. Nitekim The Machine ve Fifa 2010 bekliyordu.

11 Nisan 2010

Favalli'yle Olmaz Leonardo Hoca

Dunku Klasiko cok zevk vermedi. Barcelona her an istedigi kadar gol atma yetisine sahip oldugundan sonucu bile bile 90 dakika seyretmek, taraflardan biri Barca olsa bile, yeterince heyecanli degil. Guclulere karsi ceviklerin macinda hiz farkiyla sampiyonlugu aldi Barcelona. Real Madrid, tandem harici boy ortalamasi 1.70'i zor bulan altyapi mahsullerini acik sarilik faullerle sindirmeye calisti. Hakem Mejuto sahaya maksatli cikmanin verdigi motivasyonla Barcelona'yi ince duduklerle kiymaya calistiysa da dayaga doymayan Katalanlar kalkip top oynamaya devam ettiler. Normalde faul sayisi asagi yukari kart sayisiyla oranli olur. Ama Mejuto'ya giden Bond canta yuzunden Aduket cekmek ile itiraz etmek ayni sepette degerlendirildi. Guardiola'nin hedef maclarda Puyol'u bekte oynatmasi garibime gidiyor. Zannediyorum bir tarafta Maxwell varken obur tarafi acmak istemedi. Maci sol bekte bitirmesi de ilginc bir detaydi. Bir yanda Messi'nin meme ucuyla adam eksiltmesi ile Ibo'nun sirtiyla pas vermesi, obur yanda Volkan'in popo istobu. Gel de TSL seyret sonra. Barca'dan tiksinmen lazim aslinda, cunku Besiktas'in ulasmasini hayal ettigim citayi surekli yukseltiyorlar ve ulasilmazi daha da ulasilmaz kiliyorlar. Ama artist tek oyunculari bile yok. Kimse sacini boyamiyor, kendini yere atmiyor. Mecburen hayran olmak zorunda kaliyorum.

Besiktas-Trabzonspor macinin iki tarafin da kazanma motivasyonuyla keyifli gecmesini bekliyordum ama anlamsiz dudukler ve kazma oyuncular nedeniyle pek gerceklesmedi. Yusuf'un fiziksel eksikligi nedeniyle Serkan'i gecmek icin 3 defa calim atmasi gerekmesi uzucuydu, bu adami 25 yasinda akli basindayken seyretsek muthis olurdu. Mevcut enerjisiyle son yarim saatte oyuna girebilecek cilingir olarak kullanilabilir en fazla. Bunyamin Gezer'in saykoanalizi yapilsa cok ekstrem sonuclar cikabilir. Benim tahminim kucukken cok dovmusler ve karisi hem cirkin, hem de cok feci dirdir yapiyor evde (intihar kombinasyonu). Hayatla olan hesaplasmasini futbol sahasinda otorite gosterisiyle yapiyor adam.

Haftasonu seyrettigim en guzel mac Milan'la Catania arasindaydi. Italya'ya giden herkesin artist atki takmasina kil oluyorum. Sinisa Mihailovic buyuk ihtimalle Yugoslavya'nin fakir ama gururlu sokaklarinda calim atarak buyumustur. Monser atki nesine anlamadim. Ayak bilekleri lastikli Huseyin Kalpar esofmani giysin demiyorum ama bu kadar kasmasin. Keza Leonardo, modanin onde gelen adamlarinin genc erkek arkadaslari icin tasarladigi Barbie kiyafetlerini giymeyi birakip AW, DM gibi isminin bas harflerinin kazindigi adam gibi seyleri almasini oneririm. Sorun su ki Brezilyali oldugu icin ya DLDSKRL ya da L yazmak zorunda, belki de o yuzden hoslanmiyordur.

Maxi Lopez'in tek forvet kitabinin bir bolumunu yazdigi sahane ilk yariyi Catania deplasmanda 2-0 onde kapatti. Kosu zamanlamasini mukemmel yapip ters direk dibini gordu. Sonra da sola deplase olup topu tuttu, geriden adam gelmesini bekleyip sag kasina bir orta kesti. Catania nereden TSL mac kasetleri buluyor bilmiyorum ama "one gecince geri yigilan Anadolu takimi" formatini harfiyen uyguladi. Gittikce geri kacan 5-4-1, ozellikle yoruldukca esilmeye baslandi. Milan'in kalitesiz kadrosu inadi sayesinde puani kurtardi, ama Leonardo'nun ileriye yonelik isik verdigini soylemek zor. Bir kere defans kelepir. Abate kazmaligini cift cigeriyle kurtariyor, ama Antonini denen hirtapoz Ibrahim Uzulmez'in tirnagi etmez. Rakibinin koprucuk kemigini 7 yerinden kirmasina sebebiyet verecek kadar ucurduktan sonra kerhen topu durttu. Hakem faulu verince "BALLAAAA, hoca BALLAAAA, vallaha bak BALLAAAAA" diye top isareti yapmasi epey antipatikti. Ters kademenin t'sinden anlamaz, orta yapamaz, ileri cikmaz, ne ise yararsin Antonini bu blogu okuyorsan hesap ver.

Rakiyi cok, meyveyi az tuketmis orta yasli bir balikciya benzeyen Favalli'ye saygim sonsuz. Paran var, 20 senedir oynuyorsun doyuver bir zahmet. Anliyorum Milano karizma mekan, futbol stadinda Golce Dabbana reklamlari var, atkilar falan racon, Maldini yakisikli ama emekli olup sakin ama sirin bir Italyan kasabasindan ev alip altina Alfa Romeo Brera v6'yi cakmanin zamani geldi. Thiago Silva daha genc, tandemi mundar ederek cocugun ekmegiyle oynuyorsun.

Milan'da tek bir komple oyuncu var, o da Seedorf. Kafasiyla verdigi ara pas sonucu etkileyen tek hamlesi oldu. Ancak oyun gorusu, temposu, yaraticiligi ve olanca joga bonitosuna ragmen disipliniyle muazzam bir oyuncu. Inter Milan'in satma sebebini anlamadigim uc oyuncudan biri (digerleri Roberto Carlos ve Bergkamp). Mancini'yi satma sebebini kendisi bir kere daha kanitladi, tekrar aciklamama gerek yok. Zafer Borriello Biryol da az belesci degil.

Hollanda liginden forvet alana bir kalemtras, bir tras bicagi, bununla da kalmiyor bir tane de tukenmez kalem vermiyorlarsa biri bana Huntelaar ve Afonso Alves'in bonservisini aciklasin vakit bulursa.

1 Nisan 2010

Chambana 2 - Mac Yazilari

Koye geri donmenin diger artisi maclari arkadaslarla seyretmek oldu. Internet sagolsun her turlu mac erisilebilir durumda. Evdeki TV duzeni ve pofuduk koltuk olmasa da Almunia'ya beraber kufretmek seyri keyiflendiriyor.

Cumartesi gunu mac maratonuna Birmingham-Arsenal maciyla basladik. McLeish'in takimi kalite olarak EPL'de ilk 15'te bile degil bana gore. Kucuk takimlar rotasyona bir adet kadife krampon koyarak farklilik yaratmak gerektiginde sihir ihtiyaclarini karsilayabiliyor. Ornegin Hull'da Geovani, Blackborn'de Diouf gibi oyuncular var. Birmingham ise salt duz oyunculardan kurulu. Ancak kapasite eksikligini ayak aliskanligi sayesinde kapatiyorlar. Surekli ayni kadroyla sahadalar. Forvetleri hareketli ve sureklilikleri var. Cenk Isler modunda Kevin Phillips Sunderland'deki halinin bir golgesi olsa da yanlislikla skor katkisi yapti Arsenal'e karsi. Fabregas'in etkisiz, Rosicky'nin yalniz oldugu macta Walcott ve Londra'li saban Bendtner'in etkisizligi ileri ucta uretken olmayi engelledi. Arshavin ve Nasri'nin oyuna dahil olmasiyla ileride opsiyonlar artti. Nasri buldugu boslugu iyi degerlendirerek koseyi gordu. Alex Song geriyi, Denilson da orta sahayi iyi toparliyorken Almunia'nin hediyesi bir golle 2 puan biraktilar. Sampiyonluga oynayan bir takimin kalecisi bu kadar capsiz olmamali. Arsene Hoca Hakan Arikan'i alsa bu sene sampiyondu. Su anda Drogba/Lampard ikilisinin sakatligina bakiyor kupa. Muthis kisisel gelisim gosteren Alex Song, iyi uyum saglayan Vermaelen, skora centik atmaya baslayan kanatlarla heyecan verici bir takim Arsenal. Ancak hala cok yonlu bir forvete (Edin Dzeko, Chamakh, Bobo) ve adam gibi bir kaleciye ihtiyaclari var.

Maratona Besiktas-Eskisehir ve Roma-Inter maclariyla devam ettik. Son yillarda seyrettigim en guzel Besiktas maciydi. Toraman'in on stopere gecmesiyle ic oyunculari hucum hattini ileriye cekebildi. Bobo seyrettigim en iyi pas dagitici orta saha tipi forvet oyunlarindan birini oynadi. Tek tek butun geriden gelen oyunculari pozisyona soktu ileride topa hakim olarak. Attigi gol belesti ama haneye yazdi yine bir tane daha. Asil 3. golde tactan gelen topu orta cizgide kafayla aktardiktan sonra penalti noktasinda asist yapacak kadar enerjisi ve saha hakimiyeti olmasi sahaneydi. Gole ofsayt golgesi dusmeseydi keske. Holosko'yla Bobo yakin oynadikca pozisyon zenginligi artiyor. Riza Calimbay'a gereksiz yukleniliyor. Ilk yarida takimi orantisiz sekilde fazla kosup yoruldu, kadrosu dar. Hamle yapma sansi pek yok acikcasi. Inter deplasmanda dove dove yenildi, garip bir macti. Ranieri'de mi Denizli bali var, Denizli'de mi Ranieri bali arastirmak lazim.

Pazar gunu Cimbom'lu Cahil ve Othello'yla maca bagel yiyerek hazirlandik. Ilk defa bir GS-FB macinin mac oncesini GS taraftarlariyla yasadim, ilginc bir deneyimdi. Emre'siz, Selcuklu ve Guiza'li FB'ye karsi icerde oynarken bile yenilmeye bu kadar hazir olmalari hakkaten psikoloji doktorasi icin bir arastirma konusu. Bir yandan babamla da yazisiyoruz. 3 farkli takimi tutan 4 kisi de Fener'in kazanacagini biliyordu. FB muthis set defans yapan 4-4-1-0 ile oynadi. Skoru telasli bir sekilde degistirmeye calisan GS cok kopuk bir 4-2-4'le oynadigindan hucumlarina sureklilik kazandiramiyordu. Ortasahadaki sayisal eksiklik donen toplari tekrar hucum kanatlarina aktarmayi engelliyordu. Dikkat Selcuk oyuna agirlik koymasin diye laf soktuktan yarim saat sonra 35 m'den gommesiyle bayagi utandim acikcasi. Gol yenince ya sessiz kalarak hazmedilmeye calisilir ya da kufredilir benim bildigim. Cahil Turk filmlerini aratmayacak bir "HAYIIIR" narasi atmayi basardi. Babamin "Topal kirmizi gormezse gol atamayabiliriz" dedikten sonra Rijkaard'in onu cikarmasi, akabinde gol olmasi nedeniyle bir an icin futboldan anlayabilecegini farkettim. Sonra aklima Nobre'nin Bobo'dan daha iyi topcu oldugunu dusunmesi geldi ve hemen vazgectim.

Gecen gun Cahil'e dedim ki bir dahaki sefere beraber seyretmeyelim, ayagim ugursuz geldi. Bosver dedi, ben her turlu varyeteyi/totemi denedim, bu herifler bizi nasil olsa yeniyor.