13 Nisan 2010

Tail of the Dragon - Faso Heyelan


Gecen hafta isten bir gun izin alip arabayla Atlanta'ya blogun eski yazarina ziyarete gittim. Tayyareden hoslanmiyorum, viva bireysel tasimacilik gibi birsuru vidi vidi yapabilirim. Ama erkek gibi kabul ediyorum ki ucak biletlerine bakmaya usendim ve fiyatlari acip baktigimda lavaya oturmus gibi oldum. Dedim ben bu isi kiviririm. Cok embesillik diye gozukmesin diye (tek yon 1200 km) uzun zamandir gitmek istedigim "Tail of the Dragon" rumuzlu 127 yolu uzerinden gectim. Persembe gecesi Knoxville tepelerine varmistim. Gece otelde yatip sabah - her zaman oldugu gibi, haftasonlari dahil - ciftci gibi 7'de saat calmadan kalktim ve yola koyuldum.

Yolun girisinde "virajli yol, kamyonlarin girmemesi hayirli olur" minvalinde levhayi gorunce icim ferahladi. Viraj ustune sikan, sikan ustune virajli, yegenimin tombis yanaklari kadar yumusak zeminli, sahane bir yolla karsilastim. Guneye inerken sol taraf yesil, sag taraf maviydi. Yol nehir boyunca ilerlerken tepelerin de etrafinda dolasiyor. Dragonun kuyrugu lafini kim bulmussa helal olsun, cuk oturmus. Amerika'daki her guzel sey gibi bu da ticarilestiginden posterler, tisortler, hediyelik esyacilar serpistirilmis yol kenarina.


Dopaminin dibine vurmus, yolun yarisini gecmisken bir baktim ki polis yolu kapamis. Inip ne oldu birader kaza falan varsa sorun etmem yanindan yavasca gecerim dedim. Meger heyelan olmus asiri yagistan, yol kapanmis. Temmuza kadar acilmaz dedi karahaberci. Kibar Feyzo'nun bir faso tanimi vardir, aklima o ve turevi betimlemeler geldi. Neyse dedim bari bu kadar geldik, bilgisayar oyunlarindaki gibi bir de terstan baslayalim. Resim ceke ceke geri dondum, ama aklim kuyrugun sokumunda kalmadi degil. Belki bir daha ugrarim becerebilirsem. Atalarimizin dedigi gibi einmal ist keinmal.

Yolu bu kadar guzel yapan kecinin gunun anlam ve ehemmiyetiyle muthis uyumuydu. Isim babasi Ferrari 250 GTO (Gran Tourismo Omologato), binek arabalarin yaris versiyonlarinin kullanildigi GT serisine katilabilmek icin yapilan hilenin meyvesidir. Oyle ki Enzo Ferrari, yaris arabasi tasarlayip sonra binek modelini yapmis, minimum 100 tane satis gostermek icin sadece 39 adet urettigi aracin seri numaralariyla oynamistir. 250 GTO'nun tasarimcisi, simdiki Ferrari 612'ye isim babaligi yapan Scaglietti'dir.

Fezza 250 GTO:


Fezza 612:


1964'te John Delorean, isletme gurusu Alfred Sloan'in "kucuk araba kucuk motor, buyuk araba buyuk motor" ezberini bozarak kucuk Pontiac GTO'ya buyuk motor konmasini saglamistir. Boylelikle '60'larin "muscle car" modasini baslatmistir. Kendisinin 20 sene kadar sonra Back to the Future'un en muhim karakterini oynayan Delorean'in kurucu/ureticisi olmasi da ilginc bir detay.

Delorean:


Is arkadaslarimla paintball'a gittigimde santiye sefim bana kardesinin 1967 GTO'sunu vermisti turlamam icin. Kardesinin sanayide mekani var, her turlu seyi tamir edip misline satiyor. Ama en sevdigi marka GTO, cunku lisedeyken kendine kullanilmis bir ornegini almis. Hala sakliyormus o araci. Neyse, 389 cu. in.'lik motor, 2 ileri otomatik sanzimanli bir tane daha bulunca koleksiyonuna katmis. Benim kullandigim yeni aldigi, biraz tamir gerektiren maviyesil olan. Lastiklerin yarisini yola gomecek kadar kuvvetli, nitekim eski teknoloji de olsa 6.4L epey guc uretebiliyor. GTO harflerine a eklenince goat kelimesi ortaya ciktigindan takma ismi keci.


Neyse, kuyruga geri donelim. Benim apacinin de '90'lardan kalma LS1 kod adli bir 8 silindirli motoru var. Silindir basina 2 subapli pushrod. En populer kullanim alani C5 model Corvette'ler. Motorun ozelligi kompakt yapisi sayesinde gunumuzun daha kucuk kaputlarina sigabilmesi ve nispeten hafif olmasi. Beni etkileyense gucunden cok alt devirlerde cikardigi ses. Yuksek gucu her turlu motor uretebilir. Ancak Mitsubishi Evo'lar elektrikli supurge, modifiye edilmis VTEC'ler de sinek viziltisi gibi geliyor. Motor sesi daha bas olmali. Onun icin Mercedes V8'leri bana her zaman Ferrari'ninkilerden daha etkileyici geliyor. Bariton V8'lere en guzel orneklerden biri de motor bloku kamyonetten alinan Ford GT.


Araba kullanmaktan zevk almak icin fazla hizli olmaya gerek yok. Guzel hava, eglenceli yol, uygun muzik ve paketi tamamlayacak arac yeterli. Ornegin uc bes bin dolara alacaginiz eski bir Mazda Miata (vites gecisleri Lotus Elan'dan calinti, inanilmaz zevkli), E36 ve daha eski kasa 3 serisi BMW, sizi yepyeni bir Audi'den daha fazla eglendirebilir. Dusuk butceyle guzel motor sesine bir diger ornek Subaru'nun boxer motorlari. Cok dusuk devirlerde dizelimsi homurtular cikarsa da bandin yukarisina yaklastikca trrrrrrr diye kendine bir ozgu sarkisi var. Turbo versiyonlarda turbinin donmesinin duduksu sesi de ekleniyor, cok karakterli oluyor.


Eger tamir islerinde iyiyseniz eski Alfa Romeo V6'larinin muzigi farklidir, ama emek gerektirir cunku surekli toplamaniz gerekir. Kendine ozgu motor seslerinin efendisi 993 kodlu hava sogutmali Carrera'lardir bana gore. Bir kere '95 model tosbaga kullanma firsatim oldu, omuriligim titredi. Debriyaj, fren ve gaz pedali ayni yerde olmasa daha iyi olurdu.


Benim cocuk da en guzel sesi yaklasik 3000 ile 4000 d/d arasinda cikariyor. Virajlarda fazla guven vermiyor cunku agirlik dagilimi biraz yamuk. Suratli girislerde onden kayiyor, yavas girip gaz verince arkayi atiyor. Onun icin en iyisi sakin sakin kivrilarak duzluklerde hizlanmak. Zannediyorum motorun atesleme sekansini ayarlarken Led Zeppelin'den Immigrant Song caliyordu arka planda, cunku "hammer of the gods" makinece en fazla bu kadar soylenebilir. Valhalla I am coming. Turkiye'de 2. el Golf fiyatina aldigim arac misyonunu yerine getirdigine gore satip yerine Fiat Panda alabilirim dondugumde.

Guneye dogru ilerlerken cok keyifli mekanlardan gectim. Birkac resim daha cekip Atlanta'ya vardim. Nitekim The Machine ve Fifa 2010 bekliyordu.

Hiç yorum yok: