Fenerbahce etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fenerbahce etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Ağustos 2010

Dayi'nin Prototipi, Leeds Utd, FB ve Ozhakiki Yabanci Sorunu


Schuster Dayi'ya bana daha once yakistirilan bir nitelemeyi layik gordum: acimasizca gercekci. Takimla beraber gecirdigi birkac ayda modern futbolun bazal gerekliliklerini asilamaya baslamis gibi gozuktu. 30 derecenin ustunde oynanan sezon acilisi macini litmus testi olarak algilamamakta fayda var, ancak bazi cikarimlari yapabiliriz.

Bucaspor'un icerde oyunu 35 metrede oynamasi bizim ligin karakteriyle ortusuyor. Ispanya, Fransa, Almanya, Ingiltere'de kendi sahasinda mucadele eden kucuk takimlar yenmeye oynarken Italya ve Turkiye'de basi ceken takimlarla geri kalanlar arasindaki ucurum yuksek oldugu icin bunu normal karsilamak gerekir. Bulent Uygun ligi debug etmis durumda. Geriye yaslan, organize defans yap, siyahi oyuncularin basrol oynadigi kontralarla gol ara. Burada Bucaspor'un eksikligi topu ileride tutarak treyler kosulari mumkun kilan tutucu forvet (Mehmet Yildiz).

Dayi'nin haddini bilen, kendine guvenen, sakin oynayan takimi ileride oturmaya aday. Kendisine kariyeri ve kapasitesi nedeniyle 2 senelik kredi veriyorum, isterse W-M oynasin basimin ustunde yeri var. Ortasahada vakum birakmadan rakibini ciddiye alarak oynatmasi hosuma gitti.

Neticede bol pozisyon ureten ama maci koparamayan Besiktas lige kiymetli bir deplasman galibiyetiyle basladi. Stoper fizikli sol acigiyla Bucaspor'un kumede kalacagini pek zannetmiyorum. 2. ligi kazanan takimi komple degistirmenin kanimca mantigi yok. Ozellikle yeni gelenler "bu fizikle Bucaspor'da oynadigina gore ya yuzyilin transferi, ya da saglam kalas" olarak tanimlandirdigim Mendy gibiyse (2.'si gecerli malesef).

Bir kere takimin iskeleti saglam. Yabanci stoperler sert, yerlerini kaybetmiyorlar. Kaleci kisa pasla oyunu baslatmaya calisiyor. Ernst ve Neciple orta saha sertligi saglaniyor. Hareketli kanat forvetleri ve hedef santraforlar sonuca gidilmeye calisiliyor. 5 antrenmanli Guti, yuruyerek de olsa cok gerilere gelerek oyunu pasla baslatiyor. Belki Ahmet Yildirim ve Guinti'den beri kendi yarisahasindan yuksek FQ ile cikmiyordu Besiktas, onun icin oyun anlayisi olarak aslinda ciddi bir degisim.

Q7'nin bu kadar gaz olmasini anlayabilirim ama kendini dizginlese fena olmaz. Lif koparacak kadar fazla efor sarfediyor. Sahsiligine laf sokmak icin erken, biraz kendini kanitlama safhasinda.


Bobinho yazin churrascarialari goturmus ve poposal bir giris yapmis sezona. Yine de konversiyon orani cok yuksek ve girdigi pozisyonlarin yuzde ellisini yazmaya devam ediyor. Guti'nin lokum pasi tam tek vurusluktu ve kadroda bu son vurusu yapacak tek santrafor Bobo.

Ortasahada Necip'in sahada zaman zaman Guti ve Ernst'in onunde yer almasi beni biraz sasirtti. Kendisi klasik "genc yetenek"lerden farkli olarak top hakimiyetiyle degil zekasiyla sivriliyor. Arda, Serdar Ozkan, Sergen gibi yildiz adaylari onun yasindayken skoru degistirebilecek kabiliyetleri icin one cikmisti. Oysa Necip hem fizigi, hem mental olgunlugu, hem de karar verme becerisiyle bana gore onlardan daha evrensel. Camianin cocugu olmasi, tekmeye kafa sokmasi arti. Necip'e yapilan butun fauller kirmizi kart olsa, sag beke yapilan hicbir faule kart verilmese benim kabulumdur (alternatif cok nasil olsa). Besiktasli olmanin getirdigi DNA mutasyonu olsa gerek, mac sirasi topu kaybedip Necip'in ne yaptigina bakiyorum bazen. Metin Tekin'le buyumek boyle birsey, bir takimi tutmak insani sekillendirir, o insanlarin genel tutumu da takimi sekillendirir.

Sosyolojik cikarimimizi aradan cikardigimiza gore Leeds Utd'a gecebiliriz. Adnan Polat'in yuksek risk/yuksek getiri kumari tutmadigindan Keita'yla yollar ayrildi, Elano pazarlanma surecinde. Besiktas'in deneyip hurdaya cikardigi Serdar Ozkan'la sozlesme imzalandi. Kewell hedef santrafor rolunde. Ortasahada Ayhan Akman ve Mustafa Sarp orta sinif takim kalibresinde ve SL iddiasindaki bir takimda rotasyondan oteye gecememeleri lazim. Kaleci Aykut'a gereginden fazla yukleniliyor, ama Brad Freidel'den beri gelen herhangi bir yabanci kalecide israr edilseydi kale buyuk ihtimalle su ankinden daha guvenli olurdu. 2. golde Servet'in alanini bosaltip forvetlere tas cikaran bir edayla capraz kosu yapmasi komikti. Bu sartlar altinda Rijkaard geldi Total Futbol oynansin demek ne derece gercekci iyi tartismak lazim. Eger GS buyuk hedef, buyuk hoca felsefesiyle hareket etmek istiyorsa ona gore bir butce belirlemeli. Eger amac sinegin yagini cikarmaksa o zaman Lucescu tipi optimizasyon hocasi daha faydali olur. GS'nin sorunu bana gore makro olcekte ve camianin hedef birligine varmasi gerekiyor. Doner kapi transfer politikasi, kadro istikrarsizligi, maddi sikintilar tartilip bir sonuca varilmali.

Sivasspor fizikman daha fazla caba sarfederek ve mental olgunluk sergileyerek maci haketti. Mehmet Yildiz'in guresci fizigiyle oyun zekasini birlestirmesini seyrettikce bu yasinda hala Sivasspor'da oynamasi garibime gidiyor. Boyle versatil bir oyuncuyu hem buyuk hem kucuk takimlar kullanabilir, onun icin piyasasinin daha fazla olmasi gerektigini dusunuyorum.

Arda'nin Emre Colak'a yaptigi artisligi gorunce tepem atti. Popo, bacak ve dizi ayni yerden olan bir adamin dayilanmasi bana cok itici geliyor. Gogsune nefes cekip artistlik yapacaksan Drogba fizigi bir prereq. Acikcasi Neill tarafindan bambam yumruguyla kendine getirilmesini cok isterdim, hem ayaklarinin yere basmasi icin hem de takimin hayrina. Uc asist yapti diye takimin sahibi kendisi degil.

Pembe tokali Ali Turan ve sari sac boyali Abdurrahman'a da biraz nereden geldiklerine ve ne olmadiklarina onem vermelerini oneriyorum.


Yarin Aykut Kocaman projesinin ilk lig maci var. FB kadrosunu cok begenmiyorum, ustune bir de Besiktas'tan hallice bir yabanci problemleri var. Ideal kadroda defansta 3 yabanci kullaniyorlar (Santos, Lugano, Bilica). Alex ve Stoch'un yerinin garanti oldugunu varsayiyorum. Guiza'ya yatirim yapilmisken Niang'a bu kadar para verdiklerine gore 6. eleman forvet. Bu durumda Dia ve Baroni kesik yemek durumunda. Yani Selcuk Sahin ve Ozer/Mehmet Topuz'a sorumluluk binecek. Takimin fizik kapasitesinin arttirilip ortalama yasinin dusurulmesi projesinin parcasi oldugunu dusundugum Dia'ya yer kalmamasi bence bir handikap. 2. resmi macindan sonra Sabah gazetesinde "Aykut Kocaman gitsin mi, kalsin mi" diye sorulan bir ortamda hata yapma payi dusukken Bekir'li ve sagbeksiz sezona baslamasi olumsuz.

Acoglu ac gibi futbol sezonuna basladigimdan Tottenham-Man City ve Chelsea-WBA macina da dadandim bu sabah. Garp cephesinde degisen birsey yok. Modric kral adam, Chelsea robotlardan kurulmus.

20 Temmuz 2010

Aziz Yildirim ve Sampiyonluk Uzerine


Iki hipotetik takim dusunelim.

Ilkinin ortalama yasi 35 olsun. Maclarini bireysel becerilerle, sistemsiz bir sekilde kazansin. Adam adama savunmali, oyunu boylamasina 70 metrede oynayan daginik bir takim olsa da yildizlari sayesinde 30 metreden frikik atarak mac kazanmayi becersin. Rakiplerinin geriye dogru depar attigi bir sezonda 70 puanla sampiyonlugu kazansin.

Ikincisi genc ve gelecek vaadeden bir takim diyelim. Yas ortalamasi 22, takir takir sistem futbolu oynuyor. Cok modern bir alan savunmasi var, oyuncu yardimlasmasi ust seviyede. Sezon boyu turlu sanssizliklar yasamis, sakatliklar ve talihsiz hakem hatalari nedeniyle puan kaybetmis olsun. Rakiplerinden biri cok buyuk atilim yaparak bileginin hakkiyla 85 puan alsin. Bizim genc takim 83 puanda takilsin ve 2. olsun.

Bana gore 2. takimin net bugunku degeri ilkinden oldukca yuksektir. Daha dusuk yatirimla daha fazla verim alma imkani vardir. Ufak eklemelerle gedikleri kapanir ve uzun vadede mutlaka basarili olur. 1. takimin degismesi icin cok buyuk yatirima ihtiyac duyulur.

Aziz Yildirim'a gore ise tek basari sampiyonluktur. Oraya nasil gelindigi degil, gelecek sene oraya tekrar gelinebilir mi degil. Ikilik sayi duzeni gecerlidir, 1 veya 0. Ya kupa, ya hic.

Buyuk ve basarili takimlarin hedeflerinin de ayni sekilde buyuk olmasi elbette ki mantiklidir. Ancak belirli bir hedefe asiri fazla kilitlenirseniz, o hedefin getirisinden cok goturusu olur. Fenerbahce'de yanlis olarak gordugum en onemli sorun budur.

Birinci takima geri donelim. 2001'in Denizli Fenerbahcesi'ni abartarak ozetledim. Yanlis hatirlamiyorsam $80 m'a kurulmus, parcalarinin toplamindan daha az meyve veren bir takimdi. Abuk bir 3-4-3 oynuyordu ve kadrosu cok dengesizdi. Revivo'yla Rapaic'in buyuleriyle kor topal Lucescu'nun birbirine dusmus kadrosunu alt ederek sampiyon olundu. Ortaya konulmus bir proje yoktu. Tek hedef 5. sampiyonlugu engellemekti. Oysa ki bana gore 6., 7. ve 8. sampiyonlugu engelleyecek bir yapilanma daha sagliklidir. Nitekim ertesi sene Mustafa Denizli kotu sonuclar nedeniyle ligin ilk yarisinda kovuldu.

Ikinci takimi da simdi dunyanin en cekici milli takim futbolunu oynatan Joachim Low'den asirdim (yine abartarak). Balic'in transferi, Metin Diyadin'in ayaginin kirilmasiyla belki de rakiplerden daha fazla hak edilen bir sampiyonluktu, olmadi. Ancak o projeyi cope atmak icin sampiyon olamamak bence cok yetersiz bir neden.

Gecen seneyi bu cercevede degerlendirelim. Daum'un ayagina giderek 3 senelik sozlesme yapildi. Turk futbolunu biliyor, dahi antrenor vs. denilerek yonetimin eliyle sectigi bir teknik direktor olarak takimin basina gecti. Takimin ligin ilk yarisindaki en verimli uc dort oyuncusundan Kazim devre arasinda gonderildi. Yukselise gecen Ugur Boral sakatlandi, takim icinden cozum bulundu. Kendi tercihi olmayan Guiza'yi oynatmak zorunda kaldi. Kondusyonu yuksek, pres yapan, duran toplardan ekmek yiyen, saglam omurgali bir takim olustu. Ancak Bursaspor cok konsantre bir sekilde sampiyonluga asildi ve Trabzonspor macinda top iceri girmedi. Su noktada iyi liderlik sakinligi koruyarak bu senenin ustune koymak olmaliyken histeriyle takimin antrenoru degistirildi.

Aykut Kocaman'i severim ve neticede Fenerbahce'nin basina Fenerbahceli birinin gecmesinden memnun oldum. Lig karakterli takimlarla guzel, karakterin kaynagi da kuluplerin icinden cikan insanlarin rollerini buyutmesi. On sene once top toplarken Hagi'nin golune sevinen Arda Turan'in Galatasaray kaptani olmasi bunun icin hosuma gidiyor. Ancak Aykut Kocaman'in takimin basina getirilis sekli bana kalirsa hatalarla dolu.

Ornegin sportif direktor - teknik direktor ayrimi bana gore dogru bir kombinasyondur. Bir takimin futbol akli olur, genel gidisi belirler. Onun yaninda sahada en son idman tekniklerini yaptiran, kornerlerde oyunculara nerede durmalari gerektigini soyleyen biri olur. Felix Magath ve Alex Ferguson gibi agir top bulursaniz bu gorevleri birlestimede sakinca yoktur. Ama 25 kisilik kadro, $ 100 m'a yaklasak butcelerle bence gorev dagilimi daha mantikli. Bana gore idari menejerin beklenmeyen sonuclar halinda esofmanlari gecirip sahaya inmesi saglikli degil. Birbirinin yerine gecen makamlar yerine birbirini tamamlayan makamlar olarak isletilmesi gerekiyor.

Ikincisi eger tek hedef sampiyonluksa antrenorlerle 3 yillik mukavele imzalamanin mantikli bir aciklamasi yok. Onun yerine 1+1+1'lik opsiyonlu sozlesme tazminat giderlerini ve basagrisini dusurecektir. Bir senelik ucret arti tazminat asagi yukari 5 m Euro'ya denk geliyor. Eger bu parayi gozden cikariyorsaniz, 5+5+5 m Euro'luk sozlesmeyi zaten pek kimse reddetmez.

Ucuncusu butun hedefi en guncel sezonda sampiyonluk olarak belirlerseniz, teknik direktorun miyopluk yapmasina neden olursunuz. Ornegin elde 30 yasinda, 10 uzerinden 7'lik bir oyuncu vardir (Nobre). Alternatifi kapasitesi 9 olan, ancak 16 yasinda oldugu icin 6.5 oynayan biridir (Batuhan). Amaciniz sadece bu sene sampiyon olmaksa gelecegi olan oyuncunun gelisimini torpulersiniz.

Aykut Kocaman'in kafasindaki pas takimini kurmasini merakla bekliyorum. Kendisine basarilar dilerim. Ama maalesef kendisine "bu takima uluslarasi capta hoca lazim, yerlilerle zaten sampiyon olamiyoruz. Aykut camianin cocugu, tazminat istemeden birakmali" denme ihtimali, uzun vadede takimin basinda kalma ihtimalinden daha yuksek.

Aranizda 2015'te hala Aykut Kocaman'in FB teknik direktoru olacagina inanan kac kisi var?

18 Mayıs 2010

Aziz Yildirim'in Yazmadigi Yazi


Selamlar,

Rakibimiz Bursaspor sampiyonlugu cok isteyerek, 75 puan toplayarak, deplasmanda 3 buyuklerin ikisini yenerek haketti. Tebrik ve takdir ediyoruz.

Hoca Daum, menejer Aykut Kocaman'la bu seneyi degerlendirip gelecek senenin planlamasini yapacagiz. Daum kendisine verilen temeli saglam fakat alternatif sayisi dusuk olan kadroyla hatiri sayilir puan aldi. Zor gol yiyen, kondisyonu iyi, duran toplari verimli kullanan bir takimin hocasi gorevini yapmistir. Transfer donemi yapilacak eklemelerle gelecek sene 80 puan almayi hedefliyoruz. Sidik yaristirmaktansa rasyonel hedefler koyup planlamayla ilerleyecegiz. Kung Fu Bilica, okcu Guiza ve tutmayan asi Baroni yerine iskelete uc kaliteli yabanci alacagiz. Kazim Kazim Kazim gibi gunah muzik hiphop dinleyen yeniyetmeleri takima alip gonderme egzersizinden vazgectik. Iyice arastirip Pink Floyd hayrani oyuncular getirecegiz. Altyapi kulturumuz olmadigindan genc ve umit vaadeden oyuncular bulup onlari 2. lige kiralayacagiz. Amacimiz 22 kisilik, birbirini yedekleyen ve daha dengeli bir takim kurmak. Boylelikle SL kulfetinin lig performansini etkilememesini hedefleyecegiz. Tabii onemli olan SL'ye kalabilmek, onun icin takim ona gore konsantrasyonunu cabuk toparlamali. Istikrarsizlik ortami yaratmayacagiz.

Volkan'in popo istobu, Emre'nin hakeme diklenmeleri, cesitli disiplinsiz davranislar ve penalti noktasi sondaji gibi sportmenlik disi hareketlerle rakiplerimizi kucumsemeyecegiz. Cunku bu tip boburlenme ve kibir ters etki yapiyor. Sessiz, sakin, isine bakan bir takim olacagiz.

Rakibimizi ezmemize ragmen top iceri girmedi. Oyuncularin canlari sagolsun, ellerinden geleni yaptilar. Taraftar uzulmekte hakli, ozur dileriz. Su anda kelle isteyenlerin hakli sebepleri olabilir. Ama nihai degerlendirmemiz reset cekmenin (yeni baskan, yeni yonetim, yeni hoca, yeni topcular) bizi daha geri goturecegidir. Zaten bir macla sampiyonluk kacti diye hoca kovarsak bir yere varamayiz. Ancak gecen senelerdeki planlamamizi yalanlar, kendimizle celisiriz. Neticede ne hoca, ne de futbolcular belese oynuyor. Tazminat odeyip yeni oyuncu almanin bedelini ancak pahali bilet fiyatlariyla telafi edebiliyoruz. Size bu fazladan agirligi yuklemek istemiyoruz. Parayi cepten verirsek ciftlige donuyor, o yontemi de sagliksiz buluyoruz.

Anons rezaleti kismetsizlik oldu. Yanlis bilgilendirme olmus, sorumluyu bulup nedenini arastiracagiz. Art niyet olmadigini umit ediyoruz.

Onumuzdeki gunlerde size yasattigimiz uzuntuyu, size yasattigimiz sevincler kadar ozumseyin. Sporun temelinde bu vardir. Gonul isterdi ki kutlamalarla bitirelim sezonu. Malesef olmadi, Agustos'ta tekrar Sukru Saracoglu'na kendimizi affettirme senemize bekleriz. Duydugumuza gore Sampi denen gavat 8 senelik deplasmanindan sonra babasiyla maclara gidecekmis. Desteginizle en azindan onu g.t ederiz.

Siyuleytireligeytir,

Aziz Yildirim, Ph.D.

2 Mart 2010

Terso Gurcan


"Alex Lille maçından yorgun. O gece de ilk yarıda görevini fazlasıyla yapmış. Daum, oyundan düştüğü son 15 dakikada Alex'i çıkarıp bir taze kuvvet oyuna alsa, Bursa maçı büyük ihtimalle kazanılırdı." - Omer Urundul, Sabah Gazetesi - 2 Mart 2010.

"Cristian ve Deivid kulübede. Demek ki oynayabilirler. O zaman çevir sistemini üçlü defansa. Forveti ikili yap... Alex arkalarında oynasın. Var mı Vederson ve Gökhan gibi hücum beki kimse de? 3-5-2 mi çağ dışı, yoksa rakibi ve maçı farklı düşünüp, farklı davranamamak mı?" - Gurcan Bilgic, Sabah Gazetesi - 1 Mart 2010.

Orduyla iktidarin birbirine girmesini takip etmek icin dolanirken Sabah gazetesi internet sitesinde rastladigim Gurcan Bilgic yazisina hayran kaldim. Yaziya link vermek icin aksam tekrar girdigimde bu sefer Omer Urundul'un muhtesem yorumlarina denk geldim. Mac kaybedince teknik direktor secimlerinin aksini iddia etmekten oteye gitmeyen counterfactual argumanlarla hala para kazanabiliyor bazi capsiz yazarlar. Hani iyisini yapsalar neredeyse "What If" serisine girecekler (her bolumunu farkli bir tarih profesorunun yazdigi bu kitaplar, tarihsel kirilma noktalarinda - 1. Dunya Savasi'nda Almanlar galip gibi - farkli sonuclar alinsa gunumuzun nasil etkilenecegini irdeliyor).


Teknik direktorlugu tahtaya bir dizilis koyup X'lerin altina oyuncu ismi yazmaktan ibaret goren cahiller hala kendilerine kose bulabiliyor. FB en son ne zaman 3'lu savunma oynadi hatirlamiyorum bile. Lille macindan sonra 3 gun gecmis. 3-4 antrenmanla sarkik liberoya gecen bir tek Mustafa Denizli olabilir dunyada. Bir de Lucescu hazirlik macinda perisan olduktan sonra Ronaldo'yu ortaya cekmisti, ama o sezonun kalanini 3'lu oynamisti zaten.

Savunma tandeminde Lugano haricinde ust duzey elemani olmayan takimin 3 stoperi neresinden cikaracagi muamma. Alex'li bir duzende ileri hatta 2 kisi bulundurma luksu de ortasahanin gobegindeki oyuncularin apaciligine bakar. Emre o sertligi saglayabiliyor ama ona uyum saglayacak fiziksel kalitede sadece duztaban Deniz Baris var.

Omer Urundul'un maddi gucuyle medyada kendine yer ettigi soylenir hep. Aslini bilmiyorum, ama torpilden baska bir turlu spor yazarligina gelmesi mumkun degil. Sonuca bak, tersini soyle, onu yapsa kazanirdi diye iddia et. O zaman ben de diyebilirim ki Alex'i cikarip "taze kuvvet" alsaydi - ki taze kuvvetin kim oldugu belirtilmemis - Ertugrul Saglam karsi hamle olarak oyuna taptaze kuvvet almak suretiyle Daum'u mat ederdi. Urundul Bey aksini ispatlasin bakalim.


Kaynaklari genis, cok satan bir gazetenin kafasi calisan, analitik analiz yapabilen insanlara yatirim yapabilmesi lazim. Ornegin IBB sezon boyunca ortalama kac km kosuyor, buyuklerle oynadigi maclarda ne kadar kosuyor? FB'de Agustos'tan bu yana 25. macini oynayanlarla 15. macini oynayanlarin test sonuclari sezon basi degerlerini buluyor mu? Mesela bu test Koch'un antrenman dozajini ayarlayip ayarlayamadigini olcebilir. Cok mac yapan adam senenin basindaki kadar diriyse, 15. macini oynayan geriye gitmisse yetersiz antrenmana isaret olabilir. Keza 15. macini yapan aslan gibiyse, 25. yapan civavaya donduyse Daum'un rotasyonu eksik yaptigi iddia edilebilir. Teknik direktor elestirilebilir. Ancak elestirinin ici dolu olmali, mumkunse verilerle desteklenmelidir. Obur turlu sallamaktan oteye gecilmez.

Ozellikle Omer Urundul'un vardigi sonuca hayran kaldim: "Bütün iş, bence çok radikal bir karar verip, Daum ile hemen yolları ayırmak ve yönetimin hiçbir baskısı altında kalmadan teknik adamlık yapacak birisini Fenerbahçe'nin başına getirmek."

Su anki FB kadrosu Daum'un degildir. Zico ve Aragones donemlerinde yonetim suzgecinden gecip, Daum tarafindan yamanan bir kadrodur. Eger ona en az iki sene (ki bu yaklasik 5 transfer daha anlamina gelir, takimin yarisinin sifirlanmasi demektir) sure vermezseniz, o zaman mevcut kapasitenin ustune koyamazsiniz. 50 senedir hoca kovuluyor, 50 senedir birsey degismiyor. Bir kere yonetim $100 m'luk butceli takimi teslim edecek kadar guvendigi adama 8 ay bile dayanamayacaksa o zaman kendini inkar etmis olur. Rahat birakin su adamlari da islerini yapsinlar. Daum'un FB'deki 3. sene kadrosunu hatirlayin: Aurelio-Appiah-Tuncay-Alex-Anelka. Bunu Daum'un ilk seneki kadrosuyla karsilastirin. Eksikleri kapayarak, oyunculari gelistirerek nereye vardigi ortadadir. Delidana Tuncay'dan kanat forveti Tuncay'a metamorfoz Daum'un katalizasyonuyla mumkun olmustur. Ona bu firsati vermeyecekseniz bosuna dovizleri heba etmeyin. Kontratini mac basi yapin, ziyan olmasin memleketin kaynaklari.


Benim de Sabah gazetesine onerilerim var. Urundul'un 2. paragrafinda onun yerine Noat Samisa girse okuyucular 5'e katlanirdi. Herr Gurcan'la Mosyo Urundul'u kovun. Avrupa'dan Simon Kuper gibi super yildiz yazar getirin. Eger yazilari tutmazsa bu sefer Turk liglerini bilen, okuyucunun kimyasindan anlayan Selcuk Yula gibi yerlileri ise alin. Yuruyedur Cos(x).

Futboldan iki kisinin anladigindan eminim. Biri benim, digeri Omer Urundul veya Gurcan Bilgic degil.

29 Kasım 2009

Babam Sagolsun

Eger FB'nin puan kayiplarini Daum, formsuzluk, cezalilar, seyircisizlik, vs. nedenlerine dayandiriyorsaniz yanlislardasiniz. FB'nin tek kaybetme nedeninin babamin deplasmanda olmasi. Daha onceki karnesine bakalim burada oldugu zaman oynanan FB maclarina:

Denizli-FB: Allah'in dedigi olur Appiah tesellisiyle biten 16 dakika gecikmeli mac. Daum'un 3. senesinde insaa ettigi takimin dagilmasi ve seri istifalarla sonuclanan surec. Othello'nun "babanin acisini paylasmiyorum" lafiyla taclandirdigi GS sampiyonlugu.

Ankaraspor-FB: Kezman'in penalti kacirdigi, Zico'lu Avrupa fatihi FB'nin dagilmasiyla sonuclanan vahim deplasman.

BJK-FB: Aragones'in Holosko'ya maruz kalmasi, topun Bobo'nun ayagina oturmasiyla santiyeyi yikmam. 4-2'lik net galibiyet.

BJK-FB: Fink'in Delinho'nun ters ayakla yaptigi ortaya Allah ne verdiyse yapistirmasi. Bobo'nun Lugano'nun etrafinda tavaf edip gaipten bir sut cikarmasi.

FB-Kasimpasa: Yilmaz Vural'in taklasi.

Bence hep beraber uc-bes TL kenara koyup babama emeklilik evi alalim buralardan. FB'yi kokunden kurutmus oluruz. Iki kongre sonra Guven Sazak'la Vefa Kucuk baskanlik yarisinda kozlarini paylasir.

Telkin icin soyluyorum FB'li okuyuculara. Gelecek hafta memlekete geri donuyor, iciniz rahat olsun, normale donersiniz.

18 Kasım 2009

Daum Hedef Buyultmektir


Aziz Yildirim'in 3 sene ust uste sampiyonluk hedefi dogrultusunda Daum'u goreve tekrar cagirmasi bazilari tarafindan hedef kucultmek olarak algilandi. Kesinlikle katilmadigimi belirterek derbi oncesi FB'nin kac okka cektigine dair birseyler karalayacagim. Bir kere 3 sampiyonluk gercekci ve ulasilabilir bir hedef, ayriyeten getirisi CL oynayip para ve tecrube kazanmak. Hedef Avrupa kupasi diyerek bir yere varilmiyor.

Once Daum'dan baslayalim. Bana kalirsa faal teknik direktorlerden dunyada ilk 5'e girer. Kendisine zaman ve butce verildiginde her zaman sonuc almistir. Bundesliga deneyiminden sonra Turkiye'de kultur ogrenip BJK'ya adam kazandirarak (Oktay, Sergen, Alpay'in gelisimleri mesela) sampiyonluk getirmistir. Almanya'da siradan bir ekip olan Leverkusen'de yaptigi transferler ve gelistirdigi takim oyunuyla CL finalisti bir takim iskeleti kurmustur. Atletico Madrid'den sonra yonetmesi en zor takim FB'de lider oyuncularinin ve isimsiz transferlerinin (Nobre'den ne ekmek yediler inanilir gibi degil) yardimiyla basari kazanmistir. 3. sene GS'nin epik performansiyla ucundan sampiyonlugu kacirmasa su an cok daha ileride bir takim olurdu FB. Gonlum Koln'de kalip 5 sene icinde Bayern'e istikrarli kafa tutan bir takim yaratmasindan yanaydi ama bir an evvel CL oynamayi tercih etti zannediyorum. Yarim mesai ve Zubeyir Baya'yla sampiyonluga oynayan bir adamdir Daum, susup dinlemek lazim kendisini.

Daum'un cok yaratici cozumleri olabiliyor. Ornegin Alex'in etrafini askerlerle donatarak verim almasindan Aragones feyz alsa gecen sene minimum 10 puan farkederdi. GS macinda Kazim'i tek forvet oynatma cesareti gostermesini cok begendim. Mustafa Denizli'nin tavsanlari gibi kendi icinde tutarsiz bir hamle olmadigi surece bu tip surprizlere acigim. Boy ortalamasi 1.90m olan iki stoperi yere saglam basan, hizli bir forvetle yipratmasi, orta sahadan ekstra kosularla rakip savunma hattini delmesi bilincli yapilmis bir plandi. Orta sahayi pek begenmedigim Baroni, beklentilerimin uc kati oynayan Emre Belozoglu, Wederson ve Mehmet Topuz'la kurunca sertlik seviyesini arttirabiliyor. Alex'in daha ekonomik oynamasini saglamasi acisindan en azindan butun deplasmanlara ben boyle cikardim (Wederson/Dos Santos rotasyonu uyum sureci baglaminda kabul edilebilir, yoksa orasi Dos Santos'undur uzun vadede). Tarihinin en iyi tandemi ve onliberosuyla oynayan BJK'dan sadece 1 gol fazla yediler bu sezon ligde. Bu da 10.5 kisi oynamalarina ragmen (Alex yarim) direncli ortasaha olusturabilmenin getirisi olsa gerek. Emre'nin 1.5 senedir sag arka adelesi nasil cekmedi anlamis degilim, demek ki Newcastle ve Inter'in doktorlarinda is yok. Soguk spreyleri falan bitmis galiba.

Emre'nin kaptanligini nasil iclerine sindiriyorlar bilmiyorum ama FB'de genellikle kisilerin getirdigi fayda sayesinde tahammul katsayisi yuksek oluyor. Ornegin kendini yirttigi surece Alpay veya Tumer'e sahip cikmislardir. Bir BJK'liya sorsaniz Necip'in golu Nobre'ninkinden daha tatlidir. Oysa FB'de benim izlenimlerime gore Semih'in goluyle Guiza'ninki esit. Hangisi daha mantikli derseniz FB derim ama BJK'nin romantizmi daha eglenceli. Emre kendi takim arkadaslarini kusturucek hareketler yapiyor israrla. Kayserispor macinda Guiza'ya attigi pasi alamadi diye cemkirdi. Sahada takimdaslarinin kendisine gelmesini saglayacak uyarilar yapan lider vasifli topculara saygi duyarim (Zago da boyleydi), ancak el kol hareketi falan anlamsiz. Bunun tersini Parma macinda Inter'li Maicon yapmisti. Attigi pasi Milito alamayinca seyirci islikladi. Maicon seyircilere donup Milito'yu alkislayin laaan diye Amistadvari bir haykirista bulundu (give us us free) arkadasini koruma gudusuyle.

Lugano gelene kadar savunma hattinin delik desik olacagini dusunuyordum. Onder-Bilica tandemi Antalyaspor seviyesinde, fazlasi degil. Ancak Uruguay milli takiminin kaptaninin eklenmesi tekrar sinif atlatti. Roberto Carlos yasinin ve doymuslugunun getirisiyle ismi veya maasi kadar oynamiyor. Su anki haliyle vasatin pek ustunde degil, ama stres aninda ofsayti bozmaz, sene boyunca da minimum 3 frikik + frikik rebound'u gol getirisi olur. Onun icin sorun degil, cani birakmak isteyene kadar 3 numarayi ona veririm. Gokhan Gonul bu seneyi su ana kadar durgun gecirse de tempolu bir hucumcu bek oldugundan rakibin dengesini bozuyor. Zico zamaninda surekli uygulanan hucum seti sag acigin (Deivid/Kazim) iceri kacip Gokhan'in o boslugu doldurmasi, Aurelio'nun da sag kanatta kademeye gecmesinden olusuyordu. Uzulmez'in Kazim karsisinda perisan oldugu mactaki gibi bir performansina karsi genc ve diri Ismail'in oynatilmasi daha mantikli. Onunde mutlaka Yusuf'tan baska biri olmali tabii.

FB ilk 12 haftada tahmin ettigimden cok daha fazla puan aldi. Manisa macindaki gibi piyangolar nedeniyle surdurulebilir bir puan performansi beklemiyorum acikcasi. 2.6 puan/mac gercekten takdire sayan, ozellikle 2.2-2.4 bandinin yeterli oldugunu dusundugumden oturu (gecen sene bu oran 2'yi zor gecmisti). Iki takimin da fizik katsayisi yuksek Avrupa maclari oynamasi nedeniyle ilk yarinin sonlarina dogru puan kayiplari bekliyorum. Ancak FB'nin 2. yariya rakiplerinde olmayan iki buyuk kozla girip one cikma sansi var. Birincisi ara transfer icin kontenjan bosaltilabilir (Deivid) ve para harcanabilir. Ikincisi Roland Koch'un devre arasindaki keyifli antrenmanlariyla vites yukseltilebilir.

En tartismali konuyu en sona biraktim. Ne olacak bu forvetlerin hali. Nonda durdugu yerden golleri siralarken 14 m Euro'luk Ispanyol milli oyuncunun kabizligina dair PES videolari etrafta dolaniyorsa durup bir dusunmek gerekir. Adam keyif adasi Mallorca'da kontratak futboluyla gol krali olmus. Sonra milli takimla avrupa sampiyonasi kazanmis. Bu durumda transfer ederseniz hayatinda edebilecegi maksimum raicten ticaret yapmis olursunuz. Yani varan 1, Guiza 14 m Euro'luk bir oyuncu degil. Varan 2 uyum sorunu. Ispanyol kulturu dunyada tek olsa gerek. Avrupa Birligi'ne girdikleri zaman Almanlar'a topluca inme inmis gunduz siestadan calismiyorlar diye. Aksam yemegi TSI CL maciyla cakisan baska millet yoktur. Yemek ve uyku saati gibi en basit ihtiyaclarin bile ortusmedigi bir kulturde sporcu olmanin bariz zorluklari vardir. Ustune bir de adamdan her mac 2.5 gollu bir okculuk performansi beklemenin verdigi stres binince verim alinamadi. Varan 3, FB kimyasinin Mallorca'yla zit olmasi. FB'nin topla oynama orani sezon boyu iki ya da uc kere %50'nin altina duserken eski takiminda bu 15-20 kadardir (istatistikleri kontrol edecek bir stajyer bulmam lazim blog icin). Haliyle sonuca gitme yolu da farkli olacaktir. Guiza'nin daha iki stoperin kafasini birbirine vurdururak kalecinin agzinin icine abandigini gormedim (Ilhan Mansiz'i, Pascal'i ozledim yine). Buyuk takim forvetinde biraz izbandutluk sarttir. Karambole girip rebound alacak kalin ense gormuyorum Guiza'da, onun icin FB iskeleti icin uygun degil bence. Alternatifi Semih cok degisik bir forvet, ama onu ilk 11 icin yetersiz goren cok fazla kisi oldugundan surekli kuma getiriliyor. Bana kalirsa 34 mac kredi verir, ona gore degerlendiririm isi uzatmadan. Solkjaer gibi senede 10 mac direk, 25 mac yedek oynayarak kariyer gecmez.

Haftasonu futbol disi hersey konusulur tahminen, onun icin futbol yazimi onceden yazdim. Kimlik kontrolu eziyet olur. Taraftarlar baskanla mac yapar. O hengamede kafasinin Denizli'den daha fazla calistigini dusundugum Daum benim beklemedigim hamlelerle maci alir, kavga cikar, sahane bir derbi olur. Bakalim hangi munferit olaylar nedeniyle “asil kavga sizin stadda oluyor” muhabbeti yapilacak.

19 Haziran 2009

Sizinki Hangi Fenerbahce?


TBL Final serisinin son iki macinda yasananlardan sonra konuya girmemeyi tercih ettim, tipki Fransa milli macindan sonra yasananlarda oldugu gibi. Acikcasi ne bu tarz rezilliklere karisacak ne de onlara hak verip "iyi oldu" diyecek adamlarin buralara ugrayacagini dusunmuyordum. O yuzden de gelip bu blogu okuyacak insanlarin zaten bildigi seyleri bir kez daha tekrarlamanin bir mantigi yoktu benim acimdan - hata sabit, yanlisligi da apacik ortadaydi.

Ancak bugun akli basinda bloglar arasinda oldugunu dusunup ozellikle Fenerbahce ile ilgili meselelerde "Acaba onlar ne diyor?" diye okudugum bloglardan biri olan Papazin Cayiri'nda once Sagduyu Oldu ondan sonra da Koca Fener'i Sahipsiz mi Sandiniz? baslikli iki yazi okuyunca yukarida yazdiklarimi tekrar gozden gecirmem gerektigini fark ettim. "Blog camiasi" (ya da Blogosfer, Futbloglar, adini ne koyarsaniz koyun) belli bir entellektuel seviyenin uzerinde, genc insanlarin bulustugu bir ortam. Bu yuzden de biz ve bizim gibi hem tribunlerin ve taraftar sitelerinin gozu kara fanatizminden hem de yerli basinin dusuk kalitesi ve banalliginden sikilanlar icin ciddi bir alternatif olusturdu hizli bir sekilde. Ancak demek ki burada bile sagduyudan pek nasibini almamis, renk askindan dolayi bir gun ak dedigine ertesi gun kara diyen arkadaslara rastlamak mumkunmus. Daha da kotusu meger bu arkadaslarin sayilari da hic az degilmis.

Anlasildigi uzere konu Efes Pilsen - Fenerbahce TBL Final serisinin 5. macinda tohumlanip 6. macinda patlak veren olaylar. Hatirlayacaginiz gibi seri 2-2 iken 5. macin sonunda hakem Fatih Soylemezoglu sacma sapan bir kararla maca damgasini vurmus ve Efes Pilsen seride 3-2 one gecmisti, Carsamba gunu de 6. maci kazanarak sampiyon oldular. 5. mactaki tartisilan pozisyonla ilgili en genis capli ve kafalarda soru isareti birakmayacak yorumu Lambuja'da okudum - siz de buradan ulasabilirsiniz.

Sonucta olaylarin oncesi/sonrasi, Efes Pilsen'in isyani, Fenerbahe yonetiminin sessiz kalisi, 50 YTL'lik biletler, Ergin Ataman'in Fenerbahce ile 3-4 sene oncesine dayanan husumeti derken ortalik iyice gerildi. Herhangi bir onlem alinmayinca da goz gore gore bugunku noktaya gelindi. Simdi ben buradan bir kez daha sagduyu cagrisi yapmayacagim - olan oldu zaten. Konuyla ilgili en guzel elestiri de 3Puan.net'ten gelmis - Siz Taraftar Degilsiniz... demis Ack. Benim olayla ilgili baska birsey soylememe gerek yok. Ancak yasananlara ragmen "Elinize saglik", "Mangal yurekli delikanlilar", "Dayagi yediler, seneye aynisini yapsinlar da gorelim" diyen arkadaslara bir cift laf etme geregi hissettim.

1. Oncelikle arkasindaki taraftara guvenip buyuk ihtimalle kendisine cevap vermeyecek adamlara saldirmanin neresi "delikanlilik" bana birisinin anlatmasi lazim. Ortada yuz yuze bir kavga yok, tribunden kosarak gelip, kendisine bakmayan Efesli'lere yumruk/tekme girisen adamlar var. Bu "Mangal yurekli delikanlilar"in bir tanesi Kaya Peker'i teke tek kenara ceksin de goreyim. Tribunden eline geleni sallayanlara girmiyorum bile, onlar sahaya girmeyi dahi gozu yemeyenler.

2. Bir de olayin Fenerbahce'ye sahip cikma kismi var. Fenerbahce gibi her daim kurumsallasmadan bahseden bir kulubun tepkisi bu mu olmali demeyecegim, kaldi ki resmi siteleri vasitasiyla ozur dilemisler bugun. Alinacak cezalara da girmeyecegim, keza dise dokunur bir ceza gelecegini sanmiyorum. Ancak bu olaylari izledikten sonra birisinin kalkip da Fenerbahce'nin haklarinin korunmus oldugunu iddia etmesini anlamak mumkun degil. Hakemler taraftarlar oyunculara saldiracak diye maclari daha mi iyi yonetecek onumuzdeki sezon? Ya da Efes Pilsen oyunculari korkup, elleri titreyerek mi sut atacak bundan sonra? Hayir, dayak da yemediler ki isin ilginc yani. Agzi burnu kanayan tek bir Efesli yok mactan sonra. Bir ise kalkistiniz, "bari dovebilseydiniz" diyesi geliyor insanin.

3. Bir de sormadan edemeyecegim, maci Fenerbahce kazansa idi "mangal yurekliler yine sahaya atlardi" diyebiliyor musunuz? Diyemiyorsaniz bunun basit bir yenilgiye tahammul edememe tepkisi oldugunu kabullenmeniz gerekir. Neticede gerceklesen olay Fenerbahce'nin hakkinin yenmesiyle degil, finali kaybetmesiyle tetiklenmis bir reflekstir.

4. Kaya Peker'e takilanlar da bir zahmet etraflarina bakiversinler. Hemen yanlarinda Rasim Basak gibi bir ornek var ki Galatasaray'li Sabri'nin hormonlusu. Son macta da bayan vs. dinlemeden girismedi mi zaten hakem masasina? Ya da Volkan Demirel mesela? Sizi tribunden sahaya indiren Kaya, kusura bakmayin ama, bunlarin yaninda melek gibi adamdir kesinlikle.

5. Ancak dedim ya en cok "Elinize saglik" diyenlere kafam takiliyor. Peki adama sormazlar mi? "Ben tribunun cigerinden koptum geldim" diyorsun, sen neredeydin kardesim? Atlasaydin ya mangal yureklilerle beraber sahaya. Ya da gidip yakalasaniza Kaya'yi, Kerem'i, hatta Ergin Ataman'i biryerlerde. Adresi belli herseyi belli adamlarin, siz de sahip ciksaniza Fenerbahce'ye. Onu da yapamayacaginiza gore klavye delikanliligi yapmayin gozunuzu seveyim. Oturun medeni insanlar gibi Aziz Yildirim'a, Ali Koc'a, Federasyona, Tuncay Ozilhan'a yazi yazin, Anadolu Grubu'nu boykot edin, toplanip bildiri yayinlayin ama "Elinize saglik" demeyin. Cunku o zaman elin seyiyle gerdege giren siz oluyorsunuz. Komik degil mi?

Neticede hangi Fenerbahce'yi tuttugunuza karar vermeniz lazim. Aykut Kocaman'in Fenerbahce'sini mi, Rasim Basak'inkini mi? Ikisini birbirinden ayiramayacak kadar gozunuzu hirs burumusse de sizden ne koy olur ne kasaba, benden soylemesi...

14 Haziran 2009

Ne Oldu Simdi?


Arap sacina donen transfer hikayesi Mehmet Topuz'un Fenerbahce ile 3 yillik sozlesme imzalamasi ile son bulmus oldu. Sormak lazim Yildirim Demiroren sahsinda tum Besiktas yonetimine: Ne oldu simdi?

Ben, Besiktas'i temsil eden insanlarin, kulubun temel ahlaki degerlere sahip cikan, herkese karsi saygili, beyefendi, delikanli, centilmen insanlar olmalarini istiyorum. Benim icin Besiktas'in "Besiktas" olarak kalmasi her turlu sportif basaridan cok daha once geliyor. O yuzden hosuma gitmedi zaten son 10 gundur yasananlar. Bence Mehmet Topuz alinsa bile degmezdi bu yapilanlara zaten. Ancak butun bu cirkinliklere ragmen bir de transferin sonlandirilamamis olmasi Demiroren ve ekibi adina icler acisi bir durum. "Hile-hurdaya karistiniz, bari en azindan adami alabilseydiniz" diyesi geliyor insanin.


Bugun Aziz Yildirim'in yaptiklarindan da cogu Fenerbahceli memnun degil. Okudugum elestiri yazilarindan en guzelini futbloglar.com vasitasiyla No Pain No Gain'de gordum. Yaziyi yazan arkadasi sahsen tanimiyorum ancak konuya onun gibi bakan ve bunu cekinmeden yazan Fenerbahceli'ler oldugunu gormek benim adima cok sevindirici. Ancak neticede taraftar istemedigini acikca beyan etmis de olsa, 10 gun once Besiktas'i tuttugunu aciklayip formayi uzerine giymis bir oyuncuya yilda 700,000 Euro daha fazla maas odemek, apar topar oyuncunun ayagina Kayseri'ye gitmek, ondan sonra da sofor koltugunda resim vermek pahasina da olsa Aziz Yildirim Mehmet Topuz'u transfer etti. Yontemleri hosunuza gitmeyebilir, sahsen ben hic haz etmiyorum, ancak neticede en azindan istedigini almistir Aziz Yildirim.

Peki Yildirim Demiroren ne yapti? Hem kulubun etik degerlerini ayaklar altina aldi, hem de ugruna hicbir kural tanimadigi hedefine ulasmayi basaramadi. O zaman sorarlar iste adama: Ne oldu simdi?


Bu arada degerli(!) yoneticimiz Levent Erdogan transferin sonuclanmasi uzerine "Beşiktaş'a, Beşiktaş duruşu olan futbolcu gerekiyor" buyurmus bugun. Haber burada. Iyi, tamam, eyvallah da... "Besiktas Durusu" olan futbolcudan once, bahsettikleri durustan hicbir sekilde nasibini almamis, bizleri her gun biraz daha fazla utandiran bu yonetimin gitmesine ihtiyacimiz var kesinlikle. Imam Osurursa Cemaat Sicar demistik degil mi?

7 Haziran 2009

Yapmayin Gozunuzu Seveyim


Bir onceki postta da dedim ya bu yonetim dogru isler bile yapsa bir sekilde yuzune gozune bulastiriyor diye. Mehmet Topuz'un iyice dallanip budaklanan transfer hikayesi de bu durumun en guncel ornegi. Mehmet'in Besiktas'ta is yapip yapmayacagi, gerekli olup olmadigi, transfer bedelinin makuliyeti vs. degil bu yazinin konusu. Bunlar hakkindaki goruslerimi transfer gerceklesirse ayrica yazarim. Bugunun konusu yapilmaya calisilan transferin usulsuzlugu.

Oncelikle sunu belirteyim ki bu hikayede dahli olan 4 tarafin da cesitli derecelerde hatali oldugunu dusunuyorum. Ancak bir Besiktas taraftari olarak Kayserispor ve Fenerbahce yonetimlerinin hareketleri beni kendi yonetimimin sacmaliklari kadar ilgilendirmiyor. Onlari da kendi taraftarlari elestirir umarim. Gelelim Besiktas yonetiminin son 3-4 gundur bize yasattigi trajikomik sark kurnazligi gosterisine. Medyadan takip eden biri olarak benim durumdan anladigim su:
Mehmet Topuz ile Kayserispor yeni sozlesme icin anlasamiyorlar. Boyle olunca da iki tarafin da cikarlari dogrultusunda onumuzdeki sezon sozlesmesi bitecek olan Topuz'un takimdan ayrilmasina karar veriliyor. Ondan sonra Kayserispor yonetimi ve Mehmet Fenerbahce ile gorusmelere basliyorlar. 10 gun kadar suren gorusmelerde Kayserispor, Fenerbahce ile asagi yukari anlasirken Mehmet Topuz'un sari-lacivertlilerle bir mutabakati soz konusu degil. Bu noktada Besiktas devreye giriyor ve Demiroren Kayserispor baskani Recep Mamur'la gorusuyor. Kendisine Fenerbahce'ye Pazartesi gunune kadar verilen bir soz oldugu, o gune kadar ilk opsiyonun Fenerbahce'de oldugu soyleniyor. Bunun uzerine Demiroren Mehmet Topuz'un menajeriyle ve kendisiyle bir araya geliyor. Teklif yapiliyor ve Fenerbahce yerine Besiktas'i tercih eden Mehmet menajeri ile beraber, NTV'ye ilk aciklamayi yapiyor, Besiktasli oldugunu soyluyor. Bu aciklamada Besiktas yonetiminin parmagi olmadigini dusunmek saflik olur. Ancak bu roportajda o gun herkesin kacirdigi bir vurgu var, Topuz da menajeri de "Biz Besiktas ile anlastik, baskan Recep Mamur'dan anlayis bekliyoruz" diyorlar. Bu Kayserispor yonetiminin onayinin alinmadigini belgeliyor zaten. Ama ustune bir de Besiktas borsaya - aslinda anlasmanin kesin olarak imzalandigi anlamina gelen - "Mehmet Topuz ile gorusmelere baslandigi" haberini gonderiyor ve herkes isin bittigini zannediyor. Ancak kendilerinden habersiz is yapilan Kayserispor ile Fenerbahce yonetimleri bu noktada buyuk ihtimalle birseyler ispatlamak ve geri adim atmamak adina anlasmaya vardiklarini ve Mehmet Topuz'un bonservisinin Fenerbahce'ye verildigini duyuruyorlar. Fenerbahce de bu haberi resmi internet sitesinden yayinliyor. Buyuk ihtimalle bu hamleyi beklemeyen Besiktas yonetimi de yaptigi "kurnaz" hareketin bir adim daha ilerisine gidiyor ve Mehmet'in Besiktas formali resimlerini medyaya dagitiyor, Topuz ile menajerinden bir roportaj daha geliyor.

Oncelikle ortadaki yanlis anlamayi acikliga kavusturmak lazim. Mehmet Topuz su anda Fenerbahce'nin oyuncusu degil, bonservisi de Fenerbahce'de degil. Bu konuda Kayserispor menajeri Suleyman Hurma'nin ilk aciklamalari da gayet yanlis bu yuzden. Iki kulup olasi bir transfer bedeli uzerinde anlasmis olsalar dahi Mehmet'in rizasi disinda Fenerbahce'ye transferi soz konusu olamaz. Mehmet'in bonservisi Kayserispor'dadir ve Kayserispor'un futbolcusudur. Aslinda Besiktas yonetiminin yakisiksiz hareketleri disinda olayi karistiran Kayserispor'un yaptigi gereksiz sovalyelik gosterisi bana kalirsa. Bir kulup oyuncusunu satmaya karar verdiginde bunu yapmanin bir tane dogru yolu vardir. Oncelikle oyuncuyu satacak kulup, oyuncusuna bir deger bicer ve bu bedelin odeme seklini belirler. Sonra da bu ucreti odemeye razi olan kulupler resmi tekliflerini yaparlar ve oyuncu ile gorusurler. Transferi soz konusu oyuncu da ya bu kuluplerden bir tanesiyle anlasir ya da sozlesmeli oldugu kulubunde oynamaya devam eder. Eger herhangi bir kulup bir "once satin alma opsiyonu" sahibi degilse bu is boyle halledilir. "Biz bilmem kime soz verdik", "acik arttirma yapmayiz" seklinde aciklamalar gereksizdir ve bosa delikanlilik taslamaktir. Besiktas Kayserispor'un Mehmet Topuz icin belirledigi fiyati odemeye niyetli ise oyuncu ile gorusup pazarlik edebilmelidir. Oyuncuya olabildigi kadar cok opsiyon sunmak ve herhangi bir dayatmada bulunmamak Kayserispor'un gorevidir. Burada tek istisna Kayserispor'un herhangi bir sebeple ozellikle Besiktas'a oyuncu satmak istememesidir ki ortada boyle bir durum oldugunu da dusunmuyorum.

Ancak dedim ya burada benim tarafimdan asil elestirilmesi gereken Besiktas yonetiminin yaptigi yakisiksiz hareketler. Oncelikle Mehmet Topuz kim oldugu bilinmeyen, henuz dun kesfedilmis bir futbolcu degil. Eger Besiktas yonetimi yeni sezon icin Mehmet'i kadrosuna katmak istiyorsa bunun icin girisimlere neden dune kadar baslanmis olmadigi sorgulanmali. Sorun Sampiyonlar Ligi'ne kalip kalmama durumu ise gerekli girisimler yapilir, lig sonundaki pozisyona gore de transfer sonlandirilabilirdi. Ya da Mehmet Kayserispor ile anlasamayinca resmi teklif yapilirdi. Demiroren'in rakibin elinden futbolcu alma askinin bir suru ornegi ortadayken insan Fenerbahce'nin Mehmet'e olan ilgisinin Besiktas'in transfer girisiminin ana sebebi oldugunu dusunmeden edemiyor. Haydi bunu gecelim, Mehmet Topuz'a yaptirilan aciklamalar ve cekilen resimlere gelelim. Mehmet'in ailecek Besiktasli olup olmadigini bilmiyorum, ancak yapilan aciklamanin sekli ve zamanlamasi bunun Fenerbahce'yi saf disi birakmak adina ortaya konmus ucuz bir komplo oldugunu ispatlar nitelikte. Formayla cekilen resimler de bunun bir adim ilerisi sadece. Cok uzatmaya gerek yok, sozlesmesi olan bir oyuncuyu turlu vaatlerle kandirip, onda emegi olan, gelir beklentisi bulunan kulubun elini kolunu baglamak hicbir etik deger ile aciklanamaz. Demiroren yonetimi en hafif tabirle kendi is bilmezligini etik disi yollarla telafi etmeye calismistir. Bunun uzerine yapilan eziklik ile ilgili aciklamalari da hicbir Besiktasli'nin tasvip ettigine inanmak istemiyorum. Fenerbahce Mehmet Topuz'u Besiktas'in isine comak sokmus olmak icin dahi almis olsa, Besiktas'in baskani bu seviyelere inmemelidir.

Neticede Besiktas yonetimi bir kez daha bizi, yani Besiktas taraftarlarini utandiracak bir ise imza atmis, bu ise Turkiye'nin onemli futbolcularindan bir tanesini de alet etmistir. Sirf bu isguzarliga kandigi icin de Mehmet Topuz futbolunun en verimli caginda bir yil sure ile sahalardan uzak kalma tehlikesiyle karsi karsiya kalmistir. Bu dakikadan sonra bu transfer gerceklesse dahi, bu ilk basta aciklanan fiyattan daha fazlasina mal olacaktir, ve Besiktas bir kez daha yonetiminin is bilmezligi sebebiyle borcuna borc ekleyecektir. Ben sahsen boyle bir yonetimin arkasindan gidiyor olmak istemiyorum ve onumuzdeki yil duzenlenecek kongreyi bekliyorum. Kulup sampiyon oldugu icin umarim baskan adaylari nezdinde kaybettigi ceiciligi geri kazanmistir ve bu sayede Besiktas Kongresi bu sefer Demiroren'in karsisina 1-2 ciddi aday cikarir. Aksi takdirde ben bu saklabanliga - her yil sampiyon olsak da - daha fazla tahammul edemeyecegim.

23 Mayıs 2009

Siracinin Rakibi Bozaci


Redmancan saglam lafi koymus "Blog makinesi aldik, camasir makinesi cikti" seklinde ozetlenecek bir postla. Genel olarak Deplasman'da it baliklarinin yaninda dolasan belesci kucuk baliklar pozisyonumdan memnunum. Vaktim oldukca karaliyorum birseyler. Annemler gelince tabii futbol hayatimdaki merkezi yerinden olup FB'li babami kizdirma aracina dondu. Zaten kendisi ne zaman deplasmanda internetten mac seyretse FB tepetaklak oluyor. 16 dk uzatmali Denizli macinda sampiyonluk verdiler. Gecen sene Kezman penalti kacirdi, son dakikada gol yiyip 2 puan biraktilar Ankara'da. GS ligi aldi, yapilanmalari bozuldu. Bu sefer de Holosko'ya maruz kaldi. Son 3 senedir gelmedigi tek mayista sampiyon oldular. Deplasman yaramiyor kendisine. Blog camiasini cok fazla vakti olan adamlar seklinde yorumlamasi sevkimi kiramadi. Hido'nun macina bile tercih ettim. Araya sikistirmadan edemedim. Cleveland kocu olmak nasil birsey acaba. "Her topu Lebron'a verin, o sut ceksin siz de pota altina rebound'a gecin. Allah yardimciniz olsun"'dan ibaret olsa gerek. Ben de yaparim o kadar. Mustafa Denizli olsa Lebron'u yedek birakip 2. yarida oyuna alirdi gerci. "Yari finallerde sampiyonluk adaylari 4'e iner" diyerek kahin rolune de soyunabilir ayni zamanda.

FB'nin sampiyon olunca takim zayifsa bile kuvvetlendirmemesini, sampiyon olamayinca da kadro sifirlamasina hastayim. Ozellikle de meydani bos bulup Sadan Kalkavan'in aday olmasi schadenfreude'nin kralini yasatti. Siracinin rakibi bozaci. Bunu kimse icin soyleyecegim aklima gelmezdi ama adam downgrade Yildirim Demiroren. Sadan secimi yildiz transferi ve 7 kupa vaadiyle kazanip 5. haftada teknik direktor kovsa, sonra da Kartal sampiyon, Kartal kupayi... Cok fazla fantezi oldu, eger hayat futbol dalinda bu kadar iyi giderse baska bir taraftan iceri girerim. Onun icin vazgectim bu duadan.



BJK'da ve GS'de antipatik capsiz baskanlar aday olup kazanabiliyor. Ama FB'de baskan adayliginin on sarti antipatiklik galiba. Basarisizlik zamani tribunlerin goreve davet ettigi zat, yardimcisinin kafasina raki bardagi koyan, halefinden makas alan biri maalesef. Atilla Kiyat FB baskani olsa Selcuk'un kaptanligindan dolayi bu kadar eglenmeyebilirdim.

Not: Resim annemin Malatya'dan getirttigi yarmayla (bulgur turevi) yaptigi cimdik kofte yemeginin bir illustrasyonu. Chicago'dan bir lezzet ruzgari gecti nitekim. Kayseri sucugunun pistikten sonra biraktigi yagda balik olsam...

14 Mayıs 2009

Besiktas - Fenerbahce: 4-2

Baba tarafim Izmir'li benim. 2006'da Fenerbahce'yi 3-2 yenip kupayi aldigimizda ben de tribundeydim. Oncesi, sonrasi ve uzatmada attigimiz golle gelen kupayla hakikaten cok keyifli bir gundu. Omrumun sonuna kadar da unutacagimi sanmiyorum. Bugun ise Izmir'den 10,000 km. ve 7 saat uzaktayim. Internetten seyretmeye calistim maci, ancak burada tam gunun ortasina, saat 13:00'a denk geldigi icin internet uzerinden ilk yarim saati canli, geri kalanini da aksam banttan seyredebildim. Gun boyunca staddaki babamla telefonda konusarak finalin tadini biraz da olsun almaya calistim. Mactan once ufaktan kafalar cekilmis, siyah-beyaz giyinilmis, stada erkenden gidilmis, mactan sonra da kupa sovu seyredilip Kordon'da corbalar icilip eve donulmustu. Onlar icin ne kadar sevindigimi kelimelerle anlatmam cok zor, ama icim de burkulmadi degil. Boyle gunlerde gercekten zor geliyor insana evden uzakta olmak. Arada bir karaliyoruz birseyler burada, girgirla karisik, ozledik diyoruz. Ama bugun bir kez daha gordum ki belki de en cok ozledigim sey babamla, amcamlarla formalari giyip meyhaneye gitmek, oradan cikip maci seyretmek, mactan sonra da Besiktas'ta ya da Kordon'da birseyler atistirip gecenin kritigini yaparak eve donmekmis.


Yer: Izmir Ataturk Stadyumu
Tarih: 13 Mayis 2009
Besiktas: Hakan, Ibrahim Toraman (46' Ibrahim Uzulmez), Gokhan, Sivok, Ekrem, Cisse, Ernst, Holosko, Yusuf (75' Ugur), Tello, Bobo (83' Nobre)
Fenerbahce: Volkan Babacan, Ali Bilgin, Gokhan Gonul, Lugano, Roberto Carlos, Selcuk, Emre (66' Deniz), Deivid, Ugur (52' Semih), Alex, Guiza

Aslinda macin net ozetini blogdas Sampi No Tavsan, No Cry baslikli yazisinda gayet guzel bir sekilde anlatti. Ben biraz daha detaya inerek bugun oynanan futbolu onceki haftalarda yaptigimiz elestiriler penceresinden degerlendirmeye calisacagim.

Delgado Izmir'e gitmeyip, Nobre de tam olarak iyilesmeyince Besiktas'in kadrosu asagi yukari belli olmustu zaten. Tabii ki Mustafa Denizli'nin sapkadan tavsan cikarma aski sebebiyle kafamiz yine rahat degildi. Ancak 11'ler aciklandiginda gorduk ki Ibrahim Toraman'in sag beke, Ekrem'in de sol beke konmus olmasi disinda herkesin kafasindaki kadro sahadaydi. Denizli'nin ikinci yarinin basinda Ernst'in gelisiyle beraber takima oturttugu sistemi gectigimiz lig macinda biraz olsun degistirdiginden burada bahsetmistim. Ayni duzen bu macta da devam etti - Yusuf yine sol kanatta, sanilanin aksine Tello da en ucta oynayan Bobo'nun biraz arkasinda yer aldi. Ankaraspor macinda bunun formsuz ve istikrarsiz Delgado'yu canlandirmak icin yapilmis bir degisiklik oldugunu dusunmustum. Ancak bugun gorduk ki Delgado'lu ya da Delgado'suz Besiktas'in yeni duzeni bu olacak. Denizli'nin bu oynamayla ne yapmaya calistigini tam olarak anlayamamis olsam da takimin iskeletine direk etki etmedigi icin cok buyuk bir problem oldugunu dusunmuyorum. Yine de Tello forvet arkasinda oynarken Yusuf'un sol kanatta adam kovalamasi bana hala mantikli gelmiyor. Yusuf sol kanattan iceri girerek de oynamadigi icin bu durumu blogda da sikca degindigim gunumuzun moda uygulamalarindan "ters ayakli oyunkurucularin kanatta oynatilmasi" ile de aciklayamiyorum Neyse cok da takilmamak lazim, cunku Denizli'nin aklindan neler gectigini cozmek gercekten guc. Sonucta onemli olan takimin oyun aklini olusturan Sivok, Cisse ve Ernst uclusu ile en onemli hucum silahi Holosko'nun ayni anda sahada olmasiydi. Bu gerceklesince Besiktas, benim gozumde otomatikman macin favorisi konumuna geldi. Sebeplerine tekrar girmeyecegim, onceki yazilardan herhangi birini okumaniz yeterli.


Maca gecelim... Oyunun hemen basinda Besiktas'in 10 gun onceki maglubiyetten onemli dersler cikardigi belli oldu. Inonu'de ne olmustu? Besiktas ileri uclusu Fenerbahce savunmasina on alanda baski kurmaya calismis, ancak Sivok'un on stoper olarak oynamasi ve Gokhan-Toraman onderligindeki savunmanin one cikip takim boyunu kisaltmamasi sonucu alan daraltilamamis, boyle olunca da Fenerbahce'ye kolay top yapma imkani taninmisti. Bu sefer ise Besiktas lig macinin aksine atak oynama zorunlulugu da olmadigi icin bilincli bir sekilde on alanda baski kurmayip pres hattini ortasahanin 10 metre ilerisine cekti. Savunma da Sivok onderliginde durmasi gereken yerde durdu ve Besiktas'in takim boyu 70 metreden 40-45 metreye indi. Boylece Fenerbahce kolay top yapamadi ve orta alanda kazanilan her top Bobo, Holosko ve Tello onderliginde bir kontraataga donustu. Macin hemen basinda kaleci Volkan'in hatasiyla golun bulunmus olmasi da Besiktas'in cok isine geldi. Ancak mac 1-1 iken de yarim saat boyunca ayni oyun plani sahaya kondugu icin bunun skordan bagimsiz bilincli bir taktik tercih oldugunu rahatlikla soyleyebiliyorum.

Onceki maclara gore sahaya konan bir baska taktiksel farklilik ise Deivid ve Ugur Boral uzerine uygulanan yarim adam markajiydi. Besiktas'in bekleri alisilandan cok daha onde oynadilar ve bu iki oyuncu kendi bolgelerinden iceri dogru her kat ettiginde kanatlarini bos birakmak pahasina dahi olsa onlari takip ettiler. Benim aklima takilan soru ise oyun plani bu iken neden stoper ozellikli Toraman'in forvet ozellikli Deivid ile degil de tam bir kanat oyuncusu olan Ugur Boral ile eslestigiydi. Yine de bu cag disi taktik, eslesmelerden bagimsiz olarak iki onemli riski de bunyesinde barindiriyordu. Bunlarin ilki ofansif Fenerbahce beklerinin hucuma cikmasi durumunda kanatlarda birakilan bosluklarin problem olusturacak olmasi, ikincisi de bir sekilde adam markajindan kurtulmayi basarabilen oyuncularin savunmayi dengesiz yakalayip buyuk tehlike yaratacak olmasiydi. Ilk probleme Mustafa Denizli kanat adamlari Yusuf ve Holosko'yu daha geride oynatip onlara Ali Bilgin ve Roberto Carlos'u takip ettirerek bir nevi cozum uretmisti. Ancak ikinci probleme oyunculari "adaminizi kacirmayin" diyerek tembihlemekten baska bir onlem alinamazdi, alinamadi da. Besiktas'in yedigi ilk golde de, Fenerbahce'nin ikinci yarida Semih'le kacirdigi net pozisyonda da Deivid'in Ekrem'i ekarte edisinin ve boylece savunmayi dengesiz yakalayisinin payi buyuktu.


Yenilen ilk gol demisken, Gokhan Zan'a deginmemek olmaz tabii ki. Yukaridaki pilot cekimde de gorulecegi uzere Gokhan yine ilginc bir hata yaparak savunmanin arkasina (!) atilan ters topta ofsayti yaklasik 15 metre ile bozmayi basardi. Bunca yildir mac seyrediyorum, cok samimiyetle soyleyebilirim ki boylesini en fazla bir ya da iki kere daha gormusumdur. O sirada aklindan neler gecitigini, ne dusundugunu gercekten cok merak ediyorum Gokhan'in. Ancak su kadarini soyleyeyim ki kendisinin Milli Takim stoperi olmasi ulke futbolumuz icin gercekten cok dusundurucu bir durum malesef. Oyuncularimiza genc takimlari gectim ust liglerde dahi hicbir temel defans egitimi verilmediginin kaniti ne yazik ki bu pozisyon. Ancak golde Sivok'un da ciddi bir hatasi oldugunu not duseyim. Savunma ne kadar dengesiz yakalanmis olursa olsun, orada arkadaki adam olarak Sivok'un onundeki Ekrem'e gore pozisyon alip Guiza'ya vurus yapacak sansi vermemesi gerekiyordu.

Ilk yarinin geri kalani kisir bir ortasaha mucadelesi seklinde gecti. Devreden akilda kalan diger notlar Hakan'in yaptigi uc guzel kurtaris, Bobo'nun 1-0'ken kacirdigi inanilmaz gol ve ortasahanin biraz onunden kazanilan faul atislarinin dahi Tello tarafindan ceza sahasina dolduruluyor olmasiydi. Belli ki Denizli takimin sahip oldugu boy avantajindan yararlanmayi amaclamisti ve buradan gol gelmediyse de bence cok dogru bir dusunceydi.


Ikinci yariya Besiktas, ilk yarida sari kart goren Ibrahim Toraman yerine Ibrahim Uzulmez ile basladi. Fenerbahce ise 52'de sol kanatta isteneni ortaya koyamayan Ugur Boral yerine Semih'i oyuna alarak forveri ikiledi. Besiktas yukarida bahsettigim oyun planini sahaya koymaya devam ediyor kazandigi toplarda hizli cikarak etkili olmaya calisiyordu. Yine boyle pozisyonlarin bir tanesinde Bobo Besiktas kariyerinde daha once hic yapmadigi birsey yapti ve yaklasik 20 metreden cok guzel bir sutla skoru 2-1'e getirdi. Golden sonra Fenerbahce 1-0'da oldugu gibi risk alarak Besiktas'in uzerine geldi ve boylece geride genis alanlar birakti. Birkac tehlikeli pozisyon da buldular ancak bunlardan yararlanamayinca Besiktas'in 3. golu bulmasi kacinilmazdi. Tello ile kacan iki pozisyondan sonra Yusuf'un Gokhan'dan kaptigi topta Bobo'nun kafa goluyle skor 3-1'e geldi ve mac da buyuk olcude sona erdi. Bundan sonra Yusuf'un yerine Ugur Inceman'i alarak ortasahayi guclendiren Besiktas geri cekildi ve Fenerbahce'yi beklemeye basladi. 80. dakikada da Holosko mac boyunca ortaya koydugu mucadelenin hakki olan guzel bir golle skoru 4-1'e getirdi ve boylece ust uste 5. macini da bos gecmemis oldu. Alex'in son dakikadaki penalti golu de skoru tayin etti.

Besiktas adina macin en iyileri Holosko, Bobo, ve Cisse-Ernst ikilisiydi. Hakan da 4 onemli pozisyon cikararak galibiyette buyuk rol oynadi.


10 gun once amacsiz eksik Fenerbahce ile Inonu'de oynanan lig maci ve bugun 1 aydir bu maca bilenen neredeyse tam kadro Fenerbahce ile tarafsiz sahada oynanan mac. Birinde husran, otekinde zafer. Iki resim arasindaki 3 farki bulmak cok zor olmasa gerek. Mevzuyu hala cozememis olan varsa cevaplar burada: Savunmada Sivok, ortasahada Cisse ve Delgado yerine Yusuf. Besiktas icin basarinin formulu en azindan bu sezon ozelinde bu kadar basit. Zaten haftalardir burada yaziyoruz, artik kontrollu deneyle de ispat edilmis oldu. Denizli'nin de sonunda ikna oldugunu ve bu saatten sonra bulunan dogrudan sasilmayacagini umuyorum.

Neticede bu macla Besiktas ilk hedefini gerceklestirmis oldu ve Turkiye Kupasi'ni son 4 sezonda 3. kez muzesine goturdu. Ayni zamanda bir derbi maci kazanarak ust duzey takimlara karsi yasadigi psikolojik problemi asma konusunda da onemli bir adim atti. Aglayan Yildirim Demiroren cirkini disinda da gayet guzel bir gece oldu camia adina. Bundan sonra ligde geriye kalan 3 mac ve cok onemli 2 puanlik bir avantaj var. Sivok'un yoklugunda Ankaragucu maci kayipsiz atlatilirsa yolun yarisindan fazlasinin gecilmis olacagini dusunuyorum.

Besiktas - Fenerbahce: 4-2
6' (1-0) Yusuf
27' (1-1) Guiza
56' (2-1) Bobo
73' (3-1) Bobo
80' (4-1) Holosko
90' (4-2) Alex

2008-09 Fortis Turkiye Kupasi Sampiyonu Besiktas

4 Mayıs 2009

Besiktas - Fenerbahce: 1-2

Bu mac ile ilgili daha once soylemedigim ne soyleyebilirim bilemiyorum. Ancak, benimkisi de inat, Denizli hata yapmaya devam ettikce, ben de yazmaya devam edecegim.


Yer: Besiktas Inonu Stadyumu
Tarih: 3 Mayis 2009
Besiktas: Rustu, Ekrem, Ibrahim Toraman, Gokhan Zan (46’ Yusuf), Ibrahim Uzulmez, Sivok, Ernst (71‘ Serdar Ozkan), Delgado (46’ Cisse), Tello, Holosko, Bobo
Fenerbahce: Volkan, Ali Bilgin, Gokhan Gonul, Yasin, Roberto Carlos, Selcuk, Emre (56‘ Deniz), Deivid (87’ Gokhan Emreciksin), Ugur Boral, Semih (65‘ Kazim), Guiza

5 defa yazmisim, asagida Sampi de yazdi, ornekleriyle acikladi, ama ben bir kere daha anlatacagim. Besiktas’in mevcut kadrosunda savunmaya ismi yazilacak ilk adam Sivok’tur. Cunku bu takimda baktigi yere top atabilen, nerede durmasi gerektigini bilen, derli toplu tek stoper Sivok’tur. Sivok’un stoper oynamadigi her mac Besiktas’in savunmasi acik vermistir, oyun kuramamistir, ve bunun neticesinde takim top oynamamistir. Ayrica Cisse ortasahada Ernst’in yaninda oynamalidir. Cunku Cisse tecrubesi ve oyun bilgisiyle o bolgenin agirligini en iyi kaldiracak ortasahasidir Besiktas’in. Cisse’nin yerine ne zaman Sivok o bolgede kullanildiysa Besiktas’in kompakt oyun yapisi bozulmus, takim 5-Ernst-4 seklinde dizilmis ve Ernst’in performansiyla beraber tum takimin performansi da yerlerde surunmustur. Yabanci sinirlamasi bunun icin gecerli bir gerekce degildir, keza Mustafa Denizli yabanci sinirlamasinin problem teskil etmedigi maclarda dahi bu yanlisa dusmustur.

Gelelim dunku maca… Mustafa Denizli Besiktas’in son donemde puan kaybettigi Bursa ve Sivas maclarinda oldugu gibi yine Sivok’u onliberoya koyarak, Cisse’yi de kenarda oturtarak cikardi Besiktas’i sahaya. Bu hatadan devre arasinda vazgectiyse de rakip Kocaelispor ya da Kayserispor olmadigi icin cekirge bu sefer ziplayamadi ve Besiktas belki de dun cok yaklastigi sampiyonlugu kaybetti. Duygulari kenara birakip futbol mekanigi icinde bahsettigim bu hatanin yarattigi sonuclari anlatmaya calisayim.
1. Sivok stoperde oynayip da yanindaki nerede duracagini bilemeyen, oyun zekasi eksik stoperi cekip cevirmedigi icin Besiktas savunmasi yine cok onemli yerlesim hatalari yapti. Asagidaki postta Sampi bunu cok da guzel bir ornegiyle acikladigi icin daha fazla uzerinde durmayacagim.
2. Sivok stoperde oynamadigi zaman Gokhan, Ibrahim Toraman, ve Zapotocny gibi her an hata yapabilecek sakar stoperlerin sayisi ikiye ciktigi icin otomatikman savunmanin direk golle sonuclanabilecek hata yapma ihtimali de ikiye katlaniyor. Gokhan’in ilk goldeki iskasi bunun bir baska ornegi.
3. Gokhan – Ibrahim Toraman ikilisi top Besiktas’tayken sorumluluk alacak cesarete ya da yetenege sahip olmadigi icin Besiktas savunmasi yine geriden oyun kuramadi. Ozellikle Fenerbahce’nin ilk golune kadar geriden tek bir olumlu pas gelmemis olmasi Besiktas’in topa sahip olamamasinin en onemli sebeplerinden bir tanesiydi.
4. Sivok stoperde oynayip savunmaya kaptanlik yapmadigi icin Besiktas geri dortlusu mac berabereyken de Fenerbahce galipken de kendi kalesine cok yakin oynadi. Boyle olunca oyun 50 metre yerine 80 metrede oynandi ve takim gereksiz yere cok yoruldu. Ernst’in 70. dakikada pert olmasinin sebebi de tamamen buydu. Ayrica rakip yari sahada alan daraltilamadigi icin ileri uclunun yaptigi pres sakin sakin ayaga pas yapan Fenerbahce savunmasi tarafindan rahatca bertaraf edildi.
5. Sivok ortasahada oynarken bilincli ya da bilincsiz, savunmanin icine cok gomuldugu icin, bir ortasaha oyuncusundan cok takimin 5. defans elemani gibi oynadi. Bu da en onemli gorevi olan ‘savunma ile ortasaha arasindaki baglantiyi kurma’ konusunda basarisiz olmasina yol acti. Takimin kompakt yapisi bozuldu ve yukarida da bahsettigim 5-Ernst-4 seklinde dizildi Besiktas. Boyle olunca da Ernst’in onde kaldigi her pozisyon Fenerbahce hucumda tehlike yaratti. Oyle ki 32. dakikadaki gole kadar Fenerbahce ceza sahasi cavresinden tam 4 tehlikeli sut cekmisti.

Mustafa Denizli ikinci yarisinda Cisse - Yusuf ikilisini oyuna alarak Sivok’u stopere cekti. Besiktas oyunda kontrolu eline alip yuklenmeye de basladi. Ancak kacan 1-2 pozisyon sonrasinda Fenerbahce yakaladigi kontraatakta eksik kalan savunmanin yerlesim hatasindan da yararlanarak 2. golu atti. Sonrasinda Besiktas son yarim saatte Fenerbahce’nin izin vermesi sayesinde biraz da yalandan baskin oynamis gibi gozukse de Holosko’nun sahsi becerisi ve isyankarligiyla attigi gol disinda dogru duzgun bir pozisyon daha bulamadan maci bitirdi ve sahadan 2-1 maglup ayrildi. Bu arada “ilk golde faul vardi”, “ikinci golde ofsayt vardi”, “Ernst’in penaltisi verilmedi” demesin kimse. Eger su macta rakibini ezip, bogamiyorsa benim takimim, maglupken dahi dogru duzgun bagirmiyorsa taraftarim ben kendi adima utanirim kalkip da birileri hakemi elestirirse. Bu maci biz kaybettik, kimse bizden calmadi.

Son olarak suna deginmek istiyorum; Mustafa Denizli’nin inadina, yaptigi yanlislara, takimin maglubiyetine sinirleniyoruz ama beni uzen, sampiyonluga dair umutlarimin yok olmasina yol acan daha buyuk bir sorunu var bu Besiktas takiminin. Dun takim da, kimse alinmasin ama, taraftar da yenilgiyi kabullendi sahada. Hem de daha ilk yaridan. Isin teknik-taktik kismi, hersey bir yana, Besiktas bu sezon 3. kez, liderlige bu kadar yaklasmisken oyuncularda yasanan inanilmaz bireysel dusus sebebiyle yine eline gecen firsati degerlendiremedi. Ben dunyada iki tur insan olduguna inanirim: Ates hattinda performansi yukselenler ve is ciddiye bindiginde performansi dusenler. Ingilizce’de bu ayrim “winner” ve “loser” yani “kazanan” ve “kaybeden” seklinde gayet basitce aciklanmistir. Benim artik kabullendigim, Besiktas’in mevcut oyuncu kadrosunun ve camia yapisinin hicbir hedef macta performansini arttiramayacagi gercegi. O yuzden korkarim bu takimin lider kadrosunda ciddi bir yeniden yapilanma gerceklesmeden boyle husranlari tekrar tekrar yasayacagiz. Besiktas taraftarlarina biraz karamsar gelebilir belki ama ben disaridan bakiyor olsaydim her derbiyi kaybeden, ilk 6’daki hicbir takimi yenemeyen, 3 sezondur Inonu’deki Fenerbahce macina sampiyonluk parolasiyla cikip hayal kirikligina ugrayan Besiktas hakkinda aynen boyle dusunurdum.

Son soz: Henuz hersey bitmis olmasa dahi bu saatten sonra kazanilacak sampiyonluk da ne kadar anlamli olacak bilemiyorum. Keske boyle olmasaydi…

Besiktas – Fenerbahce: 1-2
32’ Guiza (0-1)
54’ Semih (0-2)
64’ Holosko (1-2)

12 Nisan 2009

Besiktasli Gozuyle Derbi - Kaymakli Ekmek Kadayifi


Cok sert bir mucadele oldu. Cokca faul ve itis-kakis oldugu icin de oynanan futbol birseye benzemedi. Ilk yari Galatasaray, 45-65 arasinda da Fenerbahce iyiydi. 65'ten sonra iki takimin ortasahasi oyundan dusunce de, 80 metrede oynanan, bol gel gitli, ama kalitesiz bir oyun oldu.

Bundan 1-2 sene sonra bu mac sadece 90+3'te yasananlarla hatirlanacak. Derbi yonetme tarzini genelde begendigim Firat Aydinus bu sefer oyunun kontrolunu kaybetti, oyle olunca da macin sonunda kan govdeyi goturdu. Ancak yine de kabahati hakemden cok, Sabri, Lugano, Emre Belozoglu basta olmak uzere butun mac tribunlere oynayan iki takim futbolcularinda aramak lazim.

Kliseler havuzunda yuzecegiz simdi bir hafta boyunca. "Futbol kaybetti", "Dunyaya rezil olduk", "Buyuklere yakismadi" vs. vs. vs. Ben katilmiyorum. Derbileri derbi yapan, mactan onceki gece uykumuzu kaciran bu tutku, bu atestir bence.

Besiktasli gozuyle baktigimda da, kimse kusura bakmasin ama kotu futbola ragmen mactan gayet keyif aldim. Iki takim da hem puan, hem onemli futbolcularini kaybettiler. Buradan sonra toparlanmalari cok zor diye dusunuyorum.

Bu arada Galatasaray taraftarlarinin cikip uzerinde tepindigi alt tribun catisinin o kadar yuku tasimayacagini gormek icin insaat muhendisi olmaya gerek yok; herhangi bir nedenle bir takimin sahasi kapatilacaksa bundan daha gecerli bir sebep olamaz kesinlikle. Sadece barikatlari asip catiya cikan "Sahaya gireriz, annenizi operiz"ciler degil, altta oturan, efendi efendi macini izlemeye gelmis olabilecek taraftarlar da buyuk tehlike atlatti cunku.

Son soz: Nam-i diger "Balli Mustafa" bile bu kadarini hayal edemezdi herhalde. Bundan iyisi kaymakli ekmek kadayifi artik..