27 Ocak 2010

GS ve Leeds United Modeli

Galatasaray bu sene kasada olmayan parayla yuksek oranda risk aliyor. Maliyeti ve profili yuksek oyuncular, kariyeri onlardan da cafcafli hocayla kisa vadede de meyve verecek bir yol haritasi izleniyor. Bir an evvel 3 sene gecse de sonucunu gorsem, cunku gercekten neticeyi cok merak ediyorum. Inanilmaz basarilar da elde edilebilir, husranla takim dagitilip cevrilemez borca da girilebilir.

Benim idealimdeki yonetim, ki BJK keske boyle bir anlayisla yonetilse, camia kulturuyle yogrulmus genc oyunculari (Necip gibi ozkaynak da olur, Ridvan gibi genc yasta yapilan transfer de) parlatip onlari bir sonraki jenerasyon icin sermaye olarak kullanmaktan ibarettir. Boylelikle sureklilik saglanir ve kisi/kurumlar tarafindan yonlendirilemezsiniz. Ornegin flas Delgado transferini Ulker ustlendikten sonra, sponsorluk karsiligi BJK'ya bonservisi kakalamis olabilir (YD nedeniyle emin degilim, kazik yemege meyilli kendisi). Ayni sekilde tribunun altina BJK harici amblem dosenebilir. Uzun vadede oyuncularin gelisimine yardimci olacak bir egitim grubu olmalidir. Ornegin Tigana futbol sube sorumlusu, Metin Tekin hoca olsa tadindan yenmez. Bu bir modeldir, artisi/eksisi vardir. Porto, Lyon, Everton uygulamaktadir cesitli basari oranlariyla.

Diger bir yontem de takim kalitesini kisa vadede yukseltmektir. Capello'nun Roma'sinda sampiyonluk hedefine kilitlenildiginde cuvalla bonservis bedeli odenmisti. Batistuta'ya 32 yasinda $ 30m verecek kadar gozleri kararmisti. Ancak sittin sene sonra sampiyon olduklarinda tatmin duygusu, CL geliri, artan yayin payi, vs. ile karsiligi alinmis olabilir.

Sermaye arttirdiginizda karlilik oranini sabit tutarsaniz nominal olarak buyuk deger yaratirsiniz (gavurlarin leverage dedigi mevzu). Basit bir mantikla yaptiginiz yatirimi misliyle carparsiniz. Sayet sonuc pozitifse, getiri de misliyle olur. Haliyle tersi olup batabilirsiniz de. Kendi icinde tutarli olduktan sonra gayet gecerli bir modeldir. Istikrarli yonetimle yatirimin arkasinda duracaksaniz, parayi da ehil bir sorumluya teslim edecekseniz sonuca gidebilirsiniz. $ 50m verip Ortega'nin dahil oldugu yildizlar toplulugunu Lorant'a teslim ederseniz ise yarayamayabilir. Ayni sekilde kaotik Real Madrid defalarca bu modeli deneyip kimi zaman basarili olmustur. Capello zamaninda uygulaninca sampiyonluk gelmis, cap dusmani Camacho doneminde bir taraflarina kacmistir.

GS cok buyuk bir is basararak oyun kuruculugu Rijkaard'a teslim etti. Eger parami transfere koyacaksam operasyonu Mustafa Denizli, Vernel Lorant, Phil Brown gibi cahillerin degil Rijkaard gibi toptan anlayan adamin yonetmesini isterim. Rijkaard'in GS markasina katkisiyla belki Elano, Jo, Dos Santos gibi yildizlarin makbul yaslarda (biri olgun ama yasli degil, ikisi genc) TSL'ye tesrif etmesi saglanmistir. Kurulan kadronun kaptanligi camianin icinden gelen Arda'ya verilmistir. Sag bek Ugur Ucar, sol bek genc transfer Caner, gobekte 45 kg iken alinan Mehmet Topal'la gelisim gosterme sansi yakalanmistir. Ornegin 100. yil BJK'si o takimin oynayabilecegi en iyi oyunu oynamistir. Daha ileri gitmek taslarin degistirilmesiyle mumkundu. Oysa bugunun "yildizlar toplulugu" GS'sinde ustune koyacak oyuncu sayisi fazladir. En onemlisi de Jo gibi, Dos Santos (kendisine surda esmer Serdar Ozkan demistim) gibi transferlerin de katedebilecegi bir mesafe bulunmaktadir.

GS su an bir futbolsever olarak heyecanla takip ettigim bir proje. Kendi paramla bu kadar risk almazdim, ama alabileni takdirle karsilamak lazim. Su an bu projenin darbe almamasi icin gerekli birkac sart goruyorum. Oncelikle Adnan Polat'in secim histerisine kapilmamasi lazim. Bu transferleri kisisel cikarlari icin reklam olaraktansa GS'nin hayri icin yapilmis yatirim olarak sunmali camiaya.

Ikinci sart Rijkaard'in rotasyonu herkesi memnun edecek sekilde yapabilmesidir. Ne hikmetse herkes GS'ye Dunya Kupasi'nda oynamak icin geliyor. Elano, Jo, Dos Santos, Arda, Keita ayni anda sahada olursa de fakto olarak Gerets donemindeki 4-1-5'e donus yasanabilir tahtada ne kadar 4-3-3 yazarsa yazsin. Onun icin bu 5 oyuncudan en az birinin, mumkunse ikisinin evrilerek az seyi cok iyi yapan adamdan, fazla seyi iyi yapan adam haline gelmesi gerektigini ongoruyorum. Eger Dos Santos Manisaspor deplasmaninda kanadini kapatacak kadar direnc gosterecekse bunu ancak ona guvendigini bildigi Rijkaard tarafindan motive edilerek yapar.

Ucuncu sart transferlerin takim tarafindan sindirilmesidir. Oyuncu devinimi cok fazla olunca (ornegin aidiyet hisseden Kewell veya Nonda'nin gonderilme ihtimali) takimin kimyasi bozulabiliyor. Onun icin transfer yaptik cuk oturdu, uc transfer daha yapalim cukcukcuk otursun demek yerine takim iskeletinin muhafaza edilerek beraber oynama aliskanligi kazanilmali.

Dorduncu sart ise bir dis etken. Medya (ozellikle Aziz Yildirim etkisi altindaki kisim) ve kamuoyunun yipratici etkisine karsi bir dalgakiran gerekiyor. Bu projenin GS'nin elinde patlamasini isteyen cok fazla insan var. Kardan dolayi cizgilerin gozukmedigi, topun sahada yuvarlanamadigi bir mactan sonra "Rijkaard'a ragmen galibiyet" temali yazilar yazilabiliyor memlekette. Oynanamayan futbolun taktik elestirisini gordukten sonra Dos Santos'un bos kaleye gol kacirinca alacagi tepkiyi tahmin edebiliyorum. Saracoglu'nda 11. kez yenilme durumunda Ibra'yi da alin gelin dendiginde camia sinirine hakim olabilmeli.

Felaket senaryosunda DK icin kendini kanitlamak isteyen oyuncularin bencil oynamasi, asi tutmamasi, Adnan Polat'in secim kaybetmesiyle yeni yonetimin Polat'in ak dedigine kara demesi (mesela onun yaptigi hoca dahil butun transferleri gondermesi), kaotik ortamda finansal buhrana suruklenilmesi gibi hikayeler olabilir. Cok hirsli ve vizyon sahibi bir yonetimle, David O'leary gibi parlak bir hocayla, Kewell'li, Viduka'li kadroyla Leeds Utd'in sanssiz bir sekilde CL disinda kalmasiyla nasil ucurumdan yuvarlandigini gorduk. Bu Leeds konseptinin yanlis oldugunu gostermez. Sadece uygulamanin zorlugunu ve alinan riskin buyuklugunu kanitlar.

Turkiye'nin sartlari nedeniyle finansal suc cezasiz kaldigi icin belki devlet/vergi affi cercevesinde Leeds kadar agir bir dusus yasanmaz. Ama basit bir transfer yasagi bile GS'nin marka degerini cok dusurebilir.

GS taraftarina kendilerine sunulan pakete heyecanla sarilmalarini tavsiye ederim. Herseyden onemlisi de olasi basarisizlikta (mesela top direkten dondu, sakatlik oldu, zemin kotuydu, hasbelkader 3. olundu) projeye sahip cikmaya devam etmelisiniz. Yeterince Hiddink, Del Bosque, Tigana, Daum kovuldu memleketten. Listeyi gereksiz uzatmayalim.

13 yorum:

cingibi dedi ki...

.(nokta) imza

teşekkürler bu güzel yazı için

Erdem Karakuş dedi ki...

Şu stad olayını ne olur araştırın öğrenin artık. Sürekli peşkeş demekten bir vazgeçin.

sampi dedi ki...

Seyrantepe arazisi kimindi, kim ne icin kullaniyor, kim ne kadar para verdi bunun icin?

Araziyle beraber insaatin maliyeti asagi yukari 150 m Euro. Degirmenin suyu?

Ben devlete gitsem, stad yapmak istiyorum desem, bana arazi verecekler mi? Imar izni bile almam supheli...

Deniz Tuna dedi ki...

Türkiye`de Galatasaray`da diğer büyük kulüpler de hatta büyük şehir kulüpleri de daima bu tarz olayların içinde yer almışlardır ileride de alacaklardır. Burada yapılan en büyük yanlış güncel olayları konuşarak geçmişte yaşananları ve ileride yaşanacak muhtemel olayları görmezlikten gelmektir. Vergi kaçırma cenneti olan ülkemizde değeri karşılığı takas edilmemiş olan bir metanın peşkeş çekildiğini söylemek en kaba tabir ile cahilliktir.
Bu konu ileri sürülerek Galatasaray`a yolsuzluk suçlaması yapıldığında karşınıza örnek olarak Fenerbahçe`nin Kadıköy`de aldığı arsayı nasıl aldığı ya da Beşiktaş için 2007-2008 sezonunda yapılan mal beyanı usulsüzlükleri soru olarak gelebilir ve cevaplanamaz. Türkiye`de ki bir çok kulüp büyüklükleri ve güçleri nispetinde bu tarz olaylara dahil oluyorlar. Bunu ya toptan çözmek için yorumlamak lazım ya da takım taraftarı olarak bu konulara hiç değinmemek lazım.

sampi dedi ki...

Su koca yazida takildiginiz konu gercekten cok garip.

"Turkiye'nin sartlari nedeniyle finansal suc cezasiz kaldigi icin" gayet genel bir soylem, GS'ye ozel degil. Bunu futbolcu maaslarini dusuk gostermekten tutun cesitli vergi aflarina kadar herkes yapiyor. Soylemek istedigim GS darbogaza dusse bir sekilde devletin de goz yummasiyla atlatir.

Takim taraftari olmakla yolsuzlugun ve hukuk disi isler cevirmenin alakasi yok. Her seferinde "Besiktas da yapiyor malesef" demek zorunda degilim.

Arif kendini yere atmisti demek icin Yasin Sulun de takla atmisti demege gerek olmadigi gibi.

Ulkenin vergi kacirma cenneti olmasi bu tip hukuk disi eylemleri paklamaz. Senin dedigin "baskalari cok hile yapiyor, arazi konusunda az hile yapildi"ya geliyor. Tabii ki kisisel gorusum bagimsiz denetleme kurullariyla UEFA standartlarinin erisildiginin belgelenmesi gerektigidir. Zaten bu yapilsa Zapo transferiyle acikca ulufe dagitildigi anlasilir, gereken ceza kesilirdi. YD'yi usulsuzluk nedeniyle parmaklik arkasinda gormeyi ne kadar istedigimiz bilemezsin.

Lafi uzattik, benim iddiam GS nufuzu ve yarattigi deger nedeniyle yukardan korunacaktir kriz halinde. Isler iyi giderse o kriz de cikmaz.

twofbirdrock dedi ki...

Kesinlikle katılıyorum bu yazıya. Galatasaray şu anda bir projedir ve bu proje çooook büyük başarılara imza atabilir. Ben çok iyi bir GALATASARAYlı olarak artık herşeyi Teknik kadro ve Yönetime bırakmış durumdayım. onlara güveniyorum. Yıllar sonra ilk kez bu kadar güveniyorum yapılan işlereçç

öyle bi güvenki bu harry kewell'a hayran olsamda, bu proje dahilinde gönderilirse gıkım çıkmayacaktır.

şunu diyebilmek ne güzel "vardır bi bildikleri..." (huzur)

mtunay dedi ki...

Harika bi yazı teşekkürler.

The Eagle Abroad dedi ki...

Insanlar sirf rakiplerini kizdirmak icin "olm bak sunuda aldik bunuda aldik, sizde bi cacik yok" diyince insan ister istemez icerliyor. Gelgelelim boylesine guzel tespitler ile olan biteni anlatan birini gorunce, hele bu kisininde kendi takim taraftari oldugunu bilince daha bir rahatliyor. Yanlus anlasilmasin bu yazinin taraftarlikla bir alakadi yok, ama daha ali sami yen'in kim oldugunu bilmeyen dunku bebelere izahat dersi vermek bir besiltasliya dustuyse, durum sapka cikarmayi gerektirir... Gsyi ulke futboluna yaptigi akilcu yatirimlar icin tebrik ederken, kaderlerinin meyilli olduklari hile ve hurda tarzi islere bulasmamasinida temenni ediyorum. Nitekim bu transfer furyasida boyle bir duruma ve harekete mecvur kalmamak icin yapilan hareketler zincirinin ilk halkalari olsa gerek. Dediginiz gibi bekleyip gorecegiz, herkes icin hayirli olsun...

Adsız dedi ki...

Çoğu Galatasaraylı'nın göremediğini görmüşsünüz. Çoğu Galatasaraylı'ya ne yapması gerektiğini en doğru şekilde anlatmşsınız. Bugün Rıdvan Dilmen Rijkaard'ı eleştirince spor yorumculuğunu bırakıp can havliyle hocamızı savunmak yerine "doğru abi" diye katılanlar var o medyadaki isimlere. Bugün başında Galatasaraylı bir adamın bulunduğu gazete Galatasaray'a en çok zarar veren olmak için koşturuyor ve taraftarın gıkı çıkmıyor.

Elinize sağlık bu yazı için. Tüm Galatasaraylılar adına teşekkür ediyorum. Tüm Galatasaraylılara adına diyorum zira burada anlatıldığı üzere yapması gereken şeyi reddeden Galatasaraylı değildir zira.

Stad olayını ise bilmiyorum, iddialar doğru olabilir. Futbolun endüstriyel ve kirli tarafına kafa yormam, kapalı kapıların ardında ne pis işler çevrilir duymam.

Can dedi ki...

Yazı çok güzel, ellerinize sağlık ama şu stada peşkeş demekten bir vazgeçin.

Ali Sami Yen stadının mevcut yerinin İstanbul gibi bir şehirde getirisinin ne olduğuna, üst kullanım hakkı gibi şeylere dikkat etmek lazım. Dahası arazinin tamamının Galatasaray'ın kullanımına verilmediği, stad dışındaki alanlara da spor komplekslerinden başka birşey yapamayacağı da anlaşmalarda belirli. Uzun vadeye bakıldığında devlet al sana stad mı demiştir? 49 sene Galatasaray'a kiralamıştır. Aynı zamanda İstanbul'un göbeğinde çok daha değerli bir araziye sahip olmuştur. O anlaşmanın koşullarının tamamı incelendiğinde Galatasaray'ın zararlı olduğunu iddaa eden bile var.

Finansal ceza ise ayrı bir boyut. O cezanın çıkış noktası Likiditedir. Galatasaray'ın taşınamaz varlıkları, bahsedilen cezanın olmasını engeller. Birde 200 milyon dolar yarın ödenmeyecektir; 7-8 senelik bir süreç söz konusudur.

Yani, şu anlaşmaların metnini görmeden, kulüplerin bilançolarını incelemeden ekonomik yapılar ile ilgili yorum yapmamak lazım.

Seyyid Ali dedi ki...

FB ve BJK'in yeni idman tesisleriyle ilgili geçen sene sıkıntılar yaşanmıştı,aşağıda linki mevcut.
Galatasaray ve Aslantep ile ilgili anlatmaktan tüy bitti ama hala peşkeş lafları geçmekte.
Şuan oynanmakta olan stadlar (FB'inin yenilenmemiş hali) kime ait ve zamanında kim tarafından yaptırılmış.
Ayrıca dün de başbakanın EURO 2016 için 960M € luk destek paketi verileceğini okuduktan sonra acaba bu paralarla yapılacak yada yenilenecek stadlarda oynayacak takımlara da mı peşkeş çekilecek.
Galatsaray 49 yıllığına Mecidiyeköyde kiracıydı ve orada Sportif yapı hariç bir girişim yapamazdı.Arka taraftaki likör fabrikasının da verilmemesi sebebiyle mevcut sıkışık alanda şuanki staddan daha büyük bir stad yapmak zor.Üstelik yeni UEFA standartlarına göre Stadın etrafında büyükçe bir etkinlik alanı olmak durumunda.
Güncel hayattan örnek vermek gerekirse; siz Etilerde eski ama çok değerli bir evde oturuyorsunuz ve elinizde kapı gibi bir kira sözleşmesi var;evsahibi oraya bir plaza dikecek ve para kazanacak.
Size diyorki ben sana Başakşehirden ultralüks yeni bir daireyi alıp vereyim kira ödeme belli bir süre ama buradaki kontratı fesh et.Sonuçta siz yeni daireye geçiyorsunuz ve ev sahibiniz eski evin yerine kocaman plazayı dikiyor.Sizden alacağı kiranın misli fazlasını kazanıyor, başakşehirdeki yaptığı harcamayı da düştükten sonra.
Projeyi inceleyenler devletin bu işten milyonlarca EURO kazançlı çıktığını üstelik GSGM'ye ait ve pekçok etkinlik içinlik kullanabilecek yeni bir stada sahip olacağını anlayacaktır.
Ne zaman ki stadlar klüplere devredilir ve galatasaray buna para ödemez o zaman yapılan bir peşkeştir.

http://www.medyafaresi.com/haber/23488/guncel-besiktas-ve-fenerbahceye-sok-tesisleri-hemen-bosaltin.html

sampi dedi ki...

Stad meselesini konuyu baska yerlere cektigi icin yazidan kaldirdim, cunku yazinin anafikriyle pek alakali degil.

Stad yapan baska takimlara bakmakta fayda var. Atletico Madrid ve Valencia kredi almanin zorluguyla insaati erteledi. Arsenal 3 yil boyunca kuculmek zorunda kaldi. GS'nin boyle bir kulfetin altina girmemesi normal degil, bunu gormelisiniz.

Devlet destegiyle yapilan stadlar makul degerlere kiralanip isletilirse, yapilan yatirimin geri donusu olursa bunun makul bir aciklamasi olur. Tayyip genelde yatirimlari yapmis olmak icin yapiyor, onun icin bu stadlarin "bridge to nowhere"e donusmesi olasi.

Dikkat edilmesi gereken sey GS gibi ozel bir kuruma gosterilen kolayligin esit olarak herkese gosterilip gosterilmedigidir. Seyrantepe projesi cok amatorce yonetilmektedir. Iscilerin parasinin odenmedigi bir santiyenin herhangi bir cash flow analizinden gectiginden emin degilim. Projede muteahhidin hakedisini kim imzaliyor? Neye gore imzaliyor? Kapital nereden geldi? Kreditor kim? Corba halinde hersey.

Projenin markasi ve uygulanmasindaki sorumlu GS hangi sartlarla nereden ne kadar kredi aldiginin seffaf bir sekilde ortaya konulmasi lazim. Ondan sonra da bunu Sahrayiceditspor ayni kosullarda yerine getirirse devletin ona ne kadar sahip cikacaginin tartisilmasi lazim.

Seyrantepe projesi apayri bir yazi konusudur, daha fazla desilmesi gerekir. Ancak bunun yeri bu post degildir, cunku postun amaci GS projesini mantik cercevesine oturtmaktir.

FB ve BJK ornekleri gereksiz, cunku ben bir tek GS yapiyor bu isleri diger herkes temiz demedim hic bir zaman. Yazida da "Turkiye'de suc cezasiz kaliyor" dedigimde amac genelleme yapmakti, alinganlik yapmaya gerek yok.

Kalten dedi ki...

Galatasaraylı bir arkadaşım iki sene önce "Şu an Galatasaray'da oynayan tüm yabancıları gelmeden önce de ismen biliyordum" demişti de için için sinir olmuştum, iki sene geçti daha bile aşama kaydedildi bu konuda. Bir Beşiktaşlı olarak üzülüyorum.

Misâl bir karşılaştırma yapsam Beşiktaş'a gelmeden önce ismen tanıdığım üç kişi var: FM 2006'da Juventus'a "Contract expiring" olduktan sonra kuvvetli yedek olsun mantığıyla aldığım Ernst ve Sivok ile hep Serie A'nın kalburüstü takımlarında oynamış olan Ferrari --bu üçlünün de şu anda takımı nasıl ayakta tuttuğu aşikâr.

Fink'i bilmiyordum, sonradan bir ara Youtube'u turlarken "Hem penaltı hem gol" cümlesine kaynak olduğunu farkettim sadece FB maçındaki eliyle. Bobo, Tello, Delgado kimdi zaten Tigana öncesinde bilmezdim. Nobre, Holosko ve Tabata'yı da başka takımlar için TR ligine gelene kadar duymamıştım hâliyle.

Zamanında FB de bu tip transferler yapıyordu, Appiah-Alex-Ortega-Kezman-Güiza-Lugano-Edu gibi transferler "Oyuncunun bilinilirliği/Yaş" skalasında çok yüksek yerlerdeydi. Hakan Bilal Kutlualp gittikten sonra Brezilya'dan doktor-manav kim varsa getirmeye başladılar (bkz. Baroni) ve Carlos'un kesirin paydasını yükseltmesiyle de skala tekrar ortalamaya çekildi. Zaten Zico'yla gelen Çeyrek Final başarısında da bu ilk transferlerin payı çok yüksek.

GS'yi önümüzdeki 1-2 senede yıkabilecek tek etken zaten sabıkalı oldukları yabancı-Türk çekişmesidir bence. Her ne kadar ağır abiler ufaktan yollandı ise de, herhangi bir maaş ödemesinde yaşanacak sıkıntı (özellikle de Ribery 2.0'dan korkulduğu için yabancılara gösterip Türklere verilmezse) GS'deki Türk futbolcuların yüz ifadelerini Arda'nın Denizli maçında Dos Santos'tan pas alamadıktan sonraki hâline getiriverir.

Başka bir deyişle, GS'deki Mustafa Sarp, Mehmet Topal, Ayhan, Arda gibi canını dişine takan adamlar kariyerlerini kanıtlamış bir Hagi/Popescu/Elano/Neill/Baros vb.'ye saygı gösterir, ama kendilerine yatmayan maaşlar "alemci çocuklar" Jo ile Dos Santos'un votka-red bull'larını finanse etmeye başlar ise ikilik çıkıverir.

Tüm bunlar için de bir BJK veya FB derbi yenilgisi yeterli olabilir.

Sonra Rijkaard ile Adnan Polat gider, Hakan Şükür sportif direktör olur ve "bundan sonra mücadele etmeyene yer yok" deniverir, takım bilimum Barış Özbek ve Hakan Balta'larla dolar.

Yanlış anlaşılmasın, kötü oyuncu değiller tabii ama Türk futbol anlayışına hep bir Cos(x) eğrisi hakim bildiğiniz gibi --Zeman fazla disiplinli idi, takımda sevgi ortamı yok, Mustafa Denizli gelsin.. Denizli takımı iyi çalıştırmıyor, Lorant gelsin, Alman disiplini işi bitirir.. Lorant cahil, Daum Türkiye ligini iyi tanıyor.. Takımda sevgi ortamı yok, Zico gelsin.. Bu takım iyi çalışmıyor, Türkiye ligini iyi tanıyan bir teknik direktör olan Daum gelsin..

Bu böyle gider.

Bu mantıkla GS'nin Rijkaard'dan sonraki teknik direktörü kim olur bilmem ama, ondan da sonrakinin Abdullah Avcı olacağını iddia edebilirim.

Aynı şekilde Denizli'den sonra rakipte başarılı olmuş bir Rijkaard modeline özenecek olan Neo-Demirören de Madrid'den boşa çıkan Pellegrini'yi getirmeye kalkar. O heves sekizinci maçta sıçınca da sezon ortası takım ruhunun geri gelmesi için Antalya'yı başarıdan başarıya koşturan Şifo 'Guardiola' Mehmet getirilir.

Sezon sonu Andre Moritz 12 milyon Euro'ya transfer edilir. Antep'ten Julio Cesar için Rıdvan Şimşek, İsmail Köybaşı, Tabata + 5 Milyon Euro ödenir. Yabancı kontenjanında yer açmak için de Ernst ile Ferrari Manisaspor'a kiralanır. Schildenfeld, Zapo, Delgado ve Tello'nun da sözleşmeleri doldurulur, futbolcular Ünlüler Çiftliği'ne gönderilir, kutu falan açarlar.

Bak stres oldum dağıttım konuyu. Yeter Demirören yeter, seni kınıyorum ve sana laflar hazırladım.