Turkiye Kupasi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Turkiye Kupasi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Ocak 2011

Kupinho


Normal sartlarda kupa turnuvalari beni acmiyor. Ama bu sefer neredeyse her takip ettigim ligde aksiyon var.

Ingiltere'de yogun temponun arasinda FA ve Leauge Cup fazla geliyor. Bu sefer Arsenal yardirdigi ve Avarel Bendtner bile gol attigi icin mac kacirmamaya calisiyorum. Finalde rakip Birmingham. McLeish hoca'nin kadrosu kisitli ve gecen seneye gore ciddi dusus var. 5 sene sonra en azindan bir kupa almak mumkun. Man Utd'da zincirleme sakatlik olmazsa ligi goturecek kadro yapisi ve kazanma aliskanligi mevcut.

Ispanya'da el klasiko sayisini arttirmanin yolu super kupa ve kral kupasindan geciyor. Barca'nin herkesi besledigi ortamda Real Madrid de 1-0'larla giderek ayni basariyi daha az fuleyle yakaliyor. Pellegrini/Mourinho degisikligi artan cirkeflik disinda meyve vermise benzemiyor. Hala Madrid'i kopuk ve test edildiginde bozulabilir goruyorum. Takim parcalarinin toplami kadar oynuyor, ki bir teknik direktor icin gayet iyi bir nottur. Ama Mourinho cok daha fazlasini yapabilecegini defalarca gosterdi. Onun icin hala damgasini vurdugunu soyleyemecegim. Buyuk ihtimalle bu sene 6 adet klasiko oynanacak (2 lig, 2 kupa, 2 super kupa). Bir de CL'de karsilassalar tadindan yenmez.

Italya'da Inter - AC Milan eslesmesi mumkun. Leonardo'nun takima birsey verdiginden emin degilim, ama en azindan Benitez gibi mojo silme ozelligi yok. 3-5-2'ye karsi 4-4-2 25 senedir maglup ediliyor ve ayni hatayi bir haftada iki kez yapti. Kadro kalitesiyle 2. maci, o da penaltilarla, alabildi.

Turkiye'de FB esprileri de olmasa kupa hic onemsenmeyecek nerdeyse (en son kupa aldiklarinda ...... boslugu doldurunuz - Macaristan komunistti, Walkman yeni cikmisti vs.). Zaten mumkun olan en abuk eleme sistemi kupa surpriz faktorunu minimize ediyor. Bence tek mac uzerinden oynanmali ve her takim en alt seviyeden baslamali.

Maksimum ugursuz oldugum icin isteyken toplanti arasi seyrettigim bolumlerde gol yedik ve Ersan sakatlandi. Neyse ki Digiturkwebtv teknoloji yatirimi yapti ve 12 saat kadar canli yayini geri sarabiliyorum. Fenerbahce'nin Turkiye Kupasi kazandigi zamanlardaki gibi banttan seyrettim aksam eve gidince. Hatta gaza gelip ilk yariyi iki kere seyrettim.

Ismail'in fizikman katettigi ilerleme gozle goruluyor. Gogus goguse iyi carpisti ve temposunu mac sonuna kadar korudu. 80. dakikada hala Simao'ya koridor aciyordu ileri cikarak.

Nobre'nin son vurus, son pas, dogru kosu, gelisine sut, vs. meziyetleri olmadigi icin takimdaki fasulye oldugunu dusunuyorum. Ideal sartlarda oraya 25 yasinda bir Nihat (asla o duzeye geri gelemez artik bence) yakisirdi. Bobo pasaportu kaparsa kosu zekasi ve tek vuruslariyla orada cok verimli olabilir. Nobre'nin fizigi traktor gibi. Hiz dusuk, tork fazla. Ikincil forvetlerin Van der Vaart veya Del Piero gibi cabuk dusunen ve cabuk oynayan tipte olmasi taraftariyim. Nobre'de ikisi de yok ve oyun ici katilimi kisitli. O bolgede oynamasinin altinda salt pres gucu yatiyorsa bunu Ersnt, Fernandes, hatta Necip daha bile iyi yapabilir. Forvet hatti 2'li olacaksa birbirini tamamlamalilar, ayni cinsin iyisi ve siradanini oynatmak cok mantikli degil (Boksic - Del Piero, Crouch - VdV onceki ornek bazinda).

Yilin transfer piyangosu Ersan'in sakatlanmasi hakikaten rezalet oldu. Kendisini gelistirmesi, genc olmasi, gozu kara oynamasi ona sempati beslememi saglamisti. Yoklugunda gelisiminin firsat degerinin ustune bir de stoper bolgesinde fizik eksikligi eklendi. Toraman'la beraber oynayacak alternatifler (Aurelio, Sivok, Ferrari, hatta Necip) tandem boy ortalamasini 1.80 m'nin uzerine cikaramayacak. Bu durumda Almeida'nin takima eklenmesiyle kazandigimiz duran top gucu bir nebze eriyecek.

Cenk / Ismail - Sivok - Ferrari - Hilbert / Ernst - Guti - Fernandes / Simao - Bobo - Q7 sahane takim. 9 yabancili ve butun sakatlarin %100 formuna kavustugu bir 4-3-3 bana gore kadronun maksimumudur. Ayaklarimizi yere basip Dayi'nin gercekci 11'ini dusunursek (Sivok ve Ferrari'den verim alinamayan senaryo):

Cenk / Ismail - Aurelio - Toraman - Hilbert / Ernst - Guti / Simao - Almeida - Nobre - Q7'li 4-2-4'e kacan bir dizilis bekleyebiliriz.

Takimda 6 kisinin Portekizce konusmasi da ilginc bir ayrinti. Portekizce tercumaninin bademciklerine kuvvet. Zaten baslik da Portekizce'nin Brezilya sivesiyle Kupa demek (buyuk ihtimalle).

7 Haziran 2009

Cifte Sampiyonluk Posteri


Besiktas, gectigimiz gunlerde 2008-09 sezonunu lig ve kupa sampiyonu olarak tamamlayan kadronun, teknik ekibin, ve yonetimin resim edildigi "Cifte Sampiyonluk Posteri"ni resmi internet sitesinde yayinladi.

Oncelikle, Holosko ne yapiyor yahu? Ya gunesin altinda ici gectiginden uyuyakalmis, ya da fotografi cekerken ona haber vermemisler. 3. bir ihtimali aklimdan bile gecirmek istemiyorum.

Kutlamalarin yildizi genc Erkut'un da Serdar Ozkan'in neredeyse kucagina oturmus olmasi bir baska komik ayrinti. Tamam cocuk ufak henuz ama bu kadar da bebe muamelesi yapmamak lazim Erkut'a. Boyle giderse en fazla takimin maskotu olur gelecekte.

Onden 2. siranin en sagindaki arkadasin nereye baktigi konusunda ise pek bir fikrim yok. O taraftan birileri seslendi herhalde tam resim cekilecekken.

Bir de bu fotografta kiraliktan donen Batuhan'in olmamasina takildim. Genc Erkut ve toplam 90 dakika oynamamis olan Erkan Zengin varken Batuhan'in olmayisi enteresan, ozellikle de fotografta bulunmayan bir diger isim Aydin'in akibeti dusunuldugunde endise verici.

Ama neticede fikir guzel, poster de guzel. Kartal Yuvasi'nda satiliyordur eminim.

Not: Yonetimin bu posterde yer almis olmasi konusuna hic girmeyecegim, gormezden geliyorum. Bu haftasonu kendilerini yeteri kadar elestirdim zaten.

14 Mayıs 2009

Besiktas - Fenerbahce: 4-2

Baba tarafim Izmir'li benim. 2006'da Fenerbahce'yi 3-2 yenip kupayi aldigimizda ben de tribundeydim. Oncesi, sonrasi ve uzatmada attigimiz golle gelen kupayla hakikaten cok keyifli bir gundu. Omrumun sonuna kadar da unutacagimi sanmiyorum. Bugun ise Izmir'den 10,000 km. ve 7 saat uzaktayim. Internetten seyretmeye calistim maci, ancak burada tam gunun ortasina, saat 13:00'a denk geldigi icin internet uzerinden ilk yarim saati canli, geri kalanini da aksam banttan seyredebildim. Gun boyunca staddaki babamla telefonda konusarak finalin tadini biraz da olsun almaya calistim. Mactan once ufaktan kafalar cekilmis, siyah-beyaz giyinilmis, stada erkenden gidilmis, mactan sonra da kupa sovu seyredilip Kordon'da corbalar icilip eve donulmustu. Onlar icin ne kadar sevindigimi kelimelerle anlatmam cok zor, ama icim de burkulmadi degil. Boyle gunlerde gercekten zor geliyor insana evden uzakta olmak. Arada bir karaliyoruz birseyler burada, girgirla karisik, ozledik diyoruz. Ama bugun bir kez daha gordum ki belki de en cok ozledigim sey babamla, amcamlarla formalari giyip meyhaneye gitmek, oradan cikip maci seyretmek, mactan sonra da Besiktas'ta ya da Kordon'da birseyler atistirip gecenin kritigini yaparak eve donmekmis.


Yer: Izmir Ataturk Stadyumu
Tarih: 13 Mayis 2009
Besiktas: Hakan, Ibrahim Toraman (46' Ibrahim Uzulmez), Gokhan, Sivok, Ekrem, Cisse, Ernst, Holosko, Yusuf (75' Ugur), Tello, Bobo (83' Nobre)
Fenerbahce: Volkan Babacan, Ali Bilgin, Gokhan Gonul, Lugano, Roberto Carlos, Selcuk, Emre (66' Deniz), Deivid, Ugur (52' Semih), Alex, Guiza

Aslinda macin net ozetini blogdas Sampi No Tavsan, No Cry baslikli yazisinda gayet guzel bir sekilde anlatti. Ben biraz daha detaya inerek bugun oynanan futbolu onceki haftalarda yaptigimiz elestiriler penceresinden degerlendirmeye calisacagim.

Delgado Izmir'e gitmeyip, Nobre de tam olarak iyilesmeyince Besiktas'in kadrosu asagi yukari belli olmustu zaten. Tabii ki Mustafa Denizli'nin sapkadan tavsan cikarma aski sebebiyle kafamiz yine rahat degildi. Ancak 11'ler aciklandiginda gorduk ki Ibrahim Toraman'in sag beke, Ekrem'in de sol beke konmus olmasi disinda herkesin kafasindaki kadro sahadaydi. Denizli'nin ikinci yarinin basinda Ernst'in gelisiyle beraber takima oturttugu sistemi gectigimiz lig macinda biraz olsun degistirdiginden burada bahsetmistim. Ayni duzen bu macta da devam etti - Yusuf yine sol kanatta, sanilanin aksine Tello da en ucta oynayan Bobo'nun biraz arkasinda yer aldi. Ankaraspor macinda bunun formsuz ve istikrarsiz Delgado'yu canlandirmak icin yapilmis bir degisiklik oldugunu dusunmustum. Ancak bugun gorduk ki Delgado'lu ya da Delgado'suz Besiktas'in yeni duzeni bu olacak. Denizli'nin bu oynamayla ne yapmaya calistigini tam olarak anlayamamis olsam da takimin iskeletine direk etki etmedigi icin cok buyuk bir problem oldugunu dusunmuyorum. Yine de Tello forvet arkasinda oynarken Yusuf'un sol kanatta adam kovalamasi bana hala mantikli gelmiyor. Yusuf sol kanattan iceri girerek de oynamadigi icin bu durumu blogda da sikca degindigim gunumuzun moda uygulamalarindan "ters ayakli oyunkurucularin kanatta oynatilmasi" ile de aciklayamiyorum Neyse cok da takilmamak lazim, cunku Denizli'nin aklindan neler gectigini cozmek gercekten guc. Sonucta onemli olan takimin oyun aklini olusturan Sivok, Cisse ve Ernst uclusu ile en onemli hucum silahi Holosko'nun ayni anda sahada olmasiydi. Bu gerceklesince Besiktas, benim gozumde otomatikman macin favorisi konumuna geldi. Sebeplerine tekrar girmeyecegim, onceki yazilardan herhangi birini okumaniz yeterli.


Maca gecelim... Oyunun hemen basinda Besiktas'in 10 gun onceki maglubiyetten onemli dersler cikardigi belli oldu. Inonu'de ne olmustu? Besiktas ileri uclusu Fenerbahce savunmasina on alanda baski kurmaya calismis, ancak Sivok'un on stoper olarak oynamasi ve Gokhan-Toraman onderligindeki savunmanin one cikip takim boyunu kisaltmamasi sonucu alan daraltilamamis, boyle olunca da Fenerbahce'ye kolay top yapma imkani taninmisti. Bu sefer ise Besiktas lig macinin aksine atak oynama zorunlulugu da olmadigi icin bilincli bir sekilde on alanda baski kurmayip pres hattini ortasahanin 10 metre ilerisine cekti. Savunma da Sivok onderliginde durmasi gereken yerde durdu ve Besiktas'in takim boyu 70 metreden 40-45 metreye indi. Boylece Fenerbahce kolay top yapamadi ve orta alanda kazanilan her top Bobo, Holosko ve Tello onderliginde bir kontraataga donustu. Macin hemen basinda kaleci Volkan'in hatasiyla golun bulunmus olmasi da Besiktas'in cok isine geldi. Ancak mac 1-1 iken de yarim saat boyunca ayni oyun plani sahaya kondugu icin bunun skordan bagimsiz bilincli bir taktik tercih oldugunu rahatlikla soyleyebiliyorum.

Onceki maclara gore sahaya konan bir baska taktiksel farklilik ise Deivid ve Ugur Boral uzerine uygulanan yarim adam markajiydi. Besiktas'in bekleri alisilandan cok daha onde oynadilar ve bu iki oyuncu kendi bolgelerinden iceri dogru her kat ettiginde kanatlarini bos birakmak pahasina dahi olsa onlari takip ettiler. Benim aklima takilan soru ise oyun plani bu iken neden stoper ozellikli Toraman'in forvet ozellikli Deivid ile degil de tam bir kanat oyuncusu olan Ugur Boral ile eslestigiydi. Yine de bu cag disi taktik, eslesmelerden bagimsiz olarak iki onemli riski de bunyesinde barindiriyordu. Bunlarin ilki ofansif Fenerbahce beklerinin hucuma cikmasi durumunda kanatlarda birakilan bosluklarin problem olusturacak olmasi, ikincisi de bir sekilde adam markajindan kurtulmayi basarabilen oyuncularin savunmayi dengesiz yakalayip buyuk tehlike yaratacak olmasiydi. Ilk probleme Mustafa Denizli kanat adamlari Yusuf ve Holosko'yu daha geride oynatip onlara Ali Bilgin ve Roberto Carlos'u takip ettirerek bir nevi cozum uretmisti. Ancak ikinci probleme oyunculari "adaminizi kacirmayin" diyerek tembihlemekten baska bir onlem alinamazdi, alinamadi da. Besiktas'in yedigi ilk golde de, Fenerbahce'nin ikinci yarida Semih'le kacirdigi net pozisyonda da Deivid'in Ekrem'i ekarte edisinin ve boylece savunmayi dengesiz yakalayisinin payi buyuktu.


Yenilen ilk gol demisken, Gokhan Zan'a deginmemek olmaz tabii ki. Yukaridaki pilot cekimde de gorulecegi uzere Gokhan yine ilginc bir hata yaparak savunmanin arkasina (!) atilan ters topta ofsayti yaklasik 15 metre ile bozmayi basardi. Bunca yildir mac seyrediyorum, cok samimiyetle soyleyebilirim ki boylesini en fazla bir ya da iki kere daha gormusumdur. O sirada aklindan neler gecitigini, ne dusundugunu gercekten cok merak ediyorum Gokhan'in. Ancak su kadarini soyleyeyim ki kendisinin Milli Takim stoperi olmasi ulke futbolumuz icin gercekten cok dusundurucu bir durum malesef. Oyuncularimiza genc takimlari gectim ust liglerde dahi hicbir temel defans egitimi verilmediginin kaniti ne yazik ki bu pozisyon. Ancak golde Sivok'un da ciddi bir hatasi oldugunu not duseyim. Savunma ne kadar dengesiz yakalanmis olursa olsun, orada arkadaki adam olarak Sivok'un onundeki Ekrem'e gore pozisyon alip Guiza'ya vurus yapacak sansi vermemesi gerekiyordu.

Ilk yarinin geri kalani kisir bir ortasaha mucadelesi seklinde gecti. Devreden akilda kalan diger notlar Hakan'in yaptigi uc guzel kurtaris, Bobo'nun 1-0'ken kacirdigi inanilmaz gol ve ortasahanin biraz onunden kazanilan faul atislarinin dahi Tello tarafindan ceza sahasina dolduruluyor olmasiydi. Belli ki Denizli takimin sahip oldugu boy avantajindan yararlanmayi amaclamisti ve buradan gol gelmediyse de bence cok dogru bir dusunceydi.


Ikinci yariya Besiktas, ilk yarida sari kart goren Ibrahim Toraman yerine Ibrahim Uzulmez ile basladi. Fenerbahce ise 52'de sol kanatta isteneni ortaya koyamayan Ugur Boral yerine Semih'i oyuna alarak forveri ikiledi. Besiktas yukarida bahsettigim oyun planini sahaya koymaya devam ediyor kazandigi toplarda hizli cikarak etkili olmaya calisiyordu. Yine boyle pozisyonlarin bir tanesinde Bobo Besiktas kariyerinde daha once hic yapmadigi birsey yapti ve yaklasik 20 metreden cok guzel bir sutla skoru 2-1'e getirdi. Golden sonra Fenerbahce 1-0'da oldugu gibi risk alarak Besiktas'in uzerine geldi ve boylece geride genis alanlar birakti. Birkac tehlikeli pozisyon da buldular ancak bunlardan yararlanamayinca Besiktas'in 3. golu bulmasi kacinilmazdi. Tello ile kacan iki pozisyondan sonra Yusuf'un Gokhan'dan kaptigi topta Bobo'nun kafa goluyle skor 3-1'e geldi ve mac da buyuk olcude sona erdi. Bundan sonra Yusuf'un yerine Ugur Inceman'i alarak ortasahayi guclendiren Besiktas geri cekildi ve Fenerbahce'yi beklemeye basladi. 80. dakikada da Holosko mac boyunca ortaya koydugu mucadelenin hakki olan guzel bir golle skoru 4-1'e getirdi ve boylece ust uste 5. macini da bos gecmemis oldu. Alex'in son dakikadaki penalti golu de skoru tayin etti.

Besiktas adina macin en iyileri Holosko, Bobo, ve Cisse-Ernst ikilisiydi. Hakan da 4 onemli pozisyon cikararak galibiyette buyuk rol oynadi.


10 gun once amacsiz eksik Fenerbahce ile Inonu'de oynanan lig maci ve bugun 1 aydir bu maca bilenen neredeyse tam kadro Fenerbahce ile tarafsiz sahada oynanan mac. Birinde husran, otekinde zafer. Iki resim arasindaki 3 farki bulmak cok zor olmasa gerek. Mevzuyu hala cozememis olan varsa cevaplar burada: Savunmada Sivok, ortasahada Cisse ve Delgado yerine Yusuf. Besiktas icin basarinin formulu en azindan bu sezon ozelinde bu kadar basit. Zaten haftalardir burada yaziyoruz, artik kontrollu deneyle de ispat edilmis oldu. Denizli'nin de sonunda ikna oldugunu ve bu saatten sonra bulunan dogrudan sasilmayacagini umuyorum.

Neticede bu macla Besiktas ilk hedefini gerceklestirmis oldu ve Turkiye Kupasi'ni son 4 sezonda 3. kez muzesine goturdu. Ayni zamanda bir derbi maci kazanarak ust duzey takimlara karsi yasadigi psikolojik problemi asma konusunda da onemli bir adim atti. Aglayan Yildirim Demiroren cirkini disinda da gayet guzel bir gece oldu camia adina. Bundan sonra ligde geriye kalan 3 mac ve cok onemli 2 puanlik bir avantaj var. Sivok'un yoklugunda Ankaragucu maci kayipsiz atlatilirsa yolun yarisindan fazlasinin gecilmis olacagini dusunuyorum.

Besiktas - Fenerbahce: 4-2
6' (1-0) Yusuf
27' (1-1) Guiza
56' (2-1) Bobo
73' (3-1) Bobo
80' (4-1) Holosko
90' (4-2) Alex

2008-09 Fortis Turkiye Kupasi Sampiyonu Besiktas