5 Aralık 2010
Quantum Filip
30 Kasım 2010
Holosko'nun Islevi
Besiktas'in ederini oynadigi ve futbol sansinin fazla oldugu bir macti. Butun kuvvetli yanlari is yapti (bos alan bulan Holosko, pasor Guti, on stoper Aurelio, aslan parcasi Cenk) ve butun yumusak karinlari mavi ekran verdi (tecrubesiz stoper Ersan, yer tutmayi bilmeyen Toraman, santrafor oyunu olmayan Nobre). Stoper tandeminde biraz zeka pariltisi gormek istiyorum artik. En olmadik toplarda bile ust uste calim yiyip yer kaybetmeyi becerebilen Toraman takimi tasiyamiyor. Cengaverligine lafim yok, hatta sag beki istesin canimi yesin ama olmuyor bu stoper isi. Sonucu gordugu yerden vuran Pino'nun son vurusu olmamasi belirledi. Futbol resmi olarak 130+ yildir oynaniyor ve ilk gunden beri topu cizgiden geciren sutorun degeri yuksek. Circir Torres 80 milyon Pound ediyorsa yeteneklerinin agacta yetismemesindendir. Galatasaray bir sene once Nonda'yi yeterince haraketli degil diyerek yollayarak (ki agir sakatlik gecirmeden once haraketli hali Fransa transfer rekorunu kirmisti) kendi kendine vasektomi yapmayi basardi.
Sene basindan beri Holosko'nun formsuzlugu acimasizca elestirilirken elimizde turunun tek ornegi oldugunu anlatmaya calisiyordum. Tamam Konyaspor macinda uc kisinin icinden cikip net gol vurusu yapamaz, 2.5 metrede kafa vuramaz ama adamin surati ve devamliligi var. Butun mac rakip savunma hattini taciz etti. Kafasi pek calismadigindan rakibi koseye sikismisken hucum faul yapar vs. ama top surerek takimi ileri itmeyi bilir. Her savasa ayni silahla gidilmez, kimi zaman Q7 bazukasi, kimi zaman Guti sanati, kimi zaman da Bobo bitiriciligi is yapar. Ama elde suratli bir kanat adami bulunsun. Holosko'nun faydali yonlerinden ekmek yiyip zayif taraflarini kapatmak optimal durum. Kendisini gelistirecek ortam zaten bulunmuyor (geldiginden beri 3. teknik direktoru). Ona kufrederek kazanacagimiz hicbirsey yok, hele formasina saygisi olan ve asla tembellik yapmayan munis bir elemansa.
Maca dair ikinci bir potansiyel kazanim ise Nobre'nin futbola basladigi mevkii olan sag acikta cakma Kuyt'luga soyunmasiydi. Nobre'nin fizigi Huseyin Cimsir'den hallice. Hantal, ayagi yavas, kafasi yavas calisiyor ama faydali olabilecegi bolgeler var. Bir tanesi ayni suratte surekli kosulan on libero bolgesi. Oburu de kanadini kapayan ve ters ortalara kafaya cikan acik oyuncusu (obur kanadin surekli ve topla iyi olmasi kaydiyla). Teke tekte adam gecemeyen, depari olmayan tek forvet '60'larda kaldi Dayi. Istatistiklere gore en fazla Nobre kosmus, ama yine de 80 dakikada ciddi bir bolumu yuksek hizli depar olmak suretiyle 10 km'nin ustune cikan Holosko'nun daha fazla efor harcadigini dusunuyorum.
Isin bir diger yonu de topu kosturan Guti ile her top kaybiyle takimina yaklasik 250 m kaybettiren (herkesin 25 m geri gitmek zorunda oldugunu varsayarak) Nobre'nin degerlendirilirken genis acidan bakmak gerektigidir. Bazen akillica yaptiginiz isin verimi o kadar yuksek oluyor ki delidana gibi efor sarfetmekten daha faydali oluyor. Ilk yarida Ernst yerini kaybeden Koybasi'nin bolgesini kapayarak ona orta sahada kalmasini isaret etti. 20 m kosarak Ismail'in 50 m depar atmasini engelledi. Attigi tek toplar takimi ileri tasidi ve baski kirmakta cok onemliydi. Kelini biraz daha idareli kullansak memnun olurum, cunku haftada 1.5 mac oynayarak kaslari dokebilir.
Yaziyi bir doktora tezi onerisiyle bitiriyorum, umarim biri usenmeyip yapar birgun:
Oyuncularin katettigi mesafeyi kilo, boy, bacak uzunlugu, yag orani, surat gibi parametrelerle degerlendirip bir macta harcadiklari kaloriyi hesaplayacak program istiyorum. Boylelikle Vidic'in forvetlerle bire bir depar atarak kostugu 7 km, pit pit Arshavin'in top ayagina gelince depar atip gelmediginde yerinde durarak kostugu 9 km, Nobre'nin kagni edasiyla ayni miymiy hizda kostugu 11.5 km ayni grafikte degerlendirilir, kimin daha iyi atlet oldugu bir guzel olculur.
11 Kosan Guti, Kaleci Dahil
Real Madrid'de Alonso'ya bayildim, 5-0 yenilen takimda olmasina ragmen sertlik seviyesi, elmas kesicisi kadar olculu bilekleriyle karsi takimda olmayi haketti. Kendisine eslik etmesi gereken diger orta saha oyunculari ayak uyduramadi. Mesut oyundan alindi, Khedira tekme savurmaktan fazlasini yapamadi. Lass-Mesut degisikliginin gozumde cok fazla tutar bir tarafi yoktu. Mesut zaten az kosan biri degil, orta saha - forvet hat baglantisini Lass'in kalas ayaklarina birakmak zaten az olan top hakimiyetini tamamen kaybetmeye yol acti.
Barcelona'yi salt kosarak durdurmak imkansiz. Onlarin hucum zekasina denk bir savunma zekasi gerekiyor. Gecen sene Inter'in pas yollarini tikamasi izbandut oyunculardan cok fazlasina sahip olmasi sayesindeydi. Yuksek taktik bilince sahip fizikli oyuncular grubu olarak hucuma az kisiyle ve etkin cikmayi becermislerdi. Barca'ya tek macta 3 atmak da boru degil. Real Madrid'in kadrosundaki Marcelo, Khedira, Pepe, Di Maria gibi oyuncular ustun meziyetlere sahip olsalar bile Barca'nin hucum zekasinin karsisinda zayif noktalarini saklayamadilar. Olay top tekniginden, depar atmaktan, kuvvetten cok farkli cunku. Onemli olan Pedro gibi baska takimlarda olsa siradan gozukebilecek bir oyuncuyu top sola acilmisken sag caprazdan altipasa dalmasini ogretmekte gizli.
Mourinho'nun topuklarini goremedik bu sefer, orta sahaya depar demek her seferinde atilmiyormus. Yenerken tevazu gosterirse belki butun stad adini bagirarak tasak gecmez. Yine de saygi duyuyorum, zeki adam bu sefer cok feci cuvallasa da.
23 Kasım 2010
Delnan Moratti - Substitution Request
Suradan Delnan Moratti'ye doldurdugum formu iletiyorum. Rafa Hoca'nin yerine kendisiyle ayni kapasitede fakat cok daha az yillik ucretle calisacak Recai Kutan'i oneriyorum.
Gecen senenin en iyi santraforu Milito'yu kes, Cambiasso'yu 60'ta cikar, Biyabiyani denen saklabani oynat ve ustune maas versinler. Bazilarina zar 7-7 geliyor.
26 Ekim 2010
Kimyayi Tutturmak Kimin Gorevi?
Rijkaard'i samimi olarak Turkiye'nin ayagina gelen bir firsat olarak goruyordum. Adama gosterilecek kayitsiz sartsiz guvenin elbet takimi ileri goturecegini, yukselttigi cita sayesinde diger takimlarin da bu isten faydalanacagini umuyordum. Ama adam gostere gostere kovuldu, nedeni de yuzsuzce kimya uyusmazligi olarak gosterildi.
Ortada yanlis ustune yanlis var, kisaca deginip detaylara girmeyecegim. Sinir bozucu ve elle tutulur bir tarafi olmayan bir durum cunku.
Oncelikle direksiyona birini koyup tekerleklere nereye giderseniz gidin derseniz direksiyonu islevsiz kilarsiniz. Kendisine tavir alan oyuncularin dedigi oldu sonunda. Demek ki Rijkaard hukumet olmus ama iktidar olamamis. Direksiyondayken elbette hatalari olmustur soforun (Elano'yu kazanamamak, kadro istikrarini saglayamamak gibi). Ancak sorumlulugun cogunu onda goremiyorum cunku yonetimsel kararlarda ne kadar agirligi oldugu tartisilir.
Basarisizlik nedenlerinin hala iyi tartildigini zannetmiyorum. Bu sezonki basari iki FB macina indirgenmisken elbette herkes canini disine takti, aksi dusunulemezdi. Hagi geldi ruh kazandik kadar sacma birsey olamaz, sanki Kadikoy'e giderken daha once hic hirslanmamisti takim. Hatta 10 senedir sorun buyuk olcude asiri motivasyon denilebilir.
En onemlisi de yonetimin her seferinde zeytinyagi olabilmesine inanamiyorum. Kimyasizlikmis. Kimyayi tutturmak kimin gorevi? Teknik ekip, taraftar, medya, kadroyu yapici bir sekilde ortak paydada birlestirip butunluk saglamak masore dusecek degil. Bir yonetim 5 kere ust uste kimya tutturamiyorsa isi gucu birakip emekli olmalidir. Who watches the watchmen gayri?
Yem olan hocalara uzuluyorum en cok. Skibbe gibi parlak bir adam, Bulent Korkmaz gibi (benim sahsen sevmememe ragmen) bayrak adam, Rijkaard gibi dunya degeri resmen cile cekip saclari beyazlattilar.
Bakalim Hagi'yi kovduklarinda "icikiciyayatata" cagrisina hangi enayi cevap verecek?
25 Ekim 2010
Iyi Y Guzel
Stairway to Heaven yorumu:
Metallica'dan Orion (Cliff Reis'e selam olsun):
Bu da kendi parcalari Diablo Rojo:
Bonus olarak Tamacun:
23 Ekim 2010
Kalite Sansi
Besiktas'in FB, Trabzon, Manisa ve Porto maclarinda yedigi 4. yan top golune sahit olduk. Bunlarin 3 tanesi duran toplardan geldi. Burada yapisal bir sorun oldugu ortada. Kalecinin yumurtlamasini bir yana birakiyorum. Besiktas'in Uefa Kupasi'nda grup asamasina kalmasini saglayan insanin taraftarlarla el birligi icinde mental ucuruma dogru depar atmasini hayretler icinde seyrediyorum. Runje ne kadar buyuk bir kaleciymis ki taraftarin kendisiyle alay etmesine ragmen kendini birakmadi.
Eslesmelerde takimin kisaligi ciddi sorunlar yaratiyor. Trabzonspor'dan yedigimiz golde topa o kadar yuksekte vuracak tek bir oyuncumuz bile yok, ki bu bana Lazio'dan Stam yazdiginda Lucescu'nun "3 m'de kafa vuracak eleman var da biz mi eslestirmedik" demesini hatirlatiyor. Toraman'da Cannavaro fizigi olmasina ragmen (kisa boyla ortalama kafa vurabilmek) rakip santraforla eslestiginde net bir dezavantaji oluyor. Eger Nobre oynuyorsa onu her defansif duran topta altipasta gormemek raison d'etre'iyle celisiyor.
Porto yazana kadar basti ve sonra gazi kesti. Eminim ki o baski gol gecikse devam edecekti cunku adamlar gercekten bizden ustun bir takim. Sans kalitenin yaninda oluyor, Chelsea'nin her seferinde ahim sahim oynamadan Arsenal'in kafasina cakmasi gibi. Yine de durustce guclerini test ettigimiz icin memnunum. Sonucu kirilma anlarina birakacak kadar kapistik, cap henuz bu kadar.
Besiktas istahiyla elinden geleni yapti ve rakibini kendi insiyatifiyle 9 kisi birakti. Bu bile ortaya bir sonuc koymaktir gozumde. Macin sonunu olanca sinirbozukluguyla da olsa sirf Bobo'nun gol atmasini gormek icin getirdim. 2-0 maglupken aut atislari icin kaleciyi acele ettirmesinden belliydi ne kadar istekli oldugu. Adam tepeden tirnaga santrafor. Kosu zamanlamasi, adamini saga sola sallamasiyla takimina gorunenden cok daha fazla katki yapiyor. Fatih Tekke'yle beraber ligdeki en zeki forvet ikilisi olabilirler. CM alip Alex-Guti-Bobo'luk bir 3-4-3 deneyesim geliyor bazen sirf kac gol atacagina bakmak icin.
Sezon basindan beri cift yabanci stoperle oynamamiz gerektigini bu tip konsantrasyon hatalari nedeniyle soyluyorum. Malesef sakatliklardan dolayi Avrupa maclarinda dahi Toraman'i kale onune koymak zorundayiz. Guclu ve hizli bir santraforla teke tek kaldiginda hata yapmaya fazlasiyla meyilli. An itibariyle baska bir cozum yok, keza Nobre, Tabata ve Nihat'a mahkumuz. Nobre'nin uc stoper yerine ortasahada hamal veya ozhakiki stoper olmasi bence en normali. Nihat'in etkili olabilmesi icin pivotlu bir 4-4-2 oynamamiz lazim. Onun disinda doldurabilecegi bir pozisyon yok. Ernst'ten daha fazla para almasina inanamiyorum.
FABIcAN. Kelini Istanbul Modern'e koymak lazim aslan parcasi.
18 Ekim 2010
Toparlariz, Enseler Pak Kalsin
Nobre tek vurusluk bir oyuncu. Hucum pres + serseri toplari tek hamleyle kaleye dogru itmek Besiktas rotasyonunun bir parcasi olmaya yetmemeli. Eger Heskeyvari bir sekilde ekmegini emekcilikten kazaniyorsa altipasa gelen ortada topa sicrayan adamlardan olmali. Iki haftadir defansif duran toplarda abuk yerlerde durarak varolus nedenini yalanliyor.
Arkasinda uc isiran orta saha oyuncusuyla hala oyuna agirligini koyamayan 8 m Euro'luk kac 10.5 numara topcu vardir acaba? Benim goremedigim ne goruluyor bilmiyorum ama Yusuf'tan Koybasi'na kadar orada tercih edecegim alternatifler oldugu kesin, ki bu Holosko-Bobo ciftini mumkun kilardi. Holosko'nun sezonun basindan beri en etkisiz olacagi sekilde kullanilmasi kendisini oldugundan cok daha kotu gosteriyor. Hizi alternatif bir silahtir, yenilmemeye ciktigimiz maclarda onemli bir kozdur.
Neyse, onumuzdeki maclara bakmak icin nedenlerimiz var. 26 hafta kala 7 puan fark korkutmuyor. Rakipler geri kosmaya erken basladi. Gelecek hafta bir tanesinin yonetim kurulu hocanin gelecegi hakkinda toplanacak. Trabzonspor stres aninda hata yapar. Bursaspor'da CL'de hirpalanacak. En onemlisi basarili olmak icin Denizli zamanindaki gibi baskalarinin bizim seviyemizin altina inmesini beklememize gerek yok. Kadro tamamlanip beraber antrenman yapilan aylarin sayisi 6'yi gecince takim lige agirligini koyar. Ilk yari sonuna kadar potada kalmak kafi, depara Mart'ta kalkmak en sagliklisi.
12 Ekim 2010
Seni Hala Sevmiyorum Sutoglan
8 Ekim 2010
Scottie Basgan
Yeni projem Salvation Army'nin guney Chicago'yu ihya merkezi. Bana sorarsaniz pek duzelecek gibi degil ama denemek serbest. Atesli silah tasimak bu bolgede yasaklandigi icin santiye sefim evinden ok ve yayini getirdi, arada arazide antrenman yapiyoruz.
Chicago Bulls projeye $1 m gomdugunden acilis torenine temsilci gonderdi. Scottie Pippen hayir kurumu binasinin acilisina Rolls-Royce'uyla gelerek gorgusuzlugun onde gidenini yapti. Ama bareti takinca cay ikram edesim geldi.
6 Ekim 2010
Ahval ve Serait
Para espanyol, marke dos.
Blogu yine nadasa biraktiktan sonra tekrar baslamaya biraz usendim. Yazmak istedigim konular cok birikti, kisa kisa uzerinden gecmek istedim.
Sezonun simdiye kadarki en buyuk hayalkirikligi Liverpool. Sezon basi analizinde cacik olmayacagini tahmin etmistim ama bu kadari biraz fazla oldu. Son birkac senenin ozetini surada okuyabilirsiniz. Mascherano-Gerrard gobeginin bozulmasiyla deplasmanda yenilmeyen, icerde ikina sikila 1-0'a yatan bir takim olabilme sansini kaybetti Liverpool. Kafamda kurdugum kupa takiminin alti oyuldu. Torres'in bikkinligi ve zincirleme sakatliklari takimi Gerrard ve Joe Cole'a birakti. Ngog'un neredeyse birinci tercih durumuna geldigi bir takima big 4'un parcasi demek absurd olur. Stoperler capsiz, sag bek Johnson dayaklik. Roy hocanin vizyonu Fulham'dan azman sol bek getirmeye yetiyor. Ne zaman buyuk hedefli takima gitse yuzune gozune bulastirmasina ragmen el emegi goz nuru takimini 70 yasindan sonra satip Liverpool'a musallat olmasi uzucu. Hadi oraya gittin '70'lerin Ingiliz futbolunu oynamak icin, bari bir tane sandel miknatisi izbandut gotur. Heskey bile olur, olmadi Fildisi Sahili'nde sokaktan adam cevir. Olacak is degil. Onerim Gerrard ve Torres'in satilarak daha dengeli bir takim kurulmasi ve 5-6 kisilik bir altyapi iskeleti olusturulmasidir. Amputasyon uzun sureli erimeden iyidir. Obur turlu Bosman ucan kafa attigi zaman cokus kacinilmaz.
Galatasaray futbol disi konularin agirligiyla cok vahim bir durumda. Yonetim/taraftar/kadro/teknik heyetin ortak paydasi cok dusuk. Bu kadroya bu hoca ve ekurileri gercekten cok fazla geliyor. Serdar Ozkan'i adam etmekle yukumlu olmamali Neeskens. Bagci dovmekte doktora tezi olan medya mensuplari gobek atiyor. Futbol altyapisi olmayan bir gruba hangi sistemi oturtacaksiniz ki ondan sonra sistem dahilinde kendi yaraticiliklarini sergilemekte ozgur birakacaksiniz? Yilda 3.5 m Euro vererek azami kulfete girdiginiz Elano'nun onun beste biri alan yerliler kadar soyunma odasi agirligi yoksa bu dengesizlik takima zarar vermez mi? Leeds Utd benzerligini birkac defa belirtmistim, sonu da benzemek uzere (kadronun dagilmasi ve hedef kucultulmesi). Futbolcularin maas, kultur, altyapi ve kariyer standart deviasyonunun duzeltilip silbastan yapilanmak bana gore kisa vadedeki tek cozum. Sahsi gorusum 11 tane Fink'in Elano, Misimovic, Ayhan Akman, Baris Ozbek'li bir takimi havada karada yenecegidir.
Fenerbahce'de Aykut Kocaman zaman zaman hata yapma hakkini kullanmasina ragmen bence dogru adimlar atiyor. Takimin azili cirkef kazmasi Bilica ve depresyona giren forveti Guiza'nin yerine transferler yapilarak pigment ortalamasi yukseltildi. Super Lig cakma bir Serie A oldugundan sertligin her zaman getirisi vardir. Kaldi ki gelen sert adamlar baktigi yere topu atabilme yetisine sahipler. Ortasahanin gobegine Selcuk'tan daha nitelikli bir oyuncu alinirsa cozulmesi gereken iki problem kaliyor. Birincisi Afrika Kupasi olan senelerde kadro darbe yiyecektir. Ikincisi toplam yabanci sayisi yeni transferlerden yararlanabilmeyi engelliyor. Stoch mesela cok kaliteli bir oyuncu ve transfer mantigi yerinde. Asi tutmazsa yasi genc, Hollanda'da parlamis, milli oyuncuyu 5'e 6'ya okutursun, minimal zararla isin icinden cikarsin. Tutarsa da ya ekmegini yersin ya da piyasasi olunca karla gonderirsin. Alex'i sorun olarak gormuyorum, Alex bir cozumdur gozumde. Oynarsa takim ustune kurulur, 10 kisi oynayip 1-0 baslarsin. Oynamazsa kurallar normallesir ve 11'erden 0-0 skorla santra yapilir.
Fenerbahce'nin yakin gelecekte gorunen en buyuk problemi babamin Chicago'ya tesrif etme planidir. Kafadan 5 puan gitti Kasim'da.
Inter'in ne yapmak istedigini pek cozemiyorum. Kutinyo fena degil, ama taktik disiplin ve kohezyon azalmis durumda. Stankovic esas oglan konumuna geliyor, ki hakettigini dusunurum hep. Olic, Vucinic, Stankovic, Subotic, Seedorf, Bale ne zaman isterlerse Besiktas'a tesrif edebilirler.
Palermo'lu Pastore yeni Kaka olma yolunda ilerliyor. Cavani'yi Napoli'ye satan takimini su ana kadar tasiyor. Kirli islere burnunu sokup oyunun genel gidisatina surekli tesir ediyor. Sadece skor oyuncusu olmakla sinirli degil yetenekleri. Italya Ligi biraz yavas ve stadlarin atletizm pisti rahatsiz edici ama hala taktiksel olarak ilginc. Karsilasan iki takimin da 3'lu defans oynadigi maca baska yerde denk gelmeniz pek mumkun olmayabilir (Napoli-Roma, Napoli'nin standart formasyonuyla Ranieri'nin gunluk cozumu).
Juventus da Liverpool vakasi yasamakta. Ama onlar paralariyla rezil oluyor. 4-1-5, Felipe Melo, futbol bilmeyen bir geri dortlu gibi problemleri var. Del Piero'nun heykelini bir an evvel dikmeleri lazim cunku takim hala onun eline bakiyor. Krasic fena degil ama fazla duz, henuz saclari uzun bir Holosko'dan ote degil.
AC Milan sirtlan gibi, on taraf dehset arka taraf miyminti. Ibra Serie A'yi debug etmis durumda. Robinho transferi cok talihsiz. Takimin orta saha hamallari yaslanirken, bekler kekoyken, Nesta emeklilikten gun sayiyorken parayi ibislerin en denyosuna vermelerini aklim almiyor. Ronaldinyo'yu da al git diyorum kendisine.
Mainz cildirmis durumda, ancak patlayacaklari tarih yakindir. Almanya'da iki senedir geliyorum diyen Dortmund'un sampiyonluga oynamasi sahane olur. Futbol okullarinda ders niyetine okutulacagini umuyorum. Bayern'in kolu kanadi DK ile kirildi. Futbollari cok yavanlasti. Kroos'un abartildigi kanisindayim. Badstuber'den de umitli degilim, oradan buyuyerek cikacak adam Muller'dir.
Araya bir adet karavan gezisi, cokca diger maclar girdi. Besiktas'tan devam etmeye usenmemek dilegiyle esen kalin.
3 Eylül 2010
Ferrari Her Takimin Topcusu. Inanmazsaniz Bruce Lee'ye Sorun.
Cesitli bloglarda ve gazetelerde Ferrari'nin acik alan oyuncusu olmadigi uzere yazilar okudum. Bunlardan bir tanesi Noatcan tarafindan yazildi ve Sivok tipi cevik bir stoper alinmasi tavsiye edildi. Yorum olarak karsi arguman yapmak bir yaziyi doguracagindan yaniti posta cevirmek en mantiklisi saniyorum.
Birincisi pozisyon bilinci ve nerede duracagini bilmek, ne zaman ofsayta dusurmek icin kosu yapilmasi gerektiginin farkinda olmak her turlu suratten yegdir benim gozumde. Ofsayt kurali futbolun mahalle kavgasindan alanin nasil paylasilacagina dair teknik bir bilime donusmesinin temelidir. Eger ornekleyecek olursak Bruce Lee'nin Enter The Dragon filminde tekneyle turnuvaya giderken dovusmeden dovustugu ve yendigi sahneyi ele alabiliriz. Kendisinden cusseli bir adam teknigin ne diye sordugunda savasmadan kazanmak diye cevapladiginda duelloya davet edilir. Su kiyida kapisalim, sandala atla der. Eleman sandala girdiginde ipi cozer ve gemide kalarak rakibini maymuna cevirir. Noat'in Kore More bir East Asian Studies takintisi oldugundan (yine bir Othello cumlesi, Asyali bayanlara yazmak minvalinde) belki bu karsilastirma daha ikna edici olur :)
Pratikte orta sahasiz oynadigimiz IBB macinda defansla rakip takimin surekli yuzyuze oynamasini ele alabiliriz. Asiri risk alindi ve hata payinin sifir oldugu bir defans kurgusuyla IBB defalarca gostere gostere ofsayta dusuruldu. Cogunda son adamla forvet arasinda 1 m'den az mesafe vardi. Bu tamamen defans FQ'sunun yuksek duzeyde olmasiyla alakali. Ustelik sag bek Erhan Guven hem top hem yerini kaybederken yapildi. Bir mac sonra Emenike gibi kosu zamanlamasini pek beceremeyen ve yaratici pas atamayan Karabuk ise bir elin parmaklari kadar ofsayta dustu. Cogu zaman Emenike'yle bire bir kalan Toraman deparlarda yenildi ve yeterince kalin olmadigindan fizigiyle rakibini bozamadi. Ozellikle bir pozisyonda defans premature bir sekilde top atilmadan cok once ileri cikarak komik duruma dustu. Topu suren kisi bir kisiyi gecse kaleciyle karsi karsiya kalabilirdi.
Ikinci olarak bakilmasi gereken sey stoper uyumu. Sivok, Zapo ve Toraman asagi yukari ayni tipte, orta boylu, orta derecede kafa vuran, orta sertlikte stoperler. Yetenek olarak da bastan sonra siraladim ve bu yetenege gore savrukluk yapabiliyorlar. Ozellikle beraber oynadiklarinda telasli halleri daha da fazla siritiyor. Benim idealimde stoperler birbirini tamamlamali, birinin eksikligini oburunun fazlaligi gidermeli. Ferrari'nin futbol akliyla Sivok'un cabuklugu mevcut duzende her turlu senaryoya uygun. Defansin cizdigi setin yerini Ferrari ayarlarken ters toplara Sivok yetisebilir, Ferrari onun liberolugu arkaya sarkarak yapabilir. Geriye gomuldugumuz zaman vucudunu cok iyi kullanan Ferrari zaten yildizlasiyor, Sivok da minimum unforced error yaparak kale onunu mukemmel sekilde dolduruyor. Zorluk derecesi yuksek maclari bu formatta, asagi yukari gecen seneki sablonda oynayacagimizi hatirlatirim. Eminim ki Dayi Kadikoy deplasmaninda savunmayi 45 m'de kurup Alex'i asist krali yapmamaya ozen gosterir.
Ferrari-Zapo ikilisi ayni seviyede olmasa da lig icin fazla bile. Toraman'in neden stoperde olmamasi gerektigi defalarca kanitlandi. Cabaliyor, Cannavaro fizigi var anladik ama hata kaldirmayan bir yerde oynamak icin malesef teknik yetenekleri yetersiz. Sag bekte top iskalama hakki olur, cok da faydali olur.
Ferrari bu kadar muthisse neden Besiktas'ta oynuyorun cevabi Everton'daki performansidir. Ingiltere gibi topun cok hizli oynandigi ve neredeyse her mac birkac kisinin 10 km'den fazla kostugu ligde oynayacak kadar temposu ve surati yok. Italya'da CL kalibresindeki takimlarda oynayabildiyse burada ligin yapisinin onemi buyuk. Turk Ligi de karakter olarak en cok Serie A'ya benziyor. Bu acidan Roma kucuk takimlarla oynarken defans yine orta cizgiye yakin kurulmustur ama oyun daha yavas oynandigi icin bu tolere edilebilir.
Her turlu opsiyonu alternatifiyle karsilastirarak degerlendirmemiz gerekir. Ferrari'nin kosanini bulmaya calissak bu Puyol, Terry, Nesta'nin Lazio zamanlarina denk gelir ki maliyet takimi satmayi gerektirir. Sivok ve turevlerini ariyorsak asagi yukari Zapo'dan bahsediyoruz ki zaten elde bir adet var, ederi de 4-5 m Euro civari. Aldigi para fahis degil, sorun cikarmiyor ve uyum saglamis durumda. Gecen senenin 2. yarisinda formsuzluk gecirdi ama bunda elmacik kemiginin kirilmasi nedeniyle kis kampina katilamamasinin etkisi oldugunu zannediyorum. Kaldi ki Ferrari'li ve Ferrari'siz olmanin farkini en iyi icerdeki Bursa macinda yarim saat arayla gorduk.
Ankaragucu macinda Noat Ferrari'yi Mobese'leyecek, belki o zaman gorsel veri destekli muhabbet analitik sonuc verir. Binaenaleyh if you can't measure it, it doesn't exist – sayko betoncu hocam.
30 Ağustos 2010
Cap Dusmani Big Sam
Arsenal'i cok begendim. Kalecileri Besiktas'in ucuncu kalecisinden kotu olmasina ragmen hep basa oynamalari bence mucize. Dengeli bir kadrolari var. Orta sahada Diaby ve Alex Song'un sagladigi sertlik yeterli derecede. Fabregas ve Nasri'den yaraticilik destegi bu sene kupa ihtimalini belirleyecek. Sezona guclu baslamic Nasri'nin 1 aylik sakatligi var ve Fabregas 1 saatlik kondisyona sahip. Su asamada Arshavin ve Walcott'dan skor katkisi umut verici. Ayriyeten Avarel Bendtner'in yerine kafa vuran, hareketli Chamakh'in gelmesi hucumda gomlek farki yaratacaktir. RVP 7. geleneksel sezon basi sakatligini yasadigindan yine formunu ertelemis bulunmakta. En buyuk sanssizliklari Chelsea ve Man Utd'in inanilmaz takimlar olmasi. Ozellikle sakatlik olmazsa Chelsea'nin gecen seneki puan seviyesini tekrar yakalamasi muhtemel. 11 teknik hamal ve kafasi calisan hoca... Gecen senenin Inter Milan'indan uzak degiller.
Berbatov 2-0 ondeyken artist gol atmayi bilir ancak. Giggs'in yerinde olsam takimda altyapici-yabanci seklinde grupculuk yapar altini oyarim.
22 Ağustos 2010
Facepalm
Quakecon 2010: Attendee Blunder of the Year from Daniel Harris on Vimeo.
One of said ticket holders was approached by another attendee a few minutes before the car drawing. For $200, he handed over his raffle ticket. It probably seemed like a great deal at the time. After all, it's easy money, and it's not as if he stood a chance of actually winning, right? Minutes later, the seller watched as the ticket he pawned off turned into a brand new Shelby GT500. But hey, at least he got a couple hundred bucks out of the deal - along with a story to tell and a heap of regrets." - www.autoblog.com
Besiktas'a baglayalim. 4-1-5 ve Nihat'in halini soyle ozetleyebiliriz:
Umuyorum Dayi ortasahayi Necip'le doldurur, Fink de Ersnt'e zeval gelmesi ihtimali nedeniyle takimda tutulur.
20 Ağustos 2010
Oto-video Teslis
RUF 911 CTR de 1987 au Nurburgring par Stephan Roser
Uploaded by greg9114. - Car, truck, and motorcycle videos.
Su iki. Ralliyi degistiren arac, ayak hareketlerine dikkat.
Audi Quattro S1 Walter Rohrl Cam car Portugal
Uploaded by Satch_Jr. - NASCAR, F1, tuning and drift videos.
Kutsal ruh: C'etait Un Randezvous. Kamera agirligi nedeniyle 6.9 Lt motorlu Mercedes W116 450SEL ile cekilmis, ustune Ferrari GTO sesi dublajlanmis.
19 Ağustos 2010
Liverpool Bu Sene de Na-Cacik
Liverpool gittikce Big 4'un parcasi olmaktan cikiyor. Kadro iskeleti bu kadar saglam olup da ortaya bu kadar duz bir futbol ortaya koymalari gercekten ilginc.
Agger'in sol bek oynadigi duzende, yeni transfer Jovanovic'in katilimiyla inanilmaz derecede fizik kapasitesine ulastilar. Bana gore Inter'den sonra bireylerinin toplam atletik kuvveti en yuksek takim konumundalar. Boy ortalamalari yuksek ve havadan ancak Reina'nin topu iceri dogru kucaklamasiyla gol yiyecek gibi gorunuyorlar. Goruntu itibariyle tam bir kupa takimi olmaya devam ediyorlar. Ideal 11'leri ile ciktiklari maclarda en zor deplasmanlardan bile gol yemeden donebilirler. FA ve Uefa Kupalari'nda ilk 11'lerini bozmadan mucadele ederlerse sona cok yaklasacaklarini zannediyorum.
Ligin durumu ise farkli. Sonucta cogu zaman kendilerinden kucuk takimlarla oynayacaklar ve acmalari gereken kapali savunmalar olacak. Bazilarini dove dove yola getirirler belki ama finesle cozulmesi gereken kilitler var. Cilingir opsiyonlarinin sayisi dusuk. Silahlari Gerard'in sutlari ve ceza alani kosulari, Torres'in sihri, Joe Cole'un dogaclamalari, bir de duran toplar gibi gozukuyor. Aurelio kesildigi zaman hucumcu bek rolu cok daginik bir oyuncu olan Johnson'a kaliyor. Aciklari joga bonito'dan ziyade hamallarla kapatiyorlar. Polonyali tesisatci tipli Jovanovic'te Yugoslav bilekleri var, onun icin topla hasir nesir en azindan. Tito bunlara ne yedirdiyse analarinin karnindan top teknigiyle cikiyorlar. Top surerek takimi ileri tasiyabiliyor. Ancak emektar Kuyt'un takimi ileri itmesi hucum presle kaptigi toplarla mumkun.
Arsenal karsisinda cok rijid sekilde 4-4-1-1 oynadilar. Joe Cole o kadar kotuydu ki atildiktan sonra hicbirsey degismedi. N'gog (Almunia'nin kapayamadigi kose sayesinde) 5 golluk sezonunun %20'sini ilk macta kullandi. Liverpool'un oyunu duran top harici gol vaadetmiyordu. Zannediyorum Roy hocanin bilincli bir tercihi cunku savunmayi ileri cikardiklari zaman bilhassa Carragher kendisinden 20 cm kisa cabuk oyuncular karsisinda cok zorlaniyor.
Liverpool kanimca gecen senenin ustune cok az sey koymus. En onemli kazanim Gerard'in Mascherano'nun partneri olmasiyla Aquilani/Leiva kazmalarindan bir tanesi oynamak zorunda kalmiyor. Orta saha daha kemikli ve Gerard geride konumlandigi icin treyler kosusu yapma sansi bulacaktir. Benayoun bana gore en zeki futbolculardan biri (zaten kurdan fizigiyle EPL'de tutunabilmesi baska turlu mumkun degil) ve Joe Cole'la olan takasindan kimin kazancli ciktigini kestiremiyorum.
Torres'in para ederken okutulmasindan yanayim. Senede 30 mac cikaracagini bile zannetmiyorum. Belki yetenek olarak daha alt seviyede ama sirf devamliligi bile Drogba'yi benim gozumde cok daha ustun bir forvet yapiyor. Ilk tercihi Torres olan bir takimin yedeginin Bobo'dan daha iyi olmasini beklerdim.
Gecen sene Rafa Benitez'in camurda debelenmesi takima ozguven kaybettirmis de olabilir. Zaten kisitli olan paranin verimsiz bir sekilde Keane'i alip vermeye ve Aquilani'yi yedek oturtmaya gitmesi Liverpool'a cok sey kaybettirdi. Benitez'in CL fatihi konumundan "Recai Kutan gelse yine bu kadar becerirdi"ye dusmesi talihsizdi. En azindan Mourinho'nun mukemmel takimina giderek kendini kurtardi. Roy hocanin beklentilere cevap veremeyip 5.'lik ve asagisinda bitirecegini tahmin ediyorum.
David Moyes'in Everton'i icin belki o sene bu senedir ve uzun zamandan sonra Liverpool'u ligde altlarina alabilirler.
15 Ağustos 2010
Dayi'nin Prototipi, Leeds Utd, FB ve Ozhakiki Yabanci Sorunu
Schuster Dayi'ya bana daha once yakistirilan bir nitelemeyi layik gordum: acimasizca gercekci. Takimla beraber gecirdigi birkac ayda modern futbolun bazal gerekliliklerini asilamaya baslamis gibi gozuktu. 30 derecenin ustunde oynanan sezon acilisi macini litmus testi olarak algilamamakta fayda var, ancak bazi cikarimlari yapabiliriz.
Bucaspor'un icerde oyunu 35 metrede oynamasi bizim ligin karakteriyle ortusuyor. Ispanya, Fransa, Almanya, Ingiltere'de kendi sahasinda mucadele eden kucuk takimlar yenmeye oynarken Italya ve Turkiye'de basi ceken takimlarla geri kalanlar arasindaki ucurum yuksek oldugu icin bunu normal karsilamak gerekir. Bulent Uygun ligi debug etmis durumda. Geriye yaslan, organize defans yap, siyahi oyuncularin basrol oynadigi kontralarla gol ara. Burada Bucaspor'un eksikligi topu ileride tutarak treyler kosulari mumkun kilan tutucu forvet (Mehmet Yildiz).
Dayi'nin haddini bilen, kendine guvenen, sakin oynayan takimi ileride oturmaya aday. Kendisine kariyeri ve kapasitesi nedeniyle 2 senelik kredi veriyorum, isterse W-M oynasin basimin ustunde yeri var. Ortasahada vakum birakmadan rakibini ciddiye alarak oynatmasi hosuma gitti.
Neticede bol pozisyon ureten ama maci koparamayan Besiktas lige kiymetli bir deplasman galibiyetiyle basladi. Stoper fizikli sol acigiyla Bucaspor'un kumede kalacagini pek zannetmiyorum. 2. ligi kazanan takimi komple degistirmenin kanimca mantigi yok. Ozellikle yeni gelenler "bu fizikle Bucaspor'da oynadigina gore ya yuzyilin transferi, ya da saglam kalas" olarak tanimlandirdigim Mendy gibiyse (2.'si gecerli malesef).
Bir kere takimin iskeleti saglam. Yabanci stoperler sert, yerlerini kaybetmiyorlar. Kaleci kisa pasla oyunu baslatmaya calisiyor. Ernst ve Neciple orta saha sertligi saglaniyor. Hareketli kanat forvetleri ve hedef santraforlar sonuca gidilmeye calisiliyor. 5 antrenmanli Guti, yuruyerek de olsa cok gerilere gelerek oyunu pasla baslatiyor. Belki Ahmet Yildirim ve Guinti'den beri kendi yarisahasindan yuksek FQ ile cikmiyordu Besiktas, onun icin oyun anlayisi olarak aslinda ciddi bir degisim.
Q7'nin bu kadar gaz olmasini anlayabilirim ama kendini dizginlese fena olmaz. Lif koparacak kadar fazla efor sarfediyor. Sahsiligine laf sokmak icin erken, biraz kendini kanitlama safhasinda.
Bobinho yazin churrascarialari goturmus ve poposal bir giris yapmis sezona. Yine de konversiyon orani cok yuksek ve girdigi pozisyonlarin yuzde ellisini yazmaya devam ediyor. Guti'nin lokum pasi tam tek vurusluktu ve kadroda bu son vurusu yapacak tek santrafor Bobo.
Ortasahada Necip'in sahada zaman zaman Guti ve Ernst'in onunde yer almasi beni biraz sasirtti. Kendisi klasik "genc yetenek"lerden farkli olarak top hakimiyetiyle degil zekasiyla sivriliyor. Arda, Serdar Ozkan, Sergen gibi yildiz adaylari onun yasindayken skoru degistirebilecek kabiliyetleri icin one cikmisti. Oysa Necip hem fizigi, hem mental olgunlugu, hem de karar verme becerisiyle bana gore onlardan daha evrensel. Camianin cocugu olmasi, tekmeye kafa sokmasi arti. Necip'e yapilan butun fauller kirmizi kart olsa, sag beke yapilan hicbir faule kart verilmese benim kabulumdur (alternatif cok nasil olsa). Besiktasli olmanin getirdigi DNA mutasyonu olsa gerek, mac sirasi topu kaybedip Necip'in ne yaptigina bakiyorum bazen. Metin Tekin'le buyumek boyle birsey, bir takimi tutmak insani sekillendirir, o insanlarin genel tutumu da takimi sekillendirir.
Sosyolojik cikarimimizi aradan cikardigimiza gore Leeds Utd'a gecebiliriz. Adnan Polat'in yuksek risk/yuksek getiri kumari tutmadigindan Keita'yla yollar ayrildi, Elano pazarlanma surecinde. Besiktas'in deneyip hurdaya cikardigi Serdar Ozkan'la sozlesme imzalandi. Kewell hedef santrafor rolunde. Ortasahada Ayhan Akman ve Mustafa Sarp orta sinif takim kalibresinde ve SL iddiasindaki bir takimda rotasyondan oteye gecememeleri lazim. Kaleci Aykut'a gereginden fazla yukleniliyor, ama Brad Freidel'den beri gelen herhangi bir yabanci kalecide israr edilseydi kale buyuk ihtimalle su ankinden daha guvenli olurdu. 2. golde Servet'in alanini bosaltip forvetlere tas cikaran bir edayla capraz kosu yapmasi komikti. Bu sartlar altinda Rijkaard geldi Total Futbol oynansin demek ne derece gercekci iyi tartismak lazim. Eger GS buyuk hedef, buyuk hoca felsefesiyle hareket etmek istiyorsa ona gore bir butce belirlemeli. Eger amac sinegin yagini cikarmaksa o zaman Lucescu tipi optimizasyon hocasi daha faydali olur. GS'nin sorunu bana gore makro olcekte ve camianin hedef birligine varmasi gerekiyor. Doner kapi transfer politikasi, kadro istikrarsizligi, maddi sikintilar tartilip bir sonuca varilmali.
Sivasspor fizikman daha fazla caba sarfederek ve mental olgunluk sergileyerek maci haketti. Mehmet Yildiz'in guresci fizigiyle oyun zekasini birlestirmesini seyrettikce bu yasinda hala Sivasspor'da oynamasi garibime gidiyor. Boyle versatil bir oyuncuyu hem buyuk hem kucuk takimlar kullanabilir, onun icin piyasasinin daha fazla olmasi gerektigini dusunuyorum.
Arda'nin Emre Colak'a yaptigi artisligi gorunce tepem atti. Popo, bacak ve dizi ayni yerden olan bir adamin dayilanmasi bana cok itici geliyor. Gogsune nefes cekip artistlik yapacaksan Drogba fizigi bir prereq. Acikcasi Neill tarafindan bambam yumruguyla kendine getirilmesini cok isterdim, hem ayaklarinin yere basmasi icin hem de takimin hayrina. Uc asist yapti diye takimin sahibi kendisi degil.
Pembe tokali Ali Turan ve sari sac boyali Abdurrahman'a da biraz nereden geldiklerine ve ne olmadiklarina onem vermelerini oneriyorum.
Yarin Aykut Kocaman projesinin ilk lig maci var. FB kadrosunu cok begenmiyorum, ustune bir de Besiktas'tan hallice bir yabanci problemleri var. Ideal kadroda defansta 3 yabanci kullaniyorlar (Santos, Lugano, Bilica). Alex ve Stoch'un yerinin garanti oldugunu varsayiyorum. Guiza'ya yatirim yapilmisken Niang'a bu kadar para verdiklerine gore 6. eleman forvet. Bu durumda Dia ve Baroni kesik yemek durumunda. Yani Selcuk Sahin ve Ozer/Mehmet Topuz'a sorumluluk binecek. Takimin fizik kapasitesinin arttirilip ortalama yasinin dusurulmesi projesinin parcasi oldugunu dusundugum Dia'ya yer kalmamasi bence bir handikap. 2. resmi macindan sonra Sabah gazetesinde "Aykut Kocaman gitsin mi, kalsin mi" diye sorulan bir ortamda hata yapma payi dusukken Bekir'li ve sagbeksiz sezona baslamasi olumsuz.
Acoglu ac gibi futbol sezonuna basladigimdan Tottenham-Man City ve Chelsea-WBA macina da dadandim bu sabah. Garp cephesinde degisen birsey yok. Modric kral adam, Chelsea robotlardan kurulmus.
13 Ağustos 2010
Rafting Fikrasi
Bir Cinli, bir Polonyali, bir Hintli ve bir Turk rafting yapmaya gitmis fikra girizgahi olmasi gerekirken benim hayatimin normal bir parcasi olabiliyor. Gecen hafta macerayi sevdik ve inandik. Basardik mi pek bilmiyorum…
Benim memlekete geri iltica etmem turizm azmimi kamcilamis durumda. 17 gunluk roadtrip'ten sonra arkadaslarla bir haftasonu kacamagi yapmaya karar verdik. Hedef genclige donus ve adrenalindi. Arkansas Nehri'nin dinginlestigi Agustos ayinda rafting yapmak Coruh kadar zorlu olmasa da beni kesecekti. Robinho'yu ikna etmek zor olmadi. Kendisi birkac ay once Yunan resesyon ve keyif tanrisi Bobus Marleyus'a adandi ve oldukca fazla vakti var. Kiz arkadasi Yengecan ve kafa dengi kenk Gypsycan (kendisi cok benimsedi romanligi) benim 5. seviye nehir onerimi siddetle kinadi. 6. ve son seviye olum tehlikesi oldugundan bence 5 gayet makuldu. Istatistiksel olarak olmeyiz seklindeki savim onlari daha da korkuttu. Neticede 4. seviyede anlastik ve gecen Persembe is cikisi yola koyulduk.
1,100 mil ve 18 saat sonra Waffle Wagon isimli sirin bir mekanda kahvalti ettik. Havuzbasinda Penguenlerimi okudum. Bol uykulu bir gunu Meksika restoraninda ayagim kadar bir burrito yiyerek bitirdim.
Cumartesi sabah rafting mekanina gittik. Gobek yagi kivamindaki ayakkabilarimizi kiraladik ve nehrin kiyisina vardik. Ufak manevra hareketleri, minik beyaz su parcaciklari derken basladigimiz noktadan 6 mil otede ogle piknigi faslina eristik. Buraya kadar hersey planlandigi gibi gidiyordu. Neden sonra hersey epiklesti.
Onumuzde 10 millik bir etap vardi. 2 tane 5. seviye beyaz su bolumunu kimse dusmeden atlattiktan sonra Golden Gate koprusunun prototipi olan Royal Gorge'un altindan gectik. Modern pompalardan once, yakindaki Canon City sehrine nehirden su ulastirma sisteminin kalintilarini gorduk. Herseyin curumesi uzucuydu, restore edilse hidrolik muhendisligi dehasi sergisi olur.
Yolculugun sonlarina dogru raftlar kenara cekildi ve yuzme imkani dogdu. Nehir oldukca sakindi ve tam karsimizda uzerinden atlayacak yuksek bir kaya vardi. Robi'yle ben olur bu is diyerek rafttan atladik. Bu asamada vektor hesabi ilk defa isimize yaradi. Obur raftlara tutunarak kendimizi yukari cektik. Sonra da topluca antiloplar gibi nehri gectik. Yalniz antiloplar gecerken mutlaka fire verir ve en azindan bir tanesini timsahlar yer. Bu durumda bu ezik antilop ben oluyordum galiba, cunku karsidan karsiya gecerken sag ayakkabim cikti ve nehirden asagi dogru gitmeye basladi. Anin sokuyla durup ayakkabinin narince suzulmesine baktim. Robi'nin sonradan soyledigine gore Besiktas'in gol kacirdiginda yaptigim el hareketlerini sergilemisim. Nehirde durunca vektorler yine devreye girdi ve asagi dogru kaymaya basladim. Bu sirada durumu vahimlestirmek adina Forest Gump replikleri duydum. Universitede futbol oynarken edindigim sari La Casa Futbol tisortumu giyiyordum, ustelik arkamda soyadim yaziyordu. "Swim yellow shirt man, swim" diye uyarilacagim aklimin kosesinden gecmemisti. Karsi kiyiya tek ayakkabili bir sekilde vardigimda ilgi odagi olmaktan gercekten hoslanmamistim. Yine de macera yerini bulsun diye kayaya tirmanip atladim. Bu sefer de Robi'nin dedigine gore parasutle atlarkenki urkmus ama kaderini kabullenmis suratimi sergilemisim.
Neyse, etabi bitirdik ve Denver'a dogru yola koyulduk. Manzarali bolgeden gecmek icin yolu uzattik ama degdi dogrusu. Yalniz tepeciklerden icinde 4 kisi olan, bagaji dolu, 138 hp'lik bir Hyundai Sonata ile cikmakta zorlandigimizdan biraz yavas ilerledik. Sanzimani zorluyoruz, biraz momentumu muhafaza et desem de Robi Turk olmadigindan virajlarda yavaslamayi tercih etti. Kacinilmaz sonun habercisi gibiydi bu.
Aksam Denver'da otele yerlestik. Yemege Buckhorn Exchange'e gittik. Bu restoran sehrin en eskilerinden biri ve Theodore Roosevelt'in musterileri arasinda bulunuyor. Her taraf ici doldurulmus hayvan ve tarihi tufekle dolu. Yedigim blackened bizon kaburgasi kadar leziz et cok nadir bulunur herhalde. Ozellikle yagina bittim, cop sis gibi yagi etinden daha guzeldi. Bildircin, geyik, kuzu, horoz ve cingirakli yilandan olusan masamiz beni tatmin etti. Olmeden once bir kere daha orada bizon eti tatmak isterim.
Pazar gunu planlara uygun sekilde sabah 8'de yola ciktik. 1000 milcik yolumuz vardi ama moraller tavandaydi. Zorlanmadan ilerliyor, muhabbet ediyor ve muzik dinliyorduk. Nebraska'nin sonsuz misir tarlalari bile sinirlendirmiyordu. Ta ki ugursuz Iowa'nin gobegine erisene kadar.
Sonatacan'in sanzimani naz yapmaya basladi ve en sonunda vitese gecmemeye karar verdi. Gece 11'de 4 kisi yolda kalmistik. Yengecan'in Chicago'dan 6:45'te ucagi vardi, benle Gypsycan da ise gitmek zorundaydik. Her zaman oldugu gibi maceramda en karanlik saat mucizenin oldugu zamana denk geldigi icin hic panik yapmadim. Kackar Dagi'nda kayboldugumuzda rastladigimiz coban, akabinde buldugumuz yayla buna ornektir.
Bu sefer yardimsever Amerikalilar durumu kurtardi. Cember sakalli kLiselim (Othellocan'in dindar batililara taktigi isim) aile babasi klanini eve biraktiktan sonra bizi almaya geldi. 1 saat mesafedeki hava alanina araba kiralamak icin yola ciktik. 240,000 mil'deki dokuntu Chevy Suburban'iyla yaylanarak yardirmaya basladik. Aracin benzini bitmek uzereydi. Kadirsinaslik yaparak depoyu ben doldurdum, ama gel gor ki aracin deposu 130 Litre cikti. Bu sirada cop torbasinda tasidigim GPS, cep telefonu, muhtelif sarjinholarla dolu tekno paketimi harbici cop zannederek camdan atmaya kalkti. Adami engelleyince de bu ne bicim man-purse diyerek gururumu incitti.
Neyse, arabayi kiraladik, apacilerle Hyundai bayiinde bulustuk. Bu sefer Robcan geriye kalan 500 km'yi bazen calisan araciyla yapabilecegini iddia etti. Iddiasi Discovery Channel'da belgesilini seyrettigim dunyanin en buyuk kamyon dinlenme tesisi Iowa 80'ye kadar surdu. Kenara cektik, Yengecan'i alarak yola devam ettik. Robcan geceyi gecirmek icin calismakta olan tek vitesi olan geri vitesle McDonald's park yerine girdi. Tir soforleri Yengecan'in leopar desenli battaniyesine ortundugunu gorsun istemedigi icin dinlenme tesisinde kalmayi tercih etmedi. Polis gelirse McMuffin bekliyorum dersin diye ogut vererek yola koyulduk.
Sabah 5'te eve geldigimde galiba macera yerini buldu, bir dahaki sefere daha zor ve daha tehlikeli birsey dusunmem lazim diyerek yattim.
31 Temmuz 2010
Kadro Kalitesi, Derinligi ve Dengesi
Transfer sampiyonlugu kadar balon bir yarisma olmasa gerek. Gelen adamin kariyerine ve odenen rakama bakip gaza gelmeyi anlamiyorum. Ancak analitik bir sekilde incelenip bir butunun icinde degerlendirildigi zaman gelen yeni oyuncularin takima katma ihtimali olan degeri tartabiliriz.
Birinci soru "takim ne oynayacak?" olmali. Besiktas ozelinde degerlendirirsek asimetrik 4-4-1-1 seklinde ozetleyebiliriz. Sol kanatta Q7 ozgur, sag kanat orta cizgiye daha yakin. Tamamlayici forvet olarak Nihat dusunuluyor. Gobekte Ernst sarkik, yaninda bir top dagitici bulunuyor. Sistemin islemesi icin bazal gereklilikler var. Ortasahanin gobeginde 3 oyuncuyla oynayanlar ( kisacasi Mourinho devrimini seyretmekle kalmayip uygulayanlar) karsisinda 3'e 2'lik bir eksiklikle mucadele edebilme gerekliligi var. Xabi Alonso ve Lass'iniz varsa kotarabilirsiniz. Ersnt-Guti kaliteleriyle belki halledebilir. Ernst-Delgado ise Vikingur'a karsi ancak idare eder. Besiktas'in bu sablonda basarili olmasi icin topu ayaginda tutmayi ogrenmesi sart. Oyun kos-kos'a dondugu anda ortasahadaki yumusak karin delik desik olur. Takimin boyunu kisaltip rakip ortasaha geriye itilmedikce insiyatif kaybedilecektir. Besiktas'in Lucescu zamanindan beri yapamadigi ileriye pasla yerlesmeyi ve sabirli oyun kurmayi ogrenmesi gerekiyor. Sablonun en buyuk getirisi ise Nihat'a asist+gol istatistigini 20'ye dayattirmasi olacaktir, cunku ideal pozisyonunda kullaniliyor.
Ikinci olarak bu sene 50 mac oynamak ihtimalini karsilayacak bir kadro derinligi saglamak lazim. Bernd Dayi zannediyorum Toraman'i yabanci sayisi problemi nedeniyle en Bonzai pozisyonda dusunuyor. Bana gore katastrofik bir karar ve Guti'yi dahi kesme pahasina cift yabancili tandem oynatmali. Tercihim Sivok-Ferrari'den yanadir ve mutlaka Zapo'nun kalmasi taraftariyim. Sag bekte Erhan Guven-Ekram Dag kombinasyonuna kalmak oldukca sinir bozucu. Yil 2010 ve aciburunla orta yapan insanlar Besiktas'ta oynayabiliyor. Orta sahanin gobeginde Necip'in yedeklik dahil siritmadan 20 kusur mac cikarmasi gerekiyor. Ugur Inceman eger takimin bir parcasi olarak dusunuluyorsa minimum 10 mac, en azindan Ernst'i dinlendirmek adina sonradan girecek kadar formda olmali. Bobo'nun yedegi muhtesem yildiz Nobre malesef. Nobre'nin bir yilda aldigi paraya Batuhan'i satmak zurnanin zirt dedigi yer derdim ama Demiroren yonetiminde zurnanin zaten cogu deligi zirt.
Ucuncusu, ki Besiktas'in belki de en buyuk sorunu, kadronun kimyasizligi ve dengesizligidir. Uzulmez-Kalite Stoper-Pimi Cekilmis Bomba-Vasat Sag Bek 4'lusu antrenmanlarda Q7-Guti-Nihat-Bobo hucum 4'lusuyle karsilasinca kevgire donuyordur buyuk ihtimalle. Yabanci sayisi problem yuzunden 5 m Euro'luk Holosko'yu gondermeye calisirken 750 bin Euro'ya alinan Ekrem Dag'in ilk 11'de oynamasi plansizligin milyonuncu kaniti olsa gerek. Tutarsiz ve butunlugu olmayan bir oyuncu surusu olarak karman corban bir yapiyla sezona giriliyor. Takimin konsantrasyonunu kaybettigi anda 4-1-5'e bolunup Inonu'de surpriz puan kayiplari yapmasi olasi.
Sirf Yildirim Demiroren zamaninda alindi diye gelen bazi oyunculara camur atacak degilim. Bana kalirsa Ersnt, Sivok, Cisse, Carew, Zapo, Ferrari, Tigana, Del Bosque, Bobo (liste bununla sinirli degil) maliyetleri goze alindiginda bile mukemmel transferlerdir. Q7 ve Guti'nin verecegi meyveye bakmak lazim, ama tutmazsa kizacak bir durum yok. Sonucta para verilip risk alindi ve sepete konulan yumurtalar koc yumurtasi.
Benim sinirlendigim taraf genel transfer politikasidir. Gecen sene Zapo'nun yillik ucretinin bir bolumu Besiktas tarafindan karsilandi. Delgado'nun guneslenme parasini da eklersek gecen sene Guti'yi aldik da oynatmadik gibi oluyor. Ayni sekilde Q7'yi gecen sene Tabata formatinda transfer etmistik zaten. Bir de borclarin faizini eklersek Raul'u da cikardik sayilir. Bunlari gormeden "Demiroren cozdu bu isi, Kral Haldun oldu yasasin yeni Kral Adali" diye hava alanina futbolcu karsilamaya gitmek biraz acelecilik. Neticede Real Madrid'den teknik director getirme filmini yakin zaman once seyretmistik. Ocak'ta Ozdilek yuvaya donerse kimse sasirmasin.
Hava alanina futbolcu karsilamaya gidenler ve imza toreni sirasinda yetmez diye bagiranlar arasinda Denizli macinda dayak yiyenler varsa, onlari Ismet Inonu degil Jimi Hendrix bile kurtaramaz, onu da belirteyim. Her yildizin bir maliyeti vardir. Bazilari stada giremeyen baskanin vizesi olur, oburleri bilet fiyati enflasyonuna yol acar.
Artik sinirlenmekten ve kizmaktan biktim, hayirlisi olsun diyorum. Askere gitmeden once bir iki topuk gorursek amenna, degilse de EPL emrimize amade.
24 Temmuz 2010
Ayrton Senna ve Beyaz Coraplari
20 Temmuz 2010
Aziz Yildirim ve Sampiyonluk Uzerine
Iki hipotetik takim dusunelim.
Ilkinin ortalama yasi 35 olsun. Maclarini bireysel becerilerle, sistemsiz bir sekilde kazansin. Adam adama savunmali, oyunu boylamasina 70 metrede oynayan daginik bir takim olsa da yildizlari sayesinde 30 metreden frikik atarak mac kazanmayi becersin. Rakiplerinin geriye dogru depar attigi bir sezonda 70 puanla sampiyonlugu kazansin.
Ikincisi genc ve gelecek vaadeden bir takim diyelim. Yas ortalamasi 22, takir takir sistem futbolu oynuyor. Cok modern bir alan savunmasi var, oyuncu yardimlasmasi ust seviyede. Sezon boyu turlu sanssizliklar yasamis, sakatliklar ve talihsiz hakem hatalari nedeniyle puan kaybetmis olsun. Rakiplerinden biri cok buyuk atilim yaparak bileginin hakkiyla 85 puan alsin. Bizim genc takim 83 puanda takilsin ve 2. olsun.
Bana gore 2. takimin net bugunku degeri ilkinden oldukca yuksektir. Daha dusuk yatirimla daha fazla verim alma imkani vardir. Ufak eklemelerle gedikleri kapanir ve uzun vadede mutlaka basarili olur. 1. takimin degismesi icin cok buyuk yatirima ihtiyac duyulur.
Aziz Yildirim'a gore ise tek basari sampiyonluktur. Oraya nasil gelindigi degil, gelecek sene oraya tekrar gelinebilir mi degil. Ikilik sayi duzeni gecerlidir, 1 veya 0. Ya kupa, ya hic.
Buyuk ve basarili takimlarin hedeflerinin de ayni sekilde buyuk olmasi elbette ki mantiklidir. Ancak belirli bir hedefe asiri fazla kilitlenirseniz, o hedefin getirisinden cok goturusu olur. Fenerbahce'de yanlis olarak gordugum en onemli sorun budur.
Birinci takima geri donelim. 2001'in Denizli Fenerbahcesi'ni abartarak ozetledim. Yanlis hatirlamiyorsam $80 m'a kurulmus, parcalarinin toplamindan daha az meyve veren bir takimdi. Abuk bir 3-4-3 oynuyordu ve kadrosu cok dengesizdi. Revivo'yla Rapaic'in buyuleriyle kor topal Lucescu'nun birbirine dusmus kadrosunu alt ederek sampiyon olundu. Ortaya konulmus bir proje yoktu. Tek hedef 5. sampiyonlugu engellemekti. Oysa ki bana gore 6., 7. ve 8. sampiyonlugu engelleyecek bir yapilanma daha sagliklidir. Nitekim ertesi sene Mustafa Denizli kotu sonuclar nedeniyle ligin ilk yarisinda kovuldu.
Ikinci takimi da simdi dunyanin en cekici milli takim futbolunu oynatan Joachim Low'den asirdim (yine abartarak). Balic'in transferi, Metin Diyadin'in ayaginin kirilmasiyla belki de rakiplerden daha fazla hak edilen bir sampiyonluktu, olmadi. Ancak o projeyi cope atmak icin sampiyon olamamak bence cok yetersiz bir neden.
Gecen seneyi bu cercevede degerlendirelim. Daum'un ayagina giderek 3 senelik sozlesme yapildi. Turk futbolunu biliyor, dahi antrenor vs. denilerek yonetimin eliyle sectigi bir teknik direktor olarak takimin basina gecti. Takimin ligin ilk yarisindaki en verimli uc dort oyuncusundan Kazim devre arasinda gonderildi. Yukselise gecen Ugur Boral sakatlandi, takim icinden cozum bulundu. Kendi tercihi olmayan Guiza'yi oynatmak zorunda kaldi. Kondusyonu yuksek, pres yapan, duran toplardan ekmek yiyen, saglam omurgali bir takim olustu. Ancak Bursaspor cok konsantre bir sekilde sampiyonluga asildi ve Trabzonspor macinda top iceri girmedi. Su noktada iyi liderlik sakinligi koruyarak bu senenin ustune koymak olmaliyken histeriyle takimin antrenoru degistirildi.
Aykut Kocaman'i severim ve neticede Fenerbahce'nin basina Fenerbahceli birinin gecmesinden memnun oldum. Lig karakterli takimlarla guzel, karakterin kaynagi da kuluplerin icinden cikan insanlarin rollerini buyutmesi. On sene once top toplarken Hagi'nin golune sevinen Arda Turan'in Galatasaray kaptani olmasi bunun icin hosuma gidiyor. Ancak Aykut Kocaman'in takimin basina getirilis sekli bana kalirsa hatalarla dolu.
Ornegin sportif direktor - teknik direktor ayrimi bana gore dogru bir kombinasyondur. Bir takimin futbol akli olur, genel gidisi belirler. Onun yaninda sahada en son idman tekniklerini yaptiran, kornerlerde oyunculara nerede durmalari gerektigini soyleyen biri olur. Felix Magath ve Alex Ferguson gibi agir top bulursaniz bu gorevleri birlestimede sakinca yoktur. Ama 25 kisilik kadro, $ 100 m'a yaklasak butcelerle bence gorev dagilimi daha mantikli. Bana gore idari menejerin beklenmeyen sonuclar halinda esofmanlari gecirip sahaya inmesi saglikli degil. Birbirinin yerine gecen makamlar yerine birbirini tamamlayan makamlar olarak isletilmesi gerekiyor.
Ikincisi eger tek hedef sampiyonluksa antrenorlerle 3 yillik mukavele imzalamanin mantikli bir aciklamasi yok. Onun yerine 1+1+1'lik opsiyonlu sozlesme tazminat giderlerini ve basagrisini dusurecektir. Bir senelik ucret arti tazminat asagi yukari 5 m Euro'ya denk geliyor. Eger bu parayi gozden cikariyorsaniz, 5+5+5 m Euro'luk sozlesmeyi zaten pek kimse reddetmez.
Ucuncusu butun hedefi en guncel sezonda sampiyonluk olarak belirlerseniz, teknik direktorun miyopluk yapmasina neden olursunuz. Ornegin elde 30 yasinda, 10 uzerinden 7'lik bir oyuncu vardir (Nobre). Alternatifi kapasitesi 9 olan, ancak 16 yasinda oldugu icin 6.5 oynayan biridir (Batuhan). Amaciniz sadece bu sene sampiyon olmaksa gelecegi olan oyuncunun gelisimini torpulersiniz.
Aykut Kocaman'in kafasindaki pas takimini kurmasini merakla bekliyorum. Kendisine basarilar dilerim. Ama maalesef kendisine "bu takima uluslarasi capta hoca lazim, yerlilerle zaten sampiyon olamiyoruz. Aykut camianin cocugu, tazminat istemeden birakmali" denme ihtimali, uzun vadede takimin basinda kalma ihtimalinden daha yuksek.
Aranizda 2015'te hala Aykut Kocaman'in FB teknik direktoru olacagina inanan kac kisi var?
19 Temmuz 2010
Besiktas Yazmanin Dayanilmaz Agirligi
Besiktas'in herhangi bir uzun vadeli plani olmadigi acik. Gelecek senenin taktik planlarini, kadro tahminlerini yapma mevsimini hangi yabanci gonderilsin diye tartisarak geciriyoruz.
Anlamadigim sey taraftardaki genel heyecan.
Bir kere yildiz getirmek bana gore bir basari degildir. Herkesin bir piyasa fiyati vardir. Ustune Turkiye'ye gelme primi vermek suretiyle parayi basip alirsiniz. Ha, para Tabata'ya gidecegine Q7'ye gitsin, en azindan tutar bir tarafi var. Ama Dijiturk'ten alip Inter'e vermenin sihirli bir yani yok.
Ikincisi kadro planlamasi yerlerde surunuyor. Bonservis icin toplam 13 M Euro gomdugumuz Delgado ve Tabata'dan biri gidici. Gecen senenin en buyuk sorunu yabanci sayisiyken yabanci getirmek, onceki transferleri yalanlamaktan oteye gitmiyor. Hadi Q7 yildiz, Guti'nin topugu sihirli anladik da Hilbert nedir kardesim? Kim aldi, kimin yerine aldik? Kotu futbolcu oldugundan degil, sadece mevcut sablonda kendisine nerede yer verilecek? Daha Fink'i oynatmaktan aciziz, Holosko'nun bolgesine yabanci aliyoruz. Besiktas yonetimi kadroya ideal 11'lerini yazsinlar bakalim. En az 7 yabanci yoksa kadro yazmayi bilmiyorlar demektir. Bu beyin jimnastigindan sonra sonra bir de takimin 2015'teki kadrosunu tahmin etsinler. Ibrahim Uzulmez disinda banko biri yok diyebilirim.
Besiktas'in basari yolu Fenerbahcelilik'ten gecmiyor. Maddi yarista kazanma sansi yok. Besiktas'in taraftar sayisi, medya etkisi ve geliri daha dusuk seviyede. Eger rakiplerinin uzerine cikmak istiyorsa kaynaklarini akillica kullanmak zorunda. Bu altyapidan katma deger yaratmak olur, transfer agini genisletip yetenekli gencleri takima kazandirmak olur vs. Aksi halde Q7'yi alirsiniz, ama rakipleriniz R9'u getirir ve yine geride kalirsiniz. Yani kaynak arttirmak iyi hos da rakibiniz sizden bir fazlasini yapabiliyorsa yetersiz kalir. Kaldi ki artan kaynakta Besiktas'tan cok Dijiturk'un payi var. Bu biraz Carlos Ghosn onderliginde Nissan'in Toyota'yla basa cikma planiyla ortusuyor. Toyota daha buyuk sirket oldugu icin satin almada, uretimde verimliligi daha yuksek. Onun icin Nissan tasarima ve farkliliga agirlik vererek 350Z, GT-R, Infiniti G-35 serisi gibi heyecan yaratan modellerle kendisini rakibinden ayristirdi (kaynagin verimli kullanilmasi). Su asamada nominal olarak Toyota hala daha karli olmasina ragmen arac basina dusen karda Nissan onde. Ayni zamanda Renault ile birlesip olcek ekonomisi kazanmak hedeflendi (kaynagin arttirilmasi).
Mustafa Denizli Besiktas'i kotu ve eski kafali futbol oynayan bir takimdi. Kadro kalitesinin altinda sonuc alindi. Ancak kendisinin liderlik vasfi ve yonetimi idare edebilmesi nedeniyle mevcut duzende alternatifi yok. Bernd Dayi (Stalkerjean'a selam olsun) kendinden onceki Demiroren hocalari gibi teknotrat. DK kazanan Del Bosque, oyuncu yetistirme uzmani Tigana gibileri peynir gemisine dayanamayarak ayrildi. Zapo'nun "artik adam adama yerine alan savunmasina geciyoruz" seklinde vahim bir tespiti var bu seneyle ilgili. Sonunda Besiktas 1980'leri futbol teknik ve uygulamasi alaninda geride birakacak. Ancak iki uc maglubiyet sonrasi Demiroren soyunma odasina inip "dummkopf Bernd, takim niye oynamiyor" dediginde Dayi'nin tepkisi ne olacak muamma. Besiktas o kadar kotu yonetiliyor ki teknik direktorun futbol bilgisi, beceriksiz insanlarla gecinebilmesinden daha onemsiz.
Beni en cok uzen, taraftarin transfer gazina gelmesiyle bazi seylere goz yummasi. Cepten odenen bonservislerin diyeti Demiroren'in neredeyse bir yil aradan sonra tribune gitmesi olarak geri dondu. Kimse de gikini cikaramadi. Denizli maci dayagi yildiz transfer edilerek sindirilebiliyorsa tribun karakterini kaybetmis demektir.
12 Temmuz 2010
Forlan, Navas, Sopa
Gazozuna yapilan, sonunda kaybedenin aglamadigi 3.'luk macina sirf Forlan icin ucundan deginmek istedim. Duz ve sert bir iskeleti olan Uruguay takiminda butun ince isler ustune kaldi. Her turlu son vurusla aglari gormesi zaten basli basina yildizlik mertebesi icin yeterli. Bunun ustune surekli oyunun icinde kalabilmesi, gerektiginde topu kenarlara yayabilmesi turnuvanin oyuncusu secilmesini hakli kildi. Klose'nin rekor kirma olasiliginin Cacau'ya kurban gitmesi uzucuydu. Sol bekin ilk yarida atilmamasi, Perez ve Arevalo'nun Vietconglugu ve Muller'in 2013 Yilin Futbolcusu odulunu alacaginin sinyallerini vermeye devam etmesi macin dikkat ceken yonleriydi.
Finalde iki takimin ustun yanlarini kullanarak rakibini yildirmasina tanik olduk. Ispanya bunu topa hakim olarak, toplu oyunda yuksek enerjiyle bosa kacarak yapiyor. Xavi'nin bu kadar cok topla bulusmasi, onun pozisyon bilgisinin ustun cigerleriyle birlesmesiyle mumkun. Hollanda buna oyun ici sertligiyle karsilik verdi (De Jong'un hadouken'i haric, o biraz Street Fighter'a kaydi). Rotasyonel kasaplik ismini taktigim herkesin sirayla birini bicmesi taktigiyle Ispanya'nin akiskanligini kestiler. Aynisini Real Madrid iki senedir Klasiko'larda yapiyor. Kirmizi kart gormeden kac tane sari kart alabileceklerinin denemesini yaptilar.
Bu kadar faul verip duran toptan gol yememeleri sanslariydi. Sut mesafelerinde Ispanya kabizdi. Havadan da Hollanda daha uzun oldugu icin Ramos'un iki kafa sutu haricinde etkili olamadilar.
Van Bommel ve Sneijder'in onderliginde Hollanda muthis mucadele etti. Macin uzamasi onlarin zararina oldu cunku sarfettikleri eforu 120 dakika surduremeyecekleri acikti. Ilaveten sayisal olarak eksilme ihtimalleri de cok fazlaydi. Zaten macin ilk 10 dakikasini seyreden herkes 22 kisi bitmeyecegini kestirebilirdi. Oyuncu degisikliklerini gec ve karsi hamle olarak yaptiklarindan taze kan saglayamadilar. Bu bakimdan bence macin adami Jesus Navas'tir. Acalim biraz…
Othello'nun tavsiyesiyle takip etmeye basladigim ve okumadigim yazisi kalmayan bir websitesi var: www.zonalmarking.net. Ispanya degerlendirmelerinde surekli olarak ustune vurgu yaptiklari eksiklik hucumda genislik saglayamamalari. Torres merkez oldugunda David Villa sol kenara gelerek bu kanatta oyunu yayabiliyor, ancak sag kanattaki Iniesta surekli ice kacarak cizgiden kaciyor. Bugunku kadroda Iniesta yine kanattaydi (sol) ve Pedro dolasarak oynuyordu. Gobekte olusan kalabalik kisa pas trafigini arttiriyor fakat bitirici pasi uretemiyordu.
Del Bosque bu sorunu Pedro-Jesus Navas degisikligiyle buyuk olcude cozdu. Navas cizgisinde kalarak oyunun aktif alanini arttirdi ve sag kenardan top tasimaya basladi. Ceza sahasina serseri toplar gonderdi. Ama daha da onemlisi Van Bronckhorst'un ustune oynayarak Hollanda solunu yordu. Arkasinda Ramos oldugundan o kanatta Ispanya bariz fiziksel ustunluk kurdu. Bert Van Marwijk karsi hamle yapmaya zorlandi ve 3 oyuncu degisikliginin 2'sini sol cizgide kullanmak zorunda kaldi. Macin sonuna dogru Van Persie'nin dili disardayken bile oyunda kalmasinda Navas'in etkisi cok buyuk. Bu sirada Del Bosque'den Fabregas ve Torres hamlesi geldi. Ozellikle Cesccan orta alanda hareketlilik getirdi ve Hollanda savunmasi delinmeye basladi. Torres circirligini devam ederek yine kendini sakatlamayi basardi. Gunumuzun en ozel 9 numaralarindan biri maalesef Premier Lig temposuna kurban gitmek uzere.
Iki takimin basit pozisyonlari gole cevirememesi belki de cok daha guzel bir mac seyretmemizi engelledi. Ozellikle Ispanya'nin geri dusunce nasil tepki verecegini cok merak ediyordum. 116. dakikada gelen golun yikimi, genel yorgunluk ve Ispanya'nin top tutabilme ozelligi nedeniyle dramatik bir son olamadi. Ispanya'nin ust uste Avrupa ve Dunya Kupasi'nin eleme asamasinda gol yememesini ayrica degerlendirmek gerekir. Poposu yere yakin, topla hasir nesir ve hizli bir oyuncu grubunun rakiplerini yorarak ve yildirarak kazandigi helal kupalardir. Umuyorum ki Xavi'yi etrafindaki genclerin gelismis halleriyle beraber 2014'te seyretme olanagi buluruz.
Robcan yegenimin benimsedigi bazi Turk deyisleri vardir. En cok da "God has no stick" lafini sever. Lig Tv'den kovulmak, Yenikoy kasabi, tarihinde ilk defa DK kazanan ulkenin teknik direktoru olmak. Ilahi adalet sampi.
6 Temmuz 2010
Welcome to Machine
Konsere gittigimden beri 3 ay oldu ve artik yazmanin zamani geldi. Nisan'da Redman'e yaptigim ziyarete dair Tail of the Dragon isimli bir yazi yazmistim. Bu da onun devami olsun.
Ziyaretin ana bahanesi Pink Floyd tribute band olan The Machine'in Atlanta Senfoni Orkestrasi ile beraber verecegi konserdi. Araya biraz Playstation, biraz et, cokca Jes Baggio misafirperverligi, muayyen miktar ince belde cay, ucundan da futbol karismis olabilir.
The Machine uzunca bir suredir Pink Floyd sarkilarini kimi zaman kopyalayarak, kimi zaman dogaclayarak calan bir grupmus brosur yalan soylemiyorsa. 2006-7 sezonunda ogrenciyken Roger Waters konserine gitmistik Cahil'i de yanimiza alarak. Benim '94 model VW Golf'un sag on koltugu kirildigi icin apartmana cikarmistim. Ayakkabi baglama koltugu olarak kullaniyordum. Neyse, dunyanin arka koltuk diz mesafesi en buyuk kompakt arabasiyla yardira yardira gitmistik Roger Reis'i dinlemeye. Virajlarda aracin sigorta kutusu debriyaja dustugunden biraz zorlanmistik ama hikayeyi ozellestiren de arabanin karakteriydi.
Wish You Were Here'den underrated album Meddle'a kadar pekcok alinti yaptilar. Sanirim bir tek Animals albumunu esgectiler, onun icin o tisortu yolda giymem isabet oldu. Echoes calmalari ilgincti, yeniyetmeler 20 dakikalik sarkiya yeterince dumtiscistak yok diye dayanamazlar buyuk ihtimal. '70'lerde en cok satan albumler Pink Floyd, Led Zeppelin gibilerine aitken gunumuzde niye embesil repci midir hiphopcu mudur onlar prim yapiyor anlamak mumkun degil. Teorim cep telefonlarinin insanlari aptallastirdigi yonunde.
Milan Kundera'nin The Book About Laughter and Forgetting adinda bir kitabi vardir. Milancan "bu kitap Tamina'nin (ana karakter) maceralarina, onun maceralari anlatilmadigi zaman da ona dairdir" mealinde bir cumle kullanmis son bolumlerde. Pink Floyd dinledikce ve okudukca (ornek) grubun Syd Barrett'e ait veya Syd Barrett'e dair oldugunu dusunmeye basladim. Yaraticilik, delilik, farklilik ve deneysellik yonleriyle grubun liderligini alip ruhsal saglinin bozulmasindan sonra grubu arkadaslarina teslim etmesiyle Syd Barrett bir liderden bir temaya donustu. Neyse ki vefa Londra'da bir semt ve konserlerde resimler ve anonslarla seyircilere hatirlatiliyor.
Konsere gitmenin en guzel kismi kafadengi biriyle cikista "olm inanilmazdi su sarkiyi boyle caldilar bu sarkiyi soyle caldilar vs." muhabbeti yapmak. Ayriyeten gizli kamera cekimiyle sesimizin ne kadar boktan oldugunun belgelenmesi komikti. Onlari paylasmiyorum kulaklariniz kanamasin diye.