Noat Samisa ilk duzenli takip ettigim futbol blogudur. Icerik ve futbol kulturu olarak hala okuduklarim arasinda en kalitelisi diyebilirim. CSKA maci Chicago'daki saat farki nedeniyle seyredemedim, ama analizi okuyarak seyretmis kadar oldum. Yazisina yorum yaziyordum ancak o kadar uzadi ki onun blogunda yer isgal edermis gibi hissettim, kendi bloguma tasiyorum o yuzden. Amac polemik falan degil kesinlikle, sadece yorum yazmak. Zaten hem katildigim hem katilmadigim noktalar var.
Neyse, yorum asagida:
Sevgili Noat,
Rustu ve Nobre'nin takimda yer isgal ettigine ben de katiliyorum. 120 milli mac tecrubesi olan bir kaleci her kritik macta yumurtluyorsa, o tecrubeyi sorgulamak lazim. Ayriyeten FB'nin eski kaptanina yilda 1.5 m Euro vermekten hazetmiyorum. Kaptanlik sembol olayi, onun icin profesyonellik cercevesinde degerlendirmek istemiyorum. Nobre'yi FB'li Nobre oldugu icin degil (sonucta yabanci adam, takim degil para tutuyor) kabiz bir forvet oldugundan takimda gormek istemiyorum.
Ancak Rustu ve Nobre'nin takimdan kovulmasini Denizli'nin sacmalama alaninin daraltilmasi acisindan olumlu buluyorsan o zaman Denizli'yi savunmanla bu celisiyor bence. Neden sacmalamasi kesin olan bir hoca gorevinde kalmali ki?
Ayriyeten yeni hoca yeni heyecandan kacinmaktan bahsediyorsun, ki normal sartlar altinda katilirim. Ancak Denizli'yle her hafta yeni hocayla maca cikiyor gibiyiz. Corba muhendisi. Adamin mac basina topladigi puan ortada. CL'de 2'de 0. Derbiler malum. Hani basarisiz bir hoca olur, ama takimin yas ortalamasi 22'dir, bir umut vardir, iskelet altyapi kokenlidir, sabredilir. Yas ortalamasi 27+ ve takim hala kritik maclarda kilitleniyor. 59 yasinda hoca, oyuncularla sozlesme imzalanirken (Delgado ve Nobre ozellikle) "yapmayin, etmeyin, takimin dengesini bozarsiniz" diye yumrugunu masaya vuramiyorsa (Lucescu bunu yapmisti hem GS'de, hem BJK'da) tecrubesi ne ise yarar? Yoneticin televizyona cikip "hoca istifa etmelidir" dediginde yonetim kuruluna gidip "ya ben, ya Levent Erdogan" restini cekemiyorsa camia ici liderligini kaybetmistir bence.
Gecen sene cifte kupa olan bir bina degildi. Yapilanmasi yoktu, rijid bir iskeleti yoktu. Hasbelkader butun kabiz oyuncular sakatlanip Holosko ile Bobo duzenli oynatilinca, turlu yapbozlar sonunda Ersnt-Cisse-Sivok'un yerleri oturunca burun farkiyla ipi gogusledik. Onun icin "cifte kupali sampiyona ne oldu" sorusu bence yanlis. Gecen sene de corbaydik, bu sene de oyleyiz. Fark kadronun yanlis yerde sismesi, balon transferler (kulup tarihinin en pahali oyuncusu en onemli macta yedek kulubesinde poposuyla koltuk isitti) ve astronomik sozlesmelerle kilit oyuncularin kusturulmesidir. Ben Tello olsam topa vurmam Nobre benden uc kat kazandigi icin.
Bu sene Denizli'ye iki nedenle sans vermekten yanaydim. Birincisi hakkini teslim etmek. Tepende YD varken elinden is geliyorsa o zaman psikolojik olarak cok kuvvetli ve dirayetlisindir. Ikincisi bu sene kemikli, iyi set defans yapan bir takim olusturmaya calismasiydi. Bunu da joker midir nedir, kaval kemigiyle top kontrol etmeye calisan Ekrem'i muhtelif yerlerde oynatarak ve geri 4'luyu bozarak mahvetti. Yabanci hakkini kullanip 1.5 m Euro verdigimiz adami Ekrem kesecekse o transfer yapilmamali.
Denizli gitsin, yerine Mufit Erkasap gelip tahtaya en siradan 4-4-2'yi yazsin, tek sart herkes yerinde oynasin, bu takim cok daha iyi isler yapar. Bunu gecen sene de soyluyordum, hala da gecerli.
"Ferrari de rakibin açısını kapadı, yakın direğe sürükleyerek şut açısını bozdu ama kalede kimse olmayınca durum 2-0 oldu" - bu yorumun benzerini Othello'ya soylemistim yazini okumadan. Ferrari orada hamle yapsa ya kirmizi kart ya da topu alacakti, sanslar %50'ser olmak uzere. Onun icin kendisine deparla gelen forveti cepheden uzaklastirmasi ve kenara itmesi akillicaydi.
Donup dolasip Rustu'ye geri geldim. Tecrubeli kaleci hata yapacagina genc kaleci hata yapsin. Hic olmazsa birinin duzelme sansi var. Rustu'nun maksimumu malesef budur. Kapadigi koseye gelen topu yumurtlamasi Redman'in Rustu'nun tavuk karasi olduguna dair iddiasini kuvvetlendirdi.
Saygilar,
Sampican
6 yorum:
Merhaba,
Geçmiş yazılarımdan anlaşılacağı üzere, hatta Denizli Beşiktaş'ta göreve geldiğinde yazdığım post da buna dahildir, Mustafa Denizli'ye derin bir saygı duyarım fakat kendisini çok tuttuğum söylenemez. Saçmalaması muhtemel olan hocanın görevde kalma sebebi, bundan evvel kovulan hocaların kalması gerektiği nedeniyle aynı. Yeni hoca, yeni harcama ve Demirören'e yeni kredi demektir. Bu çok daha geniş bir konu olsa da bugün bir adet farklı adayın dahi çıkmış olması benim için heyecan vericidir. Kongreye etki edecek, -akl-ı selim olanların affına sığınarak- pek yaşananlardan haberdar görünmeyen oy havuzunun tepkisini azalatacak hiçbir hamleyi istemiyorum. 6 yıldır n kez yaşadık bu durumu. Bundan önce hep hoca kovulurdu, ben bu kez ütopik ve gerçeküstü de olsa 2 adet futbolcuyu kovmayı öneriyorum. Gerçekçi bir düşünce değil, evet. Lakin Rüştü ve Nobre'nin kovulmasıyla futbolcu maaşları uçurumu büyük ölçüde azalacaktır. Bu da bahsettiğiniz liyakat sıkıntısını ortadan kaldırabilir.
Çifte kupalı şampiyon takım, dediğim şey blogda sürekli bahsettiğim 4-3-3 şablonunda yapılan doğru seçimlerin, aykırı bir oyun karekterini yansıttığı winner bir takımdı. Hacettepe maçı hariç geçen sezonun ikinci yarısında kazanılan tüm maçların en az yarım saatlik bölümlerinde bu yapı vardır. Bunu bilahare tartışabiliriz, hele ki sezon başı hazırlık kampındaki hazırlık maçlarında takım geçen seneki yapının üzerine devam etmiş, benzer takım tertipleriyle sahada görünmüşken, bugün yine Denizli'den başka kimsenin nedenini açklayamacağı garipliklere dönülmüştür. Denizli budur, hep bu olmuştur.
Beşiktaş'ın son 6 yılını silip, standart olaylar yaşamış bir takım olarak düşünürsek Denizli'nin şu tabloda kredisi sıfırdır. Ama bahsettiğim sebepler nedeniyle o kredi bende sınırsız.
Cumartesi günü yine bir heyecanla stadda olacağım, kapalı ''aldırma kartal'' der herhalde, ben de eşlik ederim. Kongreye kadar aldırma kartal diyebilirim. Mazoşistlik var biraz, yalan değil. Ama umut da var. Bu umudun bir yanı da Denizli'de. Ben böyle düşünüyorum.
Güzel sözleriniz için ayrıca teşekkür ederim, post üzerinden cevap almak ilginç bir tecrübe oldu. Yer işgali olmaz, her daim beklerim. Selamlar...
"Saçmalaması muhtemel olan hocanın görevde kalma sebebi, bundan evvel kovulan hocaların kalması gerektiği nedeniyle aynı." - Bence temel bir fark var. Mesela Del Bosque veya Tigana'yla istikrarli yapilanma sizi bir yerlere getirir. Cunku bu adamlar yarini dusunen ve buna gore plan yapan adamlardir. Serdar Kurtulus'un, Bobo'nun nereden nereye geldigine hep beraber tanik olduk. Mustafa Denizli'nin oyuncularin kisisel gelisimine katkisi yok, takim oyunu denen sey de yok. Onun icin hocada istikrar hoca Denizli'yken cok gecerli bir neden degil.
"Yeni hoca, yeni harcama ve Demirören'e yeni kredi demektir." - Bence hoca kovmak yonetimin hocayi atama kararinin yanlis oldugunu gosterir. Yonetime kredi falan vermez, siz hoca secemiyorsunuz, sectiginizi kovuyorsunuz dedirtir. Bir de 5. hoca da kovuldugu zaman yonetimin hic mi sucu yok sorusu gundeme geliyor, secim oncesi iyi olabilir.
"Çifte kupalı şampiyon takım, dediğim şey blogda sürekli bahsettiğim 4-3-3 şablonunda yapılan doğru seçimlerin, aykırı bir oyun karekterini yansıttığı winner bir takımdı" - Buna %100 katiliyorum. Sorun su ki, sablonda israr edilip kadro istikrari saglanacagina herkesin yeriyle oynandi. Gecen seneyle ayni yerde oynayan bir tek Rustu kaldi galiba. Bir de Sivok'un yeri saglamlasti. Kontratak bazli 4-3-3'u sonuna kadar savunurum, zaten bu blogda da arkaya yaslan, nefes al diye yazi yazdigimda ustunde durursak sonuc elde edecegimizi iddia etmistim. Ancak orturtmak istediginiz sablonu orta sahanin gobeginde adam markajiyla sabote edip ustune oyuncularin yerleriyle oynarsaniz sablon size bisey kazandirmaz. Yirtici & bitirici olmasi gereken tek forvet Nobre'yse hele hic sansi yok zaten.
"Ama umut da var. Bu umudun bir yanı da Denizli'de. Ben böyle düşünüyorum." - BJK hep umut takimidir, basarisizlik kabullenilir. Ornegin bu seneki cokusu baska bir takim yasasa tribun koltuklari sokulmustu 3 kere. Ancak Denizli'nin bu umudun parcasi oldugundan supheliyim. Adamin cok takdir ettigim yanlari var. Gecen sene camiayi birlestirmesi, Ibrahim Uzulmez'e kaptanlik bandi takmasi gibi. Ancak teknik direktor olarak begenmiyorum.
"Güzel sözleriniz için ayrıca teşekkür ederim, post üzerinden cevap almak ilginç bir tecrübe oldu. Yer işgali olmaz, her daim beklerim. Selamlar..." - Eyvallah, hakedene hakkini teslim etmekten baska birsey degil. Cevap uzadikca Aceto'ya 3 sayfalik Real Madrid greatest jajajaja diyen tipler gibi hissettim, onun icin kendi blogumdan yazmayi tercih ettim.
Ocak'ta isler degisir kismetse. Metin Tekin + Ibrahim Altinsay + kadronun biraz ayiklanmasiyla cok is yapacak bir takim Besiktas.
recep çetin ile bir roportaj.türk futbolu nasıl yönetiliyor.ilginç tespitler var.recep çetin gibi insanları bu sistem maalesef dışarıda tutuyor.
http://www.halkintakimi.com/forum/showthread.php?p=108008#post108008
@Sampi
Y.D.'nin gitmesi konusunda -dünyanın geoid olduğu konusunda da olduğu gibi- hemfikirim seninle, ancak -yazılarından tanıdığım kadarıyla kişiliğini çok sevdiğim- İbrahim Altınsay ve -karakterini/teknik adamlık kapasitesini hiç bilmediğim- çocukluk kahramanım Metin Tekin ikilisinin çözüm olduğu konusundaki görüşünün kaynağı nedir?
Yanlış anlama katılmadığımdan değil, sadece sen neden böyle düşündün, neyi baz alarak, bilmek istedim!..
@ Kalten
Su an BJK'nin en cok ihtiyaci olan sey ozune donmek. Kendi halinde, mutevazi, ancak hedefleri olan bir semt takimi... Bunun icin Metin Tekin gibi agirbasli bir bayrak adami futbolculari secmeli, organize etmeli, vs. Kendisi milli takimlar duzeyinde antrenorluk yapiyor yillardir. Kendini hazir hissettigi an takimin basina gecirilmelidir. Su durumda Capello gelse bile basarili olmasi zor, once BJK'liligi tekrar hatirlamamiz lazim. Onun icin Metin'in karakterini baz aliyorum, teknik adamlik kapasitesi bence su an ikinci planda zaten.
Ibrahim Altinsay ise yonetimi kendi cikarlari icin degil BJK icin yapabilecek biri. Dunya futboluna hakim, modern, altyapisi saglam bir adam. Iktidarla baglantisi yok. Parasi da kulubu kendine borclandiracak kadar yok. Basinla iliskileri iyi (bu cok onemli, ornegin Del Bosque birseyler oturtmaya calisirken Yenikoy kasabi yapiliyor, ancak Denizli takimi sabote ederken bir bildigi vardir deniliyor).
Bu ikisini ben gormek istedigim turde insanlar olarak soyluyorum. Bana kalirsa su an Samet Aybaba - Affan Kececi ikilisi Capello - Kenyon Martin'den daha faydali olur, sirf BJK'yi tekrar BJK yapmak adina. Bu surecte capi belli bir duzeyin ustunde oldugu icin Metin Tekin - Ibrahim Altinsay bana ideal gibi gozukuyor.
Senin gorusun nedir, kimleri oneriyorsun?
Günlerdir Suudi Arabistan deplasmanında bulunduğum için bir türlü cevap veremedim, sonunda yazabiliyorum :)
İbrahim Altınsay yazılarından tanıyabildiğim kadarıyla dediğin özelliklere sahip gerçekten. Onu başkan görmeyi ben de çok isterdim --ama acaba bize biraz "light" mı kaçar da demeden edemiyorum. Efendi adamlar Türkiye'de tribünler tarafından çok desteklenmiyor bilindiği gibi, ilk hakem hatasında "bu adam bizim hakkımızı korumuyor" olup çıkacak..
Metin Tekin'in genç milli takım antrenörlüğünü ise hiç takip edemedim, ne kadar başarılı olduğu konusunda hiç bir fikrim yok açıkçası. Gönül ister ki kendi Guardiola'mızı çıkaralım ama bir Leonardo/Bülent Korkmaz çıkarmaktan daha çok korkuyorum :)
Bence en azından geçen senenin hatrına Mustafa Denizli ile sezon sonuna kadar devam edilmeli. Eğer söylentilerde denildiği gibi Hikmet Çetin (veya onun kalibresinde, düzgünlüğünde başka bir kişilik) başkan olursa da en azından şampiyon olmuş kadar sevineceğim.. Daha sonra da senin dediğin gibi, takımın başına Samet de gelse, Ziya Doğan da, veya Rıza-Ertuğrul İsveç milli takım modeli gibi ikili teknik direktörlük de yapsa bu seneden çok daha iyi olacağız diye düşünüyorum.
Bence de bu takıma "kartalizasyon" gerekli, keşke buna altyapıdan çıkan Batuhan'la başlasak ama harcanacak diye korkuyorum...
Yorum Gönder