Oncelikle herseyi bir yana birakip Fenerbahce'yi tebrik ederek baslamak lazim. 90 dakikanin sonunda galip geldiler, isi orada birakmak gerekir. Masada hukmen kazanmaktansa sahada yenilmeyi tercih ederim.
Ortada felaket bir hakem yonetimi varken mac gereksiz sekilde sertlesti ve inceldigi yerden koptu. "Bizim istemedigimiz hakemi maca verdiler, bari Firat Aydinus'u 4. hakem yapsalardi cunku Fener de ona gicik" demeciyle zaten daha oynanmadan macin bacisiyla gelin guvey oldu Besiktas yonetimi. Bir insanin kendine guvenini zedelerseniz geriye Guiza gibi birsey kalir. Tamamen kontrol kaybi ve eyyamla sonuclanir.
Bunyamin Gezer icin "karisi cirkin ve cok dirdir yapiyor" hipotezinde bulunmustum. Futbloglardan hak mahrumiyeti almadigima gore Huseyin Gocek'e de giydirebilirim. Ben bu kadar silik, bu kadar insiyatif yoksunu bir otorite musvettesi gormedim. Ibrahim Kas'in kavga etmek icin aranmasina hic birsey diyemedi, Emre Belozoglu'nun horozlanmasina ses cikarmadi. Bilica'nin sac cekmesini 15 metre otedeki yan hakem gormezden geldi. Emre Belozoglu'nun arkadan (sari kart), sert (sari kart) ve atak kesen (sari kart) kumulatif olarak kirmizi bucukluk faulunu hem caldi (yani gormedi degil), hem de kartsiz gecistirdi. Cunku adamin sinir sistemi iflas etmisti. Siz bunu elli kere tartisin, elli kere federasyona yuruyun degistiremezsiniz. Ortada donen guc dengesi oyunlari ve oyuncaklari hakemler yuzunden topun oynanabilirligi azaliyor.
Benim onerim cemaatin disindan yardim alinmasidir. Senelerdir MHK baskani bu kanalizasyondan cikan cikarci hakemler oluyor. Almanya'ya 100 tane 22 yasinda spor akademisi mezunu genc gonderelim. 5 sene egitim alsinlar. 27 yasinda donduklerinde 1 ve 2. ligdeki butun maclari yonetsinler. 30 yasinda da performanslarina gore bir tanesi baskan olsun. Profesyonel, sendikali hakem istiyorum. Kulup yoneticileri "bilmem kimi bizim macimiza istemiyoruz" dedikleri anda hakemlerin greve gidebilecek gucleri olmali. Hakemle takimi baristirma maclari utancini yeterince yasadik.
Ortama erkekligini gostermeye calisan minik serceler, onlarin sahada vucut buldugu cirkef oyuncular durumu daha da kotu yapiyor. Beni en cok uzen Ibrahim Kas'in pislikleriydi. Tarihin en ucuz penaltisini yapti Emre'yi durtukleyerek. Kaleciye sarjlar, kufurlesmeler vs. Ali Tandogan, Ahmet Hassan gibi yanlis transfer olsa bir derece, ama bu adam bizim ozkaynak diye ovundugumuz altyapidan cikma (Serdar Ozkan, Batuhan, berbat bir trend var malesef). Futbolun sert oynanmasindan hoslanirim, kendim de ust vucudu kullanarak oynarim. Cahilin deyimiyle Gattuso/Crouch karmasi bir yapim varmis, bilemeyecegim. Bunu Ingiliz sertligi olarak tanimlayabiliriz. Bir de rakibi zivanadan cikarmaya yarayan, pis, faullu, tahrik edici sertlik vardir. Emre Asik'in pandigi, Materazzi'nin topsuz alanda itisip kakismasi buna ornektir. Buna da Italyan sertligi diyelim. Mac boyunca ozellikle Selcuk, Mehmet Topuz ve Bilica'nin bu tipte yaptigi faulle karisik mudehaleler Besiktas'in bodurlarini sindirmekte kismen basarili oldu. Takimda 1.80 m'den uzun, ust vucudu kalin oyuncu sayisi az. Mumkun oldugunca sertlige karsilik verdiler sinirlenmeden. Bobo, Ersnt, Toraman yurekli oynadilar, tebrik etmek lazim.
Mactan aklimda kalan nadir guzel goruntulerden biri "optum, kib, bye" pankartiydi. Rakiple zekice eglenmek bu isin zevki. Demiroren'e laf sokulmasi ayri hosuma gidiyor, onun da payi olabilir. Cobarde Gallina Ortega ve bunun gibi pankartlara bayiliyorum. Japon bayragi, ITaat et falan da tiksindiriyor.
foto: 2006 kis donemi, UIUC futsal sampiyonu Turkiye. Sirtta "Champions" yazisina vurgu. En sagdaki Gattuso/Crouch karmasi. Yanimdaki yabanci kontenjanindan Arap kaleci. Onun solundaki Redmancan. Turnuvadaki tek kayarak topa mudehale eden stoper oldugundan esofmanli.
4 yorum:
Bu maç hayattan soğuttu beni yahu..
@ Kalten:
Hayattan soguyacak birsey yok. Takim karakterli oynadi. 2. yari agirligini koydu. Cesitli nedenlerle sonuc alamadik. Uzulmemek lazim. Sonuc almak hayirli mi o bile tartisilir.
ben maçı izlemedim ama özetlerden gördüğüm kadari ile önceki maçlardan çok farklı şeyler olmamış. Sadece yaratıcılık açısından güzel örnekler var. Bilica'nın kazı yapması, hakemin ernst'in rakibe dokunmamasına rağmen 3 dakika sonra kırmızı göstermesi falan hoş şeyler olmuş. Zaten bunlar olmasaydı da böyle kritik bir maçta güzel futbol olsaydı o zaman garip olurdu.
Günün birinde iyi hakemlerimiz olur, ölçülü futbolcularımız olur, sadece yaratıcı pankartlar olur. Ama bunu biz görür müyüz bilmiyorum. Çok uzun bir süreç içinde gerçekleşebilir birşey bu.
Haliyle belli bir temel isteyen birşey. Temelsiz devrim yapılır mı? Yapılır, ama onun için de Atatürk gibi deha olmak lazım.
Ama malesef Atatürk'ün bu özelliği çocukları olan bizlere çok kötü bir alışkanlık kazandırmış. Çünkü bazı şeylerin hemen olabileceğine inanmışız.
Galatasaray UEFA kupasını aldı. Beşiktaş ile Fener'e hemen "ne haliniz varsa görün artık" dedi. Çünkü o komple Avrupalı olmuştu. 2002 Dünya Kupası'nda üçüncü olduk, hemen dünyanın futbol ülkelerinden biri olduk. Fener, CL'de bir çeyrek final oynadı, hemen "rising sun of Europe" oldu.
İşte ünvanlar bu kadar kolay alınınca rekabette çirkeflik de o kadar arttı. Pis, çiğ, nemenem taraftar doldu ortalık. Çünkü; Galatasaray bir UEFA kupası daha alsa mazallah Fenerbahçeliler ülkeyi terkedecek. Başka bir yerde Fenerbahçe Cumhuriyetinı kuracak. Galatasaray Fenerbahçe'yi Kadıköy'de bir yense futbolun kitabı yeniden yazılacak. Beşiktaş 2 şampiyonluğu verilmese Bank Asya'ya düşürülecek.
Daha sporun ne demek olduğunu, olimpiyatların ne demek olduğunu ve daha kötüsü bu işi yapanın ahlaklısının sevildiğini bilmeyen spor fakiri bir ülkede futbol devrimi beklemek bu yüzden hayal gibi geliyor işte.
Beşiktaş bir zamanlar ideale en yakın takımdı. Sağolsun YD onu da aldı elimizden.
(Atatürk'ü de 23 Nisan'da yorum yaptığım için anmak istedim :) )
@ Berkorias:
Futbol aslinda cok cabuk degisebiliyor. Besiktas'in 80'lerin basindan itibaren yakaladigi 2 jenerasyonluk futbolcu guruhu ligin tarihini degistirdi. Ayni sekilde bu tip bir baskan, yeni bir yapilanma ve taraftar orgutlenmesiyle 10-15 senede bile sahane bir ortama cevrilebilir, cunku potansiyel var. O konuda o kadar karamsar degilim. Su an durum berbat, ama akilli paranin ise girmesiyle bence seviye artiyor. Ornegin yeni stadyumlar yapiliyor. Erman Toroglu Lig TV'den kovuldu, vs.
Ataturk'e gelince. Kendisi cok da temelsiz bir duzenden gelmedi. 19. yy sonu itibariyle, ozellikle maliyenin yabancilara gecmesi ve 93 harbinin cokuntusuyle bir seyler yanlis, degisiklik lazim diyen egitimli bir grup olustu (genelde ordu subaylari). Alman esintili, pozitivist bir militarist kuvvet zaman icinde iktidari bile ele gecirdi. Ataturk bu subaylar arasinda liderlik vasfi olan ve cabuk dusunen oldugu icin siyrilip on plana cikti. Onu tek adam olarak tarih sonradan ayristirsa da aslinda bir dusunce grubunun lideri olarak ele almak lazim. "Hemen degisen seyler" aslinda 30 yillik birikimin ani sekilde yururluge girmesinden ibarettir. Ben genel olarak devrimden yana degilim. Hizli ve surekli bir evrimi cok daha etkili bulurum.
Cok buyuk yetenek, herseyi cabuk degistiren insan tesadufen cikmaz. Maradona Buenos Aires'in varoslarindan turediyse bunun bir nedeni vardir. Tabii bu onun dehasinin degerini azaltmaz.
Besiktas'in en sempatik hali surdurulebilir ve kendine yeten kaynaklara sahip oldugu zamandi. Su anda takim kotu paranin elinde. Kolay kazanilmis ve carcur edilmekte olan sermaye Besiktas markasinin molaritesini dusuruyor.
Acikcasi su an takim tutacak olsam pesinden gidecegim bir tanesi yok TSL'de.
Yorum Gönder