21 Eylül 2009

EuroBasket 2009'un Ardindan


Yillardir icimdeki en buyuk uktedir belki de, milli takimlar duzeyinde Vatan-Millet-Sakarya ekseninin disinda birseyler uretemeyisimiz. Motivasyon ve cosku ile, iyi niyetle birseyler yapmaya calisip, isin duzen, akil, planlama kisimlarinda hep sinifta kalmisizdir. 2001 Avrupa Basketbol Sampiyonasi boyleydi, 2002 Dunya Kupasi da, 2006 Dunya Basketbol Sampiyonasi da, 2008 Avrupa Sampiyonasi da.. Atletizm ve voleybol yarismalarini da bu listeye eklemek mumkun. Iste bu turnuvayla, belki de ilk defa duzgun bir planlamanin eseri, sahada ne yapmaya calistigi belli olan, tanimli bir oyun karakterine sahip bir Turk takimi seyrettik. Ne kadar keyif aldigimi ve gurur duydugumu anlatmam gercekten cok zor. Gunun sonunda 8. bitirmis olabiliriz turnuvayi, ancak bu yari finali bir basketle kacirdigimiz gercegini golgeleyemez. 2010 Dunya Sampiyonasi'na ev sahipligi yapacagimiz icin 5.'lik ile 8.'lik arasinda prestij disinda cok da bir fark olmadigini ekleyeyim. Neticede gercek hedef olan 2010'a dair cok onemli artilar ortaya cikaran bir turnuva oldu, ve bence bu sene icin asil amac da zaten buydu. 

Peki neydi bu artilar?

Ersan Ilyasova

Turnuvanin bizim adimiza parlayan yildizi, tartismasiz, Ersan Ilyasova'ydi. 1987 dogumlu forvet, pozisyonunda Avrupa'nin en iyilerinden birisi oldugunu ispat etti. 16.1 sayi ve 7.3 ribaunt ortalamalarindan cok istikrarli ve yuzdeli oyunu cok etkileyiciydi. Umarim NBA'de Milwaukee ile gecirecegi sezon Ersan'da, bircok Avrupali oyuncuda gordugumuz tur bir dususe yol acmaz. Isler yolunda giderse 2010'da takimimizin en onemli silahi olacaktir. 

Omer Asik

2009 Polonya, belki de bundan 10 sene sonra Omer Asik'in Avrupa sahnesinde kendini kabul ettirdigi turnuva olarak hatirlanacak. Omer'in, mukemmel bir savunmaci olmak icin gereken butun fiziki ozelliklere -boy, kol boyu, cabukluk- sahip oldugu zaten biliniyordu. Ancak acikcasi bu seviyede ciddi bir hucum tehdidi olmasini, en azindan bunu bu kadar erken basarmasini, beklemiyordum. Onumuzdeki sezon Tanjevic'in antrenorlugunde gelisimini surdururse o da 2010'da takimin degismezlerinden olacaktir. 

Guard Oyunu


Takimin oyunkuruculari Ender ve Kerem gercekten mukemmel bir turnuva cikardilar. Hem birbirlerini yedeklediklerinde hem de yan yana oynadiklarinda son derece basariliydilar ve bu tandem neredeyse kazandigimiz her maca bir sekilde damgasini vurdu. Bu ikilinin kaybettiklerinden fazla top calmis olmalari da onemli bir istatistik. Takimin ne kadar akilli ve dengeli yonetildiginin de kaniti ayni zamanda. Kerem'in uzunlara yaptigi servis, Ender'in de deliciligi ve kritik anlardaki cesareti bir kenara yazilmali. Oyunkurucu pozisyonunda rakibe ezildigimiz bir mac olmadi turnuva boyunca (bunu soylerken Ender'in oynamadigi Fransa macini hesasba katmiyorum tabii ki) ve bu, yillarca yumusak karnimiz olmus olan bu pozisyon icin gelecege donuk gercekten umut verici bir durum. 

Takim Savunmasi

Turnuva boyunca her kademede oyunun savunma yonune yapilan vurgu bence cok onemliydi. Cerek finalde elenene kadar son derece sert savunma yapan ve iyi ribaunt alan bir takim goruntusu cizdik. Bunda takimin rol oyuncularinin gosterdigi ozverinin onemi buyuktu. Omer Onan, Semih, Sinan Guler, Engin Atsur oynadiklari kisa surelerde dahi savunmaya onemli katkilar yaptilar. Eger 2010'da madalya kazanmak gibi bir hedefimiz varsa, birinci oncelik olarak belirledigimiz savunmaya verdigimiz onemi ayni yogunlukta surdurmeliyiz. 

Dedigim gibi gercekten cok ozel bir turnuvaydi benim icin. Tum sporlarda, belki de ilk defa "Baskasinin takimi olsa kiskanirdim" diyecegim bir milli takim seyrettim sahada ve bu bana inanilmaz derecede keyif verdi. 2010'da, Turkiye'de nereye kadar gideriz, henuz kestirmek cok guc. Ancak Tanjevic ve takimi boyle devam ettikleri surece sahada elimizden gelenin en iyisini yapip, kimseye kolay kolay boyun egmeyecegimizden eminim.

Emegi gecenlere tekrar tesekkurler...

2 yorum:

onur dedi ki...

"Deli gibi savunma yapalım, 60 atalım 59 yiyelim" mentalitesi ile alabileceğimiz en iyi sonuç 2006 Dünya şampiyonası'nda aldığımız altıncılık olabilir bence.

Ersan kenara geldiğinde yedek bir 4 numara bulamazsak (Mirsad gibi Euroleague ribaund kralı ve şut tehdidi olan bir oyuncu kadroda yok); Ersan & Hido ekürisi dışında skor opsiyonu yaratamazsak (NBA all-star Memo kadroda yok); uzunlarımıza tecrübe kazandıramazsak (Oğuz&Semih&Ömer hepsi de FBÜlker oyuncusu ve koçlarıda Tanjeviç..ilk beşte Vidmar oynuyordu bu sezona kadar) kafa kafaya giden maçları kaybedip "şerefli yenilgiler" muhabbetine 2010'da da devam ederiz.

Gelecek seneye kadar yeni oyuncu yetiştiremeyeceğiz ortada iken; elimizdeki en yetenekli jenerasyonun (85-86 doğumlular) tecrübesizliği ortada iken; kullanamadığımız (ben değil Tanjeviç cevap versin buna) oyuncuların kalitesi belli iken hala 2. sınıf TFL takımı gibi "iyi oynadık rakipte Elano, Arda olmasa idi, bi de kornerden o golü yemeseydik alırdık ASY'de 1 puanı" mazeretlerine kalmak içimi yakıyor...

Redman dedi ki...

Bu yazida Hidayet ile Mehmet Okur'un adinin bir kere bile gecmemesinin bir sebebi var Onur. Bu ikilinin yaptiklarinin, yapmadiklarinin, ve yapamadiklarinin -haksiz yere- takimin geri kalaninin onune gectigini dusunuyorum. O yuzden de biraz tepkiliyim.

Bu pencereden bakinca da ozellikle Mehmet Okur konusunda yazacak cok birseyim yok. Eger 2010'da milli takimda oynamaya karar verirse ve Tanjevic tarafindan secilirse neler yapabilecegimizi konusuruz. Hidayet ise farkli bir hikaye. Yillardir agir temposuna bakmadan her yaz milli takim formasi giydigi icin kendisini elestirmeye dilim varmiyor. Ancak O'ndan beklenenin cok cok altinda kaldigini ve bu turnuvada takima Ersan kadar katki yapmis olsa buyuk ihtimalle kupayi almis olabilecegimizi dusunuyorum.

Senin elestirine gelince, yetenekli oyuncularin kadroya dahil edilmesi ve bu yolla takimin kapasitesinin arttirilmasi konusundaki gorusunu anlayabiliyorum. Fakat hem Mirsad ile Mehmet Okur takimda oynasin, hem de genc uzunlara tecrube kazandirilsin deyince kendimizle celismiyor muyuz? Bir de bu konuda Fenerbahce'yi elestiremeyecegim, bence yillardir genc uzunlarin gelisimi konusunda uzerlerine dusenden fazlasini yapiyorlar. Ayni sure icerisinde Besiktas, Galatasaray, ya da Efes Pilsen ne yapmis diye sormak lazim.

Milli takimin altin jenerasyonunun da 87'liler oldugunu dusunuyorum. Nitekim bu gruptan Ersan, Semih, ve Oguz bu turnuvada onemli sureler aldilar zaten. 86'li Omer Asik'i da buraya ekleyebiliriz. Cenk ile Hakan Demirel'in takima girmeleri ise mumkun degil ne yazik ki - bence ikisi de yeteneklerine yazik ediyorlar.

'59 yiyelim, 60 atalim" da Naumoski'li Aydin Ors Efes Pilsen'inin felsefesidir. Bu takima kisir bir savunma takimi yakistirmasi yapmak cok da adaletli degil bence. Tanjevic ve takiminin bundan cok daha fazlasi oldugunu dusunuyorum.

Herkes istedigini dusunmekte ozgur tabii ki :)

Saygilar,

Alp