14 Eylül 2009

Galatasaray - Besiktas: 3-0

Macin ustune 1 gunden fazla dusundukten sonra oturuyorum klavye basina. Maci kisaca ozetleyecek olursam 3-0'in kesinlikle sahadaki oyunu yansitmadigini, ayrica Besiktas adina Mustafa Denizli'nin surpriz merakinin, Serdar'in kacirdigi gollerle birlikte skora etki ettigini soyleyebilirim.

Yer: Ali Sami Yen Stadyumu
Tarih: 12 Eylul 2009
Galatasaray: Leo Franco, Sabri, Emre Asik, Servet, Hakan (81' Caner), Mustafa, Mehmet, Arda (59' Elano), Keita (70' Baris), Kewell, Baros
Besiktas: Rustu, Ibrahim Kas (68' Holosko), Sivok, Ferrari, Ismail, Ekrem, Ernst, Tabata (46' Fink), Serdar, Yusuf, Nihat (46' Bobo)

Bundan sonra Besiktas maclarindan once buradan takimin -bence- ideal kadrosunu yazacagim, sezon sonuna kadar Mustafa Denizli'nin sahaya surdugu 11'i iki-uc kere tutturursam cok iyi. Su ana kadar 0/6 gidiyoruz... Dunun surprizleri de ortasahanin ortasinda Fink'in yerine Ekrem'in baslamasi ve Bobo ile Holosko kenarda otururken Nihat'in on tarafta tek basina sahaya surulmesiydi. Ortasahada Ekrem tercihine karsi degilim temel olarak, buradan da daha once yazmis, Ekrem'in gerektiginde o bolgeyi kotarabilecek ozelliklere sahip oldugunu soylemistim. Ancak Galatasaray deplasmaninda, yabanci sinirlamasi sorun degilken, Fink iki hafta dinlenmis ve Ekrem daha sakatliktan yeni cikmisken bu degisiklik nereden icap etti, anlamak mumkun degil. Maci tribunden seyretmedigim icin Arda'ya yakin oynadiysa da adam adama oynayip oynamadigini bilemiyorum. Nihat israri konusunda da daha once yazmistim, temel olarak bir idari tercih oldugunu ve Mustafa Denizli'nin bu konuda kendi icinde tutarli oldugunu dusunuyorum. Ancak bunun firsat bedeli Holosko ve Bobo'yu ayni anda kenarda oturtmak ise, Mustafa Denizli'ye daha fazla destek veremeyecegim. Eminim ki Servet'e bugun sorulsa, Turkiye'de karsi karsiya oynamak istemedigi ilk oyuncunun Holosko oldugunu soyleyecektir. Ozellikle bu tarz bir deplasmanda kenarda oturtulmasinin benim nezdimde tutar bir tarafi yok. Galatasaray'in Arda ya da Baros'u yedek birakmasi kadar buyuk bir gaflettir benim gozumde. Kaldi ki, ligin duran toplardan en cok gol atan takimina karsi, baski yiyeceginiz bir deplasmana bu kadar kisa boylu bir takim cikmak da ayri bir hata. Gol bu yuzden yendi demiyorum, ancak takimin hava toplarindaki 4. savunma opsiyonu Yusuf Simsek oluyorsa Fink ve Bobo gibi iki oyuncunun yerine Ekrem ve Nihat gibi 5 macta bir kafa topu alan oyuncularin oynatilmasini da sorgulamak lazim. "Rustu hata yapti" diyerek isin icinden cikmak mumkun degil o yuzden. Rustu demisken, kotu bir mac oynadi, ancak yine de Hakan'in kenarda oturtulmasini elestirenlere katilmadigimi belirtmeliyim. Bir takimin 1. kalecisi bellidir ve hazirsa oynar. Eger Rustu'yu kalici bir sekilde 2 numaraya kaydirmayi planlamiyorsaniz, bir diger deyisle Manchester United veya Wolfsburg deplasmanlarina Hakan ile cikmayi gozunuz yemeyecekse Denizli'nin yaptigi tercihi elestirmemelisiniz bence. Savunma yonu zayif olan Ismail'in onune Yusuf'un konmasi da soru isareti yaratan bir baska konuydu. Bence Serdar solda, Yusuf sagda oynasa, ya da Ibrahim Uzulmez tercih edilse defansif anlamda daha dengeli bir goruntu ortaya cikardi. 

Oyuncu tercihlerine dair dusuncelerim boyle, maca gecelim. Adeta 1-0 geride basladi Besiktas ve 10. dakikaya kadar da kendine gelemedi. Ancak ondan sonra son derece dengeli, hatta Besiktas'in biraz daha aktif gozuktugu bir oyun oldu ilk devre boyunca. Tabata'yi bekledigimden daha iyi buldum, ortasahanin ortasinda hem dikine oynadi hem de top Galatasarasay'dayken direnc gosterdi. Gun gectikce Besiktas'in 4-2-3-1'e daha yakin bir goruntu cizdigini de ekleyeyim. Savunma onunde pozisyon bilgisi yuksek bir ismin eksikligi Ernst'i daha geride oynamaya mecbur ediyor ve bu da Besiktas'in gectigimiz sezona kiyasla sistematik acidan en onemli eksilerinden birisini olusturuyor benim gozumde. Besiktas daha hareketli gozukurken, skor avantajiyla isleri biraz daha rolantiye alan Galatasaray ise sagdan Keita ve Sabri'nin getirdigi toplarla ters tarafta Kewell'i bulusturarak etkili oluyordu. Burada Ibrahim Kas ve Serdar'in ters kademelerdeki yetersizligi kadar sol kanattaki defansif arizanin da payi buyuktu.

Denizli bu sezon aliskanlik haline getirdigi sekilde ikinci devreye cift degisiklikle basladi. Girenler Fink ve Bobo olurken, sahada hic gozukmeyen Nihat ile bence son derece iyi oynayan Tabata cikiyor, Holosko yine kulubede kaliyordu. Denizli'nin ortasahanin mucadele gucunu arttirmak istemesini anlayabiliyorum. Ancak Yusuf'un kondusyon sorunu ortadayken ve sol kanat savunmasi ariza verirken Tabata'nin cikmasini cok da mantikli bulmadim acikcasi. Degisikliklerden sonra 20 dakika boyunca gayet tehlikeli gozuktu Besiktas. Oyle ki, soyunma odasindaki tahtaya cizildigi belli olan, Serdar'i savunmanin arkasina kacirma taktigi 3 kere basarili oldu. Ancak ilk yaridaki pozisyonla beraber, kacirdigi net gol pozisyonu sayisi 4'u bulan genc oyuncu, mactan sonra kendisinin de itiraf edecegi sekilde "beceriksizdi". Sonrasinda da korktugum basimiza geldi ve futbolda gecerliligi olduguna inandigim sayili batil inanctan birisi olan "atamayana atarlar" prensibi yine calisti. Ibrahim Kas sakatlanmis ve Holosko kenarda beklerken gelen kontraatakta Rustu topu sektirdi ve skor 2-0 oldu. Mac da orada bitti zaten. 

Mac sirasinda sinirimi bozan iki kisiye deginerek yaziyi sonlandiracagim. Ilki Melih Gumusbicak. Son zamanlarda bu kadar kotu mac anlatan birisine rastlamadim acikcasi. "Maglup olan dunyanin en kotu takimi, kazanan Sampiyonlar Ligi sampiyonu" psikolojisinde anlatti maci. Rustu'ye neden bu kadar saydirdi, anlamak guc. Mustafa Denizli'nin sikilan dislerinden, cakmak cakmak gozlerine kadar gereksiz yorumlari da son derece sinir bozucuydu. Benim genel olarak cok begendigim, ancak bu mac adeta koridor olan Hakan Balta'yi, oyundan cikarken, sahanin yildizlarindan birisi olarak ilan etmesi de sacmalikta son noktaydi. Ikinci bir Ilker Yasin kazanmis olabiliriz anlayacaginiz. Sinirimi bozan diger adam da Bulent Yildirim'di. Bu ulkenin en kotu hakemlerinden biriyken, nasil oldu da derbi maci verildi kendisine anlamakta gucluk cekiyorum. Yonettigi her mac sonrasinda Sampi ile telefonda birbirimize "Adam takim tutmuyor, sadece cok cok kotu bir hakem" diyoruz, bu sefer mactan one de konustuk, sag olsun haksiz cikarmadi bizi. Tabata ile Mustafa Sarp'in pozisyonunda nasil olup da herkese sari kart gosterdikten sonra maci hakem atisiyla baslattigini birisinin bana anlatmasi lazim. Tabata, Mustafa Sarp'a kasti olarak bastiysa kirmizi kart gormeli ve mac Galatasaray'in faul atisiyla baslamaliydi. Pozisyondan sonra sadece yerde yattigi icin sari kart gorecek ne yapti anlamak guc. Faul yaptigi icin sari kart gorduyse, dedigim gibi, mac Galatasaray'in faul atisiyla baslamaliydi. Mustafa Sarp bence atilmaliydi, ancak yine de derbilerde bu tarz seylerin hos gorulmesini anlayabilirim. Fakat o zaman da Ferrari'ye gosterilen karti aciklamak mumkun degil. Mustafa'yi itmis olsa da daha sonraki hal ve tavriyla kavgayi ayirmak icin araya girdigi her halinden belli oldu. Tabata'ya kafa atip, yumrugunu sikan Mustafa'yi sakinlestiren de kendisi oldu sonucta. Neyse, umarim bir daha bizim macimiza denk gelmez deyip sozu fazla uzatmayayim.

Neticede cok onemli bir mactan kotu bir maglubiyetle ayrildi Besiktas. Acikcasi buradan kalkip sampiyon olacagimizi soylemek icin Yildirim Demiroren olmak gerekir. Manchester United maci bu anlamda sans mi, sanssizlik mi, bilemiyorum. Yenilmezsek Sampiyonlar Ligi ciddi bir hedefe donusur, olur da kaybedersek ise kelle istenir, kabahat de 99% Mustafa Denizli'nin basina patlar. 

Galatasaray - Besiktas: 3-0
4' Mustafa (1-0)
65' Baros (2-0)
82' Baros (3-0)

12 yorum:

Eren dedi ki...

Ferrari'nin iki oyuncuyu ayırmaya çalışmasından bahsetmen bayağı komik olmuş. Rakip oyuncuyu itip düşürmekten dolayı atılma stresine girip, hakem hızla yanına gelirken hakemin gözüne girmek amacıyla adama sarılması, 'bakın hepimiz arkadaşız kardeşiz' havası yaratmaya çalışması o kadar barizdi ki... Zaten Balta'nın suratına attığı tokatla rahat bir sarı kart daha hakediyordu.

Ferrari, iyi futbolcu, ve gördüğüm kadarıyla hem oyun, hem de karakter olarak Lugano'nun kopyası bir adam.

Mustafa ve Tabata'nın ikisine de kırmızı kart gerekiyordu bence, ama 3'üne de gösterdiği sarı kartla maçın stresini düşürmeyi başardı.

Reşo dedi ki...

Gumusbicak icin soylediklerine aynen katiliyorum. Ben bile rahatsiz oldum yorumlarindan.

sampi dedi ki...

Bir takimin 1. kalecisi/2. kalecisi ayrimi yapmasini anlamsiz buluyorum. Hangisi formdaysa ve daha iyi konsantre oluyorsa o oynamalidir. Ayriyeten ogrenilmis caresizlik gelistirmenin anlami yok. Rustu'nun oynamasi icin Engin Ipekoglu'nun sakatlanmasi gerekmemeli mesela.

Hakan Arikan bence ustune koyabilecek kapasitededir. 2 sene once icerdeki Liverpool macini alacak kadar yeteneklidir. CL maclarinda oynamasi ve tecrube kazanmasini tercih ederim.

Rustu senelik 1.5 milyon Euro'luk bir kaleci degil, bu da Demiroren'in kazik #978'i falan. Ayaklari tahta, en onemli sorunu odur. Yumurtlamalarini inanilmaz kurtarislarla dengeler, ama kale atislarini taca yaptigi surece 1. sinif degildir gozumde.

Redman dedi ki...

Eren,

Derdimi anlatamadim galiba. Oncelikle hakemin Galtasaray'i tuttugunu soylemiyorum, bunu da belirttim zaten yazida. Yenilgiye mazeret uydurmak gibi bir amacim da yok, olsa "Kirmizi kart ciksa macin skoru farkli olurdu" cizgisinde birseyler okurdun. O yuzden savunmaya gecmeni cok da anlamli bulmuyorum acikcasi.

Ancak yine de soylemek istedigimi bir kez daha anlatayim, belki de kabahat bendedir. Ferrari'nin hareketi sari kart olabilir, ancak Ferrari'ninki sari ise Mustafa Sarp'inki kirmizi olmalidir. Mustafa Sarp'in hareketi de derbi atesine ve belki de ayagina aldigi darbeye baglanarak hos gorulebilir, o zaman da Ferrari'nin hareketi sari kart degildir, uyariyla gecistirilir. Ferrari-Lugano iliskisinin kurulmasi icin Ferrari'nin bu ulkede 3 sene top oynamasi ve 5+ kirmizi kart gorup 3 defa rakibine kasten vurmasi lazim. Dogrusunu soylemek gerekirse de o yonden tanimiyorum kendisini. Italya Ligi'nden gelen stoperlerde oluyor bu tarz hareketler, o yuzden olmaz demeyecegim, ama simdilik cok cok erken bu kiyaslamayi yapabilmek icin. Gayet samimiyetle soyluyorum, pozisyona ayirmak icin girdigi konusundaki gorusum ise baki.

Tabata'nin hareketinin cezasi ya kirmizi karttir ya da hicbir sey. Kasit oldugunu dusunuyorsan atarsin oyundan, olur biter. Kasit yoksa da sari kartlik bir tarafi yok. Kaldi ki oyun hakem atisiyla basladi yanilmiyorsam.

Redman dedi ki...

Sampi,

Lafim sana degil be birader. Sen Hakan kaleye gecse 2 sezon da sabreder, arkasinda durursun - kaldi ki sezon basindan beri soyluyorsun kaleye artik Hakan'in gecmesi gerektigini. Benim derdim bugun Hakanci kesilip yarin yiyecegi ilk golde idam sehpasini hazirlayacak kadar iki yuzlu olanlarla (bkz. Melih Gumusbicak).

Kalten dedi ki...

Hakan da bu korner golünün aynısını Marsilya'dan yiyeyazmıştı yanlış hatırlamıyorsam, kornerden gelen top direkten dönmüş ve ribaunt topuna vurmuşlardı da gol olmuştu, galiba!.. Rüştü'nün yediği ikinci golden de Hakan her maç yiyor (geçen seneki İBB maçı, Liverpool maçındaki 234030424 tane Hakan'dan dönen toptan yediğimiz goller ilk aklıma gelenler).. Tam da bu yüzden ben Hakan kaledeyken kaşınmaya başlıyorum, çok rahatsız oluyorum. Ha Rüştü'de çok mu rahatım, hayır tabii ki, ama en azından Hakan'daki kadar gerilmiyorum. "Gençtir sabredelim" de diyemiyorum, adam artık 27-28 yaşına gelmiş, 84 numaralı forması yüzünden adamı 84 doğumlu zannediyordum, 82'liymiş! Rüştü bu yaşlarda neredeydi Hakan nerede..

Redman dedi ki...

Kalten,

Hakan'in esi '84 dogumlu, o yuzden 84 numara giyiyor bildigim kadariyla.

Hakan/Rustu farki konusunda soylediklerine de sonuna kadar katiliyorum. Bence de arada tartisilmayacak bir kalite ve tecrube farki var. Hakan'dan cok iyi bir ikinci kaleci olur, ancak Besiktas'in 1. kalecisi olacak kaliteye sahip oldugunu dusunmuyorum.

sampi dedi ki...

Burada iki sorun var.
1. Rustu'den senelik 1.5 m Euro'luk fayda aliyor muyuz?
2. Rustu'yu 45 yasina kadar tutacak miyiz?

Sahsi kanaatim kalecinin armutlamasina bakmadan kaleyi genc birine teslim edip hatali 10 gol yemeyi goze almaktir. Casillas'i 18 yasinda Toshack kaleye koydugunda kellesine maloldu belki, ama uzun vadede cok kazancli cikti Real Madrid.

Hakan bence kotu kaleci degil. Anfield'daki macta kotu oynamayan tek bir kisi yoktu, o zaman 11'ini de kovmamiz lazim bu mantikla.

Eger Hakan'a hicbir sekilde guvenmiyorsak o zaman tez elden satip yenisini alarak kaleye koyalim 1. kaleci olarak.

Topu oyuna sokamamasi ve FB'nin eski kaptani olmasi nedeniyle pek bir sempatim yoktur zaten. Victor Valdes'in en sapsal halini kesemeyen bir kaleciden bahsediyoruz burada.

Othello dedi ki...

Victor Valdes'i kesememesinde biraz da yabanci kontenjani etkiliydi. Rijkaard birinci kaleci tercihini yabanci pasaportlu birine vermek istemedi. Yoksa oynardi bence. Herif o aralar Kahn olmasa Dunya Kupasi'nda en iyi kaleci odulu alacak kadar formdaydi. Bir de Valdes biraz politik bir secim. Casillas'a karsi kendi evladini cikarma cabasi.

Futbolda psikolojinin one ciktigi iki tane mevki var. Santrfor ve kale. Takimin iki ayri ucunda da sonuca direk etki edildigi icin hata kaldirma luksu yok. Mantar kalecilerin ezici cogunlugunun gol yiyince surati bembeyaz olur (Sumuk Mehmet, Hayrettin), oyunlarina yansir. Efsane kaleciler ise ya tinmaz (Tafo, Cech) ya da defansin ecdadina saydirir rahatlar (Schmeichel). Simdi gelelim Arikan'a. Dunyada CL macinda kaleci rotasyonu yapan iki manyak var; biri Ferguson (bu mactan bahsetmiyorum. Van der Sar sakatti) digeri Denizli (bu mactan bahsediyorum). Liverpool deplasmanindan iki sezon sonra hala top tokatlamayi ogrenemediysen siyuleytir eligeytir Arikan kardesim.

sampi dedi ki...

@ othello

Nani'nin sutundan bahsediyorsan bence refleksle o kadar cikarilabilir top. Ceza alani icinden sert sut, tutacak hali yoktu. Orada hata ceza alanina giren ekstra orta saha oyuncusunu takip etmemektir.

Ayriyeten kaleciye her gol yediginde taraftar dahil herkes saydirirsa bunu kaldiracak mental kuvvete sahip toplam 3 kaleci falan vardir, bir tanesi Runje olmak uzere. Hakan'in Carrick'in sutunu yumruklamak yerine tutacak kadar ozguveni varsa bunun ustune birseyler konulabilir.

Rustu yabanci pasaportuna ragmen kaleyi alabilirdi Valdes'in cucuk oldugu yaslarda. Ama her firsat verildiginde yumurtladi. Ayagindan top kacirarak gol yedirdi falan. Tahta ayakli kalecinin 11 kisi hucum eden Barca'da yeri yok. Valdes cizgide kabiz bile olsa onundeki Puyol'a pas cikarabiliyor.

Neyse, ozetlemeye calisirsak tercihim genc kaleci + veteran yedektir. Ideali Parma'daki Frey + Taffarel formati benim kafamda.

Othello dedi ki...

@sampi:
Avrupa'da buyugum diyen neredeyse her takimin uyguladigi formuldur zaten o.

Hakan meselesinde ise katilmiyorum. 1) Herif 27 yasina geldi. Gelismez artik. Maksimum Bursa, Kayseri, Trabzon ayari bir kaleci.

2) Sut dedigin 1 cm'den bile cekilmis olursa olsun ceza sahasinin ortasina tokatlanmamali. Hep de Hakan'a mi denk geliyor yahu bu iceri tokatlanan sutlar.

ramram dedi ki...

http://www.uefa.com/footballeurope/news/kind=2/newsid=892064.html adresindeki yazı

Fan power
So just how loud was the Inönü Stadium in Istanbul on Tuesday? The noise generated by Beşiktaş JK fans has been recorded at 132 decibels, the equivalent to a plane at take off, and Manchester United FC goalkeeper Ben Foster was certainly blown away by the experience. "It was deafening. There was a point in the second half when I couldn't hear myself think, it was that loud," he said after United's 1-0 win. Paul Scholes's 76th-minute goal, though, quickly silenced the crowd. "We knew what to expect," the United veteran said. "We've been to Turkey a few times now."