Genel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Genel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Eylül 2009

House MD Season 6




Bircok diziyle beraber, kisisel favorum House MD'nin yeni sezonu da bu hafta basladi. 2-3 sezon icinde havasi kacmayan, ve ilk gunku havasini koruyabilen ender dizilerden bir tanesi House ve 6. sezon da futbol tabiriyle firtina gibi basladi. Yukaridaki resimler 2 saatlik ilk bolumden.

Turkiye'de yayin durumu nedir tam olarak bilemiyorum ancak her bolumu, burada yayinlandiktan 8 gun sonra Fox'un internet sitesinden izlemek mumkun:

7 Eylül 2009

Amerika'da Isci Bayrami

Her sene Eylul Ayi'nin ilk Pazartesi gunu Amerika'da Isci Bayrami sebebiyle resmi tatil. Dun aksam yillarin solcusu dedeme anlatmaya calistim ama kendisini bir turlu ikna edemedim. "Kapitalist Amerika'da Isci Bayrami'nin isi ne oglum?" dedi en son. 

Cok derin bir mevzu aslinda, ancak gerek isci sendikalarinin gucu, gerek iscilere saglanan calisma sartlari bakimindan Kapitalist Amerika'daki sistemin dusunulenden cok daha sosyalist oldugunu rahatlikla soyleyebilirim. "Yigidi oldur ama hakkini yeme" deriz ya, iste o yuzden bir kenara yazmis olalim. 

25 Temmuz 2009

Aston Villa, Acorns, ve Randy Lerner

Aston Villa'nin yeni sezonda giyecegi ic saha formalari gectigimiz gunlerde tanitildi. Gectigimiz yila oranla peki bir degisiklik yapmamislar ve klasik tarzlarini surdurmusler. Asil yenilenen ise deplasman formasi olmus.


Bence iki tasarim da gayet sade ve basarili. Ancak forma tasarimlarindan ziyade, bu vesileyle Aston Villa'nin yasam suresi kisitli cocuklara ve acili ailelerine yardim amaciyla kurulmus bir vakif olan Acorns'a verdigi destegin surdugunu gormek sevindirici. Gectigimiz sezonun basindan beri Aston Villa formasinda bir mesrubat, GSM, petrol, ya da yazilim sirketinin reklami yerine herhangi bir ucret talep etmeden, Acorns'un logosunu tasiyor. Barcelona'nin UNICEF ile giristigi ortakligin bir benzeri yani. Ayni UNICEF gibi cok hayirli bir yola bas koymus Acorns; tibben yapilabilecek seyler bittiginde, artik gun saymakta olan kucuk cocuklari bir araya getirip hayatlarinin son gunlerini huzurla ve gulumseyerek gecirmelerini saglamaya calisiyorlar. Ayni zamanda maddi-manevi her turlu destege ihtiyaci olan ailelere yardimci oluyor, acilarini paylasiyorlar. Gercekten cok onemli bir gorev ustlenmis olan bu vakif hakkinda daha fazla bilgiye buradan ulasabilirsiniz. 

Artik herseyin parayla olculdugu, her degerin basina $ ya da € isaretinin kondugu gunumuz futbolunda Aston Villa'nin yaptigi is hem cok anlamli hem de cok dusundurucu. Insan sormadan edemiyor "Bir yabanci fazla alacagimiza, LOSEV'e CATOM'a ya da baska bir hayir kurumuna yardimda bulunsak ne kazanir, ne kaybederiz?" diye.

Iste Aston Villa'da bu isin altina imza atan kulubun Amerika'li sahibi Randy Lerner. Zengin isadami Villa'nin 60%'ini 2006'da £60M'a almisti. O tarihten bu yana her hareketiyle, kendisi gibi Ingiltere'den kulup satin almis olan diger zenginlerden cok ama cok farkli oldugunu ispat ediyor Amerikali. Aston Villa sevgisi de universite yillarinda Ingiltere'de gecirdigi bir seneden miras kalmis kendisine. Mutevazi demecleri, dengeli yonetimi, hayir kuruluslarina verdigi destek, ve goz onunde olmaktan kacinan kisiligiyle gercekten farkli bir kulup sahibi Lerner. Bu anlamda -Arap Seyhleri, Sovyetler'in dagilmasiyla ortaya cikmis petrol/dogal gaz zenginleri, satin aldiklari kulube yatirim gozuyle bakan Amerika'li milyarderler dusunuldugunde- turunun tek ornegi oldugu soylenebilir.

Burada da daha once deginmistik, Aston Villa zaten Martin O'Neill yonetiminde cok dogru isler yapan bir takim. Baslarinda da boyle bir yonetim olunca herseyi kazansinlar istiyor insan. Umarim Gareth Barry ve Martin Laursen'in eksikliklerini telafi edip biraktiklari yerden devam edebilirler. Bence herseyi hak ediyorlar cunku.

28 Haziran 2009

Hattrick - www.hattrick.org


Dunya capinda 945,000 Turkiye'de de 27,600 kisi tarafindan oynanan bir online futbol menajerlik oyunu Hattrick. Son derece iyi dusunulmus ve yillar boyunca yapilan ufak rotuslarla mukkemellestirilmis bir simulasyon. Ayrica bedava.


Hattrick'te kulubun herseyi - baskan, futbol sube sorumlusu, teknik direktor, altyapi koordinatoru, oyuncu izleme ekibi, basin sozcusu ve daha niceleri - sizsiniz. Rakipleriniz de sizin gibi kanli canli kullanicilar. Amaciniz alt liglerden aldiginiz takimi buyutup gelirstirerek ust liglere tasimak ve sonunda Super Lig ya da Turkiye Kupasi'ni kazanmak icin mucadele etmek. Para kazanmak icin bunyenizdeki genc oyunculari yetistirip onlari daha zengin takimlara satmaniz ve stadyumunuzu buyutup taraftar toplamaniz lazim. Tabii bunun disinda harcamalarinizi kontrol altinda tutmali ve oyuncularinizi dusuk fiyata alip daha pahaliya satabilmelisiniz. Stadyumu doldurabilmek ve ust liglere cikip sponsorlardan daha cok kazanc elde edebilmek icin maclarinizi kazanmaniz ve bunun icin de oyunun teknik/taktik kisminda rakibinizden daha basarili olmaniz lazim. Oyunda ilerledikce A Milli Takim, U20 Milli Takimi, Sampiyonlar Ligi gibi daha ust duzey turnuvalar da cikiyor karsiniza.

Hatiri sayilir bir suredir oynadigim Hattrick'te bugune kadar beni en cok sasirtan sey, oyunun gelistiricilerinin Hattrick Dunyasi'nin ekonomik dengelerini inceleyebilmek icin gercek ekonomistlerden olusan bir ekip kullaniyor olmalariydi. Yani siradan bir kullaniciya yansiyandan cok daha fazlasi perde arkasinda gerceklesiyor ve dedigim gibi, cok ozenilerek hazirlanmis bir oyun oldugundan emin olabilirsiniz.

90'larin ikinci yarisindan itibaren evine bilgisayar girmis her Turk genci Championship Manager serisiyle bir sekilde tanismistir. Eger CM hayranlarindansaniz Hattrick'i de denemenizi tavsiye ederim. Eger oyuncularin gercek isimler olmamalarini cok sorun etmeyecekseniz Hattrick'ten buyuk keyif alacaginiza eminim. Ozellikle de arkadas grubunuzla beraber ayni donemde oynamaya baslarsaniz guzel girgir muhabbet cikar buradan.



Daha detayli bilgi icin: http://www.hattrick.org/



1 Mayıs 2009

Resimsiz Post

Hayatta herkesten birsey ogrenilebilir. Amerikali tatli su solcularindan bile. Onun icin kufretmemenizi rica ederek New York Times'in beles kose yazilari adresini veriyorum:

http://topics.nytimes.com/top/opinion/editorialsandoped/oped/columnists/index.html

Adreste sektirmeden takip ettigim iki taninmis yazar var. Ilki 2008'de Nobel Ekonomi Odulu'nu kazanan Paul Krugman. Kendisi Bush'lu yillarda iyice azan asiri harcama ve butce acikli ekonomiyi elestiren, ekonomik anlayisinda cevre ve surdurulebilirlige yer veren bir apaci. Lafi dolandirmadan dusunduklerini basit bir sekilde anlatiyor. Son yazisi CO2 gazinin fiyatlandirilmasinin getiri ve goturulerine dair. Eger cevreyi kirletmenin bir maliyeti olursa, piyasanin en verimliyi odullendireceginden mutevellit, karli sirketlerin de facto cevreci olmak zorunda olacagini iddia ediyor. Cok da yalan degil gibi, cunku buna benzer uygulamalar Izlanda'da balikcilik kotalarinin fiyatlandirilip en iyi balikcilarin en cok balik tutmasini saglamistir. Gerci sonra ancak 15 senede balikcilikta ustalasabilen Apacisson'lar 6 ay alim satim yapinca kendilerini bankaci sanmis, spekulatif hareketlerle ulkeyi batirmistir ama olsun.

Linkte ulasilabilecek obur okunasi yazar da Pulitzer odullu olmasindan dolayi unlenen Thomas Friedman. Globalizasyonla ilgili kitaplari bulunan, son zamanlarda cevrecilige el atan, Hincal Uluc tipi HBB (Deniz Gokce'nin Hincal'a taktigi lakaptir Her Boku Bilir anlaminda) modunda biri olsa da onun kadar itici degil. Kosta Rika'da uygulanan cevre politikalarindan bahsettigi yazisini ozellikle begendim (http://www.nytimes.com/2009/04/12/opinion/12friedman.html). Tabii guzellik ulkesi Kosta Rika'da Enerji, Cevre, Maden ve Su bakanliklari ayni cati altinda toplanmis, boylelikle cikarlarin catistigi merciler birlestirilerek butun denklemlerin hesaba katilarak optimizasyon yapilmasi ongorulmus. 1985'te enerji ihtiyacinin %50'si fosil yakitlar karsilarken, bu oran yenilenebilir enerjiye yapilan yatirimlarla %5'e dusurulmus.

Eger bunlar acmadiysa ekonomi aleminin Ahmet Cakar'i, felaket senaristi, Dr Doom adiyla bilinen Peter Schiff'i tavsiye ediyorum: http://www.safehaven.com/archive-162.htm. Kendisi 2008 krizini carsambadan bilerek buyuk sukse yapmistir. Amerikan ekonomisinin asiri harcamayla ve ucuz borcla sisen bir balon oldugunu cok onceden tespit etmis, altin ve dolar harici dovizleri tavsiye etmistir. Obama'nin piyasaya cok karistigini iddia etmektedir. Ona gore bu kadar Keynesyen mudehalenin sonu hayra alamet degildir. Biriktirmeden, borclanarak harcama yapmak eninde sonunda borclunun da alacaklinin da elinde patlayacaktir. Asagida okunasi bir alinti var nitekim:

" We do not need, nor should we attempt, to replace lost demand. As Obama himself pointed out in the same speech, Americans have been borrowing and spending too much money. These actions created artificial demand, underpinned by the illusion of real wealth in overvalued stock and real estate markets. Given his intelligence and rhetorical training, it is hard to fathom how President Obama cannot notice the inherent contradiction in his argument.

While Obama commended millions of American families for making the hard choices to reduce spending, pay down debt and replenish savings, he later outlined the government's intention to spend every American household deeper into debt, thereby undermining all the good that personal austerity would have otherwise produced.

Obama also made the clear-eyed observation that the foundation of our economy was unsound and that a sturdier one needed to be laid. To do this, he even asserted that we need to import less and export more. This has been one of my fundamental points. Our economy is unsound precisely because it is built on a foundation of consumer debt. Instead of spending for today, we need to invest for tomorrow. However, we cannot save more unless we spend less. Production requires capital, which only comes into existence when resources are not consumed." - Peter Schiff, 4/17/2009


Peter Schiff was right:

27 Mart 2009

Tottenham Hotspur'un Yeni Evi


Northumberland Development Project - Evet projenin adi bu. Insanin meslegi Insaat Muhendisligi, en onemli hobisi de futbol oldugu zaman stadyumlara ayri bir ilgisi oluyor haliyle. Tottenham Hotspur da Everton ve Liverpool gibi icinde bulundugumuz global krizden once yeni stadyum icin heveslenip daha sonra da finansman problemleri sebebiyle projeyi askiya alanlardandi. Ancak, bugun Guardian'da okudugum bir habere gore 60,000 kisilik yeni evlerinin insaatini yeniden gozden geciriyorlarmis.

Finans Direktorlerinin aciklamasina gore cimento ve celik fiyatlarindaki global dusus sonucunda 300 Milyon Paund civarinda hesap ettikleri insaat masraflarinda 40 Milyon Paund'luk bir azalma ongoruyorlar. Haberde yer almasa da eminim ki insaat sektorundeki genel kuculmenin ve bu sebeple dusen kar marjlarinin da bunda buyuk etkisi vardir. Anladigim kadariyla yerel yonetimden de "bolgeye hareketlilik kazandirma" adi altinda ciddi bir yardim alacaklar. Boylesi donemlerde ekonomiyi canlandirmak icin devlet harcamalarinin da arttigi goz onunde bulundurulunca dusunulenin ve korkulanin aksine bu tarz bir projeye baslamak icin iyi bir firsat yakaladigini dusunuyorum Tottenham'in. Sahip oldugu prestij sayesinde her daim disaridan sicak para girisinin bir sekilde saglandigi bir sektor olan futbol (Arap Seyhleri - Manchester City, Rus Petrol Milyarderleri - Chelsea, Ispanyol Hukumeti - Real Madrid, Nato Muteahitleri - Fenerbahce, Tupcu - Besiktas vs.); bu tarz ciddi ekonomik krizlerden dahi diger marketlere nazaran cok daha az etkileniyor. Zaten bu yuzden Ocak ayi transfer doneminde bonservis ucretlerinde ciddi bir dusus, piyasada herhangi bir durgunluk gozlemlemedik mesela.

Tottenham'in da bahsi gecen Ocak ayinda harcadigi paraya bakildiginda da (Robbie Keane, Jermaine Defoe, Wilson Palacios, Pascal Chimbonda yaklasik 40 Milyon Paund'a mal oldu) maddi olarak zor durumda olduklarini soylemek cok mumkun degil ayrica. Eger yeni stadlarini insa etmeye gercekten kararlilarsa, dislerini sikip Arsenal gibi 1-2 sezon fazla transfer yapmadan ellerindeki genc ve potansiyeli yuksek kadroyla devam edip, gereken parayi Premier League yayin gelirlerinden uc asagi bes yukari cikarabilirler kanimca. Ayrica Tottenham gibi bir Londra takiminin bu tarz heyecan verici bir proje icin sponsor bulmakta zorluk cekmeyecegini de belirteyim.

Bu arada projenin konsept cizimlerine bakarken dikkatimi cekti. Yeni stada kademeli gecis planlari, Besiktas'in Yeni Inonu Stadi projesi icin de uygulanabilir belki. Arazi bu kadar elverisli olmasa da yeni acik arkasindaki bolge uygun olabilir. Tabi mumkunse bu yonetim yapmasi o insaati - yine yuzlerine gozlerine bulastirirlar buyuk ihtimalle.


Projenin basladigi ilk sezon, maclar White Heart Lane'de oynanirken yeni tribunlerin 75%'i insa edilecek.


Ilk sezonun sonunda iki stad arasinda kalan kale arkasi tribunler yikilip, yeni stadin cimleri yerlestirilecek. Bu noktadan sonra yeni sezonla beraber takim yeni sahasinda mac oynamaya baslayacak. Yeni stadin 75%'lik kismi White Heart Lane'den buyuk olugu icin bir hasilat kaybi da soz konusu degil.


2. sezonda takim maclarini yeni stadinda oynarken White Heart Lane'in yikimi tamamlanacak.


Geri kalan 25%'lik bolumun de tamamlanmasiyla Tottenham maclarini yeni evinde, tam kapasiteyle oynamaya baslayacak.