Rengimiz Belli Olsun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Rengimiz Belli Olsun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Ağustos 2009

Rengimiz Belli Olsun - Premier League 2009-10

Bundesliga ve Lige 1 ile basladigimiz mini seriye Premier League ile devam ediyoruz. Ikimizin de Avrupa'da en yakindan takip ettigi lig olmasi acisinda EPL'in yeri bizim blog icin ayri.

Yeni sezon gectigimiz 2-3 seneye gore cok daha cekismeli gececege benziyor. Kadrosundan iki cok onemli fire vermis olan Manchester, oturmus kadrosuna ragmen iki senede 5. teknik direktoruyle calisiyor olmanin zorluklarini yasayacak olan Chelsea, Xabi Alonso'nun kaybiyla zayiflayan Liverpool, ve Arsene Wenger'in her gecen gun daha cok tecrube kazanan ama ayni zamanda her sene kadrosundan onemli birkac ismi yitirmesine alistigimiz Arsenal'i gercekten biz futbol sevdalilarina ozel bir sezon yasatabilirler. Peki biz kimleri destekliyoruz? Cevabi asagida..

Redman - Everton

Blogu iyi kotu takip edenler, ikimizin de arka planda Everton'i destekledigini biliyorlardir. David Moyes'in Maviler'i ligin geri kalanina kiyasla cok daha kisitli imkanlarla, ince elenip sik dokunarak kurulmus cok ozel bir ekip gercekten. Ama yeni sezona, gectigimiz sene gibi, yine sorunlu basladilar. Yapilan eklemeler kisitli. Manchester City'den Jo bir seneligine daha kiralandi, Valencia'li Ever Banega'nin da yine kiralanmasi icin son rotuslar yapiliyor. Lokomotiv'den £9M karsiliginda gelen Diniyar Biyaletdinov hakkinda cok net bilgi sahibi degilim. Oynadigi pozisyon itibariyle isabetli bir tercih oldugunu soyleyebilirim ama. Moyes'e Pienaar'i gerektigi zaman ortaya ya da saga kaydirma sansi taniyacak olmasi avantaj. Bunun disinda Amerika'nin alt liglerinden "ya tutarsa?" denerek kadroya katilmis iki isim var - tamamen kapali kutular. Joleon Lescott'un neredeyse bir aydir devam eden transfer bilmecesi de gectigimiz gun cozuldu sonunda. Moyes ligin en iyi savunmacilarindan birisi olan Lescott'i kaybetmeyi kabullendi ve ozellikle Everton gibi maddi olanaklari sinirli bir takim icin hic de yabana atilmayacak bir miktar -£24M- karsiliginda yildiz oyuncusunu Manchester City'e satti. Everton'in bu transfer oncesi yeni oyuncular icin ayirdigi butcenin £12M oldugunu ve bugun takimin iskeletini olusturan Howard, Jagielka, Arteta, Cahill, ve Yakubu beslisinin toplam maliyetinin £24M'un altinda oldugunu not edeyim. Tek sorun ise transfer doneminin sonuna gelinmis olunmasi. Bu sezonun nasil gelisecegini biraz da Moyes'in eline gecen bu sicak parayi nasil harcayacagi belirleyecek.

Sezon Everton adina sikintili baslamis olsa da bu takima sakatliklari suren Jagielka, Arteta, ve Yakubu gibi 3 cok onemli ismin eklenecegini unutmamak lazim. Rodwell ve Gosling gibi iki cok onemli genc oyuncunun da artacak rolleri dusunuldugunde gelecege umutla bakmak icin yeterli sebep olduguna inaniyorum. Ozellikle yukaridaki resimde gectigimiz hafta Sigma Olomouc'a attigi mukemmel golun arkadan cekimini gordugunuz Jack Rodwell'in 2-3 sene icinde Ingiltere'nin en onemli yildizlarindan bir tanesine donusmesi kimseyi sasirtmamali. Bunlari soylerken en onemli guvencem de Ada'da jenerasyonunun en parlak teknik direktoru olarak gosterilen David Moyes'in varligi. Iskocyali onceki senelerde yaptigi gibi, yine bir yolunu bulup eksikleri giderecek, Everton'a artik kendileriyle ozdeslestirdigimiz sert, savunmasi saglam, oyuncularin her mac 110%'larini sahaya koyduklari futbolu oynatacaktir. Bence Maviler icin ideal hedef ligi ilk 6'da bitirip kupalarin en az bir tanesinde onemli miktarda yol kat etmek olmali. Keza Manchester City ve Tottenham'in yaptiklari atilimdan sonra ilk 4'e girmelerinin cok da mumkun oldugunu dusunmuyorum.

Ama bizim icin fark etmez, Everton gonullerde sampi ne de olsa. 

Sampi - Arsenal

Kurban oldugum Arsene Wenger kendi takimini tutsa onu bile desteklerim. Yemeden icmeden kesip stad yaptiklari gibi surekli cari fazla vererek hala buyuklukten odun vermemelerine hayranim. Besiktas'in gelecegini ipotek ederek cifte kupa kazanmasindansa Arsenal gibi gelismeye acik 4. olmayi tercih ederim.

Arsenal gecen sene sakatliklar nedeniyle potansiyelini ortaya koyamadi. Su anda moda dizilis 4-3-3'e donme surecindeler. Son zamanlarda yaptiklari en pahali transfer coklayici forvet Arshavin'le delicilik ve hiz kazandilar. Ileri ucta Van Persie'nin yeri garanti. Surekliligi yok, rakip stoperleri dove dove kalenin icine sokmaz, ama cok ters hareketlerle bel suyu alir kendisi. Obur coklayici icin oldukca cesitli alternatifler var. Ornegin Eduardo bitirici, Walcott sprinter ve top surucu, Bendtner ise hava topu indirici. Everton'i sanslariyla beraber dagittiklari macta sag kanatta sandel hedefi tipinde bir forvet oynatmalari ilginc bir ayrintiydi. Benzerini David Moyes Fellaini'yi orta sahada oynatarak yapiyor. Bolgelerine ait olmayan fizikleriyle bu tip oyuncular (tabii top teknikleri yeterliyse) farklilik yaratabiliyor. Hatta bu akimdan esinlenip Batuhan'in forvet arkasi olarak devsirilmesini bile onermistim.

Neyse, Arsenal'e geri donelim. En zayif halka cok net bir sekilde kaleci. Ne zaman yumurtlayacagi belli degil. Onunde yeni transfer Vermaelen ve kaptanligi alinan Gallas oynuyor. Topu baktigi yere atabilen, nispeten cabuk oyuncular. Vidic veya Hyppia tarzi Tarzan'la duvar arasinda gidip gelen fizikleri yok ama kirilgan degiller. Beklerin depar ozelligi ve hucum katkisi Big 4'un diger elemanlariyla asik atacak durumda. Orta sahada Alex Song'un direnciyle Fabregas/Denilson'un yumusak bilekleri yeteri kadar sertlik saglayabilecek mi emin degilim, ama top kapildiginda kontraya cok cabuk cikilacagindan suphem yok. Arsenal'in biraz daha dirayetli olmasi gerektigini dusundugum tek konu yildizlasan oyuncularini kalmalari icin ikna edememeleri. Henry'yi anlayabiliyorum bebeleri beklemek istemedi, ama Adebayor'un beraber buyudugu yoldaslarini satmasini yadirgadim. Hedefleri dogrultusunda Adebayor'un bir sekilde (belki gonlu alinarak, belki kaptanlik verilerek, belki takimdaki en fazla kazanan oyuncu yaparak) tutulmasi taraftariydim. 20 kusur m papel kazandilar ama ustunde 30 m'luk emekleri vardir.

Ingiltere'de begendigim formatta yapilanan cok takim var aslinda. Ancak Arsenal'i ozellikle secisimin nedeni Liverpool'un sampiyonlugu satarcasina Xabi Alonso'ya yol vermesi ve Man Utd'in isin tadini kacirmasi. Chelsea'ye ise sahibinin karsiligi olmayan paralari nedeniyle bir antipatim var. Cok laf yalansiz, cok para haramsiz olmaz diye laf vardir. Bosuna soylenmemistir. TSYD kupasi seklinde gecen EPL'de model alinmasini istedigim pilot takim Arsenal oldugundan destekliyorum kendilerini. Buyuk ihtimalle ilk 10 hafta muthis baslayip sonra kadro darligindan cokerler ama olsun, gittigi yere kadar artik...

Begendigim formatta takim demisken biraz acmak lazim sanirim. Ornegin Wigan ve Stoke City gures takimlari farkindalar ki Joga Bonito'yu oturtana kadar ya kume duserler, ya da oturtma surecinde parlayan yildizlari kacar. Bu durumda 11 tane ortalama forma ebadi XXL olan azmani sahaya kafa derisi yuzmeye cikarmak ligde kalmanin, dolayisiyla EPL pastasindan bir parca koparmanin en kolay yolu. Yuksek konsantrasyonla topun arkasina gecip hormonlu forvetlerle kontratak yapmak, duran toplarda ceza sahasina dolusmak en mantiklisi. TSL'deki Anadolu takimlari da bu yone dogru kaymaya basladi zaten. Ornegin Ziya Dogan'in Ayman'i kaptan yaptigi takimi, Sivas'in gecen seneki direncli hali, Genclerbirligi'nin yeni sablonu bu yontemi kullanmaktalar. Futbolun icine ediyorlar ama sahip olduklari kaynaklari en efektif kullanmanin yolu budur. Aston Villa ve Everton gibi hocalariyla uzun sure calisan, istikrarli ve ustune koyarak ilerleyen takimlara saygim sonsuzdur. Ancak AV Barry'yi, Everton da Lescott'u satarak (ki ederleri veya daha fazlasina gittiler) erezyona ugradilar. Ozellikle Barry'nin satilmasi kanaatimce cok anlamsizdi, cunku onun takimda olmasi 4.'luk ile 5.'lik arasindaki farki yaratabilirdi. O zaman bonservis bedelini CL parasiyla cikarabilirdi.

Neticede Alex Ferguson hoca, Drogba forvet degil. Kolumu kesseler akyuvar ve alyuvar akar, o kadar Arsenal'liyim bu sene.

13 Ağustos 2009

Rengimiz Belli Olsun - Ligue 1 2009-10

Gecen gun biraktigimiz yerden devam edelim. Bundesliga ile beraber gectigimiz hafta baslayan diger onemli Avrupa ligi de Fransa'dan Ligue 1. Gectigimiz sezon Lyon'un 7 senelik saltanatinin yikilmasindan sonra yine cekismeli bir sezon bizi bekliyor.

Redman - Bordeaux

Fransa'da uzun yillardan beri Lyon'u desteklerdim aslinda. Ancak, benim son derece takdir ettigim Fransa Ligi'nden gencleri ucuza alip, parlattiktan sonra Avrupa'nin buyuklerine pahaliya satan, bu sirada da basa guresmeye devam eden Lyon, zamanla bu karakterinden uzaklasti ve transfer piyasasinda alici bir takima donustu. Bu duruma Lyon-Lille iliskisi ozelinde bir baska postta deginmistik zaten.



2 sezondur Laurent Blanc'in calistirdigi Bordeaux'yu begenerek takip ediyorum. Bordeaux, Ahmet Cakar'in Dugarry'e yaptigi muthis asistle Milan'i eleyip UEFA Kupasi'nda final oynadigi gunden beri sempati duydugum bir takimdir. Zidane'li, Lizarazu'lu, Dugarry'li o kadro da zaten Fransa'daki 1998 Dunya Kupasi ve daha sonra Belcika-Hollanda ortak yapimi 2000 Avrupa Sampiyonasi'ni kazanan Fransiz Milli Takimi'nin temelini olusturmustur. O mukemmel sezondan sonra uzun bir cokus donemine girmislerdi. Fakat son 2-3 senedir gercekten dogru isler yapiyorlar. Alou Diarra, Fernando Cavenaghi, ve son olarak Yoann Gourcuff gibi cok basarili transferlere imza attilar ve duzgun bir yapilanmayla gectigimiz sezon Lyon'un saltanatini yikmayi basardilar. Mutevazi butceyle kazandiklari bu basari gercekten saygiyi hak ediyor.


Futbolculugunda cok buyuk hayrani oldugum Laurent Blanc'in basarili bir teknik direktor olmasini bekliyordum zaten. Sahada yetenekten ziyade aklini kullanarak oynayan ve futbolculuk kariyerinde cok gezip herseyi tecrube etmis isimler her daim benim gozumde ideal adaylardir teknik direktorluk mevzu bahis oldgunda. Blanc da bu konuda parmakla gosterilebilecek mukemmel bir ornek teskil ediyor su ana kadar. Kulubune gosterdigi baglilik da hosuma giden bir baska durum. Bu yaz cok rahatlikla, daha fazla para kazanacagi, emrine daha buyuk butcelerin sunulacagi bir takima gidebilirdi. O ise ince eleyip sik dokuyarak buyuttugu takiminin basinda kalmayi tercih etti. Blanc'in adi gelecekte Manchester United'in basina gecebilecek isimler arasinda geciyor ve bence kendisi bu buyuk ovgunun her gramini hak ediyor.

Bu sezon takimdan ayrilan isimler Marsilya'nin Servet'e tercih ettigi Senegal'li stoper Diawara ve Alex Ferguson'in yeteneklerine vuruldugu Obertan. Bunun karsiliginda Toulouse'dan ligin en iyi kalecilerinden biri olan Carrasso'yu transfer edip Gourcuff'un sozlesmesindeki opsiyonu kullanarak bonservisini aldilar. Yetenekli Fas'li forvet Marouane Camakh'in takimda kalip kalmayacagi ise henuz belli degil. Bu sezon da takimda kalabilir. Ancak simdiden, Blanc-Gourcuff-Diarra-Camakh dortlusunden herhangi birini 2010 basinda da Bordeaux formasi ile gorursek oldukca sasiracagimi soyleyebilirim.

Yine de bu sezon kolumu kesseniz Bordo(!) akar. Sampiyon Bordeaux, zenginler kumeye.

Sampi - Marseille

10 sene once kafasina esenin sampiyon oldugu ligin tadi Lyon'un ibret alinasi projesiyle kacmisti. Al-parlat-sat modeliyle hem kasalarini hem muzelerini doldurmuslardi. Gecen sene ligi 3 takimin domine etmesiyle TSYD formatina dondu. Monaco ve PSG'nin belini bir turlu dogrultamamasindan mutevellit 2010'da degisiklik olmaz, CL oynayan takimlar kapisir. Gonlum ise Marseille'den yana.


Sampiyon Kulupler Kupasi'ni da alsa, orta sirada hedefsiz de kalsa tribunu her zaman sen ve heyecanli bir kere. Ustune "adamim" mertebesinde iki kisiye sahipler. Eric Gerets gibi futbol anlayisini begenmedigim, fakat isine olan saygisini ve adamligini cok takdir ettigim bir hocayi kusturmeleri cahilce oldu. Ancak Deschamps secimi bana gore ellerindeki opsiyonlarindan en iyisiydi. Pozisyon bilgisi ust duzey, az adimla cok is yapan oyuncudan iyi hoca olur kanaatindeyim Redman gibi. Blanc'tan eksigi gozluk takmamasidir. Orneklerle kanitlandigi gibi gozluk takan hoca (Domenech) capina bakilmaksizin takmayandan daha basirilidir (Hagi). Hincal Uluc gibi sacma fakat ikna edici savimi ortaya koyduguma gore diger elemana gecebilirim.


Bizim Edouard takimin arkasini toplar, pas dagitir. BJK'ya gelmesi bir lutuf olan sahsiyeti ne tribunler ne de basin anladi. Sanli Kaptan basta olmak uzere hatiri sayilir kufur edeni vardir. Keske simdi yaninda iki Almanla oynadigini gorseydik. Topla oynamada en az %5 fark yaratacagini dusunuyorum o 3'lunun. 30 kusur yasinda Turkiye liginden ayrilirken basamak atlayan az insan vardir.

Droit Au But, birinci kim bilmiyorum.

10 Ağustos 2009

Rengimiz Belli Olsun - Bundesliga 2009-10

Bizim icin Avrupa furbolunu takip etmenin belki de en buyuk keyfi mucadele eden takimlarla aramizda pek bir gonul bagi olmadigi icin, renklere bakmadan, dogru isler yapan takimlari destekleyebiliyor olusumuz. Aklimizda bununla yeni sezonun icin ufak bir yazi dizisi hazirlayalim dedik. Avrupa’da onemli ligler basladikca, bu sene icin hangi takimi destekledigimizi buradan sebepleriyle beraber sizlerle paylasacagiz. Bu yazilar “Ingiltere Ligi’nde bilmem kim sampiyon olur, cunku…” formatinda olmayacak. Bundan ziyade gonlumuzden gecen, arka planda destekledigimiz takimlar hakkinda ufak tefek seyler yazip, deyim yerindeyse rengimizi belli edecegiz.

Bu hafta Turkcell Super Lig ile beraber iki onemli lig daha – Bundesliga ve Ligue 1 – start aldi. Bir lig/bir yazi parolasiyla ilk postu Bundesliga’ya ayiriyoruz…

Redman – Hoffenheim

Almanya’da Bayern Munih’in karsisinda en saglam kim duracaksa onu tutmusumdur seneler boyunca. Keza Bavyeralilar’in ikinci yarinin basinda kopup gittigi hicbir Bundesliga bana keyif vermemistir. Bu anlamda gectigimiz sezon Wolfsburg’un basardigi isi cok takdir ediyorum. Basarinin arkasindaki beyin olan Felix Magath’i Schalke’ye kaptirmis olmalarina ragmen. hem Dzeko-Grafite-Misimovic uclusunu korumus olmalari, hem de Armin Veh gibi, Magath’in gecen sezon Wolfsburg ile basarmis oldugu isi bundan 3 sezon once imkanlari cok daha dar olan Stuttgart ile basarmis olan, onemli bir ismi goreve getirmis olmalari sebebiyle bu sene de cok can yakacaklar. Keza Olic’i kaybetmis olmalarina ragmen iyi transferlere imza atan (Elia, Berg, Ze Roberto, Rozenhal) Hamburg’un da iyi isler yapacagini dusunuyorum. Magath faktoruyle bundan onceki sezonlarda hep beklentilerin altinda kalmis olan Schalke de bir baska sampiyonluk adayi. Ancak tum bu isimler arasindan benim gonlumu celmis olan takim Hoffenheim. Daha once bu satirlardan Hoffenheim Projesi’ne deginmistik. Gercekten cok heyecan verici, genc, dinamik, tas gibi bir takim Mavi-Beyazlilar. Hem sahaya koyduklari futbol hosuma gidiyor hem de bu utopik projenin basarili oldugunu gormek istiyorum. Aslinda sadece gecen sezon 18 golle rekora giderken devre arasinda sanssiz bir sakatlikla sezonu kapatmak zorunda kalan Ibisevic icin bile desteklenir bence Hoffenheim. Sezona Simunic gibi onemli bir transferle basliyorlar. Bir yas daha olgun olan takima eklenen Hirvat oyuncu, gectigimiz sezon elege donen takim savunmasini toparlayacaktir diye dusunuyorum. Simunic’in yani sira, Bundesliga’ya dondukten sonra ilk tam sezonunu gecirecek olan Timo Hildebrand da Dunya Kupasi motivasyonuyla basarili bir sezon gecirirse Hoffenheim’in oyunu baska bir boyut kazanacaktir.
Ibisevic disinda Demba Ba, Chinedu Obasi, Carlos Eduardo, ve Andreas Beck dikkat edilmesi gereken diger isimler.

Sampi – Wolfsburg

Bayern Munih'ten tiksiniyorum. Gelenegine sahip cikan ve yetistirdigi insanlarin kendini gelistirip makam edinmesini saglayan yapilari nedeniyle normal sartlarda takdir etmem gereken bir takim. Ama ne zaman alttan isik veren, "ha oldu, ha olacak" denen takim gelirse cimbizla yildizlarini cekip icini bosaltiyorlar. Ballack – Ze Roberto – Lucio transferleriyle ile CL finalisti Leverkusen'i 2. lige dusurmedikleri kaldi bir tek. Ustelik aldiklari oyunculari cogunlukla belese getiriyorlar. Olic bana gore Avrupa'nin en iyi 5 forvetinden biridir. Hamburg'a attiklari calimi Yusuf Simsek Doga'ya atmamistir.

Yapilanmalariyla bekledigimden cok daha cabuk basariya ulasan Wolfsburg'a saygim sonsuz. Ondan ote, gonlumde de saglam bir yer edindiler. Hayrani oldugum Felix Magath'la 2 sene icinde inanilmaz bir ivmeyle zirveye yerlestiler (Magath'la ilgili Borges'in yazisini tavsiye ediyorum). Felixcan'i Bayern Stuttgart'tan calmisti, aynen Hitzfeld'i Dordtmund'dan caldiklari gibi. Okuduguma gore Magath'in sert antrenmanlari Grafite'yi sezon oncesi kampta bayiltmis. Helal olsun, siyahi bir insani fiziksel eforla sindirmek her babayigidin harci degil. Magath'in omurgasizlik yapip Schalke'nin yolunu tutmasiyla Wolfsburg'a olan sempatim daha da artti. Cunku hoca gitti yandik bittik demek yerine kadrolarini muhafaza edip Bundesliga'da is yapmis ve onu acik Armin Veh'le anlastilar. Bir insan kendi yetistirip meyve vermesini zevkle seyrettigi bir takimi nasil terkeder anlamiyorum (Juande Ramos mesela). Yine de lafim yok Magath'a, bir bildigi vardir. Neticede isci sehri Wolfsburg'un sanayi devi destekli mali yapilanmasi ve planlama basarisiyla daha da ileri gitmesini istiyorum gonulden.

Wolfsburg sampi, birinci kim bilmiyorum.