6 Ağustos 2009

Okunasi Kitaplar - I

En son kitaptan esinlenip blog yazdigimda aylardan Nisan'di, konu ise Ermeni trajedisi. O zamandan beri vaktin bollugu ve muhtelif ucak yolculuklari sayesinde elimden gecen kitaplardan begendiklerimi bir postta toplayim dedim.

Yazi dilinin akiciligi ve konusunun ilgincligi ile John Perkins imzali "Confessions of an Economic Hit Man"dan baslayalim. John yegenimizin sucluluk duygusuyla oturup yazdigi anilariyla orulu uluslarasi ekonomi politikalari ve post-modern emperyalizme dair karisik duygular icerisinde okudugum bir eser. Perkinscan egitimi ve aile baglariyla dolayli olarak Amerikan devleti icin danismanlik yapan bir sirkete kapak attiktan sonra icine dustugu yalan dolan dunyada nasil bir piyon oldugunu anlatiyor. Ekvator, Endonezya, Panama gibi geri sanayilesememis ulkelere gidip enerji tuketimi projeksiyonlarinda bulunup uluslararasi finansorlere tavsiyelerde bulunuyor. Mesela Endonezya'nin kurulacak elektrik santrali, dagitim merkezi ve agi ile onumuzdeki 25 sene nasil cosacaklarina dair rapor yaziyor. Burada baz alinan deger GDP (Gross Domestic Product, GSMH) buyume orani. Rapor ne kadar abartili olursa IMF, Dunya Bankasi gibi kurumlarin borc verme olasiligi o kadar artiyor. Abartili projeksiyon yapmayan elemanlar da kidemlerine ve yeteneklerine bakilmaksizin kovuluyor. Amac gelismekte olan ulkeleri ceviremeyecekleri borc batagina saplatip kreditorlerin kolesi yapmak. Sema kisaca sudur:

1) Danisman pembe gozluklu rapor yazar.
2) IMF/DB ezik ulkeye borc verir.
3) Borc Amerikan insaat ve enerji sirketlerince altyapiya cevrilir. Para batida kalir.
4) Altyapinin getirisi borcun faizine yetmez, ezik ulke kole olur.
5) Kole ulkede ticari ayricaliklar (cogunlukla petrol cikarim/dagitimi) Amerikan (veya genel olarak Batili) sirketlerine peskes cekilir.

Perkins 1. maddede kisisel olarak etkin rol aldigini iddia ediyor, onun yalancisiyim. Yaptigi meslege de "ekonomik tetikcilik" deniyormus. Eger bu donguyu bozmaya kalkan olursa da bu sefer cakallar ulkelerin liderlerini yerel orduya rusvet vererek deviriyor, ya da direk infaz ediyor (Ekvator ve Panama'da supheli ucak kazasinda olen devlet baskanlari gibi).

Yazarimiz Coni'nin diger altini cizdigi konu ise Suudi Arabistan'in para tuzagina dusurulmesindeki oynadigi kucuk rol. Ana hatlariyla '70'lerdeki petrol krizinden sonra ABD ucuz ve kesintisiz petrolu garanti altina almak icin kraliyet ailesine "yuzyilin hizmeti" seklinde teklif getiriyor. Buna gore kraliyet ailesinin korunmasi, ozel guvenlik birimlerinin kurulup egitilmesi ve yarimadanin dis tehlikelere karsi set cekilmesi (Saddam'in Sovyet fuzeleri, kuzenden Sii baskisi vs.) gibi savunma ihtiyaclarini ABD karsilayacaktir. Ilaveten elektrik uretim/dagitimi, deniz suyundan icme suyu elde edilmesi (desalination plant), imar hamleleri ve genel altyapi hizmetleri ABD sirketlerinin gozetiminde yapilacaktir (bu insaatlarda rol alan 2 kisiyi bizzat taniyorum). Suudi Arabistan da buna karsilik olarak petrol uretimi kapasitesi arttiracaktir ve bati sanayisini besleyecektir. Burada bahsi gecen ticaret hacmi trilyon dolarlarla olculdugunden inanilmaz katakulliler gerekmektedir. Coni bir Suudi prensine bayan arkadas ayarladigini bile iddia ediyor mesela. Petrol fiyatlari artarken Suudilerin uretimi arttiran tek ulke olmasi, 11 Eylul'den sonra Bin Ladin'lerin ABD'den ozel ucakla kacirilmasi gibi birbirini kollama durumu sozkonusudur.

Perkins'in bu bariz semayi destekleyici belgeleri de yok degil. ABD'nin baska ulkelerde aldigi isleri genellikle Bechtel ve Halliburton'a vermesi en net ornegi. Bu sirketlerin devletle bagi cok saglam, nitekim Bechtel'in yonetim kurulundan CIA baskani cikabiliyor, veya baba Bush zamaninda savunma bakani olup saftirik oglu zamaninda baskan yardimciligi yapan Dick Cheney Halliburton'in esas oglani olabiliyor. Kreditorlere gelince, yakin zamanda ABD savunma bakanligi yapmis olan Paul Capdusmani Wolfowitz (ki kendisi Irak savasinin mimarlarindan), Dunya Bankasi'na baskan atanmisti. Nufuzunu kullanarak sevgilisini terfi ettirdigi icin kovuldu sonra hatta.

Bahsedilmeye deger diger konu ise resesyon, Iran'da rehin krizi ve politik turbulanstan dolayi yumruk manyagi olan Carter'in sevgi kelebegi kisiliginin de etkisiyle Panama'ya verdigi ozgurlugun Reagan zamaninda ulke baskaninin harcanarak kisitlanmasi. Panama'da petrol yok, ama muthis ticari oneme sahip kanal var. Kanalin insaatina Fransizlar baslayip Amerikalilar bitirdikten sonra ABD ozerk bolge ilan edip Kolombiya'dan bagimsizlik koparmistir. Kanalin isletim haklari Carter zamaninda "Panama Panamalilar'indir" seklinde yerel yonetime gecmis. Yerel yonetim Japonlara kanali genisletin, gelirlerden nemalanirsiniz diyerek yamaninca Reagan Panama baskanini evinden almis.

Benim kitap hakkinda yorumum "her boku yedin simdi mi itiraf ediyorsun, senin temizlemeye calistigin vicdanin hesabini Rustu sorsun" seklinde genel olarak. Bir de guclu olan her zaman altindakini ezmis, samar oglani yapmistir. Emperyalist hamlelerden hoslanmiyorum, ama dogal geliyor. Zamaninda bir arkadasimin deyimiyle "acimasizca gercekci" olmamdan kaynaklaniyor olabilir. Avusturya kralini Osmanli vezirine denk tutan, ele gecirilen halklarin erkek cocuklarindan 5'te 1'ini ganimet diye askere alan bir devletin torunlariyiz sonucta. Yine de zevkle, biraz da dehsetle okunmasi gereken bir kitap diye dusunuyorum. Son iki bolumunde ciliz da olsa "bunlari okuduk ogrendik, simdi ne yapmali?" seklinde tavsiyeler var. Bana kalirsa biraz zayif kalmis, cunku 250 sayfa boyunca sistemin carklarinin durdurulamayacagi ve en populer comaklarin faili mechul cinayetlere kurban gittigi anlatiliyor.


Bati hakimiyetinin damarlarindaki kanla ilgili begendigim bir diger kitap da Michael Klare tarafindan yazilmis "Blood and Oil: The Dangers and Consequences of America's Growing Dependency on Imported Petroleum (American Empire Project). Uzun isminden anlasilacagi gibi fazlasiyla akademik tonda yazilmis (benim universitedeki kitaplarim da "Steel Structures: Behavior and Load and Resistance Factor Design" falandi). Bahsedilen olusum 2. Dunya Savasi'nin kokunu emdigi Amerikan petrol rezervinin surdurulebilir olmamasindan kaynaklanan petrol ithalati ihtiyaci ve bunun politik/ekonomik etkileri olarak ozetlenebilir. Ozellikle Eisenhower askerlikten sivil hayata gecip baskan olunca ivmelenen "Military Industrial Complex" yapilanmasinin itici gucu olarak erisilebilir ve uzun vadeli petrol ihtiyacini ABD'nin kendi icinde karsilamasinin imkani yoktur. Bu nedenle ortadoguya, Nijerya'ya ve Guney Amerika'ya el atilir. Bazen anlasarak ve isteyerek, bazen zorla petrole ulasilir. Fakat parabolik bir sekilde ABD'nin ve genel olarak batinin petrol ihtiyaci artmasina ragmen yerel arz limitine ulasmak uzeredir. Buyumenin muhafaza edilebilmesi icin Suudi Arabistan'da petrol ulasimi altyapisi korunmasindan (limanlar, yollar, boru hatlari) kraliyet ailesinin kulak memelerinin yalanmasina kadar her yol mubahtir. Kitapta cok detayli grafikler var ve yazar genel olarak objektif sayilabilir. Gerektiginde kan emdik, gerektiginde kan akittik cunku ulke petrol uzerine kurulu maalesef gibi bir gorusu var. Perkins gibi Klare de eserinin sonunu ogutlere ayirmis ve Amerikan halkina acogluaclik yapmayin, yazin klimaya kisin kalorifere abanmayin, Walmart'a cips almaya kamyonla gitmeyin tarzi basit ve ozunde marjinal farklar yaratacak onermelerde bulunmus.

Enerji dunyayi donduren bir katalizor, buna lafim yok. Etrafinda bu kadar kavganin donmesini de yine tasvip etmemekle beraber dogal karsiliyorum. Kanimca denetimin birinci sinif oldugu nukleer enerjiden baska fizibil bir yol yok bugunun teknolojisiyle. Nukleer atik probleminin sagladigi yarar karsisinda katlanilabilir oldugunu dusunuyorum. 21. yuzyilda yeterince Alman muhendis uzerinde dusunurse Hidrojen'li otomobil olayin seyrini degistirir gibi geliyor. Son olarak Eisenhower'in veda konusmasindan bir alintisini koyuyorum. Yarin kaldigim yerden devam ederim.

"A vital element in keeping the peace is our military establishment. Our arms must be mighty, ready for instant action, so that no potential aggressor may be tempted to risk his own destruction...
This conjunction of an immense military establishment and a large arms industry is new in the American experience. The total influence — economic, political, even spiritual — is felt in every city, every statehouse, every office of the federal government. We recognize the imperative need for this development. Yet we must not fail to comprehend its grave implications. Our toil, resources and livelihood are all involved; so is the very structure of our society. In the councils of government, we must guard against the acquisition of unwarranted influence, whether sought or unsought, by the military-industrial complex. The potential for the disastrous rise of misplaced power exists and will persist. We must never let the weight of this combination endanger our liberties or democratic processes. We should take nothing for granted. Only an alert and knowledgeable citizenry can compel the proper meshing of the huge industrial and military machinery of defense with our peaceful methods and goals so that security and liberty may prosper together."

Hiç yorum yok: