30 Ağustos 2009

Besiktas - Gaziantepspor: 0-0

Besiktas'in, bir cok seyi iyi yapmasina ragmen, hucumda birseyleri degistirmeye calistigi ve bu sirada uretkenlik sorunu yasadigi ortada. Gaziantepspor maci da bu cumleyle ozetlenebilir pekala. Rakiplerin puan kaybetmeden ilerliyor olmasi takimin uzerindeki baskiyi arttiriyor, medyada da canlar calmaya basladi zaten. Sezonun gelisiminde camianin, olusan bu stres ortamini nasil idare edecegi ve Mustafa Denizli'nin ortaya koydugu bu yeni futbol modelini nereye kadar destekleyecegi buyuk rol oynayacak.

Yer: Inonu Stadi
Tarih: 29 Agustos 2009
Besiktas: Hakan, Ibrahim Kas (71' Ekrem), Sivok, Ferrari, Ismail, Ernst (83' Ugur), Fink, Tello, Serdar (75' Nobre), Holosko, Nihat
Gaziantepspor: Mahmut, Erkan, Deumi, J. Cesar, Olcan, Zurita, Murat Ceylan (92' Tolga), Erman, Ferdi (70' Ahmet), De Souza, Beto (87' Gokhan)

Besiktas artik alistigimiz sablonuyla sahadaydi yine. Erhan Guven'in yerine Ibrahim Kas, Ugur Inceman'in yerine de Tello'yu ortaya kaydirarak Serdar sahaya surulmustu ki eldeki 18 oyuncu goz onunde bulunduruldugunda bence ikisi de dogru hamlelerdi. Sablon ayniydi fakat sezonun geri kalan kismina gore gorunen en belirgin degisiklik Besiktas'in takim olarak oyunu daha onde oynama cabasiydi. Gecen haftaki Genclerbirligi macindan sonra bunun gerekliligini vurgulamistim zaten. O yuzden benim icin sevindirici bir gelismeydi. Umarim Inonu'ya mahsus bir taktik degildir bu ve takim savunmasina duyulan guven gelistikce Besiktas'in geri cizgisi rakip ortasahaya daha da yaklasir. Bu yolla takimin ustun savunma becerisinin ayni zamanda ofansif bir silaha donusebilecegini dusunuyorum.

Gectigimiz haftalardan gelistirerek tasidigimiz bir baska olgu da takimin surekli degiskenlik gosteren on alan dizilimi, kurulan dinamik yapi. Gaziantepspor karisisinda da Serdar-Nihat-Holosko ileri uclusu ve ortasahanin yaratici ayagi Tello surekli aralarinda yer degistirerek ve her topu cabuk oynamaya gayret gostererek sezonun geri kalaniyla gayet tutarli bir goruntu ortaya koydular. Buna "kafasi kopuk tavuk modeli" de diyen cikacaktir, ulke futbolunda gormeye cok alisik olmadigimiz bir konsept cunku. Ben "Organize Kaos" taniminin daha uygun oldugunu dusunuyorum. Pratige gecirmesi cok guc, ancak uzerinde ustalasildigi takdirde takima esik atlatabilecek bir model bu. Gunumuz ust duzey futbolunda pivot santrafor ve on liberolarin yavas yavas arka plana itilmesinin ardindan olusan yeni sentezde cok onemli bir yeri var bu dinamik yapinin. Bunun uygulanabilmesi icin en cok gereken de oyunun ofansif kisminda birden fazla pozisyonda rahatlikla oynayabilen, fakat ayni zamanda defansif gorevlerini aksatmayacak kadar disiplinli ve fiziki guc sahibi hucumcular. Bobo, Holosko, Nihat, Tello ilk etapta bu kategoriye yazabilecegim isimler. Yeni transfer Tabata ve mac basina 45 dakika oynadigi takdirde Yusuf da buraya eklenebilirler. Ikinci planda da yetenekleri itibariyle Batuhan ve Serdar Ozkan'i sayabilirim. Farkindaysaniz Nobre'nin adi gecmiyor iki grupta da, ama isin o kismina gecen gun degindik zaten. 

Neyse, cok dagilmayalim. Denizli'nin denedigi bu yeni modelin Super Lig icin ideal oldugunu dusunmesem de, Sampiyonlar Ligi'nde basari amaciyla ortaya kondugu var sayimindan yola cikarak desteklenmesi gerektigini dusunuyorum. Bence Besiktas'in -en azindan sezonun ilk etabinda- terazisi Sampiyonlar Ligi olmali ve bu surecte yasanacak Genclerbirligi, Gaziantepspor tarzi puan kayiplari bizim arka plandaki "buyuk resmi" gormemizi engellememeli.

Bunun disinda bu maca dair soylenecek cok da fazla birsey yok. Takim son derece canli ve istekliydi. Bence macin golsuz sona erisi buyuk olcude eldeki eksiklere baglanabilir. Kadro tam olsa, Mustafa Denizli bir sekilde 60'tan sonra bu oyunu acardi. Bunu gecen sene defalarca gorduk. Ancak kulubedeki tek alternatif sakatliktan henuz cikamamis Nobre olunca bu cok da mumkun olmadi. Oysa Batuhan bile bu maci acmaya yetebilirdi bence. Onun disinda Serdar'in 2007-08 sezonunun basindan beri en iyi futbolunu oynadigini not edelim. Bu, eger bir maclik bir patlama degil de surdurulebilir bir ilerlemenin sonucuysa, genc oyuncu sezonun ilerleyen bolumlerinde onemli roller ustlenebilir. Ama henuz bunun gerceklesecegini soylemek icin cok erken. Savunma tandemi, ozellikle de Ferrari, yine cok iyi bir mac oynadi. 4 lig macinda yenen 1 gol de bunu ispatliyor zaten.

Son olarak bir paragraf da Nihat icin acalim. Mustafa Denizli sezon basinda bir tercih yapti, ve agir bir sakatliktan ciktiktan sonra dogru duzgun sezon basi kampi dahi gecirmeyen Nihat'i oynatarak hazirlama yolunu secti. Bunun dogrulugu tartisilabilir. Ancak, Besiktas'a geldigi gunden bugune ortaya koydugu en onemli vasfi insan yonetimi olan Mustafa Denizli'nin bu konudaki tercihine saygi duymak gerektigini dusunuyorum. Ekstrem bir ornek bile olsa, Hakan Sukur'un Torino macerasindan sonra Galatasaray'a donup, ilk 5-6 haftayi benzer bir performansla -golsuz- gecip, daha sonra sezonu 30+ golle tamamlayisi geliyor aklima. Yani Nihat'i gelir gelmez savasin gobegine atma tercihi, su ana kadar yanlis bir secim olarak gozukse bile, bence sezon sonunda degerlendirilmeli. Ancak, bundan bagimsiz olarak, Nihat'in yasadigi gol atamama ve beklentileri karsilayamama stresinin her gecen hafta takima biraz daha zarar vermeye basladigini gozlemliyorum. Dunku macta da gerek vucut dili, gerekse yaptigi yanlis/bencil tercihlerle bunun sinyallerini vermeye devam etti. Sut pozisyonundaki Fink'in onunden topu alisi, kendisinin ofsayt oldugunu bile bile Serdar'in onundeki topa kosup 2'ye 0 pozisyonu heba edisi, penalti almak icin aciz bir sekilde kendisini yere birakisi gozumun onunde hala. Nihat'in transferini inceledigimizde, kendisinin saha ici performansindan cok, takima yapacagi tecrube ve liderlik katkisinin onemli oldugunu, ve siskin transfer bedelinin ancak bu sekilde hakli cikarilabilecegini soylemistik. Bu pencereden bakinca, su ana kadar gorduklerimin son derece cesaret kirici oldugunu soylemeliyim. Ancak kesin bir karara varmak icin henuz erken. Elbet goller atacak Nihat, durumu ondan sonra degerlendirmek lazim. 

Simdi milli mac arasi, ondan sonra da Ali Sami Yen'de Galatasaray ve Inonu'de Manchester United maclari. Gercekten kritik bir donemec. Iki galibiyet herseyi toparlayabilecekken, bir Galatasaray maglubiyeti takimin lig hedefinden buyuk olcude uzaklasmasina neden olabilir. Takimin mac yapmadan gecirecegi 14 gunluk mini kamp ilk 5 macta gorulen hatalarin onarilmasi ve sakatlarin iyilesmesi acisindan cok onemli. 

Besiktas - Gaziantepspor: 0-0

8 yorum:

ramram dedi ki...

Takımın geleceğinden umutluyum. Mustafa Denizli'ye çok bağlı tabi bu umut. Ancak kulübün geleceğinden korkuyorum.

Redman dedi ki...

ramram,

Kulubun gelecegi Ocak'taki kongreye cok bagli. Yine Demiroren secilirse, ne yapacagimizi bilemiyorum acikcasi.

QuaresmA dedi ki...

bana kalırsa iyi oynuyoruz, tamam gol atamıyoruz ama bardağın dolu tarafından bakarsak gol de yemiyoruz. fakat takımda morallerin yüksek tutulması adına ilk birkaç maçtan alınacak galibiyetler çok önemliydi, olmadı. bu durum oyuncuların motivasyonunu etkileyebilir.

bu açıdan gs deplasmanı bu sezonun kaderini çizer diyorum. hem lig, hem de avrupa için..

serdar özkan konusunda; ben istikrarlı bi performans beklemiyorum zira uzun süre sonra iyi oynamasına rağmen oyundan çıkarken hala ıslıklanıyor. bizim tribünün son dönemlerde fb ve gs tribünlerine benzemeye başladığının en büyük göstergesi. deco & van der vaart gibi oyuncu beklentileri, tabata gelince beğenmemek haliyle, oyuncu ıslıklamak falan bunlar hep fb ve gs'den geçti bize.

ibrahim akın ve burak'ı bitirdiği gibi kapalı serdar özkan'ı da bitirmek üzere, bana göre bitirdi. ya yabancı kanatlarla oynamalıyız ya da kanatsız bi dizilimle oynamalıyız ancelotti tarzı falan..

ramram dedi ki...

İbrahim Üzülmez'e de yapılmıştı bunlar. Bir o dayandı zaten. Ben anlam veremiyorum. Serdar Özkan bu camianın evladı. Beklediğin kalitede değilse de gönderirsin. Ki geçmiş performansına bakıldığında Serdar Kurtuluş, Aydın Karabulut gönderilmişken neden takımda tutulduğunu bilmiyorum. Adam harcama konusunda Fenerbahçe'yi geçtik. Yönetim yeterince sıkıntı yaratıyor, taraftar yapmasın bari. Serdar beni de umutlandırdı. Umarım Yusuf gibi futbolu bırakmasına 2 yıl kala aklı başına gelmez. Şimdilerde toparlar kendini.

Kongreden umutlu değilim açıkçası. Bir ihtimal zamanında yapılacak toplantı gizli gizli yapılıp bir plan oluşturulmuştur. Ama Beşiktaş taraftarının ve camiasının ne zaman tepki koyacağını bilmediğine inanıyorum. Seba'ya ve Serdar Bilgili'ye yapılanlarla Yıldırım Demirören'i kıyaslayınca Galatasaraylı arkadaşlarıma hak verecek gibi oluyorum. Bu işin içinde başka şeyler dönüyor heralde.

Bunun bir sonunun olmadığını görmüyorlar mı acaba? Demirören her sene kulübü daha da batıracak ve geri dönülemez hasarlar verecek. Hem maddi hem manevi anlamda. Bu yıl olmazsa seneye başka biri mi devralcak? Demirören bırakacağını açıklasa ne olacak peki? Demirören iyi bir beşiktaşlı olabilir, iyi niyetli de olabilir. Tepki koyarken bunları gözönünde bulundurmak lazım ama bu tepki oluşturmamak için sebep değil.

Çok güzel bir söz vardır. "Ticarette kötü niyetten daha kötü olan tek birşey vardır. O da iyi niyet"

Beşiktaş'ı 7 yabancıyla sahada görünce içim acıyor açıkçası. Bu takım endüstriyel futbola hiçbir zaman adapte olamayacak. Bu yüzden sürekli paralar harcayııp yabancı oyuncu getirmekle olmayacak bu işler. Endüstriyel futbolsa mesele yıllarca çekilen çilede tribünlerin boş olması lazımdı.

Başka bir eleştiride kulübün pazarlamasında yapılabilir. Bu kadar kötü bir internet sitesi, bu kadar zayıf bir pazarlama stratejisi... Kartal yuvasının hali içler acısı bana kalırsa. 8 milyon euroya oyuncu alan kulüp, 500 bin euroya sağlam bir reklam ajansı veya danışmanlık firmasıyla çalışamıyor mu? Neden bu işlerden anlamayan bir yönetici işin başında da adam gibi profesyonellerle çalışılmıyor? Yılda 120 bin TL'ye Türkiye'nin en kral adamını işe alabilirsiniz. Ve size getirisi kulübede oturan 2,5 milyon euroluk bir adamınkinden çok daha fazla olur. Ki pazarlamanın, reklamın en zor kısmı sizin için aşılmış durumda. Almaya, sevmeye, bağlılığa hazır devasa bir kitlen var. Türkiye'de hiç olmayan, Dünyada örneği az bulunan bir kitle hem de. Kendisi yaratıcılıkta efsaneleşmiş, senin yaratıcı çalışmalarına destek çıkacak bir kitle.

Bir de geleceğin Beşiktaşlıları için çalışmalar var tabi. Yeni nesile ulaşmak için neden internet kullanılmaz.

Söyleyecek şeyim çok da, daha uzatmayayım. Bu çile ne zaman biter acaba? Bir gün orada biz olduğumuzda biteceğini biliyorum en azından. Niyetimizi aldık, 10-15 sene içinde inşallah.

sampi dedi ki...

@ Quaresma:

Ancelotti esprisine cok guldum. Kapalinin takima ne kadar faydali oldugunun tartisilmasi lazim. O guruhta cikar iliskileri vs. falan da irdelenmeli. Serdar Bilgili'nin yonetiminin devrilmesinde Yeni Acik'a alinmaya calisilmalarinin cok etkisi var bence.

@ ramram:

Yorum o kadar guzel ve yerinde ki post olarak yayinlamakta fayda var. Izin verirsen seni referans gostererek post haline getirmek isterim.

Kulubun transfere para sacarken getirisi olan yerleri ihmal ettigine sahane bir ornek pazarlama. Temmuz ortasinda memleketteydim, yeni cikan formalar yoktu daha ortada.

Altyapidan cikan yeteneklere sans verilmeyecekse altyapinin varlik sebebine ters. Yani bir futbol akademisi Batuhan'i uretebiliyorsa ve Batuhan gonderilemedigi icin takimda kerhen yer ediniyorsa o zaman akademiye para harcanmasin bos yere (bunu savunmuyorum, sadece mantiksizliga dem vuruyorum).

ramram dedi ki...

Tabi yayınlayabilirsin hocam. Sadece eleştiri değil, Beşiktaş ile ilgili projelerimiz de var. İş yoğunluğundan ve evlilik hazırlıklarından vakit ayırmakta zorlanıyorum ama bazı web projelerini Beşiktaş yönetimine sunmak için bağlantıları ayarladım. Fikirleriniz varsa paylaşalım.

sampi dedi ki...

@ ramram

Evlilik hayirli olsun.

Projeler bu ebleh yonetime giderse harcanir, bence Ocak'ta neyin ne olduguna bakip ona gore hareket etmek lazim.

Redman'le benim de uzun vadede BJK'ya bir sekilde hizmet etme amacimiz var. En azindan disardan destek olarak ve uyelige gecip oy vererek.

Yorumuna ilaveler yaparak post haline getiririm en kisa zamanda.

Senin blogun var mi diye baktim ama bulamadim. Yoksa kendini buradan ifade edebilirsin yorumlarla, hatta misafir postlarla.

ramram dedi ki...

Eyvallah hocam. Yazıyoruz zaten yorumlarımızı, post olmaya değer birşey olursa sevinirim ben de. Cezayayı'nda birkaç kez başıma gelmişti, keyifli birşey. Benim de blogum var ama mesleki konularda yazıyorum.

Projelerin hazırlanması Ocak'ı bulur zaten. Ama benim yönetimin değişeceğine dair pek umudum yok.