Takimin tatsiz sezon baslangici devam ediyor. Besiktas gecen sezonun akisi icerisinde sampiyonlugun gelmesinde cok onemli rolu olan Ankara deplasmanlarinin ilkinden beraberlikle donuyor. 3 macta kaybedilen 4 puan, 5. haftadaki Galatasaray deplasmaninin degerini daha da arttirdi kesinlikle.
Yer: 19 Mayis Stadyumu
Tarih: 22 Agustos 2009
Genclerbirligi: Serdar, Orhan, Radeljic, Ilhan, Aykut, Cem, Tozo, Harbuzi (88' Bilal), Burhan, Mustafa, Kahe
Besiktas: Hakan, Erhan (46' Ridvan), Sivok, Ferrari, Ibrahim (79' Ismail), Ugur, Fink (46' Nobre), Ernst, Holosko, Tello, Nihat
Mac oncesi Besiktas kadrosunu kime sorsaniz, yukaridaki 11'de Ugur'un yerine Nobre'yi yazardi herhalde. Ancak Mustafa Denizli'nin illa ki kenarda oyuna sonradan girerek etki edebilecek birilerini oturtma huyuna alistigimizdan, ben acikcasi bir farklilik bekliyordum yine. Nihat olabilirdi bence, Nobre oldu dun kenarda oturan. Ugur Inceman tercihiyle Besiktas ortasahasi son derece defansif bir karaktere burunmustu. Bu yapi daha ofansif bekler olan Ismail ve Ridvan ile dengelenebilirdi, ancak Mustafa Denizli'nin tercihi bu yonde olmadi. Ayrica Ferrari'nin ve ozellikle Sivok'un oyuna daha cok katilmasini bekledim, ancak ilk yarida Sivok'un 2, ikinci yarida da Ferrari'nin 1 bindirmesi disinda bu ikili topla birlikte ortasahayi dahi gecmediler. Boyle olunca da takim son derece kisir bir goruntu cizdi. Sezon basindan beri alistigimiz, 11 kisiyi topla kalenin arasina geciren disiplinli anlayis -en azindan ilk 45 dakikada- yine sahadaydi. Yine on alan oyunculari ortasahanin biraz onunde rakibe set cektiler ve geri dortlu olabildigince ileri cikarak oyunu -savunmadayken- 30-35 metreye sikistirdi. Sezonun su ana kadarki kismindan ileriye tasinabilecek en onemli arti da bu zaten.
Savunma ve ortasahadan hucuma herhangi bir destek gelmeyince, zaten tipik bir cezasahasi golcusunden yoksun sahaya cikan Besiktas'in gol bulma sansi gercekten mucizelere kalmisti. Tello veya Nihat'dan ozel bir hareket, rakip savunmadan buyuk bir hata, ya da belki bir duran top. Gencelerbirligi yuksek konsantrasyonla oynayinca bunlarin hicbiri gerceklesmedi ve macin ilk 45 dakikasi 0-0 gecildi. Ferrari-Sivok ikilisi aralarinda yasadiklari bir anlasmazlik disinda iyi bir oyun ortaya koydular. Holosko ise beklenmeyecek kadar daginikti, ofsayta dustugu 3 pozisyon da onlenebilirdi bence.
Ikinci yarida Nobre'nin orta ucluden birinin yerine girmesi zaten macin basindan beri beklenendi, oyundan cikan Fink oldu. Ayrica ilk yarida tum iyi niyetine ragmen 4 kotu orta yapan Erhan, yerini, belki de macin basindan itibaren oynamasi gereken, Ridvan'a birakti. Bu noktada beklenti Tello'nun ortasahanin ortasina kaydirilip, ileride Nobre'nin Holosko ve Nihat tarafindan desteklendigi Besiktas'in klasiklesen duzenine donulecegiydi. Ancak beklenen olmadi ve Denizli, Super Kupa'daki Fenerbahce macinin ikinci yarisinda yaptigi gibi Tello'yu ve forvetlerden birini iki kanada cekerek Nihat ile Nobre'nin ortada yan yana oynadigi 4-4-2/4-2-4 dizilisine dondu. Buradan sonrasi o gunku mac yazisindan: "...Ancak Denizli, gectigimiz sezon sikca yaptigi gibi bizi bir kez daha sasirtarak Nihat'i Nobre'nin arkasina yerlestirdi ve Yusuf'tan bosalan sag kanada Tello'yu kaydirdi. Bu hamleyle beraber takima denge saglamak adina Bobo ve Tello'nun biraz daha geri cekildigini ve Tello-Ernst-Fink-Bobo'lu bir orta dortlu olustugunu gorduk. Bence macin taktiksel anlamda kirilma noktasi buydu. Mevcut oyun sisteminde Besiktas'in topu ayaginda tutmasini ve rakip yarisahada pas yapmasini saglayan iki tane oyuncusu var - Tello ve Yusuf. Onlar iyi oldugu zaman Ernst de, forvetler ve bekler de oyuna katiliyor ve takim oyunu kontrol ediyor. Bunlardan bir tanesi cikip digeri de merkezden kenara surulunce Besiktas pas yapamaz oldu ve oyunun ibresi Fenerbahce'ye dogru kaydi. 10 gun once askerden donen Nihat'in henuz hic hazir olmamasi de bunda onemli etkendi. Takimin adeta 4-2-4 seklinde dizildigi ve on alandaki kompakt yapinin bozuldugu bu donemde ozellikle Sivok onemli mudahaleler yaparak takimi ayakta tuttu. Biraz da bu yuzden yaptirdigi penalti buyuk sanssizlikti..."
Bu macin ikinci yarisi icin soyleyebilecegim baska birsey gercekten yok, Besiktas'in yapisinin tamamen yerle bir oldugu ve oyunun 75-80 metreye yayildigi bir 45 dakika seyrettik. Bence gol yenmemis olmasi biraz savunmanin marifeti, biraz da sansin Besiktas'in yaninda olmasindandir.
Bugune kadar seyrettigimiz 4 resmi maca bakarak belirli cikarimlar yapmak mumkun.
1. Ozellikle Yusuf ve Delgado yokken, takimin tek yaratici ayagi Tello kesinlikle sahanin merkezinde yer almali.
2. Besiktas'in, yetenekleri kisitli Nobre ve formunu henuz bulamamis olan Nihat'a yer acmak icin Bobo ve Holosko'yu kaleden uzakta oynatmak gibi bir luksu yok.
3. Rakip yarisahada kullanilan korner ve frikiklerde takim geride cok buyuk bosluklar birakiyor. Maci tribunden canli seyretmeden bu problemin nereden kaynaklandigini soylemek guc. Ancak sebep ne olursa olsun, takimin cani yanmadan, bu sorunun uzerinde calisilmasi gerektigi asikar.
4. Takimin disiplinli savunma yapma cabasi -defalarca soyledigim gibi- oldukca sevindirici. Ancak ozellikle kesin favori olarak cikilan maclarda rakibe biraz daha onde basmakta fayda oldugunu dusunuyorum. Gerek hucum oyuncularinin mucadele gucu, gerekse savunma tandeminin oyun bilgisi 10-15 metre daha onde oynamaya musait bence.
Onceden de soyledigim gibi, bence henuz panik yapacak bir durum yok. Takimin hem eksigi cok (dunku macta oynayamayanlar Bobo, Yusuf, Delgado, Ekrem, Ibrahim Toraman, Rustu), hem de onemli oyunculari henuz form tutmamis durumda. Inonu'deki sezonun gercek anlamda ilk maci kayipsiz gecilip ondan sonra gelecek milli mac arasi da iyi degerlendirildigi takdirde cok fazla bir kayip yasanmadan bu tatsiz donemin sona erecegini dusunuyorum. 5. haftadaki Galatasaray maci sezonun nasil gelisecegi konusunda onemli rol oynayacaktir.
Arada sirada yaptigim gibi bir kisa paragraf da macin hakemine ayirmak istiyorum. Koray Gencerler cok da alisilmadik yoldan A Klasman orta hakemi olmus isimlerden bir tanesi. Super Lig'de birkac sezon yardimci hakem olarak gorev aldiktan sonra Bank Asya'da orta hakem olarak gorev yapip, oradan tekrar Super Lig'e yukseldi. Bildigim kadariyla da en cok gelecek vaad eden Turk hakemlerinden birisi olarak gosteriliyor kendisi. Gencerler'in dunku maci oldukca iyi yonettigini dusunuyorum. Neredeyse tum faul/avantaj yorumlari dogruydu ve macin sertligini cok guzel ayarladi. Cok zor bir mac olmasa da oyuncularla iliskisini de iyi buldum. Bence tek hatasi Sivok'u ikinci sari karttan atmamasiydi. Bunu da simdilik "3 Buyuk'ten oyuncu atmaya cesareti yetmedi" yerine "yorum farki" olarak gormek istiyorum.
Genclerbirligi - Besiktas: 0-0
3 yorum:
Bu sezon okuduğum en iyi Beşiktaş yorumu. Blogdan yeni haberim olduğu için sanırım. Ellerine sağlık.
Hocam tesekkurler. Yine bekleriz :)
Açıkçası çok rahatsızım Beşiktaş hakkında çıkan haberlerden, yazılan yazılardan. 1 buçuk ay önce yere göğe sığdıramayanlar şimdi yerin dibine sokuyorlar.
Bir taraftan özellikle Fenerbahçe'ye bu kadar gaz verip, bize de laf etmeleri hoşuma gidiyor.
10 numara meselesi de herkesin ağzında. Ben 10 numara ihtiyacına falan da inanmıyorum. Biri bir şey söylüyor, sonra herkes aynısını tekrarlıyor. Özellikle Ligtv'de yapılan yorumları dinledikçe verdiğim paraya üzülüyorum.
Bu sebepledir ki, blogların gözünü seviyim. Burayı da cezayayı.com'daki yazar arkadaşlardan birinden duydum. Bir Beşiktaşlı olarak ayrı keyif aldım.
Ben teşekkür ederim.
Yorum Gönder