4 Ağustos 2009

Besiktas - Fenerbahce: 0-2

Oncelikle yeni sezon hayirli olsun, cok ozlemisim hakikaten. Neticede transferler, hazirlik maclari, insani bir yere kadar idare ediyor. Yazisini yazdigimiz son mac 30 Mayis tarihli; yani 2 aydan fazla bir zaman olmus mac sabahi heyecanla uyanmayali. Guzel de oyun oldu - ozellikle ilk 45 dakika sezonun bu kadar basindaki bir Olimpiyat Stadi maci icin fazla kaliteliydi. Sonucunda sahadan mutlu ayrilan, galibiyete ve buradan kazanilacak momentuma daha fazla ihtiyac duyan Fenerbahce oldu. Oynanan futbola baktigimda ise -kayba ragmen- Besiktas adina endise edilecek herhangi birsey gormedigimi rahatlikla soyleyebilirim. 


Yer: Ataturk Olimpiyat Stadi
Tarih: 2 Agustos 2009
Besiktas: Rustu, Erhan (82' Ridvan), Sivok, Ferrari, Ismail, Fink, Ernst, Tello (79' Holosko), Yusuf (46' Nihat), Bobo, Nobre
Fenerbahce: Volkan, Gokhan, Onder, Bilica, Vederson, Christian, Emre (78' Selcuk), Kazim (59' Deivid), Andre Santos (83' Ugur), Alex, Guiza

Gectigimiz sezon sampiyonlugu yakalayan takimda ikisi mecburi 5 degisikliklige gitmisti Besiktas. Geri dortlude yerini koruyan tek isim Sivok'tu, yanindaki yeniler ise Ferrari, Erhan, ve Ismail. Neredeyse komple yenilenen savunmanin onunde Cisse'nin yerine Fink, ileride de yabanci kisitlamasi sebebiyle feda edilen Holosko'nun yerine Nobre forma giydi. Fenerbahce'de ise geri dortlunun onunde Christian ve Emre, onlarin iki yaninda Colin Kazim ile Andre Santos, ileride de Guiza ve biraz arkasinda Alex yer aldi. 

Macin yorumuna gecmeden Bobo/Holosko tercihinden hic haz etmedigimi soylemeliyim. Gecen sezonun son iki macinda da Fenerbahce'ye gol atan ve takimin onemli maclarda performansini bir ust kademeye tasiyan belli basli oyuncularindan biri olan Holosko'nun kenarda oturdugunu gormek icimde ciddi sikinti yaratti. Ancak gonul rahatligiyla Holosko yerine kenara gitmesini onerebilecegim birisi de yok malesef; Sivok, Ferrari ve Fink alternatifsiz, Ernst, Tello ya da Bobo da yedek otursa ayni seyleri dusunup, hissedecektim buyuk ihtimalle. O yuzden bu duruma alismamiz gerekecek gibi gozukuyor.

Maca gecelim... Besiktas gectigimiz sezon biraktigi yerden devam etti. Disiplinli bir sekilde rakibi ortasahada bekleyen takim, ondeki besli blokun disiplinli oyunu sayesinde Fenerbahce'ye oyun kurdurmadi ve ikinci bolgede kazandigi toplarla da etkili oldu. Oyle ki ilk 10 dakikada Fenerbahce kalecisi Volkan ve onundeki savunma tam 7 kez topu gelisi guzel ileri sisirmis ve bunlarin her biri Besiktas savunmasinda kalmisti. Ozellikle Bobo ve Yusuf macin ilk bolumunde cok etkililerdi. Ayni donemde Fenerbahce ise Besiktas duran toplarindan iki tehlikeli kontraatak buldu fakat bunlardan faydalanamadi. Besiktas ustunlugunde gecen ilk 20-25 dakikadan sonra Yusuf biraz oyundan dusup Fenerbahce savunmasi da Bilica onderliginde topla cikabilmeye baslayinca oyuna denge geldi. Karsilikli pozisyonlarla gecen devrenin geri kalaninda Besiktas Nobre ile cok onemli bir gol kacirirken, Fenerbahce de Vederson'un ileri cikislariyla kendi sol kanadindan etkili oluyordu. Genel olarak mucadele dozu son derece yuksek olan devrede Besiktas adina sivrilen isim Bobo'ydu. Fink'in savunmada yaptigi 2 kritik mudahaleyi de bir kenara yazmak lazim.

Mustafa Denizli 2. devreye Nihat-Yusuf degisikligiyle basladi. Nihat'in savunmada aksamaya baslayan Yusuf'un yerine sag kanada gececegini dusunerek bu mudahaleyi ilk anda dogru bulmustum. Ancak Denizli, gectigimiz sezon sikca yaptigi gibi bizi bir kez daha sasirtarak Nihat'i Nobre'nin arkasina yerlestirdi ve Yusuf'tan bosalan sag kanada Tello'yu kaydirdi. Bu hamleyle beraber takima denge saglamak adina Bobo ve Tello'nun biraz daha geri cekildigini ve Tello-Ernst-Fink-Bobo'lu bir orta dortlu olustugunu gorduk. Bence macin taktiksel anlamda kirilma noktasi buydu. Mevcut oyun sisteminde Besiktas'in topu ayaginda tutmasini ve rakip yarisahada pas yapmasini saglayan iki tane oyuncusu var - Tello ve Yusuf. Onlar iyi oldugu zaman Ernst de, forvetler ve bekler de oyuna katiliyor ve takim oyunu kontrol ediyor. Bunlardan bir tanesi cikip digeri de merkezden kenara surulunce Besiktas pas yapamaz oldu ve oyunun ibresi Fenerbahce'ye dogru kaydi. 10 gun once askerden donen Nihat'in henuz hic hazir olmamasi de bunda onemli etkendi. Takimin adeta 4-2-4 seklinde dizildigi ve on alandaki kompakt yapinin bozuldugu bu donemde ozellikle Sivok onemli mudahaleler yaparak takimi ayakta tuttu. Biraz da bu yuzden yaptirdigi penalti buyuk sanssizlikti. Paslasilarak kullanilan o frikikte, topa kollarini kapatarak kaymasini beklemek cok gercekci degil, hakikaten kismet bazen buyuk rol oynuyor futbolda. Frikikten once Tello'nun yaptigi faulun kendisine yakismadigini da eklemek lazim. Yavaslayan oyun sebebiyle one gecenin maci kazanacagi bir donemde penaltidan Alex'in goluyle de Fenerbahce cok buyuk avantaj sagladi. O dakikadan sonra Besiktas'in oyunu forse edecek hali zaten kalmamisti. Kalan 15 dakikada Sari-Lacivertliler bol pasli bir oyunla topu kendilerinde tutarak oyunun sonunu getirdiler ve 92'de Guiza-Alex isbirligiyle guzel bir gol atarak maci kazandilar. 


Daum Turkiye'ye ve Fenerbahce'ye yabanci olmasa da takimini bekledigimden iyi buldum. Ozellikle gectigimiz sezonun hayal kirikliklari Emre ve Guiza son derece istekliydiler ve iyi oynadilar. Onder ve Vederson gibi kayip isimlerin gosterdigi iyi performans da yine benim nezdimde Daum'a kredi olarak yazildi. Yeni transferler icin ise birsey soylemek henuz mumkun degil, yalniz dun oynadiklari futbolu Selcuk ile Ugur Boral oynamis olsalar saglam elestirilirlerdi. Yine de benim icin su anda her gozlemden ote, en onemli bilgi Daum referansi. 

Besiktas'ta ise cok iyi ya da cok kotu oynayan bir isim yoktu. Nihat henuz hazir degil, Nobre de bildigimiz gibi - takim maglupken ve top degerliyken hatalari daha cok goze batiyor, ekran basinda sinirler biraz geriliyor. Yeni bir stoper ve defansif ortasahayla revize edilen savunmanin gobegi ise uyum sorununa ragmen kotu gozukmedi su ana kadar. Bekler icin ise -en azindan defansif anlamda- ayni seyi soylemek simdilik mumkun degil. Yine de savunma konusunda kesin bir yargiya varmak icin en azindan iki ay beklemek gerektigini dusunuyorum.

Neticede dun Besiktas kaybetti, hakem iki tane 90%'lik bir tane de 50%'lik penaltiyi es gecmeseydi kolaylikla kazanabilirdi de. Ancak senenin bu doneminde iyi oynamak cok onemli degil - hatta en az 45 maclik sezonu dusunerek su anda vasat bir takimi cok cok formda bir takima kesinlikle tercih ederim. O yuzden bu aralar takimin sahaya ne koyabildiginden cok ne yapmaya calistigina bakiyorum. Ilk yarida gordugum disiplinli savunma futbolu ve hucuma hizli cikma konusundaki caba beni fazlasiyla umutlandirdi. Ilerleyen donemde, defansin birbirine alismasi ve sag kanattaki eksiklerin iyilesmesiyle birlikte, cok iyi bir savunma takimina donusebilir Besiktas. Ozellikle Avrupa ile ilgili de herhangi bir hedef varsa, recete bu olmali zaten. Kurulan kadronun eksileri ve artilari ise baska bir yazinin konusu...

Besiktas - Fenerbahce: 0-2
75' (0-1) Alex / p
92' (0-2) Alex

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Beşiktaş'ın önemli 2 tane 2'lisi olduğu ortaya çıktı bu maçta.Sezon boyunca Ferrari-Sivok, Ernst-Fink 2'lileri takım savunması anlamında Beşiktaş'ın taş gibi olmasını sağlamış.İleri 3'lüde de alternatif bol form tutan bi hücum hattı oluştuğunda Beşiktaş'ın hazırlık maçları ve Fenerbahçe maçındaki kısırlığı da kalkıcaktır muhtemelen.O yüzden şu geçiş döneminde Beşiktaş'ın en önemli nimeti duran toplar ama bunlarda da organize olunamadığı göze çarpıyor.Hazırlık maçlarında Uğur İnceman'ın duran top kullanmasını da çok yadırgadığımı söylemeliyim.Her şeye rağmen Beşiktaş'ın geleceği parlak gözüküyor.Yalnız ben bu Nobre'ye ısınamıyorum be abi :)

Redman dedi ki...

cNr,

Besiktas'in basarisi icin Tello'nun cok onemli oldugunu dusunuyorum. Hem oyun kurucu olarak hem de duran toplarin kullanicisi olarak doldurulamayacak bir yere sahip Silili. Durum boyle olunca da O'nun formsuzlugu takimi her iki alanda da son derece olumsuz yonde etkiliyor.

Savunma ve ortasaha konusunda sana katiliyorum ancak herkesin boyle dusunmedigini de ekleyeyim. Babam bu yaziyi okuduktan sonra bana "Sivok'cu olma" dedi mesela.

Bakalim, 2 aya kadar belli olur takimin nereye oturacagi.