Haftasonundan cacik olmayacagi ucaga binerken ayakkabi cikarma sirasinda arkama dunya guzeli sarisin denk gelmesinden belli olmustu. Hava alaninda hangi siraya girersem gireyim etrafima Dusseldorf'a gideyazan, erkek cocuklari yaramaz, kiz cocuklari depresif, annenin sisman, babanin kisa ve biyikli oldugu aile denk gelir. Fethullah Gulen bir pazarlama gurusu olsa gerek, cunku Londra, Dubai, Chicago, Mersin, Roma, nereye gittiysem bu cekirdek aile tipi mevcuttu. Silikon macun bulasmis kot pantolonum ve butun gun giydigim botun icinde curumus coraplarimi, aceleyle betondan sorumlu santiye bakaninin treylerine celik plakalar tasirken uzerime bulasan yag ile tamamlamistim. 3 haftadir sakal, 4 aydir da sac trasi olmamam da cabasi. Annem bile tiksinebilirdi o halimden, ama sarisin yilmamis ve 1.90 m X 90 kg'luk bir goruntu kirliliginden kacmamisti. Ta ki "bavulunuzdaki bilgisayari cikariniz" sesiyle irkilene kadar. Kendime guvenli bir sesle "laptop tepside, neyin bilgisayari yegenim, cok bozdu bu aralar hava alani guvenligi" diye serzeniste bulundum. Israrla "laptopu cikar, yoksa gecemezsin" diyerek resti cekti gunduz feneri. O an boxerlarimla darbe emmesini sagladigim Playstation 3'u herkesin ortasinda cikarmam gerektigi dank etti. Yikilmistim. DoReMi'leri PS3'ten ayiklarken zeytinyaglik yapip "ama PS3 laptop degil ki, hem benim icimdeki cocuk olmedi" desem de durumu kurtaramadim. Isin en kotusu ucaga girdigimde raflarda yer kalmamisti, bavulu yanima bile alamadim. Ucaktan inip bavul kusan donen platformda beklemeye basladim. Redman "nerede kaldin abi" diye telefon ettiginde ucak, ucus, hava alani, vs.'den tiksinmemin etkisiyle (ucak guvenligini anlamiyorum. Ayni seyi daha fazla insan binen metroda niye yapmiyorlar? Ayriyeten yil 2009, zamaninda kalkip inen ucak sayisi 5'i gecmemistir) "ibn.ler ibn.liklerini yapti, bavulu yanima alamadim" dedigim anda sag tarafimda Fethullah cekirdek ailesini gordum. Biyikli kisa amca tabii ki "siz Turk'sunuz galiba (Turkce telefonda konusanlar genelde oyle oluyor), biz de Cleveland'dayiz" seklinde bizle tanisti.
Moralimi Atlanta'da yedigim sis kebap ve cevizli tatli, akabinde blogdasla gece 4'e kadar muhabbet duzeltti. Sisme yer yatagina suzulup uyumaktan ote bayildim. Uyandigimda yer yataginda hava olmadigindan mutevellit artik kilo vermemin zamaninin geldigini idrak ettim. Hemen harakete gecip butun gun PS3 oynadim. Ustune de abanabildigin kadar aban Brezilya yemegi derken rejimim 6. saatinde bozuldu. Ama degdigi icin uzulmuyorum. PS3'te tabii ki PES oynadik. Ayni takimda CL'de ter doktuk. Once BJK ile ceyrek finalde elendik, sonra Inter'le kupa kazandik. Zorluk seviyesini arttirinca Liverpool'la grup sonuncusu olduk. Yanyana olmamiza ragmen israrla uyum sorunu yasamamiz anlamsizdi.
Cumartesi aksami Atlanta alemlerine akmak cok keyifliydi. Michael Jackson tribute band olan Who's Bad'in gittigimiz mekanda konseri vardi. Ecivecivokke calip dans eden, saksafonlu trampetli ilginc bir gruptu, ortam da cosmaya musait oldugundan eglendik. Bir ara romantik yavas sarkilara basladiklarinda Redman "ibn.ligin dibine vurdular" yorumuyla yikici elestirileriyle ekmegini cakma popstar olarak kazanan apacileri yipratmaya calisti. Atlanta'da insanlar ya siyahi ya da sarisin. Bunlar karisinca da sutlu kahve bir tur ortaya cikiyor, yani anlayacaginiz kumral insan yok.
Pazar gunu uzun bir aradan sonra beraber BJK maci seyrettik. Listemizde 2-0 galipken 3-2 kaybettigimiz TS macindan Totenham'da dise dokunur bir etkinlige sahip tek etmenin seyirci oldugu maca kadar bircok katastrof vardir. Hatta beraber seyrettigimiz son iki mac Kayserispor (1-0) ve Bursaspor (0-0) deplasmanlariydi 2008/2009 sezonunda. Yine de Kasudo (Kasar-Sucuk-Domates, Yu-Ma-Tu gibi) ve ince belde demli cayla motive olup maci internetten satin aldik. TV'ye baglayinca arada sirada goruntunun takilmasindan baska sorun olmuyor.
Mac degerlendirmesini Redman hakkini vererek yapti. Benim ilave etmek istedigim tek sey Barca kopyasi dizilis ve Mourinho tarzi oyun anlayisiyla ileri ucta onemli bir eksikligimizin ortaya cikmasi. Mourinho'dan kastim top bize gectiginde ileri cabuk cikip kontrayla sonuca gitmeye calismamiz. Zaten Yusuf disinda topa hakim olup savunmanin cikmasina imkan veren oyuncu yok kadroda. FB gibi topa sahip olup pasla rakip savunma blokunda gedik aramiyoruz. En ilerdeki forvetin 9 numara tipinde (en iyileri Drogba/Torres/Eto'o, gercekcisi Ilhan Mansiz) cok alan kaplamasi ve ara paslarda haraketli toplara isabetli tek vurus yapmasi gerekir bu sablonda. Forvet coklayicilari iyice kenara acildigi zaman orta sahayla rakibin ofsayt cizgisine kadar olan boslugun fiziksel ustunluk ve depar kabiliyetiyle mumkun oldugunca doldurulmasi gerekiyor. Rakibi yipratmasi acisindan Nobre'nin artisi var. Ancak sutlari yetersiz. Onun tipik gol vurusu genelde kaleye cok yakin hava toplarini itelemekten ibaret. Bobo'nunsa en buyuk artisi ara paslarini tek vurusla gol yapabilmesi, ancak fizigi stoperlerle bogusmak icin yetersiz. Bence mevcut kosullarda Bobo'nun coklayici (sol kenarda begendim dun), Nobre'nin yedekleyecegi Holosko'nun en ucta oynamasi optimal. Ama uzun vadede "Striker" olarak Batuhan'in kafasina vura vura yetistirilmesi taraftariyim.
Neticede tek mac uzerinden yapilabilecek cikarimlar kisitli. Direncli ve topun arkasina gecip oyunu tikayabilen yapimizi ve stoperlerimizi cok begendim. Gol yedikten sonra 4-2-4 doldur bosalta donmemiz ve karakterli bir mucadele ortaya koyamamamiz hosuma gitmedi.
Moralimi Atlanta'da yedigim sis kebap ve cevizli tatli, akabinde blogdasla gece 4'e kadar muhabbet duzeltti. Sisme yer yatagina suzulup uyumaktan ote bayildim. Uyandigimda yer yataginda hava olmadigindan mutevellit artik kilo vermemin zamaninin geldigini idrak ettim. Hemen harakete gecip butun gun PS3 oynadim. Ustune de abanabildigin kadar aban Brezilya yemegi derken rejimim 6. saatinde bozuldu. Ama degdigi icin uzulmuyorum. PS3'te tabii ki PES oynadik. Ayni takimda CL'de ter doktuk. Once BJK ile ceyrek finalde elendik, sonra Inter'le kupa kazandik. Zorluk seviyesini arttirinca Liverpool'la grup sonuncusu olduk. Yanyana olmamiza ragmen israrla uyum sorunu yasamamiz anlamsizdi.
Cumartesi aksami Atlanta alemlerine akmak cok keyifliydi. Michael Jackson tribute band olan Who's Bad'in gittigimiz mekanda konseri vardi. Ecivecivokke calip dans eden, saksafonlu trampetli ilginc bir gruptu, ortam da cosmaya musait oldugundan eglendik. Bir ara romantik yavas sarkilara basladiklarinda Redman "ibn.ligin dibine vurdular" yorumuyla yikici elestirileriyle ekmegini cakma popstar olarak kazanan apacileri yipratmaya calisti. Atlanta'da insanlar ya siyahi ya da sarisin. Bunlar karisinca da sutlu kahve bir tur ortaya cikiyor, yani anlayacaginiz kumral insan yok.
Pazar gunu uzun bir aradan sonra beraber BJK maci seyrettik. Listemizde 2-0 galipken 3-2 kaybettigimiz TS macindan Totenham'da dise dokunur bir etkinlige sahip tek etmenin seyirci oldugu maca kadar bircok katastrof vardir. Hatta beraber seyrettigimiz son iki mac Kayserispor (1-0) ve Bursaspor (0-0) deplasmanlariydi 2008/2009 sezonunda. Yine de Kasudo (Kasar-Sucuk-Domates, Yu-Ma-Tu gibi) ve ince belde demli cayla motive olup maci internetten satin aldik. TV'ye baglayinca arada sirada goruntunun takilmasindan baska sorun olmuyor.
Mac degerlendirmesini Redman hakkini vererek yapti. Benim ilave etmek istedigim tek sey Barca kopyasi dizilis ve Mourinho tarzi oyun anlayisiyla ileri ucta onemli bir eksikligimizin ortaya cikmasi. Mourinho'dan kastim top bize gectiginde ileri cabuk cikip kontrayla sonuca gitmeye calismamiz. Zaten Yusuf disinda topa hakim olup savunmanin cikmasina imkan veren oyuncu yok kadroda. FB gibi topa sahip olup pasla rakip savunma blokunda gedik aramiyoruz. En ilerdeki forvetin 9 numara tipinde (en iyileri Drogba/Torres/Eto'o, gercekcisi Ilhan Mansiz) cok alan kaplamasi ve ara paslarda haraketli toplara isabetli tek vurus yapmasi gerekir bu sablonda. Forvet coklayicilari iyice kenara acildigi zaman orta sahayla rakibin ofsayt cizgisine kadar olan boslugun fiziksel ustunluk ve depar kabiliyetiyle mumkun oldugunca doldurulmasi gerekiyor. Rakibi yipratmasi acisindan Nobre'nin artisi var. Ancak sutlari yetersiz. Onun tipik gol vurusu genelde kaleye cok yakin hava toplarini itelemekten ibaret. Bobo'nunsa en buyuk artisi ara paslarini tek vurusla gol yapabilmesi, ancak fizigi stoperlerle bogusmak icin yetersiz. Bence mevcut kosullarda Bobo'nun coklayici (sol kenarda begendim dun), Nobre'nin yedekleyecegi Holosko'nun en ucta oynamasi optimal. Ama uzun vadede "Striker" olarak Batuhan'in kafasina vura vura yetistirilmesi taraftariyim.
Neticede tek mac uzerinden yapilabilecek cikarimlar kisitli. Direncli ve topun arkasina gecip oyunu tikayabilen yapimizi ve stoperlerimizi cok begendim. Gol yedikten sonra 4-2-4 doldur bosalta donmemiz ve karakterli bir mucadele ortaya koyamamamiz hosuma gitmedi.
Senelik futbol pastasinin yaklasik yarim milyar lira oldugu bir ulkenin hakemleri Yunus Yildirim, Bulent Yildirim falan olmamali. Yunus'a sen neden capsizsin diye kizacak halim yok. Onlara gorev verenlere "niye iki elinizle bir seyi duzeltemiyorsunuz" deme hakkim var ama. Su adamlara mac basi 10 bin lira versinler de dil bilen, kafasi calisan adamlar hakemlige niyetlensin.
3 yorum:
- "Uyandigimda yer yataginda hava olmadigindan mutevellit artik kilo vermemin zamaninin geldigini idrak ettim"
Gelir gelmez ilk lafin "Sen kilo vermissin" oldu zaten. Ben son gorustugumuzden bu yana kilo vermedigimi soyleyince durumu cabuk kavrayip "O zaman ben kilo almisim" cikarimini yapmis olmana cok buyuk saygi duydum.
- Besiktas'in gecen yilki sampiyonlugunda Bobo ve Nobre ev sahipliginde yenen Brezilya yemeklerinin cok buyuk onemi olduguna inaniyorum. Fakat malesef bizim yedigimiz Brezilya yemekleri PS3 arenasinda beklenen katkiyi yapamadi. Bunun en buyuk sebebi de senin yavas futbol merakindi. Butun oyun boyunca "Abi arkadayim, bas topa, cikar geri" sesleri kulagimda yer etti, duyan da pas ve suttan baska 3. bir hareket biliyorsun zanneder. Senin evinde PlayStation olmasina ragmen, ortasahanin tum yukunu -6 ayda bir PES oynayan- ben cektim.
- Bundan sonra mumkunse ligin tatil oldugu bir donemde goruselim. Hakikaten bir cenabetlik var uzerimizde cunku.
- Hakemler konusundaki serzenise katilmamak elde degil. ODTU Insaat Muhendisligi bolumunde 3.80 ortalamali, catir catir Ingilizce konusan, 22 yasinda 3. Ligde orta hakem olarak mac yoneten (baba torpilli Cem Deda'dan baska bunu basarabilen yoktu o tarihe kadar) birinin, maddi/manevi/mesleki her turlu ozverisine ragmen -sadece birilerinin adami olmadigi icin- hakemlik yapamadigi bir ulkede benim bu meslege ne saygim ne de sempatim var. Dunku macta da kasit aramiyorum, capsiz bir hakem aynen senin dedigin gibi. Sadece macin ilk 15-20 dakikasinda adam atmaya cesareti yetmedi bence. O dakikada benzer pozisyonda Sivok, Alex'i indirmis olsa da penalti+kirmizi kart verecegini sanmiyorum o yuzden.
"O an boxerlarimla darbe emmesini sagladigim Playstation 3'u herkesin ortasinda cikarmam gerektigi dank etti. Yikilmistim. DoReMi'leri PS3'ten ayiklarken"
Sony olsam iki kati para verip PS3'u sizin evden geri istetirim.
LPG'li Ferrari = donlu PS3. Bence de haketmiyorum.
Yorum Gönder