Blog etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Blog etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Aralık 2009

Ozledik Be Abi - Amerika Deplasmani

"Bu adama ne oldu?" diyenler vardir diye yaziyorum...


Sampi ile soyunma odasinda yumruklastigimiz ve bunun uzerine benim blogu terk ettigim soylentileri tamamen dedikodudur. Insanlar nereden cikariyor boyle seyleri, anlamak mumkun degil! 

Saka bir yana, blogun ilk yazisinda buradaki durumumuzu aciklamis, deplasmana "diploma ve diplomalar icin" geldigimizi soylemistik. Ben de su isi yapmisken, tam yapayim, ikinci masteri da aradan cikarayim dusuncesiyle Emory University'nin isletme bolumu Goizueta Business School'da MBA'e basladim bu donem. Zaten ortalamanin uzerinde calisan bir adamken, bir de aksam dersleri, odevler, sunumlar, sinavlar deyince dogal olarak hobilerimin tamami arka plana atildi. Yazmayi gectim, maclari seyretmeye ancak zamanim oluyor bu aralar - ki son 10 senede toplam 3-4 mactan fazlasini kacirmamis olan ben, DigiTurk'teki banttan yayinlara ve DVR'ima abone olmus durumdayim. Hayatta hicbirseyi "biraz" yapamamis birisi olarak haftada 1-2 yazi yazmayi da basaramadim bu donemde. Anlayacaginiz, ya hep ya hic.


Yukaridaki harita hayatimin gundelik seyrini gayet guzel ozetliyor. Ev-Santiye arasi asagi yukari 100 km. Normal bir is gunu sabah 6'da baslayip aksam 5'te bitiyor, yani okul olmayan gunler 14, okul olanlar 18 saat civari...

Her neyse, onumuzdeki hafta final haftasi, Sampi'ye soz verdigim gibi Cumartesi'den itibaren yesil sahalara donmeyi planliyorum. Gectigimiz 3 ayda yazilacak cok sey birikti hakikaten.

Not: 19 Aralik'ta tatil icin Turkiye'ye geliyorum. Ufak bir bulusma ayarlayip, internet uzerinden dost oldugumuz blogdaslarla gercek anlamda tanismak, klavyeleri aradan kaldirmak gibi bir planim var. Aklima ilk gelen 22 Aralik'taki Manisaspor-Besiktas maci - Besiktas'ta bir yerlerde mac seyredilip yemek yenebilir mesela. Gelmek isteyenler yorum bolumune not duserlerse programi buradan halledebiliriz.

Hakikaten cok ozledim be abi!

28 Ağustos 2009

Total Futbol 18/08/2009



Total Futbol programinin 18 Agustos 2009 tarihli bolumunden Amerika Deplasmani tanitimi... Bu vesileyle Total Futbol ekibine ve ozellikle Ali Ece'ye bir kez daha tesekkur etmek istiyoruz. Ya egosu kendinden buyuk, ya da cikar kaygisiyla dusunduklerini soyleyemeyen sozde "gazetecilerle" dolu su ortamda bizler icin cok guzel bir ornek kendisi. Bizi yeni blog ve okuyucularla bulusturdugu icin gercekten minnettariz.

Total Futbol, Sali aksamlari saat 21:00'de SKY Turk'te.

1 Ağustos 2009

Voltran Voltran Voltran


Blogdas Sampi haftasonu icin Atlanta'da. Uzun zaman sonra Voltran'i tekrar olusturduk - beraber mac seyretmeyeli 8 ay olmus - Fenerbahce maciyla sezonu aciyoruz. Sucuk da getirmis sag olsun, kahvaltida Kasudo var yani...

25 Temmuz 2009

Sarcophagidae >> KORRNER.com


Kardes blogger'lardan Turgay Keskin gectigimiz hafta marketing departmaninda koklu bir revizyona gitti. Dostumuzun eskiden Sarcophagidae olan blogunun yeni ismi KORRNER, yeni adresi de www.korrner.com. Ben sahsen yeni sayfa duzenini oldukca begendim. Nester dogru yere vurulmus anlayacaginiz.

Kendi blogu disinda FourFourTwo ve LigTV'de de degisik gorevlerle yer alan Turgay'in blogunu okumanizi kesinlikle tavisye ederim. Ozellikle Portekiz Ligi konusunda blog aleminde kendisinden daha bilgili birisini bulabileceginizi sanmiyorum.

31 Mayıs 2009

Cap Dusmani Turk Spor Basini ve Alternatifi


Gazetelerin spor sayfalarini okumayi birakali birkac ay olmustur. Sirf Besiktas sampiyon oldu diye Vedat Okyar (kendisi bildigim kadariyla hastaliklariyla ugrasmaktadir ve morale ihtiyaci vardir) ne hissetmistir, ne yazmistir merak ettigimden Vatan gazetesinin 31 Mayis tarihli sayfasini internetten actim. Yukarda gordugunuz resim oradan alintidir. Okuyucusunu bu kadar kucumseyen, bu kadar aptal yerine koyan baska bir basin guruhu var midir bilmem. GS'nin Daum'a taktigi penceyle GS'nin yeni hocasinin (Gerard Houllier) aciklanmasi ayni sayfada, capraz bicimde konulmus. Ayiptir, aldiginiz maaslar haram olsun size beceriksiz, capsiz, basiretsiz medya maymunlari.


Benzer bir kellik, fodulluk, ustelik eblehlik de BJK'nin gecen hafta kazandigi derbiden sonra hem Hurriyet, hem Sabah'ta sergilenmistir. Her sene sampiyonluga cok yakinken oldugu gibi "bilmem kim sampi..." obegi kullanilmis. Yaraticiliktan uzak oldugunuzu biliyoruz da okuyucuya saygisizliktir artik bu. Benim zaten blog okumaya, daha sonra da Redman'in de tesviki ve destegiyle yazmaya baslamamin nedeni bu kolayci ve basit basin dunyasindan ote birseyler aramamdir. Benim takma isim olarak kullandigim Sampi aslinda bir tezat esprisidir, kliseyle dalga gecmedir, yeri gelmisken soyleyim. Ilker Ates, Esat Yilmaer, Alaattin Metin'den copluk okuyacagima Borges'ten bir Felix Magath veya Uli Hoeness analizi, Noat Samisa'dan Premier Lig maci degerlendirmesi, Stalker'dan sosyal sinif ve futbol yazisi, Othello'dan futbol esprisi, Tardini Bufe'den Ertugrul Saglam'a kredi verilmesine rastladim blog alemi sagolsun. Ayriyeten genel olarak okuyan/yazan insanlar oldugu icin blog camiasinin tali genel kultur katkilari da oluyor. Mesela Borges Pasa'dan Cingeneler Zamani filminin sarkisini ogrenmemden mutevellit filmini merak edip seyrettim. Noat Reis sagolsun Kore filmlerine dadanip Old Boy'u tekrar kesfettim, hayatim guzellesti. Tante Rosa'nin Tanri Kent filmine dair paragraflarini okuyunca filmi yeniden izleyip kacirdigim bazi noktalari yakaladim.

Bir sekilde basinda yer etmis Ibrahim Altinsay ve Ugur Meleke gibi adamlar olmasa zaten sporla ilgili yerel yazili basini takip etmenin hicbir getirisi yok. Neyse, ben yine okurum bloglarimi, begendiklerime de Futbloglardan +1'i cakar populer yaparim. Ciplak bayan resmi alti "Vay be yavru" postlarina da -0.3'leri yapistiriyorum bos olduklari icin, Figo'nun karisi haric. Ona +1.

20 Mayıs 2009

Nereye Gitti Bu Adamlar?


"Nereye gitti bu adamlar?" diyeniniz varsa aciklayayim durumu. Bildiginiz gibi senenin ortalama 350 gunu blog olarak deplasmanda oynuyoruz maclari. Genelde de ayni zamana denk gelmiyor Turkiye'ye gidislerimiz ya da anne-baba ziyaretleri. Bu sefer benim yillik iznimle Turkiye'ye gidisim ve Sampi'nin anne ve babasinin onu ziyarete gelisi ayni haftaya rastladi, oyle olunca da blogu biraz bosladik. Gerci sezlong blogcusu Sampi "Abi senin gozun arkada kalmasin ben blogu sahipsiz birakmam" demisti ben gitmeden; ama bugun goruyorum ki annesinin yaptigi ev yemekleri sonrasi rehavetten olsa gerek traktorun basina tesrif etmemis beyefendi.

Cuma gunu ciktigim Turkiye seyahatinin su ana kadarki bilancosu Besiktas adina +3 puan, Hidayet adina muthis bir 7. mac, Lucescu adina bir UEFA kupasi ve bendeniz adina +2 kilo seklinde ozetlenebilir.

Besiktas kupa yorgunluguna ragmen Ankara'da kazanmasini bildi. Daha onceden burada da belirttigim gibi bu mactan ciddi sekilde cekiniyordum. Ancak Sivok'un yoklugu ve liderlik stresi dahi takimi durduramadi. Bobo'nun 85 metrelik kontraatak sonrasi attigi guzel kafa golu, Denizli'nin macin baslamasina 10 dakika kala yaptigi Toraman-Ekrem degisikligi ve Gokhan Zan'in bir kornerde daha uykuya dalarak takima ust uste 4. macta da gol yedirmis olmasi mactan aklimda kalanlar.

Hidayet ise basketbol kariyerinin en iyi performansini sergileyerek serinin 7. macinda Orlando'nun Boston'i yenmesinde cok onemli bir rol oynadi. Etkileyici istatistikleri bir yana oyuna hukmedis sekli ve macin sonundaki performansi gercekten cok degerliydi.

Lucescu'nun Kadikoy'de UEFA Kupasi'ni kazanmasi da gayet ironik. Cok guzel bir mac olmasa da Shakhtar kalite ustunluguyle maci kazanmayi bildi. Muthis kanat oyuncusu Dario Srna'yi onumuzdeki yil daha iyi biryerlerde gormemiz lazim artik.

Son olarak aldigim kilolara gelelim. Herhangi bir elbiseye sigmak ya da plajda six-pack'imi kizlara gostermek gibi dertlerim olmadigi icin memlekete gelince kendimi kebaba, raki-baliga ve cay-simit basta olmak uzere bilimum kahvalti efsanelerine (bal-kaymak, boyoz, tahin-pekmez, sahanda sucuk vs.) adadim. Yediklerime bakinca aslinda 2 kilo az bile diyebilirim. Bir de bunlar arkadas arasi tabirimizle 'helal kilo' oldugu icin dert etmiyorum acikcasi.

Pazar gunu icin biletimi de ayarladim. 2006-07 sezonundaki Gaziantepspor macindan bu yana (ki ligin hemen basiydi) ilk defa Inonu'de mac seyredecegim. Heyecan dorukta tabii ki. Pazartesi de tatil bitiyor. Donunce gorusmek uzere...

24 Mart 2009

Blog Traktoru - 19


Kapasitesinin tamamini vazifesini yerine getirmeye kullanan makinelere ve insanlara nedense hep hayranlik duymusumdur. Magrur bir gurur olsa gerek elinden gelenin en iyisini yapmak. Kalitesiz dizelle simsiyah duman cikararak topragi ekip bicen emektar traktorler gibi. Bizim bloga yazi yazmak icin kullandigim bilgisayar da iste boyle saygi duydugum buyuk bir camia.

Laptoplara oldum olasi kilim. Linderoth gibi kolay bozulup zor tamir oluyorlar ve satin almak icin ederinden fazla para vermek gerekiyor. Ben de memlekete getirip goturebilmek icin laptoptan buyuk ama pratik olsun diye satilan en ufak kasayi aldim, bilgisayar muhendisi inek arkadaslara (cok delikanli bir hintli/beyaz duosu) yatakhanede en kral parcalarla bir bilgisayar toplattim. 5 sene once zamaninin en fuleli teknik aksamina sahipti ve toplam maliyet de cuziydi.

Fotografta goruldugu uzere artik yogun bakimda kendisi. Kucuk kasasindan dolayi hava sirkulasyonu olmadigindan surekli isinip iptal oluyordu. Onun icin once cabriolet haline getirdim. Baktim kesmedi ic organlarini cikardim. Hala sogutma problemi olunca fani dayadim kendine geldi. Gidip yenisini almak da var ama artik tonlarca GB muzik indirmis, universite odevlerimdeki copy-paste hullesine alet olmus traktoru elden cikarmaya elim gitmedi. Futbloglari da onla kesfettim, kendi blogumu da onunla yazacagim. Vefa Chicago’da bir semt nitekim.

Aleti futbola baglarsak kendisi Redman’in benzetmesiyle Ibrahim Uzulmez’in elektronik versiyonu. Delinho’nun da arada tekledigi, Ali Tandogan’dan kafa yedigi, Kazim Kazim Kazim tarafindan maymun edildigi, Yattara’ya karsi mavi ekran vermisligi vardir. Ama kicini rakibe dayayip faul almaya ve kafasini onune egip son cizgiye inmeye devam etmistir. 35 yasinda hala kanadini kapatip rakibin sag acigini karsi yari alana itebilen cok az bek vardir. Deplasmanlarda, ozellikle kotu zeminde tahtaya adini yazacagim ilk topcudur.

Deliredur guzel insan (bknz video dk. 3:35, kapalidan canli seyrettim), bacagin kopana kadar ilk 11’imde her zaman yerin var.

20 Mart 2009

-1-

Biz Kimiz?
Biz Amerika’da yasayan iki insaat muhendisiyiz. Futbol ile cok ilgiliyiz ve Besiktasliyiz. Bunun disinda ikimiz de iyi birer Klasik Rock dinleyicisiyiz.

Nereden Cikti Bu Blog?
Ikimiz de bol bol mac seyrediyor, muzik dinliyor, blog okuyoruz. Fikir nam-i diger Sampi’den geldi. Maksat konu ozgurluguyle iki kelime birseyler karalamak, muhabbet etmek, iyi zaman gecirmek. Zamanla goreceksiniz, tarzlarimiz cok farkli da olsa cogu seye ayni pencereden bakabildigimiz icin beraber kotaririz bu isi dedik. Es dost okusa, bir iki kisiyle tanissak yeter zaten bize.

Amerika Deplasmani?
Birimiz Atlanta’da, birimiz de Chicago’da yasiyoruz. Bu sebeple anlayacaginiz her mac deplasmandayiz. Deplasmana diploma veya diplomalar icin geldik. Is bulunca da onumuzdeki santiyelere baktik. Hayat uzun bir maraton, Inonu'ye daha cok yolumuz duser.

Ingilizce Klavye?
Bu konuyu aslinda baya dusunduk blog’a baslamadan once. Ancak Ingilizce klavye simdilik daha rahat geldi acikcasi.

Son Soz?
Dedigimiz gibi amator ruhla birseyler yapmaya calisacagiz. Olur da surc-i lisan eder isek affola. Rengimizi de belli edelim, alt yapi iskeletli, baskanina borclu olmayan, alnina leke dusurmeyen Besiktas'in renklerine tutulduk. Son 5 senedir keyfimizi kaciracak bir erezyon yasandi. Ama Kartal gonullerde sampi. Her zaman.