13 Ağustos 2009

Rengimiz Belli Olsun - Ligue 1 2009-10

Gecen gun biraktigimiz yerden devam edelim. Bundesliga ile beraber gectigimiz hafta baslayan diger onemli Avrupa ligi de Fransa'dan Ligue 1. Gectigimiz sezon Lyon'un 7 senelik saltanatinin yikilmasindan sonra yine cekismeli bir sezon bizi bekliyor.

Redman - Bordeaux

Fransa'da uzun yillardan beri Lyon'u desteklerdim aslinda. Ancak, benim son derece takdir ettigim Fransa Ligi'nden gencleri ucuza alip, parlattiktan sonra Avrupa'nin buyuklerine pahaliya satan, bu sirada da basa guresmeye devam eden Lyon, zamanla bu karakterinden uzaklasti ve transfer piyasasinda alici bir takima donustu. Bu duruma Lyon-Lille iliskisi ozelinde bir baska postta deginmistik zaten.



2 sezondur Laurent Blanc'in calistirdigi Bordeaux'yu begenerek takip ediyorum. Bordeaux, Ahmet Cakar'in Dugarry'e yaptigi muthis asistle Milan'i eleyip UEFA Kupasi'nda final oynadigi gunden beri sempati duydugum bir takimdir. Zidane'li, Lizarazu'lu, Dugarry'li o kadro da zaten Fransa'daki 1998 Dunya Kupasi ve daha sonra Belcika-Hollanda ortak yapimi 2000 Avrupa Sampiyonasi'ni kazanan Fransiz Milli Takimi'nin temelini olusturmustur. O mukemmel sezondan sonra uzun bir cokus donemine girmislerdi. Fakat son 2-3 senedir gercekten dogru isler yapiyorlar. Alou Diarra, Fernando Cavenaghi, ve son olarak Yoann Gourcuff gibi cok basarili transferlere imza attilar ve duzgun bir yapilanmayla gectigimiz sezon Lyon'un saltanatini yikmayi basardilar. Mutevazi butceyle kazandiklari bu basari gercekten saygiyi hak ediyor.


Futbolculugunda cok buyuk hayrani oldugum Laurent Blanc'in basarili bir teknik direktor olmasini bekliyordum zaten. Sahada yetenekten ziyade aklini kullanarak oynayan ve futbolculuk kariyerinde cok gezip herseyi tecrube etmis isimler her daim benim gozumde ideal adaylardir teknik direktorluk mevzu bahis oldgunda. Blanc da bu konuda parmakla gosterilebilecek mukemmel bir ornek teskil ediyor su ana kadar. Kulubune gosterdigi baglilik da hosuma giden bir baska durum. Bu yaz cok rahatlikla, daha fazla para kazanacagi, emrine daha buyuk butcelerin sunulacagi bir takima gidebilirdi. O ise ince eleyip sik dokuyarak buyuttugu takiminin basinda kalmayi tercih etti. Blanc'in adi gelecekte Manchester United'in basina gecebilecek isimler arasinda geciyor ve bence kendisi bu buyuk ovgunun her gramini hak ediyor.

Bu sezon takimdan ayrilan isimler Marsilya'nin Servet'e tercih ettigi Senegal'li stoper Diawara ve Alex Ferguson'in yeteneklerine vuruldugu Obertan. Bunun karsiliginda Toulouse'dan ligin en iyi kalecilerinden biri olan Carrasso'yu transfer edip Gourcuff'un sozlesmesindeki opsiyonu kullanarak bonservisini aldilar. Yetenekli Fas'li forvet Marouane Camakh'in takimda kalip kalmayacagi ise henuz belli degil. Bu sezon da takimda kalabilir. Ancak simdiden, Blanc-Gourcuff-Diarra-Camakh dortlusunden herhangi birini 2010 basinda da Bordeaux formasi ile gorursek oldukca sasiracagimi soyleyebilirim.

Yine de bu sezon kolumu kesseniz Bordo(!) akar. Sampiyon Bordeaux, zenginler kumeye.

Sampi - Marseille

10 sene once kafasina esenin sampiyon oldugu ligin tadi Lyon'un ibret alinasi projesiyle kacmisti. Al-parlat-sat modeliyle hem kasalarini hem muzelerini doldurmuslardi. Gecen sene ligi 3 takimin domine etmesiyle TSYD formatina dondu. Monaco ve PSG'nin belini bir turlu dogrultamamasindan mutevellit 2010'da degisiklik olmaz, CL oynayan takimlar kapisir. Gonlum ise Marseille'den yana.


Sampiyon Kulupler Kupasi'ni da alsa, orta sirada hedefsiz de kalsa tribunu her zaman sen ve heyecanli bir kere. Ustune "adamim" mertebesinde iki kisiye sahipler. Eric Gerets gibi futbol anlayisini begenmedigim, fakat isine olan saygisini ve adamligini cok takdir ettigim bir hocayi kusturmeleri cahilce oldu. Ancak Deschamps secimi bana gore ellerindeki opsiyonlarindan en iyisiydi. Pozisyon bilgisi ust duzey, az adimla cok is yapan oyuncudan iyi hoca olur kanaatindeyim Redman gibi. Blanc'tan eksigi gozluk takmamasidir. Orneklerle kanitlandigi gibi gozluk takan hoca (Domenech) capina bakilmaksizin takmayandan daha basirilidir (Hagi). Hincal Uluc gibi sacma fakat ikna edici savimi ortaya koyduguma gore diger elemana gecebilirim.


Bizim Edouard takimin arkasini toplar, pas dagitir. BJK'ya gelmesi bir lutuf olan sahsiyeti ne tribunler ne de basin anladi. Sanli Kaptan basta olmak uzere hatiri sayilir kufur edeni vardir. Keske simdi yaninda iki Almanla oynadigini gorseydik. Topla oynamada en az %5 fark yaratacagini dusunuyorum o 3'lunun. 30 kusur yasinda Turkiye liginden ayrilirken basamak atlayan az insan vardir.

Droit Au But, birinci kim bilmiyorum.

4 yorum:

Redman dedi ki...

Marsilya'nin delikanli Arnavut topcu Lorik Cana'yi Sunderland'e satmasini kiniyorum. Van Nistelrooy cirkefine kafayi attigindan beri benim favori topcularimdan birisidir keza kendisi.

Servet'i alip takimin racon katsayisini korumalilardi bence. Lucho'nun sakatlanmasi da talihsizlik oldu adamlar icin. Yine de Lyon'un en buyuk rakibi Deschamps'in Marsilya'si olacak gibi gozukuyor.

stalker dedi ki...

valla cana bjkde oynasaydı şimdiye baba lorik olmuştu. adam saha içinde her takımdaşına ayrı bir ihtimam gösteriyor. bizim şl maçlarında ağzım açık onu takip etmiştim. teknik direktörü o kadar üzerine düşmemiştir o oyuncuların. o raddede yani.

yeşilini sevdiğim st etienne her halükarda skorlarına ilk bakacağığm takım, ama tribün ve şampiyonlğa oynama farkıyla marsilya derim sampi gibin. bi de cisse var tabi.

Adsız dedi ki...

Lorik Cana gibi bir oyuncuya her takımın ihtiyacı var. Kaptan dediğin Nobre gibi Delgado gibi olmaz, Cana gibi olur.

Cisse değerlendirmesi biraz geçmişin iyi yönlerini hatırlamak gibi olmuş. Katılmıyorum. Sahada etkisini hissettirebilecek bir kaliteye sahipken bunu ortaya koymadı bizde, "kaçak güreşti". Fransa'daki lakabı da "tembel"dir zaten.

Redman dedi ki...

Stalker,

Baba Lorik cok iyi. Sunderland'de de kaptan secilmis galiba.

Ege Sezen,

Cisse ile ilgili elestirilerde hep gozden kacirilan nokta su bence: Dunya'da, saginda Serdar Ozkan, solunda Tello, onunde de Delgado, Nobre, Bobo ile takim savunmasini ayakta tutabilecek ortasaha sayisi bence bir elin parmaklarini gecmez. Ne zamanki yanina Ernst geldi, ortasahanin gobegi 1 kisi fazla oynamaya basladi, takimin fizik gucu yukselip hucum oyunculari savunmaya katki yapmaya basladi, o zaman Cisse'nin performansi yukseldi. Sozum sana degil, ama bunu sadece "Cisse ligin ikinci yarisinda form tuttu" ile aciklamak bence futbol adina katliamdir.

Iyi futbolcu olmak icin disari giden toplara kayarak dalmak gerektigine inanmiyorum. Tribunlere cok hos gozukmuyordu oyun tarzi, ama bence Cisse son derece zeki ve ne yaptigini bilen bir oyuncuydu. Ozellikle Sampiyonlar Ligi'nde eksikligi hissedilecektir bence.