Bir kitap okudum, hayatim degismedi ama hakkinda blog yazasim geldi. Romantik serseri Milan Kundera cok kafa utuleyince son birkac haftadir tarih ve memleket meselelerine dondum. Elime Taner Akcam imzali “A Shameful Act” adli bir kitap gecti. Baslik kaynagi gosterilerek (gidip kaynagi kontrol edip dogrulamadim tabii) Ataturk’un 1915 Ermeni kayiplarina dair soyledigi sozlerden geliyor. Kitap cok net bir sekilde Osmanli Devleti’ni soykirim yapmakla sucluyor. Ama slogan atip anirmak yerine olaylara nasil varildigini, hangi pasalarin tetigi cektigini ve nesnel sonuclari zimpara gibi puruzlu bir dille anlatiyor. Bu bakimdan atmacionne kokenli ama civa gibi akan Da Vinci Kodu’nun ters yuzu.
Kisaca ozetlemek gerekirse 19. yy’da ekonomik yetersizlik ve siyasal basiretsizlik nedeniyle Osmanli Imparatorlugu Ingiltere’nin (Bunyamin Gezer) dayatmaci tavirlari ve Fransa’nin (Muhittin Bosat) eyyamciligi nedeniyle bilesenlerine ayrilir. Her lokma kapmak isteyen devlet Hristiyan bir tabaka secip hamisi olmaya soyunur. Hristiyanlar’a pasaport verilir, mahkemelerinde emperyalist devletlerin temsil edilmesi sart kosulur. Tarih kitaplarinda "ic iclerine karismak" cok yuvarlak laf oldugu icin ornekleyerek aciklamak istedim. Devlet o kadar gucsuzdur ki kendi vatandasini yargilamaktan acizdir nitekim. Maliye tamamen yabanci kontrolundedir. En sonunda inceldigi yerden kopulur ve Hristiyan toplumlar uclardan baslamak uzere bagimsizlik kazanir.
Bu noktada mahallenin yeni delikanlisi Rusya (Cuneyt Cakir) olanca capsizligiyla kemirebilecegi tek devlet olan Osmanli’ya girisir. ’93 Harbi’yle Yesilkoy’e dayanir, Ermeniler’in reisi oldugunu ilan eder. Sultan’i mokokodan Ingiltere kurtarir Rusya’ya ayar cekmek icin. Burda Osmanli’nin aczini belirtmek gerekir zamanin politik piyasasini anlamak adina. Rusya aslinda zannedilenin aksine cok guclu bir ulke degildir. Deli Petro’nun modernize etmeye basladigi Fransiz ve Hollanda ozentisi fakir ve soguk bir memlekettir. Hatta Petro Hollanda’nin refahindan (denizcilik, teknoloji, ticaret, donanma) o kadar etkilenir ki rivayete gore Rusya’nin resmi dilini Flemenkce yapmaya calisir (kaynak Dostoyevski’nin The Gambler kitabinin onsozu). Rusya daha sonra yayilmaci politikalarinin urunu olarak emekleme cagindaki Japonya’yla dalasir ve agir tokat yer. Zaten beli de dogrulmaz, 1. Dunya Savasi’nin sonunu goremeden teknik direktor ve sistem degistirir. Hollanda menseli 4-3-3’ten 3.333-3.333-3.333’e doner.
Ermeniler’in diger Hristiyanlardan farki imparatorlugun uc bolgelerinde, fetih noktalarinda degil, Anadolu’nun gobeginde yerlesmis olmalaridir. Oyle ki Tarsus, Adana, Erzurum, Maras gibi simdi icinde gayrimuslim cok az nufus barindiran sehirlerde o zamanlar Ermeni mahalleleri ve okullari vardir. Hatta Artvin’de ismi bugun bile Ermenice’den degistirilmemis yaylalar bulunmaktadir icinde Ermeni vatandas kalmamasina ragmen. Kackar Dagi’na ciktiktan sonra donuste kaybolup rast geldigim kucuk yerlesim birimlerindeki yore halkindan Ermenilerin surulmesine dair hikayeler dinlemisligim de vardir.
Derken Almanlar Vorsprung Durch Teknik yapar ve ansizin Abramovich’in Chelsea’si gibi birden kafaya oynamaya baslarlar. Dusmanimin dusmani dosttur mantigiyla Osmanli’ya el atarlar. Kayser Istanbul’a pisbirige gelir gider,
cesme ve boga hediye eder . Ideolojik olarak sultanlar (ozellikle Abdulhamit II) ve mektepli cunta Ittihat ve Terakki United (ITU) etki altina alinir. Pozitivist ve milliyetci cizgide aydinlarin (Ziya Gokalp vs.) da verdigi destekle Turkculuk/Turancilik modeli ortaya konur. Hedef Turkleri birlestirip homojen bir ulus yaratmaktir, cunku onlara gore imparatorluk icindeki toplumlar kanciklik yapmaktadir. Ilerde Osmanli Mondros’ta teslim olurken bir atimlik barutu kalmis ordusunun Baku’de seferde olmasinin nedeni de sinir disindaki Turklerle birlesme arzusudur.
Bundan onceki 4 paragrafin aritmetik ortalamasini alirsaniz gorulur ki Osmanli cozulme noktasindadir ve Ermeniler’in Rusya gudumune girip ozgurluk kazanmasi vatanin cigerinin sokulmesine es degerdir. Bu durumda Enver ve Talat Pasa (Dimitar Berbatov ve Quinton Fortune) Stalinvari bir dusunce tarziyla “Turk + Ermeni = Anadolu. Eger Anadolu = Turk yapmak istersek iki taraftan da Ermeni cikarmaliyiz” hipoteziyle tehcir yasasini batinin itirazlarina ragmen cikarir. Stalin de koylu toplumundan isci toplumuna gecmek icin koyluleri gulaglarda yok etmeye baslamisti. Geride kalan sadece isciler olunca SSCB muthis bir is basararak oraktan cekice terfi etmisti.
Neyse, Tehcir Kanunu aceleye gelir, nasil uygulanacagi dusunulmez. Orduya goc eden Ermeniler’i korumasi emredilir ve batili devletlere guvence verilir. Sonra Talat Pasa’nin mudehaleleriyle emirler gizlice geri alinir ve savunmasiz Ermeniler yolunur. Musluman halka ve orduya servet transferi baslar. Kitaba gore Ermenilerin bosalttigi evleri ordu erzak ve asker barindirmak icin kullanir. 800 bin Ermeni capraz kosu yapar, bunlardan ancak 500 bin kadari deplase olabilir varis noktalarina (kitap cesitli rakamlarin oldugunu ama en gercekcinin bunlar oldugunu yaziyor) .
Bazi Ermeni gruplar (
genel olarak doguda Tasnak liderliginde, 19. yy sonundan itibaren) bos durmaz, 1-0’la 5-0 arasinda fark yoktur der. Silahlanip Ruslarla beraber dogudan yardirir, hatta birkac bin sivil Musluman katledilir (kitaptan alinti). Karsiligi “Ermeniler ayaklandi” bahanesiyle faiziyle verilir, kisir dongu atesine benzin dokulur. Taner Akcam’in verdigi kaynaga gore zamaninin Robert Lisesi muduru “Ermeni ayrilikcilar ortami germek icin eylemde bulunuyor. Sonra Turkler daha beterini yapinca bu sefer insan haklarini bahane ederek emperyalist devletlerin destigini almaya calisiyor. Amac ulkeyi bolmektir” analizini yapmistir. Bunun 1990’lardaki PKK taktiginin cok benzeri olmasi dikkatimi cekmedi degil.
Neticede 1915’te bir devlet kendi milletinin belli bir zumresine alenen zulum etmistir. Bir grup insani dinine gore ayristirip yerinden “tehcir etmek” hak ve hukuka aykiridir, yuzkarasidir. Trajediyle sonuclanmis hazin bir isguzarliktir. Amerika da 2. Dunya Savasi sirasinda Japon kokenli vatandaslarina tehcir uyguladiysa o zaman yasa mesrudur argumani da yanlistir. 2 yanlisin 1 dogru etmedigi gibi Amerika Reagan doneminde tehcir edilenlere tazminat odemistir.
Buraya kadar tamam, zaten resmi devlet gorusu tehciri ve beraberinde getirdigi acilari inkar etmiyor. Benim derdim Ermeni Diasporasi tarafindan olayin planli, sistematik bir soykirima indirgenerek gunumuz Turkiyesi’ne mal edilmesidir. Ironik olarak Ataturk kadrosunda ITU elemanlari bulundursa da Berbatov ve Fortune politikalarini hayalperest ve maceraci bulmustur. Yeni devlet ortaya cikarken gecmis politikalarin iflasini kabul etmistir. Ataturk, Berbatov’dan direktif alarak hareket eden yandaslarina gider yapmistir ve uzun vadede politik arenadan bu isimleri silmistir (kitaptan alinti). Yani kullerinden dogan devletin kurucusu tehciri tasarlayan insanlarla ideolojik olarak ayni cizgide degildir. “Utanc verici hareket” mirasini birakanlarla kavgalidir.
Benim utanc duydugum ve parcasi olmayi kabullenemeyecegim bir sucun 1/75,000,000’unun uzerime birakilmaya calisilmasina anlam veremiyorum. ITU secimle, halkin rizasiyla goreve gelmemistir Naziler gibi. Zaten bazi yasalar anti-demokratik olarak, icinde
gayrimuslim milletvekillerinin oldugu meclisin elinden gecmeden, ITU tarafindan cikarilip resmi gazetede yayinlanmistir. Riza’nin Batuhan’in kacamagini medyadan ogrenmesi gibi yeni yasalari resmi gazeteden duymustur meclisin cogu uyesi.
Biyikli, icki ve basortu fetisisti vizyonsuz AKP’nin memleketin basina gelmesinin, isbilmez, beceriksiz ve gorgusuz Yildirim Demiroren’in Besiktas’a baskan olmasinin bile sorumlulugunun bir kismi bana ait olabilir onlara oy vermedigim halde. Sonucta benim soz soyleme hakkim olan bir karara yeterince etki edemeyip bir bakima geldikleri yerleri onamis sayilabilirim. Ama benden 5 jenerasyon once, dedelerimin bile secmedigi, 1913’teki darbeyle yonetimi ele geciren, iki eliyle bir penisi dogrultamayan adrenalin duskunu Germenfilik muktedirlerin gunahlarini kimsenin benim ustume yikmaya hakki yok.
Ermeni Diasporasi’nin da cus deyince durmayi bilmesi lazim. Ecdadinin cektigi acilardan ekmek cikarmaya calismak buyuk serefsizliktir. Ayriyeten eger her tarihsel trajediye deger bicersek o zaman benim Mete Han’in Cinlilesen kankalari icin Hu Jintao’dan harclik istememe kadar gider is. Hacli seferleri icin de manevi tahribattan oturu tazminat hakkim olur. Hatta ailem Istanbul’da oldugu icin 4. Hacli seferi icin bile yancilik yapabilir, o derece cingenelesebilirim.
Bu arada katliamin mimarlarindan Berbatov Tacikistan’da Pan-Turkist hayallerinin pesinde kosarken Sovyet ordusu tarafindan Ermeni bir komutanin baskiniyla kursun manyagi yapilmistir. Fortune (Adolf Eichmann’in pek duyulmayan versiyonu) da Berlin’de Erzurumlu Soghomon Tehlirian tarafindan oldurulmustur. Hayatta olsalardi keske de anlamsizca Alman masasi olarak savasa girmenin, halka yasatilan sefaletin, Sarikamis’ta donarak olen 3. ordu askerlerinin hesabini sorabilseydik.
Su anda yapilmasi gereken Turkiye’nin ic hesaplasmasini tamamlamasi ve "onlar baslatti" demesi yerine tarihsel hatalari sindirmesidir. Tehciri mesrulastirmak ve Ermeniler’in verdikleri kayiplari “zamanin sartlari” olarak degerlendirmek abestir. Ermenistan’in tazminat taleplerinin gecersizligi kosuluyla Erivan’la iletisime baslanmalidir, sinir kapisi acilmalidir. Hukuki zeminde olaylarin muhasebesi yapilmalidir. Turkiye'nin argumani "bir adam baskasini evinden barkindan kovarsa bundan 100 sene sonraki zurriyeti bedelini odemek zorunda birakilmamali" temeliyle insa edilebilir.
Herseyden onemlisi geride kalan bir avuc Ermeni vatandasa sahip cikilmalidir. Hirant Dink’ler sovenist ve fasizan kusunlara kurban verilmemelidir. Yoksa Mahcupyan olmaya daha cok devam ederiz.
1 yorum:
genel olarak katılıyorum. yalnız, tazminat taleplerine sağır olmamalıyız. bugün holding sıfatı kazanmış zamanın tüccarlarının malının mülkünün temelinde ermeni sermayesi vardır. ermenilerin bıraktıklarının üzerine oturmuştur bunlar. hatta kıyıma/tehcire önayak olmuşlardır bizzat. bu işlerin bir ayağı anadolunun türk-islamlaştırılmasıysa, diğer ayağı da sermayenin türk-islamlaştırılmasıdır. burada evini barkını bırakıp gitmek zorunda kalmış insanların bir şekilde geri dönmesini çok isterim, ama hayalden öte de değil, bunun da farkındayım. belli şartlarda bu tazmin etme işi yapılmalı yine de..
yazının dili de çok hoş olmuş. blog alemine güzel bir blog -hemi de beşiktaşlı bir blog- kazandırdınız. elinize sağlık..
Yorum Gönder