28 Nisan 2009

Kiralik Oyuncu Protokolu Sorunsali

Besiktas'in Eskisehirspor'la oynadigi geride biraktigimiz haftada artik kliselesmis olan "Kiralik oyuncu protokolu sorunsali" yine hortladi. Besiktas'in Eskisehirspor'da kiralik oynayan iki genc oyuncusu Batuhan Karadeniz ve Emre Ozkan iki takim arasindaki protokol geregi geride biraktigimiz macta Besiktas'a karsi forma giymediler. Bu da gerek gazetelerde gerekse blog camiasinda sertce elestirildi. Kliselesmis bu elestiriler arasinda "Insan haklarina aykiri" ve "Artik bunlari asmamiz lazim, bu yuzden Avrupa'dan geride kaliyoruz" gibilerini de birkac defa gorunce konuyla ilgili yazmadan edemedim.



Oncelikle bir takimda kiralik olarak oynayan oyuncularin ana takimlarina, yani bonservislerini elinde bulunduran takima karsi oynamamalirinin insan haklarina aykiri oldugunu dusunenler ya insan temel haklarinin ne oldugundan habersizler, ya da Hincal Uluc'culuk oynuyorlar. Her iki durumda da aslinda oturup cevap vermemek lazim ancak ben bu gorusu birden fazla yerde okudugum icin aciklayayim. Ortada 3 grup arasinda yapilmis bir kontrat var. Oyuncunun ana kulubu, oyuncuyu belirli bir sureligine kiralayan kulup, ve son olarak da mevzu bahis oyuncu ve onu temsil eden menajeri. Bu 3 grup - herhangi bir zorlama olmaksizin - Turkiye Futbol Federasyonu'nun ve Turkiye Cumhuriyeti'nin kural ve kanunlari cercevesinde bir anlasmaya varmislar ve hazirlanan sozlesmeyi imzalamislar. Batuhan'la Emre'nin bu macta oynamayacagi devre arasindan beri belli ve ilgili taraflardan herhangi birisinin bu konuda bir sikayeti yok. Yani anlayacaginiz alan memnun, satan memnun.

Gelelim bu uygulamanin Turkiye gibi 'ikinci sinif' Avrupa liglerine ozgu oldugunu ve bu yuzden Avrupa'nin ileri gelen liglerinden geri kaldigimizi iddia eden arkadaslara. "Hic mi Championship Manager oynamadiniz?" deyip konuyu kapatmak istiyorum; ancak yine de CM oynamamis olanlar vardir diye aciklayayim. Bu uygulama ne Turkiye'de baslamistir ne de sadece Turkiye gibi 'ikinci sinif' Avrupa liglerinde uygulanmaktadir. Ozellikle Ingiltere'de Avrupa Futbolu'nun zirvesi olan Premier League'de cok sik rastlanan bir olaydir bu. Almanya, Italya ve Ispanya liglerinde de cokca yapilir bu tarz anlasmalar. Yani bunun gelismislikle de hicbir alakasi yok.

Bunlari soylememin sebebi Besiktas'i savunmak istemem degil kesinlikle. Keza bu uygulamaya basvuran tek takim Besiktas degil zaten. Ben sadece yaygin kaninin aksine yapilan bu protokollerin yanlis ya da utanilacak birsey olmadigini, hatta bahsettigimiz sozlesmeleri imzalayan gruplarin korunmasi acisindan son derece gerekli ve faydali oldugunu dusunuyorum. Uc bir ornekle aciklayayim: Besiktas sezonun son haftasinda Denizlispor ile oynuyor, diyelim ki Besiktas Emre Ozkan'i Eskisehirspor'a degil de Denizlispor'a kiralamis olsun. Ornek benim ya, Besiktas son haftaya 1 puan farkla lider girmis, macin 80. dakikasinda da skor 0-0. Besiktas'in gol atacagi yok, sampiyonluk elden gidiyor. Derken ceza sahasina gonderilen bir topta Emre Ozkan zipliyor ve gereksiz yere topa elle mudahale ediyor. Penalti, gol ve 1-0. Besiktas sampiyon oluyor. Ne konusulur Besiktas'in sampiyonlugu hakkinda? 34 hafta boyunca takimin nasil mucadele ettigi mi, yoksa zaten onumuzdeki sezon Besiktas'a donecek olan Emre Ozkan'in bilerek penalti yaptirarak Besiktas'i hak etmedigi bir sekilde sampiyon yaptigi mi? Besiktas'in sampiyonluguna leke suruldugu gibi Emre Ozkan'in kariyeri de o andan itibaren saibe altina girecektir. Bu olayin ligin son haftasinda sampiyonluk ortadayken macin son dakikalarinda gerceklesmesine de gerek yok. Isterseniz biraz daha normal bir ornege bakalim: Emre Ozkan gectigimiz Pazar Eskisehirspor formasi giymis olsun. Kendisini ispat etmek icin de canini disine takarak mucadele etsin, ama bu yuzden sert girdigi bir ikili mucadelede Holosko'nun ciddi bir sekilde sakatlanmasina sebep olsun. Besiktas da bu yuzden galip gelemedigi mactan sonra en onemli oyuncularindan bir tanesi olan Holosko'nun da eksikligiyle sampiyonlugu kacirsin. Taraftarin Emre'ye tepkisini gectim, bizim her hafta ayri bir bomba patlatan yoneticimiz Levent Erdogan'in yapacagi aciklamalari tahmin edebiliyorsunuzdur.

Ornekler cogaltilabilir, ama gecelim. Konunun ozunde cok temel bir problem yatiyor. Ingilizcesi 'Conflict of interest', sanirim Turkce'de en iyi karsiligi 'Cikar catismasi'. A takimi ile 5 yillik sozlesmesinin ilk sezonunda, ayni ligden baska bir takim olan B takimina tecrube kazanmasi icin gonderilen bir oyuncunun, A-B macinda hangi takimin galip gelmesi isine gelir? Bahsettigim sorun budur. Bir takimin formasini giyen 11 oyuncunun da o takimin basarisini istemesi ve takimin basarisinin bu 11 oyuncunun da tabiri caizse 'isine yaramasi' gerekir. Aksi takdirde oynanan musabakanin guvenilirligi ve kredibilitesi - hakli olarak - sarsilmis olur. Yani konu aldigimiz problem oyncusunu kiralik veren kulubun ondan korkup da kendisine karsi oynamasini istememesinden cok daha derin bir problemdir.

Belirli kulupler bunu sorun etmeyebilirler ki bu onlarin kendi tercihidir. Bazi kulupler de buyuk ihtimalle mevcut Besiktas yonetiminin de yaptigi gibi sark kurnazligiyla, sirf sezonunun iki macini daha rahat oynamak adina bu yola basvuracaklardir. Ancak bu ortadaki hadiseyi insan haklarina aykiri hale getirmeyecegi gibi bu opsiyonu kullanan kuluplerin de geri kaldigi anlamina gelmez.

Not: Benzer bir sorunun Bosman transferlerinde ortaya ciktigini da soyleyebilirim. Ancak o gercek anlamda insan haklari bazinda tartisilmasi gereken daha detayli bir konu oldugu icin onu sonraya birakalim.

4 yorum:

Othello dedi ki...

Bloggerlarin ve spor yazarlarinin bilip bilmeden iskembeden salladiklari yorumlari geciyorum, ama yine de bu kurala katilmak mumkun degil. Sen X takimina gelecek vaad eden oyuncunu veriyorsun. Herif yardiriyor ve kadronun kilit adamlarindan oluyor. Senin maca gelince oynamayacak, takimin butun duzeni alt ust... Batuhan olmadan Youla anca Galatasaray'a gol atar (konudan sapan parantez: ha Batuhan BJK macinda oynasa tac cizgisi uzerinde takimdan ayri duz kosu yapardi karakteri geregi).

Bence tek cikar yol UEFA ornegindeki gibi bir oyuncunun ayni turnuvada birden fazla takimda oynamasina izin vermemekten geciyor. Uzun vadede genclerin de isine yarayacak bir kural olur bu. Bobo, Holosko ve Nobre'den sira gelmeyecegini bilen Batuhan o zaman sene basindan kiralik gitmek ister adam gibi bir sezon oynayarak tecrubelenirdi (bkz. Arda).

Redman dedi ki...

Bence oyuncularin ayni sezonda 2 takimda oynamasinda hicbir problem yok. Eger boyle bir kural yururluge konacaksa devre arasi transfer doneminin kapatilmasi gerekir, cunku transfer piyasasinda esitsizlige ve yabanci oyuncu enflasyonuna yol acacaktir.

Bence sorun oyuncularin sezon basinda ya da devre arasinda kiralanmalari degil ayrica. Konu oyuncularin kiralandiklari takimda kac mac yaptiklari degil cunku. Sorun oyuncularin cikarlarinin oynadiklari takimin cikarlariyla ortusme gerekliligi ve bu sartlar olusmadigi durumda ortaya cikabilecek soru isaretleri.

"Sen X takimina gelecek vaad eden oyuncunu veriyorsun. Herif yardiriyor ve kadronun kilit adamlarindan oluyor. Senin maca gelince oynamayacak, takimin butun duzeni alt ust..."
Buna da katilmiyorum cunku X takimi en az 2 ay oncesinden biliyor ki o gelecek vaad eden oyuncu ana takimiyla oynanacak macta forma giymeyecek. Zaten bunu kabul ediyor X takimi ve bu sartla o gelecek vaad eden oyuncuyu cok cok ucuza 16 mac ya da 32 mac icin kadrosuna katiyor. Ozellikle baskanlar ve teknik direktorler bu durumda magduru oynadigi zaman cok sinirim bozuluyor zaten.

Turgay Keskin dedi ki...

Öncelikle ortada bir sözleşme olduğu için oyuncuyu kiralık olarak kadrosuna katan teknik ekibin veya başkanın şikayet etmeye hakkı yok gibi gözüküyor. Çünkü oyuncunun o malum maçta oynayamayacağını bile bile takımınıza katıyorsunuz. Ama diğer yandan böyle bir maddeyi kabul etmezseniz bu transferin gerçekleşmeyeceğini de biliyorsunuz. Bazen bu tartışma öyle bir hal alıyor ki sanki yasal olmayan bir şey yapılıyor ve oyuncu gizli bir şekilde o maçta oynatılmıyor.

Kişisel olarak ben böyle sözleşmelerin yapılmaması taraftarıyım. Eğer bir oyuncuyu kiralık olarak veriyorsanız her takıma karşı oynayabildiği gibi size karşı da oynayabilmeli. Ama eğer iş komplo teorilerine dönerse -ki bizim ülkede mutlaka döner.- bunu tartışmak daha da güçleşir. Zidane'ın belgeseli gibi 90 dakika sadece o oyuncuyu izleyip, cımbızla çekip bir şeyler çıkartabilirsiniz. O yüzden biraz rahat bırakıp oyuncuların sadece futbol oynamasına izin vermek en doğrusu ama malesef bizde mümkün olmuyor. Sivasspor'a kiralık olarak giden Gürhan Gürsoy'un Galatasaray'a attığı golden sonra Fenerbahçe'li taraftarların ona bakış açısının değişmesi bile çok şey anlatıyor aslında.

Bu arada aklıma geldi de Porto kiralık verdiği oyuncuları kendine karşı oynatmasa Liga Sagres'te çok rahat ederdi herhalde. Fabio Coentrao'yu Nacional'e kiralık verip onun attığı 2 golle yenildiği bir maç bile var geçmişte. Ama işte hala akıllanmadı adamlar!

sampi dedi ki...

CM'de yanlis hatirlamiyorsam bazi ulkelerde ayni ligdeki takimlara kiralik oyuncu vermek yasakti. Yani 1. ligden 2. lige oyuncu kiralamak serbest (veya baska bir lige). Ama 1. ligde oynayan iki takimin kiralama isine girmesi yasak. Bence en mantiklisi o. Sozlesmeli futbolcun senin mucadele ettigin dallarda oynamamali. Mesela Batuhan Besiktas'a yaranmak icin Sivas'a karsi fazla motivasyonla oynayabilir, bundan Besiktas faydalanabilir.

Eger ayni ligde kiralamak serbestse, o zaman iki takim arasindaki mucadelede oynamamasi zaten normal bariz bir sekilde. Saibeye acik bir durum cunku.

Ara transfer tamamen farkli olay. Baska takima gidince eski takiminla iliskiyi kesiyorsun cunku.