











"...Tempolu, çabuk oynamaya çalışıyoruz. Hücum formatlarında değişiklik yapıyoruz. Geçen seneye göre yaptığımız bu değişiklik, çok kolay değil. İleride bunun meyvelerini göreceğiz...""...Geçen seneki hücum formatını kullansak, Şampiyonlar Ligi'nde etkili olamayız. Daha çabuk hücumcular kullanmamız lâzım..."Mustafa Denizli, Besiktas-Gaziantepspor macindan sonra
Hayattaki amaci Ocak'ta bir daha secilmek olan Lonso'nun kulubun gelecegini ve gecmis degerlerini satmasina neden yeterince ses cikarilmiyor anlamiyorum. Ya ortalama BJK taraftari cakma FB olmaktan memnun, ya kongre uyeleri korkak, ya da benim sevdigim BJK bir daha guzellesemeyecek kadar yozlasti. 





Dedigim gibi, yasanan gelismeler gercekten ilgi cekici. Romanya futbolunun sorunlarinin bizimkilerle neredeyse bire bir ortusuyor olmasi da gayet dusundurucu. Sahsen, baskentin buyuk takimlarinin bu iki senelik "Anadolu ihtilali"ne nasil cevap verecegini merakla bekliyorum.









Besiktas, lojistik acidan sorunlu baslayan 2009-10 sezonuna Olimpiyat Stadi'ndaki iki tatsiz mactan sonra Inonu'deki seyircisiz Antalyaspor maciyla devam etti. Bence kotu bir futbol ortaya koymadi takim. Mustafa Denizli'nin de dedigi gibi tribunler dolu olsa mac cok daha erken kopabilir, ozellikle son bolumleri cok daha keyifli olabilirdi.
Yer: Inonu Stadyumu
Tarih: 17 Agustos 2009
Besiktas: Hakan, Erhan, Sivok, Ferrari, Ibrahim, Ernst, Fink (65' Ugur), Tello, Nihat (79' Serdar), Bobo, Nobre (65' Holosko)
Antalyaspor: Omer, Kerim, Yalcin, Orhan, Senol, Sedat (69' Hakan), Ertugrul (77' Korhan), Zitouni, Fatih, Balili (77' Volkan), Veysel
Iki takimin formalarindan baslayalim mac yorumuna. Adidas'in Besiktas icin hazirladigi yeni sezon formalari ilk etapta hic hosumuza gitmemis, ozellikle de dun giyilen baklavali modeli buradan sertce elestirmistik. Insan zamanla alisiyor herhalde, dunku macta beni bekledigim kadar rahatsiz etmedi yeni tasarimlar. Asagi dogru buyuyen baklavalarin, formalar iceri sokulunca goze batmamasi da bunda onemli etkendi. Sirttaki Turk Kizilayi logosu da ayni sekilde hafifletici sebep sayilabilir. Ben yine de her zaman icin takimlarin cok daha klasik ve kendileriyle ozdeslesmis formalar giymesinden yanayim. Uzun vadede olusturulacak "Besiktas formasi" imajinin, kulube, bugun fazladan satilacak 3-5 formadan cok daha buyuk getirisi olacagini dusunuyorum.
Kadinlarin futbola bakis acisi gercekten cok enteresan olabiliyor bazen. Hic umulmadik yerde cok farkli yorumlar yapabiliyorlar. Maci izlerken yanimda oturan kiz arkadasim, Antalyaspor'lu futbolcularin meshur "Where's Waldo?" bulmacalarinin kahramani Waldo'ya benzediklerini soyledi. Hak vermemek elde degil. Gercekten de yillarin cubuklu Antalyaspor'u enine cizgilerle kaleci Omer'in onune dizilmis 10 Waldo'yu andiriyordu.
Takim ikinci yariya biraktigi yerden devam eder diye bekliyordum ancak 45'-60' arasi adeta bos gecti. Soz konusu Mustafa Denizli olunca bunun kapanan rakibe sahte bir guven hissi vermek ve macin sonuna taze kalmak amaciyla yapilmis bilincli bir tercih oldugundan suphe etmiyor degilim acikcasi. Takim 60'tan itibaren iki vites birten arttirdi cunku. Tello daha onde oynamaya basladi ve Nihat iyice ortaya kaydi. Rakamlarla konusacaksak 4-2-2-2 diyebilirim. Nitekim, 60'-70' arasi donemde bu ikilinin ayagindan cikan uc tane tehlikeli sut var, Holosko'nun girisiyle beraber golun habercisiydi bence. Neticede de 73'te yine kombine bir atakta Holosko'nun golu geldi. Bundan sonra 74'-77' arasi Besiktas'in ust uste 35-40 pas yaptigi 3 dakikalik bir donem var ki ben seyrederken cok keyif aldim. Sonunda da gole donusecek olan frikik geldi zaten. O kadar merkezi bir noktada topun basina Nihat ve Tello gibi iki iyi frikikciyi koyabilmek buyuk luks. Pozisyonda Omer'in hatasi varmis gibi gozukebilir, ancak ben topun hangi koseye ne yone falso alarak gidecegi konusunda hicbir fikri olmamasinin golde buyuk payi oldugunu dusunuyorum.
Macin genelinde Ernst ile Fink'in degisen gorevleri dikkat cekiciydi. Ernst'in -ozellikle rakip degajlarda- gecen sene Sivok'un on liberoda oynarken sikca yaptigi gibi savunmanin arasina girisini bir kenara not etmek lazim. Bu maca dair bir onlem miydi, yoksa kaliciligi olacak mi, simdiden kestirmek guc. Bunun disinda Ibrahim'in cok faydali oynadigini dusunuyorum. Sadece varligi bile takimin sertligine ve mucadele gucune inanilmaz katkida bulunuyor. Ayrica Nihat'i da ilk kez begendim, son derece istekli ve hareketliydi. Yaklasik 1 ay sonraki Galatasaray macina kadar tam kapasiteye ulasacaktir.
Neticede Besiktas bence iyi yolda. Mustafa Denizli'nin cozmesi gereken en onemli sorun yabanci rotasyonu gibi gozukuyor. Ozellikle Turkiye'nin -bence- en iyi forveti olan Holosko'yu 3 resmi macta toplam 90 dakikadan az kullanmis olmamiz dusundurucu. Belediye macinda sonra "gecen sezon gibi yine formasini dove dove almasi gerekecek anlasilan" demistim. Bu mactan sonra da sakayla karisik "dayak basladi" diyebilirim. Ancak Denizli'ye de kabahat bulmak guc. Sampiyonlar Ligi oncesinde savunma ve ortasahayi oturtmak istemesini sonuna kadar anlayabiliyorum.
Haftaya Cumartesi takim Ankara'da. 28 Agustos'ta ise sevenler kavusuyor. 2009-10 sezonu iste o zaman gercek anlamiyla baslamis olacak.
Besiktas - Antalyaspor: 2-0
73' Holosko (1-0)
78' Tello (2-0)

