30 Haziran 2009
Everton 2008/09 Sezonu Golleri
28 Haziran 2009
Kucuk Emrah'tan Vuvuzelaya Tokat

Sabah kahvalti ederken bir yandan da Ispanya - Guney Afrika Konfederasyon Kupasi 3.'luk macini seyrediyordum. Guney Afrikalilar'in vuvuzela hastaligi malumunuz. Hele sabah sabah kahvaltida hic cekilmiyor. Ya televizyonun sesini kisacaksiniz ya da bu devamli kulaginizin dibinden sivrisinek geciyormus hissi veren sese katlanacaksiniz. Bende sessiz mac izleme durumu sadece Ilker Yasin'in anlattigi Besiktas maclarina ozgudur. O yuzden kismadim televizyonun sesini. Ancak 85' civari hele bir de 1-0 onde olduklari icin iyice aska gelmis deli gibi ufluyorlardi vuvuzelalari. Tam canima tak etmisken Fenerbahce'li Guiza cikti da 2 dakikada 2 golle susturdu vuvuzelalari. Bir de gelip maci kazansalar ne yapacaktik bilemiyorum. O yuzden tesekkuru bir borc biliyorum Guiza'ya. Bugunden itibaren hakkinda "Kucuk Emrah" ya da "Koala" diyen olursa karsisinda ilk beni bulur, simdiden soyleyeyim.

What's plastic, a metre long, brightly coloured and sounds like an elephant? It's the vuvuzela, the noise-making trumpet of South African football fans, and it's come to symbolize the sport in the country.
Hattrick - www.hattrick.org

Dunya capinda 945,000 Turkiye'de de 27,600 kisi tarafindan oynanan bir online futbol menajerlik oyunu Hattrick. Son derece iyi dusunulmus ve yillar boyunca yapilan ufak rotuslarla mukkemellestirilmis bir simulasyon. Ayrica bedava.




2009 NBA Draft ve Onemli Takaslar

Benim icin Draft haftasi, All Star haftasonu ile transfer sezonunun bitisi arasinda kalan 4-5 gun ile beraber NBA'in en hareketli, en keyifli donemidir. Bu senenin draft sinifi cok da parlak olmadigi icin isin o kismi biraz sonuk kaldi. Ancak bu eksigi yapilan 3 onemli takas buyuk olcude kapatti. Simdi kisaca son bir haftada neler olmus bir bakalim:




27 Haziran 2009
Real Maryland?

Lisede futbol turnuvalarinda kotu espriden olusan takim isimleri konulurdu. ATS2, Kuduz Bariscan, Extramadara, Amistad, Adama Boyle Ucarlar, Biz Yaptik (son ikisi 11 Eylul'le ilgili), vs. saymakla bitmez. Yunanistan'dan gelen misafir ogrenci bayanlara gosterdigi ilgiden dolayi "Hellas Osman", lakabiyla taclandirdigi takimiyla gonulleri fethetmisti. Bir keresinde kendi takimimin ismini takimi kurdugum arkadasla dusunup tasinip "Afsin Troleybuse Binme Egiliminde" olarak yazdirmistik kuraya. Afsin bizim senenin cok sevilen, delikanli bir yatilisiydi. Futbolla cok alakasi yoktu ama ondan bir yildiz yaratmaya karar vermistik bir kere. CL muzigi esliginde kutudan cekilen fisle beraber "Afsin Troleybuse Binme Egiliminde, B grubu" diye anons edildiginde Sepp Blatter'e inme inmis midir bilmiyorum ama biz gayet eglenmistik.
Futbol takimilarina isim bulmaya calisan kendini komik zannedenler genelde Verder Veremem veya Real Mardin'den oteye gecemez. USL (United Soccer Leagues) uyesi Real Maryland'i Turkler'in yonettigine kanaat getirdim. Sehirlerinin 5 harfi Madrid'le ortusuyor diye heyecanlanmislar galiba. Haberi TV'de seyrederken cakma acik ekmek tortilla ile yaptigim peynirli tavuk durume cok biber koyup baska bir boyuta gectigimi sandigimdan emin olmak icin bilgisayar basina gecip googlecan'a sordum, Cleveland demedi.
Bari gaza gelip armayi calmasaydiniz yahu.
Yildirim Demiroren Bizim Blogu Okuyor

BJK yonetim kurulunun karar mekanizmasinin isleyisini cozmus bulunuyorum. Yildirim Demiroren karsisina yoneticileri almak suretiyle bizim blogu projektore dayiyor. Sonra da satir satir sesli okuyup tersini yapmak uzere direktif veriyor.
21 Haziran'da "Ozkaynak Guzellemesi" baslikli bir yazi yazdim. FB'nin transfer doktugu paranin yurtici transfer piyasasinda enflasyona yol actigini, alinacak herhangi bir oyuncunun maliyetinin ederinden fazla olacagini belirttim. Yildirim Demiroren'in Mehmet Topuz dolayisiyla yedigi ego darbesini kapatmak icin sacma transfere meyilli oldugunu dusunuyordum. Altta kalmamak icin yapilacak transferin performans/fiyat oranin 1'i gecemeyecegini iddia ettim. Cozum olarak da altyapiyi gostererek yazinin ilham kaynagi Serdar Kurtulus'un resmini tepeye koydum. Yorum bolumunde Stalker'a Serdar soyle guzel adam boyle potansiyelli diyerek o kadar ovdum ki Figer duysa bonservisini alir kendi oyuncumuzu bize kakalardi.
23 Haziran'da Gokhan Zan'in truva ati oldugunu ilan etmesinden duydugum memnuniyeti dile getirdim. Kendisi gonlumun altin ayakkakkabisini almistir bu hamlesiyle. Gokhan gittigine gore bonservisine 4 m Euro saydigimiz, kisilikli, gorev verildiginde de guvenilir Zapo'nun artik ilk 11'de oynayabilecegini dusunuyordum. Hatta yabanci hakkini ileri ucta fuleli ayaktansa geride saglam savunmadan yana kullanmayi tercih ettigimi soyledim. Ayriyeten Can Arat'a mutlaka talip olmamiz gerektiginin altini cizdim.
Aradan bir hafta bile gecmedi, Ismail Koybasi'ni Serdar Kurtulus + Zapo + gavur olusu agirliginda doviz karsiliginda aldik. Demiroren'e yapma dedigim herseyi bir guzel yapti, aynen "o kadar cirkin ki sirin" dedigim Kujo gibi (delikanli adamin civavasi olmaz demeyin, benim secimim degildi. Ihale kaldi, uzun hikaye). 61 m TL borcumuz var ama demek o kadar zenginmisiz ki 4 m Euro bonservisle aldigimiz oyuncuyu 15 mac oynatip ertesi sene baska takima kiraya verebiliyoruz.

Bir takim sampiyon olup da ortasahadaki en istikrarli futbolcusunu kaybedip, gelmis gecmis en iyi istatistiklere sahip forvetini satmaya calisip beceremeyip, takimin rotasyondaki gelecek vaad eden elemanlarini harcayip, 19 yil aradan sonra cift kupa almasina ragmen butcesinde nasil acik verir anlamak mumkun degil. Ben yeter demekten biktim adam dedirtmekten bikmadi. Eger ussu -1 yapacaksa okumasin su blogu rica ediyorum. Bari Can Arat'a teklif goturseydik de Aziz Yildirim'a uc bes kurus daha harcatsaydik icim yanmayacakti. Onu da boslayinca IBB'ye gitti FB'de kalacagina.
Madem dedigimin tersini yapiyor, bundan sonra farkli bir taktik izleyecegim. Demiroren'e nasihatler:
- Rakiplerine kufret, hakemlere sahip cik.
- Oyuncu yetistirmeye vakit yok, en kralindan kariyerinin son transferini yapacak yasli kurtlari bol sifirli bonservis vererek transfer et. Mafyaya ulufesini dagit. Olmadi vize islerini hallet.
- Kulube bolca borc ver ki diger adaylar gorevden kacsin. Sonra faiziyle alirsin.
- Federasyonla al gulum ver gulum olaylarina gir. Kazara kupa alirsan dayingillere falan gotur.
- Birgun herkes BJK'li olacak sloganindan tut herseyini FB'ye endeksle, FB'yi FB'lilikte yen. Bomba transfer yapip stadyumda imza sov yaptir.
26 Haziran 2009
Yukselen Transfer Piyasasi ve Etkileri - I

Blogdas sampi Ozkaynak Guzellemesi'ni yazarken biraz deginmisti aslinda. Aramizda da sikca konustugumuz bir konu, bu sezon asiri derecede sismis olan transfer piyasasi ve bunun Besiktas uzerine olasi etkileri. Gerceklestigi aciklanan Nihat Kahveci ve Ismail Koybasi transferleriyle durum sekillenmeye basladi. Bu blogun yazarlari olarak paylastigimiz bir vizyonumuz var. Bu vizyonun onemli bir parcasi da Besiktas'in baskanina borcu olmayan, harcamalarini kendi gelirleriyle karsilayabilen, genc, iskeletini kendi bunyesinden yetistirdigi oyunculardan kuran bir kulup olmasi. Iste, transfer piyasasinda yasanan gelismelere bu pencereden bakiyoruz ve gorduklerimiz cok da hosumuza gitmiyor.
Yukarida da soyledigim gibi su anda Turkiye transfer piyasasi oldukca yukselmis durumda ve son yillarda ic piyasada gormeye cok da alisik olmadigimiz fiyatlar cok kolay telafuz edilir oldu. Bunda en buyuk pay da Aziz Yildirim yonetiminde gozunu karartan Fenerbahce'nin. Sari-Lacivertliler Mehmet Topuz icin €9M ve Gokhan Emre Jackson'i (kulaklarin cinlasin Memo), Ozer Hurmaci icin de €4M, Ilhan Parlak ve Ozgur Cek'i vererek citayi oldukca yukselttiler. Toplamda harcanan €15M cogu kisi tarafindan yuksek oldugu gerekcesiyle elestirildi. Buna katilmamak cok da mumkun degil. Kiyaslama acisindan tek bir ornek vereyim. Mehmet Topuz gibi sozlesmesinin bitmesine 1 yil kalmis olan eski Aston Villa kaptani Gareth Barry €14M karsiliginda Manchester City'e transfer oldu. Barry, su anda Gerrard ve Lampard'in ardindan Ingiltere'nin en iyi ortasahasi ve milli takimlarinin da degismez oyuncusu. Ismi Avrupa'nin en iyi 15-20 ortasahasi arasina rahatlikla yazilabilir. Bugune kadar kulup bazinda 441, Ingiltere milli takiminda da 30 maca cikmis. Gareth Barry bu transfer piyasasinda €14M ederken uluslararasi terazide onun 1/5'i kadar dahi degeri olmayan Mehmet Topuz'un €10M etmesi sadece yabanci sinirlamasiyla da aciklanamaz. Gectigimiz sezon yabanci haklarini Josico ve Maldonado'ya kullanmis Fenerbahce'den bahsediyoruz sonucta.
Ben Aziz Yildirim'in bilincli bir sekilde transfer piyasasini yukselttigini dusunuyorum. Neticede Fenerbahce hem gelirleri rakiplerine nazaran daha yuksek oldugu, hem de ezelden beri baskanlari tarafindan finanse edildigi icin bu paralari rahatlikla gozden cikarabiliyor. Transferde erken davranarak Anadolu takimlarindan transfer edilebilecek 5-6 oyuncudan en cok tercih ettikleri 2 tanesini aldilar, Sercan'i da €6-7M civarinda bir miktara kadroya katabilirlerse bu rakam 3'e cikmis olacak. Bunu yaparken Besiktas ve Galatasaray'i psikolojik acidan zora sokmus oldular. Turkiye'deki taraftar ve yonetim yapisi sebebiyle "bomba" transfere daha bombasiyla cevap vermek gibi bir zorunluluk var ne yazik ki. Bu yuzden Fenerbahce Mehmet Topuz'u aldiginda, Yildirim Demiroren'in altta kalmamak ve Fotomac'ta on sayfayi kapmak adina "bomba" birkac transfer yapacagi belli olmustu. Bu transferlerin ilki Ismail Koybasi oldu. Eger 19 yasinda, Super Lig'de toplam 25 mac oynamamis Ismail su anda konusuldugu gibi €5M + 2 oyuncu ediyorsa bunun sebebi Fenerbahce'nin piyasayi yukseltip diger buyuklerin elini zorlamasidir. Yine ayni sebeple, durumu Ismail'den cok da farkli olmayan Volkan Sen icin de benzer miktarlar konusuluyor.
Hatirlarsiniz ki Besiktas bu tuzaga daha once de dusmustu. Fenerbahce'nin $12M'a Balic'i aldigi sezon biz de altta kalmamak icin - yine Gaziantepspor'dan - Ayhan'a $8M para vermis, ancak 3 sene boyunda kendisinden zerre kadar verim alamayip, sonunda da Ahmet Yildirim karsiliginda Galatasaray'a gondermistik. O donemde Antalyaspor'dan Fazli ve Denizlispor'dan Umit de, yine bu sekilde doldurus ile transfer edilip neredeyse bedavaya elden cikarilmislardi.

Sinirimi en cok bozan sey de Besiktas'in bu duruma dusmemek icin her turlu imkana sahip olmasi. Elimizde sampiyon bir kadro ve uzerinde israr edildigi takdirde iyi yerlere gelme ihtimali cok cok yuksek olan Batuhan, Serdar Kurtulus, Serdar Ozkan, Aydin, Emre Ozkan, Mehmet Sedef gibi gencler varken neden transfer konusunda Fenerbahce ile sidik yaristirdigimizi anlamak mumkun degil. Bu yonetimin Fenerbahce gibi davranarak Fenerbahce'yi gecemeyecegini anlamaya omru yetecek mi gercekten bilemiyorum.
24 Haziran 2009
Ibrahim Uzulmez 1+1 Yil Daha Besiktas'ta

Ibrahim'e jubile yapilacagina dair soylentiler ciktiginda inanmamistim zaten. 1 yili opsiyonlu 2 yillik sozlesme yenilemis bugun. Sampi'nin kulaklari cinlasin, gorusmesi 5 dakika surmemistir eminim ki. Bir de umarim yonetimin akli basina gelmistir de yedek kulubesine mahkum olacagini bile bile yeni bir sol bek getirmezler takima. Ibrahim kaderimiz bizim, o bizi birakmadan biz onu birakamayacagiz, coktan belli oldu.
23 Haziran 2009
Kackar Dagi ve Kleberson

Kapadokya gezisi sonrasi Toros – Aladaglar’da Emler Zirvesi’ne oksijensizlikten basimiz agriya agriya ciktiktan beri kendimize inanilmaz guvenimiz gelmisti. 3 erkek olan kadroya bir cicek ekleyerekten ertesi sene Kars/Artvin/Trabzon triosunu gezmeye karar verdik. Gezinin doruk noktasi Kackar Dagi’na cikmak olacakti. Istanbul’dan kiytirik bir tup, yazliktan pili bitmis fenerleri alip yola koyulduk. Daga minibuslerle yaklasip bir gun dusuk egimli tirmanma yuruyusu yaptik. Zirveye cikisi yarim gunluk mesafede Deniz Golu denen yerde kamp kurduk. Ertesi gun zirveye dolu ve yagmur arasinda, butun turistler geri donerken ciktik. Musevi efsanesine gore irkin cikis noktasi oldugu inancindan dolayi cok sayida Israilli’ye rastladik. Ben kendi memleketimde gecen mitleri bilmezken adamlar kalkmis Karadeniz’de sembolik dag tirmaniyordu. Yeterince yuksege cikinca cep telefonlari garip bir sekilde cekmeye basladi. Hatta babamdan Kleberson’u aldigimiz haberini alinca doping etkisi yapti. Neticede zirve yapip Deniz Golu mevkiine geri donduk.
Gunun yorgunlugunu yansitan resimde en sagdaki apaci benim. Kis kiyafetlerim deplasmanda oldugu icin parlak New Balance ayakkabilarimi abimin 15 senelik esofmaniyla babamin 20 senelik kazaginin tamamlamak zorunda kalmasi Umut Sarikaya karikaturlerini animsatmis olabilir. Icimdeki Bob Marley tisortu de cabasi.
Bu noktada yasadigimiz gurur ve kendine guven sonun baslangici oldu.
Zirveye soyle ciktik, geri boyle alternatif yoldan donelim dedik. Once kaya kapli yokusu ciktik. Kayalar ustune bastikca asagi kayiyordu, hatta arkadasim bir kere 3 metre kadar deplase oldu yanlis bir adimla. Toparlamasa helikopter cagirmamiz gerekecekti. Yolda her 50 m’de bir “baba” denilen tas topluluklari vardi. Babalari takip ede ede ilerliyorduk. Derken bir asamada babalar bitti ve resmi olarak kaybolduk. Saatlerce yurudukten sonra elinde av tufegiyle dolanan bir amcaya rastgeldik. Kendisi “BEEEUUUUUUUUUU coh fuzuli celmissinuz, BEEEEEUUUUU” diyerekten israrla ne kadar beceriksiz sehirliler oldugumuzu anlatti ve suyu takip etmemizi soyledi. Bu asamada 3 erkek sirayla kusmaya basladik yorgunluktan ve oksijensizlikten. Aramizdaki bayan hepimizi cebinden cikarsa da kaybolmanin verdigi panigi bizim gormeyecegimiz sekilde taslarin arkasinda aglayarak yasadi. Bunu nasil anladim derseniz ben de moral bozulmasin ve dalga gecilmesin diye kimsenin gormeyecegi yerde kusmaya calisiyordum, kendisiyle karsilastik. Bu asamada son paket makarnamiz kalmisti ve erimis kar sularindan beslenen kucuk su akintilariyla ayakta duruyorduk. En sonunda patikanin tepesine geldik. Yalniz hava kararmaya baslamisti ve asagida inanilmaz sis vardi. Ayi ayak izine benzeyen cukurlarin oraya “yildirim ayni yere iki kez dusmez” diyerek kamp kurduk. Bu noktada ayi daha once oraya geldiyse yine gelir mantigi oksijensizlige takildi haliyle. Sabah uyaninca elimizdeki dandik krokide hedef yayla olarak gosterilen Yuksekkavron’a erismek icin hareket ettik. Benim gunes surdan dogdu, demek ki boyle gitmemiz gerek diyerek gosterdigim 45 derecelik aci yeterince ayrintili degildi belki ama en azindan cabalamam takdir topladi. Yaklasik 6 saat daha yurudukten sonra birkac haneli bir yayla ve buyuk bas hayvan gorduk.
Alttaki video o andan bir kesittir. O kadar tuzumuz niye vardi hala anlamis degilim. Neticede yaylada oturan koyluler bizi koy mahsulleriyle besleyip gitmemiz gereken yere dogru suzulen yolu gosterdiler. Kendileriyle yaptigimiz Ermeni soykirimi ve Inonu/Ataturk ayrismasi muhabbeti cok enterasandi. Yola koyulduktan sonra iki saat icinde verdigimiz yaklasik 17. molada “Istatiksel olarak sanssizligimiz bu noktada bitmis olmali. Hedefledigimiz ilceye giden Miss Danimarka adaylarinin promosyon otobusunun gecmesini bekliyorum” dedim. 15 dakika icinde iki Karadenizli adamin o ilceye giden minibusu denk geldi. Kucuk bir hata payiyla da olsa hipotezimin gecerliligini kanitlamistim.
Kackar’dan sonra baska hicbir daga cikmadigimi soylememe gerek yok sanirim. Dag ruzgarindan kicim donarken isitmayan gunesten dolayi kulaklarimin ustunun yanmasi kaderime isyan ettirdi. Ama o “Anadolurail” grubunu tekrar toplayarak 3. geleneksel geziye kalkismayi her turlu allesinklusiv tatile kesinlikle tercih ederim.
Kacan Balik Bazen De Kucuk Olur: Gokhan Zan = Ronaldinho

Normalde asiri populer olan konular hakkinda yazmiyorum cunku sular seller gibi yorum akiyor sanal alemde. Denecek ne varsa denmis oluyor ben bilgisayar basina oturana kadar. Ortaya konan fikirleri ozetlersek:
- 8 m Euro'ya Servet'i satip bedavaya milli stoper aldik
- Milli stoper olsa ne yazar, cam adam surekli sakat
- Sakat makat adam bir Bursa maci oynadi zannedersin Jaap Stam
- Tek macla bahar olmaz, Amerika Deplasmani'nda "Cahil" screen shotlar var
- BJK'da kadro daraldi, yerli transfer sart, yoksa stoperde 2 yabanci olacak
- Nasil bir yonetimdir ki 3. kaptaninin sozlesme opsiyonunu unutur
- Unutmamislardir bilerek birakmislardir
Ve saire…
Benim uzerinde durmak istedigim iki tane konu var:
1) Besiktas'in kaptani profesyonel olmamali. Oz evlatlarini yetistirip onlara takimin sancagini teslim etmekle gurur duyan, "Senol-Birol gider Sanli-Yusuf gelir" seklinde ozetlenebilecek bir gelenege sahip olan takimin pazu bandi sozlesmesi bitince gelen teklifleri degerlendiren oyunculara verilmemeli. Bu omurgasiz yonetim 3. kaptanini takasta kullandi (Koray Avci), banka hesabindan baska BJK ile gonul bagi olmayan yabancilara liderlik yukledi. Ustune bir de profesyonelleri musallat etti basimiza. Eger herhangi bir oyuncuysan endustri mendustri, maas, tazminat, vs. bunlarin pesinden kosarsin. Ekrem Dag yarin FB'ye gitse gikim cikmaz mesela. Ama BJK'nin kaptaniysan bunlar asla on planda olmamali. Gokhan gitmesin demiyorum, Gokhan gibilere kaptanlik verilmesin diyorum.
2) FB'ye bu sene 6 puan vermeyecegimiz icin mutluyum. Gokhan asla su anda bulundugu seviyeyi (uc buyuk takim, milli forma) hakeden bir oyuncu degil. Uzun boylu tekmeye kafa sokan stoper eger her mac 3 kere ofsayti 10 m ile bozuyorsa kalsin, istemem. Getafe'ye kaptirdigimiz Ibrahim Kas, Gokhan'dan kat kat ustun niteliklere sahipti. Bedavaya giden stopere uzuleceksek bunu gecen sene yapacaktik.
Gokhan gitti diye transfer yapmamiz gerektigine inanmiyorum. Bu sene CL + lig + Fortis'te 50 mac + oynayacagiz. Bu demektir ki 2 tane ust duzey, 2 tane de rotasyon oyuncusuna ihtiyacimiz var. Ben saglam savunma kurmaya her zaman oncelik verdigim ve Zapo'nun bonservisine 4 m Euro bayildigimiz icin Zapo-Sivok tandeminden yanayim. Ilerden rotasyonla bir yabancidan feragat etmeye tahammulumuz var. Aksi halde cahil defans takimi temelinden sarsiyor. Yedeklemek icin de Toraman ve Erhan yeterli. Denizli bir ihtimal Toraman'i stopere cekerse sag bek icin Serdar Kurtulus'a yer acilir belki. Egrisi dogrusuna denk gelir, hayrimiza olur. Neticede Gokhan'in kaybedilmesi ecnebilerin "Adding by Subtraction" deyimine cuk oturacak gibi geliyor (yine eyvallah Redman). Barca gobek baglayan reklam yildizi Ronaldinho'yu gonderince bu takimin geri kalanina olumlu yansimis, kapasitesi olan fakat sorumluluk verilmeyen oyuncular parlamisti.
Benim BJK yonetiminden bekledigim hamle FB'ye gol atmak icin Can Arat'i kacirmasi, sonrasinda Aziz Yildirim'in olaya sinirlenip Can Arat'la senesi 3 m Euro'dan nikah tazelemesidir. Inanirsak olur.
Screen shot bulunan adresler:
T'li Defans: http://amerikadeplasmani.blogspot.com/2009/05/tli-defans.html
No Tavsan No Cry: http://amerikadeplasmani.blogspot.com/2009/05/no-tavsan-no-cry.html
Alan Nasil Paylasilmaz: http://amerikadeplasmani.blogspot.com/2009/05/alan-nasil-paylasilmaz.html
Benden Galatasaray'li Dostlara...

Ilk olarak Gokhan'in pozisyon bilgisi eksikligine vurgu yapmaliyim. Kendinizi 10-15 metre ile bozulan ofsaytlara, takim tam saha pres yaparken kendi cezasahasi onunde bekleyen bir geri dortluye, ve stoper ikiliniz arasina kacip da takip edilmeyen rakip forvetlere hazirlamaniz lazim. Blogdas Sampi bu konuyu gayet derinlemesine acikladi zaten, o yuzden daha cok uzerinde durmuyorum.
Ancak karin agriniz bununla bitmeyecek ne yazik ki. Kornerlerde ve ceza sahasina yakin serbest vuruslarda Gokhan'in adamina ayrica dikkat etmenizi oneririm. Cunku kaleci degajlarina gayet guzel kafa vuran Gokhan'in bu sebeple ayni zamanda iyi bir duran top savunucusu oldugu dusunulur ve bu cok buyuk bir yanilgidir. Benim gozlemim 1.92'lik oyuncunun cok ciddi bir konsantrasyon problemi oldugu ve duran top olayini da henuz tam olarak cozemedigi. Zaman zaman aciklanamayacak sekilde adamini taikp etmeyi birakacak ve bu sebeple takiminin gol yiyip pozisyon vermesine sebep olacaktir. Uzun boyu sebebiyle genellikle rakibin en tehlikeli 2-3 oyuncusundan birini marke edecek olusu da bu isin trajikomik yani.
Bir de Gokhan sakardir. Genelde son adam oldugu icin takiminizda sakar olmasini isteyeceginiz en son oyuncudur, ama buna ragmen olmadik yerde garip bir iska gecip, ya da sacma bir top kaybi yapip insani galeyana getirme potansiyeli oldukca yuksektir. Cok sakatlanir olusunda bu goz-vucut koordinasyonu eksikliginin de payi buyuktur.
Bulent Korkmaz, Servet Cetin, Emre Asik gibi canini disine takan, yeri geldiginde cikan omzunu govdesine baglayan yeri geldiginde maske takip oynayan stoperlere alisik olan Galatasaray camiasi Gokhan'in cit kirildim yapisini ne kadar kabullenecektir, bilemiyorum. Ondan benzer bir ozveri beklemeyin, hayal kirikligina ugrarsiniz. Insanin lakabinin bosu bosuna Cam Adam'a cikmaz zaten.
22 Haziran 2009
Hidayet Turkoglu - 2008/09 Playofflari ve Yeni Kontrati

Bizim Hidayet, Amerikalilar'in Hedo'su, takimi Orlando Magic ile birlikte mukemmel bir sezonu geride birakti. Normal sezonda 77 mac oynayan ve bunlarin hepsine Ilk 5'te baslayan Hidayet, 16.8 sayi, 5.3 ribaunt ve 4.9 asist ortalamalari tutturdu. Playofflarda da 24 macin tamaminda da ilk 5'te yer aldi ve 15.8 sayi, 4.5 ribaunt ve 4.8 asist ortalamaliryla oldukca basariliydi. Ancak asil etkileyici olan bu istatistiklerin Hidayet'in saha icinde takimina yaptigi katkiyi yansitma konusunda son derece yetersiz kalisiydi. NTV sag olsun herkes iyi kotu seyredebilmistir, Hidayet sanildiginin aksine takimin Dwight Howard ve Rashard Lewis'in arkasindan 3. opsiyonu degil, Koc Stan Van Gundy'nin hucum setlerini uzerine kurdugu ve takimin uzak ara topla en cok zaman geciren oyuncusuydu. Rakip savunmalar ne zaman sertliklerini arttirsa, top Murat Kosova tabiriyle ne zaman el yakmaya baslasa Magic Hidayet'e dondu. Ve Hidayet de kendisine gosterilen guveni bosa cikarmadi. Magic'in psikolojik acidan son senelerin en saglam takimlarindan birisi olarak gosterilmesinde Hidayet'in bu sorumluluk almaktan kacmayan ve hata yapsa dahi guvenini kaybetmeyen kisiliginin payi cok ama cok buyuktu. Zaten O, 2001 Avrupa Sampiyonasi'nda Almanya macinda once el ustunden ucluk atip maci satarken de, sonra ribaunttan gelen topu potaya sokup bizi sokaklara dokerken de boyleydi, hala boyle.
Saka degil NBA Playofflari'ndan bahsediyoruz... Yeri geldi son saniye sutuyla mac kazandi, yeri geldi kavga etti diskalifiye oldu, yeri geldi 2008 Finalleri'nin MVP'si Paul Pierce'a teke tek kafa tuttu, yeri geldi 7. macin 4. ceyreginde Boston Garden'da dizginleri eline aldi ve takimina maci kazandirdi Hidayet. Orada da durmadi bu yillin MVP'si LeBron'a karsi geri adim atmadi, takiminin sampiyonluk favorisi Cavaliers'i elemesinde bas rol oynadi. Finallerde de bu hikaye cok degismedi, mac sonlarinda Lakers Kobe'nin eline bakarken Magic'in buna karsi hamlesi Hidayet'ti. Eger 2. macta Courtney Lee, Hidayet'in pasini pota altinda sayiya cevirebilse ve Jameer Nelson 3 sayi onde olduklari 4. macin son saniyelerinde Derek Fisher'i adam gibi savunmus olsa bugun bambaska seyler de konusuyor olabilirdik.

Hidayet gectigimiz sezon Most Improved Player (En Cok Gelisme Kaydeden Oyuncu) secildikten sonra cikisini bu sezon cok basarili bir playoff performansiyla surdurdu ve NBA'in onde gelen oyunculari arasinda kendine saygin bir yer edindi. Kontratinda sezon sonunda serbest kalmasini saglayacak bir oyuncu opsiyonu var ve bunu kullanmamasi delilik olur. Herhalde son buyuk kontratini imzalamak icin bundan daha iyi bir zamanlama olamazdi. Detroit ve Portland dedikodulari dolaniyor ortalikta ancak buyuk ihtimalle senede 10M Dolar civarinda bir kontrat karsiliginda Orlando'da kalacaktir. Kanimca kendisi icin de en hayirlisi onu adeta bastan yaratanStan Van Gundy'nin takimina kalmasi olacaktir. Unutmamak lazim ki tas yerinde agirdir.
21 Haziran 2009
"Hookers: 5 - Egypt: 0"

Baslik Goal.com vasitasiyla bir Guney Afrika gazetesinden. Iddiaya gore 1-0'lik Italya galibiyetinden sonra odalarindan paralari ve degerli esyalari calinan Misirli futbolculari soyan onceden aciklandigi gibi kimligi belirsiz hirsizlar degil hayat kadinlariymis. Atilan baslik ve olayin Misirlilar'in basina gelmis olmasi gercekten komik.
"Adamlar Musluman kardesim olmaz oyle sey" de demesin kimse bana. Keza Kuzey Afrika insani kadar omurgasizi cok az bulunur bu dunyada. Takim otobusunu durdurup namaz kilacak kadar Musluman, macta kendini yerden yere atip baskasinin emegini calmaya calisacak kadar ahlaksizlardir ayni anda (bkz. Ahmed Hassan). O yuzden haber dogruysa hic sasirmam, simdiden soyleyeyim...
2008/09 Aston Villa'si Uzerine





Ozkaynak Guzellemesi

Bu kadar kotu yonetim ancak egitimle olur.
FB sagolsun Turk pasaportlu futbolcu transferinde aciklamasi zor bir enflasyon yasaniyor. Ozer Hurmaci + Mehmet Topuz'un 15 m Euro etmesinin yan etkisi olarak Anadolu takimlari en siradan oyuncu icin bile evlat acisi bonservis parasi istiyor. Buna GS'nin Servet'ten alacagi parayi transfer butcesine katarak piyasaya girecegini eklerseniz yerli transferinde getiri/masraf orani 1'i gecmek neredeyse imkansiz. Likidite yoklugunda takas yaptiginizda da kadro derinliginin kaybolmasi gibi bir firsat maliyeti var.
Bu durumda ornegin ligin 2. yarisinda 8 gol atan 19 yasinda bir oyuncuyu Eskisehir'den almanizin maliyeti minimum 5 m Euro'dur. U-21 milli takiminin tek basina mac alabilecek, yildiz kanat oyuncusuna bicilecek deger de o civardadir. 18 yasinda takiminin ortasahadaki merkezi olan, 19 yasinda CL'de ilk 11 oynayan fizigi ve oyun hakimiyeti ortalamanin cok ustunde Turk pasaportlu bir oyuncu transferi benzer bir sekilde tuzlu olur. Bu durumda Besiktas'in cuzi maliyetle elde ettigi uc oyuncu Batuhan Karadeniz (altyapi), Aydin Karabulut (Hertha Berlin kokenli, altyapi transferi) ve Serdar Kurtulus (Bursaspor'dan 1 m Euro + Sinan Kaloglu + Eser Yagmur) su an baska takimlarda oynasalar basit bir tahminle 15 m Euro edeceklerdi. Biz de almak icin FB ile sidik yaristiracaktik. Kaldi ki yabanci sayisinda fazlamiz oldugundan bunu yapmaya elimiz mahkumdu.
Biz napiyoruz? 3 senedir ustune emek verip, gelistirip, CL'de oynatarak piyasasini yukselttigimiz '85'li Bobo'yu pazarlamaktan aciziz. Satmaya kalktigimiz rakam Del Bosque'nin tazminatindan az. Ustelik Bobo'yu gonderip yerine David Moyes'in "bedavaya aldim, 15 mac oynayip 5 gol atarsa opup basima koyarim" (eyvallah Redman) dedigi Saha'ya bonservis bedeli + ucuk maas vermeye calisiyoruz Batuhan dururken. Aydin'i takimda alternatifi en bol olan bolge olan sag beke adam almak icin takasta kullaniyoruz. Serdar Kurtulus'u verimli oldugu bolgeden once sag beke, sonra sag haf'a (orta 5'linin sagi, DMR) koyarak ritmini bozuyor, yedeklige mahkum ediyoruz.
Besiktas'in ozkaynaga yonelmesi icin her turlu ortam hazirlanmis durumda. Ozetlersek:
1) Yabanci sayimiz fazla.
2) Turk transfer etmek pahali.
3) Elimizde isleyebilecegimiz maden var.
Zengin cocugu Mehmet Topuz konusunda egosuna Aziz Yildirim'dan darbe aldigindan kendini affettirmek icin sacma sapan transferlerin pesinden kosuyor hala. Allah korusun yaklasan kongrede yine secilirse 3 sene sonra Aydin'i Ankaraspor'dan milyonla dovizle almaya calisir. Gerci o zaman takimdan o kadar sogumus olurum ki uzulmem. 2010 benim icin takimimla barisma veya kopma yili olacak, umarim bu sefer kimse kongrede oyunu satmaz. Kismetse akli basinda bir yonetim secilir de gelirlerimizi balon transfer yerine borc kapatmaya kullaniriz. Cifte kupa aldigimiz senede butcemiz acik veriyor obur turlu. Bu surec icinde ozkaynaga yonelirsek BJK'nin ustune insa edilerek yukseldigi degerleri on plana alip sportif basariyi da yakalayabiliriz. Yakalayamazsak da cemaatin cocuklariyla yakalamayalim, ben yine alkislarim bizimkileri.
Sir Alex'in bir reportajinda Giggs, Scholes, Fletcher, vb. oyunculara ithafen ettigi lafiyla bitireyim: "It's always better with your own boys."
The Hangover

Uzun zamandir bir filme bu kadar guldugumu hatirlamiyorum. The Hangover (Turkce'de aksamdan kalma hali olarak aciklanabilir) iclerinden birinin bekarliga veda partisi icin Las Vegas'a giden 3 yakin arkadas ve onlarin pesine takilan kayin biraderin basindan gecenleri anlatiyor.
Henuz Turkiye'ye gelmemis galiba, ancak gelince kacirmamanizi siddetle tavsiye ederim. Kafa dagitip, 2 saat guzel vakit gecirmek icin bire bir. Ancak simdiden uyarayim, acik-sacik sahneleri de az degil. Tutup da yeni cikmaya basladiginiz sevgilinizi gotururseniz yanlis anlasilmalar olabilir.
19 Haziran 2009
Sizinki Hangi Fenerbahce?

TBL Final serisinin son iki macinda yasananlardan sonra konuya girmemeyi tercih ettim, tipki Fransa milli macindan sonra yasananlarda oldugu gibi. Acikcasi ne bu tarz rezilliklere karisacak ne de onlara hak verip "iyi oldu" diyecek adamlarin buralara ugrayacagini dusunmuyordum. O yuzden de gelip bu blogu okuyacak insanlarin zaten bildigi seyleri bir kez daha tekrarlamanin bir mantigi yoktu benim acimdan - hata sabit, yanlisligi da apacik ortadaydi.
Ancak bugun akli basinda bloglar arasinda oldugunu dusunup ozellikle Fenerbahce ile ilgili meselelerde "Acaba onlar ne diyor?" diye okudugum bloglardan biri olan Papazin Cayiri'nda once Sagduyu Oldu ondan sonra da Koca Fener'i Sahipsiz mi Sandiniz? baslikli iki yazi okuyunca yukarida yazdiklarimi tekrar gozden gecirmem gerektigini fark ettim. "Blog camiasi" (ya da Blogosfer, Futbloglar, adini ne koyarsaniz koyun) belli bir entellektuel seviyenin uzerinde, genc insanlarin bulustugu bir ortam. Bu yuzden de biz ve bizim gibi hem tribunlerin ve taraftar sitelerinin gozu kara fanatizminden hem de yerli basinin dusuk kalitesi ve banalliginden sikilanlar icin ciddi bir alternatif olusturdu hizli bir sekilde. Ancak demek ki burada bile sagduyudan pek nasibini almamis, renk askindan dolayi bir gun ak dedigine ertesi gun kara diyen arkadaslara rastlamak mumkunmus. Daha da kotusu meger bu arkadaslarin sayilari da hic az degilmis.
Anlasildigi uzere konu Efes Pilsen - Fenerbahce TBL Final serisinin 5. macinda tohumlanip 6. macinda patlak veren olaylar. Hatirlayacaginiz gibi seri 2-2 iken 5. macin sonunda hakem Fatih Soylemezoglu sacma sapan bir kararla maca damgasini vurmus ve Efes Pilsen seride 3-2 one gecmisti, Carsamba gunu de 6. maci kazanarak sampiyon oldular. 5. mactaki tartisilan pozisyonla ilgili en genis capli ve kafalarda soru isareti birakmayacak yorumu Lambuja'da okudum - siz de buradan ulasabilirsiniz.
Sonucta olaylarin oncesi/sonrasi, Efes Pilsen'in isyani, Fenerbahe yonetiminin sessiz kalisi, 50 YTL'lik biletler, Ergin Ataman'in Fenerbahce ile 3-4 sene oncesine dayanan husumeti derken ortalik iyice gerildi. Herhangi bir onlem alinmayinca da goz gore gore bugunku noktaya gelindi. Simdi ben buradan bir kez daha sagduyu cagrisi yapmayacagim - olan oldu zaten. Konuyla ilgili en guzel elestiri de 3Puan.net'ten gelmis - Siz Taraftar Degilsiniz... demis Ack. Benim olayla ilgili baska birsey soylememe gerek yok. Ancak yasananlara ragmen "Elinize saglik", "Mangal yurekli delikanlilar", "Dayagi yediler, seneye aynisini yapsinlar da gorelim" diyen arkadaslara bir cift laf etme geregi hissettim.
1. Oncelikle arkasindaki taraftara guvenip buyuk ihtimalle kendisine cevap vermeyecek adamlara saldirmanin neresi "delikanlilik" bana birisinin anlatmasi lazim. Ortada yuz yuze bir kavga yok, tribunden kosarak gelip, kendisine bakmayan Efesli'lere yumruk/tekme girisen adamlar var. Bu "Mangal yurekli delikanlilar"in bir tanesi Kaya Peker'i teke tek kenara ceksin de goreyim. Tribunden eline geleni sallayanlara girmiyorum bile, onlar sahaya girmeyi dahi gozu yemeyenler.
2. Bir de olayin Fenerbahce'ye sahip cikma kismi var. Fenerbahce gibi her daim kurumsallasmadan bahseden bir kulubun tepkisi bu mu olmali demeyecegim, kaldi ki resmi siteleri vasitasiyla ozur dilemisler bugun. Alinacak cezalara da girmeyecegim, keza dise dokunur bir ceza gelecegini sanmiyorum. Ancak bu olaylari izledikten sonra birisinin kalkip da Fenerbahce'nin haklarinin korunmus oldugunu iddia etmesini anlamak mumkun degil. Hakemler taraftarlar oyunculara saldiracak diye maclari daha mi iyi yonetecek onumuzdeki sezon? Ya da Efes Pilsen oyunculari korkup, elleri titreyerek mi sut atacak bundan sonra? Hayir, dayak da yemediler ki isin ilginc yani. Agzi burnu kanayan tek bir Efesli yok mactan sonra. Bir ise kalkistiniz, "bari dovebilseydiniz" diyesi geliyor insanin.
3. Bir de sormadan edemeyecegim, maci Fenerbahce kazansa idi "mangal yurekliler yine sahaya atlardi" diyebiliyor musunuz? Diyemiyorsaniz bunun basit bir yenilgiye tahammul edememe tepkisi oldugunu kabullenmeniz gerekir. Neticede gerceklesen olay Fenerbahce'nin hakkinin yenmesiyle degil, finali kaybetmesiyle tetiklenmis bir reflekstir.
4. Kaya Peker'e takilanlar da bir zahmet etraflarina bakiversinler. Hemen yanlarinda Rasim Basak gibi bir ornek var ki Galatasaray'li Sabri'nin hormonlusu. Son macta da bayan vs. dinlemeden girismedi mi zaten hakem masasina? Ya da Volkan Demirel mesela? Sizi tribunden sahaya indiren Kaya, kusura bakmayin ama, bunlarin yaninda melek gibi adamdir kesinlikle.
5. Ancak dedim ya en cok "Elinize saglik" diyenlere kafam takiliyor. Peki adama sormazlar mi? "Ben tribunun cigerinden koptum geldim" diyorsun, sen neredeydin kardesim? Atlasaydin ya mangal yureklilerle beraber sahaya. Ya da gidip yakalasaniza Kaya'yi, Kerem'i, hatta Ergin Ataman'i biryerlerde. Adresi belli herseyi belli adamlarin, siz de sahip ciksaniza Fenerbahce'ye. Onu da yapamayacaginiza gore klavye delikanliligi yapmayin gozunuzu seveyim. Oturun medeni insanlar gibi Aziz Yildirim'a, Ali Koc'a, Federasyona, Tuncay Ozilhan'a yazi yazin, Anadolu Grubu'nu boykot edin, toplanip bildiri yayinlayin ama "Elinize saglik" demeyin. Cunku o zaman elin seyiyle gerdege giren siz oluyorsunuz. Komik degil mi?
Neticede hangi Fenerbahce'yi tuttugunuza karar vermeniz lazim. Aykut Kocaman'in Fenerbahce'sini mi, Rasim Basak'inkini mi? Ikisini birbirinden ayiramayacak kadar gozunuzu hirs burumusse de sizden ne koy olur ne kasaba, benden soylemesi...
17 Haziran 2009
Manchester City'nin Gencleri

Bu aralar Manchester City dendiginde akla Arap seyhinden ve yildiz oyuncu transferinden baska birsey gelmiyor haliyle. Araplardan once devrik Tayland lideri Thaksin Shinawatra takimin sahibiyken de durum asagi yukari boyleydi. Gectigimiz sezon Robinho ve Jo'ya dunyanin parasini sacmislar, onun disinda da Wayne Bridge, Vincent Kompany, Shay Given, Nigel De Jong gibi saglam transferler yapmislardi. 2009 yaz donemini de Aston Villa'dan Gareth Barry'yi alarak actilar, simdi de Santa Cruz, Tevez, Villa, Lescott, Upson gibi olasiliklar konusuluyor. Bahsi gecen oyuncularin hemen her biri belirli bir seviyenin uzerinde, basarili isimler. Ancak City Arap sermayesi sayesinde kabuk degistirip ezeli rakipleri United'i yakalamaya calisirken, olan ellerindeki cok az takima nasip olacak genc ve yetenekli cekirdek kadroya oluyor. Oyle ki kaleden forvete kadar her mevki icin gercekten cok yuksek potansiyelli isimlere sahipler. Her yeni transfer ile A Takimda oynama sanslari biraz daha azalan bu isimlere kisaca bir goz atalim:






Buraya Kasper Schmeichel, Gelson Fernandes, Ched Evans gibi zaman zaman kendilerini gosterebilmis ve ileride saglam birer Premier League oyuncusu olma potansiyeline sahip isimleri de ekleyelim. Keza City'e pahali transferlerle gelmis olsalar da yine yerlerine baska transferler yapildigi icin rotasyonda geri kalma ihtimalleri yuksek olan Jo ve Vincent Kompany de her an bu listeye katilabilirler.
Buradan cikarak City menajeri Mark Hughes'u elestirmek cok kolay, ancak ben bunun cok da insafli bir hareket olacagini dusunmuyorum. Neticede genc oyunculara, yani gelecege yatirim, yonetimler tarafindan ortaya konmasi ve desteklenmesi gereken bir uzun vadeli vizyon isidir. Iki sezon sonra takimin basinda olacagindan emin olmayan menajerlerden bu konuda cok kuvvetli bir irade sergilemelerini beklemek de cok gercekci degil bu yuzden. Blackburn'de iken dort yillik bir planlama ile elindeki her oyuncunun degerini maksimize ederek ve transfer borsasinda da adeta sinekten yag cikararak cok dusuk butceyle iyi bir takim kurmustu Galli teknik adam. Ancak City'de oncelikle yonetimin guvenini kazanmasi ve bu sebeple de tecrubeli isimlere yonelmesi gerekiyor. Yine de bu saydigim isimlerin cekirdegini olusturdugu bir kadroya ayni hoca yonetiminde 2-3 sene sabredilebilse (ya da bu tarz bir genc jenerasyonu Aston Villa veya Everton yakalayabilseydi) nereye gelirlerdi merak etmekten alamiyorum kendimi. Ancak buyuk ihtimalle 1-2 tanesi disinda geri kalanlari onumuzdeki sezon basinda bu kadroda goremeyecegiz. City taraftari olsam bu durumun inanilmaz derecede kanima dokunurdu herhalde.
Cogu zaman yaptigimiz gibi konuyu yine Besiktas'a baglayalim. Is guvenligi bakimindan Mark Hughes'un Manchester City'deki pozisyonu Mustafa Denizli'nin Besiktas'taki durumundan cok da farkli degil. Bastaki yonetimin bu yonde bir tasarufu olmadigi surece Mustafa Denizli'den Besiktas'in gelecegini on planda tutmasini beklemek hayalcilik olur. Arada Jean Tigana gibi Don Kisot'lar cikacaktir tabii ki, ancak aslinda "mantikli" olan ne yazik ki Mustafa Denizli'nin su anda yapmakta oldugu gibi Serdar Kurtulus'lari, Batuhan Karadeniz'leri, Aydin Karabulut'lari kenara koyup veteran oyuncularin etrafina bir takim insa etmek ve bu yolla once gunu kurtarmaktir - uzun vadede kulup bunun cezasini cekecek olsa dahi.