25 Temmuz 2009

AC Milan Atlanta'da - 1. Gun

AC Milan'in Atlanta'yi ziyaret edeceginden daha once kisaca bahsetmistim. 19-26 Temmuz tarihleri arasinda Amerika'nin 6 sehrinde duzenlenen bir hazirlik turnuvasi olan World Football Challenge'a Chelsea, Inter Milan ve Meksika temsilcisi Club America'yla beraber katildi Milan. Turnuvanin statusu biraz ilginc. 4 takimli lig usuluyle oynanan turnuvada galibiyet 3, beraberlik 1 puan. Bunun disinda atilan her gol de yine 1 puan (bir takim bu sekilde en fazla 3 puan alabiliyor, yani 5-0'lik bir mactan alinabilecek maksimum puan 6). Ayrica berabere biten maclar sonunda penalti atislarina geciliyor ve penaltilari kazanan 1 puan daha aliyor (yani 2-2 biten bir maci penaltilarla kazanan takim hanesine toplam 4 puan yazdiriyor)

Senenin 350 gunu ikamet ettigim Atlanta sehri de turnuva kapsamina alininca kiz arkadasim, sag olsun, macin oynanacagi Carsamba gunune bilet almisti, dogumgunu hediyesi niyetine. Daha sonra ogrendim ki mactan bir gun oncesine de halka acik bir antrenman koymuslar ve asil maca bilet alanlar ucretsiz olarak izleyebiliyormus. Firsati kacirmak istemedim haliyle, amacim bir Italyan takiminin antrenmanini izlemek, ayni zamanda da Turk usulu, antrenmana baklava goturup uzak ara Avrupa'da en sevdigim futbolcu olan Gattuso ile tanismakti. 

Internette verilen programi dogru duzgun okumadigim icin sadece Milan'in antrenmanini seyredecegimi zannediyordum, oysa ki bizim pakete Club America antrenmani da dahilmis. Tabii ki mantikli bir hareketle Meksikalilar'i alt grup niyetine one koymuslar. O yuzden Milan antrenmanini beklerken 1.5 saat Club America'yi seyretme durumunda kaldim. Adamlarin siestadan yeni kalktigi her hallerinden belli oluyordu. Biraz kosup isindiktan sonra yari sahada gayri ciddi bir cift kale macla antrenmani tamamladilar. Yogun guvenilk onlemlerine takilan baklavamin ustune tuz-biber oldu bu durum.

Daha sonra Milan cikti sahaya. Etrafimdaki suursuzlar Ronaldinho'ya cigliklar atarken, ondan once sahaya gelmis olan Pirlo, Gattuso, Nesta, ve Seedorf'u tanimiyorlardi bile. "Amerikali'yla Amerikali olma" dedim kendi kendime, fazla takilmadim mevzuya. Antrenmanda teknik anlamda daha once gormedigim herhangi bir yenilik, degisik bir uygulama yoktu maalesef (oysa bundan yillar once Inonu'de kacak olarak girip seyrettigim Lazio antrenmani son derece ilginc ve ogretici olmustu mesela). Futbolcular isinip, ter attiktan sonra yari sahada kalecisiz bir cift kale mac yaptilar. Pirlo ile Pato'nun katilmayip duz kosu yaptigi macta bir takimda ilk 11'in defans ve hucumculari, diger takimda ise ortasahalar Gattuso, Flamini, Ambrosini, ve Seedorf yer aldi. Iki taraf da "4-3-1-2 Sistemiyle" oynadilar. Bu sirada yedek kaleciler Kalac ile Storari ise tam anlamiyla bir komando egitiminden geciyorlardi. 70 yasinda gozuken, bembeyaz sacli, ufak tefek, hafif kambur bir adam, bu iki garibani bagira cagira, bir o tarafa bir bu tarafa yatiriyor, gol yediklerinde de azari basiyordu. 30 yasin ustundeki adamlarin bu sekilde fircalanisini kenardan biraz hayret, biraz da hayranlikla seyrettim acikcasi (Eve gidince ogrendim ki megersem amcam eski Milan kalecilerinden Villiam Vecchi'ymis ve Buffon'un Parma gunlerindeki antrenoruymus ayni zamanda. Dida ile beraber bir resmi surada kendisinin). Son yarim saatte de takim halinde kanat ortasi calisip antrenmani bitirdiler. 

Herkes soyunma odasina giderken Gattuso, Zambrotta, Onyewu, ve Ronaldinho kenara gelerek imza dagitmaya basladilar. Baska birsey istesem olacakmis demek ki. Yillarin verdigi otobus/dolmus/stad gisesi tecrubesiyle one dogru yuklenip bir iki ufak omuz darbesiyle yerimi aldim ve uzerimden cikardigim Besiktas formasini asagi sarkitip Gattuso'ya imzalatabildim. Neticede antrenmanda cok bir numara yoktu, baklavayi da yediremedim Gattuso'ya, ama en azindan elimde o gune dair hos bir ani kalmis oldu.

4 yorum:

The Eagle Abroad dedi ki...

Abim bizide heveslendirdiler ama bu sene New york dolaylarina ugramadilar... gecen sene Barcelonayi izleme firsati bulmustum. Giants stadinda Red Bulls'a 6 tane cakarken, bizim yanimizdaki fenerli bi abimiz, yokbe ya fener bunlari dudukler gibi bi laf etmisti.. sezon ilerledikce, ayni yerde calistigimiz bu abiye hep bu lafini hatirlatip yedirmistim butun yil... Buda benim icin guzel bir anidir... :))

Redman dedi ki...

Barcelona gecen sezon herkese 5-6 tane atti zaten :) Red Bull NY takimina maclarini amerikan futbolu cizgileriyle oynadiklari icin biraz uyuzum acikcasi. Ondan iyi olmus bence.

O Fener'li abiden de her is yerine lazim bir tane. Sahsen Fanatik/Fotomac kulturunu cok eglendirici buluyorum.

cahil dedi ki...

baklavayi harbiden guvenlige verdiysen yazik cok yazik... Bu gibi durumlarda guvenlige yar etmek yerine orada oturur once guzelce baklavayi yer ondan sonra gunume +8000 kaloriyle devam ederdim.

Redman dedi ki...

Baklava hadisesi soyle gelisti hocam. Dedim ya bir gun once antrenman icin yine ayni stada gitmistim. Orada stadyum guvenlik ile konusup arastirdim durumu. Disaridan yiyecek/icecek getirilmesinin kesinlikle yasak oldugunu soylediler. Burada bulabilecegimiz baklavanin uzerinde de Arapca yazilar olacagi icin zaten sakat olurdu durum, maceraya girmedim anlayacagin...

Yoksa kapida alikoysalardi benim baklavayi, oturur, yiyebildigim kadarini yer, artani da vatandasa dagitir, guvenlige yar etmezdim kesinlikle. Klasik Turk mantigi anlayacagin :)